30 Ekim 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

30 Ekim 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Yazı Çok Olduğu için Bugün Konamadı Büyük Şefın kahraman orduya mesajı (Baştarafı 1 inci sayfada gün, Cumhuriyetin hnı mütemadiyen artan bü fah ve kudret içinde idrak 'Türk milletinin huzu! l ordu, sana kalbi şükranl: p bı»yan ve ifade ederken büyük ulusumuzun ifti- har hislerine de tercüman oluyorum. 'Türk vatanmın ve Türklük camlas- nın şan ve şerefini dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan |- baret olan vazifeni her an ifaya hazır ve âmade olduğuna benim ve büyük u- tusumuzun tam bir inan ve itimadı - mız vardır. Büyük ulusumuzun ordu- ya bahşettiği en son sistem fabrikalar ve silâhlarla bir kat daha kuvvetlene- rek büyük bir feragatinefs ve ist rı hayatla her türlü vazifeyi ifaya mü- heyya olduğunuza eminim. Bu kanaat- le kara, deniz, hava ordularımızın kah- raman ve tecrübeli komutanlarile sü- bay ve eratını selâmlar ve takdirleri- mi bütün ulus müvacehesinde beyan e- derim, 4 Cumhuriyet bayramının en beşinci yüdönümü hakkınızda kutlu olsun.» Başvekilin telgrafı ve Atatlrkün ceavabı Ankara 29 (A.A.) — Başvekil Celâl Bayar Cumhuriyetin 15 inci yıldönü- rünasebetile Atatürke aşağıdaki telgrafi göndermiştir: Reisicumhur Atatürkün Yüksek huzurlarına j İSTANBUL Memleketi, milleti mutlak istiklâli- ne kavuşturduktan sonra kurduğunuz| yüksek rejim dahilinde yarattığınız sosyal ve ekonomik inkılâbların mes- ud semereleri müvacehesinde Şefimi - ze karşı duyduğumuz minnettarlık his- si çok büyüktür. Bu duygu ile, büyük bir eseriniz ©- lan Türkiye Cumhuriyetinin 15 inci yıldönümünü, Vekil ırhıdııglırımlı bir- likte tebrik eder, sarsılmaz bağlılık - larımızla hürmet ve tazimlerimizi el - lerinizden öperek arzederim. Başvekil C. Bayar Reisicumhur Atatürk, Başvekilin tel- grafına gı cevabla mukabele buyurmuşlar dır. Celâl Bayar Başvekil ANKARA C. teşekkür ve ben de sizi tebrik eder, hepinizin muhabbetle gözlerinden öpe - rim. K. Atatürk Maroşalin tolgrafı ve Atatürkün cevabı Ankara 29 (AÂA) — Genel Kürmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, cumhu- riyetin 15 inci yıldönümü münasebetile Atatürko aşağıdaki telgrafı göndermiştir: Atatlüirk Reisicumhur Dolmabahçe - İSTANBUL Kara, geniz ve hava ordumuzun gene- ral, komutan ve sübayları ve kahraman erleri namına aziz cumhuriyetimizin 18 inci yüdönümü münasebetile bayramı - nızi kutlularken cumhuriyet ordusu - nun bütün mensublarının candan bağlı - hıkları ve sıhhat ve âfiyet temennilerini derin saygılarımla arzeylerim, Genel kurmay başkan: Mareşal Fevzi Çakmak Reisicumkur Atatürk, genel kurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmağın telgra- fına şu cevabla mukabele buyurmuşlar - dir: Dolmabahçe, 29/10/1938 Mareşal Fevzi Çakmak Genel kurmay başkanı ANKARA C. telgrafınızdan çok mütehaseis 61 . dum. Başta siz olduğunuz halde büyük ve kahraman ordumuzun bütün mensub- Resimli Makale : İngilterede şemsiye Yağmur için değil; Şıklık için kullanılır İngilterede, bali, vakti yerinde her er- bir şemsiye taşımağı âdet edinmiş- Bülhassa kibar muhitlerde, yaş farkı gözetilmeksizin, bu âdet bir itiyad halini almıştır. Bu muhit mensubları için şem- siye bir süstür ve bastondan hiç farklı geğildir. Londra sokaklarında gezen en şık gençlerin kolunda asılı bir şemsiye, mu- hakkak surette dikkati celbeder. Fakat yağmur yağdığı sırada bu çık gençler, şemsiyeyi açıp altına iltica ede- cekleri yerde, şemsiyenin kılıfına dahi dokunmaksızın doğruca bir otomobile bi- İnerler, Resimde İngiliz centilmenlerinin İkullandıkları şemsiyeler görülüyor. Elektrik neşreden adam Macar konutlarından Janos Bereyi müd- hiş suretle elektrik neşreden bir adam . dır... Vücudünden intişar eden elektrik sayesinde bir ampulü yakabilmektedir... Geceleyin vücudünden intişar eden e - lektrik sayesinde kitab okuyabildiğini 1d- dia edenler bile vardır... —— ———777 —— —— larına teşekkür ederim. Büyük gün cüm- lenize kutlu olsun. K.Atatürk Colâl Bayarın teşekkürü Ankara 29 (AA.) — Başvekil Celâl Bayar Anadolu ajansı tarafından neşre- dilmek üzere aşağıdaki teşekkür ve teb- riki göndermişlerdir: Milli bayramımızın 15 inci yıldönümü vesilesile memleketin ber tarafından al. dığım tebrik telgraflarına ayrı ayrı ce - vab vermeğe meşguliyetim maalesef mâ- ni olduğu için aziz vatandaşlarımın gös - terdikleri yüksek ve samim! alâkaya kar- şı duyduğum şükran hislerimin ve bu büyük günün milletimiz için de kutlu, refah ve saadetle dolu olması temenni « lerimin kendilerine iblâğına Anadolu a - jansınin tavassutunu rica ederim, Başvekil Celâl Bayar İSTER Dün küçük bir hâdisenin tahkiki için Sipahi ocağına ka- dar gitmek icab etmişti. Tramvay işlemiyordu. Matbaanın SON POSTA Hergün bir fıkra Yaşlarımız ayni oluyor Yaşlı bir erkek, çok genç bir ka- bir gün: — Sen evlenirken aranızdaki farkını hiç düşünmedin mi? Dedi, yaşlı erkek cevab verdi: — Evlenirken düşünmüştüm. Fakat evlendikten sonra bu yaş farkının hiç j bir mahzuru — olmadığını — anladım. ğ Çünkü ben karımın yüzüne baktıkça i kendimi on beş yaş gençleşmiş hisse- i diyorum, o da benim yüzüme baktık- $ ça kendini on beş yaş ihtiyarlamış ! hissediyor. Böylelikle ikimizin yaşla- İ |£ nmiz ayni oluyor. $ ,k._...._...__.__ çi dünnekündi İki haftada | 200.000 defa Aksıran kadın Kaliforniyada Oaklandda akla hayret verecek bir patolojik hâdise vuku bul - muştur. Yirmi dört yaşında bulunan ve dört ço- cuk annesi olan Madam Betty Grosse her yirmi saniyede bir defa olmak üzere iki hâfta mütemadiyen aksırmıştır. Doktorların besablarma göre bu ka » dın iki kafta zarfında: (200,000) defaya yakın aksırmıştır.. g $ Pariste çok gar'ı'b bir hırsızlık Gaçenlerde, çok şık giyinmiş ve her halile bir milyoner intibar bırakan genç bir kadın Pariste Lâfayet sokağındaki mücevherat dükkânlarım teker teker gezerek, kendisine en kıymetli pırlan- taların gösterilmesini istemiştir. Bu gibi ziyaretlere alışmış olan dük- kânoşlar, müşterinin isteğini yerine getirmekle beraber, teyakkuzu da el- den bınkrnımı;lır&ır Fakat buna rağmen, olan olmuştur. Dükkâncılardan biri, kibar kadının is- tediği pırlanlaları çıkardıktan — sonra 500 bin frank kıymetinde bir taşın an! surette kaybolduğunu görmüş ve derhal polise haber vermiştir. Hâdise yerine gelen polis memurla- rının İlk işi, kibar kadını tevkif ve üs- tünü aramak olmuştur. Kadın, polisin bu hareketini şiddetle protesto etmiş- tir. Nitekim üstünde de hiçbir şey bu- lunamamıştır. Bunun üzerine dükkâncı İkadından özür ve af dilemiş, şikâyette bulun - mamasını hararetle rica etmiştir. Fakat, kadırın tam dükkândan çı - kacağı sırada, henüliz orada bulunan polir müfettişi kendiszini tekrar tevkif etmiş ve bu defa, aranmakta olan pır- la 1 kadının şemsiyesinin alt ucu- na yapışık olarak bulmuştur. NAN, İSTER oğlu ile Taksim or: önünden bir otamobile bindik. Adi zamanlarda biz. Cağal- İSTER İNAN, İSTER dınla evlenmişti. Samimi bir — dostu :| yaş ; Bunlar Nasıl otomobil Ve otobüs ? Bu iki rotoğrafi lâstikten otomobil ve otobüs sanmayınız. Husus! bir aynada çe- kilmiş olan bir ctomabil ile bir otobüsün resimleridir. Kanadalı beşizler hergün biraz daha zenginleşiyorlar Dört yaşını doldurmuş olan - meşhur Kanadalı beşizler, bütün Amerikada el'an alâka rökorunu muhafaza etmek- tedirler, Amerikanın her tarafından bu yavru- lara kıymetli hediyeler gönderilmekte- dir. Kendilerini ziyarete gelenlerin sayı- sı, hergün birkaç yüz kişiyi bulmaktadır. Bir film şirketi, beşizleri bir arada sahneye çıkarmak için ebeveynine mü- him bir para teklif etmişse de, babaları böyle bir teklifi henüz mevsimsiz bul- müştur. Moda müesseseleri, beşizlere — ithafen yeni moda kışlık çocuk elbiseleri çıkar- mışlardır. Bu yeniliklerden temin edilen kârın bir kısmı yavrulara terkedilmek- tedir. Beşizlerin, daha şimdiden mühim bir servet sahibi oldukları söylenmektedir, Bir sinema yıldızı beyaz perdeden çekiliyor Sinemanın en parlak yıldızlarından gü- zel Kay Francisin zengin Amerikan tay- yarecisi Erik Barnekov ile evlenmek üze- re pulunduğlu bildirilmektedir. Güzel Kay Francis ayni zamanda sine- mayı dahi terkeylemektedir. Bundan bir sene kadar evvel Kay Francis ile mensub bulunduğu film kum- panyası arasında anlaşmamarzlık husüle gelmişti. Bu yıldız çevrilecek olan Toya- riç filminin baş rolünü yapmak istiyordu. Fakat kumpanya onun yerine Claudette Colberti angaje eylediğinden Kay Fran- «is bundan fazla muğber olmuştu. Bu an- laşmamazlık nihayet bu izdivaç dolayısi- le de mukavelenamenin feshini mucib ol- muştur. İNANMA! 'asında gidip gelmeyi azami 40 dakikada yaparız. Halbuki dün bu yolculuk tamam 2 saat 45 dakika İNANMAI! Birinciteşrin 30 ea Sözün Kısası | z Norveç darbımeseli -e » Mantar $ Ka Ü Tela _J eyoğlu Balıkpazarından ge « çiyordum., bir manav dükkâ * nanın önünde bir sepet mantar gördümke Kuşkonmaz, mantar gibi şeyler, eskis den bizim mutfağımıza girmez, sofra « mızda — görünmezdi. — Âdetlerimizd& garba doğru bir temayül peyda olun- ca, zevklerimizi de değiştirdik; bilhassa yemek bahsinde., ve bu tahavvül, mans tara da, yemek listelerimizde yer vere di. Halbuki, ormanlarımızın mebzulenmi yetiştirdiği bu leziz şeyi çoğumuz ağza almazdı. Bir kere, zehirsizini ze « hirlisinden ayırd etmek çok güçtür dd ondan, Sonra da, mantarın, dilimizde aldığı mâna, daha ziyade muhakkiraı nedir. — Ben mantar yutmam! — Mantar atıyor.. — Mantara bastı.. — Mantar gibi yerden bitiyor..” 'Tübirlerinin medlülleri — herkescd malümdur. Yalan, Golan, hud'a, hile ve ibtizal ifade eden bu sözler, senelers ce ve belki de asırlarca, mantarır; Türk sofrı da, et, fasulya, börekş; ve sâire gibi enimetsler sırasında mev« ki almasına mâni oldu. Gelgelelim: Mantar - ikidir.. biri bu tufeyli, çemsiye şeklinde, nahif, nazik, soğuk, soluk, fakat leziz nesne, diğerli bir nevi ağacın kabuğundan istihsal e« dilen ve şişe tıpasından bugünkü moda kadın ökçelerine varıncaya dar bir takrm şeyler imaline yara; sünger gibi delikli, tüy kadar hafif madde.. Yukarıda saydığım tâbirlerde mak« sud olan bunlardan hangisidir, acabı (Galiba her ikisi de: Yerden biten ila yutulanı birinci, atılanla üstüne bası« lanı ikinci neviden olsa gerektir. Maahaza, ne olursa olsun! Tekâmiül kanunu icabınca, işte, Insanlar mantar' yultmıya da, mantara basmağa da alışlır Bir mantar atmak kaldı.. Onu da, dünyayı birbirine kaltmak sevdasında olanlar, arada, sırada yapık Leyli meccani imtiha- nında kazananlar Ankara 28 (Hususl) — Leyli meccani im«e tihanlarında İzmirden kazananlar: Gülsüm Birsin, Sabahaddin Orlan, Kemal — Uyalık. İsmall Tekin, Cevad Kurtuluş, Turan Mal « tay, Türkün Şengün, Şerafeddin Rüa, Orhan Ahi, Faruk Abacıoğlu, Muzaffer Tan Vahld Anafarta, Reşad Vehab, Nurı duman, Habib Sezer, Behzad Razgirullı, No« Hihe Yaral, Neclâ Yücesoy, Cahiâ — Ardnli, Melek Özgür, Behra Berin, Kocaeliden kaza- nanlar: Bürhan Durcan, Nevber Bilir, Nihad Recal, Perihan Akiş, Füruzan Akiş, Adapazarında kazananlar: İsmail Öğüs, Bapri Acar, Ahmed Acar, Alt İhsan Çakıfy Muzaffereddin Botu, İsmail Göksün, Şevket Ekici, Sabahaddin Kumru, Muallâ — Oktay, Muzaffer Torum. Adanada kazananlar: Veli — Aytekin, All, Aytekin, Mehmed Todo, Hasan — Özermlan, Bedia Hatice Özgür, Nefise Yaldaş « gan, Mirza , M. Kemal Arman, Kümil, Öztekin, AlI Amiral, Hikmet Mutal, Fehmi Gercel, Rasih Çopuroğlu, Mücteba Topaloğs lu, 'Tevfik Şenol, Abdülkadir Yürek, Mustafa; Fikri. / arararaenDeASALA DESENDANELERLELASeKERA L KA SEnERAAAKALAnALALAN | TAKVİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: