27 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

27 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tabur ağasının sildi, Hissedilecek de de: yi Ne yapalım kumandan bey: mizden geldiği kadar, gayret 29 Sl hâidin te- Alay kumandanı, yaptığı 1€ j sirihden memnun olarak sözüne devam e Jırsınız. — Yanımıza, Tatar eğay! gi Köy köy dolaşmıya De çeri köylerde, ahvali şüpheli e v6 le böyle bir Mi ki em taharri; iyatı Tatar ağaya bi- yakırsinız. Onu, böylece oyalarsın: ai — Bu oyalama, ne kadar devem cek?.. > in edemiyece * — Onu, şimdiden Mo ket edecek * tam saat dörtte tarafından dışarı Çık yarım saat kadar gönderilecek olan masta bulunacaksıDıZ..: sorunuz, parola olacakt, — Altın horoz. — ân... isim müfrezemizle, ârA- — Böylece; nızda irtibat bulunacak. — Netice?. — Omu, bize bırakın, * LADIK LEYLÂ! dani sordu: in acaksını7. Orada! caksınız. Size a, gizlice te - a adama, ! ALLANA mı? J — Bir saat eve içinde yola Ly tsksim ettin? — Müfrezeyi — On pm AY yollardan gide- — Hepsi, 8 cekler, değil mi?. — Evet zi kaç nefer yar? aman çuvalları Fazla olursa, na zarı dikkati cel —. Mean h a gn ve yollarda, kimdilir eriflerin yi — kdar gine ket edeceksin? e lık, iyice karardı. Müsaade Di 4 fim. ederseniz, bie de derbi PR Sağ lie Alay kmde dural. 1 ladı: kulağını e. başi — Canım.. i EN v na de sanki hakikaten 0 arasındayım. zannı nün yaşı, iki çeşme > cak diye, ödü yopuyur adetâ azarlıyarak- sir asker kızı Gi Bağırdım amma, Bana bir şey söyliyeme ma rica etmiş. « vi buradan geçsin ik yim.» demiş.. Ne“ riyor. Yoksa, sen a Sakın haaa... Hele agi yaş göreyim. Na kemmel bir kiç cukluğun lüzum yım.. Allah, gelâimet ihsan etsin. Alay kumandanı, ki beyin boynuna daklarını bir ap 05 akay Mı olamadı. söylemek istedi. bk ey, boğa” İçinden saç ve taşan zel zında tıkanmış. 5 birden İhtiyar askerin le des r hasta gibi ii nmalı bi p mali bey, h n “Mecnun'un kollarını açtı: Ze ği de ateşler İS Bir $eY daha köylerde her 8€C€| kapıdan #rlarken, kö: 16:€ tane İ rastlıyor ayırarak idareye başladılar, İlsedi yü; “Jrah olarak t “İnandonu! holdular, Titriyen du-fr sAN 7 wyli (2. Ahdilham “Allaha ısmarladık Leylâ ke-| rengi bembeyâ? ker de bir telâş| n © Zâmana kada ni güç muhafaza edebilmiş olan bu hassas adam, köşe minderinin üze- rine oturmuştu. Di eklerini dizlerine dayamış, ellerini y v Derin yetle, hazin hazin ağlamı Kaldırımlara çarpan nallardan ki vılcımlar ayçriyar.. taş evlerin cephe ve duvarlarına çarpan şakırtılar, uzak: du. e Sârparak pen - İY, .eylâ, yüreği acı &oş ! 293 Leylâ yüreği acı'acı çarparak pencereye koştu r me-İcereye koştu. Üzüntülü bir rüya gör Tüğünü zannediyordu. Üç gündenberi, kalbi ezim ezim ezil- diği halde, Zekiye hiç bir şey hissettir- memişti. Ona karşı şen ve kayıdstz gö- rünmeye gayret etmişti. Fakat muhit, ona çok büyük bir korku vermişti. Bu havalideki yaların, hükümet me - kerleri ele geçirdikleri ları zulüm ve İş- ak hale gelmişti. (Arkası var) Barbarosun hayatı (Baş tarafı 9 “nen ai hareket ediyordu, Oruç e 0 coş kun ve âtaktı, Bu yüzden vakitsiz öldü, Barbarosun hayatını okurken : onun yüksek idarecilik : Cezayire geldi, ne sonra iki kardeş orad, geniş topraklara sahib o yer yer vasıflarına da kten bir kaç se- Aa on Kaleye ve İmuşlardı. İkiye Oralarda mlâki say. memurlar belki ilk defa olarâk Rüfus ve a dırdılar. Her târafa gönderileh vasıtasile memleketin ver, ğ ası ebileceği ver - giyi, çıkarabileceği Askeri tayin ettiler, 1518 de Hızır Reisin üç kan Ro ü ç ki şi dı dos ve İspanyol korsanları inde a olmuş bulunuyorlardı. Ancak o ni gerek halkın, gerek arkadaşlarının ar - zuları üzerine Cezayirin başlı başına v fiilen hükümdarlığına deva, Di us Barbaros lüzumsuz se; i lik. göstermezdi, Dü, i ” şman; iyi mele ederdi: Oğün Sel imei Iki kardeşi ü dükten sonra Cozayire ül bie : yollar müdhiş bir mağlübiyete uğradıla : na da Türklere yardım eki içinde y nde yi karaya ttlik ve insafsız. e Harb oldu, utulan kumandan F. veya Ternandoyu sar: il ayırdı; hek ağıt yan rdinand Hinde bulundu. Barbarosa o kadar güve- nen ve sevgi besliyen Cezayirliler bu tek- lifi de kahul ederek padişaha bir heyet gönderildi, Hayatında müfrit hareketlerden, zulüm. ve haksızlıktan daima çekindi:-Bir ara- lık Cezayirde bir isyan çıktı. Barbarosun sarayına hücum ettiler. Barbaros onları püskürttü. Yanındakiler «Cezayirlileri kılıçtan geçirmek» istediler. Barbaros ra- 7 olmadı. Yoldaşlar onun bu merhamet hislerinden açıkça şikâyet ettiler. Bar - baros halkı topladı, vaziyeti anlattı ve Yaptıkları nankörlüğü yüzlerine vurdu. Halk bundan o kadar İsyanı çıkaran yüz altmış kişiyi araların- dan alarak zincire vurdular, Cezayirin karşısında küçük bir ada ve bu adanın üstünde bir kale vardı. Uzun| zaman burası İspanyolların, şehir de Türklerin ellerinde kalmış, sürekl harb- her olmuştu. Barbaros burayı alırialmaz Ada ile liman arasındaki (o boğazda (30,000) esir çalıştırarak büyük bir mens , direk. yaptırdı; Cezayire güzel bir liman, i kazandırdı imiş gibi | Veya kumandan değil, ayni zamand Böylelikle yalniz bir amiral in » işaatçı ve mühendis olduğunu da göster- İdi, Barbaros kendi kumandasında olanlara İsiddet göstermez; onlardan körü körüne -Jitaat beklemezdi: Bir defa Aydın Reisle Barbaros Şahsi ser sından ziyade memlej an İspanyoj kap- endisine « 120,000, me Cezayire hücum edeteklerin! dü şündü, kabul etmeği Daha bene. Bez : a) 0 ig vrecek almadı. ni Barbarosta saltanat birsı zayire yapılan büyü hiç yoktu. Ce yi Buna râğmen şehri çok ş tahkem bir hale koydukt, etine geçmişti, ağlam ve müs. an gitmek istedi, fakat yerli sair) gekilip | sler Ve halk onu bırakmak istemeğil, «Sen gidi ider » sen bizim halimiz nice ol ar?» di zaman Barbaros onlara Orm dm ratorluğunun himayesine Girmek tekli » kurtularak i | Sinan Reis mevsimin kış olmasına rağ - men sefere çıkmak istediler. Barbarosun nasihatlerini dinlemediler. Fakat felâke- te uğradılar ve büyük zararla döndüler. Barbaros onlara kin beslemedi. Yeni na -| sihatler verdi ve o sayede zararlarını faz- lasile çıkardılar. Barbaros, arkadaşları ve sevdikleri uğ- runda her türlü fedakârlığı göze alırdı: iyerek | Kanunf Sultan Süleyman 1538 baharın - !da (150) geminin hatır olmasını ve bar - barosun Akdenize çıkmasını emretmişti, j Fakat paşalar kendileri tarafından ya - placak gemileri bitirmemişlerdi. Bar - baros eksik gemilerle yola çıkmıyordu. Onun çıkmadığını gören padişah sebebini sorar da vezirlerin tembellikleri anlaşı- lir diye korkuyorlardı. Barbarosa yal - vardılar, faydası olmadı. Fakat Salih Rei- sin Giridde Venedikliler tarafından g1 « kıştırılmak üzere..olduğu hakkinda “bir yalan uydurdular. Barbaros (150) gemi- eessir oldu ki| Hikâye : İhbar (Baş tarafı 12 inci sayfada) O gün sinemaya beraber giderek karı- sının âşığı ile buluşmasına mâni olmuş - tu. Acaba şimdi onlar ne zaman buluşe- caklardı Onları bir arada yakalamayı hâlâ ayni şiddetle arzu ediyordu. Ancak bu şekilde rahat bir soluk alıp genç ka- dınla arasında olan bağı koparabilecekti Fakat bir taraftan da elinde olmuıyarak onları birleştirmemeye, (o büluşmlarına mâni olmıya çalışıyordu. Eve gittiği zaman Nezihenin biraz ev- vel sokağa çıktığını söylediler. Hizmetçi onun bu haberi alır slmaz sapsarı oldu - ğunu görünce hayret içinde: «Belki Na - ciye Hanımda bulursunuz» dedi. Genç a- dam derhal sür'atle geri döndü. Naci - yelere gitti, fakat karısı orada yoktu. N ciye genç adamın böyle ziyaretlerine ali- şık olmadığı için hayretler içine Kaldı, turmuya ve bir çay içmiye icbar etti. Ara- dan yirmi dakika geçmeden Nezihe geldi. | Kapıdan girip te kocasını orada görünce kıpkırmızı oldu. Fakat ona «niçin bura- dâsin» diye de sormadı. Orhan hiddetten dudaklarını yiyor: «Buraya (o gelmeden evvel muhakkak âşığına uğradı» diyordu. Genç kadın söz arasında şapkacısına uğ- radığını söyleyince: «Beni şübhelendir - memek içiri işte güzel bir yalan.» diye, acı acı güldü, Aradan günler geçiyor, bütün gayre- tine rağmen Orhan genç kadını âşığı ile yakalıyamıyordu. Onun her dakikasını nerede geçirdiğini öğrenmek istiyordu. Buna da imkân yoktu. İşe başkalarını ka- rıştırsa belki bu mümkündü. Fakat iste- miyordu. Yalnız başına her şeyi hallet - meyi tercih ediyordu. Nezihe de artık on- daki gayri tabii hali keşletmişti. Gidip geldiği yerler hakkında izahat veriyor, genç adam kendisi ile beraber gelmek is- şinee ses çıkarmıyordu, Fakat Orhan bazan şapkacı, dişçi, terzi gibi yerlerde ediyordu. Nihayet bir , Gene eskisi gile karısı-| pt lâkayd davranacak, ondan| uzaklaşacaktı, bu suretle genç kadını serbest bırakmış olacaktı. O zaman o, tehlikenin geçtiğini zannederek ihtiyatı elden bırakacaktı, âşığı ile serbest serbest | dolaşacaktı. İşte tam o sırada Orhan en-| ların karşısına çıkacaktı | bir hafta yapabildi. Bu bir rfnda da bir cehennem hayatı! yaşadı. Şirete erkenden gidiyor ve es -| kisi gibi gayet geç dönüyordu. Fakat o-| rada İstediği gibi işleri ile meşgul ola -| miyor, akşama kadar karısını düşünüyor, «acaba şimdi âşığı ile beraber mi, şu an- da ne yapıyor » diye, şüphe ve kıskançlık içinde mahvoluyordu, Bu bir hafta zar -! fında gene bir imzasız mektub daha al -| mıştı. Bu mektub onun âsâbını büsbütün kamçıladı. Neticeye varabilmem için bir müddet daha beklemek lâzım diyordu. nin tamam olmasını beklerken mevcud (40) gemiyi alarak hemen Ege denizine açıldı. Barbaros, sayıya ve kuvvet üstünlüğü- ne tapan basit bir kumandan olmaktan uzaktı: Preveze harbinde kendisinin an- cak4122). gemisi “bulunmasına rağmen düşmanım her biri kendininkilerden bii- yük 54302). gemisini karşı yürümekten çekinmemiş, tedbirleri ve bilhassa ma - nevralardaki ustalığile parlak bir zafer kazanmıştı. Gemi sayısı itibarile üçte bir, top sayısı da on beşte bir nisbetinde düş- mandan zayıf bir donanmanın zaler ka- zandığı tarihte belki hiç görülmemiştir. Onun kendisine mahsus ve dehasınm mahsulü olan harb usulleri vardı. Bir defa kendi kadirgalarından çok yüksek ve büyük olan, Karaka denilen harb! gemilerine karşı onların etraflarında dö- nerek ve uzaktan top ateşine tutarak ga- lib gelmişti. O zamana kadar denizcile- rimiz bu çeşid gemilere taarruz etmek - ten çekinirlerdi. Barbaros arta boylu kızılca yüzlü bir adamdı. Yüzünün sağ tarafında bir ben vardı. Venedikli tarihçi Sandüval onun hakkında şu görüşleri yazar «İnce zekâlı, alaycı ve muzibliği sever. Kızdığı zaman keskin ve kat'i bir dille konuşur; cesur ve tedbirlidir, Muharebeyi inceden in - ceye düşünür, hesablar ve öyle hazırlar; fakat bir defa hücuma geçince pek sert olür.» Barbarosun Preveze muharebesirde muvaffak olması o zamana kadar meçhul veya kimsenin cesaret edemediği “kir manevra gayesindedir. Bu manevra düş- man saflarını yarmak, ikiye parçalamak bununla beraber onu yarı zorla biraz o -|İ mektubları Fakat ancak iki gün daha sabredebildi ve nihayet haftanın sonunda bir akşam erkenden eve gitti, içeri girer girmez karısını “sordu. Onun öfke ile parlıyan gözlerine bakan hizmetçi şaşırm sında efendim: diye, kekelem adam merdivenleri koşarak çi sının kapısını Şiddetle açıp İçe Daha ziyade sabredip onları bir ara: yakalamayı bekliyemiye: 4. Bu bu lalık olurdu. Artık karar vermişti, kendisini aldattığından haberi o artık bu rezalete nihayet verme: eri girdiği zaman karısı otur ıyordu. Kapı şiddetle açılıp ta nun yüzü sapsarı, gözle lde içeri girdiğini gi rinden sıçradı mi görünce büsbütün çılgi Derhal karısının üzerine doğru koştu, homurdanır gibi sâşığına değil mi? Âşığına yazıyordun...» diye, genç ka nın şiddetle mukavemet elmesine aldı, mıyarak elini büküp kâğıdı a Fakat bir kaç adım uzaklaşıp ta a bir göz atınca hayretler içinde kaldi, bir an ha- reketsiz durdu. Sonra yavaş yavaş yü » zünün hatları gevşedi, hattâ dudakların- da hafif bir tebessüm belirdi. Mektub iki satır yazılmış ve yarım kalmşıtı. Şöyle başlıyordu: «İyi bir dostunuz olduğum için karı « nızın sizi aldatmaşına tahammü! edemis yorum. Eğer biraz kurnaz ve ihtiyatlı davranırsanız ilh..> Ğ Genç adam birdenbire döndü, karısına baktı. Genç kadın arkasını masaya da yamış gözleri yaş içinde, dudaklar: tees- sürle kıvrılmış duruyor, kendisine bakı « yordu, Orhan mektubu yere fırlattı, Ağıt ağır ona yaklaşıp mırıldandı. — Demek öbürlerini de böylece sen ya. zıp sonra daktiloya çekiyordun! kat niçin? Genç kadın cevab vermek istemşiti, du- dakları titredi ve birdenbire gözlerinden yaşlar boşanarak muktedir olamadı. Or- han içinin sevinçle dolup taştığını hisse- diyordu. Derin bir nefes alarak kollarını uzattı, genç kadını kucaklayıp çıkı siki göğsüne bastı. Genç kadın ancak başını onun göğsüne sakladıktan sonra konuşa- bildi, Hıçkırıklar içinde titriyen bir ses- le kekeledi: — Son zamanlarda beni fazla ihmal e- diyordun. Bu suretle seni kendimle alâ- kadar etmek istedim. Bu belki tehlikeli bir oyundu, fakat. — Anlıyorum.. bütün suç bende! YARINKİ NÜSHAMIZDA: Bir facianın hikâyesi Yazan: Salâhaddin Enis mM ve arkadan da vurmaktır. Meşhur İngiliz tarihçilerinden profesör Kreyzi bu harbi yazdığı sırada çok dikkate lâyik bir mü- taleada bulunur: «Daha sonra en meş « bur İngiliz amirallerinden Rodney, 5S. Vincent ve Nelson ayni manevrüyı tat- bik ederek parlak zaferler kazahmışlir « dır. Barbarosun harb manevrası, bu â - mirallere İngiliz deniz tarihine parlak sayfalar ilâve etmek imkânını vermiştir. Barbarosa, İstambula geldikten sonra padişah tarafından «Hayreddin. âdımn takıldığı yayılmıştır. Fevzi Kurdoğlu « hun kitabında şu satırları okuduk: Barbaros Hayreddin Paşanın Cez de inşa ettirdiği bir cami kitabesin. «Essultanülmücahid fi sebili Rabbü lemin, mevlâna Hayreddin ibnilemiril « şehir elmücahid eba Yusuf Yakubül Tür- ki 926,. İbaresi vardır. Bu kitabeden Barba » rosun İstanbula gelmezden evvel Hay « reğdin ünvanile yâdedildiğini ve şimdi « ye kadar tanıdığımız kardeşlerinden baş- ka Yusuf isminde büyük biraderi oldu - ğunu anlıyoruz. İhtimal ki Yusuf küçük yaşta iken vefat etmiştir. Bu kitabe ile bu mütalea üzerinde dur- mak ve incelemek mümkündür. Kadircan Kalı Kimyager aranıyor Zeytinburnu demir eşya fabrikasında me- vaddı intlükiye İşlerile meğgul olmak üvere bir kimyagere veyahud asistana ihtiyaç var- dır. Taliblerin Zeytinburnundaki © fabrikaya müracaatları, Tel: 16-5.

Bu sayıdan diğer sayfalar: