20 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

20 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KF S YN EE!İ MADT a | < z Ve «Son Posta> nn aşk ve macera romanı: 4 Prensin sesi kulaklarımı okşuyor: —Bir dans?. Ayaklarımı güçlükle sürükliyebili - şorum! Esrarengiz yatın sultanı umumi bir Bazinoda ilk defa dansa kalkıyor!. Polonya ormanlarının misafir ordu- Tarı gene dalgalandı. Bütün gözlerde bir merak izi. Konuşmalar, yerlerini prensi seyret- mek hevesine bıraktı. Caz gitgide kuduruyor. Caz kudurdukça dans coşuyor. Maestronun kemanının yayları, Af- rika ormanlarının yılanları kadar kıv- Tük. Arap davulcunun gözleri, çılgın dan- İrlerden daha hırçın birer fırıldak gi- kadar eğilmekle beraber bir paket u- zattı. Bu çok şık bonbon kutusu ne va- kit hazırlanmıştı, ben de anlıyamadım. Otomobil yeniden kımıldandı. Bü - yük bir saraydan bir kulübeye göç et- miş gibi bir öksüzlük duydum. Prensin otamobili neş'elerimi de san- ki beraber götürmüştü. Odama girer girmez beremi, buluzu- mu bir yana fırlattım. Şezlongun üze- rine atıldım. Ağlamak... Ağlamak isti- yordum. Neden?.. Bilmiyorum. İnsan ruhu bir çocuk gibi. Otomobilden in - mek bana bu kadar acı gelsin!. Daha iki saat önce otomobilin biçimini bile bilmiyordum. İnsanlar, lükse ne çabuk alışıyorlar, Hele benim gibi sergüzeşte tapar bir ruh taşıyanlar!.. sayaı ile sıktı. Hançerli Hindli ycrlcrclbir istekle kovalar, hakkıdır. Bir dip- A DOBER NEFEC #UU SA A gö erererenreeRLASASERAAALALACASEREAEABASENİ # Niğde tahrirat kaleminde başlayıp Evvelâ uzun müddet İspartadan, İs- lomat, siyasi haberlete göre felsefeler İpartanın o andaki vaziyetinden bah -| arzumu, vali merhum Abdurrahman y mesleğinin icabıdır. Ama, me- | settik. Ve ben, senelerce hasretini çek- selâ Hindli bir prensin kalb işleri hak- tiğim hpnm hakkında, bütün merak- kında benim kafa yormama bir mana|larımı giderdim. İnsan, sevdiği bir yer veremem. Bunu gülünç bulduğum hal-İden bahsederken oraya gitmiş — kadar de gene yapıyorum işte!. zevk duyuyor. İspartadan bahsetmek Onunla he diye bu kadar uğraşıyo- |de bana, İspartayı ziyaret etmek kadar rum. Gerçek iki yüz karılı mı, değil mi |keyif vermişti. diye düşünsem, yatında acaba neler| İspartalı arkadaşlarım, İspartadaki saklı diye zihin yorsam, bütün Fransa- | ileriliklerden bahsederken, söz, İspar - nın yaptığı bir işi yapmış olurum. Bu- |ta halıcılığına da intikal etti. O zaman, nu tabit gördüm de!. Ben öyle bam -|adını hatırlıyamadığım Mmuhatablarım- başka bir noktaya saplandım ki!. Ne|dan birisi: yatını düşünüyorum, ne parasını!. Ak-| — Zaten, dedi, bu seyahatimizin, h prangalıyan tek sual prens niçin | İsparta halıcılığile de alâkası var. İs- gevmez, sevemezmiş?.. Genç olmak da|partada yapılmış nefis bir seccadeyi, bir derd. Görmüş, geçirmiş bir insan |nümune olarak İstanbula götürüyoruz. bunu işitse güler. Halbuki bu sualin| Bu haberi alınca, o nümunelik secca- cevabını vermek de o kadar kolay ki: |deyi görmek arzusunu yenemedim. Ay- — Prens sevmez!. Çünkü canı sev-|ni arzuyu, mevzula alâkadar olan diğer Devlet kapısında elli yıl Yazan: Eski Dahiliye Nazırı ve eski meb'us Ebubekir Hâzım Hemen bütün siyasi memurlar kabul ve icabet etmek istemedikleri ziyafetlerden romatizma gibi görünmez hastalıklarını bılııne_ ederek yıkqı sıyırırlardı - bir otomobil duruyardu. Görülecek bir Gazinonun bembeyaz çalılarındaki * kuşlar bile korkuyorlar ve cazın ılık| hağmelerile beraber ormanların yeşil ŞüCape ee #algalarma karışıyorlar. * —İi— Buğün buluşmamız, onu görmenin benim için nasıl bir şeref olduğunu bir kere daha bana anlattı. İki gecedir, tür- lü türlü vesilelerle, tevekkeli onu göz- lerimde anmamışım!.. «Avenü dö L'opera»dan geçiyordum. «Barklay» mağazasının önünde büyük teyl. Orijinal parlaklığı Pariste bile göze çarpıyor. Geçerken, ben de durup ım. Yanımda ansızın tatlı bir ses aksetti: — Bayan!. İki gün önce tanıştığım. Mihrace... Saygıyla eğilişi, gözlerindeki kibire hiç de yakışmıyordu. — Ne güzel bir sürpriz!.. dedi, gü- lümsedi. Paris sokakları çok başdön - dürücüdür!.. İzin verirseniz gideceğiniz Yere kadar sizi otomobilimle götüre- Yim!. Otomobilin kapısı yanında duran be- M hançerli bir Hindli, elimdeki paketi kaptı. Ne bir evet, ne bir hayır diyebil- dim. Otomobile bindik. Parisin çalımı, tekerleklerimiz &ltın- da küçülmeğe başladı. Bir ara gülümsiyerek: — Hakkımda türlü türlü şayialar be- :;;ıe belki de çok yanlış tanıtmıştır.. Manalı bir bâkışla: — Bu istihza niçin?.. diye mırıldan- Üm, — Sizi görmeği çok istediğim halde 2eden davet edemediğimin sebebini Anlatmak için!. — Prens!.. Büyük bir iltifatta bulu- Büyorsunuz!. — Ben yalan sevmem!. diye - ilâve #tti... Polonya ormanlarında konuştu- Öumuz günden sonra sizl tekrar gör - Meği çok isledim. Fransaya geldiğim farihtenberi hakkımda yazılan mana- Z yazıları ve gelişi güzel uydurulan TMasallar, size bir mektub yazmak cesa- Tetini bana vermedi, fena bir fikre dü- Hersiniz korkusile kımıldanmadım. Öy- le ya... Bazı gazeteler beni efsanevi bir ükümdar gibi tanıtlılar. Bazıları, bil- Mem kaç yüz karılı bir sultan olduğu- Mu iddia ettiler. Okuduğuna çarçabuk ? bir muhitte ihtiyatlı olmak ge- — Fekti, sizin bu efsanelere inanıp inan- bilemezdim. Konuşmak için birbirimizden ayrılırken yeni iltitat: _* Babanızla tekrar görüşmek de ba- ..:üyük bir zevk verecektir. Kendile- lütfen söylersiniz!.. kendim de anlıyamıyorum .. Mektehde en büyük kabahatim aşırı hoppalığım- dı. Şimdi en saçma işim, manasız nok- talar üzerinde saatlerce durmak ve dü- şünmek. a zerinde kafa yorması kadar manasız şey olabilir mi?, eseri üzerinde günlerce durabilir, tah- lillere girişebilir, ayıblanmaz. Bir mu- harrir, edebiyata dokunur her işi tam mek istemiyor!.. Keyfinin kâhyası de- ğilsin ya!. Bunu biliyorum da gene meraktan kurtulamıyorum: Niçin sevemezmiş?... * Zenginlik, sevgiyi uzaklaştırır. di- yorlar. Ben bu söze inanmam, gülerim. Sevgi insan ruhunun en ince bir düy - gusudur. Herkes sevebilir. Delilerde bile duygu denilen şey vardır. Yalnız, zenginlikte «tereddüd» fazladır. Farze- delim ki soframda bu gece bir tabak pilavım var. Ben bir muammayım... — Kendimi Bir insanın, alâkası olmıyan işler ü- Bir heykeltraş, falanca san'atkârın (Arkesı var) Hava Okulu Komutanlığıudan: Hava Okulları talimatının 86 ıncı maddesinde yazılı şartları haiz istekliler: Dilek kâğıdı ve vesikaları ile Temmuz başlangıcından Ağustos sonuna kadar okula baş vururlar. Okulun bulunduğu yerin dışında bulunanlar dilek kâğıdları ile vesikalarını posta ile okula gönderirler ve alacakları karşılığa göre hareket ederler. Madde 866 — Hava Okulu Gedikli kısmuına girme şartları şunlardır: A — Türk olacak. B — Ortamekteb «Lise sekizinci sınıf» tahsilini bitirmiş en az 17 ve en çok 20 yaşında olmak. C — Sıhhi vaziyeti uçuculukta ve uçüş İşlerinde kullanılmağa elverişli ol- duğuna dair mütehassısları samam olan bir hastanede sıhhat heyeti raporu ol- mak. Boy 1,65 den aşağı olmıyacaktır. Dışarıda bulunanlar: Bulundukları yerin askerlik şubesine müracaatla muayoneye gönderilirler. Tam teşkilâtlı sıhhi heyet bulunan yerlerde o yerin büyük kumandanına mü- racaatla muayeneye gönderilirler. D — Ahlâkı sağlam olduğuna ve hiç bir surette suçlu ve mahküm olmadığına dair bulunduğu yerin Emniyet Müdürlüğünden veya polis âmirliğinden tasdik- li vesika göstermek. 'E — Mektebe alınacak okuyucular, Gedikli Erbaşlar hakkındaki 2505 - sayılı kanun mucibince muamele göreceklerini, mektebi bitirdiklerinde 12 yıl müddet- le Hava Gedikli Erbaş olarak vazife göreceklerini taahhüd etmek. F — Mektepçe yapılacak seçme imtihanda kazanmak,. H — İstekli adedi çok veya imtihanını kazananlar alımacak mikdardan fazla arkadaşlar da duymuşlardı. İspartalılar, bu umumi arzuyu kır- madılar, Ve tren Aydın istasyonunda durduğu zaman, — İsparta seccadesi de vagonumuza geldi. Bu seccadenin, beyaz yün zemini üzerine, Osmanlı arması işlenmişti. Fakat seccadenin öyle göz okşıyan bir |manzarası vardı ki, İspartayı çok sev- diğim için bitaraf sayamıyacağınız ben değil, vagonda bulunan diğer arkadaş- lar da hayran olmaktan kendilerini alamamışlardı. Seccadenin yünü, kuş- tüyü bir yastık kadar yumuşaktı. Ay- ni zamanda, su yüzü görmemiş bir i- pekli gibi pırıl pırıl parlıyordu. Arma- nin renkleri arasında öyle bir armoni vardı ki, üstelik arma, o kadar maha - retle çizilmişti ki, hayran olmamak günah sayılırdı. Dokuma san'atinin bu nefis mahsulünü, kana kana seyrettik- ten sonra, salonun arka tarafına astık. Ve ben, tren İzmire varıncaya kadar, bu seccadeden gözümü — ayırmamayı, geçtiğimiz yerlerin eşsiz manzaralarını seyretmiye bile tercih ettim! Tren İzmire yaklaşırken, İsparta'ı Costlarıma: — Arkadaşlar, dedim... Bu seccade sade İstanbulda değil, bütün dünyada teşhir olunmıya lâyiktir. Maalesef İs- parta dokumacılığının seccadecilikteki bu ilk şaheserini, bütün dünyayı do - laştırmaya bizim gücümüz yetmez! Fekat şu anda İzmir ve Urla limanla- rında, dünyanın en büyük milletlerinin €n modern harb gemilerinden müte - şekkil filolar var!.. Yani, Amerikanın, Almanyanın, İngilterenin, — İtalyanın Avusturyanın, ve Fransanın en kıy - metli denizcileri şimdi — varacağımız şehrin limanında bulunuyorlar. Yüzden fazla harb gemisi tarafından olursa bunların içinden riyaziye bilgileri daha iyi ve yabancı dü bilenler yenle- |yapılan bu muazzam donanma. nüma- nir. Hava mektebleri okuyucuları askeri liseler okuyucuları gibi yedirilir. ve |yişi, İzmirlilerin yüzlerini hem güldü- Biydirilir. Kitab ve diğer ders için lâzım olanlar parasız verilir. V — Hava Okullarına kabul edilenlerden birinci sınıfı muvaffakiyetle biti- renler arasından, kabiliyetlerine göre, uçucu, makinist telsiz, fotografçı, atış ve bambardımancılığa ayrılırlar. «3597> ——— Uzunköprünün Köprübaşı mevkiünde İkinci Murad vakfından cebhesi yol sa- Bi ve arkası Ergene nehri solu köprü ile çevrili maa ahır altı taşlı su değirmeni kıyor. satılmak üzere kapalı zarf usulile yirmi gün müddetle arttırmaya rilmıştır. 1 — Muhamımnen bedeli (72000) liradır. B Ş 2 — Bu işe ald şartnama Edirne Vakıflar Müdürlüğü ve Uzunköprü V: memurluğunda mevcuddur. K h v ct 3 — Artırma 29/6/938 tarihinde Çarşamba günü saat (15) de Uzunköprü Va- kıflar idaresinde toplanacak komisyonu huzurunda yapılacaktır. rüyor, hem ağlatıyor. Ağlıyorlar: Çünkü, kendi sularında, yabancı milletlere mensup bayrakların dalgalanması, ne de olsa, milli duygu- larını rencide ediyor. Gülüyorlar: Çünkü bu gemilere, sa- hilden hergün, mavnalarla her türlü erzak taşınıyor. Ve buna mukabil, ge- milerden sahile muazzam bir servet a- Bu, bizim için de bir fırsattır. 1ıhfıı- de edelim. Bu seccadeyi İzmirde de meydana çıkaralım. Ve bu kıymetli eseri, bütün dünya denizcilerine gös- termek için, bir imkân, bir fırsat bula- bm! Bu sözlerimi, İspartalılar, büyük bir 4 — Artlırmaya girebilmek için verilmesi lâzım olan teminat «2490> sayılı ka- | memmuniyetle karşıladılar. Biraz dü- munun 16 cı ve 17 ci maddelerine uygun yüzde yedi buçuk hesablle (525) liradır. şündükten sonra, aradığımız imkânı da 5 — Teklif mektubları yukarıda 3 cü maddede yazılı sante kadar makbuz mu- | bulduk: kabilinde Uzunköprü Vakıflar memurluğuna verilecektir. Posta ile gönderilecek Bu donanmaların bütün amiral ve teklif mektublarının iadeli taahhüdlü olması lâzımdır. Şartnameyi görmek ve daha fazla malümat almak istiyenlerin Uzunköprü Wakıflar memurluğuna müracaat etmeleri ilân olunur. — «353b İstanbul Üniversite Rektörlüğünden: zabitanına, hükümet konağında sık sık ziyafetler verilirdi. Bu ziyafetleri ver- mek, «iradei seniyer muktezasındandı. Ben: — Biz, dedim, bu seccadeyi, bu ziya- tetlerden birisinde, yemek salonunun Edebiyat Fakültesine bağlı yabancı diller mektebi yaz kurları 20 Haziran 888 | duvarına asarız! Pazartesi günü derse başlıyacaktır. Haziran imtihanlarına girmiyen talebe bu kurlara devam edarak evlül imtl- hanlarına girebileceklerdir. — 30786 Bu fikrim de münasib görüldü. Ve biz, li bir karar vermenin neş'esi hin;?:ıbvırdılı._ B iseainide © I". : İzmire vardıktan sonra, Hlk işim, paşaya açmak oldu. Kelimenin a mânasile milliyetperver bir Türk olan Abdurrahman paşa, fikrimi bilâtered- düd kabul ettli, ve derhal: k — Hemen, dedi, şimdiden tezi yok. Yemek salonuna git. Seccadeyi, nere ni Münasip görürsen oraya astır.! Bu emri derhal yerine getirdim. seccade, üçer gün fasıla ile verilen tam altı ziyafette, yemek salorunun en gö- ze çarpan köşesini işgal etti. * ğ Ben şimdi burada İsparta halılarının kıymetlerini târife çabalıyacak deği « Üm: Fakat İspartanın ilk seccadesini, — bütün dünya denizcilerine tanıtışım- — dan on beş sene sonra, Fransanın Lion şehrinde bulunuyordum. Vali, Mösyö Lüto, bana bir mekteb gezdirmişti. O gün gezdiğim mekteb, şimdi ismini ha- tırlayamadığım bir kontes tarafından — müuazzam bir servet harcanarak vücu- — de getirilmiş, Bu itibarla, o tarihte, Fransada eşi bulunmıyan bir irfan mü- essesesi sayılıyormuş. O mektebin ta«k lebelerinden bir kısmı, benim ziyare- tim esnasında, bir halı dokum meşguldürler. Yanımda bulunan mek - — teb müdürü: 4 « — Bu halı, demişti, reisicumhura hediye edilecek! Bu itibarla, talebeleri- Miz, ve mütehassıs hocaları, içinde bu lundukları müessese kadar eşsiz ve mükemmel bir eser yaratmıya çabalı - yorlar!» $ 'Temin edebilirim ki, o derece itina ile, ve o kadar büyük bir iddiayla ha - zırlanan -o halı, bizim İzmirde teşhir — ettiğimiz © nefis İsparta seccadesinin — yanında, ancak kaba bir keçe sayılabi. — lirdi. Nitekim, o altı ziyafete iştirak e- — den bütün gemiciler, duvara astığımız — İsparta seccadesini, bir mucizeye ba - kar gibi, hayran hayran seyrettiler. Hattâ, keskin içkilerin tesirile neş'esi biraz daha artan bir amiral, bu secca- deyle altındaki muazzam gemiyi deği- şebileceğini söyledi. Ve: : — Muhakkak, dedi, memleketinize saldırmış olanlar, bunu, veya bir eşini — görmüş olacaklar! | " (Arkası var) — gevecenüNeresAREAcENEN İ Beyoğlu Üçüncü Sulh Hukuk Mah: kemesinden: * Hüsnü, Hayriye, Refet vesalrenin müşte- — reken mutasarrıf oldukları 20000 llra kay- — metli Taksimde Macar eaddesinde kdin ah tında 29, 27 No, lu dükkânları mühtevi 26 No, lu Yoğurtcu apartımanmın tamamının dzalel şüyuü için mezkür apartıman açık art- tırmaya konulduğundan 21/7/938 perşembe — günü saat 15 den 16 ya kadar Beyoğlu Sulh — Mahkemesi başkâtibliğince müzayede ile n: tılacaktır. € 1: Arttırma bedeli tahmin edilen kıymetia | €© 75 Ini bulduğu takdirde o gün ihale edi- — lecektir. Bulmadığı takdirde 15 inol güne gelen 5/8/938 cuma günü saat 18 den 16 ya kadar iera olunacak ve en çok arttırana iha- le olunacaktır. 5 2: İhaleye kadar birikmiş maliye, belediye yvergileri ve evkaf lcareslle 20 senelik evkaf taviz bedeli ve dellâliye müşteriye aiddir. Mikdarları dosyasında yazılıdır. ü $: Arttırmaya girmek istiyenlerin muham- men bedelin ©, 7T buçuk nisbetinde teminat — akçesi veya ulusal bir bankanın teminat mektubunu getirmeleri şarttır. ğ A Artlırma bedeli ihaleden itibaren 5 gün içinde mahkeme kasasına yatırılacaktır. Ak- *l takdirde ihale bozularak farkı fiat ve xa- tar ve ziyan ve faiz bilâhüküm almacaktır. B: 2004 sayılı dera ve iflâs kanumunun 126 inci maddesine tevfikan gayri menkul — üzerindeki ipotek sahibleri ve alacaklılar ile diğer alâkadarlar gayri menkul üzerindeki haklarını, hususlle faiz ve masarife dalr ©- lan iddlalarını isbat için İân gününden (i — baren 20 gün içinde evrakı müsbitelerile — birlikte satış memuruna müracaat etmelidir. — Aksi takdirde hakları tapu kütüğü ile sabit — olmıyanlar satış parasının paylaşılmasından — hariç kalırlar. €: Şartname mahkeme divanhanesinde — herkesin görebileceği yere asılmıştır. Fazla — malümat istiyenlerin 997/14 sayıslle başkâe —

Bu sayıdan diğer sayfalar: