2 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

2 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sermayesine Adamın biri bir eşek çalmış, oğluna verip pazara sattırmaya göndermişti. Çocuk pazarda eşeği çaklırdı. — Evine Yardım İyi kalhli - kadın h'pi»îıunoyı geziyore d Muhkümiyet döndü. Babası sordu: ikümi, l â ? TMüddetini — bitirmek Cevîî:gleı:? SA verdi: Üzere olan hırsızlarla — Sermayesine! konuştu: * » — Hapishaneden Beleşci Beleşci düğün evinin kapısını çaldı: — Sen kimsin? Dediler. Kendini tanıttı: — Ben gelinin ayakkabışını yapan - bu halde ha!.. ü Demek siz de, —. Alçak kırı,usıbumdı, İ a ğ Do vi n ağltnta izi, benim sigara içtiğimi yeni mi — ayakkabıcıya iplik — satan plikçii bizim tensi - — Şaşırdın ma kocacığım, karşüsüyuğı ) Davetsiz misafir Doktorda Göz dok / Ev sahibi, davetsiz misafiri kapıya Göz doktoruna bir hasta gitti. kadar teşyi etti. foru uzun uzun müayene ettiklen s0nra: — Bilhassa size bütün misafirlerim- — Gözleriniz çok zayıf, dedi, bilhassa den daha fazla teşekküre - borçluyum, Uzağı çok güç görürsünüz, mesleğiniz ne- dedi, davet edilmediğiniz halde kal - dir? ikıp buraya kadar geldiniz. * Ne fena — Amerikada şimdi on bir kişiye bir oto mobil düşüyormuş.. — Ne fena, kim bilir olomobilde ne ka- fıktığınız zaman ben Size yardım ederim! Dedi. Hırsız sevinç- le yerinden fırladı: — Heyetşinasım! * Kabiliyetli imiş Yeni gelin, yeni damada sordu: — Senin için hazırladığım yemeklerden öi korkuluda t çesitil Milyarderin bahçesindi en çok hangisi hoşuna gidiyor? Ibise giydiriliyor. dar sıkışıyorlardır. n giydiriliyi — Peynir, ekmek! M K Eyvah iyorsun? Neye evlen miy Ağsiiş küilk Do Yaşlı bekâra: ğana sordu: — Neye evlenmiyorsun? Dediler, cevab verdi: — Yaşlı kadınlardan — hoşlanmıyo - rum. — Bir genç kadınla evlen. — Genç kadınlar da benden hoşlan- mayorlar. » — Yüzünü yıkadın mı? — Yıkadım anne.. Annesi odadan çık- tı, bir iki dakika son- ra tekrar gırdi: * Tek eldiven — Yalancı yüunü' Erzurumda ikinci bir Ankara kurulacak # 4 Ben «Allah Allah bu yapılanların hiç Birinden haberimiz yok» deyince muhatabım köpürdü: «Ne zannettin, ya bayım! Sizler rahat rahat cedlerimizin hazırladığı İstanbulda ahkâm ederken işte biz bu dağ başında gene o cedlerimizin ihmal ettiği harabeden bir mamu- Yazan: Vasfi Rıza Zobu Erzurum wtasyonunun temeli atılırken Erzurumda yeniden bir şehir kurulu- yor.. Ortası ağaçlarla süslenmiş geniş bir yoldan ilerledim.. Biraz evvelki geçtiğim | pılarda, yollarda çalışan amelenin mik - sokakların ve binaların aksine muntazam |darı tam üç bindir. Parmağımın ucuna caddeler ve modern binalarla kırşılnştını.ıdlkkı( et. Yapılan binaları işaret ederek Her tarafta inşâat var.. Keser, rende, tes- | sana, ne olacaklarını sayıyorum!, Şu, pos: tere takırdısı; harç taşıyan amelenin fer-|ta telgraf için; ilerdeki zührevi emrat dolaşıyoruz., Ben soruyorum. o anlat: — İşte böyle azizim. Şu gördüğün y: yadı, in bu taraflarını kaplamı Kı-|hastanesi, doğumevi, müffetişi umumilik zının di hazırlıyan bir aile faaliyeti | Halk Fırkası, inhisarlar binası, asri otcl gibi herkes işle uğraşmakta... Dikişçi | kolordu, mevkti müstahkem kumandan- yıkamamışsın.. Doğan işi anladı: ; g — Eyvah, dedi, bu — Dikkatli bir insam olsan, bu pantalonlarını böyle yırt - sabah havluyu ıslat- mazsın! » mayı unuttum, Dostumun elinde bir tek eldiven vardı: — Eldiveninin tekini kayıp mı ettin, dedim? — Hayır, dedi, eldivenimin tekini kay- betmedim. Yerde bir tek eldiven buldum! Vah, vah! Bizi bekle k Bir çocuk ku; dü: ü ğır- dam, kâr yuya düşmüştü. Bağır- Yaşlı bir adam, Gı. Babası sesini duydu, koştu. Kuyu: lem âmirinin — yanı- ya baktı: na girdi: — Ben şimdi bir yardımcı bulurum. — Memurlardan îıe:; kı_;yudaıı çıkarırız fakat o zamana B SA aa Bay Necatiyi görmek bek]:' ir yere gideyim, — deme, bizi istiyordum. Ben bü- * Yük babasıyım! T ... .. ermom. < — Vah, vah, vah. ometre du;unoe İstanbuldaki Salamon, Edirnedeki Mi- şona telgraf çekti: «Edirnede termömetre düştü diye işit- tim, hemen çok çok alıp buraya gönder » Olabilir On beş dakika evvel Cenazenize yetişmek için izin alıp gitmiş - Bedavacılar şahs iki arkadaşile birlikte at yarışıma gidiyor. — Alışmış olacaksınız Taliini merak eden adam falcıya gitti. Serserinin biri sokakta kendi gibi bir Falcı bakla döktü. a baka baka serseri ile karşılaştı, konuştular; söyledi: — Bu pardesün çok şık ama, dedi e- Ma, dedi, neye 4 ;ıKırk yaşına kadar çok sıkıntı çe yarar ki ayakkabıların yırtık pırtık. eksiniz, Öteki serseri güldü: — Olabilir, hiç kimse lokanta vestiye- >-rinde ayakkabısını bırakmıyor kit.. Fala baktıran sordu: — Ya ondan sonra? — Ondan sonrası rahat, 0 zamana lar alışmış olacaksınız da- — Hiç te iyi geçinemiyorlar, bak ge- ne darılmışlar.. Kumar Kabahat İki serseri arasımda: tenillk Bay odaya girince u,_ Geçen akşam gaşırdı: Şey kaybetmedim. e K e — Nasıl olur sen her zaman - KAY u ne — haldir? Sandalyelerin — üzeri iki pParmak toz tut « muş., Hizmetçi baktı: — Evet efendim, fakat kabahat ben '« de değil, kimse otur- müuyor ki tozlar si - linsin! hei lisler — Oyuna başlar başlamaz P0 Yakaladılar da.; * Değil mi? odasına Çirkin kadın, kocasının kaştu; 28 - Ben şimdi şey Dedi, kocası güldü: t TÜ , YA Ş — Ona baktıkça kocamı hatırliyorum,. , kızlarile, döşemecilerle meşgul düğün sa-|lığı, muallim mektebi daha ilerde göre- hibi aile reisleri gibi: Müfettişi umumile| ceğin 27 parçadan mürekkeb büyük is - vali de bunların başlarında, kızları «Ba -| tasyon binası... Bunlardan sonra da yol- yan Erzurum» u, güveye beğendireceğiz | lar, parklar, şunlar ve bunlar... diye neles nefese oradan oraya koşuşup| — Allah Allah!!.. Yahu bunların duruyorlar.. birisinden haberimiz yok... Kiymetli bir âşinaya rastgeldim.. Es -| — Ne zannettin ya bayım... Sizler ra - kiden gazetecilik te etmiş olan bu zat| hat rahat cedlerimizin hazırladığı İstan- şimdi bu vilâyetin en yüksek makamını | bulda ahkâm ederken, işte biz bu dağ bas işgal ediyor.. Önüme düştü. Beraberce (Devamı 13 ncü sayfada) Grkkane kecerek a reLer KA KeNARe ee kaneseseneLAn e vaArAYEKEKAAKAK ertRASEKE DA KAKeRAEEK AAA LA SA Ka AAA AKeBALARALAN Be A AY nn hç Öğle tatiline ve Akşam paydosuna Dair Okuyucularımızdan Hümid yazıyor: «— Son günlerde mağazaların öğle tatili hakkında bazı yazılar okuyo « rum, Bu yazılara göre tatil 2 den 4 de, yahud 1 den üçe kadar olmalıdır. Hal- buki bence en muvafık zaman 1 den iki buçuğa kadar olan zamandır. Esasen bugün piyasada mevcud dükkânların €en işsiz zamanı | ile 2,5 arasıdır. Bu müddet zarfında müstahdemin ye - meğini yer, istirahat bile eder. İş ba- şına sağlam bir dimağ ile döner. Bu, bütün müstahdemini sevindirecek bir karar olacaktır. Bir çok arkadaşlar ta- nırım bu vakitlerde yemeğe oturduk- ları zaman sık sık yerlerinden kalkar- lar, yemeklerini tadla yiyemezler. Diğer taraftan haftanın T günü dük- kânlar saat 7 de kapandığı halde cu- martesi günleri 8 de paydos yapılır. Halbuki bütün medeni memleketlerde cumartesi öğleden sonra işçi çalış - maz. Bir kaç kişinin müracaatile ya - pılan bu istisnayı ortadan kaldırmak lâzımdır. Alâkadarların dikkat nazarını çeke- TİM.» Hüsnü * Üsküdar - Beykoz yolu Bir okuyucumuz yazıyor: Operatör Bay Emin zamanında açılması takar- rür etmiş olan Üsküdar - Beykoz yo- dunun bütün parçaları tamamlanmış ve geliş gidişe açılmıştır. Fakat dört beş yüz metrelik bir mesafe berbad bir haldedir ve meselâ bu kısımda iki araba karşılaşacak olsa, bunlardan bi- rinin geri geri gidip diğerine yol ver- mesi lâzım geliyor. Belediyenin him « met ve alâkasını dileriz, * Akıl hastanesinde yer yok mu? Matbaamıza kadar gelen Mehmed Emin isminde bir zat melankoli yü - zünden hiç konuşmıyan kardeşi 45 ya- şında yüzbaşı mütekaidi Neşeti timar- haneye yatırdığını ve Bakırköy akıl hastanesinde profesör Fahreddin Ke - rimin 18 numaralı fakülte koğtışunda tedavi altına alındığımı söylemiştir. Bir kaç gün evvel kardeşini ziyarete gi - den bu zata hastabakıcı «Senin has- tanı çıkarıyorlardı, bırakmadım» de « Miş ve sebebinin de diğer hastalara yer açılması için olduğunu ilâve etmiştir, Bundan akıl hastanesşinin mevcuda kifayet etmediği anlaşılmakta ise de bu kifayetsizliğin yatan hastaları çı - karıp 'yenilerini almakla önlenmiye « ceği şüphesizdir. Bu gibi sıhhi mües - seşelerin her halde ihtiyacı — karşılı- yacak bir kadro ile çalışması imkân - larının araştırılması daha yerinde ol sa gerektir. * * Okuyucularımızın sorgularına cevablarımız İzmir - Kurtuluş çocuk yuvası mü- dürü Bay İskender Çankayaya; Bu mevzua yeniden temas edeceğiz. Esasen salâhiyettar makamlar da bunu tekzib etmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: