22 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

22 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zyamıe” “Son Posta,, nın Hikâyesi KARANLIK BİR GECEDE Marthe köpeklerin havlamasile uyan- (. Zaten derin ve sakin bir uyku ile u- yuyordu. Bir genç kız ne kadar cesur ve kuvvetli sinirlere malik dahi olsa böyle — köskoca bir evde yalnız kalınca rahat bir Uyku uyuyamaz. Öyle ya bu evde yalnız gibi bir şeydi! On beş yaşında dehşetli korkak olan kız kardeşi, ve hurafata ina- — man ihtiyar hizmetçi kadın le bu evde bir gece geçirmek yalnız kalmaktan da- — ha iyi bir şey değildi. er dışarıda havlamakta devam Marthe bu havlamakta bir YTevkali dılm hissetti. Adetâ başka türlü baylıya €i ve l em de korku ve dehşet War gibi idi, Genç kız hemen vaziyette Bgayri tabii bir şey olduğunu anlamıştı. Bahçenin dört tarafı da tenha idi. Üç ta- Tafı kırlar ve küçük bir ormanla çevril- — miş olan bu bahçenin ön tarafındaki so- kak ta tamamile tenha ve geceleri hemen | hemen bir tek insanın geçmediği bozuk we dar bir şeydi. Şübkesiz ki evleri Bu- /— geyin en vahşi bir köşesinde olduğu gibi bu gece de sonbaharın en karanlık bir ıecesıydi. Annesi madam Börand oğlu Flaurent İle beraber, dostlarından birinin cenaze Merasiminde bulunmak için bu sabah “ Lyona gitmişti. Evin birinci katındaki — bu odada Marthe, gözleri karanlığa açık, dikkatle geceyi dinliyordu. Yandaki oda- “da kız kardeşi yatıyordu. Odaların ara- gındaki kapı ardına kadar açıktı. Gene — âyni katta karşı taraftaki madam Bö- Tandın odasında bu gece hizmetçi kadına — bir yatak yapmışlardı, dışarıda — Flau- | rentin Japonyadan getirmiş olduğu iki — köpek vardı. Küçük boyda olan bu kö- pekler gayet iyi (bekçilik yaparlardı. — Marthe onların havlamalarını dinliyor-| du. Sanki onlar genç kıza bir şey haber öwermek istiyorlardı. Marthe yavaşça e-| — lini uzatarak yanında duran küçük masa- — Nin üstündeki tabancayı tuttu. Bu sabah giderken Flaurent ona kendi tabancasını bırakmış ve gülerek: — Artık korkmazsın ya! * Demişti. Hakikaten korkuyor mu idi? — Hayıe!... Fakat neden köpeklerin bu ge- “ceki havlayışlarında başka bir bususiyet / yardı?,.. Bitişik odadan Luclennenin he- “yecanlı ve kısık sesi duyuldu: — — Marthe.. Marthe! Genç kız tabit yapmağa uğraştığı bir Besle: C e— Ey... Ne var? — Diye cevab verdi. — Köpekleri duyuyor musun? — Evet, ne olmuş? Tam bu sırada havlamalar ziyadeleş- mişti. Köpekler kapıya atılıyorlar ve tır- OMaklarile tahtayı dövüyorlardı. Bir teh- likeden kaçınmak için içeri mi girmek is- tiyorlardı? Bu defa, köpeklerin böyle kor- — kak olmadıklarını bilen genç kızın köl- bini bir dehşet sarstı: K edebi tefi BABA 28 rinde hem tehdid edi-| Çeviren : — Marithe... Hın.he... Lâmbayı yak... Korkuyorum. — Dur korkma, bir çey değil... bir bakayım. Yatağından kalkarak karanlıkta pen- cereye yaklaştı, açtı ve eline aldığı elek- trik fenerile köpeklerin bulunduğu yeri aydınlattı: — İnari, Tanouki, ne var? Ne oluyor? Nedir bu gürültü? Bir lâhza başlarını kaldırıp kendisine Fakat den havlamağa ve yeniden tırnaklarile | kapının tahtasını döymeğe başlamışlardı. Arada bir başlarını genç kıza kaldırıyor- lar ve ona bir şey söylemek İster gibi ulu- yorlardı. Köpeklerin gürültüsünden başka gece- nin içinde hiçbir ses yoktu. Elektrik fe- nerini her tarafa çeviren genç kız elrafta şübheyi uyandıracak bir şey görmemişti. Nihayet pencereyi kapadı. Lucienne içeriki odadan: — Lâmbayı yak! Diye yalvarıyordu. Marthe petrol lâm- basını yakarak kız kardeşinin masasının üstüne koydu. Luclenne iri gözlerin! kor- ku ile açarak: — Neden böyle havlıyorlar? Diye sordu. — Neden olacak canım... dışarıda galiba... — Bu geceki havlayışları çek — aenib. Kapıyı açıp onları içeri almak istemiyor musun? Yoksa kapıyı açmağa korkuyor musun? — Deli misin sen? Bir şeyden korktu- İğum yok. — O kadar korkmuyora da benzemi- | yorsun... Aman.. sofada bir gürültü oldu! — Camımn ne bağırıyorsun. Tabil Ldo- nadır. Ve sahiden kapı açılarak içeri ihtliyar hizmetçi kadın girmişti. Rengi korkıdan |sararmıştı. Marthe gülerek sordu: — Vay siz misiniz? Ldona? Siz de mi uyumadırız? İddia ederim ki hırsızlar- dan korkuyorsunuz! — Hayır madmazel Marthe benim kor- kum hırsızlardan değil. Esasen burada hırsız olduğunu hiç zannetmiyorum, Ka- pılar da iyi kapalı. Size bir şey söyliye- yim mi madmazel köpekler insanlara bu ftürlü havlamazlar... Bunda başka bir iş VAT .. — Ldona saçmalıyorsunuz. — Madmazel Marthe siz hortlaklara inşnmaz mısınız? Bir hesab etsenize gü- nü gününe tam bir sene evvel bugün Kristof ile Yüli nehirde boğuldular, — Rica ederim Lüona saçmayı bırakınız da gidip uyuyunuz. Hizmetçi kadın istemiyerek - odasına dönmeğe mecbur olmuştu. Köpekler hav- Jamakta devam ediyorlardı. Birden Lu- elenne yatağının içinde olurarak: — Acaba evin içinde saklı biri mi var? Neden köpekler bu kadar büyük bir. 18- rarla içeri girmeğe uğraşıyorlar? OĞUL Sıkılıyorlar İ YAZAN: SUAD DERVİŞ | “ Bir dakika!. belki de daha uzun bir Zaman. Hiç uykusu yoktu... Uyumak Üstemiyordu, Ondan konuşmak, onu »görmek veyahud onu düşünmek isti - Oyordu. e 4 I' Pansiyona girer girmez ilk işi bir ka- ,lan almak ve babasına mektub yazmak 'o'ldu Bu mektubu ancak ondan bahset- mek ıhlıyxcıle yazıyordu. Ve içinde o- Hun eski bir mücadele arkadaşı oldu- "ğmu söyliyen Ferihadan bahsediyor- Ferihanım ismini bir çok kere yaza- bilmek için Feriha hakkında mufassal malümat veriyordu. Şimdi onun dul okduğunu, kocası öldükten sonra ba- sının yanına geldiğini ilâve ediyor- , Bu mektuba babasından pek çabuk yr cevab aldı. Bu mektubda babaşı çok Yorgun görünüyordu. Fazla mesai onun sinirlerini bozmuştu. Bu sırada lâkırdı arasında oğlundan Maltepedeki köşkün adresini aldı: — İstanbulda hiç dostum yok, diyor- du. Belki yölüm düşerse şu bizim eski iş arkadaşını gidip görürüm. * 'Yolu hemen ertesi gün düşüvermişti. Esasen oğlundan mektubu aldığından- beri çılgın bir hale gelmiş olan Neca- tinin daha fazla beklemeğe sabrı kal- mamıştı. İşlerini bir kaç zaman için bile terk edebilmesi için aradan ön iki, on üç gün geçmişti. Onun hayatta olduğunu, onun İstan- bulda olduğunu, onüun elân mevcud olduğunu öğrendiği gün onu görmek isteğile tutuşmuştu. Önu niçin görmek istiyordu. Bunca sene sonra onun kar- bakmak için susmuş olan köpekler )ml—] — .SOÖN POSTA Hatice Hatib Bu defa Marthe da cesaretin! kaybedi- yordu. Demindenberi aklından çıkarma- ğa uğraşlığı vak'a gözünün önünde bü- tün korkunçlukla canlanmıştı. Sekiz gün evvel ormanda bir insan iskeleti bulmuş- lardı! Henüz bu esrarlı vak'a aydınlan- mış değildi. Bunları düşünerek cebri ne- fisle gülümsemeğe gayret ederek: — Lücienne neler icad ediyorsun! dedi. Eve kim girebilir? Ne zaman girmiş ola- bilir?... Marihe aşağı inip kapıyı açmağa, kö- pekleri içeri almağa karar vermişti. İh- tiyaten tabancayı eline almak için oda- sına girdi. Hâlâ elinde tuttuğu elektrik fenerini yakarak başucundaki masayı ay- dınlatmıştı. Tam bu aralık küçük şişele- rin birbirine çarpmasından hâs:l olan tiz bir gürültü ile sıçradı. Muhakkak ki bi- risi tuvalet masasına çarpmıştı. Demek odada biri vardı. Elindeki feneri o tarafa çevirdi. Fakat kimseyi göremedi. Fakat yabancı saklanmış olabilirdi. Tam bu sı- rada deli gibi bir haykırışla Luclenne ü- zerine atılmıştı: — Aman Allahım!.. Karyolanın altın- da biri var... Şimdi köpekler de daha fazla ulumağa başlamışlardı. Marthe soğukkanını mu- hafaza edebilmiş, kardeş'nin odasına gi- derek karyolanın altını gözden geçirmiş- ti. Orada da kimseler yoktu. Köpekleri içeri aldığı zaman hayvanlar artık ulu- muyorlar, sevinçle genç kızların etrafın- da zıplıyorlardı. Marthe evin her tarafı- nt dikkatle aradı. Hiçbir yerde künsoler yoktu. Artık hayvanlar da havlamıyor- Tardı. Bir saat sonra genç kızlar uykuya dal- mış bulunuyorlardı. Ertesi sabah Flaurent ile anneleri av- det edince genç kızlar 'geceki bikâyeyi |anlattılar. Flaurent onlara cevab verme- | ğe lüzum görmeden cebinden bir gazote çıkarıp onlara uzatlı ve şe yazıları göz- terdi: «Dün gece rası e oldukça kuvvetli bir zelzele kaydetmiştir. İki saniye kadar süren bu zelzele hiçbir hasarata sebeb ol- mamıştır.s Flavrent gazeteyi katlarken: — Dün gece köpekler içeri girmek de- ğil, sizi evden dışarı çıkarmak için uğ: raşmışlar! dedi. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Vapurda tanışmışlardı Yazan: Peride Cetâl L(e.'l'iyımııu l'eıuıllul Nureddin Genç ve arkadaşları -Bu akşam < Ü Yenlşehir aile o l e bahçesinde TAŞ PARÇASI Piyes 2 perde Komedi - Varyete onun yaşadığını duyar duymaz onu! görmek istemişti. Onu görmek isteyişinin sebebi sene- lerce en yakını imiş gibi onu özlemiş, onun hasretini çeknu; olması idi. Sekiz gün.. hayatının en mühim sekiz günü. Fakat ancak sekiz gün berabe- rinde bulunduğu bu kız ona en yakın dostundan daha elzem olmuştu. Senelerce onun hasretini en şiddet- li bir sızı gibi kalbinde taşııştı. «Ni- çin gelmedi?» diye sızlanmıştı. Ve ka- rısının çocuğunun haberi olmadan or- talık sükünet bulduktan sonra İstan- bulda onu aramıştı ve zafer sıralarında yalıyı terkettiğini ve bir daha yalıya dönmediğini bizzat kendisi yalının eski uşağından öğrenmişti. Sonra bütün hayatında onun hasre- tini çekerek yaşamıştı. Bütün hayatın- da ona rastgelmeği istemişti. Bir mumun eksik ışığında beyaz baş örtüsünü kulakları arkasından altan u- zün boylu, ince belli arkadaşın hasreti.. Birbirini takib eden, birbirine kova- byan seneler, öonun içindeki hasreti bir an giredememişlerdi. Karısı sağ iken de onun adresini bul- muş olsaydı, onun yaşadığını öğrenmiş bulunsaydı yapacağı İlk gey -şimdi BURUŞUKLUKLARIMDAN NASIL KURTULDUM ? ve 10 yaş daha genç nasıl göründüm ? Paris'te ikamet eden Bayan Lilian Greberi, Bu şayanı hayret gençliğin tabil unsuru olan Biocel vardir, gündüz için de beyaz renktekl (Yağsız) Toka- Yon kremini de kullanınız ve bu suretle cildi siyah benler- | den ve gayri saf maddelerden kurlarır ve açık mesamolori sıklaştırır. NMuvaffakıyatli 50 mereler garantidir. Akel tak- dirde paramız iade edilir. RADYOLİ Bonra unsuru olan Blocel Tokalon kremine tid bir ilân okudum ve çok ie SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM her yömekten sonra muntazaman dişlerinizi lırçalayınız. Yüksek Mühendis Mektebi arttırma ve Eksiltme komisyonundan : 938 mali senesi zarfında mekteb talebe ve pansiyomuma aidi 100000 parça ça- maşırın yıkanması açık eksilimeye konulmuştur. Eksiltmesi 25/7/988 tarihine tesadüf eden Pazartesi günü saat 1030 da mekieb binası içindeki komisyonda . yapılacaktır. Beher parçanın muhammen bedeli 45 kuruş ve ilk teminatı 357,50 liradır. İsteklilerin şartnamesini görmek üzere mekteb idaresine müracaafları, «4231> Necali.. bu kadar sene sonra Necati gelmişti, öyle mi?. Hizmetci kıza: — Nerede?, Nasıl adam.. anlat Gışar- da mı?,.. Diye arka arkaya birçok sual söruü- Evvelâ onu bulmağa, anu tekrar gör- meğe ihtiyacı vardı, —— Maltepedeki küşki zaman onun kendisini nasıl karşılıya a cağını bilmiyordu. Ona ne söyliyeceği-| YOTdu. K Ş ni bilmiyordu. Buraya böyle nasıl ge-| — Orta yaşlı bir adam. Saçları biraz diğini'ev sahiblerine nasıl izah edece-|seyrek... Şişmanca, uzun boylu.. yakı- ğini düşünmüyordu bile, şıklı bir şey.. temiz giyiniyor.. kapının Köşkün bahçe kapısından içeri gir-|önünde. t diği zaman kalbi bir mekteb talebesi-| — Kendisini salona al... 'nin kalbi gibi çarpıyordu. Kimi görmek| — Ne 0? Pek telâş ettin Fetiha, kim istediğini soran hizmetci kıza: İdi? — Feriha hanımı! dediği zaman yü- zünün kızardığını hissetti. 4 — Kim diyelim? diye hizmetci kız sorduğu vakil de: —— Eski bir arkadaş.. dedi, Sonra jlâ- ve etti: — Buyurunuz kartımı... e © geceki hâdiseden sonza Feriha Ha- ilde söylediği sörlerden böyle bir neli- ce çıkacağını düşünmaemişti. Halidin kendisile babası arasındaki — dostluğu e bir daha düşünüp kendisinden babası- nDa bir haber yollamış olmasına bir an| Onun Ferihayı tamımmamasına imkân ihtimal vermemişti. Kartlın üzerinde'var maydı? Odanan kapısından içeri gi «Mühendis Necati» ismini okuyunca |yer girmez onu hayalinde beraktığı gibi Feriha heyecanla yerinden fırladı. Güz- | buldu. —— Eski bir arkadaşım hantmefendi. Eski bir mücadele arkadaşım.. Kalbi, göğsünü delecek gibi atıyordu. Yüzü kıpkırmızı idi. Görlerinin içi ya- aryordu. Salona girmeden evvel sofa- daki büyük endam aynasının karşısın- da durdu beyaz keten €biselerin içinde hâlâ taze ve körpe duran vücudünün güzel çizgilerine bir baktı. «Beni tamı- gabilecek mit» Giye düşündü, eYoksa çok değiştim mi? »

Bu sayıdan diğer sayfalar: