21 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

21 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bir fantazinin sonu Yaran: Muhittin Birgen ondra içtimandan sonra ka- rarlaştırılmış olan prcnsiple;- teferrüatı ne olursa olsun, artik peti- ryi görüyoruz: Çekoslovakya, Vc'nıılkı (Versay) muahedesinin ona vermiş oldu- ğu imkânsız şeklile, tarihe karışmıştır. Çek - Slovak devleti puçahn:mı_k. !.ılç olmazsa, kendi cürmüne göre, bir kuşa benziyecektir. Evvelki gün, Fransâ hari- ciye nazırının yanından çıkarken hey_e- can ve teessürle gözlerinin yaşırdığı gü- rülmüş olan Çek sefiri ağlıyabilir; fakât, bütün dünya, sulhün temin edilmiş olma- sından dolayı memnundür. Bu suretle, 918 1 takib eden vukuat ara- sında, eski bir sotyalistle eski bir radika- lin kafalarından çıkmış olan fantezi, ni- hayete ermiş oluyor. Marksizmin büyük müfessirlerinden biri olmakla maruf Sâ- bık Çekoslovakya Cumhurreisi Masarik, anlaşilması tüşkül olan müfrit bir nas- yonalizm ile Çekler için, haklarından büyük bir devlet kurmak istemişti, Cle- mencesu (Klemanso) da Almanyaya karşı aldığı emniyet tertibatı ıxasın_dı. öyle bir Çekoslovakya lasavvur etmişti ki, o etrafında bulunan bütün memleket- ler, bütün milletler ve oütün komşularla ihtilâf halinde bir bünyeye malik olsun! Bundan dolayı bu Çekoslovakyanın hu- dudları içinde dokuz milyon Çekin yanı- na âltı milyan da Çek olmıyan millet koydu. Fransız muzafferiyetinin Babası, bu usul ile Çekoslovakyayı Fransanın tabil ve zaruri bir müttefiki yapmak is- tiyordu. Zamaneye anun eli ve kalemi hâkim olduğu için Clemenceau istediğini yaptı. Düşünmedi ki millet hakları, milliyet prensipleri, bir devletin keyfi ile bu de- receye kadar ayaklar altına ahnamaz; © bunu düşünemediği gibi sosyalistlerin büyük hocalarından biri olan Masarik te kendi prensiplesine hiyanet etmekten kurtulamadı, Çeklere milli haklarına sa- hib olmak hakkını tanıdığı halde Alman- lara, Macarlara, Lehlere böyle bir hak tanımadı. * Masarik te, Clemenceau da bir devlet değil, bir fantezi yarattıklarının farkın- da olmadılar. Bugünkü Avrupa milliyet Avrupasıdır. Milletlerin hiç olmazsa Avrupada, birbirlerinden ilele- bed ayrılamazlar. O zaman bir sosyalist le bir radikal bunu düşünemediler ve Av- rupa da bu yüzden yirmi senedir dalma rahatsız oldu. * Çekoslovakyayı Çekoslovakya olduğu zamanlardanberi muhtelif fasılalarla bir kaç defa ziyaret ettim. Daima şuna dik- kat ederdim: Otellerde bir tek almanca yamı bulunmaz, bunun yerine her şey fransızca olurdu. Kapıcıya almanca göy- lediğim zaman almanca cevab vermek- ten memnun görünmezdi. Halbuki soka- a çıktığım zaman nereye gitsem, nere- de almanca söylesem cevabımı alırdım ve etrafımda her adımda bir almanca işitir- dim. Halbuki, Alman kültürünün hâktm inkişafı altında teşekklil etmiş olan bu memleketten, cebren, Almanlığa muhalif ve Almanya düşmanı bir siyast camla ya- ratmak, ancak bir fantezi mahsulü olur. Böyle bir fantezi ise en mükemmel şart- lar içinde nihayet yirmi sene yaşıyabi- lirdi. Bugün o fantezi sona eriyor ve Fransanın Orta Avrupadaki harb sonu siyaseti son iflâsını ilân ediyor. İnsanlık, Avrupalılık ve hak bakımın- dan hazin olan bir müşahede de şudur: Fransa Çekoslovakyayı son dakikaya ka- gar tuttu; sade tutmakla da kalmadı, onu teşci etti, mukavemete sevketti; biraz gayretle kolay bir anlaşmanın mümk'ün olduğu zamanlarda bile, onu sert ve ha- şin bir mücadeleye sevketti. Fakat, sün- güye davranmak dakikası geldiği zarffan, Fransa Praga gidecek yerda tayyareye bindi ve Londraya gitti. Oradan da, Çe- koslovakyaya, tarih! idam kararını bildi- ren telgraflar gönderildi! Bu müşahede hazindir, fakat, zâhirde göründüğü gibi Fransanın şerefine na- kise veren bir hâdise değildir; Fransa dövüşmekten korkmuş gibi görünse de hakikatte, hak önünde boynunu eğmeğe mecbur olmuş demektir. Bugünkü dün- yanın en büyük hakleı ve en büyük ha- kikati milliyettir. Almanya, Alman olarak Südetler üzerinde hak tddia edemediği müddetçe belki hakkını ona vermemek Resimli Makale : Gurur, zayıf adamın elinde bir kalkana benzer, onu bir gok ahvalde küçük düşmekten kurtarır, fakat kuvvetli ada- mın elinde zehirli bir hançerdir, karşısına çıkag hefkesi ya- ralar, her iki takdirde de hem yokluğu, hem fazlası zarardır. — Gurur e Zayıf zamanlarınızda aşağıdan yukarıya, küvvetli zama- nınızda da yukarıdan aşağıya bakmaktan çekininiz, kalbi fethâden nazar, Güz bir plân üzerinde gözden göze geçen, en çok dinlenen söz de ağızdan tabit olarak çıkandır. | 20 kilo ağırlığında Ve 100 senelik Bir çiçek hığı da 10 kilo gelmektedir. Çiçeğin sa - hibi bunu babadan oğla intikal eden bir nevi gayet kıymetli miras diye telâkki etmekte, üzerine tir tir titremektedir. mümkündü. Fakat, milli bir hak iddiası vaki olduğu müddetçe bu iddiaya «ol- maz!» diye cevab verip bu cevabı teyid için kılıca sarılmak mümkün değildir. Fransa, son dakikada korkmuş değil; bel- ki de hakkı tanımamaya cesaret edeme- miştir. * Geç olsun da güç olmasın. Çetin bir mücadele neticesinde de olsa, bir zaman- danberi, Avrupadaki harb sonu haksız- lıkları birer birer tamir ediliyor. Tamir plânları İngilterenin elinden geçiyor ve mimarlığı da o yapıyor. Bu suretle, ya- vaş yavaş, Avrupayı normal bir milliyet prensipi Üzerine oturtmak mümkün ola- caktır. Bu prensipler kuvvetlendikçe, milletlerin hakları mukaddes bir ruh al- dıkça Avrupa insanlığı da yavaş yavaş rahat edecek ve insanlara refah vermek- ten başka bir kabahatı olmuyan sulh için de devamlı bir istikbal imkâinları kuvvet bulacaktır. Bütün kalbimizle temenni edelim ki Avrupa, küçük veya büyük, bütün milletlerin mukaddes we tabil olan haklarına riayet etmeği öğrensin. Bize esaslı bir sulh devri açacak olan yegüne siyaset yolu budur. Avrupayı, tam bir ahenk içinde, elele ve sulh fiçinde, mede- niyeti ileri götürmeğe çalışan bir mem- leket haline getirmek için bu ruhun hâ- kim olması lâzımdır! Çekoslovakya, fena maksadlı bir siya- setin, haksızlık üzerine kurulan bir sulh sisteminin yarattığı bir fantezi idi. Bu İSTER Bu kaknos nebatı 100 seneliktir. Ağır- | ..........__..._.....:......._.. AAA Hergün bir fıkra Ricamı yerine getir- mediğiniz için size kızabilirdim Fransada on beşinci Lui, mahkâüm olan bir asilzadenin affini, parlamen- to reisinden mektubla Tica etmişti. Kralın bu ricasına mükabil, mahküm esilzade affedilmemişti. Bir müddet sonra parlamento reisile kral karşı- laştıkları zaman, kral: — Himaye ettiğim asilzadeyi affet- tiniz mi? Diye sordu. Parlamento reisi: — Fakat haşmetmeab, öyle bir cü- rüm işlemişti ki.. affi imkânsızdı Cevabını verdi. Kral güldü: — Ricamı yerine getirmediğiniz i- çin size kızabilirdim. Fakat ne çare | ki sizden umduklarımı, bekledikleri- ı mi ayni zamanda yerine getirmiş ol- ? duğunuzdan dolağı kırmayorum. ı A ! i î | | | O TESĞRER A F 10 sene içinde Harblerden ihi buçuk Milyon insan öldü Ön sene evvel Milletler Cemiyeti hi - mayesi altında muhtelif devletler tara - fından imza edilen Brian - Kellog mua - hedesi muharebeyi kanun haricine atarak milletler arasında daimi bir sulh tesisi temin emelile ortaya konülmüştu. Bu muahede imzasının ilk an senesi zarfın- da verdiği netice şudur: Bu müddet zarfında zuhur eden dört muharebede iki buçuk milyon insan te- lef olmuştur. 1 — Bolivya - Paraguay muharebesi. 100 bin insan, 2 — Habeşistan muharebe- sinde 50 bin Habeşli, 5 bin İtalyan. 3 — İspanya muharebelerinde bir milyon « dan fazla insan. 4 — Çin - Japon harbin- de bir buçuk milyon insan telef olmuştur. Kan vericiler cemiyeti Cenubt Afrika hükümeti bir «Kan ve- riciler cemiyeti» ne malik dünyanın ye- gâne memleketidir. Bu cemiyetin üyele- rinin sayısı 500 dür. ——— fantezi bugün yıkılıp giderken, temenni edelim ki dünya daha iyi, daha hak Üze- rine kurulmuş bir dünya şeklini alsın. Muhittin Birgen HS TER İNAN, Notası her sene 20.000 nusha Satılan şarkı İngilizlerin tanınmış bestekârlarında: .Ormanda> şarkısile 25 senedir İngil halkını büyüleyen Landon Ronald 68 ya- şında bulunduğu halde ölmüştür. Bu şar- kınım notasından her yıl, 20 bin nüsha sa- tılmaktadır. Ronald iki yaşında iken pi- yano çalmaya başlamış, 14 yaşında bir orkestrada flöt çalmış, 16 sene de 60 lira haftalıkla, başka bir örkestrada piyano çalmıştır. Bundan sonra uzun müddet meşhur keman üstadı Kubelihin partönerliğini yapmıştır. Finlandiyalı bir muallimin kızı Avrupa güzellik Kraliçesi oldu Kopenhagda tertib edilen güzellik mü- sabakası bir çok maceralardan sanra ni- hayete ermiştir. Avrupa güzellik krali - çeliğini Finlandiya güzeli Sirko Salone kazanmıştır. Bir köy bhocasının kızı olan 938 Avrupa güzellik kraliçesi bütün ha - yatında yüzüne kat'iyyen makyaj yapma- dığını söylemektedir. Sarışın ve mavi gözlüdür. Yaşı ancak yirmiyi bulmuştur. Bu müsabakaya girişinin sebebini de göyle izah ediyor: «— Memleketimde güzellik müsabaka- ları kadınlar için atletizm müsabakaları olarak telâkki ediliyor. Ben her ne ka - dar atlet değilsem de bu müsabakaya İş- tirak ettim. Kazanacağımı hiç beklemi - yordum» demiştir. İNANMA! Bir dostumuz anlattı: «— Fabrikamızın yanı başında meşrutiyetin ilânı günle- rinde binası yandığı zamandaberi metrük bir ev arsası var- dı. Fabrikayı genişletmek lüzumu hâsıl olunca bu arsayı sa- tın almak istedik, sahibini bulduk, ihtiyar bir kadındı. Civa- rımızda toprak fiatı metre murabbaı başına 5 lira olduğu halde kendisine 6 lira teklif ettik. Satmam, dedi. Bir müddet sonra ihtiyacımız artınca 8 Jira verdik. Gene başımı salladı. Fiatı 12 liraya çıkardık, gene red cevabı verdi. Biz kadımın bu yere mutlaka ihtiyacımız olduğunu bildiği için azami parayı koparmak kurnazlığını göstermekte oldu- İSTER İNAN, Buna zahib olmuştuk, kendisini bir defa daha gördük. Ve büyük bir hamle yaparak 5 liralık mala 24 lira verdik: — Bu para ile bir fabrika muhitinde, çaresiz gürültülü bir yerde değil, fakat Taksimde de bir arsa alabilirsiniz, dedik. Gene başını salladı, maamafih biz gene kadının daha fazlaya göz diktiği zehabında sebat ediyorduk. Fakat geçenlerde ne görsek beğenirsiniz? Kadın o yere bir bina yaptırtmaya baş- lamaz mi? Hakikati bilâhare anladık, meğer kadıncağız o arsaya sahib olanların bir gün bir define bulacakları hak- kında derin bir kanaate sahib imiş.» İSTER İNANMA! Sözün Kısası Hafta tatiline muarız E. Talu D emindenberi nazarlarını haftâ tatiline dair bir fıkranın üze« vı'îıule.ıı ayırmıyan bu adam, elindeki gâ“ zeteyi öfke ile birdenbire yere attı. Otobüsün içinde bütün bakışlar me« rakla ondan yana dönmüştü. İzahata gi“ — Hatfta tatili.. hafta tatili!. Bunu icad edenlerin tuzları kuru, işleri tıkırındaâ galiba. Herhalde, çoğu bekâr ve kafalari dinç insanlar olacak. Zira, başka türlü bu hafta tatili mecburiyetini ortaya koy- maz, derdli başlarımızı bir belâya dahâ sokmazlardı.. Dnliyenlerden biri: — Fena mı? Haftada bir buçuk gün ne“ fes alıyorsun.. diyecek oldu. O büsbütün köpürdü: — Ben mi Ben mi nefes alıyorum? Hâşâ! Sanki sen de nefes alıyorum der“ sen, sana da inanmam. Bu iddian ya ken« di kendini aldatmağa matuf bir nevi tek kin, yahud ki düpedüz riyadır. Bana, haf- ta tatilinden istifade etmiş, kafasını ve vücüdünü dinlendirmiş tek adam göste“ remezsin. Bekârlarla zenginler müstes« na. Zaten bunlar için yorgunluk ta mev- zuubahs değildir, Gelelim ötekilere.. biz- Tere.. şu, hafta sekiz gün dokuz can tüke“ tenlere, ter dökenlere, burunlarından s0“ Tuyanlara.. bunlar hafta tatilinden yan“ mışlardır. Neden? diye sorma, Eğer seli de bizlerdensen iyi düşün, Pazar angar“ yazı öbür günlerin angaryasından üstül değilse bana küfret, Ç Nefesini tazelemek için bir lâhza dur“ du; sigara yasağını unutarak paketind davrandı; sonra da hatırlayıp tekrar ce“ bine koydu. t — Ne diyordum? Ha! bir kere o, cü* martesinin yarım günü yok mu? Onü sayma. O, nasıl olsa güme gidiyor. Zirâ bu şehirde ev kiraları bizim kıratta 3“ damları en uzak semtlerde — oturmağıi mecbur ettiği gibi vesaiti nakliye tarife- lerini de insanların ihtiyaçlarına uydur- mak bir türlü mümkün olamıyor. Saaf Birde işint terkeden bir kimse, Yenimâ* halleye saat kaçta varır, bunu şöylece biff hesabla da ver fetvayı! Ertesi gün, pazar.. uykuyu biraz uzat* mak, yatağın ılık kucağından bir parçü geç ayrılmak istiyorsun, değil mi Göre- yim seni, yap! Çalgılı vapurdan, — şehif haricinde kalâkson yasağını hiçe sayali otomobile.. yetmiş iki diyardan koğut manın tesellisini haftalı Hünkâr suyu tt nezzühünde arıyan Beni İsrail kafilele- rinin şamatalarına.. pratika istemek içil Büyükdere hizalarına gelince acı acı dür dük öttüren şileplere, ekzosu ne kadaf çok patırdılı ise cakası o nisbette artali takalara kadar, bütün her şey bu tatli sabah uykunuzun düşmanıdır. * Sonra, yataktan kalktınız, değil mi? Bayan, evin bütün bir hafta görülemedik işlerini size yükler. Kendi boyunun eri* şemediği örümcekleri tavan süpürgesil almak size, avizenin ampulunu değiştir” mek size, bahçede seccadeleri dövmelk size, su küpünü doldurmak size, hamatli böceklerine, tahtakurularına karşı — ilâf yapmak size, çocuklara lâlalık etmek 5* ze, damdan düşen misafiri ağırlamak Sİ* ze, bir gün evvel bahçeya serilmiş çamâ“ gırı toplamak size, konsulun sakatlanmf (Devamı 3 ncü sayfada) Büyük müsabaka KuT Yalnız çocuklar için 25 lira, 15 lira, 10 lira ve 100 kişiye de muhtelif hediyeler vereceğiz — |

Bu sayıdan diğer sayfalar: