8 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

8 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON -POSTA : Yazan: Ziya Şakir Dinini değiştiren delikanlı S ç Az kalsın, unutacaktım... Mığır - hq:'b."ı Çok aşırı gidiyor. Göze çar- Toş kadar sefihane bir zaman geçi * 'hm" akşam, birkaç Rum ve Ya- Mi , TU başına toplamış. Akıntıbur- huy Zihosuna gitmiş. Orada, avuç do- t&:;': sarfetmiş.. bu yüzden, birçok a husule gelmiş... p O00 Bu, çok fena... O halde, der” a tediyatını kesiniz. .'“î'ht © zaman da bizi tehdide gi- S k,_-s“ halde, harbiye, nezaretindeki _ı::l:uı vasıtasile bu adamı derhal *H_ 1 amele taburlarından — birine 3 İvet. en iyi tedbir, bu olacak... %. , burada kesildi. NW_ ınmımıdiym saatine bakı - Bundan da, acele bir işi olduğu Ritaj 'Ordu. hiğne FİM, son defa saatine — bakınca, &. B:a'hıl Lunaya çevirdi: kap çU hza söyleyiniz. - Akşam, tam 4 birden itibaren, Tünel önünde hkı bir Beni görür görmez, gayet tek- Ix'di T halde yanıma gelsin. Tana Rn_h*'h'-buemrıumüme eder - Üm 3* birimizle vedaa lüzüum görme- Siap eeti ş " * %:::* ©Ok ehemmiyetli l"'elı:—m"' girmişti. b Artık, bu casus şebekesinin Üygltrkezine kadar sokulabilmiştim. h llbı—hr kısmı, Alman ve Avustur - k'uıh""l tarafından — işgal edilen ,k;“_ Oteli binasma — yerleşmiş olan Yüi eli şebekenin — içine girmek. Ü iylErtibet ve teşkilâtını öğrenmek, !'ı:q'ğnı İi talfh ve tesadüftin em - M"’d. eilvesi idi... Binanın en üst Ghg'li odaları teker teker kirala - &_rş“_ , âralardaki kapıları me - l*q.n kullanarak burayı bir çalışma .&zhh getiren — casuslar sessiz ine"devam etmektelerdi. an_:nık Haydarpaşa - felâketi - oOlduğuna dair beslediğim gç ©N küvvetli delillerle teeyyüd KS Mn::**k. bu suikasdi yapanların %Moıdm. Şimendifer tarif — ettiği (yağız deli - —ol.).:î::hdd.lndm başka hiç kim - %lın Söto, imal ki, gözlerimle gör Dap, “toğrafı da, o almıştı. —'nn.. Davus - ile Nizameddin Mt sunç Sen muhavere... Bu muha - %ğhn bu şebeke — tarafından İşm; İ d ve heye - "b.,,%kıı'ı_wn şek ve şübhe bi - M . Çöünkü, bu muhavere ara- kı ) Rl:î: (yüzbaşı, Otto Von Ydarpaşa garına nakledi - hh:::'hhı mavnalardan — karaya —"'fhı, ı:'"l ve orada muhafazasına aa dL.. Vak'anın ertesi günü, kö - dimn Sepet olarak tebdili kıynfet- HN'"'en Mahallinde gizlice tahkikat b::"lş!:ı:.h burada topnlanan 2a- ü OT arasında sık sık bü iemin :LL'Ğ;’ düymüz.. ince, uzun, sert ba - gi,m'::ın de bu isimle çağırıldı- İA bir ::b::.h“ hayatına koyulan ) ya gelince: Bu da, m::';:ı'"d* hizmet gören amele ..b,m'lhnndın biri olmak lâ - dam © Herhalde suikasdı, biz - Yapmıştı. Önun için ken - Tazeyı bir para verilmişti. Ve o ğ_ h:'ikıu celbedeceğini düşün- n ge disini kaldırıp sefahat ha - (_(Yıı,u:m'"— atıyermişti. şı'hımhb':ml sığmıyan bir şey var- W Bam opi balis kanlı Anglo - Sak- ı..NmM;:f;w da (Abdullah) tesmi- ı,;”%.ı,,ı >Bu harikulâde güzel Ö nda  !!îâ_, * bi g Gelam haline ve Nizameddin ile 445 bu :9"1 Muhavereye nazaran ) Süs şebekesinde, — âdetâ yik — " Bir vaziyete malik bulunu- Mh.ı :l:ı -0 '-lıum hakikat te tebarüz et- hd hih 'un devlet ricali tarafın- cemiyeti murahhası Daktor derin derin içini çekti wekili sıfatile hüsnü kabul gören Niza- meddin, bu casus şebekesinde en faal rolü oynamakta olan şahsiyetten baş - ka bir kimse değildi Birdenbire bu kadar — girişli çıkışlı bir işin içine girivenmek, âdetâ içime bir korku verdi... Bu; hepsi de kaşar - lanmış, cür'etkâr, kurnaz, — birbirine sımsıkı bağlı insanlardan mürekkeb bu korkunç kuvvet karşısında ne yapabi - lecektim?. Onların bütün sırlarının ve- sikalarını nasıl elde edip ortaya döke -| bilecektim?. Pansiyona gelir gelmez, derhal ka - rarımı verdira. Aldığım vazifeye naza- ran, o gün artık beni aramıyacaklarına emin olduğum için derhal elbisemi de- âretek, Çakır — Ahmedin arabasile ruca doktora gittim. Doktor beni, bugün pek ciddi bir ta- vırla karşıladı. Mutadı olan nezaketle elimi sıkarken: — Ne o, Melek hanım?. Renginiz pek solgun. Gözleriniz de yorgun. Yoksa, rahatsız mısmız?.. Diye, mırıldandı. Son günlerin hâdiselerini, aynen ve harfiyen anlatmaya başladım. Doktor bunları, gittikçe artan bir alâka ve hay retle dinledi. Bilhassa kendisine (Da - vus) dan bahsederken o kadar heyeca- na kapıldı ki, birkaç defa: — Olur şey değil.. buna kimi inandı- riz?.. Demekten kendini menedemedi. Sözlerimi bitirdiğim zaman, geniş bir nefes alarak sordum: — Şimdi.. ne buyurursunuz, doktor bey?.. İşte, bu casus şebekesi, gözle gö- rülecek.. el ile tutulacak bir şekilde... Bir anda, Sıraselvilerdeki evi, (Kro - ker oteli) ndeki odaları basarak bun - ların hepsini birden tevkif etmek, hü - kümet için güç bir iş mi?.. Doktor, derin derin içini çekti. Başı- nı hafif hafif sallıyarak: — Güç, kızım.. hem de, çok güç... Dedi... Ve sonra, âdeta — dizlerimin dibine kadar sokularak, sanki işitilme- sinden korkuvormuş gibi hafif bir ses- M üne devam etti. — Siıraselvilerdeki o esrarengiz ev - de oturan Mister «Klu» (1) yu, çok iyi tanıdım. Bu a: , bu bitaraf hü - kümetlerden birinin selarethanesinde papazdır. Kendisine, (Muhterem pe - der) denilmesinin sebebi de budur... Hükümet, elinde, fevkalâde — kuvvetli bir delil olmadıkça, ne bu evi basabi - lir, ve ne de bu adamı tevkif etmek ce- saretini gösterir... (Arkası var) (D Yazımızın başında — arzettiğimiz gibi burada da bir daha tekrar edelim ki; bam teablar dolayıslle, sahıs ve mekân iİsimlerin- de ufak tefek tahrifler yapmak zaruretinde- yiz. Bu isim de, ona yakın bir isimden tahrif edilmistir. HİKÂYE: Kısasa kısas !.. (Baş tarafı 12 inci sayfada) — Vallah billâh kaza ile öldürdüm. Is- temiyerek öldürdüm, diye inledi. Ada - mım, gene öyle hain hain baktığını görür görmez de, imdad, imdad diye haykırdı. Niyetçi başını aşağıya doğru sarkıtlı, ve bağırdı: — Merak etme uçurumun dibine öyle çebuk varmazsın. Dua edecek vaktin o « lacak.. Papağanımı boynundan vurarak &ldürdün.. sen de o güzel boynunu kıra - rak gebereceksin.. Boşuna bağırıp dur « ma... Sesini kimseye duyuramazsın. Şar- kını keçilere dinletmek istiyarşan o baş- ka mesele... dedi, Sonra cebinden çıkar- dığı çakıyı açtı. Çocuğa gösterdi: -- Bak, bak., dedi. Güneşte nasıl par - lhiyor... Ve çakının keskin tarafımı, ipin kayada kavrıldığı noktaya değdirdi: — Şüyle bir dokunur, dokunmaz.. ken- dini başka dünyada bulursun yavrum.. d:ye homurdandı. Birden delirmiş gibı parladı: — Kımıldama köpek, yoksa mahvol . duğun gündür.. Çocuk, soğuk ecel terleri döke döke olduğu yerde kala kaldı. İhtiyar adam sö- züne Gevam etti: — Yukarıya tırmanmıya savaşırsan, ipi keseceğim., Onun için iyisi mi, oldu- Hun yerde kal, ve dua et. Gözlerini kapa. Günahlarının affı için dua et. Sana ve se- nin gibilere asla zararı olmıyan ihtiyar bir adamın yeyip içeceğini temin eden, can yoldaşı olan masum bir papağanı öz- dürdüğün için Tanrıdan af dile.. Ve su - lar kararmadan da, papağanım gibi çar. çabuk bu dünyadan gideceğini düşün. Çocuk. bir boş çuval gibi sarka kaldı. Başı da göğsüne doğru düştü. Adamın söylediklermi duyup duymadığı şüpheli idi, İhtiyar adam, kayanın kenarında çö - meldi. Mel'un mel'un gülümsiyerek mı - rıldandı: — Ölümlerden ölüm beğensin, kerata... Her beş dakikada bir, azar azar canı çı « kacak.. Kayanın üstünde bir keci dolaş- ti mu idi. kâfi, benim ipi kesmeğo veya düğümü çözmeğe hazırlandığımı sana - csk.,. Kısasa kısas!.. * Bir tesadüf neticesinde, çocuk adeta carısız olarak, bulunduğu yerden kurta- rıldı, Kendisini ayıltıncıya kadar da e - mileh sütler burunlardan geldi. O gün, bugündür, ihtiyar niyetçi de köye uğra- maz oldu. Kızıl saçlı çocuğun ise, bir da- ha tüfeğini kullandığı görülmedi. Daha ilerisine gidelim ve haber verelim ki, ih- tiyar niyetçinin papağanı öldüren afa - can çocuk, pek yakınlarda bir manastıra girecektir. YARINKİ NÜSHAMIZDA: Lâhna fıçısı Yazan: Mih. Zoşçenko Çeviren; H. Alaz 'ŞAR Yazını âMPı - Tertüme İtalyanın 1911 Ağustos harbe girişi ve Tra Diğer taraftan da Mavinilden Kı - zildenize kadar şimali garbi hududunu 5 mayıs 1894 tarihindeki üçüncü bir mu- kavelename İngiliz Somalisi ile Habe - şistan arasındaki müşterek hududu tayin etti. Bunda Tigrönin mülki tamamiyeti 1888 tarihindeki Fransız - İngiliz itilâf- namesile bu tamamiyet kabul ve tasdik edilmişti. Fakat Menelik İtalya ile anlaşırken Tigrö Rasından kurtulmaktan başka bir şey düşünmemişti. Bu netice bir kere el - do edilince, Necaşi Ucelali muahedesin! feshetmiş olduğunu ilâna müsaraat gös - tesi sene teşrinievvelinin 26 sında, Me - nelik ile sulh imzalamağa razı oldular. VUcciali muahedenamesi terkedildi ve Ha- beşistan müstakil olarak tanındı. Eryth- T&e'ye çekilmiş olan İtalyan kuvvetleri |içerilere doğru ilerlemek için, artık daha |iyi günleri beklemeğe başladılar. Roma hükümeti, Eryihrde'de yerleşir- ken, Adulis, Edd ve Amfila üzerinde da- ba evvel iktisab etmiş olduğumuz hakları hiç hesaba katmamıştı. 1888 senesi tem- muzunda, Crispi kabinesi bize karsı mü-| tecavizane bir vaziyet bile almıştı. Bu hareketi hariciye nezaretimizin, mutedil olmakla beraber, metin bir protestosunu dâvet etti. Sonra, 1896 kânunusanide, Adoua'dan biraz evvel, Makallö'deki İtal. yan gâarnizonunun teslimiyetini mütea- kib, gene bir gerginlifi nusule geldi. O zaman Harrar Crispi üzerine yürümek için Zeilah'ya asker göndermek ıstiyor « du. Fakat Fransa bu vilâyetin tamami - yeti hakkında 1888 senesinde aktedilen Fransız - İngiliz mukavelenamesini İn - giltereye hatırlattı. Londra kabinesi de İtalyanlara müsaade vermedi. | Cibutideki Fransız arazisi ile Eryihröe' İtalyan 18R8 tarihinde vukua gelen bir hâdise ne- ticesinde, Paris ve Roma hükümetleri |1899 da ikinci bir hudud tahdidi nareke - tine kalktılar, 1900 ve 1901 protokolları bu hududu teyid ettiler, O devirdenberi, |taraflarda Fransız - İtalyan münasebet - lerini hiç bir zorluk ihlâl etmemiştır. * KA AİD KAYNAKLARI hiç hesaba katılmamıştı. Halbuki evvelce terdi. O günden itibaren, İtalyanlar Ha- beşistanda bir sürü muvaffakiyetsizlikle- re uğradılar. Bunlar 1896 şubatında A - doua faciasile nihayet bulacaklardı. Er- si arasında jlk bir hudud tah - didi 1891 de vukua geldi. Bü havalide Cihan Harbine gelinciye kadar, artık ö edeni Zflteyin Cahat Yalçın ve Eylülünde Türkiye ile blusa asker çıkarışı bir şey dememesini temin etmişti. İttifa. Ki müsellesin akdi esnasında da Aıman « yanın ve Avusturyanın muvafakatıni id- tihsal eylemiş bulunuyordu. İttifak: mü- sellesin her teceddüdünde ayni prensip tekrar olunuyordu. Fransa 1902 de. Rus- ya 23 ve 25 teşrinievvel 1909 da razı ol- muşlardı. Avusturya tarafından — Bosnu ve Herseğin. ilhakı, Fransanın — Fas se- feri, İspanyollar tarafından Larache'ir ve Fi-Kasr'ın işgali ve nihayet, bilhassa, Al- manyanın Agadir de sahneye girmesi Ko. ma hükümetini tavizat istemeğ ve Trab- lusgarbdaki emellerini — flile çıkarmağa tahrik etti. | İtalya, 1911 ağustos ve eylülünde mak- |sadını devletlere haber verdikten sonra, Türkiye ile harbe girdi. Gemileri Be « rutu ve Hüdeydeyi topa tuttular, Asker« leri Trablusgarba çıktılar. Nihayet, 18 teşrinlevvel 1912 de, Ouchy muahedena- mesi Libye ve Cyrönaigue havalisine İ- talyarın yerleşmesini kabul ve tasdik et. ti. Muhasamat esnasında, İtalyan kuv « vetleri Ön iki adayı işgal etmişlerdi, Sulh muahedenamesi tamamen icra olununck ya kadar yani Babıâli tarafından terke « dilen Afrika topraklarında hiç Türk a: keri kalmayıncıya kadar adalardan çık « mamaları için işgal kuvvetlerine emir v&« |rilmişti. Afrika tahliye edildikten sonra, İtalya adaları devletlere teslim edecek - ti. Adalardan bazılarının Yunanistana ve- rilmesi devletlerce umumi surette kabul olunmuştu. İttifakı müsellesin tecdidi ve 1912 teş- rinisanisinde Marki San Siulano'nun Ber- line seyahati ve 1913 temmuzunda Victor Emanuel ile Kayzerin Kilde görüşmeleri üzerine ittifakın daha canlı bir hale gel- mesi neticesinde, İtalya Rodos ve Ege a» dalarını muhafaza hususunda müttefikle. rin'n muvafakatini istihsal etti. Bunun üzerine, İtalyan matbuatı İtalyanın An- talya şehri ile Rodos adası arasındaki Ane talya vilâyeti parçasında İtalyanın ya « kında sulhperverane bir hareketi yakın olduğunu haber verdi. Bu emeller çok geçmeden sarih bir hal aldı. Filhakika, çok geçmeden öğrenildiğine göre, Roma hükümeti Antalya limanının inşası inı « tiyazını Türkiyeden istiyordu. Ayni za « manda, bu şehri Burdura bağlıyarak bir demiryolu imtiyazına da talib bulunu « yordu. Hat Burdurdan İngilizlerin İz « | | İtalya iptida Levantta gayet silik bir|mir - Aydın - Eğirdir şimendiferile bir « rol ifa etti. 1870 ten 1895 tarihine kadar, |leşecekti. Sonra, Bağdad şimendiferile orada hep İngiltere politikasının aıkası | birleşmek üzere bir Antalya - Ereğli im- sıra yürüdü. Fakat, o tarihten sonra, Cris- | tiyazından bahsedilmeğe başlandı, pinin nüfuzu altındâa, ticaret ve seyrise-| 1914 senesi şubatında, İtalyan matbua- fain sahasında çabuk terakkiler teniin e- |t Roma hükümetinin On iki adayı ancak dildi. «Societa cammerciale d'Oriente» / Antalya limanının terki, Burdur şimdin- İtalyan bankası İstanbulda teessüs etti. | diferinin inhisarı ve bir tazminat itası Bir çok İtalyan deniz hatları Osmanlı li -| mukabilinde terkedebileceğini işrab et « manlarına — işlemeğe başladı. «Dante |* İtalya bu istediklerini muhik göster- Alighieri», «Umanitaria» gibi propaganda ' mek içın Trablusgarb Türk mukavenie - cemiyetleri bütün Levantta İtalyan dıl.-l tinin uzaması ve On iki adanın aökeri İş- ni ve nüfuzunu yaydılar. Bu genişleme hareketi maatteecsüf Fransa zararıma olarak vukua gelecekti. Filhakika ittifakı müsellese mensub bu- lunan, Franmason ve Papa aleyhtarı İtalya bizim şarktaki dini himayemizin açıktan açığa aleyhinde bulunmağa baş - ladı. «İtalyan Mmisyonerlerinin himayesi için milli ittifak» tarafından sevk ve ida- re edilen, İstanbuldaki İtalya seficri Marki İmpörlali ile bütün İtalyan konanlosları ve Kudüsteki «Custode> ve Franciscain- ler tarafından müzaheret gören İtalyan emelleri bazı ruhant tarikatleri Fransız himayesinden ayrılarak Roma hüküme - tinin vesayeti altına girmeğe ikna etti. Fakat Papa XIIT Löon, 1888 de, bızim hu- kukumuzu resmen teyid etti. O zaman, biz Vatikandan uzaklaştıkça, talya Va - tikana yaklaşmağa çalıştı. Yavaş yavaş, lâyık —mekteblerinin yerine ruhanf tari- katlere aid mektebleri ikame etti. Ve bi- zim yerimizi almağa hazırlandı. O zaman da bizim hükümetlerimiz, Cihan Harbi - nin arifesinde, Vatikan ile münasebetle- ri kesmek hatasını irtikâb ettiler. * İtalya çoktanberi Trablusgarba — ve Cyrönaigue'a göz dikmişti, 12 kânunuev- vel 1867 de, İngilterenin prensip itibarile, gali yüzünden Nizum görülmüş masraf « lardan bahsediyordu. (Arkası var) Hrsesecerkennerencee ceeeeELESEEReAneencELe LA SAA KEELEEANE Ölçü üzerine Fenni Kasık bağları Mide, barsak, büb re, düşkünlüğüne tarilesi ’bd-lllı. Eminönü izmir sokeğı Tel, 20219 ZAHARYA Oreopulos Taklıtçilerden sakınınız. stanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu İstiklli ceddesinde l Komedi hai 10 Birincikânundan itibaren DAMA ÇIKMIŞ BİR GÜZEL

Bu sayıdan diğer sayfalar: