30 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

30 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Kat'i kararlar Vermek mecburiye tindey Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sayfada) lanmış ücretli serserilerden mürekkeb askeri kuvvetlerin temin ettikleri «Fran- sız âsâyişi, bütün küvvetile hüküm sü- rüyor; listeleri dolduranlar da bizzat Fransanın bu askerleridir. Her şey eskisi gibi, her şey Fransanın istediği tarzda, ber şey Hatay Türklerinin aleyhinde. Hiçbir değişiklik yok, Fransa istediğini yapıyor! * Yalnız değişen bir şey var: Türkiye, Fransanın ne olduğunu şimdi daha iyi anlıyor; Fransız dostluğunun nasıl sekiz yüzlü bir siyaset fırıldağı olduğunu artık Türkiye de herkes gibi anlamış bulunu- yor. Maalesef, ben de hak kazanıyorum: Fransanın dostluktan o bahsettiği ve ber şeyin yolunda cereyan edeceği hak- kında teminatlar verdiği bir zamanda, ben bütün bu anlaşmalar, dostluklar ve teminatlar karşısında şübhe ettiğimi söy- lemiştim. Gönül isterdi ki aldanmış ola- yım. Maalesef, böyle olmadı. Acı bir haki- katin canlı -ve hattâ kanlı- ifadesi olan bâdiseler karşımıza dikildi. Mecliste oku- ban bir Hataylı mektubu, bütün hakikati açıkca söylüyor: «Siz Fransayı dost zan- nede durun, o da bizim kökümüzü kazı- mıya çalışa dursun!» diyor. Evet, Türkiye Fransız dostluğunun manasını anlamıya başlamıştır ve Fran- giz siyasetinin ne ile meşgul olduğunu şimdi daha iyi görüyor. Fakat, zanneder- sem, Fransanın Cenubi Türkiyedeki siya- geti, bu Hatay meselesile de Jaşılamaz. Derd daha derindir; bunu a çıkca söylemek daha iyi olur tekrar tekrar söylemek çok elzem ve za- ruridir. * Fransa, Cenubi Türkiye hududlarında Türkiyenin istikbali bakımından büyük bir yara açmakla meşguldür. Hatay Su- riyenin elinden çıktıktan, Türkiyenin ol- madıktan ve Hataylıların da olamadık. tan sonra Fransanın malı olacaktır. Fran- sa Hatajdan çıkmıyacaktır. Eğer onu ©- radan biz atmazsak o, gün geçtikce daha fazla yerleşecektir. Bu, bir faraziye değil, muhakkak bir siyasettir. Hattâ bu iş mu- hakkak bir siyasetin yalnız bir parçasi- dır. Öteki parçası da Elceziredir. Fransa sade IHatayda değil, Elcezirede de yer- leşiyor. Yerleşmek için bütün tedbirleri- ni almıştır. Suriyenin gafleti, Türkiyenin Yüzumundan fazla ileri giden müsamaha- sı Fransaya bütün cesaretler! verdi. Ha- tayda ve Elcezirede yer verdi; şimdi her iki tarafta da tatbikat ile meşguldür. Fransa sade Hatayda değil, bütün Ce- mub hududlarımızda bir suikasd hazırlı- | yör. Bunu bugün her Türkün böyle bil mesi ve ona göre hareket etmesi lâzım- dır. * Hayır, bu vaziyet sözle ıslah Fransa sözden anlamaz. Fr sına kuvvetine İnanan ve ne bugünkü hayatına, ne de istikbaline el sürdürme- mesini bilen bir millet gibi çıkmak 14- zımdır. Türkiye kat'i kararlarını vermek mecburiyetindedir. Hükümetimizin endişesini çok iyi an- Jarız. O istiyor ki her şey, şimdiye ka- dar olduğu gibi güzellikle, tatlılıkla, dev- letler arasında elbirliği ile ve hukuk yo- Mile halledilsin. Zaten her tarafı başka tarzda karışık olan şu ya bir karı- gıklık sebebi de biz ilâve etmiyelim, di- yor. O bu noktada belki haklıdır; fakat, öteki tarafta da biz haklıyız: Ortada sa- de bir Hatay meselesi yoktur, belki de Cemub hududlarımızın bütün istikbali, | bütün emniyeti vardır. Her şey, Fransa-| nın plânlarını açıkca gösteriyor, Her şey karşımızda bir dost bulunmadığını isbat | ediyor. Bu vaziyet sözle ıslah edilemez; bu yara, diplomatik merhemlerle tedavi edilemez. Ameliyat lâzımdır. Biz bu fikirdeyiz. Çoktenberi, üstü ör- tülü olarak anlatmak istediğimiz bu haki- kati bugün böyle açıkca söylemeği Jü- zumlu görüyoruz. Pek yakın bir zamanda bütün Türkiye bu zârureti anlamış olacaktır. Muhi:tin Birgen ve hattâ | mek kararını! SON POSTA Resimli Makale : Hayat, iki dağ arasında, bir uçurumun üzerine atılmış kısa bir köprüye benzer, köprünün bir başında hayat var- dır, öbür ucuna vardığımız zaman lar, düşünmez, ihtiyarlıj rg like bizi ölüm kucak. por dakka m Bir geçid.. İusan çocukluğunda hayâtı sonsuz bulur, gençliğinde hiç ğında sandığından da kısa hisseder, Ö- hiç bitirmemek mümkün değildir, fakat her dakikanızın kıymetini bilmek suretile tadını tatmak SOZ ARASINDA Çekoslovakyada Yeni bir oyun Çekoslovakyada yeni bir oyun icad edilmiştir. Bu oyun şimdi oLonâraya sirayet etmiş bulunmaktadır. e Oyun, hokey, futbol ve hendbol'ün halitasın- dan mürekkebdir.. Resmimiz, bu oyu - run kalecisini gösteriyor. Bir prima donna cebri açlık yüzünden hastaneye düştü Alman Prima Donnalarından Lotte Hehmann, zayıflama rejimi neticesin - İde kansızlık ve boğaz ağrısı yi üzünden Londra hastanelerinden birine l mıştır. Artist Londra sahnelerinde, faz la şişman vücudunu göstermemek için, günde bir. öğün yemekle iktifa etmiş, sonunda “bu âkıbete uğramıştır. Ruzvelt soyuldu Amerikan Cumhurreisi . Ruzvel'in şahsi detektifleri, Vaşington icraat bü- rolarında postacılık eden Vilyam Bak- Iy isminde birisini Beyaz Saraydan mü teaddid hırsızlıkların faili olmak suçi - Je tevkif etmişlerdir. Hırsızın evinde 4 çuval içinde muh- telif elbiseler ve Reisicumhurla zevce- sina verilmiş olan bir çok kıymetli eş- ya bulunmuştur. “(Mahiyeti meçhul bir hastalık Hergün bir bir fıkra Temizlenir Marsilyal, Marius sinemacılık ya- $ pıyordu. Bir gün bir dostu sordu: — Sinema salonunu ne kadar 28-; manda bir yıkatırsın? Marius cevab verdi: — Hiç yıkatmam! — Kirlenmez mi? — Körlenir.. ben salonun Rirlendi- | ğini görünce acıklı bir film gösteri- | rim. Bütün seyirciler hüngür hüngür j ağlarlar. Sinema salonu da onların: j e RE ELA i i ! i İ göz yaşlarile yıkanır, temizlenir. meeemesenen Yugoslavyada Bir nehir Şurub halini aldı Yugoslavyaya zaharin idhali kat'i şekilde yasaktır. Fakat bu merpnuiye - tin kaçakçıları hareketsiz bırakmadığ; görülmekdedir. Nitekim son zamanlar- da 10.000 tonluk bir zaharin partisini memlekete sokmaya çalışmışlar, fakat | yakalanmışlardır. Elde edilen zaharin! Sava nehrine atılmış ve bu yüzden neh | rin suyu uzun müddet şekerli olarak! akmıştır. venee sesaay as! Eğer elde ediler zaharin kullanılmış olsaydı, 20 milyon çay fincanını, 56 mil yon fincan kahveyi ve 52 milyon bar- dak Jimo: ı şekerlemeye kâfi gele- cekti. Londra belediye zabıtası memurları arasında şimdiye kadar mahiyeti. a: şŞlmamış olan esrarengiz bir hastahk hüküm sürmektedir. İçlerinden yüz ta- nesi hastaneye kaldırılmıştır. Bunlârin yüzleri çıban içindedir. Traş olmaları - na imkân kalmadığı için hepsi de sakal bırakarak 17 inci asrın jandarmsları - na dönmüşlerdir.” Hastalığın sebebi ve mahiyeti hak- kında tedkikat yapılmaktadır. Sanıl - dığına göre polislere dağıtılan ünifor- malar mikroplu bir kumaşdan yapıl - mıştır ve başlıca hastalık sebebi bu mikrobun kumaşdan deriye geçmiş ol- masıdır. Henüz dağıtılmamış olan ku - maşlar tahlile yollanmıştır. »| İngilterenin En uzun boylu kızı Resmini gördüğünüz genç kız İngil- terenin en uzun boylu kızıdır, Boyu 1,98 dir. Ayağına hiç bir çorap uymaz. En uzun konçlu çorap kısa gelir. Her yatağa sığmaz. Her şeyini ısmarlamak mecburiyetindedir. Yegâne hazır aldı - ğı şey mendildir, Kendisinden kısa boy Tu erkeklerle sokağa çıkamaz. Zira, er- kekler her vesile ile onunla (oOumumi yerlerde görünmekten çekinmekte, ve tanmmadıkları yerlerde ( yemeğe rmektedirler. Çantası bizim zem - billeri andırmaktadır. Şapkasmdan üç normal şapka çıkar. Bir oturuşda 5 ki- şinin yemeğini yemektedir. ingilterede cezasız kalan bir cürüm İngilterede Morris otomobil fabri - kası sahibi Lord Nuffield'in kaçırılma» ya teşebbüs edilmesi münasebetile an- laşılmıştır ki, İngiliz kanununda bir â- damı para sızdırmak için diri olarak yakalamaya çalışmanın cezası derpiş | gelmiştir. Bunların başında edilmemiştir. Binaenaleyh oyakalanın iki suçlu hakkında müsaadesiz silâh ta- şımak ve şantaj yapmak noktasından takibat yapılacaktır. Şayed adamların üzerlerinde silâh da bulunmasaydı, ken dilerini salıvermekten başka hakların- da yapılacak bir şey olmıyacaktı. İSTER İ Bazı sinema filmleri ahlâki ve içtim maktır, İSTER çocuklâr için mahzurlu görüldü. Sinemalara alınmamaları düşünüldü, mesele etrafında münakaşalar yapıldı. Şimdi bazı gazetelerde görülen haberlere bakarsanız: — Küçük çocuklar hesabına men'i düşünülen sinemanm yerine sinemayı aratmıyacak bir çare bulunmuştur. Bu çare günden güne ölen «kukla oyununu» yeni baştan camlandır- Ne şekilde ve ne vasıta ile? Gazetelerde buna dair tafsilât yoktur. Fakat bize kalırsa kukla nihayet bir eğlencedir. Si- neimânın ise eğlence oluşuna ilâveten bir de öğretici mahi- NAN, wi bakımdan küçük | yeti vardır ve bunda rinde birçok dersler lan öğretici filmlerdi İNAN, İSTER İSTER İNANMA! an dolayıdır ki birçok İngiliz mekteble- in sinema vasıtasile tedrisine girişilmiş- tir, çok iyi neticeler alınmıştır, programın daha ziyade ge- nişletilmesi kararlaştırılmışlır. Binaenaleyh bizce bu bahiste yapılması lâzım sinemanın men'i değil, münhasıran küçük çocuklara mah- sus sinemalar açılması ve bu sinemalarda İngilterede yapı- gelen şey en türkeeleştirilmiş olanlarının gösteril. mesidir. Kukla bahsine gelince: Kendi hesabımıza göre biz karagözün olduğu gibi kuklanın diriltilmesinin de mümkün olabileceğine inanmyıoruz, fakat ey okuyucu sen: İNANMA! Sözün Kısası Kalkınma değil, Yükselme ve ilerleme! E, Talu ehçemize, cumhuriyetin ler sündenberi giren bu tabiti ij sık okuyor ve işitiyoruz: Memleket kal kınması.. köy kalkınması. maarif K kınması.. ekonomik kalkınma. VS. sabi 'Tabirlerin üzerinde duracak ve ”—. humunu inceliyecek kadar titiz ciler” rın, bu kalkınma tabirinde, az çok — met, bitkinlik, ağırlık ve zorlukla Bi » şik bir mana bulmaları banada © peri geliyor Onun için ben bu tabirin bizim işlerde kullanılmasını yerinde add€ yorum. On beş yıldan az bir zaman içe sinde, ve istisnasız her sahada tasli daşarmış olduğumuz muazzam işler, di kımızdaki hüsnü niyetleri hattâ DİZ şüpheli olan yabancıları bile hayr” S derken, kendi kendimizin, bunları hemmiyetini ve azametini iyice KATİ yamamaklığımız, nazarlarımızıc. VE ri Tumuzun artek bunları tabil gör veeği Yışmış olmasındandır. yani Eğer bizim kendimizde bu alışk; hâsıl olmamış olsaydı, yapılan hamıle” de ve bu hamlelerin mahsulü olan nlarda alelâde bir kalkınma gayıci den çok fazla bir şey müşahede a Daha dün, yurdumuzu ve büyükl mizi ziyarete gelen kardeş Yugodlat muhterem harbiye nazıri Genersl bni gl bir kaç güne münhasır kalan gezlie müteakib, olanca samimiyeti ile: çel — Biliyordum ama. bu der€ katiyyen ummuyordum.. b Demekle Türkün, bir viranenin Ül, ne on beş yılda kurduğu büyük es& yık olduğu gibi takdir etti, Bundan, hepimiz ibre$ almalıyız” Vâkıâ, başarılan işleri azınsığ” yurdunun dünya içerisindeki e istihfaf edecek, Cumburiyet Halk “eğ sinin ve ona dayanan milli hüKü vi gidişini, tutumunu kusurlu göre bir vatandaş tasavvur etmivorum bütün bu saydığım varlıkların tam# haklarını vermek için sade duy! zan kâfi gelmiyeceğini, dilimizle de lerimizle de bu hakkı vermek icab iddiasındayım. yard Onun içindir ki, belki ilk zama” 4 doğru olabilen ve dil alışkanlığı İİ€ iye kullanılmakta bulunan «kalkın?» rinin artık yeri kalmadığı cihetle tirilmesini, kendimce, muvafık yorum. Genç Türk cumhuriyetinin tarihi” va bulunmıyan hamlelerine ve böş8! 1 kalkınma denmez.. yükselme ye iler denir! gis” e ormmeransana. ger Belgradda 38 elgradda çet Alman harb tayya? Belgrad 29 (A.A) — Belgroö is ternasyonal tayyare sergisine b etmek üzere bu sabah 38 Alms” il tayyaresi buraya gelmiş ve bu İ“g# releri karşılamak üzere havaları” vi” li kadar Yugoslav keşif tayys likte şehirde uçuşlar yapmışlardı”. yü“ Ayni zamands 250 baydar adi rekkeb bir Alman grupu da Fon Forser vardır. 00 Ankarada turizm klübü” idare heyeti $ “ gi” Ankara, 29 (AA) — 0” mobil Klübü'nün Ankara » meki heyetini teşkil etmek üzere ri lasta bir içtima yapılmıştır. er ger 1 da eski idare heyeti âzalarile © me kadar bazı zevat bulunmuş VE eye © larak üşağıdaki zevat heyeti #8 silmişür >. Doktor Zekâi Tahir Burak, ii Mi” Ethem Mihrab, Necati Topcuoöl” gesi lüm Ataman, Şevket SüreyY#' Kut. de Nevyork körfezin (bi att bir müsademe: Bir yat si Nevyork, 29 (A.A) — Men daki yat Nevyork körtezinde si y layı Akuadia vapuru ile yari dakika içinde batmıştır. Yat ap 335 kişi Akuadia vapuru tara tarılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: