28 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Diyarbakır belediyesi şehri imara çalışıyor Bir kaç sene içinde belediyecilik bakımından pek çok şeyler yapılarak kanalizasyon, su ve elektrik tesisatı vücude getirildi Diyarbakırda İçkale kapısı “Diyarbakır (Hususi) — Şehrin İsıu-ı j ve Yenişehir caddeleri gibi birkaç |ları görerek imrenmemek mümkün de- | Üiç bulvarı istisna edilecek olursa ge alan iç sokaklar pek dar ve tarif edi İYBcek kadar dolambaçlıdır. * Böyle olmasına rağmen şu birkaç se- 30 içinde belediyecilik bakımından pek[ Ş#eyler yapılmış, şehrin imarı için li paralar sarfedilmiştir. o BU girintili çıkıntılı sokaklarda bü - : Müşkülât iktiham edilerek ve 60 lira gibi büyük bir tahsisat ayrıla- BAk şehre mükemmel bir kanalizasyon ti yapılmıştır. Bu süretle bütün sekenesi, mühim bir ihtiyaçtan üş, memleket mühim bir yeni- .." klw.smııştur. 200 bin Hralık bir bütce ile şehri 1 - —" çalışan belediye, tedricf ve şuurs '_'Wkwnılan sayesinde son senelerde kuvyetli bir elektrik tesisatı da vü getirmiş ve buna da 300 bin lira “as) Mühim bir pora sarfetmiştir. dan başka 200 bin lira sarfile şeh © bol mikdarda bir de tatlı su getirt - 4 Ve bu su, memleketi yeni baştan z' etmiştir. Diyarbakıra gelip te bu u Hi # gazino ve kıraathanede yapılan havuz- ğildir. Denilebilir ki Diyarbakır; Bur - sa, ÂAntalya ve İspart&dan sonra en sü- yu bol vilâyetlerimizden — biridir. Bu şerbet gibi tatlı su, bütün evlerin, ti - carethanelerin havuzlarında —hem de fazla mikdarda— boşa — akmakta, ana lâğıma karışarak şehir haricine çık - maktadır. Orta yerinde zarif bir havuzu olan temiz bir lokantada yemek — yedikten sonra gene havuzlu bit — kıraathanede gazete okumak, havuz — kenarında bir kahve içmek, bir nargile tokurdatmak, buraya mahsus bir keyif, bir zevktir. Yemek esnasında içeceğiniz suyun, gö- zünüzün önünde bu billür gibi tatlı su havuzunun, boşa akan çeşmesinden te- miz bir bardağa doldurulup - size su - nulması, ömür arttıran bir keyif, neş - eye neş'e katan bir başkalıktır. Şarkın bir incisi olan — ve tarihi bir varlık taşıyan bu güzel vilâyet merke- zinin, dairen madar eski ve metin bir surla muhat olduğunu — bilmiyen yok gibidir. Bu surun; Urfa kapısi, Mardin SN İle her evde, her lokantada, her (Devamı 13 nrü sayfada) Edirnedeki su baskını —Mımıde şiddetli yağmurlardan son ra Meriç ve Tuncanın taştığını, şehrin —:llullosuım sular altında kaldığını yazmıştık. Yukarıdaki resim, sular 'da kalan Göl mahallesinden bir köşeyi gösteriyor , qu—nheyımkpotıl .» Yeni sene — yola dünyaya geliyor. Pazar Ola Hasar_ı Bey Diyor ki: çıktı, karşılaşmasalar. <. Eski sene de gidiyor, Hasan Bey — Bari SON POSTA Zonguldakta tifonun önüne geçmek lâzımdır Zonguldak, (Hususl) — Kış mevsl - minde bulyamamıza rağmen Zongul - dakta tifo vak'a « ları görülmeğe baş P damiştir. Bir. kaç | gün evvel — orta mekteb talebele - rinden biri bu hası talık yüzünden öl - P müştür. K Zonguldakta ha kın bir kısmi Bağ- lik suyu ismi veri- len bir suyu kulla- nır. Bu suyun bir buçuk tanekelik şi DT. Mustafa Safi gşesi 175 kuruştur, Sönmez Varlık sahibi olanlar, bu suyu kullanabi- liyorlar. Fakat fakir halk bizzarur açık- tan geçen ve lâğım mecralarına karış - ması çok melbuz bulunan çeşme sula- rını içiyor. Buradaki tifo yak'alarının da bu sular yüzünden çıklığı anlaşılmıştır. Zonguldağın gıda maddeleri de tifo 1- çin bir memba sayılabilir. Yiyecek mad- delerinin salıldığı pazar üzerinde mil - yonlarca sineğin uçuştuğu ve mikrobun kaynaştığı derenin kenarındadır. Şeh - rin bütün pis suları ve lâğım mecraları bu dereye akmaktadır. Zonguldağın ta- ninmiş doktorlarından Mustafa Bafl bu- na bu hususta dedi ki: -- Tifo içimizde dolaşıyor. Fakat be - reket versiz ki az vak'alarla karşılaşıyo- ruz. Her şeyden evvel pazar yerindeki ip- tidal satış şekillerini ılah etmek lâsım- fır, Bu gida maddelerinden — yalnız tifo değli, kanlı basur, verem ve diğer bütün hastalıkların mikrobları bulunmaktadır. Binsanaleyh pazar yerinin ıslahı üze- rinde durmak çok Jüzumlu, ve hayati bir meseledir.. İzmirde ne kacdar Talebe var ? İzmir 25 (Hususi) — Kültür direktör- lüğünün hazırladığı bir istatistiğe göre İzmirdeki ilk okullarda 22,450, kaza ve köylerde 24450 talebe mevcuddur. — İlk mekteb talebelerinin vilâyette yekünu 58878 dır. Orta okullardan, erkek İisesi ve şube - lerinde 2944 talebe, kız İsesinde 1600, te- cim İisesinde 300, a'cşam tecim okulunda 130, kız enstitüsü ve akşam okulunda 1304, erkek san'at okulunda 399, Kara - taş orta okulunda 750, Tilkilik orta oku- lunda 740, lise Tilkilik şubesinde — 560, Karşıyaka orta okulunda 965, kız öğret- men okulunda 790, Buca ve Burnova oörta oku'larında 631, köy enstitüsürAe 267 ta- lebe mevcuddur. Bergama, Tire ve Öde- miş orta okülları talebesinin yekünları yukarıdaki rakama İlâve ed'lirse İzmir vilâyetinde 69763 tulebe mevcud ollluğu anlaşılır. Yozgadda bir talebe kazaen arkadaşını öldürdü Yorgad, (Husust) — Evvelki gün şeh- rimizde bir kaza olmuştur. Lisenin 8 inci sımıf talebelerinden Hüseyin arkadaşı Muzafferin evinde bir #v tüfeği He uğra- şirken tüfek ateş almiş ve saçmalar Mu- zafferin başına işabet ederek öldürmüş- tür. Bu acıklı ölüm şehrimizde tecssür uyandırmıştı: Sivasta Vitrin musab;kası Sivasta yerli mallar — gününün #on günü münasebetile şehrimizdeki ticaret evleri sa- rayında bir vitrin müsabakası — yapılmıştır. Kazananlara madalya ve takdirnameler zi edilecek! — Neye Hasen Bey? Hasan Bey — Eski sone, ye- ni seneye-dünyanın halinden bahsederse, yeni sene gel- Mmekten vazgeçer de... yolda maaşları Meseleler: İlkmekteb öğretmenlerinin Sayfa 5 çok azdır! je hakkında aydınlatıcı mahiyette bazı şeyler söylemeyi faydalı bulmaktayız. İlk okul öğretmenler aşları kanunen (16) ilra üzerinden tesbit edilir. Bu maaşa ıst'hkak kesbeden öğ- retmen, on bir yıllık tahsil görmüş bir insan olmak lâzımdır. Bu maaşın. tevk fatı yapıldıktan sonra öğretmenin eline geçen para (45) lira (45) kuruştur. Bu para, evli olmıyan ve hiçbir tarafa mad- di yardım yapmakla mükellef bulunmı- yan bir öğretmene belki kâfi gelebilir. Fakat midesi kadar kafasını da beslemek mecburiyetinde bulunan alle sahibi bir öğretmene elbette ki kâfi gelemez. Bu, üzerinde ehemmiyetle durulmak lâzım gelen bir noktadır. Geçen sene tatbik mevkiine konan 70154938 tarih ve 3407 numaralı kanunla “du. Mesleği içinde müfettişlik gibi - darf vazife alan kimseler bit derece ter- fih gördüler. Bu kanunls, bunların başlan RIÇ maaşları (20) liraya kadar çıkarıldı ve 20-22 dira başlangıç maaşı alanların ma- aşları (30) liraya iblâğ edildiği Bibi fazla alanlar da birer derece yüksek Maaşa terfi ettirilerek #zıcık ferahlamış- oldu- lar. Bu bakımdan, gerek diğer idari bir Şube başında bulunan kültür direktörle- rile iİkmekteb öğretmenlerinin de mü- |'mosil surette terfih ettirilmeleri şayanı |srzu bir keyfiyettir. | Çünkü: Maarif müdürlüğü, ik öğretim espek- ne nazaran bir derece mafevk ma- kamdır. Halbuki bu vazifenin başlangıç maaşı da (80) Vradır. Maerif müdürlü- Büne ulaşan bir kımse, 'mreslekte, — öğ- tetmen ve espektöre daha kı AZaran Dün akşam, smat 880 da Yüksek Muallim ( mektebinin konforana salonunda toplanan yüzleree genç, ölümünün yıldönümünde bü- yük şair Aktfin hatırasını hürmetle andı - lar. Salöna girdiğimiz vakit, memleket büyük- herinin her vesilo ile önlerinde eğilmesini bi- den asil ve temiz bir gençliğin, sslanu hin- cahine daldurmüş olduğunu gördük. Gene- ler arasında, Akifin sadık ve eski birkae dastu da göze çarpıyordu: Srir Mithat Ce- mal ve İbnil'emin Mahmud Kemali gibi. Balonun başında bhazırlanan kürsü, Türk bayrağile sarılmığtı. Kürsünün sağ tarafın- da Akifin mânalı ve sade hüviyetini aksetti- rer, güzel bir büstü görünüyordu. Kürsüde, İstiklâl marşı şalrile, beyaz ay- |yteızlı kıni bayrak birbirlerile öyle kaynaş- mış, o kadar yakın görünüyorlardı ki.. İhtifale, gel> büyük eseri olan Müli mar- şımız hep birlikte söylendikten Şonm, mu - harrir Peyamt Safa tarafından irad edllen heyecanlı hitabe ile başlandı. Peyam! Sa- fa, bu söylevinde Akifi, Namik Kemal gibi büyük bir yatan şalri olarak tanıttı; şilr - lerinde hiçbir ferdi tahassüse raslanamadı- Rimı, onda yalnız vatan mefhumunuün ge - killendiğini anlattıktan sonra, dedi ki: kadar titleli, sarp ve yalçın, nehir kadar akıcı, haya kadar sâüf bir cevher, bu ev büyük İki vatan şalrinin manzumelerin! bir tablat cadeliği ve ihtişamile doldurur. Bunlar, Türk dağlarında, sularında, övala- rında kaybolmuş meehul ve savısız — Türk çığlıklarının akat sadalarını topliyarak — ve koyulastırarak ebetlleştirmiş eserlerdir. Va- tanın dünden dnrüne kadar en yüksek se- *& Natık Kemales, onunla beraber, bugün- den yarına kalaeak en yüksek sesi de Meh- med Akiftir İstiklâl mansumesinin sesi, düsmandan İz- miri alan büyük kuvvetler arasındadır.» Hatib, süvlerine devamla, galvin hususi - yetleri üstünde durdu ve dinleylelleri hatı - rasını tazir Icin Üç dakika ayakta süküta davet etti. Herker eyağa Kalkarak, saygı teinde Üç Askika susuldu. Peyemi Safayı müteakıb, Mehmed Akifin çok eeki va yakın dos'n Mitat Cemal, kür - sÖye geldi. Sa'rin $8 yıllık döstü olan hatib, mrtn sörlerinde, onun sahsiyetini en İnce te- ferrümtma kodar belirtti. Barıgüreldeti fa- kir, mütevari evlerini, Akifin tahsll hayatı- mı, spora ve gürese karsı olan meylini — ve sonra Halkalı ziraat mektebinde orudndu yıllarda tecolli eden şiir kahiliyetini tzah **t Dosthuklarına akd ve Akifin karakterini eizmek itiharlle kıymetli bir. hatırayı da şöyle anlat'ı: eİstanbulun sarvıh kış günlerinden birin - de, kar tinisi vüzünden yatların kavendılı ve vesatti naklivenin durdüğü bir gün Mi- tat Cemalin Capadaki evine ne sütçü nöra- muş. ne da bakkal... O gün, kapının tokma- #in) ceken ördece tA Bevlerbeyinde oturan AKİf olmus. Tesadüfen Beşiktasa isliyebilen vasura atlıyarak ve gönra Canaya — kadar yürümek şartle 0 karda, tipide dostunu a - ramıs.. Cünkü, â vermiş imliş.» Mitat Cemal, Akife muhafazakâr diyen - lere de gı cevakı verdi. rAkif, yirminel as - rın boyasından iörenmişti... Ve santa, onun, in başlangıç ma- | Gençlik Al;if ——— demli bir vaziyett: bulunacağına göre, farklı bir hükka gahib olması da zarüri- Esasön teşkilât bakımından da buna lüzüm vardır. Halbuki ilk öğretim es- pektörleri g dırektörlerinden başlangıç maaşı ların ayda ellerine geçen para (67) iira (80) kuruştan iba- tettir. En aşağı başında 3-4 nüfuslu bir afle bulunan bir kültür direktörünün nihayet ayda ev kirası olarak bütcesinden ayıra- cağı (15) Uradan sonra geri kalan (52) lira (80) kuruşla gecineb'imesi bir hayli zordur. Kaldı ki, mesleğinde ilerlemek istiyeceklerin okuma zaruretleri için yapmıya mecbur - bulundukları —kitab masrafı da bu hafif biütceye inz'mam e derse, vaziyet daha ziyade güçleşmiş o- luyor. Birkaç sene evvel beytar ve em- niyot direktörlüklerinin msaşları artırıl- mıstı. Bu yıl da nüfus müGürlerile mek- tubcular böyle bir haktan istifade imkâ, nına nail oldular. Halbuki bir milleti fik. |Jren yükseltmek vazifesile mükellef olan ilkmekteb öğretmen!erire — onların İbir parçası olan külkür direktörleri böyle bir yükselmenin haklı tahassürü içindedirler, Millt Şefin Kaştamönu ve havalis'nde icra buyurdukları seyahat münasebetile daha canlı bir surette tebarüz eden ilk tahsil ihtiyacının en elverişli surette te- mini, bu vaziye'in gözönünde bulundu- rulmasile mümkün. olabilir. Merkez teşe kilâtı etrafında düşünülen yi — şeylerin muüllendirilmek svretile ilk tahsil öğ- retmenlerile kültür :dari âm'rlerini de içine alması, bupünün tohakkuk etmiş ! başli zaruretlerindendir. - Bilvesile kadarların d'kkatini bu nokta üzerine eTIZ. S.R. E. i andı ' kifin bir seye daha Inandığını #öyledi: Millt zafere, Akif, bu Inanışını şu cümle e ifade etmişti. «Başımızdaki adamı, kim görse, İna- nirdla Burada; sürekli— bir alkış tufanı aalonu |birdenbire sarstı. dakikalarca sürdü. Mitat Cemelden sonra sira İle mühteli? gençler Akifin kilrlerinden parcalar okudu- lar. Ali Nibad tazafından verilen güzel bir söylevi mütenkib, Ihtifale nihayet verildi. Salon boşalı Ve Akifin büstü beyaz ay- yildizli kızil buyrak'a başbaşa kaldı. GAVSİ OZANSOY * Akif için buzün de Üniversite gençliği bir tören yaparaktır. Bu sabah saat 10 da Üni- versite gençliğinden seçilen bir heyet Akifiz mezarına gidecek ve merarın bu esnada te- meli atılacaktır. Müteakıben saat 18 de Üni- versite konterans salonunda bir tören yapt- lacaktır. Törene İstiklâ! marşı ile bazlanacak ve bilâhare Rdebiyat Faküllesi profesörle - rinden Al NEsad, Akifin eserlerini sayacak, heyalımı anlatacak, şalrin kudretini teba - rür ettirmede çalısacak, eiirlerini ve hitabe- lerini okuyacaktır. Bu esmada haziruna ü - zerinde Akifin resmi bulunan rosetler dağı- tılacak'ır . AlI Mihaddan sonra talebeler şalrin şlir, lerin! okuyacaktardır. Garib ha;e—rîı; (Baştarafı 1 inci sayfada) ğaca çarparak parçalandığı haber alm. mıştır. Otomobilin tamamen hurdahaş olduğu. na göre, içinde kulunan kimselerin de yerzalanmış olmaları kuvvetli bir ihtimal dehilinde görülmüş ve avukat Celâlin ifadesine müracaat edilmişse de, 0 gece otomobilin kendisi tarafından — kullanıl- maş olmayıp, A“nb isminde bir' arkada- şsının İdatesinde bulunduğunu- söylemiş: tir. Ti ikata devam cdilmektedir. Kocasını döven kad'ın yakalandı Fatihte Hocaevhat mühallesinde otu. ran Ahmed, zabıtaya müracsat ederek karısı Servet ve ayni evde oturan Hasan taraflarından dövülkdüğünü lddla etmiş- İtir. Servet yakalanmış. fırar eden Hasan Jarunmaya başlanmıstır. | 3 şişe Takı içen kac'ın Evvelki gün Kumkapıda Gedikpaşa caddesinde baygıt bir halde yatmakta o lan bir kadın görülerek 2zabıta tarafın dan hasta nakliye arabasile Haseki haş- tanesine kaldırılmıştır. Hastanece yapı- |lan muayenesinde sarhaş olduğu anlaşı- lan kadın bir müddet sonrz kendine ge- lerek. isminin Yüzgeçe olduğunu ve üç gişç rakı İçiği için baygınlık geçirdiğini Allahtan beşka hiçbir şeye inanmıyan A- | söylemiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: