11 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

11 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aa — Hergün Almanya ile yapılan Son kredi anlaşması Yazan: Muhittin Birgen ükümetimizle Almanya İktısad Nazırı arasında yapılan bir pret- sip anlaşmasına göre Alman hükümeti tarafından Türkiye Jehine 150 milyon marklık, yani takripen on iki milyon İn. giliz liralık bir mal kredisi açılması tâ- karrür etti. Buna ald haberler iki gün - denberi gazetelerde — neşrediliyor. İki memleket arasında ötedenberi mevcud o- lan dostluk münasebetlerinin hem bir mahsulü, hem de yeni bir yardımcısı olan bu kredi anlaşması, Türkiye ile Almanya- nın ticari münasebetlerinde birdenbire bir yükselme kaydedilmesine yarıyacak- tır. Doktor Funkun ifadesine göre, daha bu seneden Almanyanın Türkiyeden ala- cağı mahsulün para ile i;adı_—m çeyrek Mi | mevkile ehemmiyetini anlamak istiyorsanız gördüğünüz yar markı, yani yüz yirmi beş milyon | işin bir başkası tarafından ayni şekilde yapılıp yapılamı - yacağına bakınız. Türk Iirasını geçecektir. Türkiyenin ha - rici ticaretine büyük bir inkişaf verecek olan bu hâdiseyi memnuniye'le kaydet - memiz tabildir. * Bundan evvel İngilizlerle yaptığımız anlaşmanın esasları ne ise bu anlaşma - nın esasları da takriben ayni şeydir. Bu- nun için bu hususta fazla izahat vermeğe lüzum görmüyoruz. Tatbikatta göze Bö- rünen yegâne fark şudur: İngilterenin bizden alacağı maddeler, nevi itibarile, | Almanların alacaklarından daha mah -| dud, Almanların alacakları ise bu bakım- dan daha geniştir. Bu vesile ile şunu da kaydetmeliyiz: Vaktile İngiltere ile yaptığımız kredi anlaşması dünya matbuatında tefsir edil- diği sırada bunun siyasf bir kredi oldu- ğu ve Almanya aleyhine bir âmil kuvve- tini haiz bulunduğu söylenilmişti. Hal - buki Türkiye siyasetinin kimse aleyhine | müteveccih olmaksızın herkesle dostluk, #ulh ve ticaret gayesi güttüğünü bildiği- miz için bu sütunlarda bu nevi tefsirlere karşı vaziyet almış ve meselâ ayni tarzda bir kredi anlaşmasını Almanya ile de ya- pabileceğimizi söylemiştik. Bu yeni an « laşma, bir taraftan bizim o zamanki iza- hımızın, Türkiye bakımından ne kadar Bamimi bir görüş tarzı olduğunu göster - miş, diğer taraftan da Türkiye siyaseti « nin kimse aleyhine müteveccih olmadığı- na kat'? bir delil teşkil etmiş demektir. Temenni edelim ki, evvelki anlaşma da, yenisi de İngiltere gibi, Almanya gibi iki büyük iktısad manzumesile Türkiye arasındaki alış veriş münasebet- Jerini ve dostluğu bir kere daha kuvvet « lendirsin. ş Bu vesile ile Türkiyenin iktısadi kal « kınma hareketi hakkında da bir kaç söz söylememiz Vâzımdır. Bu işe, Türkiye hükümeti senelerden - beri en büyük himmetini tahsis etmiş bt- lunuyor. Celâl Bayarın İktısad Vekili ol- duğu uzun müddet zarfında başlanmış ve kısmen tatbik edilmiş olan kalkınma programını Celâl Bayarın riyaset ettiği hükümet daha ciddi bir ihtimamla ve dört elle birden tutarak ileri doğru gö - türdü. Celâl Bayar programının tatbika- tını deruhde eden yeni İktisad Vekili Şa- SON POSTA Resimli Makale: e İnsanın Yaşadığınız cemiyetia içinde işgal etmekte olduğunuz Büyük bir tren Kazasının önüne Gecen kadın | r...._......._.._'..__.._...._.x Hergün bir fıkra — ; Markiz dö Sevinye ile İ muharrir Menaj Muharrir Menaj, Markiz dö Sevin. yenin perestişkârlarından biri İdi. gün Markizle kargılaştığı zaman onun elini kısa bir müddet elinde tuttuktan sonra bırakırken: — Markiz, demişti, benim elimden çıkan eserler bazan güzel olabilir, si- zin elinizden çıkan eserlerin hepsi gü- ? zeldir. Fakat şu anda benlim elimden çıkan eser kadar güzel bir eser, hiçbir zaman sizin elinizden çıkmamıştır. hezeliea aei S nn eli İstifa eden Çek Cumhurreisi Ne gyapıyor? İngiliz gazeteleri yazıyorlar: Laneyde köy mezarlığında, kısa boy- lu, yorgun yüzlü, kır saçlı bir erkekle, siyahlar giymiş bir kadın, etrafı tahta bir parmaklıkla çevrilmiş basit bir me « zarın önünde eğilmişlerdir. Kadın me - zarın Üstüne kırmızı güllerden bir bu - ket, kocası da sarı ve beyaz krizantem » lerden yapılmış bir çelenk koymuşlardır. Karı koca, bir kaç dakika süren bir duadan sonra ayağa kalkmışlar ve me - zarlığın dışarısında kendilerini bekliyen bir otamobile binmişlerdir. Mezar bek - çisi de şapkası elinde onları selâmlamış- tur, İngilterede Broksbornda, tren istasyo-| Bu karı koca, eski Çekoslavakyı cume nu civarında oturan bir kadın, müdhiş| hüurreisi doktor Beneş ile karısı idiler.. bir gürültü duyunca dışarıya fırlamış ve | Ve şimdi tarihe karışmış olan eski Çe » büyük bir telgraf direğinin raylar Üze- koslovakyanın kurucusu Mazarikin me - rine düştüğünü görmüştür. Vakit gecedir. | Arına giderek alelâde bir vatandaş gibi Nerede ise akşam postası buradan geçe- | SO veda resmini yapmışlardı. cektir. Vaziyeti lâyıkile kavrıyı ak - : ün zakllati u,': bir gefleti. bütün ÇOCcuklar arasında bir facia Jahannesburgda, dört yaşında bir er- İnsan kendi muhitinde düima bir eleman otmıya çalışmalı, her zaman tebdili kabil bir vasıta baline düşmekten çekin « melidir. Hayatta mamul maddenin ehemmiyeti o maddeyi yapan makinenin ehemmiyetinden her zaman için azdır. kir Kesebir, bu tatbikata ald şeyleri hu- ! yolcuları ölüme sevkedebilir. Bunu anide susi bir liyakatle sıraya koydu, tanzim tertib altına aldı ve birer birer tahakkuk ettirmeğe başladı. Türkiye iktısadiyat sisteminin kutub noktasını teşkil eden, pratik ve tecrübe. lerile Türkiyenin Iktısadf nabzını mu - vaffakiyetle elinde tutan Celâl Bayar bir taraftan <iş hacmini arttırmak» diye bir prensip koydu. Ve diğer taraftan da iş haemini mütemadiyen arttıracak şeyler yaptı. Kısa bir zaman zarfında Türki - yeye haricden iki yüz milyona yakın bir kredi temin eden Celâl Bayar, bu para ile programının tatbikatını çok sür'atle ileri götürebilmek üzere kendisine geniş im - kânlar temin etmiş bulunuyor. Onun bu muvaffakiyetlerini çok yürekten gelen bir takdirkârlık duygusile karşılamak ta bu memleket için artık farzolmuştur. Yakın zamanda Türkiyenin her tarafın- da işler yeniden artmış — olacaktır. Vatandaşlar her taraita bol iş bula- bileceklerdir. Artan bir takım işler de di- ğer bir takım işlerin artmasımı intaç ede- | cek ve bu suretle Türkiyede inkişaf gün. den güne ârtan bir sür'at kesbedebile - cektir. Bilhassa Alman anlaşmasından sonra köy sahasında da iş çok artabilecek- tir. Celâl Bayar az söz verdi, az vâüdetti, düşünen kadın, yağmura, fırtınaya ehem- miyet vermeksizin düşe kalka, ayağına burka burka, istasyon memuruna gitmiş, kek çocuğu ile üç buçuk yaşındaki kız kardeşi, gene 3 yaşlarında bir zenci arka- daşlarile oynarlarken, zenci çocuk kaza fakat tevazula konuşmasını bilen Başve- ile 4 yaşındaki erkek çocuğun gömleğini yırtmış, buna kızan çocuk, yerden bir taş a CAT Y kaparak, Arabıh alnıma indirmiş. Sonra, Bernar Shov'un yeni piyesi|baygın bir halde yere serilen zavallıyı İngiliz edibi ve hiciveisi Bernar Shov, kardeşile birlikte sürüyerek nehre at- yeni bir piyes yazmıştır. Vak'a eski de-| Miştır. : virlerde geçmekle beraber, piyesin en| Atşam, Arabın gelmediğini gören an- mühim şahısları Mussolini, Hitler ve|Nesi, oğlunu sorunca 4 yaşındaki çocuk Frankodur. ayağa kalkmış, çunları söylemiştir: ——— | — Onu Öldürdün. Zira babamız, bütün kil şimdiden, bir sene içinde, memlekete |zencileri öldürmeli, zira koyunları çalı- çok şey verdi. yorlar.. demişti. Ben de onu öldürdüm.. Demek talih Türkiyeyi takibde devam|amma, gene bu işi yapmazdım. Başına ediyor. Türkiye yürüyor, ilerliyor ve da-|taşı vurunca yere düştü. Uyudu. Ben de ha da çok ilerliyecek... Muhittin Birgen İsuya attım. İSTER Eir gazetode şu satırları okuduk e— Pazarlığın kalkmasından ben bir fayda daha görü - yoörum: Şımdiye kadar yüksek mağazaların vitrinlerinde meseleyi anlatmış, bu suretle büyük bir kazanın önüne geçmiştir. İNAN, İSTER göze çarpan eşyalardan bir kızmı fevkalâde pahalı şeyler sanılırdı. Üzerlerinde fiat olmadığı için kaça satıldıklarını asla bilemez ve bu yüzden bir çok vehimlere kapılarak İSTER İNAN, İSTER kıymetini anlatan ölçü.. —— Bugünkü Kostümlerle Oynanan Hamlet İngilterede tiyatro mevzimi Şekspirin piyeslerile başlamıştır. Meşhur Hamleti sahneye koyan rejisörlerden biri, pi - yeste aktörlere yeni kostümler giydir -| miştir, Bunların ekserisi Üünilormadır. Kadın artistler, uzun tuvaletlerle görün- mektedirler, Resmimiz bugünkü Hamleti gösteriyor. Tayyare hücumu manevra- larının kurdukları yuva Sutamptonda bir gece, tayyare hücum. larına karşı korunma manevrası yapıl - dığı sıralarda delikanlının biri, birisine çarpmış, özür dilemek üzere başını kal- dırmış, bunün bir genç kız olduğunu gör- müş, ve hemen dönerek: — Madem ki bu şekilde tanıştık, © hal- de manevrayı birlikte seyredelim demiş, genç kız da kabul etmiş. Bu hâdise, sık sık buluşmalarına vesile olmuş.. gene bir gece, kol kola gezerler. ken birdenbire ışıklar sönmüş, delikanlı | da fırsat bu fırsat diyerek genç kıza ev-| lenme teklifinde bulunmuş. Şimdi iki sevgili, düğün hazırlıkları - na başlamışlardır. İNANMA! o mağazalara giremezdik. Halbuki bugün, her malın fiati üzerinde yazıllığı için, vaktile pahalı olmalarına ihtimal verecek yanların« yaklaş- maktan korktuğumuz eşyadan bazılarının büdeemize elve. rişli şeyler olduğunu gi mizde temayüller kuvvetleniyor.» N yoruz. O eşyayı almak için içi - İNANMA! Sözün Kısası Deveye dair e eeei B N edi iklim dört köşeden istiskal —q l gördükleri halde, akıllarınl başlarına almamakta ısrar eden bir takınl insanların, en son sığındıkları bu bizini diyardan Filistine altın aşırdıklarını ga- zete havadisi olarak okudum. Maliyemizin almış olduğu sıkı tedbir* lerden dolayı altını para olarak aşıramte yan bu açıkgözler, akılları sıra buna dâ bir çare bulmuşlar, o kıymetli madendeti minimini süs develeri yapıyor ve hediyei lik biblo diye çıkarıyorlarmış. Parayı deve yapmakta fıtri ve irsi ma« haretleri müsellem bulunan bu 1rk mene sublarının kaçakçılık yaparken bile nük-« te gözetmeleri zekâlarının keskinliğine belki de delildir. Ancak, türkçe kültürle rinin biraz daha artmasına ve genişleme” gsine biraz da ben yardım etmiş olmak için, halkımız arasında ve deve mevzutl etrafında daha ne gibi sözler, darbımne- seller mevcud olduğunu bu münasebelle burada zikretmek isterim: — Deve adını satar, eşek odunu! — Deve boynuz ararken kulaktan o müş. — Deveden büyük fil var, — Deve ile uğraşan, kapısını açar, — Deve Kâbeye gitmekle hacı olmaz (Hole Filistine, hiç!) — Deve gibi bir doğru yeri yok. — Develer gelir Mardinden, bak noler gıkar ardından! 5 — Deveye hendek atlatılmaz. — Deveye sormuşlar: <İnişi mi severs sin, yokuşu mu?>; «Sırtımda yük olduk: fan sonra ikisinin de Allah belâsını ver « sin!» demiş. — Bir tutam ot deveyi yardan uçurur. — Deve gitti.. yularını arar. Ve, en nihayet, oturduğu yerde tek durmiyan, örf ve âdetlere uymiyan, mill! duygulara, mahallt kanunlara, - müker" rer ihtarlara rağmen - saygı gösterme- mekte ısrar edenler için söylenmiş meş- hur atalar sözü: : «Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyarı dan gitmeli!» E. Talu büyük Genenekenenerenereeneraner ee ererareRA e serereA e san AA RA A | Yedi aylık idhalât-ve ihracat yekünu tesbit edildi 938 yılının ilk yedi ayına afid idha lât ve İhracatımız hafıkında bir ista tistik hazırlanmıştır. Bu istatistiğe göre bu senenin ilk yedi ayında ihracat yektinu 60,130,000 & Türk Hrası, idhalât yekünu da 85,110. 000 Türk lirasıdır. Geçen yılm yedi yamda ise ihr tımız 59,880,000, idhalâtımız da 58. 577,000 Hra olarak tesbit edilm Bu vaziyete göre bu yılın birine; rısında idhalâtımız ihracattan fazla * dır. Memleketimizde büyük ihracatıfi temmuz ve ağustos aylarından sonrg başlamakta olduğuna göre, yıl sonun * da ekle edilecek ihracat rakamlarının çok daha kabarık olacağı muhakkak görülmektedir. 6 bisikletcimiz Trakyayı dolaşıyor 'Tekirdağ 10 (A.A.) — Trakyayı dola * şan Çanakkale İ dört genç, Tekirdağına gelmişlerdir. Bisiklet” — çiler altı günde 600 kilametre yapmışlar” dır. Gelibolu yolu tle Çanakkaleye dön * müşlerdir. ereercerereneereReRAN TAKViM

Bu sayıdan diğer sayfalar: