7 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

7 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: A. R. Başrahib yumruklarını sallıya sallıya : “İblisi Şeylınl Sen, dünyanın en tehlikeli bir mahlükusun!,, diye bağırarak Antuvanın üzerine atıldı, elleri ile boğazına sarıldı — Seni, muhakkak astıracağım, hem Şuraya.. şu, çan kilisesinin tepesine!... — İşte, bu yalan azizim başrahib e- fendi. — Niçin? — Çünkü ben, sizden evvel davrana- cağım, Şimdi, erzak depolarına ve şa- rap mahzenlerine koşan rahibler, biraz sonra zil zurna sarhoş olacaklar, O za- man onlara, âziz sahibimiz ve hâmimiz Sent Ogüstenin bir emrini daha tebliğ edeceğim. Sizi boğduracağım. Karnı- nızdaki barsaklarınızı boşalttıracağım. Onun yerine saman doldurtacağım. San ra da bir kazığa taktıracağım. Rahib- lerden bir alay teşkil ederek bütün köyleri dolaştıracağım. — «Mukaddes manastırlara masumları hapsederek &inayetlere âlet olanların hali budur heyyy'» diye, sizi teşhir ederek, manas- tir namına para toplıyacağım. Başrahibin — gözleri, korkusundan dışarı fırlamı: — Nasıl?.. Nasıl?.. Nasıl?.. yapacaksınız, ha?.. — Hiç şüphe etmeyiniz, muhierem er. Fakat bu cinayetinizin hesabı sizden sorulmıyacak mı zannediyor - sunuz? Antuvan, bir kahkaha daha atmıştı: — Benden hesab sormak mı?.. in hayatımda, bir tek şahistan başka, hiç kimseye hesab vermeyi aklımdan ge- çirmedim, — Kimdir, o şahıs?. — Şövalye Ceml. — Haaa.. buraya gelecek olan Türk esilzadesi değil mi?. — Maalesef, buraya hiç bir zaman gelmiyecek olan Türk asılzadesi. — Nasıl?, O, buraya gelmiyecek mi?. Fakat siz ona haber göndermiştiniz. — O da yalandı, muhterem peder... Gönderdiğiniz adama, yalandan bir ad- res verdim. Şövalye Cem; bugün, Fran- sa kralı Birinci Fransuvanın şatoların- dan birinde istirahat etmektedir. — Ne söylüyorsunuz?.. — Bütün cehennem zebanilerinin el- lerindeki katranlı meş'aleler üzerine yemin ederim ki; doğru söylüyorum. Başrahib yumruklarını — sallıya sallıya: — İblisi, Şeytan!. Sen, dünyanın en tehlikeli bir mahlükusun. Diye bağıra bağıra Antuvanın üzeri- ne atıldı. Ellerile boğazına sarıldı. Fa- kat Antuvan ondan çevik davrandı. Bol elile başrahibin uzun sakalını ya- kaladı. Sağ yumruğu ile de; onun şiş- man karnına, korkunç bir yumruk sal- ladı: Başrahib, acıklı bir feryad kopararak yere yuvarlandı. Sakalının yarısı, An- tuvanın parmakları arasında kaldı. Antuvan, büyük bir soğukkanlılıkla dizini başrahibin göğsüne dayadı. — Muhterem peder!.. Son dakikanız gelmiştir. Hergün, buradaki zavalhı ra- hiblere cabadan oruç tutturarak, erzak 'e şaraptan tasarruf ederken; odanız- da sekiz on türlü yemek yemek, ve beş altı türlü şarap içmek suretile irtikâp iz günahlara töbe ediniz. Diye mırıldandı. Karnının ve sakalının acısından kıv- ranan başrahib, artık mağlübiyeti ka- bul ederek yalvarmıya başladı: — AÂzizim!. Görüyorum ki, siz.” şey- tanla gizlice bir mukavele akdetmişsi- niz. İtiraf ediyorum. Size, galebe ede- miyeceğim... Geliniz. Sizinle bir pazar- lığa girişelim. — Size; ne verirsem, buradan çıkıp gidersiniz?.. — Hay, hayy!.. — Siz söyleyiniz. Ne verebilirsiniz? — On ekü. Antuvan, gülümsedi. —Z Yirmi ekü. Âz. Elli, Az Bunu da — dd ı——ı — Yüz ekü, — Çık — İmkânı yok. — Fakat unutuyorsunuz kı, şu anda elimdesiniz. Değil servetinize, hattâ bütün varlığınıza hâkim ve sahibim. — Evet.. fakat, bilirsiniz ki, incilde bir ayet vardır. Hiç kimsenin rizası ol- madan, onun bir şeyini alanlar, yarm mahşer gününde ellerinden ve kolla- rından mahrum kalacaklar. — Doğru... Lâkin, ben de başka bir ayet hatırlıyorum. Haksız yere bir ada- mi hapsedenler, yarın ahrette, cehen - nemin en sıcak hücrelerinden birine hapsolacaklar. — Galiba, bu ayeti hatırlıyamadınız? Olabilir a... Şimdi, sizinle şöylece he- sablaşacağız. Muhterem peder... Ev - velâ, siz beni hapsettiniz. Bunun ceza- sını, ahrette göreceksin. Fakat, nun için sizinle derhal hesab görece - ğim. —Nasıl?.. — Sizi, mukabele olmak üzere Ölüm kulesine hapsedeceğim. — Sonra? — Sanrasımı düşüneceğim. 1 — Marmaranın iki kapısından biri. 2 — Mevsim meyvalarından biri - E- ritmek. 3 — Müstahak - Vermek masdarından emri hazır. 4 — Ebodiyete kadar. 5 — Az - Yüz kuruş. 6 — Kullanılmamış - Beyaz. T — Nebattan yapılmış. 8 — Çabuk - Nefi lâhikası. 9 —Bir nota - Birbirine birleştiği yer. 10 — Sütü içilen hayvanların en irisi - © dahi. YUKARIDAN AŞAÖL: 1 — Su verilmiş demir - İbadet edilen yer. 2 — İki şey arasında kalan açıklık - Peri gibi mevhum bir şey. $ — Karar - Sual edatı. * — Dimağın hüssası - Ceketin içine giyilen. $ — Güzel renkli bahar ve yaz böceği. 6 — Rabıt lâhikası - Yapı. 7 — Çok değil - İzabe. 8 — Ebe - İğreti vermek. 9 — Livta - İşaret. 10 — Haydarpaşa ile Pendik arasında Evvelki bulmacanın halledilmiş şekli — Demek ki, beni öldürmek niyetin- de değilsiniz? — Ah, muhterem peder!., Eğer böyle bir fikrim olsaydı; odanıza girip, yortu |Y günlerinde giydiğiniz şu elbiseyi çı - larken, sizi beş saniye sürmeden, rah- metli ecdadınıza kavuşturabilirdim. — Demek ki, elbisemi çaldığınızı iti- raf ediyorsunuz?, — Hayatımda bir kere bile, yaptı - ğim işi inkâr etmek tenezzülünde bu- lunmadım. — Ölüm külesinden nasıl çıktınız' Odama ne zaman girdiniz? Hayret edi- yorum. — Şimdi, teferrüata girmiye ne lü- zum var, muhterem peder, Artık sözü kısa keselim. Önüme düşünüz. Ölüm kulesine kadar gidelim. Antuvan, erzak deposuna ve şarap mahzenlerine koşan rahiblerden biri- nin yere attığı bir meş'aleyi aldı. Baş rahibi önüne kattı. Ölüm kulesine ç- kardı. Kapıyı üstüne kapadı. Anahtarı kendisinde olmadığı için belindeki zünnârı çözerek kapının halkasına tak- tı Mukabil halkaya sımsıkı bağladı. (Arkası tar) Bir doktorun günlük | notlarından (Anjin dö Puatrin) Krizleri Ekseriyetle tansiyon yüksekliğinin fe- el âkıbetlerinden biridir. Çabuk yenlşil - mezse çok kuvvetli bir ihtimal le maa- lesef ölümle netlcelenir. Hınnakı — sadır yani anjin döpmatrin Kkalbi besliyen şir- yan — iktillain — tıkanmasından — to - vellöd eder. Buna yakın gene kalbin ön veyahud arkadaki damarlarından biri - nin patlamasından mütevellid enfrak - töz'ler vardır. Âraz itibarile birbirine şok yakındır. Böyle bir ârma — vukuunda © kadar zaman her türlü tedaviye rağmen düşmiyen tansiyon bu, ağır kriz hasıl olur olmaz birdenbire düşer. O kadar ki on, an beş derece birden sukut görülür. Hastanın rengi sapsarıdır. Hasta soğuk soğuk terler, mabiz çok xayıflar, Ahvall umumiye düşer, o anda Ycab eden tedabir tatbik edilmezse maalesef sinkop ile haz- ta gider. Vakitsiz böyle Akıbetlere maruz kal - Mamak için kırk, elli yaşlarından sonra herkesin ayda bir ürar hissetsin veya etmesin kuvvet giryanını ölçtürmesi lâ- zımdir. Cevab isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yoliamalarını rica ederiz. Aksi tak- dirde stekleri mukabelesiz kalabilir. ÜD eE a N Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri), Alemdarda: (Bşref Neş'et), Beyamıdda: — (Haydar), Bamatyada: (Teoftlos), — Bminönün, tAminasya), Eyübde: (Arif Beşir), Fe - nerde: (Vitalli, Gc’ırımlnlnle (Nazım), gümrükle: — (Kemal), CHikmet Cemil). kea). İstikiât caddesinde: (Dellasıda), Ga- latada: (Hüseyin Hüsnü), Taksimde: (Li- monciyan), Pangallıda: — Olargileciyan), Beşiktaşda: (Süleyman Recebi. Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Usküdarda: (Ömer Kenan), Barıyer- de: (Osman), Kadıköyünde: — (Sıhhat, Rıfat), Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk), Çortu tatebelerinin felâketzedelere yardımları Çorlu (Hususi) — Ortaokul talebesi Ana- dolu felüketsedelerine yollanmak üzere 25, merker ve köyler ilkokulları talebesi de 38 Miralık bir teberrüde bulunmuşlardır. Misin- M köyünün mektebli yavruları da topladık. ları bir lirayı folâketsedelere yollaması için öğretmenleri Ahmed Ziyaya vermişlerdir. Türk atletlerine Fener stadı kapıları kapandı Atletizm için yeni bir darbe sayılan bu hareketif sebebi şudur: Federuyon Fenerbahçenin sulamâ | masraflarını öc-mek istemiyor Memlekette lâyik olduğu — mevkie yükselmesini arzu ettiğimiz atletizmin her taraftan yediği çeşid çeşid darbele- rin biri bitmeden bir yenisi baş gös - terip duruyor. Kime sorsanız, nereye gitseniz, her- kes bu sporun ihmal edildiğinden bah- seder ve acı şikâyetlerde bulunur. Mutlak ve muhakkak olan şey, her- kesin atletizmin en hararetli tarafdarı olması, fakat bu işin yürümesine bir türlü çare bulunamamasıdır. Atletizmin artık her sporun — anası olduğunu memlekette duymamış, bir defa olsun bu hakikati tekrar etmemiş kimse var mıdır? , Atletizm her şeyden evvel saha işi, teşkilât işidir. Evvelâ koşup, —atlanacak — idman sahaları vücude getirilecek, — sonra da teşkilât bu sahalar üzerinde geniş ha- reketlere önayak olacaktır. Memleketimizin en dağınık şehri o- lan İstanbulda bu spora elverişli tek bir Kadıköy sahası vardır. Beykozdan, Büyükdereden, Şişli - den, Bakırköyden, Adalardan çıkacak üç beş meraklı atlet haftada — üç gün Kadiıl inde idman yapabilmek için ne büyük külfetlere katlanacaktır; bu- nu tasvire lüzum bile görmüyorum. Parasına ve hesabına düşkün eski bir atlet arkadaşımız bir mevsimde Ka d#köyde idman yapmak için yalnız on sekiz lira vapur parası masraf ettiğini kat'i bir hesabla söyledi. Her şeye rağmen Kadıköy sahasın- da idman yapmak meşakkatini göze a- lan heveskâr atletlerimiz artık bir te- halini alan bu tabil masrafı seve seve kendilerine mal etmiş oldukları halde bugün yepyeni ve pek acı bir hâdise ile karşı karşıya kalmış bulu - nuyoruz... 1935 senesinde altıncı Balkan oyun- larının icrası için on altı bin lira sarfi- le yeni bir şekle sokulan Fenerbahçe stadı, klüble, Atletizm Federasyonu a- rasında çıkan bir ihtilâftan dolayı ka- pılarını atletlere karşı kapamıştır. Pistin sulanması ve atletlerin duı için sarfettikleri cüz't1 bir su masrafını ödemek istemiyen Atletizm Federas - yonunun bu tarzı hareketine stad ka - pılarını kapamak suretile cevab veren Fenerbahçe haklı olarak bu — masrafı Federasyondan istemektedir. Bütün bir mevsim kerpiç — gibi bir sahada koşulamıyacağı için pistin su- lanması zaruridir. Pist ve sahayı İstanbul atletlerine açan Fenerbahçe fisebilillâh pisti ki - me sulatacak ve su masrafını nereden ödeyecektir? Bir saatlik bir idmandan sonra kan ter içinde kalan bir atlet yıkanacak su bulmazsa o halile giyinebilir mi, ve o çalışmadan bir fayda umulur mu? Biraz uzak tarihe şöyle bir göz ata- cak olursak bugün Federasyon Reisi olan Vildanla beraber Ünyon klüpde | yaptığımız çalışmalardan sonra, bekçi Haydarın delik kovasile — kuyudan su çektiğimizi ve yıkandığımızı hatırla - yabiliriz. O zamanlar emekdar bir atlet, şim- di de Federasyon reisi olan Vildanın bugün de atletlerin kuyudan su çeke - rek yıkanmalarını boş göreceğini hiç sanmam, Biz alaturka olarak geçen spor ha- yatımızm işlerini silecek, bugünün ço- cuklarma büyük imkânlar hazırlaya - cak mevkideyiz. Bin bir türlü fedakârlıkla çivili a - yakkaplarını amuzlıyarak Kadıköyün yolunu tutmuş atletlerin suratına ka - panan stad kapısı, Vildanın temsil et- tiği Federasyon için ağır bir darbe ve acı bir vakıadır. Federasyonla, Fener- bahçe arasındaki gergin vaziyetten zi- yade bizi pist üzerinde yapılacak ya - rışlar alâkadar eder. Federasyon zarurt masrafları öde - J | 1 Sini xa DA rü eT A | di 4 Atletizm Federasyonu reizi Vl— (mezken ve Fenerbahçe de ıl hanın kapılarını kaparken, NI «Neden atletizm rağbet — görü Altmış bin liraya mal olan oyunlarından sonra atletlerimizi şup atlamaktan mahrum edlyu— vallı atletizm, bu acı gımlıü S ükead Mı Dünya kupası Maçları Brezilya, Çekoılovıll!* Macaristan, İtalya Fransa galib D Paris 6 (A.A.) — Cihan futbol # de büyük bir alâka tle beklenmekt? dünya kupası maçlarımın bü nun neticeleri alınmıştır. & Haziranda Pariste Almanya * re 1-l berabere kalmıştır. 5 haziranda: Strasburgda Polonya 6-5, Lö Havr'da Çeko Holanda 3-0, Reyms'de u.unsu’ ıımuı Hindistanı 6-0, Marsilya'dA « Norveç 2-0, Tuluz'da Küba - ya 1-1, Paris'te Fransa - Bolçth"l' Avrupa futbol Birincileri 1937-38 senesi zarfında At muhtelif memleketlerinde yıpîP bol birindilik müsabakalarını takımlar kazanmıştır: Arnavudluk - Tirana futbol giltere - Arsenal, Belçika - B Danimarka - Boldkulcen, İskoçyâ klüp) Celtic, Glasgow, înn:a' ” Holanda - Feyenoord, Macaristâf ğ renevaros (F. T. C.), İtalya - AŞ na, Lüksemburg - Apora, Polonyf ( racovia, İsveç - Sleipner, İsviçre * no, Çekoslovakta - Sparta, Almanyada henüz maçlar biti Hanover veyahud da Sehalke baştadır. Kara Ali Tekirdağlıya tiği güreşlerde Türklyı / kirdağlı Hüseyini müsabakayâ n mektedir. Tekirdağlının bu meydi” yuşa cevab vermesi bekleniyof: Eski kürek şampiyonu yazı kadromuza fi Önümüzdeki haftadan lıyacak olan mevsimin bütün SÜ ları müsabakalarını eski piyonlarından ve oıııwın!' denizcilik başkaptanı y muntazam bir şurette gıı'-" zacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: