4 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

4 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa SON POSTA »Bon Posta» nin zabıta ramanı: 36 AA Vardıe , Wazan: Sapper 'Türkeeye çeviren: Hasnun Uşaklığü Genç kızın golf arkadaşı — Bütün bunlar doğru olabilir, fakat zabıtayı harekete geçirmek için eli - mizde kâfi delil yoktur. — Fakat ergeç buna görülecektir. —Mümkün. Şimdi benden bekledi- ğinizin nerolduğunu söyleyiniz? — Benimle zabıta arasında temas wasitası olmanızı istiyorum, Eğer be - nim başıma herhangi bir şey gelecek olursa derhal harekete geçiniz. Ben si- zi faaliyetimden muntazaman haber - Bar edeceğim. Eğer Standiş ile Gaston size telefon ederlerse kendilerine va- Ziyeti anlatınız, fakat daha evvel konu- ganların gerçekten onlar olup olmadı- Binı anlayınız, Standiş'in sesini tanır- Bınız, fakat Gaston'unkini bilmezsiniz. Düşmanlarımız adamlarından birini onun yerine koyabilirler. En nihayet İLavson bizzat kendinizin de tehlikede polduğunu unutmayınız. Lavson saatine baktı; — Dostum artık ben gitmeliyim, va- ziyeti anladım, Benden istediğinizi ya- pacağım, şimdilik sıhhatinize! NWe bardağını kaldırarak boşalttı, Lavson kapıyı çekerek sokağa çık - tıktan sonra Drummond: — Dadı, bu gerçekten yiğit bir adam- dır, dedi. Ben yukarı çıkıp bir uyku kestireceğim, bana öyle geliyor ki önü- müzdeki hafta gecelerim pek kısa ©- lacaktır. — Ne vakit gideceksin? — Yarın. Denny bu akşam bana bir kaç şey getirecek, kırmızı şarabından ikram et. merdivenden çıkarken kendi kendine: — Acaba Algi işi becerebildi mi? di- ye düşünüyordu. Bu sualin cevabını ertesi sabah Morning Post gazetesinin kü ilân kısmında buldu. Orada şöy- le bir fıkra vardı: «Hud'a: Kabul ediyor. Açılma töre- ninde bulunacak» Bu fıkrayı şöyle tercüme etmek güç değildi: «Molly Kasteldon kendisine verilen rolü kabul ediyor, Burton hafta sonun- da Birşigton köşkünde bulunacak», mecburiyet BİRŞİGTON KÖŞKÜ.. — Core horlamıya nihayet veriniz de biraz beni dinleyiniz. Sir Core Kasteldon bir gayretle kol- tuğu içinde doğruldu: — Demek ki horluyordum sevgilim? — Horlamasaydınız söyler miydim? Maamafih yemekte içtiğiniz ikinci par- to kadehinden sonra bunda hayret e- dilecek bir şey yok.. Sir Corç Karteldon çaresiz, karşı koltukta geniş vücudünü yaymış olan karısını dinlemiye bazırlandı: — Molly'nin o genç'ile golf oyna- dmakta olduğunu biliyor musunuz? Erkek hafif bir sesle: — Hangi gençten bahsediyorsunuz? Lady Kasteldon el gözlüğünü gözü- nün hizasına kaldırarak kocasına sert bir nazarla baktı. Ve Sir Corç Kastel- don kendisini büsbütün tehlikede gör- dür — Core büdalalık etmeyiniz. Bu münasebetle ne yapmak tasavyurun- dasınız onu söyleyiniz? — Bu münasebetle mi? — Hâlâ anlamadınız mı? Size Molly bir delikanlı ile, adı da Algidir sanı- rım, golf oynamaktadır, demiştim ve Mistr Burton'u yalnız bırakmışlardır. — Sahi mi? O halde gidip bir bak- sam iyi olur. Kalktı. Kapıya doğru yürüdü. Kar- şısında tatlı bir güneşin altında yeşi - Jimrtrak ovalar kıvrım kıvrim yayılı - yorlardı. Çayıra çıkmak üzereydi ki Köşkün bir köşesinden çıkarak heye - 1nlı heyocın_lı konuşan iki adam gö- dalmışlardı ki Sir Core Kaşteldon'u ancak aralarında iki adım mesafe kal- dığı zaman gördüler ve birdenbire sus- | tular. Sir Cöre Kasteldon nezaketen: — Bonjur, dedi. İçlerinden biri bir eenebi şivesile: — Bonjur! diye mukabele edince Sir Corc Kasteldon: — Güzel manzara, diye devam etti. İçinden de bu iki adamın kim olabile- ceklerini düşünüyordu. Zira şapkaları yoktu ve bir gezinti yapmak üzere köşkten çıkmışa benziyorlardı. Sir Core Kasteldon içinden: — Şüphesiz diğerlerine nazaran er- ken gelmiş iki davetli olacak, diye dü- şündü, eğer diğer davetliler de bunlara benziyorlarsa hafta sonu tatili mükem- mel geçecek. Zira selâma mukabele eden zat an- laşılmaz bir kelime marildanarak ar - kadaşının koluna girdiği gibi uzaklaş- mıştı. Sir Corç Kasteldon kaşlarını çattı ve bir sigara yakarak yürümiye başladı. Hava biraz serinceydi. Bir çimenliği geçti. Sağına gelen bir yola saptı, bu yol takriben yüz metre kadar — ötede küçük bir köşke müntehi oluyordu. Kapıyı açmıya çalıştı, açamadı, eği- lerek anahtar deliğinden baktı, üstüste yığılmış bir sürü açılır kapanır sayfi veya vapur sandalyası gördü ve ton gibi zengin, bir çok hizmetci ve bahçıvan kullanır bir adamın evinde bu ihmal ve teseyyübe hayret etti. Et- rafını dolaşmak istedi ve o zaman an- ladı ki köşk zannettiği kadar küçük de- ğildir. En aşağı on, on iki odası vardır. Dişlerinin arasından: — Bedava verseler istemem, diye mırıldandı ve o zaman ev sahibinin kendine doğru yaklaşmakta olduğunu gördü: — Evinizi teftişe çıkmıştım Burton, ikânenizin ucu bucağı yok, dedi. — Evet bazan büyük geliyor, bazan da pek küçük. Asıl binada yer kalmadı- ği zaman misafirlerimden bir kısmını bu köşkte yatırıyorum. — Misafirlerinizden iki tanesine az evvel rastlamıştım, ecnebi midirler? Çarls Burton gülmiye başladı: — Gördükleriniz davetlim değil, kâ- tiblerim, dedi, O kadar muhtelif mese- leler ile uğraşıyorum ki bir İngiliz bü- rosu ile müvazi olarak bir de ecnebi bürosu bulundurmak mecburiyetinde- yim. — BSahi mi? Vallahi size ne kadar garib gelirse gelsin, uğraştığınız işler- den bir tanesinin bile farkında olmadı- ğımı söyliyeceğim. « Gezintilerine devam eden kâtibler SOLDAN SAĞA: 1 — Bir nevti sinek. 2 — Gösterme - OCiddi. 3 — Cemi odatı - Bulunan mikdar. 4 — Vâalide - San'at - Bir nota. 8 — Çardağa alınmış üzüm külüğü - Bs- mek masdarından, masdarı tahfifi. 9 — Bir işi yapan - Nizam. 10 — İnce ip - Hükümdar. YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Öldüren Glet - Faydalı. 2 — Komşu ve dost bir devlet - Sayı llmi, $ — Yazılı kâğıd - Deniz ölçüsü. 4 — Bir bot-Esmek masdarından emriha- zir - Yüksek, 5 — Yardım için verilen. 6 — Olacağı beklemek. 7 — Vermek - Nebatat ilminde nebadın bir kasmının adı, d:—ltmı-hmbyınıınıı- n 9 — Maatteessüf - Ödemek. 10 — Dünyanın Avrupa, Asya gibi parça- ları - İstifham nidası - Yed. © G y GU W NS Bugünkü program İSTANBUL € Ağustos 1938 Perşembe ÖĞLE NEŞRİYATI: 1440: Plâkla Türk musikisi. 14.50: Hava- die. 1505: Plâkla Türk musikisi. 1520: Muh- telif plük neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Plâkla dans musikisi. : Bpor müsahabeleri: Eşref Şefik. 19 Böorsa ha- berleri, 20: Baat âyarı Grenviç rasadhane- sinden naklen, Müzaffer İlkar ve arkadaşla- rı tarafından Türk musikisi ve halk şarkıla- Ti. 2040: Hava raparu. 2043: Ömer Rıza Doğ- Tul tarafından arabca söylev. 21: Baat âyarı. Orkestra, 21.90: Belma ve arkadaşları tara- fından Türk musikisi ve halk şarkıları. 22.10: Konger: Novotniden naklen: M. Kemal Akel ANKARA 4 Ağustos. 1938 Perşembe ÖĞLE NEŞRİYATI: 1430; Karışık plâk neşriyatı. M 50: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkıları. 15.15: Ajans haberleti. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Karışık plâk neşriyatı, 19.15: Türk musikisi ve halk şarkıları (Makbule ve ar- kadaşları), 20: Saat âyarı ve Arabca neşri- yat, 20.1$5: Radyofonik temsil (Gençler gru- pu tarafından), 21: Plâk — neşriyatı. 21.15: Nöbetci eczaneler Bu gece nöbetel olan eezaneler şun- lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri), Alemdarda: (Esad), Beyamıd€a: (Cemil), Samatyada: (Rıdvan), Eminönünde: (Beşir Kemal), 'Eyübde: (Arif Beşir), Penerde: (Emllya- A), Şehremininde: (Nözim), Şehzadeba- şında: (İ. Halil), Karagüimrükte: (Suad), Küçükpazarda: (Hlizmet Cemil), Bakır- köyünde: (İstepan). Beyoğlu cihetindekller: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Oala- tada: (İsmet), Taksimde: (Nizamettin), Kurtuluşta: (Necdet), Yenişehirde: (Pa- runakyan), (İtimad), : V Selimiye ), e (Nurü, Kadıköyünde: (Hümü, Rifat), Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk). Dünya güreş şampiyonı Cek Şeri ile mülâkat Önümüzdeki pazara Kara Ali ile ilk güreşini yapax olan Cek Şeri: “Eğer güreş müdğdeti uzun olursa ge geleceğime yüzde yüz eminim,, diyor AAA Kara Ali İstanbul Belediyesi Festival Komite- si tarafından Türlke pehlivanlarile kar şılaşmak üzere getirilen dünya güreş şampiyonlarından Cek Şeri, önümüz- deki pazar günü Kara Alij ile ilk müsa- bakasını yapacaktır. Dün, hem bu güreş hakkında fikrini öğrenmek, hem de diğer bazı mevzular üzerinde kendisile konuşmak üzere (Cek Şeriyi buldum. Güreş organizatö- rü Asımın vasıtasile karşı karşıya ko- nuşmağa başladık. İlk sualimi şu şekil- de sormayı münasib buldum: — Bir buçuk aydır İstanbuldasınız. Aşağı yukarı profesyonel - güreşcileri- mizin en iyilerini gördünüz. Bunların kuvvetlerini, tekniklerini nasıl bulu- yorsunuz? — Ecnebi memleketlerdeki — pehli- vanlara nazaran Türk pehliyanları çok kuvvetlidir. Bilhassa cüsselerine naza- ran kuvvetleri harikulâdedir, diyebili- rim, Tekniklerine gelince: Minder üs- tünde yere yatmış vaziyette teknikleri çok zayıftır. Buna mukabil ayakta gü- zel güreşiyorlar. Sonra görüyorum ki ü bir saat mütemadiyen güreş yapabili- yorlar, Eenebi pehlivanların hepsi bu- nu yapamaz. Teknik bahsinde size bir misal de gösterebilirim. Pazar günü yapılan Babaeskili İbrahim - Tekir- dağlı Hüseyin maçında, eğer Hüseyin- de tam bir teknik olsaydı karşısındaki- ni gayet kolay yenebilirdi. Fakat yal- nız kuvvetini kullandı. İbrahim de s1- rım gibi bir çocuk olduğu için bu acı kuvvete kolaylıkla mukavemet etti., — Pazar günü karşılaşacağınız Ka- ra Ali hakkında ne düşünüyorsunuz? Onu yenebilecek misiniz? Yeneceğini- ze kani iseniz ne kadar zamanda sırtını yere z? — Kara Ali teknik itibarile bütün 'Türk pehlivanlarından yüksektir. Ve her zaman için tehlikeli bir pehlivan- dır. Tekniğinin yüksek olmasına sebeb, Avrupada çok dolaşmış bulunmasıdır. Kendisile pazar günü yapacağımız ma- ça gelince: Eğer müddet uzun olursa güreşin benim lehimde biteceğine yüz- de yüz eminim. Vakit tayin edemem. — Tekirdağlı Hüseyin hakkında fik- riniz nedir? Onu da yenebileceğinize kani misiniz? — Hüseyin kuvvet itibarile çok yük- sek bir pehlivandır. Kendisini ilk gör- dar kuvvet bulunabileceğine ihtimal vermiyordum. Bu pehlivan eğer tekni- ğini ilerletirse önünde durulamıyacak kadar müdhiş olacağı muhakkaktır. Kendisine Avrupaya giderek bir sene kadar kalmasını tavsiye ederim. Hüse- yinin bazı pehlivanları yenemediğinin sebebi, karşısındaki pehlivanın daima müdafaada kalmış olmasından ileri ge- liyor. Eğer karşısındaki müdafaada kalmamış olsa ve yerde güreşseler Hü- seyinin yüzde yüz kazanacağına kani- im, Onunla yapacağım güreşe gelince: Bunun neticesi üzerinde size şimdiden bir şey söyliyemem. Bunu ancak Kara Ali ile yapacağım güreşten sonra tayin edebilirim. BAA Ö eRcüi Üdrladlir HnAÜÜÜ- Hai Cek Şeri tarafı bitti. Ponuşmayı biraz da ( koduya sürükledim: — BSiz dedim. Ali Baba ismini nan Ermeni pehlivanla güreşmişi Onun ringde namaz kıldığını söylü lar, doğru mu? Ali baba için şar nın biridir diyorlar. Cek Şeri güldü: — Doğrudur. Güreş yapmadan e seccadesini ringe serer ve bir mü yere yatıp kalkar, Bu esnada baş da Hindlilerin sardığı sarıkların bulunur. Bunu bayretle seyreden / rikalılardan bazıları işin uzadığını rünce sabırsızlanırlar: «E yetişir at diye bağırırlar. Bazıları ise dinda lar: «Susun, günahtır! Bırakın ik tini yapsin!» diye bağıranları sustü ya çabşırlar. Amerikadaki güreş mx ti bunun Ermeni olduğunu bilir. F diğer bütün Amerikalılar onu Tü: larak tanırlar. Bu adamın pehliv: tarafı hiç de fena değildir. Hattâ sektir de diyebilirim. Eski Türk pehliyanları hakk ünceniz nedir? — Türkler vaktile çok yüksek livan yetiştirmişler. Fakat şimdi Türkl: ne de ecnebilerde o ây bir pehlivan yoktür. — Cim Londos için: eBir pehli dan ziyade aktördür» diyorlar, E ne dersiniz ? — Cim Landos'un aktörlüğü va Fakat ayni zamanda iyi bir pehli dir da... — Bundan evvel Türk pehlivs rından birile hiç karşılaştınız mı? — Evet, Dinarlı Mehmed ile An kada iki defa karşılaştım ve kend ikisinde de yartmşar saat zarfında dim. Bundan iki sene evvel de Attı gitmiştim. Dinarlı ile orada da bir reşim vardır. Bu güreşte de Dina 58 dakikada yendiğimi hatırlıyoru: Hayrettin Başk Slavyanın gelmesi artık kat'ileşti İstanbul Festivali münasebetile | dan bir müddet evvel çağırılan Çe rin Slavya takımı uzun muhaber den sonra Çek federasyonunun m ade vermemesi yüzünden gelemiy ğini bildirmiş ve Festival Komites Yımanlıların, Olimpiyakos takı: gelirtmeyi kararlaştırmıştı. Festival komitesi dün Prag'dan telefon almıştır. Slavya klübü ev ce vük! olan daveti kabul ettiğini, £ rasyondari izin temin edildiği içir tanbula müteveccihen yola çıkıl üzere olduğu bildirilmiştir. Festival komitesi bu müracaati bul etmiş ve yapılacak maçların F ramını tesbit eylemiştir. Bu programa göre Slavya, 27 a tosla Galatasaray - Güneş muhteli le, 28 ağustosta da Beşiktaş - F muhteliti ile karşılaşacak, 30 ağust revanş maçı yapılacaktır. Fuar m sebetile Slavya takımının İzmirde küniynüre çi İ Z üA

Bu sayıdan diğer sayfalar: