6 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

6 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gemisi yapmıya başladı? Almanların yeni kuvvetlerle büyüyecek ' olan donanmaları giltere ve Sovyetleri korkutabilir mi? (“Son Posta,, nn deniz işleri mütehassısı yazıyor ) Sayla 7 Almanya niçin yeniden harb İstanbulun baharı geçmiyen köşeleri Bir çiçekçi dükkânında neler görülür, çiçekçilerle görüşürseniz neler anlatırlar ? Yazan: Su Çiçek Bir vazoya mükemmet bir şekilde yer- leştirilmiş krizantemler... İçlerinde Ma- laga şarabı gibi koyu renklileri, beyaz çizgilerle süslü pembeleri, turuncuya ka- çan sarıları, kartopu gibi bembeyazları var. ad Derviş mMmezad yeri Halbuki memleketimizde çiçek sevgi « sinin her gün biraz dahâ artmakta oldu- ğunu görüyoruz. Çiçek Türkler arasında artık bir lüks değil; gündelik haya€tları- na karışan bir ihtiyac olmuştur. Bu da memleketimizde medeniyet sevtyesinin Biraz ötede küçük vazolar içinide me- | anokşeler, daha ileride uzun saçları üze | rinde, mor, pemibe başlarını mağrur bir| eda ile dik tutar orgideler, biraz ötede de | yükselmesine bir işarettir. Tabil bu sev- ği ve rağbet çiçekçiliğin şayanı arzu bir şekilde terakkisıne sebeb olacaktır. Ni « Alman donanmasının veni cemilerinden Doy çland On günlerin haberleri, Alman- &h K Yanın deniz silâhlarını arttıra- akkında ehemmiyetli — emareler 4 asen müteaddid Alman büyük bir faaliyetle vaktile ', &; T çizilmiş bir donanmanın ki- kaaalda meydana gelmesini temin dile geceli gündüzlü çalışmakta- & , U iş henüz nihayet bulmamış - E ıdsn büyük kruvazör yapmak lmanyanm işe şimdiye kadar Üa — Sök büyük ehemmiyet âtfet - teriyor. bi Sam Alman donaması, Büyük Ülgk Tüteakıb Scapaflo'da sulara gö- hi ŞEN sonra ikinci bir filoyu aki- qniünmehlım inşada, — elbette | d vardır. Bu maksadı anla - Üyadcak bir denizci gözile haritayı Etimekle mümkündür. hyanın bugünkü deniz durumu | N" şarkta Baltık, — garbda da b ÜZi ile çevrilmiştir. Her ne diğ, İki deniz Kil kanalı vasıtasile tn"'— irlibatta ise de, Almanya, a Giliz mutasavver ittifakı ile çar '“::nmd.ı kalırsa, manmasını İ..ı © çalıştırmak mecburiyeti İ- ) caktır, : lzıem'en Şimal denizi İngiliz v #ltındadır. Her ne kadar İn - N bugünkü kuvvetleri, Büyük Ku tan az ise de, tayyare silâ - a Yölâde güzel keşif haberleri tolayısile, Alman ticaretini a- Bümy STatması büyük bir ihtimal i- k;_:.unaür. | Ç a Belince: Burası istikbal harb- '| K ı;ı 1914 - 1918 de olduğu gibi lümkh*lâtma sahne olacaktır. Yal- Harbde Almanlar büyük hhîıı Şimal denizinde bulun- ha Rı:' Ufak gemilerile de zaman | P —“'ıı lara akın yapmışlar ve onla- | iç tazzam Alman filosu Bal - | * gibi kandırmışlardı. Bu ko - K £ gene Rus — tayyarelerinin dolayısile, istikbalde ya - veleri de—l Sovyetlerin en büyük kruvazörlerinden Mara Meselâ Büyük Harbde İngilizler Ça- nakkaleye karşı hareket yaparken, Rus lar da Boğazda ayni nümayişi göster - miş olsalardı; veyahud — da İngilizler Çanakkalede karaya asker çıkarırlar - ken Ruslar da Karadenizde aynen bir ihrac hareketi yapsalardı, Osmanlı İm- paratorluğu müşkül bir vaziyet karşı - sında kalırdı. Mevzua avdet edelim: Görüyoruz ki Almanya iki cepheden İharb etmek zorunda kalırsa denizler - deki durumu müstakbel hasımlarının müşterek mesaisine bağlıdır. Bu tırzdg çalışma, Büyük Harbden alınan en mü him deniz derslerinden bir tanesidir. Binaenaleyh Rus ve İngiliz donanma - larının bu tarzda çalışacağı pek aşikâr- dır. Su halde rakibler meydana çıkmış - tır. Bundan sonrası iki tarafın hazır - lJanmakta mtöstereceği gayrete kalır. Bu iki taraftan hangisi hazırlığını evvel bitirirse, yarışın galibi odur. Bu ba - kımdan Rusyanın yapmak istediği ve - ya vapmakta olduğu gemilere muka - bil Almanyanın derhal faaliyete geç - mesini haklı görmek Jâzımdır. Deniz silâhları en güç ve en uzun za- İmanda meydana gelen silâhlardır. U - ünmelidir ki; eğer Rus | 1 birlikte hareket eder- küvvetini taksim etme- h% &a I_ır ve pu suretle kendi e- Nh doğru sürüklenmek zarure- n Ülor 4 hareket nasıl olur? &rı Baltıktan Almanya tica- Truz ederken, İngiliz — filosu %m"lıîind(— Alman nehir ağız - İ Sür Sbardıman eder, İşte Alman %%'“İkbnlıîu karşılaşacağı müş bu merkezdedir. facık bir torpidanun bile inşası, ikmal tecrübeleri ve mürettebatının yetişti - Tilmesi iki sene ister. Gerçi Almanya Büyük Harbde, iki üç ayda denizaltı - lar inşa ediyordu. Fakat harb içinde in- şa edilen bu tekneler, gerek materyel ve gerekse personel itibarile, harbden evvel denizlere inmiş, tecrülbe, talim ve terbiyesini ikmal etmiş gemiler kadar muvaffak olamamışlardır. Bundan do- layı Almanyanın acele etmek istemesi yerindedir. Gerçi bu hakkı ona vermek dünyayı esasen alevleri saçağı saran silâh yarı- şına yeni bir hız vermek — gibi büyük bir hataya sürükler, Bu hatayı işleme - mek, şimdiye kadar mümkün olamıyan ve Bundan sonra da mümkün olamıya- cak olan, beynelmilel bir akond ile ka- bil idi. Bu gibi akordlar ancak kuvvet sâyesinde tatbik ettirilebilir. İngilte - Te bir defa, Almanyaya yüzde 35 nis - betinde gemi yapmak müsaadesini ver mekle, elinde bulunan ve esasen zayıf olan kuvvetini büsbütün tezelzüle uğ- rattı. Binaenaleyh bugün içinde bulun- duğu durumda ister istemez Alman - yanın yeni kuvvet yapmasına müsaade edecektir. Bununla beraber bu müsaadenin bir haddi vardır. Herhalde Alman - İngi- Hz gemi nisbetinin — mikdarı, Büyük Harbe tekaddüm eden zamanlarda ol - duğu gibi muayyen bir haddi geçemez. Geçerse 1914 - 1918 faciası tekrar e - dilmiş olur. Fakat zaten buraya doğru gitmiyor muyuz?.. Şimdi bu nisbetin içine bir de Rus - yayı katmak lâzım geliyor. Çünkü Al- manlar, Ruslara mukabil gemi yapmak istiyorlar. Fakat bu arzu yeni bir me - sele olmaktan ziyade 1935 Alman - İn- giliz deniz anlaşmasına istinad eder. 1935 anlaşması Bu anlaşmada yalnız Almanların, İn gilizlere nisbetle bir donama yapması kararlaştırılımış değildir. Çerçeve içe - risine Rus ve Fransanın durumları da sokulmuştur. Şimdi, biz, kısa hatlarla, bu anlaş - manıin esaslarını sıralayalım: (Devamı 13 üncü sayfada) iamini bilmediğir uzun saplı kırmızı çi - çekler.. Uzun bir vazoda renk, renik ka- ranfiller ve şu köşede pembe güller gö- rüyorum. Bütün bu renk ve koku şehrüyini içinde güzel güzel şakıyan bir kuşun se- sini işitiyarum, Mağaza sahibi: — Bu bir Hors kanaryamdır, diyor. — Nerede? Başımı çeviriyorum. Yaklızlı süslü bir kafesin içinde oradan oraya uçan, parmaklıklarda sarı kanadlarını ytran bir küçük küş görüyorum. Fakat bu duvarları, bu sehpaları, bu vazoların arasını süaliyen yeyâne kafes bu sarı kuşun mahyesi değil, daha bir sü- rü kafesler ve her kafesin içinde masal diyarlarından gelmiş gibi güzel, mavi, yeşil, pembe, kızıl kırmızı veya bembe - yaz tüylü, her biri diğerinden güzel sa- |yısız kuşlar var, Sonra geniş cam kava « lıklar... Dükkân yarı biz bölme ile ayrıkmış lamakla meşgul olan işçilerin mesaisin - den çıkan sesler, yaprak hışırtıları, ve arada bir teati edilen Kizumlu sözlerin aksi geliyor. Yazıhanesinin başında oturan ve mü- nevver bir Türk olan mağaza sahibi ile ziraat kongresinde mevzuu bahsedilmiş yorum ve kendisine: — İşittik ki diyorum. Ankaradaki zi - raat köngresine giden İstanbul zirsat müdürü Bay Tahsinle Halkalı mektebi muallimleri ve İstanbul ziraat odası mu- rahhası, çıçekçiler cemiyeti reisinin Zi raat Veküâletine verdiği raporun kabul edildiğini bikdirmişler. Bahçıvan yetiş - tirmek için bir istasyon kurulacakmış, mekteb kitablarına çiçek hakkında güzel ve faydalı yazılar konulacalımış, çiçek haftası yapılacakmış, iyi çiçek ve fidan yetiştirenlere mükâfat verilecek, bah « çıvanları zararlardan vikaye etmek için çiçek hali inşa edecekelermiş ve çiçekçi- Iğin inkişafı için daha buna benzer bir takım kararlar alınmış. Siz bütün bu işler hakkında neler Ayşyünüyorsunuz, bu kararları isabetli buluyor musunuz? Muhatabım: — Bu kararlar çok issbetli kararlardır diye söze başlıyar. Memleketle çiçekçi « liğin inkişafı için çok zam olan bir te- şebbüs yapılmış ve teklifler kabul edik- miş bulunuyor. Çünkü çiçek bu son se - nelerde memlekette bir ihtiyac olmuş - tur. Yalnız çiçekçifiğin bir san'at ©- labilmesi için daha bir çok gayretlere ve çalışmalara ihtiyac vardır. Bizde sepet tanzimi ve çelenk yapmak gibi ışler he - nüz çok basit bir şekilde yapılmaktadır. Bu hususta Avrupada gösterilmekte olan inceliklerden benüz pek uzak bulunuyo- ruz. nozlar ve içerisimde bir takam ekzotik ba- | bölmenin öteki tarafında çelenk hazır -| olan çiçek meseleleri etrafında kaonuşu- tekim şimdi ev kadınları evlerini çi çekle süslemektedir. Muhakkak haftada |bir Iki kere mağazalara uğrayıp evlerine kucak kucak çiçek götüren kadınların sa- yası daima artmaktadır. Sonra da eski « den olmıyan yeni âdetler peyda olmuş- tur. Eskiden bir düğün davetine muhak- kak zarf, fincan, şeker filân gibi hediye. lerle gidilirdi. Hahbuki 'Türkler şimdi hediye olarak çiçelk demeti veya sepetini tercih ediyorlar. Sonra Türk cenazelerin. çelenk — göndermenir mesi de memlekette Baltmıştır. Tabit bu rasında bir rekabet doğunmaktadır. Bu rekabet yüzünden çelenklerin, buketle - tin ve sepetlerin daha itinalı ve daha gü- zel yapılması tarafıma gidilecektir. Biz kendi hesabımıza eski usullerin bir çoğunu çiçekçilikten kaldırdık. Çiçeğin güzelliği tabiiliğindedir. Halbuki İstan - bulda çirkin bir âdet vardı. Çiçekletin saplarını keserler, kaskatı bir değneğin veya bir telin ucuna bağlarlar, öyloe se- pete dimdik geçirirlerdi, biz çiçekleri - mizin başları kadar saplarının da güzel Jolduğuna kanliz, ondarı oldukları gibi bütün tebil güzellik ve ihtişamlarile b- |rakmağı tercih ediyoruz. Hafhbuki alelümum İstanbulda çiçokle- rin hazırlanması Avrupaf değil de pek Balkanik oluyor. Bence buna sobeb de buket ve çelerik yapan işçilerin erkek ol- masıdır. Bizde çiçek işinde çalışan kadın işçi pek mahduddur. Kadın işçi çoğaklığı zaman buket tarnziminde zevki selimin de arttığını göreceğir. — İstanbulda istihlâk edilen çiçekle - rin hepsi yerli midir. İstanbulda kâfi de- recede bahçe var mıdır? Yoksa Avrupa- dan da çiçek getlrir misiniz? — Avrupadan çiçek pek az geldiği için bizdeki bahçeler her gün ziyadeleşmek- tedir. Bu çiçek bahçelerinin bir çoğu Bo- ğazdadır. Adalarda, Kasımpaşadı da bahçeler vardır. Yalnız bir mahzur var- dır ve çiçek hali de bu mahzuru inşallah ortadan kakdıracaktır. O mahzur şudur: Yazın çiçeklerimizi bahçelerden abrız Fakat kışın çiçek aldığımız muayyen bir yer vardı. Burası Şişhanedeki Lünaparktır... Bu- rada haftada üç kere müzayede yapılır, Pazartesi, Perşembe ve Cumartesi gün - |leri, Fakat bu çok kötü bir şeydir. Evvelâ | müzayede saati malüm değildir. Yani do- |kuz diye tesbit edilmiştir. Fakat ekmeri- ya birde başlar. Sonra bahçıwanla çi - |çekçi arasında bir madrabaz vardır. Bu |madrabazlar müzayodyi yapmak baha - |nesile satış bedelinin yüzde on ikisini tevkif ederek çiçek fiatlarının yüksel - mesine sebeb olurlar. Çiçekler buraya ge- |petlerle gekr, Lünapark sıcak bir yen dir. Mezad saati gayri muayyen olduğu için çiçekler sobaların yanında bayatlı- mağa, solmağa başlar. Müzayededen sor> (Devamı 10 uncu sayfudu)

Bu sayıdan diğer sayfalar: