24 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

24 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A $ v G aa AĞN Ka AM b î;—. e la S *> Di “ k . K ü & Vaktile bir kasabada çok fakir bir a-|dam bunu görünce yumuşadı. —Hasan dam vardı. Bu adamın ismi Hasandı. | kerdisine işi anlattı ve Fatmanın evde Hazan çok kânaatkâr, çalışkan bir a -| oturmasına müsaade etmesini söyledi. dâmdı. Bir yapı ustasının yanında ça - İhtiyarı razı ettikten sonra yoluna de * lışırdı. Ufak tefek tamirat için de usta- | yam etmeğe idı. 61 hep Hasanı yollardı. Hasan ustasının, yanına gidince, ken- Oturduğu fakir mahallede — herkes disine bir m) gördü. Son fırtı - Onu severdi. Çünkü Hasan hiç kimse- |nadan zengin bir adamın evinin kire- Dit kazancını kıskanmaz, — üstelik ka - m'tleri uçup bozulmuştu. —Onu tamir Zandığı ehemmiyetsiz paradan artlırır edecekti. Tesadüf bu ya! Ev de Fatma- Ötekine berikine yardım ederdi. nın ev hin evi Hasanın hiç kimsesi yoktu. Anasını,| Hasan tam dama çıkıp — kiremidleri babasını çok küçükken kaybetmişti. Ev | düzeltirken aşağıda bir gürültü oldu. —| li de değildi. Çoluğu çocuğu da yoktu. Fatı ın en büyük oğlu AH yaptığı | Yoktu amma Hasan, çocukları çok se- | iyilik için Hasana teşekkür etmeğe ge- | Verdi. Onun için mahallede ne kadar lirken ev sahibile karşılaşmış, fala fe- | Çocuk varsa etrafına toplar, onların her na halde ca ihti -| İstediğini almaya çalışır, hikâyeler an- çocuğu orada görünce — dövmeğe | latarak onları eğlendirir, oyalardı. a ştı. Bunu gören Hasan öfkelen- Hasanın bir komşusü vardı. Bu kom- di. Da kenarına gelerek: Şu Fatma isminde altı çocuklu dul bir | kadındı. Hasan bir gün işten dönerken Fat ni Mayı evinin önünde oturmuş ağlıyor |dür damdan kayıp ev sahibinin başına buldu. İdüştü. Hasana, yumuşak yere düştüğü — Ne o Fatma, nedan ağlıyorsun böy | için hiç bir şey olmadı. Amma ev sa - le, diye sordu. hihi öldü. Bu kazayı haber alan ev — Biliyorsun Hasan, benim oturdu-| hibinin oğlu hemen kadıya — koşarak ğum ev çok hasis bir adam olan Ab -| Hasan aleyhine dava açtı. Kadı Hasa - dullahın evidir. Altı aydanberi kendi -|nım bu işde hiç bir kabahati olmadığımı | $ine kira veremediğim için beni altı ço Amma Ölen adamın oğlu: Cüğumla sokağa atacak. nüne sebeb olan bu Hasan düşündü, taşındı. — Altı tane küçük çocuk nerede yatacaktı. Kesesi- Mi çıkardı, ceblerini karıştırdı. ne ka- dar parası varsa hepsini bir araya top- latı. Gidip Fatmanın ev sahibini gör - Meğe karar verdi. O gün hava pek güzeldi. Hasan dal - Rin dalgın yürürken bir adama çarnptı. Asam homurdanarak elindeki — sopayı kaldırınca Hasanın başına İndir -| tehlikeyi bir türlü * Hasan karşısındakini tanıdığı lcmwv—-;ıe alamac in, davacı olmadığını bu zavallı yorsun, diye bağırırke i kaybederek paldır kül - adama ille bir c turunca kadı bir çare buldu: — Haşan tam babanın öldüğü yerde durur. Sen dama çıkar oradan Hasanın başına düşer onu öldürürsün. Nasıl i - şine geliyor mu? dedi. ldı, Biraz düşün - İçip dünyada yaşıyanlar a verilmeli, diye tut- | ” ; K OA Tiyatro ve sinema bugünün bülün in- sanlarına bilmedikledini öğreten, ayni zamanda bütün insanları eğlendiren bir. birle kardeş iki varlıktır. Tiyatronun ta- rihi çok eskiden başlar, İlk insanlar za- manında bile tiyatro vardı lursa önlere inanmalısınız. Çünkü ilk in- sanlar, bir meydanda toplanırlar ve yâz- lerine maske taekmış olanları bunların çerçeveledikleri meydanda zıplar, garib sezler çıkarırlardı ki bu şey, bugünkü ti« yatronun annesi sayılır. Orta devirde ti- yatro daha fazla rağbet bulmuş, daha fazla tiyatrolaşmıştı. Birkaç aklörün bir araya toplamp hayvan taklidleri yapma- ları bu devirde görülmüştür. Seneler ge- medenileştikçe tiyatro da terakki etti ve bugünkü vazi- yete geldi. Fakat tiyatronun bir eksiği vardı. Her şey tiyatro sahnesinde göste- etlemiyordu. Mesolâ, bir yangıtı, bir ge- minin batması, bir harb tiyatro sahne- sinde gösterilemezdi. Gösterilse ah- teliği pek belli olurdu. Sinen ica- dında üUyatronun filme çekilmesi, Sah- nede sahte olan tiyatro filmde daha zi- yade hakikate yakın bir halde gö yordu. Fakat sinema bununla ik . Tivatradan tamamile ayrıldı ve sessiz olduğu halde sahne hududları ha: ricine çıkıp tiyatronun gösteremiyecekle- ri sahneleri gösterdi. Nihayet sinema da icad edildi. Sesli sinemanın icadı biraz gar'b oldu. İlk zamanda resimleri filme alırken sesi de plâğa alıyorlar ve resimleri per3eye ken plâğı çalarak sesi de â'nle- yorlardı. Fakat ayni zamanda diğer bir usul daha bulmuşlardı. Bu usul sesin fil- me alınması, ve film perdeye aksettirilir. daha fazla indirmesine meydan verme- |söyliyerek kadı'nın huzurundan çıktı, s_eı.ı avucundaki parayı uzattı. Has a ken filme alınan sesin de hoparlörlerle Aşçı Gülsüm, çok iyi göz- leme yapardı. Bilhassa göz- lemeyi tavaya koyup bir tarafını kızarttıktan son - ra öbür tarafını çevirmekte çok mahirdi. Tavayı ateş - ten kaldırır, bir an elinde tuttuktan senra kımıldatır kımıldatmaz gözleme tava- da dönerdi. gözleme kere de ayni Kaya Güner evin çocu - ğuydu, lsenin Ük sınıfında okuyordu. Aşçı — Gülümün çevirmesini beğenirdi. — Bir aşçı Gülsüm gözleme çevi - rirken mutfağa girmiş bir Aşçı Gülsüm, Kaya Gü - nere tavanın nasıl tutula - cağını, ve gözlemenin çev- rilmesi için ne vaziyete ge - tirilmesi icab ettiğini uzun uzadıya anlatmıştı. Kayı Güner de... çok gün gene geyi — kendisi tecrübe etmek istemişti Aşçı Gülsümün tarif ettiği şekilde tavayı tutmuş, gözlemenin bir tarafını kızartlık- tan Sonra: — İşte bak şimdi çevireceğim! Diyerek tavayı silkmiştı. Kapının öründe bir dilenel durmuş, bel- ki yarım saattenberi: Başınızın, gözünüzün sadakası! Diye barbar bağırıyordu. Fakat aşçı Gülzüm gibi bu işin ustaşı olmadığından gözleme dönüp gene tavaya düşmemiş, fırlamış açık pencereden sokağa Gözleme boşa gitmemişti. Dilenci, tam burnuna çarpan gözlemeyi kendisine veri- len yiyecek zannile sevinçle yakalamış ba- yıla bayıla yemişti. ” işittirilmesi usul İşte bugünkü film- ler bu usulde yapılmışlardır. Tiyalzo eskiden kalan bir san'at eseri halinde elân muhafaza ediliyor, elân üze- rinde çalışılıyor ve sinema da günden gü- Cin Ali — Maç zamanını miyorum amma, zararı yok, Maç zamanına kada — bekle- vim, Cin Alinin arkadaşı — Al Cin Ali sana bir boks maçı bileti, gider — meşhur — boksörlerin maçlarını seyredersin! yapacaklar ge Cin Ali — Ammeciğim, anneciğiml.. Cin Ali — Aman bittim, mahvoldi Boks salonu sahibi — Bu sa- atte buraya boksörlerle idman Cin Ali — Hayır, leceklerdi. Siz onlardak birisiniz öyle mi? lum, Cin Ali — Öldüm, bittim. demedim amma bakalım bu iş tı mi, yoksa fena mı şimdi enlarım. Cin Ali — Eyvah işte bu fena, şimdi ben ne yapacağım?... Boksör — Haydi ne duruyor- Sun. Cin Alı — İyi idman yaptım galiba! ne terakki ediyor. Bir başka sayımızda nasıl film çekildi. ğini, sesin nasıl filme alındığını, filmden olduğunu anlatacağız. L Yeni bi Köylü Durmuşun mısır tarlasına bi domuz dadanmış, mısırlarını harab e » diyordu. Köylü Durmuş bu domuza çok kızıyor: Hele hir görsem onu muhakkak öldürürüm. ordu. Fakal bir türlü göremiyors du. d ardaki resimde bile tars lasına bakıyor, fakat tarlasındaki do « muzu göremiyor, haydi siz şi: n lü Durmuşa yardım edin, tarlasındaki domuzu arayıp bulun, bulursanız ol « duğu yere hir işaret koyduktan sonra resmi kesip bize gönderi Bir kişiye bir kol saati, diğer yüz kişiye de ayrt ayrı ve çok güzel hediyeler vereceğiz, nasıl hoparlörler vasıtasile yeniden ses $

Bu sayıdan diğer sayfalar: