8 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

8 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Birincikânım Üçler SON POSTA İkilere Karşı Yeni Bir Siyasi Taarr l uza Mı Giriştiler ? alyanların Fransızlardan Tunusu, Korsika ve Cibutiyi istemelerinin manası ve içyüzü nedir ? ( Yazan : Genera! H. Emir Erkilet ) Korsikadan bir manzara İr kaç gün evvel, Yeşilköyde s hava sakin ve her şey su;muş.' M::“rısn-.ı doğru bizim telefon işli - . Burası Son Posta gazetesi... Londra (* yeni bir Alman « İtalyan - Japon Projesini haber veriyor.. Birinci Üğçe Üç devletten biri harbe girerse, _A iİkisi diplomatik müzaherette bu - 'g":k İkinci madde: Birine, bir başka h'“ı tecavüz ederse, diğer ikisi askeri Üoj A Edecek. Üçüncü madde: Her üçü, da harbe girerse, hiç biri ken- ı.d:*""â barış yapamıyacak. Dördüncü ı';: Bu antlaşma on sene sürecek. ilh.. 1 Si ! b Bu mevzu üzer rlar misiniz? Üy, ine, bize bir saate ka- | üÜçük İtilâf çürüdükten ve Pa-| Tis - Prag - Moskova bağı Mü - Yıp parçalandıktan sonra, mad-| Manevi, biraz daha kuvvetlenmiş $ totaliter devlete karşı Avrupada | ; iki Gemokrat devlet ayakta kal » B * Fransa ve İngiltere, h ığ'“'ume göre, Üçlerin, yani Alman-| İYa ve Ja sında zaten fi h.% ponya arasında ç| hm"'*" mevcud anlaşma ve tesanüdü M'dh ve yarının ihtiyaçlarına göre| "h:.:" formüle etmek ve kuvvetlen %"lk n daha tabii bir şey olur mu?! Tani haberin şöylece bir artaya atılışı Te ÇAPdi, ve, totaliterlerin mantalitele- Böte, onların yeni bir hamle hare - h%:d’!nı bir işaret olabilirdi; tıpkı bir nce esen kısa bir bora gibi... P ekat çok düşünmiye, iki tarafın & ikara, hava ve de: Iı“, AYezeye yarıyacak rakamları a -1 takı © gelmez; çünkü, duvar saatinin | l z kuvvetleri üü;ı durmadan velyediyor ve da - *i diğerinin ardından uçnp gi- Tn Ssasen bir saat denilen şey bir | ıızx?.*şn Çok değil idi. Fakat ne yapar -| 4 hâlâ sıkıntılı rüyalarını gör-| 0 sene evvelki yazı imti » a n birisine giriyormuşur gibi | iy A önüne tevekkülle oturdum ve Yilimı da böş geçirmemiş bir şa - pan son fikirle- lan Ç lefonun çanı ye - Mhnmıı.ln Gttü. Acaba kimdir diye me- h.,_u i;ı_ı hacet yok. Saat dolmuş ve faç dakika bile geçmiş idi. Bi. e. #rkadaşları şüphesiz halden an- |bülâsa Afrikanın İtalyaya en yakın bir l Tunustan bir manzara Mikrofonu aldım ve yazdırmıya başla -| ğer 0 zaman, İtalyaya Alman müstemle- dım. Bu bana, ayni zamanda bir muha -| kelerinden mühimce parçalar vermiş o - rebe cephesi gecesini hatırlattığı için, | laydılar, belki Roma - Berlin tesanüdü içimde bir haz ve Son Postaya minnet ö vücud bulmaz ve üç dörl sened tal duyuyorum. upa ve dünya müvazenelerini mü - — Sözlerimi lütfen tekrar eder misi - | temadiyen bozan o herkesin malümu hâ- niz?, Artık her şey yolunda idi. Amma | dtseler olmazdı. Fakat İsilâf devli telefondaki Harikâu ertesi gün, yazıda| Vakit gözlerini dumanla bürüyen yağlı Haitu diye çıkmış! Bu kadarının pek te harb kazançları önünde 20 sene ilerisini zararı yok idi. Okuyucular bu kadarcık| Dile göremiyorlardı. Ve işte, ancak bu kusura bakmazlar ve Haitunun elbette #tbebledir ki, ağır bir #hanet ve karlı Hank&u olduğunu anlarlar harblerden sonra, bugün, birbirine ra - ön Postanın 30 ikinciteşrin ta « ib ve hattâ düşman kalmaları mümkün S olan iki milletin, Almanlarla İtalyanla - rihlı nüshasında çıkan bu ya l 'a, Almanyanın eski müstemlekele | rın, orta, cenub, doğu ve cenubi Avrupa- da, Akdenizde ve Afrikada kuvvetli ve emesi yüzünden ilkbahara doğru | müvazi siyasetlerini çevirmek üzere el Jünyanın büyük bir harb tehlikesi geçir- | ele verdiklerinin ve kendilerine ma mek htimalinden bahsetmiş ve İtalya -| ve müessir bir metod dalı nın yeni hedeflerinin bir kısmının şimalt | na çalıştıklarını görebiliyoruz. l ugün Avrupanın haline ve ge- çirdiği müdhiş istihaleye bakıp şaşmamak mümkün değildir. Bir taraf - (_Deı'ımı 10 uncu sayf: b beri sayın okuyucularım olmuştur. Fakat ğun— lar, çok geç değil, hemen ertesi gün İtal ya hariciye nazırı Kont Gianonun İtal -| “ssserse ya parlâmentosunda söylediği ağır nat-| Dünyanın kun, İtalyanın yeni emellerini ilade eden| En güzel kayak kısmının, Tunis, Karsika, Cibuti ve ga - Şampiyonu liba Savole diye bağıran meb'usların he- yecanlı tefsir ve nümayişlerile nasıl kar-| eaT şılandığını gazetelerde okudular. Artık| Ve İ e mihver yeni bir metodla yeni bir hareke. te geçmiş idi. T unis, malüm, İtalya çızmesinin ucundaki Sicilya ve bunun da - ha ilerisindeki Pamtellerya adalarının uzana, uzana 60 Km. kadar bir mesafe - sine yaklaştıkları, şimdiki Fransız şima- N Afrikasının en doğudaki ülkesi, Os - manlı imparatorluğunun eski bir beyliği, yeri.. İtalya ile Pransa arasındaki 'Tunus ihtilâfı eskidir ve 1879 Osmanlı - Rus har- binden sonra İtalyanın buraya göz koma- sile başlar. O zatnan İtalya buraya göç- menleri ile tacirlerini göndermiş, fakat askerlerini yollıyacağı sırada Fransa bu- ha mâni olarak kendisi işal etmişti. | Bu genç kız dünyanın en güzel kayak |şemplyonu olan Hilde Sturm'dur. Şimdi bulunmaktadır. " İngilterenin yak yerinde hünerlerini göster- | Sonya Heniden de güzel ve gö- a|nül alıcı olduğu söylenen, şampiyon bu bir taviz olarak. ona Alman müstemle -| spora yeni başlıyanlara iki mühim öğüd kelrinden bir kısım vâdedilmişti. Fakat | vermekte ve şöyle demektedir: verilen &öz, zaler neş'esile uhutulmuş ve| — Acemiler, idare kabiliyetini öğren. İtalya harbden, ehemmiyetli bir şey ka-| meli ve dizlerini bükmesini bilmelidir - zenmadan çıkmış idi. Pransa ve İngil .:ler. Dönüp, durmasını becermeden küş- tere, bugün, 20 sene evvelki, lüzumundan | nüya kalkışmamalıdır. fazla aç gözlülük etmek yüzünden büyük | — «İdare. daima idare, gene idaredir, Bu- siyasi hatalarının cezasını çekiyorlar. E-|nu asla unutmamalıyız.» yük Harbde, İtalyanın İtilâf e çılar tarafında harbe girmesinin | kirası ve vaktile elinden kapılan Tu: nde yan ya- | LCEDE Yazan: Halid Bu hafta, ölümünün tam ellinei yılı münasebetile büyük vatan şairi Namık Kemalin ihtifali yapıldı. Memleketin her tarafında kültür ocakları harekete geldi. Başta Üniversite ve Güzel San'atlar Aka- demisi olmak Üzere bütün ilim kürsüle - rinde konferanslar verildi, mekteblerde ölmez şairin hayatından bahsedildi, eser- Ülerinden parçalar okundu. Bu; kadir bi - len yüce milletin, Namik Kemal gibi, elli yıl evvel gözlerini hayata kapadığı güne kadar şiirlerindeki alevli mısralarile zul- me karşı haykıran ve halk için, halkın iyiliği için didinerek cefa çekmeği nefsi- ne, en büyük bir sandet sayan aslan yü- rekli bir şairi hakkında duyabileceği en salâhiyetli asil duygusudur. Namık Kemal, millete vatan ve hürri- yet aşkını sönmez bir ateş halinde telkin etmek gayesile kalemi eline aldığı İlk | ibaren her çareye baş vurmuş - | anlar yazdı, piyesler yazdı, ma - kaleler, şiirler yazdı ve kalblere ektiği Jihtilâl tohumları, en sonunda, 1908 in - kılâbını doğurdu. Demek oluyor ki Ölürsem görmeden millette ümmid et- tiğim feyzi n seng-i kabrimde vatan mah - zun, ben mahrun, Yaz Diye inlemiş olan şairin arzusu ancak |onun ölümünden yirmi yıl sonra tahak - kuk edebilmişti. Fakat ebediyetteki bü- tün büyük Türk ruhları gibi onun rahu | da, şimdi, o inkılâbdan daha geniş, daha | harikulâde bir inkılâbın, uzun ıztırablar | sorunda kavuşulan Cümhuriyetin ve A l tatürk devrinin nurları, feyizlerile mes'- | uddur. Sevgili vatanı bugün, onun vak-| Üle tahayyül ettiğinden daha büyük, a- kıllara sığmaz bir devrime, bir tekâmüle mazhar olmuştur ve onun ellinci ölüm yı- lını kutlulıyan nesil, kendisine fedakâr- lık hisleri telkin eden her güzel ve yül | sek şey gibi, Namık Kemal ismine de bü- tün sevgisi ve saygısı ile bağlıdır. İşte bunun içindir ki bu sevgi ve saygının her tüdlü tezahürlerini yürekten alkışlıyo - ruz. , | Namık Kemal günü bu vazıfeye, mek- | tebler gibi bütün gazetelerimiz de, elle- | rinden gekiği, sayfalarının müsaade et. | tiği nisbette iştirak ettiler. Oldukça güzel makaleler yazıldı. Ancak gazetelerin dör- düncü sayfalarında gözlerim, tek ilâna hasret kaldı: Namık Kemalin vatan ve milliyet aşkile dolu piyeslerinden birinin |temsili ilânma... Bilhassa pek haklı ola- rak Şehir Tiyatrosunun kadirşinaslığını bekliyordum. Yazık ki ümidim boşa çık- tu Yalnız, ayni san'at müessesesinin iki “tyatrosunda bir kaç gün sonra temsile | başlıyacağı iki eenebi piyesin ilânları göz- lerime ilişti. Bu piyeslerden birinin ismi «Vinösor'un şen kadınları,, diğeri ae «Dama çıkmış bir güzel» dir. Bu elemli olduğu kadar ibret verici lev- ha karşısında doğrusu hem tcessür duy- düm, hem de güldüm. Teessür duydum, çünkü Şehir Tiyatrosu, vaktile Darülbe - dayi ismile kurulduğu yirmi altı yıldan - |beri bir defa olsun bir Namık Kemal pi- yesi oynamağı hatırlamamıştır ve işte gö- rüyoruz, bu ihmalini büyük Türk gatrinin ellinci ölüm yılında da devam ettirmiş - tir. Halbuki Alman dâhisi Goethe'nin 1932 de şaşaalı bir temsil gecesile yü - züncü ölüm yılmı hatırlamayı gene bu müessese pek medeni bir san'at kadir - şinaslığile sahnesine vazife bilmışti. Bu defa ise kendi öz şairinin ellinci ölüm yılı ihtifalinde bu vazifeden kaçış — ve yeni oyunlarını ilân ettiği ilk kânunun o- nuncu ve ön ikinci geceleri için fki ti - yatrosundan birinde ve pek tabif olarak dram kısmında hiç değilse bir «Gülnihal», yahud «Afif Bey» piyesini ilân etmeyişi hakikaten her manasile hazin değil mi - dir? Şimdi bana tesssürümü takib oden duy. gu sonunda neden güldüm diyeceksiniz? Nasıl gülmiyeyim! Bir tarafta iştirak et- mek, unutulan bir Namuk Kemal ihtifali, Sayfa T İYAT | Şehir Tiyatrosu neden sustu, neden susuyor ? Alman dâhisi Goethe'nin yüzüncü ölüm yılını hatırlamayı sahnesine vazife bilen tiyatromuz, Namık Kemalin 50 nci ölüm yılında onun piyeslerinden birini temsil edemez mi idi? Fahri Ozansoy Namık Kemal bir Namiık Kemal ellinci yılı ve onun, bugünkü sahne eserleri karşısında bltün teknik kusurlarını bile örten coşkun vü- tan duygusu ve vatan kaygusu çağlıyan piyeslerinden biri.. Diğer tarafta Vind - Ror'un şen kadınları ile Dama çıkmış bir güzel! Acaba Şehir Tiyatrosu o dama çıkan güzeli de, öteki kadınlar arasına sıkıştı- rarak iki tiyatrosundan birisini bir Na- miık Kemal piyesine tahsis edemez mı idi? Bu tiyatro ne zaman, büyük garb mü- ellifleri arasında Türk müelliflerine de lâyık oldukları değeri fazlasile verecek? Halid Fahri Ozansoy Dün pamuklu mensucat âmilleri toplantı yaptılar Dün Sanayi Birliğinde, şehrimizde bulunan bütün pamuk mensucat sana- yi erbabının iştirakile bir toplantı ya - Şi , Du'tomam:da İtalya ve Almanyaya pamuk idhali serbes verilmesinin fabrikatörleri zarara soktuğu — iddiası etrafında görüşülmüş ve fabrikatörle « rin bu husustaki mütaleaları tesbit o - lunmuştur. Pamuk sanayicileri son zamanlarda pamuk ipliği tedarikinin bir hayli güç- leştiğini ve ayni zamanda pahalı oldu - Bunu söylemişler, hariçten getirilecek mamul mensucata karşı dahili mamu - lâta himayekâr bir gümrük konulma « sını temeoni etmişlerdir. Pamuklu mensucat — tmalâthane ve fabriketörlerinin bu dilekleri Millt Sa- nayi Birliği tarafından bir raporla İk- tısad Vekâletine bildirilecektr. Yeni Türk - İsveç ticaret anlaş- ması etrafında tedkikler yapıld İsveç fahri konsolosumuz Helm şeh: rimize gelmiş ve dün akşam Ankara « ya hareket etmiştir. B. Helm şehrimizdeki iktısadf mües. seseler erkânı ve büyük firmalarla te- maslar yapmış ve yeni yapılacak olan İsveç - Türkiy» ticanret anlaşmasında pratik komersiyal bakımından bir çok esaslar tesbit etmiştir. İsveç hükümeti şimdiye kadar mem« leketimizden şdhal ettiği mallardan baş ka daha bir çok Türk mahsulü ve ma - den almak arzusunda bulunduğu - için bu ticari muamelelerin pratik bir şe - kilde yapılmasını temin edecek tedbin ler #ttihaz olunacaktır. Arpa fiatları yükseldi Dün piyasamıza Anadoludan 160 tom buğday, 105 ton arpa, 60 ton çavdan 20 ton tiftik, 31 ton yapak gelmiştir. Arpa fiatları gelen malların azlığını dan ve Anadoluda kış, dolayısile köy « lerle münakalâtın sekteye uğramasın « dan 4,09 paraya yükselmiştir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: