12 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

12 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Son Posta'nın hikâyesi Kalbimin hâkımesı 2 mnı:iıe.,xin Bu gün hayaltımın en mes'ud günle- rinden biridir. Bugün daire şefim Gru- şa beni yanına çağırarak Viniyitkin, dedi, şeni bütün kal- bimle tebrik ederim, dokuzuncu dere- unl. Maaşına da yüz- inde bir zam yapılacak.. Yaşadık doğrusu!. Memuriyet haya- tında dokuzuncu dereceye terfi etmak her n en büyük emelidir. Bu, te başlı başına bir hâdi- ki devirlerde mabeyne intisab kadar mühimdir, Sekizinci de- didden berbad bir şeymişi, Ben e kadar nasıl olmuş da buna ta- 1 edebilmişim?. Fakat dokuzun- sce büsbütün başka bir şey.. ay- mükemmel bir şey.. sonra refli mi, şerefl: mdan bakarsan nem bugünkü şe sedir etme! fı.. bir de işin im.. maaşa yüzde * Bu ne demektir, bilir mi- Her şey demektir.. bu sa- kılığım hepsinden ya bu şekildeki ufak arzularımı da tatmin edebilece - ve canına y—'ın'!ıpımm' H.ı.ı( iyi r . hari- kulâde bir şeymişl 5 Makinesi içinde mini mini bir vida ola- bileceğini düşündükce insan, saadetin- den ö Evet, hayat iyi şeydi Mükemmel şeydir. İnsanlar da iyidir. Mükemmel- dir. Ve sonra en mühimmi, insanlar tertemizdir. Menfaatsizdir. Ben in ganları bilhassa bu meziyetlerinden ö- lürü seviyorum. Misal olarak bu son vaziyeti alalım: Sereja Petuhovu ni - çin dakuzuncu dereceye terfi ettirme- de beni ettirdiler?, Çünkü amir- lerim, herhangi bir menfaat gözetmek- sizin, münhasıran benim hizmetimi takdir kleri için e hareket et- ni onların böyle haraket etme- nil olan biricik şey, bel çalış- kan oluşumdur. Sonra burada ka noktayı da hesaba katmak lâzımdır. erfi işime karar veren yalnız âmirim Gruşa değildir.. bu, — elbette koskoca bir komisyonun işidir. Belki de bu komisyon âzalarından biri benim terfilme itiraz etmiş ve: «İlle de Sere- ja Pet bi tiler.. y sine â yetlidir!. demiş olabilir.. fakat gö- komisyonun diğer bütün â- zaları; «Hayır, hayır, olmaz demişler. Vinivitkin dahâ kabiliyetlidir. Onu tercih etmeliyiz!..» Doğrusunu isterseniz, bana hürmet edildiği zaman pek hoşuma gidiyor. İn- San bu dakikalarında hayatın akışına iştirak etliğini hissediyor. AAA «Sön Postas nin edebi tomanı: vel- | bak, | uhovu terfi ettirelim; o dâha ka- | | | | | | Kim ne derse, desin, ben bugün çok, pek çok mes'udum. o 3 İkinciteşrin Bugün daireden Nevskaya caddesinde bir tur yaptım. Doğrusunu isterseniz bugüne kadar ben bu caddeye, bu caddede dolaşan in - sanlara, buradaki mağazalara dikkat bile etmemiştim.. şimdi ise ben de ya- avaş bu caddenin sırlarını öğren- ım:g: başladım. İnsan olmanın ne ka- ,dar zevkli bir şey olduğuna inanmağa kbasladım Alıcı bir gözle etrafıma bakı- yorum.. gözüme ilişen her şey insanla- rın istirahati için yapılmiş!'. caddenin her metre murabbaı bizim zevkimiz için döşenmiş.. bizim zevkimiz için ya- pılan trotuvarların üzerinde bir yığır kmxın dolaşıyor. Bunların kimisi yavaş avaş yürüyor, kimisi acele ediyor. 'Hep:vmr— yüzlerinde bir asalet, bir ne- İcabet okunuyor.. bepsi de menfaatsiz ve ihtirassız kimseler.. Şık vitrinlerile mağazalar bize âde- İta gülümsüyor. Her taraf renk ve ışık shengi içinde yüzüyor. Hele kadınlar, hele kadınlar ne güzel, ne şık.. Ne denir efendim, Avrupa!. Avrupa- nın tâ kendisi.. hakiki Avrupa.. Parayı alır almaz ben de bu Avrupa |hayatının içine katılacağım.. ve.. ha- |kikf bir Avrupalı gibi yaşamağa başlı- yacağım, e 5 İkinciteşrin evet hiç aşağı kurtarmıyor. Parayı alır almaz umum! akışa ben de ÇINARALTI Güzellik müsabakası yapmıya lüzum görülmedi. Çünkü daha ilk dakikada Sıdıka kendini belli etmişti. Bir aralık yanımıza gelen Nazlı: - O kız mutlak İstanbulda bulün- muş nıza arkasında bu senenin modası em- prime var. Bizim yaptığımız basma en- tarilere tenezzül etmedi. Sürdüğü ko- | ku bile başka, Hediyeler arasında bir dikiş takımı vardı. Ona verdik. Sordum, mtarisini kendisi dikmiş, hiç de (enı değil Nazlının bizimle konuştu ğunu gören sokulmuştu. anlayınca ©o düzel kız, lâstik top gibi de vücu- dıya karışmış olmak için dedim kızlarının vücudü ö ir ama tenasüb yoktur. İkisi birden atıldılar: Bunda tenasüb de var. Kalçaları ne biçimli, bacakları ne muntazam, Güldüm: sert bir yerde çalışmış olacak, Baksa- | Bürhan Cahid yayaa. — Kulaklarıma inanamıyacağım ge- jyor. Ömrümde ilk defa bir kadının başka kadınlar tarafından beğenildiği- ni işitiyorum. Şunu ben de bir alıcı gö- İzü ile göreyim bari, En ince hatlarını onlardan pek iyi İbildiğim bu güzel vücudü görmek ister |gibi başımı o tarafa çevirdim. Bir saniye evvel Sıdıkayı göklere çı- | Lm'ın iki kadın bir anda değişiverdiler: — Ama ne kadar olsa köy güzeli iş-| ':e. Ham, çiy, bayağı, — Battal bir tip! Koyun bakışlı. — Hantal bir şey. | Benden evvel Bayrakdaroğlu Isyan etti: — Etme & canım, Hangisi ise ön- ce şu kızı göklere çıkardınız, sonra ye- rin dibine geçirdiniz. Doğrusu merak |ettim, gösterir misiniz şu kızı bana? Aralarına girdim: — Telâş etmeyin beyefendi. Bahset. tikleri kız ister güzel olmuş, ister çir- |kin. Bu kadar kendinden bahsettirdi ya, Her halde hoşa giden bir tarafı o- lacak! Bana kalırsa görmeğe lüzum yok. çıktıktan - sonra | katılacağım.. artık yeter, Artık kâfi.. beş yıldır, hattâ on yıldır bütün haya- tım bir domuzun hayatı gibi pis ve sö- nDük geçti. Evet, bütün hayatım... Bugüne kadar hayatın tatlılığından ne istifade ettim? Sinema, tiyatro ne- dir bilmedim?, Balo, dans yüzü gör - medim.. halbuki bütün bunlar ruhun gıdasıdır. İnsanın canı bütün bunları çekiyor, Evet, paraları alır âlmaz bütün sıkın- tılara bir paydos borusu çalacağım.. zi- yaret kabulü için muayyen bir gün tes- bit edeceğim.. hayatımı bir intizama 60- » arkadaşlarıma bir davet ve- * kalabalık değil, şöyle üç-beş yi çağıracağım.. Veyahud bir kişi- çağırsam nasıl olur? Meselâ bir kız davet edeyim... Evet, evet bir kız davet ederim.. işittiğime göre kızlar insanın ruhuna büyük bir sükünet verirlermiş.. Oldu, bitti.. ben bu işi böyle hallede- ceğim.. kızın birini davet edeceği halbuki, meselâ bir kızı davet edeceği- me, meselâ Sereja Petuhovu davet et sem, fakat o, ruha sükünet — verecek yerde keseye ağırlık verir.. ruhu boğar, çünkü derdi gücü, yemek, içmek, eğ - lenmektir. Hattâ yalnız yeyip, içip eğ- lenmekle kalsa, gene iyi.. üstelik orta- lğı kırar geçirir; bin bir zarar ya; Bütün bunlar kâfi gelmiyormuş gi üstelik bir de alay edar. Hayır, hayır kızı çağırmağı ederim. Hem masraf da daha az olmuş ki: *|falan yere göt ve acaip kaçı Çeviren : Kadın: «— Gele cek sefere bir ruble noksan verirsin, olur. biter!» dedi. tir. Onları memnun etmek için bir şişe şarap ısmarlamak kâfi vafidir. Fakat kimi davet etmeli?. Varkayı çağırırım. Evet, evet, Varka Dvukolki- nayı çağırırım, olur biter. boyu, posu, endamı yerinde. Yarın ona bu Meseleyi çıtlatırım: «Sobayı yaka- rız, derim, oh sessiz bir köşe, Şairane falan..» Şiiri en baş köşeye geçirmeliyim.. şilre ehemmiyet vermeliyim. 6 İkinciteşrin Bugün dairenin paydosundan sonra meseleyi Varkaya açtım. Onu koridor- da yakalıyarak dedim ki: — Kız, yarın istersen bize gel!, So- bayı falan yakarız keyfimize bakarız. Sessiz ve şairane bir oda.. Varka da adam mı sanki?, Bana şu cevabı verdi: Siz bana hakikalen meyil gösteri- Ta.. |İyorsanız, yahud beni seviyorsanız beni Palas'a götürünüz!. Veyahud Akade - mik tiyatroya bir bilet alınız!. Sizin |, şairane odanızı ne yapayım?.. Ben san- »|ki oda mı görmedim?. Abdal kız.. abdal olduğu sözlerinden belli.. ben daha henüz paraları bile 3l- madım., sonra bir genç kızın: « Beni ürl,» demesi biraz tuhaf or. Canı isterse... Amasyanın bardağı biri olmazsa biri daha!.. Sonra, aslına bakarsanız Varkanın güzel denecek bir olur. Çünkü kızlar daha asil, daha ne- cibdir. Onlarda dünya hırsı, dünya menfaati hiç bir suretle yer etme: tarafı da yok.. boy pos fıkarası,. beygir gibi bir y şü var. Hele yakından bak Çünkü buyurdukları gibi ni üzeli olabilir! Fikrim kadınların hoşuna gitti İkisi de yanımızdan uzaklaştılar, Artık bulundukları yere alışan köy kızları içtikleri biraların neş'esile ilk sıkılgal bırakmışlardı. Şimdi davul ve zurna bizim gramofona fırsat ver- meden eğlentiye hâkim olmuştu. Biz Bayrakdaroğlu ile iki çiftlik be- yi gibi mevsimin hasad verimi üzerine bir bahse dalmıştık. Havaya bir leylâk kokusu yayıldı ve bir anda baş ucumda İSidıkayı gördüm. Kızaran yüzünde mavi gözleri o kadar aydınlık ki sevin- cini, heyecanını gizliyemediği besbelli! Avucunda sakladığı bir şeyi bana vermek istediğini gözlerile anlattı. Bir an içinde etrafı kollıyarak elimi uzattım, Parmakları açıldı ve küçük bir ipek parçası avucuma geçti. — Bunu kestanelikte işledim ofen- dim, — Teşekkür ederim Sıdıka hanım. Sızmağa başlıyan Bayrakdaroğlu far- kında değildi. Fakat © anda Nazlı baş ucumda peyda oluverdi. Sıdıkanın ba- na verdiği işlemeli mendili henüz sak- larmak imkânanı bulamamıştım. Ve o konuştuğumuzu her halde görmüş ola- caktı. Bir elimdeki çevreye, bir de Sı- ğını farkediyordum, yet bir| — Versene şunu! Neyi? — Şuü haddini bilmiyen köy yosma- sının sana verdiği mendili. O daha sözünü bitirmeden ve ben! daha cevab vermeğe vakit bulmadan bir elin havalandığını ve müdhiş bir tokatın Nazlının yüzünde şakladığını gördüm, Bir çığlık koptu ve Nazlı bir külçe gibi yere çöküverdi! Orlalık birbirine girmişti. Hiç kimse ne olduğunu anlamamıştı. Yerde kıvrana kıvrana dövünen Naz- Lyı kollarından tutup kaldırmak için ilk yetişen Jale ile Sunadan yardım is- tedim. Herkes: — Ne oldu? Diye soruyordu, Baygınlık alâmetle- ri gösteren Nazlıyı hemen bir bez kol- tuğa yatırdık ve çağırdığım Hasan da- yının da yardımı ile içeriye götürdük. Suna ile Jaleye onunla meşgul olmala- rını rica ettim, Arkamdan gelen Feri- duna da Hasan dayıyı bulup köy kızla- rını arabalarla yola çıkarmalarını söy- Jedim ve biraz başımı dinlemek için o- dama çekildim. Korktuğum âkıbet nihayet gelip çat- miş, Nazlının yüzünde patlıyan Sıdı- kanın müdhiş tokadı ile perde kapan- dıkaya baktı. Gözlerinin kıvılcımlandı- | mıştı. Vaziyeti muhakeme etmeğe başladı- Varkanın | * H. Alaz bilir.. Hayır, böyleleri benim hiç hoşüt ma gitmez!. Ben böylelerini hiç seV” mem., abdal Davetimi kabul et * meyişi sanki beni müteessir ettif. Hef halinden abdal olduğu nasıl da bell oluyor?. Elimi sallasam elli tanesi gelir. B” gün, bu o kadar kolay bir İşdir Ki Sevmek, sevilmek kadar dünyada kW” lay ne var? İnsanın sadece arzül kâfi.. geçenlerde Serejka Petuhov Şo0k ömür bir hikâye anlattı.. Bundan bif müddet evvel Sereja tiyatroya pm“d' Orada bir kadınla tanışmış. Tanıştiğ! kadın şöyle böyle niş.. adamaktli bir kadınmış.. bu kadın Sere)uyl çıldır rasıya âşık olmuş.. sinek bala nasil ” şik olursa, işte öyle âşık olmuaş en de iki-üç güü 1 bir kadına, bf Kadının kıliğ? omuzlarında #” ğır bir kürk vardı. Yanımdan geçtf ” ken bana baktı ve öyle geçti. uğu 8 İkinciteşri İşte onlar, ıurıcık“' Ben onları şimdi çeımım im, Varsın orada, istirahat etsinler!, Varka enayiliğine doymasın! O, Pt nim kendisine bir ikinci defa mül etmemi be «Aman Varkâti” için bilet.. söf Ve istersen yapl ” rım!,.» diyeceğimi zannetti.. Fakat yağma yok!. Ben ona mt“l*' bile vermedim. O beni kaz mı sandi'! Hayır!, Ben kaz değilim.. ben de değilim.. hayır Varka! Beni Kaf se koyamazsın!, Sen bu işde yandii Varka! Ben bir elimi sallasam belki elli tanesini bulurum.. sonra senin Kt lağına gizli olarak söyliyeyim mi, VS” ka!, Ben belki de elimi salladım.. Evet, evet iyi tahmin ettim, Vıt”l' Ben elimi salladım.. ben kendime eş buldum bile.. harikulâde bir kadifi” peri masallarındaki kızlar kadar bir kadın.. şilr ve rüyadan yapılmış kadın.. Dün biraz şüphem vardı, Fakat artik şüphem kalmadı. Bu nasıl oldu? Bu kadar kolay, P kadar basit, bu kadar sade oluşu, ”'d biraz canımı bile sıkıyor.. vâkıâ henül daha ortada fol yök, yumurta yok.. f4” kat olacak.. yakında her şey olacak. Bu, hay atxmda hiç unutamı: harikulâde bir tesadüftür. Rüya gili bir şey.. daireden çıkınca, şöyle birli hava almak maksadile Morskaya cad” desinde yürüyordum. Bir de ııı yım? Şu bir kaç gün önce rastladığıfk kürklü kadın gelmiyor mu? Şu ptf kadar güzel olan, yanımdan geçerktf bana bakan kadin... Geçen defa baff (Devamı 13 üncü sayfada) Bim anda Sıdıkayı haklı buldum. O bif köy kızı da olsa kibar bir salon İmnın ona hakaret etmemesi 1âzımdi Sonra nihayet kendisi burada bir mist” firdi. Aramızdaki dostluk - bağlari | e kadar samimi olursa olsun üzerimü bir hak iddia edecek şekilde olamazd” Düşündükce zavallıya acıdım da! lava ile koca hamurları kâğıd gibi celimeye, balta ile jri odunları ikiş? bölmeye âlışan Sıdıkanın çelik Koluf” dan çıkan müdhiş kuvvet, içinden len bütün kadınlık hırsı ile Nazlım't dudaktan başka hücum görmemiş #7 tenli yanağına inivermişti. KadıncSf Za bir yıldırım gibi çarpan bu töklü i ki Sıdıkanın kırılmak bilmiyt” guruüruünün hinci ile şakırdamıştlı. Fakat şimdi ne olacaktı? in eğlencesi böyle bitmişti güü bu hâdiseyi an mendili cebi tikmıştım. Korka korka çıkardım. vallı Sıdıka he düşüncelerle bunu İT Ş. e Çin iğnesi ile e min ilk harfini işlemiş. M.nam ver! ken söylediğini hat — Bunu Kestanelikte lılıdhnf Demişti. Acaba Nazlı işitti mi? B dınların kulağı deliktir. (Arkası ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: