15 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

15 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 İkinciteşrin — *Son Postav nn macera ramanı: SÖON POSTA Bu adamları, Madığı için fazla bir iddiada da bu: lünmadım. Zamanda — halledileceğini.. her kadınının da bir gün gelip, benim gi i, asındaki cevherini göstereceği hi biliyordum; ve bekliyordum: nkar; ıürıkli maceramin d: ni 0 bııvuk ve mesud ıunu görme karar verdim. Niçin?, Şunumn için; şayed günün batıralara bir Türk kadınının gözü ©i de ansın,.. ladan başka bir şey olmiyan bir mah- Ük mıt zannediyorsunuz? £ af ü Tine “Gîler' itine pervasız atılan.. gösterdi- dine küçük bir tarih yapan - bir kadını - Tz da vardı, Onu da unutmiyalım. Diye, bağırsın. Burada, ismim mevzuubahis değil.. İster, Nihal olayım., ister, Melek.; ve- Yahud da, Ayşe veya Fatma desinler... Unlar, benim için müsavi... Elverir ki ? Türk kadınının ad; anılsın., havat Yolunda yürümek Istiyenler de, ondan Tet alsım. Ben çacukken işitirdim.. bir kadının SÜret ve namusundan takdir Tle bah- #ederlerken; — O, öyle bir kadındır ki.. hün içire girer, çıkar. rlerdi. Ben; bir ordunun değil.. cihan ordu- Tinin ateşleri içine daldım, çıklım.. Ve hattâ, bu cihan ordularının ateşle - Pöden daha korkunç olan bir - takım takhanelerde, bana kurulan tuzakla- birer kibrit çönü gibi kırdım... Hiç ? şevden korkmadım, ve yılmadım bir kuvvete mağlüb olmamak için, ün varlığımla çalıştım. Hattâ; kal - bir ordu- daha zorlu bir aşk karşıstnda bile Tebun olmadım. Meğer ondan daha ŞH, ondan daha ziyade zebün eden ,_ı e—.v varmış: — Şefkat.. kadımlık şef- B de neşredilirse, hakkımda hüküm | 5. "'!nlrrden bir şey rıca edeceğim. E- im - hareketim bir zâf ve aciz ki ediliyorsa; onlar bu — hataya TMesinler, Fazla şefkatin de bu nes- le kWnlın arasında bir mağlübiyet il "V'ıbıleccğml öğrensinler, * 'da, başlangıca hitam veriyorum. Nİ, casusluk hayatımın en bi tasına sürükliyen, o korkunç vak- Takline başlıyorum. B Bi Ve kan .““e Batp R u"hm.ıs,ı GART BERHAVA OLURKEN ?“"lüı 1917 perşembe... Nhp, 8. hlvı(ımdı unutamıyacağım ta- yeğden biri... ':“ bughnun unutulmak ihtimali Megl d" © korkunç hâdisesini naklet - h'iıa €vvel, son günlerimin kısa bir ;h';ı'hı yapayım: M"ı.. İle uyustuğumun ertesi günü, İi,e_ Mliniı evine götürüyorum Eı en iyi elbiselerimden bir Wk. n.& lin evine naklettim. k Ça Cağız, evinin Üstkatındaki kü- Nı.ud“' Mükemmelen — temizlemiş, etmiş, Kendisi de, çocukla- tlh MoParlıyarak alt kata çekilmiş, pti *lerimi, Oraya bıraktım. 3& ’* atladım. Beyoğluna geçtim. ataya —Ph aldım. Çarçabuk Hay - *ıı.,“ avdet ettim. Çarşafımı ge bir sokak elbisesi giydim. Ka- haksız bulmadım, Ve © tarihte davamı ispata delilim ol - O zamanki davanın, çok yakın bir Türk bt*'ıı şüphelendirdi. Onun için hatıra- larımı yazmıya, ve bir köşeye atmıya birinde, bu Şirse, haklı davasını müdafaa ederken, — Siz, Türk kadınlarını âciz, kuvvet- Siz pısırık, gölgesinden korkan, yâr - Ümcısız yaşavamıyan, süsten ve kuk- Ibuki, çar ine çarsaf givildiği, peçe Üze- peçe tak:ldığı zaman, cihanın harb Bi fedakârlık ve feragat hislerile ken - Tni çelik bir çemberle çeviren ölüm -| "“11 birir.de su hatıralarım ele we' Tokrar Beyoğluna avdet ettim, Bu se- fer kendime, İzmirden tedavi için İs madaması süsü verdim. Ve bu kıyat: arka tarafında bulmakta geçikmedim, rekkebdi. Odal: sahibi yerleşmişti. lerden dul iki birinde, İki odayı lavanten hemşireye — vermişti. Hkâye: Aşk (Baş tarafı 12 -imci sayfada) ğimi kararlaştıramadım. Şibhesi: lez delikanlının «beyaz kadırın den çok iztırab çek mazdım, Daha şark: me orum> başl Ti bir ifa bula. teslerimin uyandıracağı: eler a ! Siz, bir kelim, r& uçürt. rek dal h korktuğum, k bir sultansımız' başladım. Siz de, r me (lulıluı deki asalete hayran kalırsmız! lik bana bu güzel sevgilisinin Tesmini termeği vâdetti; fakat sonra vazgeçti. Herhalde kıskançlığından veya utandı - ğından olacak. Her neyse melez dostü « irun bu çekingenliği ve sevgilisi — hak « k:ndaki nezaketi hoştma gitmedi değil. Zaten resmini görmeğe hacet yoktu. Ben |matmazeli hayalimde — canlardırm Bile, Tâbil böyle aşk mektuhimu kahve - nin başlığını taşıyan husust bir kâğıdla gönderemezdik. Cerrinin güzel mektub kâğıdı getirmesi için ertesi günü tokrar buluşmak üzere ayrıldık. Ertesi gün mektubu yazdır. İmzaya gelince dostum bu güzel mektuba kaba, raba bir imza atmağa cesaret edemediği için benim imzalamamı rica etti. imza yerine bir «C> harfi koydum. Çün. kü benim adımın baş harfi ile dostumun ilk harfi birbirine uyuyordu. Sonraları iş daha tabii bir surette ce- reyan etmeğe başladı. Cerri sevgilisin - den Momark'da oturduğunu saklamak B çin mektublara kendi adresim! yazmamı istedi. Artık mektublara kendi adımı koy makta beis görmedim. Cevablar boyuna benim evime geliyordu. Hiç — bir vakit ba mektubları açıp okumak — aklımdan geçmedi. Ben ipinden sapına kadar na - muslu bir adamım. Başkalarının hisleri- ne hürmet etmesini de bilirin. «Mektubları Cerri önürüde açıyor, o « kayor fakat hiç birini bana göstermiyor- du Bu mektubları okurken bazan se - vinçten deli gibi olduğunu bazan da sa- bırsızlık ve hiddetle ayağını yere vur » duğunu görürdüm, Aldığı cevabı — bana hülâsa ederek yazacağımız yeni mektub - |bakkında direktif veriyordu. Münasebe - | da, Tokatliyanın Bu pansiyon, aradı Kgibi bir yerdi. Yaşlı bir musevi kadıni tarafından tu- tulmuş, dört odalı bir daireden mü pansiyon «Önce mektuba ne şekilde başlayaca- zün - kü. şım dedim; epeyce uğraştım. Siz, ayak ıinda uyuyan diş! bir pars- e başımı cellâdla- .» diye- samimi ve daha can& yakın bir T birer M okursarız hislerim - «Cerri fevkalâde memnundu. Bir ata- Ben de! Yazan! Ziya Şakir Haydarpaşa garı berhava oluyor! Bu sejer kendime bir Musevi madam süsü verdim fama, geniş kenarlı bir şapka geçirdim. | Şimdi, dördüncü odanın müş! -| beadim. |reddüd etmişti. vermez, derhal gevşedi. mak, benim için bir zaferdi. Bu den derhal istifade etmiş; sanki tellen geliyormuşum gibi, erte var) mektubları tık iş genç ve güzel sevg'liyi kaçırıp kon Gi memleketine götürineğe döküldü. Bea de kaleme bütün kuvvetimi verdim. Ta- bil Cerrinin ağzından türeceğini, emrine k nacağını ilh.. yazdım. «Nihayet sevgiliyi ikna ettik Artık ha- eket gününü tesbit ötmekten baska bir şey kalmadı. Neyse, o'da ol a işi bitti. Vaput ve liman — seçildi. dostum hareketinden evvel, kât den dolayı hararetle bana bulundu ve hattâ bir m mek istedi. Fakat reddet ve yazımı satamazdım. Bunun ü: memleketinden kıymetli hediyeler gön - dereceğini vâdetti. Hediyeler — gelinceye kadar tılsım makamında — içi beyaz bir tozla dolu on iki tane küçük deri torba verdi. Ben de bunları Pört — bonör diye abul ettim; başucumdaki dolaba koy - dum. İşte bunun üzerine malüm iş oldu, Ya- ni adam arandı; benim gibi şerefl; ve na muslu birsadamı ebeyaz zehir» — tteareti yupan bir madrabaz diye itham — etmek bulaklarımın inanamıyacağı — haksız bir iftiradır, Bu Öjeni'nin hizmetçi — olduğunu iyi biliyor musunuz? Hayır — ben bilnevo - rum. Çünkü yüzünü hiç görmedim, Kül- çük torbalara gelince anların içinde bu - Tanan tozun kokain veya erom —ne halt ise— olduğunu nereden bileyim. Ben cc- zacı değilim ki. Şayed Cerri ortadan yok olmadıysa size hepsini anlatacaktır. Ma- amafih eminim ki, suçu yoksa size mü racnat edecektir. Ne mi istiyorum? Yazdığım mektub-| ların ya şimdi veya daha sonra bana fade edilmesini. Bu noktaya ehem- Miyet veriyorum. Çünkü bu kâğıdlar a - #ağı yukarı benim hayatımın da romanı- dir. Lütfen keyfiyeti bu suretle bay ko. misere söyleyin! Evet yalnız kendi yaz- dıklarımı İstiyorum, Cevabları istemem. Teşekkür ederim, İfadenin neresine imza atacağım lütfen söyler misiniz?» onu bir s; leler ârtade bulu - Kadın; beni genç ve bilhassa güzel tanbula gelmiş olan zengin bir -nu.ow!bı.'dug.ı için, odasını kiralamakta te - Hattâ bunun için de | yüksek bir par2 istemişti. Fakat; büyük dime iyi bir pansiyon | bir cömerdlikle, istediği parayı verir Kendime, böylece bir merkez yap - gün eaularmı neklederek odama yerleş - te giriştikleriiden oü boş gün sonra, âr - ya gö- | / |dar kuvvetleri 'Torosu işgal edecekti. O aynen | “Soön Pasla,, mın ffu ııuıpı Bonaparte kendi seferi için icab eden zamanı ve vesaiti de hesab etmişti. 1798 senesi temmuzundan 1799 senesi teşrini- evveline kadar geçecek ilk on beş ayın Mısırı teskin etmek, asker toplamak, bey- gir ve develeri realizisyon yapmak, tes- lihat ve techizatı tamamlamak için kâfi geleceğini tahmin ediyordu. Seferi 1799 sonbaharında ve 1800 kışında 40 bin üs- ker ve 120 top ile icra edebilmek ümidin- de idi, Bundan başka, hükümetin İle - de - France'a 1798 teşrinievvelinde veya teş- rinisanisinde 3000 üskerle erzak ve zahi- Te göndermesi de kararlaşmıştı. Bu yar- dımcı kuvvete 1500 beyaz ve 1506 zenci kolon ile karışacaktı. Mikdarı altı bini bulacak olan bu kuvvet üç çük bahri parçaya ayrılacak ve gidip Mekran sahilindeki üç limanda depolar tesis edecekti. Mısırdan gelen o"dü burâ- dun geçerken önun ihtiyaçlar. bu'suretle temin olunacaktı. Diğer taraftan, İndus İüzerine yürümenin tarihi kararlaşır ka- şimaz, Breste'den 5000 askerle yiye- , |cek ve cebhane ile kuvvetli bir filo ha- veket edecekti. Bu filo İran sahillerinde- ki ordu ile miinasebet tesiş edecekti. Kâ- Pa kuvvetlerine müstahkem bir mevkli (meselâ Surate Bombay, yahud zapt için lâzım gelen bütün yarcır temin eltikten sonra, filo İndus ağızların- dan Çine kadar olan sahillerde Farakol vazifesini görmek üzere küçük | müfrezelere aytılacaktı Mısır seferinin başlangıçları bu plânın |kolaylıkla iera edileceği — ünddinı ver - küçük && müsaid bir şekil aldı. Fransadan bek- lenon ikinci kafile İskenderiyeye vâsıl olmadı, Donanmamız Aboukirde tahrib edildi. İngiltere tarafından tehdid edilen Babıâğli bize harb ilân etti ve ordularıni üzerimize gönderdi. Bonaparte Misirin bir istilâya uğra- masından karkarak taarruza geçmeğe ka- rar verdi. Kehdisi çölü geçecek; ordusunu muhtelif unsurları meden evvel n düşman ma et- edecek; bütün de- ve Elâriş, Gazze, Yafa ve Akkâ| kileri yliyecek; Suriye hı- | “ak; Dürzülerle ileri ıyık'nrd ratak; nihayet, son ra, ahval ne icab ederse, onu yopacaktı. Akkânim zaptı haberi üzerine, Memlük. ler'n, Misir Arablarının ve Daher ailesi taraftarlarının kendisine iltihak edecek- | lerini ümid ediyordu. Bu suretle, hazi- randa Şam ve Halebe hâkim olacak, piş- zaman, kumandası altında 28 bin Fransız, 6000 Memlük yahud Mısır Arab süvarisi, 18 bin Suriyeli bulunacaktı. Bu egnada, Desaix Mısırda kalarak kendisine imda- €a hazır bir 'halde yirmi bin kişilik bir kuvvetle- bekliyecekti. Bu kuvvetin de ”n bint Fra oh bini kadroya sokul- müş zencilerden — terekküb — edecekti. Bonaparte böyle hareket etmekle — Ba- ulha iebar edeceğini ve Hindis seferi ona kabul ettireceğini inüyordu. Talih yaver olursa, daonan. anın ziyazma rağmen, 1810 senesi mar- İtında, 40 bin kişiden fazla bir kuvvetle, Hindistana vâsıl olacaktı. İran şahi ile de aralarında bir itilâf vardı. Şah, Fran- Z, takriber | di. Fakat, çok geçmeden, vukust daha | kâfi . | dik? Menfi cerayanlar siyasi tefrikası : 11 VAKLR VA SI 3İK UU SARKA ND KAYNAKLARI < Tertüme edeni Züdeyin Cahit Babıaliıım l'ransuya ilânı harbi ve Bonapıırlın Suriyeye hücrm kararı Yalşın (3ü. Herhalde, o devirde oryantalis! Sir Eyles Yrwin tarafından neşredilen mü- talealara bakılırca böyle düşünmek 14 zım gelir. Fransız heyeti seferiyesinin muvaffa. kiyeti takdirinde, Büyük Britanya için Hindistan ticaretinin mahvolmuş sayıla- cağını itiraf etmekle beraber, İngiliz mu- harriri bu teşebbüsün akim kalmağa mahküm olduğunu eserinde izah ediyor. Garbi Asyadan geçerek Hindistana doğru yürürken Bonaparte'ın takib edee kilmesi muhtemel! muhtelif yolları ted- kik ederken, K yolurun hiç te tavsiyeye şayan görünmediğin? temin ey- Biyordu. Mısıra asker ç ak gayet or olacaktı. Sonra, Franı Hind Öke yanusundaki İngiliz filolarını hesaba İkatmak mecburiyetinde idiler. Bu filo: Hlar hiç şübhesiz Babü ct boğazını abluka altına alacaklardı. Yalnız, İskene deruna bir ihraç hareketi mümkün gö rünüyordu, Fakat, sonra, Basra körfezie ne gitmek yahud Mezopolarayanın, İrae nın, Efganistanın vahşi havalisine dale mak lâzımdı. Büyük İskenderin büyle bir teşebbüste muvaffak olması o zamanları |da Suriye yolunun mamur — olmasından, müterakki bir Palmyre mevcud. bulune 4 vasından ileri gelmişti. Roma lejyonlas dının başında Mezopotamyada muzaffe- rape ilerlemiş olan Crassus İrana vâ. 1 olmadan evvel, Parthe'lar tarafından üb ve- katledilmişti. Sir Eyles |Yrwinin kanaatine göre, Banaparte hiç » zaman Bağdada Basraya gitmel k için kayık toplamağa muvaffak olamiya: caktı. Zaten İngiliz donanması Basra köre fezini abluka edecekti, (Atkası var) GERÇEKLEŞEN — RÜYA Ahmed Emin Yalmanın bu adli bir kita- bi çıkmıştır. Kitabda muhtelif memleket meselelerine datr düşünceler ve münakaşa- lar vardır. Kitabın babları şunlardır: Binlerce senelik bir arayış - Ogüst Kön « tun rüyalarındaki Türkiye - Nasıl olabilirdi? AKemalizmin anu çizgileri - Nerelere - var « karşısında - Görüş zaviyelerini Ayar - Hamleden plüna ve leş « Kilâta - İki md Alem - Hayattan doğmiyan kanunlar - istâfa uğrayan büyür kıymet - |Müşteri sifutlle devlet - Tılaımlı bir zemberek * Kendimize güvenebiliriz - Kalkınmanın er- kânı harbiyesi - Azlık halinde bir tip - Ba mükemmel insan cevheri - Barem ölçüleri « Vatandaş — fabrikaları - Üniversite âlemi « Detmokrasi ve Otorite - Kemalizme lâyik ga- zeteler -*İçtimal! boşluklar - Sözün şonu. (Gerçekleşen Rüyâ) her 'Türk vatanda « gnn alâka ile okuyacağı bir kitabdır. Fiatı 50 kuruştur. Her kitabeida bulunur, Bu mevsimin KADIN MUŞAM- BALARI gçelecek mevsime kal- manalıdır. Bu, BAKER MAĞA- ZALARININ kal't kararıdır. Binaenaleyh Stokun verdiği im- kân dalresinde hor yerden iyi şerait ve ucuz fiatlarla satmağa devam edeceğiz. sız ordusunun Şiraz ve Mekrandan geç- mesine mümanaaât etmemeği vüdeylemiş- ti (1). Mekke şerifi ile Maskat imamından Tippo-Saib ile irtibatını temin etmeleri- ni istemişti. Ayni zamanda, başlıca Hind prenslerine ve bilhassa Seylön kralı ile |Tandjacur. hükümdarına hitaben Di- molrıuı ve Talleyrand'ın mektubları- ra hâmil bulunuyordu, Maamafih, Akkâya karaı hücumun muvaffakiyetsizliği, 1799 mayısında Se- ringapatarn'da Tippo- Saib'la vefatı ve Fransadaki vukuat Bonaparte'in plânını akim bıraktı. * Donanmanın Toulandan hateketi ve Maltanın zaptı birdenbire İngiliz efkârı umumiyesini pek fazla heyecana düşür. (1) Napoldon bu müzakerat hakkında sarih malümat vermemişlir. Acaba natü- rıııııoum:*ıuımuuıımuvuuyı mi imada bulunuyordu?

Bu sayıdan diğer sayfalar: