11 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

11 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BON POSTA Sayfa Üniversite talebesi arasında bir anket Üniversitelilerin derdleri, ihtiyaçları, arzuları nelerdir, bunları gidermek için ne yapmalı? Üniversitemiz her sene olduğu ibi bu sene de bazı derd ve ihtiyaçlarla karşı karşıyadır. Tamamlanması, yerine geti- rilmesi ve ıslah edilmesi talebe tarafın- dan şiddetle istenen bazı noksanları, ih-, .'u'yaçlm ve hattâ kusurları mevcuadurı y Afiedersiniz Bir genç baloda, çok uzun etekli tuva- let giymiş bir kadının eteğine basmıştı. | Kadın hiddetle döndü. Genç: — Affedersiniz! Diyecek, özür diliyecekti. Kadın mey- dan bırakmadı: — Size hiddetli baktığım için afledi-| niz, dedi. Eteğime basanı kocam zannet- | miştim de, |Bunları genç - üniversiteliler muhteli£ fırsatlarda anlatıyorlar. Onların bu fi- kirleri ve bu dileklerile yakından alâka- dar olmağı faydalı bulduk. İşaret ettik- leri eksiklikleri ve fazlalıkları, ne dere- ceye kadar yerinde olduğu bakımından |hakikat mehengine vurmıyacağız. Biz sa- dece bu cevablara bir anten hımıe!ınlw görecek, bunları olduğu gibi alâkadarla- rın dikkat nazarlarına arzedeceğiz. î Gençler ne diyorlar? © Hukuk Fakültesi üçüncü sını/ Üniversite koridorlarında T talebesinden Yusuf Ziya Ural: risat vahdetini temin etmek lâzımdır. — Rektörün geçen sene açılış nutkun- Her lektürün ayrı bir sistemi var. Lisas da da işaret ettiği gibi evvelâ bir üniver- |kurlarına devam mecburiyeti de kaldırıl. siteliler yurduna ihtiyacımız vardır. Has| mahıdır. Bizim ekserimiz dışarıda haya- riçten gelen talebeler İstanbulda azami (tını kazanmak Mmecburiyetinde olanlar- sıkıntı ile karşı kzxşıyı:lırb'r. Bunlara ' gir, Devam mecburiyeti onları çok müş- muntazam, konforlu, derslerine çalışabi- Küj mevkide bırakıyor. Devam mecbüri- İlecek ucuz yuürd temini lâzımdır. Bizde yetini kaldırmalı, sene sonunda — mutad henüz bir üniversite sitesi ve muhiti ku- ( » gihanları yapmalı. Lisan kurlarına de rulmamıştır. Bu yüzden ihtiyaca tekabül ' ,,, muhakkak ihtiyari olmalıdır. etmiyen iptidai bir iki yurd bir v.ıımt:ıı Sonra Üniversilte derslerinin bir kül bırakılırsa, taşralı gençler han köşelerin- (teşkil ettiği söyleniyor. Halbuki fakülte- de, pansiyon odalarında oturmaktadır-| 4 muvaffak olamayıp lisandan sınıf ge- * İyi olur Kadın, kocasının oturduğu odaya girdi: — Kapının önünde bir dilenci var. Pi- şirdiğim yemeklerden birer parça ver- sem nasıl olur? Erkek düşündü: — Çok iyi olur karıcığım, bir daha ka- pımızı çalıp bir şey istemez. * Hokkabaz, kalabalık tünelde rahatça seyahat edebiliyordu. — Yoruldum, bastonumu wrğlı bırı: da ona dayana dayana yürüyeyim: . C| * Esnka vorası İki arkadaş, Beyoğlundı bir şapkacı Veamekânının önünde durdular. Biri ca- mekândaki kırmızı bir şapkayı gösterdi: | — Bu şapkanın modası on beş güne | kadar geçecektir. | Öteki sordu: eden bildin? Muallim — (Müfettişe) Burası tenef- — Karım, daha dün bir aynini aldı da. | — Hırsız — Kâfi artık bayan, fazla silk- | İ97: Buralarda ikametin ortaya koyacaği Çen talebe, lisandan geçtiği sınıfa deva- jüshanedir, çocuklar muallimlerinin * no- buraya gelmeden evvel de ce- şf"']"" ""*':"'”"' saymağa bilmem 'ma mecbur tutulduğu halde askerlikten mezareti altında sakin sakin oymar, Dimde bi ŞA VAA geçenler fakülte derslerinden kaldılar mı eğlenirler. Kolavrını bulan af yes ei Sür'atle bir üniversiteliler yurdu kur-! 4 kerlikten de kalmış addediliyorar. Bu malı. Maddi vaziyetleri bozuk,”medrese | /Arih tenakuzu ortadan kadırmak lâzım! köşelerinde mum ışığı altında okumağa| © Hukuk Fakültesinden Mehmed: |Çlllqın arkadaşlarımızı bağrına basacak | Umum Üclversite değdlerini bir |biç olmazsa orta halli bir teşkilât meyda- ' afa bırakalım da, kendi fakültemize ai na getirmeli, ve hiçbir faydasını gö diğimiz para ile fakülte talebelerinin İşi- | zin diğer fakülteler yanında garib bir ta- ne yarıyacak faydalı neşriyat yapmah. |1/hi vardır. Hiçbir fakültede eşi olmuyan © T:b Fakültesinden Rıza: mizan meselesi, — O kadar çok derdimiz, ihtiyacımız, imtihanlarında beşer isteğimiz var ki saymakla bitmez. Ne siz , bir gece evinde kalan misa- Dün gece belki rahat etmediniz, de- ak biraz sertçedir de. Misafir omuzlarını silkti: — Evet, gerçi öyle amma, ben kolayını! bulmuştum. Yatakta fazla rahatsız olun- €a kalkıyor, oturuyar; dinlendikten son- ra yatıyordum. n numara alan geçiyor. Halbuki ası! numara gene Kayınvalide damadına bir kitab ısmar- hyacaktı: — Damadım, bana; «Yüz sene yaşama« nin sırlarır isimli kitabdan bir tane alıp getirir misin? Damad tereddüd etti: — Alamam kayınvalideciğim, böyle muzır kitabları senin okuman doğru ol- maz. * Aklıma geldi Dalgın adam nişanlanıyordu. Nişan yü- züğünü parmağına takacakları an: — Durun, dedi, aklıma bir şey geldi! BSordular: — Aklına gelen nedir? — Ben galiba nişanlıydım.. * Çok iyi Konuşuyorlardı: — Sizin yeni aşçı iyi yemek pişirir mi? — Çok iyi pişiriyor, memnunum. Ka- rım, henüz ondan yemek pişirmeyi öğ- — Ben görmiyeli sende bir değişiklik Var amına; nedir? — Demek farkına varamadın, bak - 2T Sakal, beyik biraktım. ti me, Karımdır ötekine. < Akadaş buluşmuşlardı, biri, — Senin yazıhanende çok güzel bir daktilo çalışıyormuş. Dedi. Öteki tasdik etti: — Evet! — Karın, daktilonu kıskanmaz mı? Hayır. — n Çünkü daktilom, karımdır. * Tosarruf — EBoimle istasyon arasındaki mesa. feyiy biraz uzatabilmek için, yolu — Çok olduğu zaman bir kisminı ayı- bu tarzda zikzak yaptırdım. p bir kenara koyamadım kil.. — Madem ki düşüyorsun, tepe aşağı düşmeye bak; daha jazlı tazminat alırsın! — Niçin az yiyorsun? — Annem, çok yersen buban gibi o- d — Sen, her vâdettiğin şeyi yapar mi» sın? — Yaparım. — Şimdiye kadar neler vüdettin de yaptın? — Hiçbir şey vâdetmedim kil * Belli değil Yaşlı kadın Adaya taşınmıştı; ziyarete | gelen bir tanıdığına: — Adaya geldiğimden çok memnunum, dedi, burada kendimi otuz yaş gençleş- miş hissediyorum. 'Tanıdığı, yaşlı kadının yüzüne dikkatli dikkatlı baktı: — Yüzünüzden hiç te belli değil bayan! |eemisi bununla 50 ye varmış bulunmaktadır. belâ vardır ve birçok arkadaşlar bu be- lânın belâsına kurban gitmektedirler Yabancı dilin faydasını inkâr etmek gü- lünç olur. Fakat biçbir memlekette ya- bancı dil bu kadar iptidai şartlar altın. da öğretilmek bedbahtlığına maruz kal- mamıştır. Geç vakitlere kadar fakülte dersleri, seminerleri, tatbikatları arasında yorgun ve bitkin bir hale gelen üniversite tale-| besi akşam geç vakit lisan kurlarını ta- kibe mecbur tutuluyor. Saat 19, 20 de li- san dersine giren talebe var. Sorarım si- ze böyle geç vakit yorgun kafa ile giri.- len dersten hayır gelir mi?.. Eğer muhakkak okutulacaksa lisan derslerini sabahlara almalıdır. Bu ders. ler mutlaka öğleden evvel verilmelidir. Saat 17 den sonra 21 lere kadar süren kurlara sarfedilen para kadar talebeye de yazıktır. Sonra Jisan kurlarında ted-' * dinlemeğe tahammül eder! e de ka-/ yedi addediliyor. Her derse yedi numara ri okumağa. düşmezse — sınıfta kalıyorsunuz, hattâ Doğru olmaz Başımızda (yabancı dil) denilen bir | geçtiğiniz dersten bile.. Elemelerden geçmişsiniz, diğer ders- lere giriyorsunuz. Hepsinden geçiyorsu- nuz. Neticeler ilân edildiği zaman görü- yorsunuz ki bir numara yüzünden ikmal veya sınıfta kalmışsınız. İkmale kaldınız. sa bu sefer geçtiğiniz derslerden kalı- yorsunuz. İmtihan talimatnamesinde değişiklik yapmak, geçilen derslerm hakkımı mah- fuz tutmak şarttır. Esasen - talebelerin imtihanlarda dökülmesinin sebebi bu- dür. Asıl çalıştırmak istediğimiz dersin yanı sıra sırf Üssümizan yüzünden peşine takılan geçilmiş derslerin de ağırlığı büs- bütün aksi tesir yapmaktadır. © Fen Fakültesinden İsminin ya- zılmasını istemiyen bir gençi: — Derdlerimizin başında lisan, sonu da gene lisan gelmektedir. Bu şartlar i. çinde lisan öğrenmemize imkân olmadı- (Devamı M üncü sayfade) Bu, yeni denize indirilmiş olan «Seal» zamanda mayin dökme tertibatını da hai ismindeki İngiliz donizaktı gemisi, ayni z bulunmaktadır. İngilterenin denizalti

Bu sayıdan diğer sayfalar: