9 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

9 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b 8 bir Mari Valevska / Na olgonun aşk romanı /ı/ Tercüme eden: Mebrare Sami “Beni korkutan imparatordur,, Ama görüyorum ki susmak doğ- ru olmıyacak. Benim için de bir wicdan borcudur. Dinle e Çga- yed önünüzde sıralayıp dökecekleri ga- rantilere kanıp bu hileye âlet olmağa kalkışır ve söylenenlere rıza gösterir- seniz, biliniz ki, yalnız kendi felâket ve ızlırabınızı hazırlamakla kalmış ol- mıyacaksınız, evlâdınızı da muhakkak mahkümiyelte sürükliyeceksiniz. Bonapartlar Jozefinin yaşlılığını göz önünde tutarak bu işde bir dolab dön- müş olmasından şüphelenecekler. Çok geçmeden de meselenin içyüzünü öğ Tenmekten geri kalmıyacaklar. Çün - kü böyle bir tasavvuru başarabilmek için, malümunuzdur ki ne kadar da ketum davranmağa kalkışılsa, gene de * jşe bir sürü insan karışmış olacak. Gö- rüyorsunuğ, vaziyetten haberdar edil- Mmemi istemedikleri halde, daha şimdi- den ben her şeyi öğrenmiş bulunuya - rum- Bu taç ve taht düşkünü aile, im - paratorun meşru evlâdına karşı yap - Mağa cesaret edemiy - affınıza sığınarak söyliyeceğim- ©! almış bir gayri meşru çöci n'“r ktan bir an bile çekinmiyecek- lerdir. caklardır, bunu biliniz. Mari, yüzü değişmiş bir halde, tit - reyerek: — Neler söylüyorsunuz siz? diye ba- Bardı Fuse omuzlarını silkti ve kayıdsız ol- mağa calışan bir sesle: — Bir çocuk! Düşünün, ne nazik Şeydir bul! Bu küçücük mahlükları bir| bir ateşle, bir kaza ermek ne kolay ©-| şten geçtikten, zehir kaç saatlik şiddet ile ortadan kaldı lur. Bir kere â İçildiklen, çocu Sonra elden ne gel lir? Övle değil mi — Kararımı sağlamlamak için bana bu müdhiş korkuyu aşılamağa hiç lü zum yoktu. Füzuli bir zahmete soktu- nuz kendinizi mösyö lö Dük. Bunları erken, — küçük — bo- yuna —rağmen, Marinin haşmetli va- kur h ali vardı. Fuşe sitemi kabul etmedi: adam, Şimdiden ra edercesine, — Yanılıyorsunuz etrafınızı m kıskıvrak ba amağa İ UTSUNUZ, Yalan değildi!. Fuşe olmasaydı da gerçi bu çirkin teklifi reddedecekti, ama mücadele et- mmekten usanarak, bir gün rica ve vâdların karşısında boyun eğecekti Halhuki şimdi? İç böyle korkulu bir şüphe ve itimadsızlıkla dünyada bu işe razı olamazdı — Yok, beni korkutan, mösyö dö Bassano değil, Onun karşısında ken - diniden eminim ama, imparator ne ya- pacak acaba? — İmparator iki üç haftadan evvel urada olamaz. O vakte kadar da zih- nini meşgul edecek, kimbilir ne başka meseleler çıkar. Evet, ölkelenecek, hattâ kıy racak ama, tâ ne: —elerd: Asıl kabak Marenin başına cak. — Ziyamı yok... Onun k: ayanıklıdır. İlk kızgınlığı geçinceş Napolyon düşü- necektir. derece haklısı ki, mecbu! lehin iç li bulmasına imkân yok: aile bağına karşı büyük bir savygı ıtiyet vardır. Bu suretle de, ndeki yerinizi daha kuvvetlendir- is olacaksınız... Öte yanda da bir « Bu işde o war ki, bu işden doğrusu pek zi- y çıkacak,.. Hattâ diyebilirim ki, yapılan teklifleri — reddetmenizle ©o mahvolacak, — Kim bu? — İmparatorice! Meri bu lâkırdıların altında kaynı - yan sevinci adetâ hissetti. Foyasını Ti her şevi,| Adınızın tahtın varisi olarak | tanıtıldığı dakikada, onu yaşatmıya -| çalıştıkları | elbette ki daha cesur, daha kuv- | böylece meydana vurmakla Dük d'Ot- rante ihtiyatsızlık yapmıştı Kendi dc' bunun farkına varmış ve renksiz, ince- | cik dudaklarını ısırmağa başlamıştı. Lâkin bu entrikaya, Jozetinin de işti- rak etmiş olduğunu bir türlü aklından çıkaramıyan Mari, o derece sinirlen - mişti ki, bu sefer imparatoriçenin tara- fını tutm ne gönlü, ne de dili var- dı. ı dakikada kapı vuruldu. içeri girdi. Dük dö Bassano, kendilerini ka- bul edip edemiyeceğinizi soruyorlar e- fendim. Madam Valevska: Bir iki dakika beklesinler, dedi. Fuşe: Zavallı Mare, pek gecikmedi. Tam da sırasında geldi. Diye düşündü ve: — Müsaadenizle koöntes. Bendeniz şıyorum.. Muhterem — arkadaşıma ikmeden ne taraftan çıkabilirim? sordü. Fuşe bahçeden geçip, çıkmazda bek- liyen 'arabasına bindi. O dakikada, kı- zara bozara vazifesini yapmakta olan Mare kimbilir ne dolambaclı cüm- lelerle meramını anlatmağa çabaladı - gicirda! — Söyle dostum, söyle... İstediğin kadar dil dök. Hepsi boşuna. Bizzat e- fendin imparator hazretleri bile bura- da olsalar, gene de onu kandıramazlar artık... diye düşünüyordu. * Sulh, bir gün evvel imzalanmıştı. Tam Napolyı Şönbrundan hamke( edecekti ki, Dük dö Bassann elç |neticesini hı'dırmek uzrre ;:elu Fu: â“' iKRAMiYE göre ikrâmiye dağıtılacaktır: 500 250 100 50 4 4 40 100 120 40 160 20 DİKKAT; Hesaplarındaki paralar Kur'alar senede 4 defa, 1 Eylül, 1 tarihlerinde çekilecektir. T. C. ZİRAAT BANKAsı Kuruluş tarihi : 1888 Sermayesi: 100.000.000 Türk Lirası Şube ve ajans adedi: 262 Ziral ve ticari her nevi banka muameleleri PARA BiRiKTİRENLERE 28.800 Lira Zirant Bankasında kumbaralı ve (hbarsız tasarruf hesablarında en az 50 Jirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki pllnı 4 Aded 1,000 Liralık. 4,000 Lira düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde b 20 fazlasile verilecektir.. iyi tahmin etmişti. Marinin red ceva- bı ile köpürerek, biçareyi epey hırpa - Hadı. — Beceremediniz vesselâm. Siz ka- dın denilen mahlüktan ne anlarsınız ki aten! Ona hem tatlı, hem inandırıcı. hem de kat'i bir dil kullanacaktınız... Haydi çekilin gözümün önünden Hay- anca hareket etliniz. İşte bukadar. Keşki Düroyu gönderseydim! — Haşmetmeab! Müsaade buyurunuz da arzedeyim. Müdhiş bir imkânsızlık içinde kaldım. Yalvardım, yakardım, neler yapmadım. Böyle bir tasavvurun bütün iyi taraflarını birer, birer anlat- tım, Madam lâ kontes Valevska beni gü zel güzel dinlediler. Majestelerinin ar- zularına karşı koymakla pek mütees - sirdiler, ama ne yaparsınız, analık' şef- kati galib geldi. Ba ne diyebilirdim haşmetmeab? Hün; ür ağlıyor- lardı... 'Tuh Allah müstahakınızı versin Onu ağlatmamak da gerekti. Ah azi- zim ah, böyle nazik isleri halletmek, meder ne uzakmış sizden! Masasının başına geçti i, bir karaladı. anuyacağım, doğrusu vale uğrattın. Senden daha fazla uysallık ve itimad bekler - dim. Cevabın beni çok acı kararlar al- ür edecek, A'Yı:ı bl ki, Bu akşam Passoya hareket ediyo - rum. Bir haftaya kadar Fontenblo'da ki satır gene hep seninim! lolacağım, Bu mektubu getirenle bana bir iki satır yollarsın.» N. (Arkası var) — VERECEK 2,000 » — 1000 , » — 4000 , w — 35000 39 » — 4800 ,, ” 3)2m » bir sene içinde 50 Jliradan aşağı Birinel kânun, 1 Mart ve 1 Haziran ve ateşli ateş-| « Son Posta ,,nın zabıta hikâyeleri Birinciteşrin 9 (Baş tarafı 9 uncu sayfada) — Dur be yahul.. Kendine gel deli- kanlı.. bizi mantara bastırmak için, daha ustalıklı bir masal uydursaydın... dedi. Hornley gülümzsedi: — Masahı hoş, amma delikanlı Karsonu öldürürken bir hata yapmış.. vak'anın şöyle olduğuna gözümle görmüş kadar e- minim: Acemi kuşumuz, Karsonun oda- sına geldi, masaya yaklaştı, ve bazı ev- rakı aramak bahanesile kâğıdların, bin- netice masanın Üzerine eğildi, ve biçare Karsonun başına ateş etti. Sonra, taban- cayı zavallının sağ eline sıkıştırdı, ma- hud pusulayı alclâcele makinede yazdı - ki bu da iki dakikadan fazla sürmemiş- tir - aldı, masanın üstüne bıraktı ve he- men merdivenlerden aşağıya koşarak bekçiyi buldu. Silâh sesini kimsenin duy- |mamasını temin etmesi lâzımdı; ki bunu da yaptı farzedelim, Yalmız Verney dostu muz, bir noktada yanıldılar. Bu nokta ne dir?.. Anlatayım: Bakınız, Karson hakikaten intihar et- miş olsaydı, ve gördüğümüz gibi, cansız vücudü de masanın üzerine yığılmış bu- Tunsaydı, tabanca elinde değil, makine İle yazılı pusulanın üzerine isabet ede- cekti. Halbuki Verney acelesinden ve şaşkınlığından, — Karsonn öldürdükten sonra makinede yazdığı kâğıdı namlunun üzerine: bırakmıştır. Gafleti de burada- dır. Doktor, ölümün ani olduğunu söyle- mişti. Binaenaleyh Karsonun can havli ile, mektubu bulduğumuz şekilde masa- nin Üzerine bırakması imkânı yoktur. Bi- naenaleyh dostumuz Verney, kendi elile azdığı kuyuya kendisi, düştü... dedi. Gemlikte bir yaralama Gemlik (Hususi) — Haydariye kö- yünden Ali oğlu Mustafa ve ailesi ef- radile ayni köyden Sefer oğlu Hüseyin ve ailesi arasında vaktile bir mesele yüzünden kavga çıkmış ve binnetice bu iki aile arasında müdhiş bir kin ve husümet meydana gelmiştir. Geçen gün her iki ailenin birer çocuğu sokakta döğüşmeleri — üze - rine kavga yenilenmiştir. Bunun üzeri- ne fena halde hiddetlenen Hüseyin, smını dövmek teşebbüsünde buluna- oyun esnasında rak değirmene gitmekte bulunan Mus-| tafanın önüne geçmiş ve bıçak sapı ile keni dövmüştür. Dayak Mustafa ise fırsat gözetmeğe başlamış- tır. Nihayet dün tarlasındaki işinden dönmekte bulunan Hüseyinin çıkarak iki el ateş etmiş ve Hüseyini önüne HASTANELER MEKTEBLER, BANKALAR, VA- PUR İDARELERİ, İSTASYON- LAR, OTELLER, KAZİNOLAR elhasıl umumi halâları olan yerlerde PİS VE FENA KOKULARI gidermek ve her tarafa intişar eden ve hastalıkların membaı olan MİKROBLARI öldürmek için Amerikada hazırlanan “PURO ,, Tardan mutlaka — aptesanelere — azmalıdır. Aptesanelere hafif ve hoş bir kokü daü; ve bu dağıtma 6 ay devam eder. PURO alaturka ve alafranga için ayrı ayrı yapılmıştır. HER EVDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ. MOBİLYALARINIZI GÜVELERDEN muhafaza ve çü- rümemesini iİstiyorsanız ayni za- manda —eşyanızı da — mühafaza etmek istiyorsanız gene bu fabrika- nin gardroblar için yaptırdığı “ PURO,, tardan alınzı Cüz't bir masrafla bem mobilya- nızı, hem içindeki kıymetli eşya- nızı GÜVELERE karşı korumuş olursunuz. SİNEK, SİVRİSİNEK, TAHTA- KURUSU, PİRE, HAMAM BüÜ- CEĞİ, KARINCALARI, Amerika- da birinci mallarla hazırlanmış ve diğer mümasilleri gibi fena kok- mıyan ve tesiri muhakkak olan “BPURO,, mayi kullanınız. Birinci mal olmakla beraber fiatı çok ucuzdur. Umum! deposu: MAZON ve BOTTON Ecza deposu, Yenipostane arkası No. 47 'Toptan alanlara tenzilât vardır. Ertuğrul Sadi Tek Tiyatrosu ( Taksimde ) — abide karşısında son ha- zırlıklarını yapıyor: pek yakında OTELLO yiyen | Kafdağının arkası (Baş tarafı ? inci saufada) İnaz bu para va orduya bilfüil hizmet tek- Hft dokunmuş.. yoksa, Türk ordusunun | Tebrize girişini ne güzel tasvir ediyor ve meth zımnında da: «Perverdigârf âlem cenabi Ali İhsan Paşa ve Hoy şehrinin imdadına yetişen Türk asakirinden Allah razı ola.. bizleri Antiranik mel'unundan kurtardı.» diyor- sunuz... İşte ben de bu kahramanların kardeşleri için «Kuşçu gediği» nde bir mezarlık istedim.. o mezarlığı da yapmak vazifesi, bugünkü Cumhuriyet çocukla- rma düşen bir vazifedir, dedim.. bilmem kusurum bu mudur?... Vasfi R. Zobu göbeğinden tehlikeli surette yaralayıp |yere sermiştir. Yaralı Bursa hastanesi- ne kaldırılmıştır. Suçlu zabıtaya teslim olmuştur. BANKAYA YATIRINIZ. UDU TTT SK İ-IÜlANTSE DANK UNi NM Batena —— n Bdti MEEDİRZİR L ai

Bu sayıdan diğer sayfalar: