12 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

12 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A .. Hergün Çekoslovakya Meselesinden harb çıkmaz Yazan: Muhittin Birgen ekoslovakya meselesi, günün en helecanlı giyaset dramını teşkil etmekte berdevamdır. Telgraflar, radyo- lar dünyanın her tarafına gerginlik ve tehlike haberleri neşrediyorlar. Harb mi? Sulh mu? Meselesi etrafında münakaşa- lar gittikce hararetleniyor. Alâkadar dev- let adamlarını bir şatranç masası etrafın- da, alelâde bir oyun maçı oynar veya seyreder gibi, meşgul ettiği şübhesiz olan bu dava, cihan cikârına onlardan çok fazla heyecan ve hattâ huzursuzluk veri- yor. Biz bu sütunlarda bütün gürültünün bir pazarlik davası olduğunu son günler- de iki defa söyledik. Meselenin bizce bu kadar serin bir sükünetle mütalca edil- mesini fazla nikbinliğe atfedenler «Bu'ne bitmez pazarlık?» demekte haklı olur- lar. Ancak, bitse de, bitmese de, biz fik- rimizde sabitiz: Çekoslovakya etrafın- Resimli Makale: Vindsor Dühkü hışı daki gürültü, hissedarı çok olan bir mâal üzerinde yapılan bir pazarlıktan başka bir şey değildir. Sırf bu meseleden dolayı bür harb çıkamaz. * Bir kere şu ciheti unutmıyalım: Çekos- lovakyada bir takım milliyetler var; bun- ların içinde en kalabalık olanları ve en çok hak edebilecek bir mevkide bulu- nanları Almanlardır. Bu Almanlar Al- Mmanyaya bitişik ve yüzde doksandan fazlası nasyonal sosyalisttir. Almanya, Avrupanın en büyük askeri kuvveti ol- mak mevkiini de tekrar elde etmiştir. Şu halde, dünya yerinden oynasa Südet me- selesi Almanlık lehine bir hal yoluna gi- recektir. Nasıl? Bu bir şekil meselesidir. Ne vakit? Bu da ancak bir zaman mese- lesi olur. Çekoslovakyanın zihniyeti ve psikolo- Jisi bu davayı halletmeğe müsald bir şek- le girinceye kadar da önümüzdeki müna- kaşa, pazarlık gürültüsü devam edecek- tir. Bugün Prahahükümeti henüz mesele- yi halledecek bir ruh havası ıçine girmiş değildir. Henüz dünya şartları Üzerinde bazıi ümidleri vardır; bu ümidler devam ettiği müddetce münakaşa da uzar, Fa- kat, davanın esasında haklı olmadığı için, nihayet yorulacaktır. * İkinci derecede de şunu kaydetmeliyiz: Çekoslovakya etrafındaki münakaşa he- nüz en hararetli safhasına girmiş değil- dir. Her iki taraf da kuvvetlerini sahneye yavaş yavaş atıyorlar. Hararet de yavaş yavâş yükseliyor. Hertüz Südetler sükü- netlerini muhafaza ediyorlar; henüz Çe- koslovakyanın dahili sükünunu ihlâl e- decek harici bir münakaşayı dahili bir mesele şekline sokacak vak'alar zuhür et- memiştir. Halbuki siyasi mücadelenin en son haddine kadar kızışması için Çekos« lovakyada milliyet meselelerinin kanlı | bir şekil alması da lâzımdır. | Belki günün birinde Südetlerin de Çek | ifratlarına karşı ifrat ile mukabele ede-| Fransada geçirecek Vindsor Dükü ile Dü: i, Parise gel- mişlerdir. Niyetleri kışlık bir köşk bu- klup yerleşmektir. Resim Gare de Ly- on'da alınmıştır. da iki senenin, hattâ beş senenin ne e- hemmiyeti vardır ki zamanla halledilecek bir iş âçin Hitler Almanyayı harbe sev- ketsin? Hayır, Bay Hitlerin yaptığı bütün işle- rin ve söylediği bütün sözlerin ruhu ted- kik edilirse görülür ki Çekoslovakyadaki Alman ekalliyetleri meselesini halletmek ve daha geniş şekli ile Çekoslovakya- yı milliyetler meselesi yolile yıkmak si- yaseti için bu memlekete karşı bir taar- rüz yapmak fikri ondan uzaktır. O, bü meseleyi harbden evvel ve harbsiz olarak halletmelidir. Almanya kendi hasımları karşısına bir kere daha top ve süngü ile çıktığı zamlan Çekoslovakya meselesinin dörtte üçünü olsun halletmemiş bulunur- ceklerini göreceğiz. Şimdilik polislerin sa zayıf kalır; bufun için bu meseleyi mahkemeye verilmesini istemekle iktifa eden Südetler, belki de günün birinde *polislerin üzerine hücum de edecekler. Battâ, bütün Südetlerin, arkalarındaki Alman süngüsünün gölgesine güvenerek isyan ettiklerini ve tam bir muhtariyet i- lân eylediklerini göreceğiz. Bugünkü saf. hadan o safhaya kadar gitmek için de hayli yol vardır. Bu yol, Hitlerin sabırlı- Dbih derecesinde uzayabileceği gibi Çe- nisbetinde de uzar ve belki de daha evvel, istikametini değiştirip muvakkat de olsa bir anlaşmaya kadar gider. Fakat, harita- da böyle bir isyan da vardır vo bunu gör- Zaman da ne hayrat etmeliyiz, ne de «İşte harb!» diye ümidsizliğe düş- meliyiz. Yalnız bu meseleden dolayı çıka- cak olan bir harb, son dakikada bertaraf edilebilir. — * * Bugünkü Avrupanın bütün milliyet meseleleri bu tarzda halledildi. Kısa hal- ledilmiş hiçbir milliyet meselesi görül- müş değildir; fakat halledilmemiş olanını da görmedik. Bizim davamız, Hatay me- selesi, 0 da ancak bir safhasile, en kısa iki senede halledildi. Südet meselesinin ve bütün Çekoslovakya milliyetleri da- vasının da hiç olmazsa iki sene sürmesi meden tabif olmasın? Almanlığın hayatın- sulhan halletmedikce harbe tarafdar ol« maz ye bu dava dolayısile bir harb gıkar- mayı bugün hiç istemez. Bugünkü Al- manya dünkünden çok farklıdır Ö bugün #«Harb için harb!» demiyor. Sulhan alına- ctak şeyleri sulhan almayı elbet tercih e- decektir. Südet meselesi ise sulhan halli müznkün, hattâ sade mümkün değil gayet tabil olan işlerden biridir. * İşte bu sebeblerden dolayıdır. ki biz Çekoslovakya dramımı sükünetl> seyredi- yoruz ve hattâ bugünlerde işlerin biraz daha kızışmasını bekliyoruz. İSTER temizdir, fakat yan sokaklara sapınca İSTER Muhittin Birgen — İböyle götürmüşlerdir. İstanbul şehirnin ana caddeleri nisbeten muntazam ve temizlik te, bere iç taraflara sokulunca her ikisinden de e- ser kalmaz. Bu noktayı bilmiyen yoktur, fakat senelerden- beri neden yrpumamışız sualine gelince, mutlak bir cevab vereni biz iIk defa olarak bugün gördük. Bu, bir arkadaştır. Evvelki akşam bir sayfiyeye gitmiş, raisafir kaldığı yer hoş, güzel, rahat, yalnız - sivrisinekli. Hergün bir fıkra Hatırlattım “Arkadaşlardan birinin çok sevimli ve çok zeki bir çocuğu var, Arkadaş, geçen - gün “çocuğile beraber sokağa çıkmış.. bir pastacı dükkânı önünden £ geçerlerken çocuk babasind: — Baba, demiş, bana bir pasta al san nâstıl olur.. Babası kızmış: — Olabilir. Fakat şunu bilmelisin ki iyi bir çocuk böyle şey istemez, onu büyükler hatırlarlar. Çocuk boynunu bükmiülş: — Ben de istemiş değilim baba, sa- dece sana hatırlattım. Üai e sasl A Kral Zogo geçid Resmini takib ediyor GreenesererrEEDENNE e SAA aLAceSa DA DA ASA v Kral Zogo, Kraliçe ve altı kız karde- şinden üçü lle birlikte tahtına çıkışının onuncu yıldönümünde 3 E Havalaıgd e Yapıp yıkmak meselesi, — İngiliz Hava Nazırı İngiliz hava nazırı Sir Kingslivud, balon kampında teftişlerde — bulunup bir müddet havalandıktan sonra, baş- tan girdiği bir balon torbasından dı - garı çıkıyor. Ötomobil şampiyonuna ceza.. Otomobil fle saatte 500 kilametre kate- den dünya otomobil çampiyonu G. Eys- ton'un başından geçenlerde hoş bir vak'a geçmiş, husust otomobili ile Londra so- kaklarından 61 kilometre sür'atle geçti- Rinden dolayı seyrüsefer memuru tara- fından çevrilerek mahkemeye verilmiş- tim. Hâkim, şampiyonu «bir» İngiliz lirası cezaya mahküm etmiştir. Eyston kendisinin otomobil kullanma- Arnavudluk 'da üstad olduğunu ve kazaya meydan vermesi ihtimali olmadığını ileri sürmüş Dracda askeri geçid resmini seyredi - ise de cezadan kurtulamamıştır. yor. Mısırda öküzlere karşı İzzet ve ikram Gösteriliyor Saçları sarartan su İngilterede Ehelmsford civarında bu- Tunan Broomfield köyünde şimdiye kadar hiçbir yerde görülmemiş hâdiseler ol- muştür, Köyde ihtiyaca kâfi su bülunmadığını gören belediye ctvardan su getirmöğe ka- rar vermiş, fakat belediye, henüz işe ko- yulmadan evvel köydekl kadınların mü- mancatile karşılaşmıştır. Meselenin içyüzü şudur: Broomfield kadınları asırlardanberi ge- rek saçlarının sarılığı* gerekse cildleri- nin güzelliği sayesinde bir şöhret kazan- mışlardır. Köy halkına göre bütün bu - Sözün Kısası Lisan lâübaliliği E. Talu onuşurken, yazarken, - dikzıl' ediyorum - Tisana karşı öyle lâübali davranıyoruz ki, bunun önüne geçmek gitgide zaruret kesbediyor. , Eski zamanda cühelâ takımının mus-, telah konuşup ta okumuş görünmek me- rakı bazan pek gülünç neticeler verirdi. Bugünküler gülünç dlinaktan ziyade çok defa acıklı bir cehalet manzarası are zediyorlar, Bilmemek ayıb değildir. Fakat bilim miyen bir şeyi bilenlere olsun sormadan ortaya atmak, kullanmak ve hatada ısrab. etmek affolunmaz bir kusur sayılır. — | Meselâ epey zamandanberidir, Hisanıs- mıza bir tâbir-girdi: Metres hayatı yaşam mak.. filân adamla falanca kadın «met« yes hayatı yaşıyorlarmış'» Metres hayatı nedir? Metres hayatı yaşanır mı?.. Böyle bir terkibi en önce icad eden her kimse, türkçenin güzelliği aleykine bir suç işles Tiştir. ! Sonra, bir müddettir, evkafın; müzes lerin faaliyöte geçmeleri münasebetile bir tâbir daha kullanılmağa başladı: Ros« tarasyon tamiril! | Restorasyon, herhangi bir binayı bi âbideyi eski haline irca etmek demektir. Bu, hir nevi tamirdir. Hattâ etamir» sös zü, kendi kendine restorasyöon manası ifade eder. e Şu halde; restorasyon tamiri, eskiden alay mevzuu olan Bahiâli kapısı, ay mehi«e tabı, atlı süvaft; denizin lebi deryası kas' bilinden müngasebetsiz bir terkib oluyor4 Bundan başka, hatıra gelen manasıa bir tâbir daha var: Aile kadını. Kaç defa, gençler konuşuyorken, kus lağıma çalındı: — Kimdi:-o, geçen gün yanındaki? — Vallah, billâh monşer, zannetliğin gibi değil.. aile-kadını idi! Ne murad edildiğini anlamıyor değile Nim ama, tâbir yan çirkin.. ne olurdu, Üstümüze başımıza ettiğimiz kadar, ©, aslında çok zengin, çok temiz, tok a< henkli olan dilimize, canım türkçeye de itina etsoydik?i. .d E. Talu eee seee receneerer aa bekanekAke saKa ber ea se b ser eee reesnaz, Selânik fuarı Dün açıldı Atina, 11 (A.A.) — Selânik enternasyos nal fuarı bugün açılmıştır. Bulgaristan, Arnavudluk, Romanya, Türkiye, Yugosi lavya, Almanya, İtalya ve Polonya biret paviyonla fuarda temsil ediliyorlar. İtalyada amele yevmiyelerine zam yapıldı Milan, 11 (A.A.) — Mensucat endüstrk si patronlar federasyonu ile bu endüstri işcilerinin federasyonu arasında akdedle, len bir itilâf mucibince eylülün bırinderi itibaren amele yevmiyelerine yüzde W nisbetinde zam yapılmıştır. © Yunan Başvekili Aünıy; : döndü Atina, 11 (A.A.) — Başvekii Metaksas, Kammena'da geçirdiği tatilden buğün Ar tinaya dönmüştür. : Bir tramvay bir yolcuya çearptı Vatman Yusufun idaresindeki 150 numralı tramvay arabası Beyoilunü,' İstiklâl caddesinden — geçerken Demir, .'î.—minde bir şahsa çarparak — başındani yaralamıştır. Yaralı tedavi altına alına Mısırda Eski Kahirede Nilin taşmasile, | Bu sebebden bütün köy kadınları kıyame | Miş, vatman yakalanmıştır. sulara kapılan bir öküzü kurtaran yer-| ti kopararak, mitin; gler yapmışlar, Baş: liler, onu izzet ve ikramla bir eşek ara-| vekâlete, Krala telgraflar, istidalar gön- basına bindirmişler ve mandıraya kadar İNAN, İSTER intizam da eksilir, diyor, İNAN, İSTER Arkadaş uyuyamamış, pencerenin önüne geçerek düşün- müş, ve muammayı halletmiş: — İstanbulun bütün sokakları yekdiğerine eklense ta- mam 1200 kilometrelik bir yol tutar, bu, İstanduldan Kay- seriye kadar uzanan bir mesafe demektir, İstaabul sokak- larının tamamen yapılamamış olmasının sebiıbi budur, dermişlerdir. Neticede köye su isalesi işi 1941 senesine kadar tehir edilmşitir. İNANMA! İNANMAIL TTAKVİM — 3 lalğğin — | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: