17 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Umumi mağazalar Ve zirai Varan Yazan: Muhittin Birgen izim ticaret kanunumuzun Mmad - deleri arasında, senelerdenberi uyuyan iki tabir vardır: Biri Umumi Ma- ğazalar ve diğeri de Varan. Birçok eksik- likleri bulunan ticaret kanunumuzun maddeleri arasında bu tabirler, sanki bu memlekette ilk defa işitilecek oldukların- dan dolayı, gözükmekten utanarak, yal- Baz başlarına, söz arasında, geçerler. Çok kimse vardır ki Umumi Mağaza tabirinin ne ifade ettiğini bilmez ve Varan keli - amesinin de ne demek olduğundan pek çok münevverin haberi dahi yoktur; çünkü bizde iktısad kültürü çok yenidir. Halbuki Umumi Mağaza ve Varan Tür- kiye iktisadiyatı için çok elzem iki huku- iki müessesedir ve bu iki müesse sadi hayatının teşkilâ turtmamış olan memleki Iktısad nizamı içinde y edemezler, Bunun bi t hâreketini, mübâfazasını manlpülüsyon - larını, ikincisi de bu m malların mütedavil bir k: halini ik— tisab eylemesini temin eder. Bu, ticarete geniş bir kolaylık verir ve her hangi bir ticaret maddesi kolaylıkla tedavill ede - bilen bir kıymet olur. Bu iki müesseseden birincisi hayata geçmek üzeredir; ikincisi de, ticayf saha- da, birincisini Ikmal eden ve tahakkuku evvelâ onun vücude gel bağlı bu- lhunan bir iştir. Şu h akın bir za -| manda, birini de, diğerini de göreceğiz demektir. Fakat, bu me: nuhtaç olduğu şey, ticaret m zaların — çatıları r mütedavil bir kıym Kabötrüsl dı—gıı. dir. Bunun elbet pek çek faydaları var- dır; fakat, bundan daha çok mühim o - lan bir şey vardır ki ona da ziraf Varan derler. Toprak mahsullerine daha tarla - dan itibaren tatbik edilip bunları müte - davil bir kıymet haline kalbetmöğe yarı- yan bu hukuki mü başka memle- ketlerde çok geniş bir ölçüde tatbik edilir ve köylüyü kredi dilenciliğinden, | sermaye ihtikârından kurtardığı gibi kre- di denilen şeyin israfa âlet almasma kuv- wetli bir mânia vücude getirir. İşte, Tür- kiyede köy iktısadiyatının muhtaç oldu- ğu en mühim bir yenilik de budur. 'Tatbiki gayet kolay ve bizde, husust bir şekilde sırf inzibati bir maksadla tü- tün ziraatinde kullanılıp bir yandan da sermayenin ihtikârına vasıta olan bu nevi waran, gayet basit bir tı ve ilân usu- Hle, toprak mahsullerimizin bir kısmını, hiç olmazsa dam altına girdikten sonra mütedavil bir kıymet haline getirebilir. | Bir kaç maddelik küçük bir kanun ile bu vsulü tesis etmek kâfidir. Üst tarafı Zi - raat Bankasına kalır. Ziraat Bankası için memleketi, köyde ve şehirde, bu ziral Varan usulünü kolayca kullanmıya alıştı- Tacak bir tatbikat programı ile işe başla- mak ciheti gelir. Bu da gayet basit bir | şeydir. Eski reji idaresi tütün zürramı ve tü - tün hareketleri işini, kaçakçılık bakıttın- dan Xontrol etmek için, tütünün ekimini tescil ettirir ve sonra da bunların hare - ketlerini bir takım müsaid formaliteler ile takyid ederdi. Bu usul bugün hâlâ tatbik edilir ve bunun yanıbaşında da, tütün ti- careti ile alâkadar olanlar tarafından bir takım kredi usülleri kullanılır. Memle - ketin her tarafında kolaylıkla tatbik edi- len bu usul, maalesef, uzun zaman — ve hattâ bugün bile, tülün kumpanyaları » nın tütün müstahsilleri üzerinde ihtikâr yapmalarına sebeb olmuştur. Varan usulü de bunun daha umumi bir şekilde ve da- ha kolay bir hukuk formalitesi içinde, daha bir çok mahsule birden tatbik edil- mesinden başka bir şey değildir. * Bundan bir hayli sene evvel, ben köy kooperatifçiliği ile meşgul olduğum ve köy iktisadiyatının içinde bulunduğum sıralarda, bu zirai Vatan usulünün te- ğ hayli propaganda yapmış ve hat- tâ bunün için küçük bir kanun lâyihası bile hazırlıyarak Ziraat Bankasile İktısad Vekâletine vermiştim. Takib edilmiyen bu teşebbüs, bizim bürokrasinin toz ve toprağına gömüleli çok oldu. Halbuki ne kadar basit ve basit olduğu derecede tat- Resimli Makale : Her insanın kendi muhitinde onu muhtelif yollardan ser- vet, saadet ve muvaffakiyete götürmiye memür bir çok teh- berler dolaşır, adlarına kısaca fırsat deriz. Fakat gözlerimizde kara camlı birer gözlük vardır, yanlarından geçeriz, kolu- ilişir, yalnız yüzde doksşan dokuz ihtimalle muz kolları: kendilerini Hindlileri Ayaklandıran bir resim Seylonda Anaradhapurada bir nişanlı çift tatillerini geçirmekte iken, delikan- h, nişanlısını Buda heykelinin önünde o- turtarak resmini çekmiş. Ve bu resim de mahall! gazetede çıkınca, Hindliler a - yaklanmışlar ve bu iz'ansız çifte ceza ve- rilmesini istemişlerdir. İş o kadar dalla-| nıp budaklanmıştır. ki, dahili bir isyan çıkmak tehlikesi bile baş göstermiştir. Viyanada yeniden sinema açılamıyacak Viyana belediyesi şehir sinemaları - nın bir çoğunda her seansta boş yerler kaldığını nazarı dikkate alarak yeni - den sinema açılmasını bir müddet için meneylemişi biki kolay ve köye can verecek bir şey- dir! Madem ki,hükümet şimdi Umum! Ma- Bazalar Işini! ele almıştır, madem ki bun- larla beraber ticarf Varan tesis edilecek- tir; gu halde, bunları beklemeğe lüzum olmadan, derhal ziraf Varanı da tatbik etmeği hazırlamak lâzımdır. Köy büyük bir kredi ihtiyacı içinde kıvranır ve kre- di meselesi hakikf maksadlardan uzak. laşmayı intaç eden binbir formalite ile tereddi edip giderken bu basit bukuk! milessese ile bu ihtiyacın hiç olmazsa bir tarafını kolayca halletmek kabilken bu- nun ihmali İnsanın hakikaten yüreğini yakıyor. Muhittin Birgen İSTER İ Hem memleket içinden, hem memleket dışından bir sey- yah hareketi uyandırmak Taksadile birler arasında muhtelif şehirlerde mahalli festi bulunduğunu da işitiyoruz. Halk şenlikleri tertib ede- tibi cek olan şehirlerimizin sayısı İstanbul, gama, Efes olarak şimdilik beştir, Düşünce iyi tatbik edildiği takdirde fayda verir. Nitekim Avrupalıların su ve eğlence şehirlerinde hareket uyandır- mak için yaptıkları teşebbüslerin başında festival tertibleri İNAN, İSTER SON POSTA bilgiyi kullanmayı filliyatta gösterir. iki şeydir. Birincisi e Her bakan görmez.. — Hayat mektebinde bir bilgiyi iktisab edebilmek le © öğrenmek yekdiğerinden tamamen ayrı nazariyatta kalır, ikincisi kendisini bunun için de ekzersize ihtiyacı vardır, her gözü olan görmez, görmeyi bilmek bir meleke meselesi- dir. Fırsatı görebilenler meleke sahibleridir. SOÖZ ARASINDA Hergün bin bir fıkra Neye mi dövüyorum? inün biri bir gün pazardan dönerken yolda bir at nah ? E bulmuş, Nalı almış, köydeki evine ge- İ demiş, yolda bir at nalı bu dum. Geriye üç nalla bir at kaldı. He- tayları da olur. cak başında oturan çö- cuğu tay sözünü duyar duymaz, ye- : rinden fırlamış. ba ben de taya binerim.. ü birdenbire Tazmış, çocuğu İ — Çocuğu neye dövüyorsun? — Neye mi döviüyorum, dövmiye- yim de taya binip belini kırsın degı’ : mi? .._—.._..._.._..__..__._._.._......../ Kanser tedavisinde Elde edilen terakkiler İngilterede Royal Cancer hastanesinde ser tedayvisinde «mühim terakkiler> elde edildiğini iddi&' etmiştir. Sön bir sene zarfında, muhtelif kan- serliler üzerinde yapılan tedavilerin ha- Tikulâde neticeler verdiğini söyliyen dok- tor sözüne şöyle devam etmiştir: — Artik, ameliyat (le iyi olabilecek kanserin hangisi olduğunu; dil ağız ve boğaz kanserinde radyom tedavisinin şa- yanı hayret neticeler yarattığını — bili- yoruz. Rontgen hafif voltafları le yüz, dudak | ve deri kan ni Ööyle bir kat'iyotle tedavi ediyoruz ki eski neticelerimizden daha kuvvetlidir. Erkek iken kadın olan delikanlı İki ay evvelsine kadar, yukarı Mısırda çiftçilik eden 20 yaşlarında İbrahim Ha- Hl isminde bir Mısırlı delikanlı, kendi- sinden gayri tabif haller farkederek has- taneye girmiş ve ameliyata lüzum olma- dan bir genç kız olarak çıkmıştır. Kon- disine Ümmülkâşif ismi takılmıştır. Yeni |genç kız şimdi, dikiş ve yemek pişirmeği İöğrenmek sevdasındadır. İSTER İNANMA! | gelir. Fakat bu şenlikleri tertib edenler mahalli teşekkül- NAN, cak ted. İler ter- lerdir, festivallerin kendi neş'elerini bu yal alı Edirne, Bursa, Ber- | dir, halkın vazifesi Binacenaleyh biz, İSTER Te at yerine kısrak olursa, doğurur da; #| yakalamış, dövmeye başlamış. Karısı ;i yapılan bir içtimada, Dr. Rowentrce kan-| | Ateş çemberden Aflığan aslan Sözün Kısası İç turizm için E. Tala ühterem Başvekilimizin nanistan ve Yugoslavyayâ seyahatlerinde lütfen vaki olan mi deleri üzerine biz, Türk gazetecileri bu iki dast memleketi ziyaret etmek satını bulduk. Resmi programın icab ettirdiği ! yen maddeler haricinde, dostlarımız güzel yurdlarında birçok yerler ge diler, birçok şeyler gösterdiler, Hef memlekette de en ziyade gözümüze pan turizm faaliyet ve teşkilâtı oldu Güzergâhimızda en ufak bir bir köy azmanı yoktu ki orada, müf€ |hen izaz ve ikram edilmek için lâzıfü len bütün medeni vesaitle karşılaşIt lım. Şirin ve oldukça konforlu otellei miz lokanlalar, berber dükkânları, zarurf eşyayı bulunduran esnaf, P telgraf ve telefon merkezi, mahalli F) hi hüusüsiyetleri izah eden tarifnam ve bütün bunlar, misafirin lehine bEl yenin sıkı köntrolü altında. Bir aralık, bize rehberlik eden YU gazeteci arkadaşa sordum: — Bu kadar külfeti ne diye ihtiyâf/ diyorsunuz Memleketinize çok mü bi seyyah geliyor? — Hayır! dedi; yabancılar eskisi çok ve sık gelemiyorlar, Her tarüf döviz tahdidatı ve ekonomik buhrali rici turizmi baltaladı. Fakat buna lık ta iç turizm canlandı. Görüyorsi Bizi buraya getiten tren ne kadar F balık! Bu kalabalığı teşkil eden insif Nevyork sirklerinde «Kral Aslan» den- mekle maruf aslanın en güç numaral, rından birisi yukarıdaki resimde gö: mektedir. Bu koca salan, yanmakta bu - lunan bir çemberim içinden geçerek bir maşadan diğer bir masa Üüzerine atlamak- tadır, Vahşi hayvanlar umumiyetle ateş- ten korktukları balde bu aslan hiç bir te- lâş eseri göstermeden vazifesini yapmak- tadır, Hayvanların mektebe gitmesi İâzımmş Hayvanat mütehassısı âlim Çak Mi- lal, yapacağı işleri öğrenmek için hay- vanların mektebe gitmeleri lâzım ol - duğunu söylemektedir. İngilterede ye- 1i r çoban köpeği yetiştirmek isteyen | |çobanlar, eski köpeğin yanına bu yeni ilkgünlerde eski köpeğin hareketine pek ehemmiyet vermemekte ise de pek az sonra eski köpekten, çobanların çaldığı muhtelif düdük seslerine karşı — nasıl harek&t etmesi lâzım geldiğini öğren - mektedir. Almanyada da kanaryalara ötmek öğretilmektedir. Bu derslere kuşların analarının yardımları olmadan ötme - ğe başladıkları günden on beş gün son rTa başlanmaktadır. O vakit kuş karan- lık bir odaya konmakta ve tamamile kanaryâ sesi veren ağaçtan yapılmış bir âletle kuşlara iyi ötmeleri öğretil - mektedir. içinde yer alanlar da neş'elenirler ve hariçten gelenlere de aşılamış - olurlar. Halbuki bizde festivali tertib eden ekseriya hariçten gelen- ise seyirci olmaktan ibarettir. bizzat halkın vazife almasını, aldığı va- zifeden de neş'e duymasını temin edemedikçe festivalden beklenen faydaların elde edilebileceğine inanmıyoruz, fa- kat ey okuyucu sen: İNANMA! köpeği bağlamaktadırlar. Yeni köpek| hafta tatilinden, yortulardan, hususi zuniyetlerden istifade ederek temiz *| almağa, başlarını dinlendirmeğe ve ? du görüp tanımağa koşan kendi VAf daşlarımızdır. Trenlerimiz, turistik lerimiz, lokantalarımız ucuzdur, Bö | yede, aşağı yukarı, tahminen bir, iki yon kişi memleket içerisinde, müt' diyon seyahat halindedir. Bunun, ekonemi bakımından da pek çok #i Tarını görüyeruz. Bu hakikati artık biz de anlamalir dahili turizm işini ciddi surette el6 malıyız. Bizim mübarek yurdumuzun, gi itibarile de başkalarından geri kalır yoktur. Bilâkis, tabiat ve iklim b |dan, memleketimizin her bucağı bir hususiyet arzedecek kadar Karadeniz kıyılarında başka, Ege V€ j deniz sahillerinde başka hava, başk | biat, başka manzara buluruz. Rivyera, Adriyatik sahilleri, Tyrol ları bizim kendi yurdumuzda met? dur. Beldelerimizin içerisinde hem $8f hem de sıcak memleketler mahsull bir arada yetiştiren cennet köşeler! ) dir. Dağ, sahra, deniz, orman.. ” haritasında biribirini takib eder. rağbet, bir parça da himmetle buli hepsinden istifade edetiz. Hem de liyiz. Yurdumuzu dahz yakından nak onu daha çok sevmeyi intac Önümüz yaz. Denizyolları idaremiz n |yak olup ta Rizeye, Trabzona, hatti |tün © ilâhi sahil boyunca tenezzüh leri tertib ederse, sotra devlet demiii ları da dahile doğru ayni toplü ü kısa seyahatler hazırlarsı belki Yavaş alışır, iç turizmin tadını &) Bu iş, herhalde, ve zanmnolunduğ daha çok ehemmiyetlidir; ve durmamız elzemdir. Hem şunu hesaba katmalıyız ki, Kİ rizm, memleketi dış turizme hazır! için de öz milli bir hamle Olabilir. bu yüzden, ber tarafta imar Karel lar; oteller, lokantalar açılır; her B” konfor mefhumu girer; ve biöylece leket kalkındıkça, yabancılârı gi kadar bize gelmekten çekindirin ah! kendiliğinden bertaraf olmuş Owyr. İç turizm, gezdiğimiz yerlerde |ve anladık ki, yirminci asır ihmal edemiyecekleri bir Z8 Na [7- Emniyet leşhllâ!ı Kanununda değiş Ankara 16 (Hususi) — kilât kanununun bazı Madd€leri ğiştirilmesi hakkında bükümet se bir lâyiha vermis*”. k

Bu sayıdan diğer sayfalar: