12 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.'İ. SON POSTA Milletler — Cemiyeti romunun yapmış olduğu . tedk lere mazacan 19M - 1918 seneleri arasınzda dünyayı kana boyamış olan Ümumi harb tam 10 trliyon franga mal elmuştur Vefakâr bir hâdise Büyük barbde Asiago manastırı gerek Avus- furyu ve gerekse İtalyan toplarile müteaddid defalar bombar- yilbıldığı bakle, bahçede diman edildi. Manastır baştanba; bulunan bir heykelin en köçük parçası , Bebatat bile kopmadı lmine göre ve Balina Bu belina kalığı 1802 des — 1930 genesine — kadar, tam SS tene detle, her yil a) feze gelmiş, e- vada — sağınmıştır. 1930 da da öllşü, gehile vurmuştur. Halk bundan do- Tay kendisime ve- Yakâr balina i-- 'zelel vermişti Be kuşların yuvaları şemisiyeyi —andırır. —Hear birinde 640 kuş bulusur Tanmış — olduğu halde, yakıcı, kas vurecu bir güneş altında tam alb kilemetrelik yolu katetmiştir. ?IIMIIIHIMIIIIIIIII B L s ir Viliam Brend İngiliz polis mü- düriyetinin cinayet şubesi başına | Yükselmişti. Sert, araştırıcı bir karakteri 'Olduğu için yeni koltuğunu da dolduru- Yördu. Fakat ben onun şimdiye kadar gö- Tüp geçirdiği vazifelerden büsbütün baş- olan bu işte ne yapacağını merak edi- Yordum. Çok geçmeden kendisinden bir dave - tye aldım: *Petşembe günü Sydenhan köyünde * House adını taşıyan köşke yeme- Ğt gelir misiniz? Robert Ston ile Üçüncü Misafir de bulunacaktır. Unutulmaz :: tece geçireceğinizi vüdederim> diyor- Böyle merak uyandırıcı bir daveti el -| bette kaçıramazdım. Hemen muvafakat | Sevabımı yolladım. Mektubumun bir ke- | Barında da haşiye olarak yanıma silâh | P almamak lüzumunu sordum. Cevab | İek kelimeli bir telgraf halinde geldi: X Evet. Tek oda Tayin edilen günde fırtınalı bir ikinci İeştin havası olmasına rağmen — Türret g:'lu'n gittim. Daha iyi günler görmüş « Semtte, bir çam yığınının gerisindey- Kapıyı bir erkek hizmetçi açtı. Tuğla Gözeli bir taşlığa girdim. Hizmetçi palto - Bt aldı. O zaman hayretle gördüm ki bu Kofaya tek bir kapı açılmaktadır. Orası da k odasıdır. ıîıuln kurulmuştu. Sir Viliam Brend Olar, bir köşeye zevketti, söze başlangıç ak ta: — Mazur görünüz. Bu evde kullandı - Bimiz — Siz burada oturmuyorsunuz ya? 'Uhatabım pencerelerin ağır perdele- baktı, gülümsedi: YAZISIZ KARİKATÜR Hasnun — Allaha şükür hayır, Fakat Robert Ston görünür görünmez burada mer bir n boylu bir muharrir olan Robert Sto rünmekte gecikmedi. Kapıdan girerki — Brend bu ne di bir yere getirdi diye bağırıyordu. Üçüncü misafir — Azizim, ben size bu gece bir hâdise wâdettim, bana inanmazsanız doğruca evi- nize dönebilirsiniz, — Ne münasebet? Yemek olsun da ne- rede olursa olsun! — © halde oturunuz ve dinleyiniz, Ü- çüncü misafirimizin gelmesine daha € - peyce zaman var, Bir müddet evvel bu semtte bir cinayet olmuştu, bilmem ha - tırlar mısınız? Faili tutulmadığı için de epeyce dedikoduyu mucip olmuştu. Mükemmel bir mekân tayini Sir Villam Brend devam etti: — Fakat ben katilin kim olduğunu bi- liyordum. Polis de biliyordu. Öldürülen kadının yeğeni idi.. Yalnız bu adam cina- yetin vukuu sırasında başka bir yerde bulunduğunu İsbat edebilecek mevki - deydi. Mükemmel surette mekân tayin e- diyordu. Tutulsaydı, nafile yere para ve zaman kaybedecektik. Sonunda da mah- beraet kararı aldığım görecek- is müdüriyetinden İşi bana bırak- masını ve sabırlı olmasını istedim. Ve bir saniye durduktan sonra ilâve etti: — Efendiler, bu gece tâbir caizse fa - cianın son perdesini seyredeceğiz, Şimdi size hâdisenin tafsili vereyim: — Geçen yıl ikinciteştin ayının 17 nci günü, yani saati saatine tam bir sene ev- vel, ihtiyar, kimsesiz bir kadın olan Mis ee İngilizceden çeviren 1 | dikten sonra yemek odasına inmişti. Hiz- ek? Beni türbe gibi İ “Son Posta,, nın zabıta hikâyeleri Davet Edilmiyen Misafir c ' Fergusan hizmetçisine mutad iznini ver- z konjesinden döndüğü zaman evde bağulmuş olarak bulmüş- lif deliller hâdiseyi yeğeninin yaptığımda şüphe bırakmıyordu. Fakat 8- dam o sırada başka bir yerde olduğunu di. Bu, polisin âciz kaldığı nadir işlerden biridir. Bir dostluk Polis müdüriyetinden ayrıldıktan »on- ra ne yapabileceğimi düşündüm. Yeğen Bedford isminde bir adamdı ve öldürdüğü kadının yegâne varisi sıfatile bütün emlâkine tevarüs ediyordu. Bu e- vi de şimdilik satmıya lüzum görmemiş- ti Kiracı olarak karşısına ben çıktım ve kendisile dost oldum. Yavaş yavaş tat- bi bir muharrirle tanışacağını da bil - mektedir, Yalnız unutmadan bir kaç nok- tayı daha söyliyeyim: Gerçi katilin her hangi bir taşkınlıkta bulunması ihtimali yoktur. Fakat buna rağmen eve bir kaç bik edeceğim plânı tasarlamıya başlamış- r!:"î;?;:n::ü dî:ı:'":y':::: Ş söndüreceklerdir. Cereyanın kesildiğini Her cani müvesvistir ve her cani ci - söyliyeceğiz ve mum ışığı altında yemek nayetini yaptığı yerlerde dolaşır. Hele yiyeceğiz. Tam cinayet gecesinin hava - yıldönümlerinde behemehal oraya uğrar, | çını Çatmosferini) yaşatmak lâzım. Anla- benim plânım bu ruhi noktadan başladı. | g.nız mı? Bugün cinayetin yıldönümüdür ve John Bedford benim davetim üzerine buraya yemek yemeğe gelecektir. Tam hava Muharrir.Ston sabırsızlıkla: — E sonra.. diye sordu. Sir Brend de devam etti: — Bu plânımın esasından olarak İngilte- renin trajedi san'atkârı Mis Mayın yar- dımını istedim. Tam yemeğin orta yerin- de maktul kadının kıyafetinde olarak içe- Wı*i girecektir. Fakat biz hiç bir şeyi far- ketmemiş gibi görüneceğiz. Bu, bir ha - yaldir, ve yalnız katile görünecektir. Beklenen adam.. 'Tasdik işareti yapacak kadar vakit bü- lamamıştık ki oda hizmetçisi, Mister Bedfordun geldiğini bildirdi. Otuz yaş - Jarında bir gençti. Takdim resmini mü - Viliam | teakib sofraya geçerken: — Ne fena hava, diye şikâyet ediyordu. sarsıklam oldum. Fakat burası da pek sı- cak, Sir Villam Brend işaret etti, hizmetçi pencereyi açtı, yemek de başlamış oldu. Muharrir Ston: — Hakikaten çok fena bir iklimimiz var, diyordu. Kışın neden İngilterede ©- tururuz bilmem. Geçen sene ben Rivye- radaydım. Bir şeyler söylemiş olmak için ben de | b ilâve etlim: | — Elbette. Başka zamanlarda gelmiştir, | — ge de şavka gitmiştim bu gece de gelecektir. Alelhusus sizin gi-| Si Viliam Brend düşünceli görünü - Genç muharrir heyecanla sordu: — Fakat katilin bu gece, bu şerait al- tında buraya geleceğinden emin misiniz? yordu. — Bana gelince... 17 ikinciteşrin.. 17 ikinciteşrin.. Evet geçen sene bu tarih- te ben Londrada bulunuyordum, binbir vak'a içindeydim. Ve hizmetçiye hitab etti: — Mistr Bedforda biraz şarap verse - nize. Vaziyet benim için bile tahammül e - dilmez bir hale gelmişti, Tam bu sırada birdenbire elektrik söndü. Uzun müd - det karanlıkta kaldık. Derken kapı açı - larak elinde şamdanlarla bir hizmetçi göründü: — Cereyan kesildi. Şoförü anlamıya yolladık. O söylerken ben odanın içinde ansı - zın bir yabancının peyda olduğunu his - settim. Sonra da gördüm. Sir Viliam Brendin koltuğunun gerisinde zayıf, ih- TOTLINMII HAO KDEKAKIYITTAMIILAKAANİTE tiyar bir kadın duruyordu, Trajedi san'at kârı Mis Mayı bes bir çok defalar gör « müştüm. Fakat bu dakikadaki sima de « Giştirmesi gerçekten bir şaheserdi. Ne oluyor? Bu simanın onun üzerinde yaptığı tesirl anlamak için karşımdaki adama bir göz Jattım. Şüphesiz henüz görmüştü. Göz - |lerimi tabağıma diktim ve o anda Bed « forddan hafif bir ses işittim. Fakat Sir Viliam hemen sordu: — Ne var, ne oluyor, aziz dostum? 0: — Biç, hiç! dedi. Sir Viliam mümk se biraz daha ışık gelirtiniz. Yarı kara! lık daima benim sinirlerime dokunur. — Müteessilim, fakat neredeyse cere « yan gelecektir. Lütfen bir kadeh şam - panya daha! — Teşekkür ederim. Ağır ağır içti. Yalnız kadehinin sonu « na gelmemişti ki birdenbire sordu — Siz bir şey görmüyor musunuz? Gö« receksiniz, göreceksiniz.. Sir Viliam şefkatle alâkadar oluyordu; bir kadeh daha şampanya sunarak — Aziz Bedfordum. aziz Bedfordum, deyip duruyordu. Şimdi muhavere tamamen durmuştu. Bu sırada kadın ağır ağır Bedtorda doğ- ru yürümiye başlamıştı. Bu kadehi taşi- ran son damla oldu. Adam gözü haya « lette, bütün mevcudiyeti ile iltri; Bizim huzurumuzu tamamen — unul; yalnız ona dalmış, ayağa kalkmıya çalı « şıyordu. Birdenbire boğuk bir sesle ba « ğırmıya başladı: — Git, git, diyorum. Yoksa gene bo « ğacağım, bir daha boğacağım. Nefesimizi tutmuştuk. O şimdi yarı yaktaydı. Hançeresinin bütün ku | bağırıyor Bir daha öldüreceğim, bir düreceğim, gidiniz. diyorum, — ar musunüz? Sir Viliam Brend ayağa kalkarak du- varda bir zile bastı. Odaya iki polis girdi: — Tutunuz bu adamı! Ümid ederim ki itirafını İşitmişsinizdir? Bedford ter içinde koltuğuna yığılmışe tı. Etrafında olup biteni anladığını san - (Devamı 13 üncü sayfada) a. Öle vor

Bu sayıdan diğer sayfalar: