January 6, 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

January 6, 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayı, Eski remını opeaür Topuzlunun hatıraları L Hayatı ucuzlatmanın çareleri: | —) SON POSTA Bir milyonluk istikraz meselesi Fransız bankası, hükümet hazinesine devredilmemek şartile belediyeye borç para vereceğini bildiriyordu. Bankanın mümessili ile Maliye Nazırının yanından çıktık. Merdivenlerde iken arkamdan koşan bir hademe kulağıma fısıldadı: “Nazır Beyefendi, bir Cemil Topuzlu devam ediyordu: — Maliye nazırı Rifat Bey ile lanuş-' tuktan bir gün sonra, Emanette, gene pa- Te tedariki için kıvranmakta iken tele« fon çaldı. Rifat Bey: Ğ | «— Paşa, sen misin? Hemen bana gel!'» | diyordu. Ben, bir kaç bin lira koparacağım zan- nı ile otomobilime atladım. Bir hamlede, kendimi, Rifat Beyin odasında buldum. Nazır, beni görür görmez: | Paşa, hayırlı bir müjdem var, söz- kerii öyledi. Paristeki Periye bankası- | nin vekili geldi. Bahis mevzoumuz ma- Jüm, Gene parasızlıktan söz açtım. Vekli, | Şehremenet'nin mezbaha yapmak için uğraştığını, eğer bunun işletilmesi — için | kendilerine ruhsat ve bir de piyanga :n-W tiyazı verilirse, derha! bir kaç yüz bin | lira avans alabileceğinizi anlattı. Adamı | alakoydum. Şimdi, yanımdaki odada Si- | zi ona takdim edeyim, görüşünüz.» Rifat Bey ile birlikte odaya girdik. Be- ni, orada ayakta duran didon sakallı bir zata prerante etti ve yanımızdan ayrıl - | dı. Kısa bir mükaddemeden sonra Per>- | ye bankasının vekili: «— Emanetin mezbaha yapmak istedi- ğini duydham, Bize, elli sene müddetle mezbahanın işletme hakkını ve bir de pi- yango kurmak imtiyazını verirseniz; der- heal (300,000) altın avans takdim ede - riz dedi>, Ben, piyangoya taraftar — olmadığımı, ancak mezbahanın işletme hakkını ve- rebileceğimi söyledim. Bunun üzerine, adam, bundan bir kaç ay evvel Şehremanetine ayni mesele için müracaat ettiğini, mukavele ve şartname müsveddeleri bıraktığını amlattı ki işin künhüne o zaman vâkıf oldum. Filha kika, Şehreminliğine henüz tayın edil - diğim gün, mezbaha imtiyazı hakkında musmelesi bitirilmiş, inzza edilmek Üze- | ve, bir takım evrak gösterilmişti. Fakat bu tekhfi, gayet ağır şartları ihtiva et mesinden dolayı hasıraltı etmiştim! Yal- K ahlâkını bozdu. O temiz yü < rzekli, yumuşak huylu, uysal ve güleç | kızcağız hatin, terbiyesiz, nobran, ha- | sud oldu. Fitne ve fesad düşünmeğe | başladı. Konak halkımı en çok iğzab e- | den şeyin güzelliği olduğunu anlayın- caşonlara karşı bunu silâh diye kullan- | mağa karar verdi. Hanımlardan biri | kendisini tekdir edince, o da o gün İmadına süsleniyor, beyin karşısına en | Teli fettan tavırlarını takınarak çıkıyor, o- |* nun hırsını tahrik etmek suretile, ha- | nımından öç alıyordu. Rânânın evin içinde teşkil eylediği tehlikeyi bertaraf etmek için ona es - vah, kundura yapmıyorlar, onu pis ve hırpani gezdirmek istiyorlardı. Fakat ©, en eski, en soluk paçavrayı bile ken- disine vakıştırmasın: biliyordu. Ve ge- ne de, ne yapsalar, güzelliği, tazeliği, cinst! cazibesi hepnsininkine galebe edi- yordu. Bu karşılıklı iddia ve mücadele, Râ: nâyı iyiden iviye çığırmdan çıkarmak: la neticelendi. Elâleme karşı silâh diye kullandığı hüsnünün İk kurbanı kendi oldu. Efendisi Molla bev, zamanın zühd ve takva ile müştehir üleması meyanında, en başta gelenlerden biri idi. Haricte herkes onun fezafline, ilmine meftun- Tuk gösteriyor, onu müstakbel şeyhis- Jamlardan biri olarak tanıyordu. | Halk arasında böylece uyandırmağa | muvaffak olduğu muhabbet ve tevec- cühe, kendisinin halâveti vechiyesi ve tenasübü endamile zeyyü kıyafetindeki nezahet ve kibarlığın da büyük dahli vardı. Kudretten sürmeli gibi duran iri si- yah gözleri. kıvırcık, bakımlı, kâra sa- kalı, yumuşak, beyaz elleri, uzun boyu, İtim. Adam, tam vaktinde geldi. Rifat ızın, bütün bu —muameleler| saat sonra sizi gizlice tekrar görmek istiyorlar,, mamakla beraber, daireye geldim. Ara « Gan bir saat geçmeden, Rifat Bey telefon vermemek için lâfı idare ettim: etti. Hemen maliyeye gelmemi istiyorndu! — Biliyorsunuz ki mezbaha imtiyazı| Rifat Bey ile karşılaşır karşılaşmaz, vermek için uzun tetkiklere ihtıyac var-|bana aynen şunları söytedi: dır, Halbuki bize derhal para tâzım. İm-| ——— yet malâm... Müzayâkamız son tiyaz meselesini sonraya bırakarak, şlnııldemcm! Yapacağımız bir milyon &l - dilik köprüler ve gaz depolarının fazla tınlık istikrazın yarısını Periye bankası varidatı karşılık gösterilmek suretile bir | mümessilinin haberi olmaksızın behe - ikraz yapalırn. Mezbaha için serdetti- | mehal bize vermeniz lâzımdır, Yoksa, ben Biniz ağır şartları makul bir şekle sok -| da akçeleri size verdirmem hal» manız kaydile de size bu imtiyazı vâde- | pen a simın yarı şaka, yarı ciddi olan EYEMİN bu sön cümlesine karşı, zımnan müvafa- Sözüm banker cenablarının pek hoşu- ,, edemiyeceğimi anlatmak istedem! nız, Şehremanetine para vereceğini an- ladığım bü adama birdenbire red cevsbı a gi a Z ik kapmış gibi ; BEEN AY Bi Rifat Bey, darılan bir çocuk gibi, su- vinçle elli ü sıktı. Benden 24 saat 4 . u ratını astı, dudaklarını büktü! - Onun bi let istedi. Ertesi günü Rifat Be: halini hiç görmemiştim - sonra, par ısrar etti, Bereket versin, o esnada ak - hbma bir hal çaresi geldi. O da, hazinei maliyenin bazı şirketlere satmak istediği |emlâki Şehramanetinin üstüne geçirmek da buluşmak üzere ayrıldık. Maliye nazırına «vukuu hal» i anlat - tım. O da pek mamnun oldu. Yirmi dört saatin geçmesini iple çek - Bey ile ben, banker cenablarının yüzüne bal İ K r.’ıve4 sabırsızlanıyorduk! Nihayet, vekil haz - retleri söze başladılar: Az evvel Paristen «müstace retli bir telgraf aldım. Bunda, h. mek idi! Fikrimi, Rifat Beye şöyleyince nazırın ü değişti. Paraları, kendi cebine ke- | yacakmış gibi sevindi: Allah senden razı ols ! dedi. rb- : kılmakta ve bu süretle nark vücude ge- | 30 de bulunduğunuz cihetle (adam bunu| îk n L vahmc"'—z' B lr:qm:::di_b“;"!:n:r;uıâıuân guç Bedeli tcar 230 söyler söylemez, ben seyvah, bizim ü -| hâzinece para çekilmiş v buçuk çuval un bharcıyabileceği esası ka-| — Odün 350 midler suya 'düştül» dedim.) Hükümeti | YU'muş oka bile, bunun emli : bul edilmiş ve bir fhrıma günlük masraf | ; < TEmetlü 696 Osmaniye hazinesine kal'iyyen devredii.| Meletinden ileri geldiği anlaşlir ve Pa L N aŞtır: Çuval bedeli 1şi memek şartile bir milyon liraya kadur*ryı" h";;""" 'x_'sp;!ı; ’::kwflî (:fıîî a ğ Masraf # Üa zulmaz. Bize müraca: len şirket Dol- ; Mvv'm- istikraz yapabileceğimiz Kağkça gea ağaelRi 154000 Düğlköz İşci adedi Kuruş .Yeknn ' ; Nli üzerine, mukavele ve şarttarı | Fihtımını gene (80,000) ve Borsa hanını 2 ,Hamurkâr ücreu 280 vîu;:nııı; ;xsıü o.ffak ga ıı” rak, Üç gün sonra tekrar bu -| 08 (120.000) altın mukabilinde, yani ölü| — / * yi rgime ücretl d İrbür menifi 5;;-1;'" Ba vit a üt pahasına satın afmak istiyor. Bu fiatlara 1 Azatat Üti t Vğünı teke ei SŞ ASN ı:ı Ben, nazıran odasından ayrılıp ta daha | Sa'IŞ yapsak bile, hazinenin elli bin li » 1 Pişirici ücreti 145 Tunmaktı Ş îu):a umfnıâı.ıan d erdivenden aşağı ilmemiştim ki ar -|TAYa daha ihtiyacı var. Yani mecmu bes| — ) — reryahtar muavini Gersli 60 — İekmek çikaalann yenlan doksan Ö kamdan odacı koştu. Yavaşça, kulağı -| del olan. (280,000) altına — (50,000) zam| — > — Girak ücreti YA0 YS YORNE ÇAA Haa e z ile (330.900) akına muameleyi yapmanız Ameleye biret bucuk ekmük Bclchi ğ ehgeb._r. __î,ed 5 «— Beyefendi, sizi, bir saat sonra tek-| İKtiza ediyar, Bu suretle, hem. Şehreme - tutarı ZDÜ Vkebebdi MRüdlür, , e öne râar görmek istiyorlar. Lâkin, bir y|Peti kârlı bir iş yapmış, hem de hükü- Tuz M 7:“:1'3 *"“k"l en "'”-”“*nmv yapıp # belli etmemek için, hemen şimdi daireye | Metin ihtiyacı görülmüş olur!» Su 4 lş.:î,],ı.r:A:lmı ?nt;nlı pimemielir. Tuği tmenizi rica ediyorlar.» (Devamı 13 üncü sayfada) 'Tenvirat bedeli 35 d;ı g'üı.ıeîı:-;);ııı?-ln“mn üek l Dedi. Ben, bundan bir mana çıkara - Yazan: Sabih Alaçam Nakliye masrafı 202 BEEER YÜ EVVELKİ diye biribir- iyorlardı. yaradılışlaki vücudünün fazla hayatiyeti sebebile kadına — fevkalâde düşkün olan Molla :bcş'. haricte çöplen- meyi vakar ve hay- siyetine ve terakki ve ikbaline münafi gördüğünden, şeri - atin müsaadesinden istifade ederek, az çok fasılalarla dört defa evlenmişti. O « nun coşkun mMmizacı- na ise bu dahi yet « miyordu. Kadınlardan ma - ada, arada sırada rakı kullanmağa, hur hafızlarını konağa toplar, onları| Dilinden düşmiyen şer't ahkâm me- ilâhiden, mersiyeden başlatarak, bir bi-| yanında: «Rüşveti veren de gâvur, a - çimine getirip, en hoppa şarkılarda ka- |lan da gâvurdur!'> sözünün asıl sır ve rar kıldırırdı. Gene de, dişarıda, onu | hikmetini bilmiyenler, onun doğrulu- herkes musalli, mütteki, muharremat- | ğuna, iffet ve istikametine kanidiler. tan müctenib bilmekte devam ederdi. | Halbuki, Molla bey kâinatla alay edi- ve parayı onların İştira bedeli olarak ver- | Vestire alım ve satımı başka şekle sokul- ' aP İSTANBUL ! z ş ms ” E#'f" Kudretten sürmeli gibi duran iri siyah gözleri vardı saz ve söz âlemleri yapmağa da meyli | bütçesinde tevazün husule getirebil - ziyadece idi. Canı içmek istediği za -|mek için, -hâşâ rüşvet değil!- lâkin he- manlar, oturduğu odanın geniş yüklü-| diyeler, caizeler de kabul ederdi. Bun- Bü içerisinde tepsi kurdurur, yerinden |lara da kat'ıyyen kendi el sürmez, Çar- kalkıp kalkıp, mahfice «ilâç» alırdı. Sa- | şıkâapısında tedarik ettiği Haralambo a- za gelince, bazı geceler, vaktin en meş- | dındaki bir rum sarafı araya koyardı. İkincikânun Ekmek fiatını indirmek | her zaman için kabildîv:I Bir narh usulü vardır ki esasları on beş sene &€ konulmuş ve bir daha tetkik edilmemiştir İstanbulda iki yüz kadar ekmek, otuz beş kadar francala fırını mevcuddur. Ha- li faaliyette bulunan fırınların yakınla» rında olup ta fırıncılar tarafından kira- ları ödenerek kapalı bulundurulan fırın- lar bu yekündan hariçtir. İstanbulda va- sati! olarak günde 450 bin kilo ekmek çı- karılmaktadır. Fırınlar, tabil olarak hak kın mütekâsif bulunduğu yerlerde top- lanmıştır. — Belediye ekmek fiatlarında nark usu- lönü ikame etmiştir. Belediye İktısad İş. leri Müdürlüğü on beş günde bir zahire borsasından aldığı fiatlara göre nark tes- bitrederek ekmek ve francala fiatlarında lüzum gördüğü değişiklği yapmaktadır. Jaktile nark csasını tesbit eden bir liste hazırlanmış, Bele ye verilmiştir. Be- lediye İktısad Müdürlüğündeki nark ko- misyonu ekmek ve francala narkım bu göre vücude getirmektedir. Amele yevmiyelerinin miktarı değiştiği, buğday eBasa duğu, İstanbulda fırınlar azaldığı halde bu nark esası hiç değiştirilmemiştir. Bar- sadaki buğday fiatlarına bir fırının gün- | lük masrafları da ilâve olunmakta, bun- dan bir miktar da fırın sahil âr bıra- | Bir fırmın ekmeği diğerine renk * şekilce uymamaktadır Tahmil ve tahliye Bayat ziyanı Müteferrik masraf 101f & (Devamı 12 nci sayfade) İgizlemek için, koynunu, koltuğunu eski püskü bezlerle besliyor, güyâü cudünün umumiye'le semirdiğini eylemek istiyordu. Fakat, kocakart” rın tecrübeleri bu çocukca kanmıyor, aldanmıyordu. Hele, kö” ta hamam yandığı zaman, Rânânifiı velce daims olduğu gibi kapı yold rile girip yıkanmaktan İ şüpheleri büsbütün Gebelik biraz — ilerley müşkül oldu. Nihayet bir gün, FŞ yetten haberdar edilen dördündü gi nimefendi kızı sıkı bir sorguya &” O zaman, kimbilir hangi bir mül belki de bir hasis endişe ile efeNt ele vermek istemiyen Rânâ, hatf — Kimden? sualine: mak için fingirdeye| — Giden arabacıdan.. cevabın! fingirdeye, nihayet| Molla beyin konağında o güne FÇ herifi çileden çıkar- |böyle bir rezalet vaki olmamışti * mıştı. Günün birin- | metçilerden birinin bir piç doğu/ de, kahve götürdü -|mahallede önce kılükali, sonrü ğü bir sırada, olan -| derece derece yayılarak, kübera ?? lar oldu. Dört ha « |filinde suitefsir ve suitesiri !f'"’ıı nıma birden tercih|labilirdi. Arabacı mel'ununun | o'ı;nmınm b;ıhıelı -İdu belli olsaydı, Rânâyı acele 0N ÖÜ tiği gurur ve haz ile,| yi lerdi. f y Rünâ, kendini Mol . v_ıı:ı edecel)’(ıe;ıdı" Lâkin, “kî:uğ“ ğ Taya eli etti, Söy ene& u erifin nerede o #| Bu. muaşaka, vâsi lüm değildi. Bu sebebden, çoruğ"" konağın içerisinde, | Sürülmesi, Sonra da bu azgın *" uzun müddet gizli kaldı. Zeki kız, ze- | baş göz edilerek konaktan uzakl vahiri iyi koruyordu. ması kararlaştı. | Gündüzleri, esasen Babıfetvaya, me- Çeşm hamfendi. bü karark yi muriyetinin başına giden Molla beyin, gün beyine açtı, reyini sordü. Ş kazara evde kalmış olsa bile, semtine e — imiş * uğramıyor, ona sabahları kahve, ge | VEY hadiseden haberdar deği yi celeri de çay veya ıhlamür götürmek | €vvelâ hafit bir hayret izhar bahanesile mülâki oluyordu. — Yati dedi. Bu münasebet foyası meydana çık-| Arkasından da, yarım ağızlâ K ;n):d:n, tam iki ııım:ıdq d"ğ:u ı;ığı;;şli. tasvib etti. İ erken, igünün birinde, YA | İşte, bohçacı karı bunun üzerifi ) kadın olmak üzere, evdeki yaşlı başlı ferber edilmişti. Onun eli şüph tedbil u İ adamdı: Mürai, zen-| doöst, tenperver ve ahlâk hususunda ta- mamile mübalât « sız! Rânâ onun karşı - gıinda, sırf hanımla- rından intikam al « İyi bir terzi makasından çıkma bi-| Anadolu kazaskeri iken ölen pederi, nişi, sakız gibi beyaz sarığı ile, Bahıme- | Molla beye epey bir miras bırakmıştı. şihate gidip geldikça yol üzerindeki | Fakat bililtizam pek kalabalık bulun- evlerin inik- kafesleri arkasında, ka -|durduğu dairesinin masrafına o miras dınlar; «Molla bey geçiyor.. aman, gö-| geliri kifayet etmediğinden, Molla bey, yordu. Kendisine rüşvet verenleri tek- fir ediyor, alan da kendi değil, sarraf Haralambo olduğu için, yalan da söyle- miyordu. İşte, Rânânın efendisi bu tiynette bir kalfalar, Rânâda bir takım gayri tabit| ” ahval farketmişler, kizi belli etmeden böyle şeylere yatkındı. Kaynaf 'çi tarassuda koyulmuşlardı. Onda, en zi-| kahveden başlıyarak, zavalli yade göze çarpan, karnının günden gü-|içirmediği zehir kalmadı. ’, ne büyümesi idi. Vaâkıâ, Rânâ, bunu (Arkasi

Bu sayıdan diğer sayfalar: