9 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Karşısında a ŞEHİR urada güzel bir — san'at eseri s vardır. Mimarı, meşhur filân- dır. Falan tarihle inşa edilmiştir. Eser ©o kadar güzeldir ki... Her gören; gözle, gönülden mest olur. Fakat bu güzel san'at eserinin yanı başına, münasebetsizin biri, portakal sandığı tahtalarından bir baraka yap - mıştır, Barakayı aylığı üç dört liradan bir eskiciye kiralamıştır. Güzel san'at eserini seyretmeğe gelenler — en evvel eskicinin baraka önüne astığı taban - ları delik pabuçları görürler. San'at e- serine bakıp: — Böyle bir eserin seyri insanın ru- huna en hoş bir musikinin yaptığı te - siri yapıyor. Demeğe hazırlanırlarken; eskicinin taktaklarını duyup: — Aman biran evvel uzaklaşalım! Derler. Ötede yeni açılmış bir cadde vardır. Bu caddede sıra sıra, büyük ve güzel apartımanlar yapılmıştır. Yalnız iki a- partıman arasında bir arsa — kalmıştır. OZANLAR Bir sokak ötedeki, yıkik medresede o - turan sucu; o arsayı arabası için ahır ittihaz-emiştir. Her akşam arabasını o- raya bırakır. Bizim sokakta yeni yapılmış beş katlı bir apartıman var. Apartıman sa- hibi çok titiz adammış, Apartımanı fev kalâde temiz ve iyi yaptırmış. Yapıl - dığından bir ay sonra beş katı da tu - tuldu. Ve beş katına da taşındılar. Her katta tül perdeler ve bunların üstünde mavi storlar var, Apartımana uzaktan bakan, apartıman — yapısile 0 yapının zevkini tamamlıyan perdeleri görüp: — Ne hoş! Diyecekler fakat ikinci kat onları ne hoş dedirtmekten vazgeçiriyor. Çün kü ikinci kata taşınanlar pencerelere, yeni yıkanmış çocuk bezleri asmışlar - dır. Şehir bozanın ruhu, şehirde yaşa - dıktan sonra şehri güzelleştirmek için ne kadar çalışsak boşunadır. İsmet Hulüsi Stratosfer peşinde İik defa olarak Belçikalı profesör Pikar bir balonla 3tratosfere çık - mış ve havada 15 bin metreye yük « selmişti. Şimdi ye- ni yeni teşebbüs - ler yapılıyor ve bu defa 40-50 bin metreye yüksel - tileceği ümid olunuyor. Buna mukabil gimdiye kadar denizlerin içinde 2000 metreye inmek henüz kimseye nasib ol - Tmamıştır. * Hayatın sırrı Bugünkü fen ebedi hayatın sırrını nİ- hayet yirmi seneye kadar öğreneceği id- diasındadır. Çünkü ancak on beş seneye Nevyorkun demiryolları Nevyorkta, bu- lunan bazı demir- yolları, — tüneller gibi yer altından gidecekleri yerde,W uzun köprüler, ve İ demir — ayaklarla tutturulmuş — ka - visşlerden geçer - İler, Bu köprülerin yüksekliği evle - tin birinci kat pen İcerelerinin hiza - sındadır. O suretle ki bu hatlar asma köprüleri andırırlar, * Garih bir tesadüf 1937 yılının teşrinisanisinin üçüncü gü- nü Felemengin Stavenhag şehrinde Brü- ( Serbest sütun ] Yeni mahsullerimiz İzmir limanı büyük bir ihracat istasyonu olmuştur ı İsmir sekizinci onternasyonal fuarı açı - lirken kiymetli Başvekilimiz Celâl Bayarın söyledikleri gibi, İzmir Hmanı, vatanşümül iktisadiyatımızın her gün biraz daha İler - lemekte olduğunu bir çok eserlerile göster - mektadir. Cumhuriyet rejiminin köylüye ve tüceara olduğu kadar milli varlığımıza — ve yüksek endüstri hareketlerine büyük — bir canlılık verdiğini gösteren gu rakamları gözden ge - girelim: Bütün Türkiyede 1977 yılında sanayi şu- belerimizde 32 milyon üralık istihsalât ol - muştur. 1981 yılında 105 müyona çıkan istihsalâ- fımız 1930 yılında 237 mülyona yükselmiştir. 1937 de ise 258 milyona kavuştuğu görülen bu ekonomik — muvaffakiyetlerin en büyük sırrı, Atatürk'ün ulusal, ekonami ve arttır - ma prensipleri 'eşVİKi sanayi kanunu i- le birlikte yürüyen toprak kanunu, köylü !- le tüccarımızı millt bir cebhede birleştirmiş oldu. Bu vatanşülmul cebhenin Büyük Şefi Atatürk tüccarlarımıza tarihi bir öğüd ver- diler ve dediler ki: «Tüccar, milletin emeğini — ve üretimini kıymetlendirmek için eline ve zekâsına em- niyet edilen ve bu emniyete Hiyakat göster - mesi geteken adamdir.» Büyük Atamızın bu yüksek öğüdlerinin 1- fade ettiği derin münayı anlamış ve kavra- miş olan Türk tüccarları, her yü memleke! düdcesine daha büyük rakamlar Nlâve ötmek muvaffakiyotini güslermektedirler. Fakat bu yüksek sörleri anlamıyarak yal- niz kendi ihtiraslarını ve menfaatlerini dü- ş#ünen bazı tüccarlar ile onların menfi pro- pagandalarına âlet olanlar geçenlerde ha - vaların yağışlı gitmesini ele alarak İzmir ve havalisinde mahsullerimizin zarar gördü - ğünden vesaireden bahselmek gafletine düş- tüler. Biz bunu düşünerek bütün Ege bölgesin- de ve İzmir llmanında esaslı bir tedkik se- yahati yaptık. Evvelâ İzmir — limanmı gece gündüz işleyon ve çalışan büyük bir İhracat istasyonu halinde bulduk. İzmir fuarının a- çıldığı gündenberi İzmir borsasında başla - yan canlılığı anlamak için hergün HHmana girip çıkan vapurların vinç gürültülerini din Jemek kâfidir. Vinçler İşlerken İzmire ve memleket büd- cestine milyonların aktığını görüp de serin; düymamak Kabil midir? Bağları, tarlaları, harman yerlerini dolaştık. Yeni mahsuller! mizi geçen senelerden daha bereketli, daha güzel ve özlü bulduk. Bütün Avrupa tüccarlarına ve memleke - timledeki iş adamlarına ehemmiyetle teb - $ir edebilirir ki enternasyonal endüstride İn- Ka Sahte bono Bonolar namlarına tanzim Bir sahtekârlık iddiası — etrafında, müddeiumumiltkçe — yapılmakta olan lahkikat, neticeye varmıştır. Sahte bono ve ticarf sened tanzim ve temlik etmek iddiasile, zannaltına alınan Nazmi, Mazhar ve Bedri isim - lerinde üç kişinin muhakemelerine lü - zum görülmüştür. Hayli karışık olan bu hâdisenin, va- i iddia ve yapılan tahkikata nazaran, mahiyeti şudur: Seyfi ve Salih isimlerindeki iki tüc car namına tanzim edilen iki bononun altına, Sabahat isminde bir kadının im zası alılarak, Sabahat borçlu gibi gös - terilmiştir. Bilâhare, bu bonolar» N: mi ve Nihabet isimlerinde — diğer iki şahsa ciro edilmiştir. Sahte muamele bu şekilde tekemmül ettikten sonra iş anlaşılmış ve mesele adliyeye intikal etmiştir. Derhal tahkikata başlanarak, müd - detumumiliğe celbedilen bonolardaki imza sahibi Sababat: — Böyle bir borçtan habersizim. Bo- nolardaki imza da, benim değildir, de- miştir. Bunun üzerine, — iş bir ehlivukufa havale edilerek, tahkikat derinleştiril- miş, bonolardaki yazılarla, taklid edi - len imzanın suçlulardan Nazmi'ye aid olduğu neticesine varılmıştır. Diğer taraftan, bonolar namlarına tanzim edilmiş olan Seyfi ve Salih is- mindeki zatların da iki mevhum şahıs oldukları da, tesbit edilmiştir. Hâdise etrafında açılan ilk tahkikat noticesinde — suçları — sabit görülen, Nazmi, Mazhar ve Bedâri, Ağırceza mah kemesine verilmişlerdir. 'Yakında, muhakemelerine başlana - caktır. , ficari Sened tanzim ve — başkasına ciro eden üç kişi yakalandı edilen tüccarların da mev- hum şahıslar olduğu anlaşıldı, suçlular ağırcezada çekerek, ona karşı kendini müdalaa ©* diyordu. İşte biz de bu sahneyi can * landırmak istedik, Fakat, meğer oyna* dığımız tabanca, doluymuş. Patladı vt arkadaşım yaralandı. Hâkim, Salâhaddin Demirelli suçlü çocuğun tevkifine karar vermiştir. — Bir saat hırsızı yakalandı Çakmakçılarda bir saatçi dükkânın” saat çalan, Sabri isminde birl yakalanarak, adliyeye verilmiştir. Suçlu, 2 jnci sulh ceza — hâkiminlik kararile tevkif edilmiştir. Poliste : Bir balıkçı alacak yüzünden arkadaşını yaraladı Kumkapıda Kadirgada Liman caddosindi oturan balıkcı Mardik ile arkadağı H ) arasında alacak yüzünden bir kavga çık * mış ve Hırant Mardiği çakı ile sol kulağıle dan yaralamıştır. Yaralı tedavi altına alin * mış, suçlu yakalanmıştır. Bir lokantacı müşterilere tabanca çekti ; Çemberlitaşta Vezirhanı caddesinde otüt Tan Hüseyin ile arkadaşları Yumus ve Ha * san, Beyoğlu İstiklâl caddesinde — içxili bİf lokantada yiyip İçtikten sonra hesab vere * cekleri sırada lokanta sahibi Hakkı ile katt ga ettiklerini ve Hakkının tabanca çekmel suretlle kendilerini tehdlâ eylediğini — id etmişlerdir. Zabıta tarafından suçlu yaka * lanarak tabancası istirdad edilmiş ve tah * Kikata başlanmıştır. Dün on kumarbaz yakalandı Beyoğlunda Serdar Ömer eaddesinde $f numaralı Hasanakinin kahvesinde — kumâl oynadıkları görülen İshak, Mantof, Ram6 * zan, Hasan, Anastas isminde beş kişi suç Ü tünde yakalanarak müddelumumlliğe tesli edilmişlerdir. * g adlı bir mücevherci kadının dük -| #iliz mallarına verilen kıymet ne kadar yük- 'Tahtakalede Rızapaşa arsasında rar &Ü kadar Nötrinon mh”“hb_""“' yapmak | a soyulmuş ve kendisi de hırsızlar ta- mümkün olacaktır. Bu mikroskop, her| - ( 40 öldarülmüştür. Ayni gün ve sa- Sek ise Türkiye mahsullerine verilen kıymet de aynl derecede yüksektir. Çünkü Türkiye toprakları her şeyden eve Arkadaşına silâh atan biri tevkif edildi mak suretile kumar oynayan Mehmed, Ha$' Ti, Niyazi, Hüseyin, Hasan, Ahmed ve Ke * mal isminde 7 kişi cürmümeşhud hatinde $f hangi bir cismi (300) bin defa büyülte - cektir. * Plâtin neden altının pabucunu dama attıramadı Plâtin denilen madde, altından üç, dört misli daha kıymetli olduğu halde altını İşgal ettiği mevkiden iskat ede - Başı, sonuna Ugygmuyan mektub İstanbula yakın şehirlerin birin - den bir genç kız, Bayan E. P. yazı - yor; — «Temiz, görgülü, zengince bir ailenin kızıyım. On dokuz yaşında - yım, Orta mektebi bitirdim. San - at mektebinden diplomam var. Şimdi çok sevdiğim müzik âlet - lerinden piyano öğrenmek niyetin - deyim. Giyinme üzerindeki zevkimi be - ğgenirler. Mazim bin türlü macera i- le karalanmış değildir. Evlenirsem kocama sadık kal - mak, iyi bir anne olmak en büyük emelimdir. Zevcim kibar, terbiyeli, şen, evine ve eşine düşkün, kadına hürmet etmesini bilmelidir. Kendim ne pek güzel, ne pek çirkin sayıh rım, Ufak, tefek, zayıf, oldukça mü- tenasib bir vücüdüm var. Saçlarımı permanant ile güzel bir biçime köy- duğum zaman cazib de görünüyo - rum.» İtiraf ederim ki ben bu mektu - bun bu kısmını okuduğum zaman ar- kasından: — Fakat bütün bu meziyetlerime rağmen henüz evlenemedim, şeklin- atte, bu kadının kocası da seyahat ya -| vel tablatın en zengin ve kıymetli cevher - pukcn trende ü]dürüb"-_::tü[ Bu garib lerini taşımaktadır. Bu cevherler, iklim, su, tesadüfe hayret etmemek mümkün olma- | 24Ya ve güneşle ifade edilebilir. Türk üzü - kalanmışlar ve adliyeyö teslim edilmişler ! Gir. Bir otomobil bir çocuğa çarptı Nişantaşında oturan Hacı Duryo is- minde biri fena halde sarhoş olarak, arkadaşı kahveci Mehmede hilcum et- mıştır. sıtalığında bir esas teşkil edecek kadar dünyada plâtin mevcud olmamasıdır. Demek ki bir şeyin nedreti her zaman mutlak surette kıymetini temin edemi- de bir netice gelmesini bekliyordum. Yanılmışım. Mektub sahibi şöyle de- vam & : «Bir m şime düştü, elinden kendimi bir tür- lü kurtaramıyorum. — Bir defa onu hiç sevmediğim gibi, ailemin de be- ni ona vermiyeceği de muhakkak, Fakat, o bir türlü meram anlamıyor, tehdide kadar varıyor, ne yapmalı - yım?» * İşte bu neticeyi gördüğüm için - dir ki yazıma «başı sonuna uyma - yan bir mektub» başlığını koydum, Zira bu genç kız iyi yetiştirilmiş, belki ortadan yüksek — kıymeti haiz bir kızdır, yazısı güzel, — ifade tarzı temizdir. Buna rağmen şu hakikati bilmiyor: — Tehdid edilen, mutlaka tehdid edilebilecek vaziyettedir. Hali, vaziyeti düzgün, mazisi te - miz, tavrı vakur bir genç kıza hiç kimse yanaşıp sarkıntılık etmez, he- le işi tehdide kadar vardıramaz. Meselede bir sakat nokta görüyo- Tum: — Ne yapmalıyım mı? diyorsu - nuz. Söylemek fazla amma gene söy liyeyim: — Annene anlatırsın. mü, Türk şarabı, Türk tütünü, Türk inciri, |Türk zeytini, Türk yağları, pamuk, afyon ve palamut mahsullerinden başka Türk — etliz yvanlarının taşıdığı kıymetl gidalye, bü - |$ün dünya mahsullerinin — üstündedir. Biz bütün dünya piyazalarına ta- tmak mecburiyetindeyiz. 'Türk tilecarlarına düşen büyük Vazife - lerden birt de dış piyasalarda Türkiye mah- sullerindeki üÜstünlüğü iher fırsatta reklâm yapmaktır. Biyolojik ve kimyı tedkik ve tahliNler, biztm memleketim yoliştirdiği mahet lerdeki leryeti ve bu lezseti veren nonize eden güneş cevherini göster- mektedir. Avrupalı ve Amerikalı — alıcıların ilmi ve fenni kanaatlerini de elde etmek su- rotile Büyük Atamızın ulusal ekonoml pren- siplerini daha esazlı olarak tahükkuk ettir- meğe uğraşmalıyız. Avrapadan tütün, üzüm ve yola çıkan bir tüccarı yol- da okuyacağı gazetelerde «Bu sene İzmirde yağmur yağdı. mahsullerimiz — zarar gördü. Rekoltemiz aedır.» diyerek kend! alivre sa - tışlarını ve ihtiraslarını doyurmak için mem lekete ve köylümüze ihanet eden bazı haris tücearlara Ihtarda bulunmak zamanı gel - miştir. Biz Ege bölgesinde — ve İzmirde her şeyi yerinde gördük. —Yeni mahsullerimiz çok nefls “ve bereketlidir. Avrupalı tüccarla- ra nefis mahsullerimizi emniyetle ve cesa - retle sunmaya hazırız, Dokter: Sıdkı Şükrü Pamirtan miş ve tabanca ile ateş etmiştir. Fakat çıkan kurşun bedefine isabet — etme - miştir. Dün adliyeye verilen suçlu, 4 üncü sorgu hâkimliğinin kararile, tevkif e - ilmiştir. Sinema taklid ederken yaralanan çocuk öldü Beyoğlunda Jozef ve Tariko ismin- de iki çocuğun, gördükleri bir filmde- ki sahneyi canlandırmak isterlerken, Jozefin elindeki tabancanın patlama - sile, arkadaşının ağır surette yaralan - ğını yazmıştık. Hastaneye kaldırılan yaralı çocuk alınan bütün tedbirlere rağmen ölmüş, suçlu Jozef de, dün adliyeye teslim edil miştir. Sultanahmed 2 inci suülh ceza mah- kemesinde sorguya çekilen çocuk, şun- ları anlatmıştır: — Ölen arkadaşımla beraber, Bey - oğlunda bir sinamaya — gitmiş, orada gördüğümüz bir filmin tesiri altında kalmıştık, Filmde şöyle bir sahne var- dı: Bir adam kamçı ile, düşmanına hü- cum ediyor, öteki derhal — tabancasını Bacaksızın maskaralıkları Böğürtlen toplarken Şoför Misakın idaresindeki 1913 numâ © ralı otomobü, Unkapanı eaddesinden geçef ken o civarda oturan 13 yaşında İsaka ÇAP parak vücudünün muhtelif yerlerinden dir surette yaralanmasına — sebebiyet vef * miştir. Yaralı Balat Müusevi — hastanesti tedavi altına alınmış, — goför yakalandı tahkikata başlanmıştır. Tramvaydan atlıyan bir genç kığ başından yaralandı Ortaköyde Taşmerdiven sokağında otü ? ran Hamidin kızı 16 yaşında — Pakize — dÖf binmiş olduğu 253 numaralı tramvay araböf sından atlamış ve düşerek başından ağift yaralanmıştır. Yaralı Beyoğlu hastaneelti de tedavi ultana alınmıştır. Jdama vurüşu saatidir. Her maç — için İki eroinci yakalandı Eyübde Zeynebhatun sokağında oturafi * roin müptelâlarından Hüseyin, Balatta © taran eroln kaçakcısı Ahmedin karısı Fât madan eroin alırken her ikisl de guç Üf tünde yakalanmış ve tahkikala başlanın tır. İş dairesi reisi İzmire gitti — — Karadenizdeki iş dairelerini - tefti dönen iş dairesi reisi Enis Behiç Koryiü © rek, bu defa da Egedeki iş daireleft tefliş etmek üzere dün İzmire harekt miştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: