25 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Avrupanın yeni Dedikodularından Yazan: Muhittin Birgen vrupanın yeni dedikodularından biri de Baltık sahillerinden Ex Tadenize kadar bir blok teşkili meselesi- dir. Lehistan Hariciye Nazırı Miralay Berk tarafından Baltık memleketlerine | yapilan bir seyahat, Romanya ile Lehis- tan arasında son sene zarfında vukua gelmiş olan muhtelif temaslar, bü mesele etrafında hayli uzun süren bir dedikodu- ya sebeb oldu. Bu' işde baş rolü oynuyan, iddialara göre, tabiati ile Lehistan idi. Lehistan küçük çapta bir Büyük-Devlet olduğuna göre, kendi etrafına bir takım irili ufaklı peyk devletler toplıyarak, ge- rek şark ve gerek garb koraşularına kâr- gı icabında bitaraf kalabilecek bir kütle vücude getirmek istediği fikri ileri sürü- Jüyordu. Leh Hariciye Nazırı, böyle bir blok teşkili fikrinin kendisinden uzak oi duğunu söylemesine rağmen, onun bir takım faaliyet tarzlarına bakanlar, bu dığımızı hiş kimse düşünmiyecektir, sözlere inanmadılar; nitekim hâlâ da i- nanmıyorlar. Bir taraftan Almanya, öbür taraftan Rusya, Lehistan hareketleri- ni şübhe ile takib ediyorlar. # , Hakikaten de Baltıktan Karadenize ka- dar uzanan sahadaki irili ufaklı devletle- rin vaziyetleri kadar müşkül ve nazik bir siyasi vaziyet Avrupada hiçbir tarafta yoktur, Şarkta Rusya, garbda Almanya, birbirlerini yemek Üzere birbirlerinin &- zerlerine atılmıya müheyya iki düşman olarak duruyorlar. Bunlarm birbirleri üzerlerine atıldıklarını farzettiğimiz Z mehi aradaki devletlerin neler çekecekle- rini tasavvur etmek kolaydır. Tıbkı, tam yükle yüklenmiş iki vagon gibi, bunlar birbirlerine doğru yaklaşıyorlar, bu dev- letler de bu iki vagonun tamponları ara- sında bulunuyorlar, Bu vaziyette en na- zik mevkide bulunan da Lehistandır. Şu halde Lehistanın böyle bir blok vücude getirmek istemesi ayıblanamaz. O Lehistan ki bu iki vagonun tamponu a-| rasında bir aralık kâmilen ezilmiş ve or- tadan bile kalkmıştı. Bugün hayati ye- niden doğduğundan kendisini emniyet altma alacak tedbirleri düşünmeğe el- bet. mecburdur. Almanya silâhlanma- dığı zaman Lehistan rahatı: Başında yalnız bir Rusya gailesi vardı; ona karşı da müttefikleri ve dostları bulunuyordu. Fakat Almanya silâhlandığı ve Fransa Merkezi Avrupa ile Balkanlardaki mev- kini kaybettiği zamandanberi Lehista- nin endişesi tabiatile arttı; çünkü iş başa düştü: * Böyle bir blok vücude getirilebilir mi? Fikrimizce bu blokun teşekkülüne iki büyük mani vardır: 1 — Bu blok, yani Romanya, Lehistan ve Baltık devletlerinden mürekkeb küt- le, gerek Rusya, gerek Almanya kârşı- sında çok zayıf bir kuvvet olur. Bu iti- barla, böyle bir blok başlı başına var ol- mak, başlı başına haiz olduğu küvvetlere istinaden müstakil bir şahsiyet ve siya- get sahibi bulunmak bakımından yaşar ve yürür bir siyaset olamaz. Belki bir si- yaset oyunu vazifesini “görebilir; o ka- dar, 2 — Bu blokun içinde bulunacak dev- etlerin arasında ne tam bir menfaat tesa- Büdü vardır, ne de manevi bir tesanild bulunabilir. Bunlar, kendi bloklarının kuvvetlerine inanamadıkları için daima gözleri etrafta dolaşır ve kendilerine baş- 'ka istinadgâhlar ararlar. Hattâ, bunların içinde bazılarının, bizzat çekindikleri devletlerle gizli gizil konuşmıyacakları bile malüm değildir. Blokun teşekkülüne mani olan bu iki sebebi tafsile hacet bile yoktur. Bu kadar söylemek kâfidir. Bu blok bir şart ile mümkündür: Blok haricinde bulunan dahâ büyük bir dev- etin siyasetine istinad etmek şartı. Bu devletler de, Rusya ile Alanya haric, İngiltere, Fransa, İtalyadır. Fakat, şimdi- ki halde bunların bu blok fikri ile alâks- dar olduklarına dâir ortada hiçbir iddia görünmüyor. * Demek oluyor ki Avrupanın bu yeni dedikodusu da dedikodu mahiyetinden daha ileri gitmiş değildir. «Ateş olmıyan Umumi bahçenin Sıralarını tecrübe Eden Başvekil Tondranın Hayd Park adile anılan İmeşhur umumi e açesine yeni sıralar konuldu. Fakat acaba eskilerinden ra“ hat mı, değil mi? Tecrübe eden Başve- xil ile zevcesidir. Çünkü hem hükü - metin relsidir, hem de halktan biri ol mak sıfatile gelip o sıraların oüzerine oturacak, gazetesini okuyacaktır. Fransada boşanmalar çok arttı Son: neşredilen bir istatistiğe göre Fransada &vlenmeler azalmış, fakat bu na mukabil de boşanmalar çoğalmış - tır. Bu istatistikde ( 12 evlenmeye bir boşanma isabet etmektedir. Bu nisbet AAmerikaliları bile- şaşırtan bir rökor 0- labilir, 1930 senesinde 342,065 evlenmeye karşı 20.639 boşanma kararı verilmiş- 1937 de ise 274,122 evlenmeye mu- Kabil 23,614 boşanma kararı alınmış * tır. İçtimaiyatcılar bayat pahalılığının artmasının evleninelere mani olduğu - na ve çocuk sahibi olmak korkusunun dâ boşanmaları arttırdığına kan ler. —eemm — — — rde duman olmaz» sözü de doğru oldu- | ğuna göre dedikodular için elbet bir se- beb bulunmak lâzım geldiğini düşünür- sek şusneticeye varabiliriz: Rusya ile Al- manya arasındaki daimi gergin vaziyet ve günün birinde patlaması çok muhte- mel bulunan badire, bu memleketlerin başlarında bir tehlike olarak bulunduk- ca, bunların elbet kendilerine bir çare aramaları ve bunun için çalışmaları tabii olur. Şimdiki halde yapılan şeyler işte bu çare aramalardan ibarettir. Muhittin Birgen Hakkınız var mı, kuvvetinize de güveniyor musunuz? Sözünüzü her zaman geçirebilirsiniz. Fakat şurasını unut- mayınız: Kuvvetinizin eksildiği dakikada haklı olup olma- Resimli Makale: E Yanak kuvveti, ikna kuvveti. — Kuvvet bir hakkın teslimini temin için müracaat edile- cek vasıtaların en sonuncusudur. Çünkü devamsızdır, her şeyden evvel karşınızdakini ikna 'etmiye bakınız, inanıla- rak kabul edilen fikrin ölümü yoktur. össasannenen senaansnan anan sansnasasasns anneanne seen Hergün bir fıkra Benim vurduğum Gözleri oz gören bir avcı, beş on ars ka daşile birlikte ava gitmişti. Av ye- İ rinde her biri bir yana dağıldılar. i akşama kadar avlandılar. Dönecekle- İ vi zemen gözleri az gören avcı sordu: TREE ETER TERE — Bütün arkadaşlar tamam m? Tamam! Hiç eksik yök ya?, Hayır, yok! — Öyle ise benim vurduğum ya bir köpekti, yahud da bir av hayvanıy- di. . p elek Kocasını affelmektense Hapse girmesini tercih Eden kadın Londrada, bir İngiliz koca, Alman &- lan “karısını aşırı derecede sevmekte, gölgesinden de kıskanmakta imiş. Gü- nün birinde bu kıskançlığı o kadar art- mış ki, ne yaplığını — bilemiyecek bir hale gelmiş, döşemelere, mobilyelere gaz dökerek ateşlemiş, karısını döv - müş... Kadın da korkudan mahkemeye müracaat etmiş, Hâkim, şikâyeteiyi ve maznunu dinlemiş: — Sizler demiş, iyi, uslu bir karı ko- Bir sene hap- se mahküm olacaktır, Hâkim sonra şi- kâyetciye dönerek: — Fakat bir çaresi var; Sana bir haf ta mühlet veriyorum. Düşün taşın, ya kocanı affet, yahud da bu bir sene hap- si yemesine razı ol.. diye ilâve etmiş - tir, Kadın bir hafif düşünmüş, taşın - mış ve kocasını affetmektense hapse sini tercih çetiğini hâkime bildir. Nikotin zehir değil, ilâç! Bugünlerde İngilterenin (o Portsmuth şehrinde toplanmakta olan mühim bir tıb kongresinde Asid Nikotinik adı veri- len yeni bir ilâcın tecrübeleri yapılmıştır. Bu tülün yapraklarında mevcud olan ni- kotinden çıkarılmakta, bilhassa cüzzam ve Pollagr dö Normandi hastalıklarına çok iyi gelmektedir. Demek oluyor ki tesirini tedricen gös- terir bir zehir olan tütün nikotininin ilâç olarak verileceği hastalıklar da vardır. KE LA dam on bir sene kör kaldıktan sonra muvaffakiyetli bir ameliyattan sonra sSOZ ARASINDA 11 sene sonra gözleri Açılan adam dünyayı Nasıl buldu? Picburg'da Harold isminde bira - tekrar görmeğe başlamıştır. Hastane - den çıkıp da ilk defa şehir içinde do -| laştığı vakit: «— Kadın şapkalarını pek gülünç buldum, Bu kadar sene sonra ağaçları renginin olduğuna görünce dünyanın en güzel ağaçların yeşil yaprakları kanat getirdim.» demiştir. ——— Bir vapur balina balığı ile çarpıştı Şimali Amerika sahillerinden 300 mil açıklarında yoluna devam eden Ma derket isimli İngiliz vapuru gece ya - rısı birdenbire kuvvetli bir sarsıntıya uğramış ve yolcular bir müsademeye maruz kaldıklarını sanarak dışarı fir - lamışlardır. Kaptan biraz sonra sarsıntının ma » hiyetini öğrenmiştir. Büyük bir balina halığı vapurun önünden geçmek is - terken aralarında şiddetli bir çarpış- ma olmuştur. Balık ©(Oparçalanmış ve vapur da ancak 2 saat sonra müvaze- nesini bulup yoluna devam etmiştir. Köpeklere sokak terbiyesi verilecek Londrada köpek yüzünden bu yıl o ka- ar çok otomobil kazası olmuştur ki be- lediye köpek terbiyesine mahsus hususi bir mekteb açmaya karar vermiştir. Bu mektebde hayvanlara bir kaldırımdan karşısındakine nasıl geçilebilecği öğreti- lecektir, m İSTER İ Bir arkadaş anlattı: Adaya gidiyorduk. Her taraf hımcahınç dolu olduğu için lt katta lüks denilen kısma oturduk. Biraz tahammül ettikten sonra ayakta dışarıya çıkmak istedik, salonun dümen tarafına açılar ka- pısı kilitliydi. Evvelâ hayret ettik, sonra tesadüfen yanı »- mıza gelen memura sorduk; — Sebeb? İSTER NAN, İSTER Fakat çok sıcaktı, dufmıya razı olarak verdi; İN O, hiç cevab vermeden cebinden anahtarı çıkararak açtı, o dakikada da salonda büyük bir hareket görüldü. Sandal- yesini kapan dışorıya çıkarmıya çalışıyordu. Memur arka- mızdan yetişerek biraz evvel sorduğumuz sualin cevabını e a e ANMA! — İşte bu vaziyete mâni olmak istiyorduk. Ve anahtarı çıkararak tekrar kapıyı kilidledi. İNAN, İSTER İNANMA! Sözün Kısası İnklâb her sahada Kendini belli ediyor.. E. Talu peyce uzun süren bir seyahatteri sonra, ana yurda döndüm. Beni getiren vapur İstanbulda çok durmayıp yoluna devam edeceği için rıhtıma ya « naşmadı; tâ Beşiktaş önlerinde, açıkla demirledi. O anda içimi bir korku aldı - haydi korku demeyim de, sadece üzüntü keli « mesile iktifa edeyim! - kendi kendime: — Eyvah! diyordum. Şimdi kayıkçı « ların hücumuna mâruz kalacağım. Ya * nımda küçük bir de çocuk var, Denize sarkıtılan yüksek merdivenden onu nâ- sil indireceğim? Bavullar bir taraftan, ös bür tarallan, bu muhacemenin arasından nasıl kurtulup ta on metre aşağıdaki san- dala ulaşacaklar? Sonra, salon önüne a“ yak basarken, bamallarla uğraşmak, çe- kişmek faslı başlıyacak. Ve bu endişeler yüzünden bir aylık sö« yahatin tadı, tuzu hemen hemen kaçmak üzere idi.. Fevkalâde nezih, terbiyeli, centilmetı Türk polisinin elinden, muayenesi Tömel edilmiş pasaportumu tesellüm ederken yü reğime serpilmeğe başlıyan su içimi biraa ferahlandirdı, Yavrumü ve refikamı bü yük bir nezaketle sandala kadar indir » mek lütfünde bulundular. Rizeli ihtiyar kayıkçı çırpıntıdan fedehhüş eden ço « cuğu tatlı sözlerle tatmin etti, Hamallar, gürültüsüz, patırdısız, eşyamızı yanımıza getiriler. Salona çıktık; Gümrük me « murlarimız son derece nazikâne muame- lelerile gönüllerimizi aldılar.. Zahmet « sizce, şeref ve haysiyetimiz tamamilg korunarak muayeremiz ikmal olundu. Muntazam bir makbuz kesilerek, sandal; hamal ücretleri itimad verecek bir tarz- da, makul ve mutedil bir nisbet dahi- linde tahsil edildi. Oracıkta gözlerim yaşarmış, gönlüm iftiharla, sevinçle heyecanlanmıştı. Da « hâ pek te uzak olmuyan bir mazinin bütün çirkinliği, eziyeti, tezebzübü nazarları « mın önünde canlanmış, bugünkü intizas ma, vakara, güzelliğe beni inandırma mak istiyordu. Lâkin ortada göğüs kabarlacak bir has kikat, bir vâka vardı: İnkılâb. Cumhu « riyet inkılâbı burada da bütün kudret v€ ehemmiyeti ile kendini belli ediyordu. Vatanıma kavuşmuş olmanın bana ver« diği sevinç, şahid olduğum bu vaziyei karşısında bir kat daha, on kat daha arts tı, Hele, peşim sıra gelmekte olan bir ec- nebinin: — Ben bu intizam ve bu ciddiyete baş ka hiç bir medeni memlekette rastlamas dım! i Demesi o gün bana hayatımm en bü yük hazlarından birini tattırdı. ij Bunu temin eden himmet erbabını ve necib Türk memurlarını can ve yürek» ten tebcil ederim! 2 Die. eyes Sarıyer Gençler Mahfelinin fevkalâde kongresi Sarıyer kazası Gençler Mahfeli Baş kanlığından: Sarıyer kazası o Gençlef mahfeli fevkalâde kongresi önümüz * deki Çarşamba günü akşamı saat 21 di Sarıyer Parti Semt ocağı salonunda yi pılacağından İstanbulda bulunan âz# nın teşrifleri rica olunur. İ Ambar kapağı ile bir amele yari Galatada Azapkapıda İhsanın kali vesinde yatan Hüsnü Salı pazarı & larındaki İngiliz bandıralı Sermut purunun bir numaralı anbarı üzet de çalışırken anbara düşmüş, muhte lif yerlerinden yaralanmış, Senjorj ha tanesine kaldırılmıştır. Bir kadın ve bir çocuk dan düştüler Galatada Tatarbey sokağında 18 9 maârada oturan Samuelin üç yaşında çocuğu Vitali 15 metre yükseklikö pencereden düşerek başından ve mi telif yerlerinden yaralanmış, Şişli 69 cuk hastanesine kaldırılmıştır. i X Sima isminde bir kadın evin balkonunda çiçekleri sularken bas” tahta kırılmış, sokağa düşmüş, X rıldığı Beyoğlu belediye hastanesi9 ölmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: