22 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

22 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— z a. Hind sarayl Prensi gördüler, gelmesini kutlnlıdlı- ler, Şimdi bütün istekleri, benim bir bakışımı görebilmek. k Dünya ne tuhaf şey, En sade bir in- sanın kımıldanışı bile, yerine göre, - nutulmaz ve tarihi bir hâdise olabiliyor. Galata köprüsünden geçerken bir _hı- malın destur demeğe lüzum göf*meaen çarpıp geçtiği basit bir kız, bugün n.'._l- yonlarca insanın bir tebessüm d.ılan'dı' ği müstesna ve ilâhi bir şahsiyet olu- verdi. İşte insanlı Bir kumanda bütün bir milletin ona tap bildir. Bir kahraman bir mücize yaratır, 0- nun dehası nde &lbet bütün bir memleket saygı ile eğilecektir. a Bir âlim bir harika doğurur, yüz _bm- lerce canı kurtaran bu fcn' buluşu karşısında tarihler altn sayfalar yaz- mazsa ayıptır. 4 Kuduzun aşısını bulan <Pastöre hatırasını bir dünya değil, binbir dün- ya ansa gene azdır. . Fakat... Bir'asılzadenin zifaf yata - ğına girmekten başka bir Şey îapı:l' yan bir insanın, beşerden -üstün f,.r mahlük gibi mevki almasını ben .'ı' fe- demiyorum. Falanca kx?'lın kıoy'n.n;: giren çingene kızı, beşeriyete, _xıı_': 4 can mı kazandırmıştır. Sultan payesini alan insanın gözlerine tabiat, bütün dünyanın tanımadığı harikalar mı serp- m.ş(ir, yoksa onun her hağvketıne rnıı: cize snç_an bir hususiyet mi :-şılamı.şlvğ Kendimi düşünüyorum —îia: Şu daki- ka, balkanların dibinde bir hçıkı:_;xmı dilenen halkı mı kurtardım, bı;_ hı_ı.l_un memleketinde tarihin görmediği inkı- Jâplar mı yarattım?.. Ne o, ne ! Bir prensin karısı olmak üzere olan bir in- sanım. Meydanlarda halk arasında be- ni görmek için sabırsızlanan _kadm._ne ise, ben de oyum. Beni kendisinden Ü tün görmesi, saçmalığına en kşı;l bir vesikadan başka bir şey değil H_erı €emrimin kudsiyetine inanacak kadar saf olan bu halk esi arasında canımı feda edeceklere bir emrimle rastlıya- bileceğimden eminim. Hind wp_rzklî- rında geçen ilk yirmi dört :—ıuat. isteni" | len her yana sürüklensin diye ceîmweı- ten kurtarılmıyan bir halkın ne r::ıış_âr gülünç olabileceğini bana yirmi dört bin kere anlattı. a "Hind sarayının u!ukları.l on binlerce i ses bulutlarile kaplı. SA mBa:ITu;ıîm göründüm. Sanki gfısggı— rültüleri, yer yüzünün velvelelerile kucaklaştı. İçeri kaçtım. Sesler susma- dı. Tekrar göründüm. Yeniden bir te- zahür kasırgası. n Bütün bunlar benun_içm!.. 'Tezahürat yapan halklan dimi gülünç buldum. fazla ken- On beş gündür saraydan — çıkmıyo- TUM., Çıkmıya zaten ne lüzum?... İnsan_e: vinden bir şey görmek için çıkar. Birf bir dünya benim sarayımın içkıdg. Hind bakkında yazılanlar, H:ndı_n içyüzü yanında ne kadar da soluk bi- rer yaprak. Paranın kudretini ve yaratış kabili- yetini yakından kavramak - için bir Hind sultamı olmalı. Güneş yeryüzünün ışık kaynağı ise güneşler Hind ülkelerinin ebedi yıldız- ları, Göz kamaştıran mücevherler, bu yerlerin azameti ve bu hayatın ihığşa- ma içinde, aldırmıya bile değmez birer bakır parçasından da ehemmiyetsiz... Yeni hayatımın güneşleri arasında muhakememi de hatıralarım gibi kay- bötim. Yarım sultanı olacağım bu billür saraylar ortasında hangi yana bakaca- Bimi kendim de şaşırdım. Sabahları beni*en tatlı musiki nağ- meleri arasında uyandıran - sazlar, en Müstesna esanslardan teşekkül etmiş banyoların suları arasında kaybolüve" riyorum, Her emrimi bir lâhza içinde , BON POSTA Yazan: Vedad Ürfü arının hâkimesi «— Prens, mes'ud musunuz?> yerine getirmeğe memur bir cariye or-| Bir seyahat esnasında böyle bir yeri dusu, gördüğünü söyleyen bir arkadaşı mut- Sanki canımın sıkılmaması için enlaka palavracılıkla itham ederdim, ina- güzide eğlenceler yaratmıya bütün bir namazdım. Halbuki böyle bir yerin şu dakika hem de sultanıyım. Binbir Gece millet memur edilmiş. Ge 'Daha bir ay önce beni sinemaya gö- | Posalları tarihin yalan dünyaları için- VAMDTĞK de değil, Hindin derinliklerinde yaşı- türsün diye ben babamın gözünün içine | — : i süküt k Kükartim . Sirkli en İüçük bir örürimi yormuş. Mazinin ebedi sükütuna esir n emrimi |Sandığımız Binbir Gece, Hindistanın ih- en büyük bir şeref gibi gören binlerce | tiçam saltanatlarında hükümran. insanın nazarları, benim gözlerimle On beş gün içinde prensi ön beş de- meşgul, fa bile göremedim, Birkaç defa daire- 'Talih ne kudretli bir sir. Kısa bir za-|lerime geldi, konuştuk. man ne harikalar yaratmıyor. (Arkası var) İnhisarlar U. Müdürlüğünden 1 — Şartnamesi mucibince 27 aded dürbün açık eksiltme usnlile satın alına- caktır. 2 — Muhammen bedeli maateferrüat 2 adedi beheri 115 lira 25 adedi 65 şer lira hesabile tamamı 1855 lira ve muvakkat teminatı 139,12 liradır. 3 — Eksiltme 27/1/938 tarihine rastlıyan Çarşamba günü saat 11 de Kabataş- ta Levazım ve Mübayast Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. 4 — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabilir. 5 — İsteklilerin kanunen kendilerinden aranılan vesaik ve 96 7.5 güvenme pa- ralarile birlikte eksiltme için tayin edilen gün ve saatte yukarıda adı geçen ko- misyona gelmeleri ilân olunur. — «4380, Nafıa Vekâletinden : 1.— Eksiltmeye konulan iş: Niğdede Gebere barajı inşaatı. Keşif bedeli 401 324> lira <92> kuruştur. 2. — Eksiltme 2/8/938 tarihine rastlıyan Salı günü saat 12 de Nafıa Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usulile yapılacaktır. 8. — İstekliler, eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, Bayındırlık işleri genel şartnamesi ve projeleri «Zü> lira «l0> kuruş mukabilinde Sular Umum Müdfür- lüğünden alabilirler, 4. — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin <19803» liralık muvakkat teminat vermesi ve <200» bin liralık Nafıa Su İşlerini veya mümasil inşaatı taahhüd e- dip muvaffakiyetle bitirdiğine ve bu kabil işleri başarmakta kabiliyeti olduğu- na dair Nafıa Vekâletinden alınmış müteahhidlik vesikası ibraz etmesi, istekli- lerin teklif mektublarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır, Postada olan gecikmeler kabul edilmez, «2359> :4348> Lokanta ve Gazinocuların Nazarı Dikkatine ! Fabrikamızın BAŞKURT marka- h yerli mamulâtımızı görmeden çATAL KAŞIK ve BIÇAK takımlarınızı — alma- y INIZ, Bütün mallarımız hem kalite itibarile Ayv- rupanınkinden daha yüksek ve hem de fiat- ça yüzde OTUZ daha ucuzdur. Toptan satış yeri : Tahtakale caddesi No. 5I Devlet Demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilânları Muhammen bedeli 150.000 lira olan' aşağıda yazılı 4 kalem elbiselik kumaş 2/8/1938 Salı günü saat 11 de kapalı zari usulü ile Ankarada İdare binasında sa- tın alınacaktır, Bu işe girmek istiyenlerin 10250 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve nafıa müteahhicdlik vesikası ve tekliflerini ayni gün saat 10 a kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartaameler 750 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır. (4495) 10000 metre memur elbisesi için kumaş 5000 — » » paltosu için kumaş 10.000 » — müstahdem elbisesi için kumaş 5.000 —» » pültosu için kumaş Öizim ea Kü cin b ö c ne SÜÜ v eeei li Bn e — li eiiedüni z ilö ee kii üi Ü6i 2 Ai Meseleler Hastanelerde para alınınca hasta adedi neden birdenbire azaldı? İşittiğimize göre devletin resmi hastano- lerinde ayakta tedavi edilen hastalardan üc- ret alınmağa başlandığındanberi hastanele- re müracsat eden hastaların adedinin ekâl- lişi nazarı dikkat) celbedecek — bir mahiyet almıştır,. Hastalardan böyle bir ücretin — alınması hastalıkları kökünden iyileştiren bir ilâç ol- madığına göre, hastanelere tedavi edümek biraz daha katar gider istediğim — doktora kendimi gösteririm.» diye düşünmeğe başla- da hastane polikliniklerin- bu biçarelerin pek ziyade fakir olup bu ufak ücreti dahi ödeyemiye - cok bir vaziyette bulunduklarından evlerine kapanıp ölümü veya şifayı Allahtan bekle- mekte olduklarına hükmetmek lâzım.. Poliklinik günleri, hastane kapılarına fe- hacüm eden bu hastaların çimdi — ne yap - ftıkları meçhuldür?.. Poliklinikler ücretli alduğundanberi acaba büsusl mrayenehanelere müracaat oden hüs taların adedi artmış müdır?.. Eğer hastalar hakikaten bu ücretten korkarak tedaviden kaçıyorlarsa bu netice iyi midir? Mesele yalnız fakir vatandaşların sıihha- 'Tıb Fakültesi hastaneleri şehir hastaneleri- dir. Onların poliklinikleri de ücretli olmuş - tur. Ve hastaların eksilmesi yüzünden ta - lebeler ax hasta üzerinde pratik görmiyecek- ler midir? Bu ücret neden kondu? Konül - ması doğru muduz?... Haberi işitiğimi? zaman aklımıza gelen bütün bu suallere kendim'z cevab verme - Gen evvel bir kere bu işle yakından âlâka- gar olan doktörlarımıza müracaatı düşün - dük. Kiymetli tabiblerimizin fikirlerini aşa- Bıda yazıyoruz: Dokter Bürbaneddinin fikirleri: — Böyle bir âdet Avropanın her tarafında vardır. Bu üeretin alımması bu âdetin bisde de tatbik edilmesi yüzündendir. Bize aykırı gelen şey şimdiye kadar, bizde bu gibi şey- derin tam mânasile husual bir şekilde olma- sıdır. Bizde tıb tahsili de bedavadır. Askeri kibbiye, tib talebe — yurdu. Ve Yih.. Bütün tahsli ücretsladir. Öyle olduğu gibi polikli - Kik de ücretsizdi. Halbuki tababetin bugünkü modem çek- H hastanelere çok büyük masraflar yüklü « yor, Eskiden muayene çok basitti. “Eslbuki şimdi çok karışı Lâboratuvar masraflarına, rontgi darına, bir sürü tedkiklere ihtiyaç vardır. Gün geçtikçe devlet büdcesi bu maaraf - Dara tahammül edemiyecek. Çünkü hiç bir memlekette devlet büdcesi bunu karşılaya - mamıştır. Bu ufak Öcrelli muüayeneler hasta- iara yapılacak bu gibi Tiboratayar ve ront- gen muayenelerinin asgari masraflarını an- cak karşılayabilecek mahiyettedir. Bu Ücre- ti beş, yirmi beş azami elli kuruş olarak tah min ediyorum. Ne kadar olduğunu bilemem. Belki de daha azdır, Bu ücreti almanın fay- dası eğer alınah para doğrudan — doğruya devlet kasasına geçip gene oradan sarfedil- miyecek ve hastanede kalacaksa haslana - nia muayene materyelinin tekemmülüne çok yardımı olacaktır. İşin mazarratına gelince: Bizde hastane- lere müracaat eden Insanlar ekseriya bişa - regândır. Yüzde büyük bir mikdarı reçete « lerini yaptıramıyacak — haldedirler. Sorul - sa: «Aman bizi bu ücretten muaf tutunum. diye müracaat edeceklerin adedi pek çok o- lacaktır. Hastanelere bu asgari ücreti dahi verebilecek kabiliyette Insanlar pek az ol - duğundan benim bu işin — yürüyebileceğine kanaatim yoktur. Bunun için bir çok hasta- lar, evlerinde iyfleşmeği bekliyecekler ve çok tabil olarak tıb fakültesi talebesi de az has- ta Üüzerinde pratik gürecektir. Ve bir talebe- min çok vak'a görmesi lâzım değli, muhakkak elsemdir. Bu hastanelere giden — Insanların hususl muayenehanelere müracaat masraf ve rülfetini yüklenebilecek insanlar almadık - larından husus! muayenehanelerde — hiç bir fark hasta adedi artmamışlır. Onlar bizim Gülhane gibi böyle masraflar aranmıyan yerlere gideceklerdir. — Belki bu ücret beş kuruş veya yüz paraya İndirile - cektir... Şimdiye kadar bizde sendika teşki - llti ve hasta kasası olmadığı için hasla a - melelerin tedavisini doğrudan doğruya dev - let deruhde etmiş bir vaziyette 1di, Tahsil ve tedavinin bir devlete malt müşkülât çıkara- cağı pek bedihidir. Her memleketle olduğu Bibi hastanede hastaya daha iyi bakılmak temin edilmelidir. Ve bu masrafı hiç bir dev let büdeesi ödeyemermişlir ki, bizim dev - hesabıima bu ücretin alınmasına tarafda - run.> Dokter Sani Yaver'in fikirleri leri doldurmalarıdır. Pakiri, zengin! bu üc « retsiz polikliniklerde idiler. Tabli bu yüzden serbest hekimlik yapanlar da mutazar o kıyorlardı.. En ufak bir baş ağrısı yüzi K gelenler pek çoktu. Şimdi ücret olunca rasi- gele her insan değil, hakikaten hasta olun todaviye muhtaç bulunanlar gelecek. Ücret alınması husust muayenehaneler « €e bir fark göstermemiştir. Benim kendi he« sablarımca bu aylar en çok kazandığım üy- lardır. Çünkü her seno hasaddan sonra A « nadolüdan İstanbula hasta akımı — başlar. Şimdi de hastalarımızın çoğalmasında. baş- ka bir sebeb vardır, zannetmiyorum, Dokter Murad İbrahimin fikirleri — Bizim çalıştığımız mücssesede böyle bir şey mevzuubahs olmamıştır. Bundan yirmi beş sene evvel biz Gülhanede — asistanken hem poliklinik muayeneleri, hem de reçetes ler hastane ecyanesinden parasız — yapilirdi. |Bir zaman sonra büyük masrafları mu « |cib olduğu için Hâç verilmekten — vasgeçildi. O zaman — da poliklinikletin — müdavimleri birdenbire azalmıştı. Ve biz ohasta mutleryes limiz azalacak, bu yüzden kimse — muayene olmağa gelmiyecek» — diyo endişelenmiştik. Halbuki bu devre pek kısd sürdü. Bilâhâre parasız muayene, hastalığın teşhisi, hasla - dıklarının tedavi usulünün tayini ne kadaz faydahdır, halk bunu anladı, ve pek çabak kasta materyell çoğaldı. İki poliklinik saa- tinde müracaat eden hastalarin — bepsinin todavisi imkânsız görünüyor, ve bundan $i- küyet ediliyor, Şimdi poliklinik hastalarından — cüz'i de olsa bir mikdar para alma usulünün tathfti belki hastanelerde parasız ilâcin kaldırıldığı samana müşabili vir vaziyet yapabilir. Pu « t bu geçlei olacaktır. Ve öyle tahmin edle m ki bu ücret 0 kadar cür1 olacak $i mse kendini itimad ettiği bir heklme gös- terebilmek ve hastalığının tedavisini tesbit edebilmek için ihtiyar ettiği bu ufak külfeti Ççok görmiyecektir. Hem hekimlik sahası hâaricinde halkın h- tiyaçlarına bu süretle cevab verecek mües « sesata lüzum yok mudur?.. Maselâ davası ö- lan ve davasını parasızlık yüzünden — takib edemiyen, bu suretle zarurete ve zaruret yü- zünden hastalığa uğrayan ayni halk için n€ den böyle davalarını parasız deruhde edee cek, takib edecek hukukçular yoktur? Dahâ buna mümasli bir çok misaller gösterilebilir. Mal hayatın yongasıdır. Malını kaybetme « nka netlcesl sıhhalin| kaybetmeğe müncer olur. Ben kendi hesabıma halk — terbiyesinde her hizmetin mukabilini kudreti dahilinde ödemenin Jâzım olduğuna fikirleri alıştırma» nin fena bir şey olmadığını zannediyorum, Her hizmeti külfetsizce yaptırmağa alışmak belki halkı iimalkârlığa daha doğrusu ya « pdan hizmete kıymet vermemeğe sevkede « bilir. Ben ekseriya büyük bir maddi menfa- at mukabilinde ifa ettiğim bir hizmete karşi gördüğüm minnettarlığı hiç bir maddi men- |faat mukabilinde olmuyarak ifa ettiğim bü - (yük bir hizmetin müukabilinde görmedim. Bu nun da sebebi halkın hizmetin külfetini ö- demediğinden ehemmiyetini anlamamasıdır. Hülâsa sıhhat sahasında halka — yapılması lâzım gelen yardımlarda, yoksuzluk yüzün- den kimsenin bir mahrumiyele uğramaması şartile sıhhati için herkesin ufak bir külfete tahammül etmesini tabli görürüm. Fırıncı « dan hiç kimze on kuruşluk bir etmeği ba « dava isteyemezse doktorlardan — da bedava sıhhat beklememeli. Bunun için halk taşki- iâtlandırılmalı. Sıhhatı için para veremiye- ceklerin tedavi ücretini tediye edecek Içti - mal teşkilâtlar meydana getirilmelidir. Ce « miyet hayatı iyi örganize edilmiş diğer mem leketlerde bunun pek çok misali vardır. Şehremini Halkevinde konser Şehremini Halikevyinden: 24 « T - Pazar günü saat 21 de Evimizde Lozan zaferi mü- nasebetlle öğretmen Yusuf Ziya Yürükan tarafından bir konferans verilecek, arkadan evin alaturka muziki kolundan 15 kişilik bir grup klâsik ve Anadolu eserlerinden müreke zeb müntohib parçalar çalarak bir konser vereceklerdir. Davetiyeler ev sekreterliğin « dedir. Lüleburgaz İcra Tedkik Merciinden: Lüleburgazda Çarşı içinde mukim Yusuf Yürük ve birader zadeleri namına bezmazie ye ticaretile müştagil tüccardan Yusuf Yü- Tük tarafından verilen istidada eşhası muh- telifeye teminatlı. ve teminatsz olarak 14538 Ilraya borelu bulunmasına rağmen, ge- ne eşhas zimeminde istifa edilmemiş 9436 İi râ 68 kuruş alacağı ve 2500 lira birlik tiearet bankasına teminat gösterilen haneden baki- ye ve 20 Nira Ziraat Bankasına merhan 18 beşibirarada altından artan fazla ile berae ber 3482 lira 7 kuruşluk Tüleburgaz ve Al - pullu tiracethanelerindeki mevcud malla: ki cem'an 130809 lira matlübu bulunduğun 1 Galr irae ettiği proje ve cedveller üzerinc » bilhesab konkardato talebinin esasına taşlli : eden ve borcunun ©6 30 unu temin eder em- vali bulunduğu cihetle Jera ve iflâs kanlla nunun 286 nci maddesine tevfikan konkor- dato Lalebinin kabulile 287 nci maddesi mü- elbince komiser tayinine ve borçluya iki ay- dik mühlet verilmesine karar verilerek kanls , nu mezkürun 288 nel maddesine göre lera Vö tapu daireleri ile Lüleburguz Ticaret Odasına . |İhbar olunduğundan alacaklılardan mühlet kararına itirazı alanların ilân tarihinden ille baren beş gün zarfında tirazlarımı bildire | meleri ilân olunur. — «4707a eee

Bu sayıdan diğer sayfalar: