16 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

16 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

irene Abdülâziz ne ile ve nasıl intihar etmişti? NAKLEDEN: AN Dünkü kısmın hülâsası ; : Ükâyeti padişah Muradın ca- : Tiyelerinden birinin ağzım-: daş dinliyorsunuz ve kadın el Ton glial ve İstanbulda bu- A ! 8 aş hal'edilmiş, veliahd İY gece ansızın sarayından tahta çıkarılmıştır. Eski? ta teessürle intihar etmiş- i tir, N #linin ikinci veya üçüncü günü Mek a . lâziz tırnaklarını düzelt Ve İle, tırnak kutusunu istemiş. v âna: «Verelim mi» diye sor- Sultan evvelâ rıza göster Tokat Abdülüzizin ısrarına daya- > Valide sultan üzülmesin di- Me verdirmiş. tırnaklarını kesip dü- <ariyeye tırnak kutusu- O kadar alet makas, tör- ds kutuyu geri alan cari- makasın eks'k olduğunu iE we TEZ F ni 1 (171 UT #g ışarı çıkar çıkmaz ini kilidlemiş, IZ kalınca, valide" sultan. Apacağını merak ettiği için Msp, , > Dirine bir nöbetci koydur- in pa İci cariye cumbadan diğer Seyre dalmış. Abdülâziz ar- Hi j j e dönük olmak üzere bir 7 j birdenbire Abdülüzizin düştüğünü “ görünce unu duyan saraylılar *r. Bu hal üzerine va- E İş 7 # li i ni ai kapısının kırıl, ırimasını em- a içeri girerler, Abdü- Mary bileğini, aa yıkılmış bir hal- © şah damarları açık 7 at, mın yu Sarayda Bundan sonra da de 2 / i Ni Tİ! ii fi “n mecnun gibi bir va $İ tabiblerini kendi yan- * «Makası ben buraktım yi bana doktor değil, cek yağ ez 7 za #ebeb oldum ölümüne: edip gi imiyacak bir şekil. Tüyordu. Giden yerli doktor; ne #7: £ ? hsediyoruz. Çok K ağılıyor, Şimdi > ra, duydum, Siktıkta içinde mi? Yoksa ie, ora şehirde mi? NM. Map,ç SİKİ de yanılıyorun A a a olduklan sn İN Sl dört gn akla başın. b diyordum, Sul. iş Bg ri ve Aç bie ada Pip 1. Ciplak vg era Mikdan ustafa derler. adamı Çerkes Hasan görünce: «Kimdir bu” diye Kendisine: «Deli Mustafadır, vermişler. «Neden böyle çırıl çıplaktır? diye sormuş. «Delidir» demişler. Hiddet- sormuş. cevabını SUAD DERVİŞ çinde sık, sık cinnet asarı gösteren paği- şahların veya şehzadelerin bulunduğunu tarihler de zikreder, Abdülâzizin garib adetleri Meselâ Suan Abdülüziz yalnız kırmı- annenin atardı, Bunu sarayın içinde iken kaç ke- kurcalar, durur ? İ mürekkeble yazılmış tabrirata imza İreler kulaklarnmla duymuştum. Bir de yangından müthiş tevehhüş ederdi. Bir neler, siz kendiniz zamanlar koskoca sarayın içinde kendi odasından başka yerde mum yakılması - çın endişesini kaç nı menetmışti. Hünkâr dairesinin cariye- leri güneş battıktan sonra karanlıktı el yordamile iş gördüklerinden şikâyet edip dururlardı. Sarayda gözyaşları Sultan Muradın tahta çıktığı gece ya- tağından kaldırılıp götürülmesi asabını müthiş bozınuş ve kendis'ni fazla ürkü- tüp sarsmıştı. Esasen vaktinde fazla iş- ret kullanı 7 * olan asabüyülmizaç padişa han cölüs bâdisesini takib eden amcasr- nın intiharı zihnini tamamile tarumar et- intihar olduğu meydana çıkınca biraz am SON POSTA saz Bir Saraylının Hatıraları Yakın Osmanlı tarihine aid şan: 5 | Çocuk Terbiyesi | | Çocuk ve Misafirlik Çeviren: K. Neyyir Yazan: Anne Pedler — Acaba kimseyi üzdü mü? — Acaba bir mü- nasebetsizlik yaptı nı? — Acaba ter. lerimi unuttu mu? — Acaba sıkıldı mı? Çocuğunu bir dost evinde eşlerile eğ - denmiye yollıyan zihnini böyle kaç «Acaba» Kimbilir, genç an - de bu «Acaba» la - kereler tattınız? Bayram günü, yıl ,başı gecesi veya berhangi bir gün dostlarınızdan biri çocuğunun arkadaş" larile gülüp söyle - mesi için ufak bir eğlence hazırlar, bir sofra düzer, Sizin yavrunuzu da çağır- , mayı unutmaz. Tabif memnun olursu- nuz. Minimini kızınızı veya oğlunuzu giydirir, kusatır oyollarsınız. Fakat o gidince içinizde bir yığın sualdir başlar. kadar terbiyeli terbiyeli, nazik nazik Tenmiş. O deli ise biz de deli değiliz ki, ,| buhranı zayıflar gibi görünmüştü. Hal oturup oturmadığını, yemek yerken, O kendisini kapatmasını bilmiyorsa biz onu kapatalım. Onu bir tarafa sokunuz. Hapsediniz. Bu kılıkta şehirde adam ge- zer mi?» sözlerini söylelniş. Padişah em-' retti diye deli Mustafayı bir tarafa ka- patmışlar. Deli Mustafa: «Beni niçin kapattınız» diye sormuş. «Padişah Murad efendimiz böyle istedi demişler. Deli Mustafa di «Allah onu da bütün ömrünce kapatsın» diye inkisar etmiş: Meğer bu deli Mus- tafa, zannedildiği gibi bir deli değil, bır veli imiş. İnkisarı tutmuş. İşte sarayda «Sultan Muradın hastalığı, felâketi bu inkisar yüzündendir; derlerdi. Fakat ta- bii bu doğru bir şey değildir. Sultan Mu- radın felâketine sebeb olan Abdülbami- din kaskanç'ıkları, entrika ve desiseleri-) dir, Esasen Özman oğulları içinde hakkile insan olanlara pek az rastgelinir. Abdülhamidin kıskançlığı Sultan Abdülhainid ağabeysini öteden- beri çok kıskanırmış. Sultan Murad Abdülmecit efendin'n maruf odalıklarından birinin çocuğu idi. buki birkaç gün sonra çıkan Çerkes Ha- İsen vak'ası, onu yeniden büyük bir yeise | düşürmüştü. ranlar serssker olan Hüseyin Avni Pa- şayı, onhriye nazırını, daha b rkaçş kişsyi | vurmuştu. Bu hâdise Sultan Muradın ku- ağına nasıl gitti bilmiyorum. Faka; bu hâdiseden sonra sarayın esasen mevsud olmıyan reş'esinin bir kat daha solduğu- nu gördük. Valide sultan, Şayan kadın ve dha di- nüyorlar, fakat o hiçbir kimseyi yanıma istemiyordu. Yemekten kesilmişti Bir şey yemiyor. bir kenara büzülerek otu- İruyordu. Hususi hizmetlerinde bulunan hazme- İdarlar hep ağlıyorlardı. Çünkü hünkâör| bir kenarda oturup mütemadiyen: — Padişahlık istemem, kan isteem! Diye kendi kendine ağlayıp duruyor muş. Saraya, husus! tabib Kapoleondan başka doktorlar da geliyorlardı. Çerkes Hesan isminde bir adam o 24- oyun oynarken tembihlerinizden dişarı çikip çıkmadığını merak eder durursu- nuz. Bu merakınızn üstünde biraz dura- ' Evet, çocuklara nezaket kaidelerini! öğretmek güçtür. Yaramazlar öfrense- ler bile bir hevecana kapılır kapılmaz unutuverirer, Meselâ; «Sakın kardesin- le »ra6s ds bozusma.» dive bin kere tembih edersiniz. Bir kere kendini oyu- inin bevecan'ına kaptırdı mı bütün söy- lJed'klerin'zi unutur, tıpkı evdeki gibi ğer kadınlar sultanm etrafından ayrıl kavgaya tutuşur. Çayını, menatasını uslu uslu içeceğine evde size söz ver- miştir. Kalabalıkta utanır, devirir. yanındakinin esvabını kirletir. Eve dönerken ev sahiblerine «Allaha ısmarladık» demesini, bir şey ikram ettikleri vakit teşekkür etmesini tem- bihlemişsinizdir. Hiç birini yapmadan — .. Korktuğunuza uğramıssınızdır. Kü- çük yaramaz bütün nezaket kaideleri- ni altist etmiştir. Hiç yabancı evde kavca etmek, sofrada baskasının üstü- i dik Kabalık, sathi değil içten gel - bardağını | idelâlet etmediği için - mazur görülebi. iyi hisler duyuyorsa nezaketin en gen çeğine ulaşımş demektir. Artık kâh he- yecanından, kâh utancından, kâh unut kanlığından bize aykırı bir şey yaparsa bumu kabalık saymıyalım. Madem ki içi duygular hazinesidir. Ergeç şu bu | mişti, Fakat hâdisenin katil olmayıp ta Yavrunuzum misafir evinde istediğiniz| âdeti de belliyecektir. Burada da birez duralım ve bir ik misal alalım: Ben, meselâ bir çocuğun misafirlikte biraz çokca ve üstüste atıştırmasını fe na görmem. Büyükler için pek ayib sa yılan bu hareket küçüğün nihayet iş a fazlalığına, neş'esine, muhilini yadırgamadığına delâlet edebilir, E » ğer bir çocuk kendinden küçüğün elin den çikolatasını keparsa bunu hoş gö remem. Çünkü: İşin içine zorbalık gir medir, Heyecandan avazı çıktığı kadar bağı ra bağıra konuşuyor diye hiç bir çocuğa kızmak aklırıdan geçmez. Gene hir büyük insan için çirkin olan bu hareket; çocukta - bir iç kötülüğüne Bir. Buma mukabil bir çocuk arkadaşına hakaret ederse asli göz yumamam, Çocuklar bir araya gelir gelmez o yun oynayacağız diye gürültü, kıyamet koparahilirler, Onlardan büyükler mec lisinin ahenğini beklemem. Amma bir bürük: susmalarını istedi mi rahat dur- mazlarsa o vakit de çocuklara hak ve- remem, : Fakat padişahın rahatsızlığı hafifıye- nü kirletmek, sanki ey sahibleri ikra » ceğine günden güne kesbi şiddet etmek- İma mechurlarmış gibi bir tesekkür et- te idi. Bir gün Cuma namazına gitmişti, İmeden bırakıp gelmek olur mu? Halbuki Sultan Abdülhamidin validesi | Cuma #layında arabası içinde bir takım| Olmız amma, biz büyükler için ... olan Çandır kadın, sarayın en sütü hiz - | cinnet eserleri göstermiş, Beraber giden-| Cocuklarda isin görünüş kısmına bu metlerinde kullanılan çirkin ve biçim-|ler saraya müthiş üzüntü içinde geldiler, | kadar beğlanmamak icab eder. Çünkü st, terbiyesiz ve huysuz bir cariye idi. Çandır kağ Abdülhamid yedi sekiz yaş- larında iken ölmüştü. Abdülhamid Ab- dülmecidin saray kâhya kadınlarından olan ve saray dahilinde çok nüfuzu bu- lunan «Presto hanım» tarafından büyü- Abdülmecid, açık fikirli bir padişah- miş, şehzadelerine iyi bir terbiye vermek istemiş. Kendilerine iyi hocalar tutmuş. türkçe, arabi, farisi ve umumi malümat- tan başka ecnebi lisanları da öğretmek 38- temiş. İki kardoş arasındaki yaş farkı pek az olduğu için ayni hocalardan ayni ders- leri almışiar. Murad bilhassa ecnebi lisanlarına ve Avrupa medeniyetini öğrenmeğe çok he- vesli imiş, Halbuki Abdülhamıd bunun tamamile eksi imiş. Daha fazla batıl şey- lerle, büyülerle, şeyhlerle, hocalarla uğ- raşıyormuş, N Sonraları ondan da vazgeçildi. (Arkas var) Tramvay Şirketinin Satın alınması işi Tramvay Şirketinin hükümet tarafın - dan sarın simma müzakerelerine bu haf- ta içinde tekrar başlanacaktır. nihavet şu iki şevden hanvisi daha mü- himdir: Sathi #detlerimiz mi? Yoksa hakiki nezaketin kaynağı olan iyilik duymüları mı? Tabii ki İkincisi değil mi? Şu halde çocuğun nezaket #detlerimizin görü - nüş tarafına ara sıra uyamamasını hoş görme'idir, Mesele: Onun iç nazikliği- ni, yani en gerçek nezaketi duyabilme- sindedir. Bu da herkese karşı iyilik Müzskerelerde hâzır bulunmak üzere |duvgusn beslemesile mümkündür. amumi merkez mürahhasları Spesial ve Ben şahsen on bir“on iki yaşlarından arkadaşları iki güne kadar şehrımize ge-| küçüklerin formaliteye uyun uymama- lecek ve şirketin İstanbul şubesi murah- haslarile beraber Ankaraya gidecekler - dir. Bir tramvay ihtiyar Bir kadına çarptı Dün saat dörde beş kala Şohzadebaşın- larına hiç .krvmet vermem. Evinizden memnuniyetle avrılan cocuk size ister tesekkir etsin, ister sadece gözleri s&- vinçten parlıvarak tatl: tatlı yüzünüze, baksın. Bence ikisi de birdir. Çünkü : O bir bakışla size minnet'ni nasil olsa göstermiştir. Bunun bizim zaruri say- dığımız şekillere uymayıp da çoculun kendine mahsus bir tarzda olmasında Kardeşinin kendine karşı olan tefev-| da bir kaza olmuştur. Edirnekapı - Sir -İ ne beis vardir? vukunu ise mütemadiyen kıskanıp du- rurmuş. Daha şehzadelikleri zamanında) man İbrahimin idaresindeki 62 numara.) ki inceliği nezaket keci hattında işleyen 2779 numaralı vat- Çocuk mevzuu bahsoldukca, haki- formalitelerinden Di Çocuğun misafirlikteki birkaç saatlik nezaketinin baslı başma bir kıymeti yoktur. Bu nezaket onun herrünkü hallerinden mülhem olmalı, bergünkü hallerinin esası dn başkalarma karşı saygı ve İyilik hislerine dayanmalıdır ki bir kıymet ifade etsin, Çocuk: hakiki nezaketi nazariye şek- linde bellemekir kapmaz. Günlük öm- ründeki İfiyadlarından alır, Kimseye rahatsızlık vermemek için oyuncakla” rmı kendi toplamıva; annesine, ablası- na gücü yettiği kadar ve seve seve yar- dım etmiye len çocuk; nezaketin ruhunu ööreniyor demektir. Arkadaş - Tarı gibi evin sütcüsüne, mahalle kasa“ bnm oğluna, kısaca her tanıdığına 8- şinalik etmive, büvük kücük herkese dost sözile bakmıva tesvik edilen yav- Tu; nezskette ası! olan «inanma» duy- #usuna erişmiş demektir, Sıkılsanlı - #mdan, hevecanmdan ufak tefek ku- surları bulunsa bile, onun artık her - hanci Bir tomlu'ukta kimseye karsı ha- Kikaten kabalık sevlsbilecek bir sey yapmıvacağından emin olabilirsiniz. * Yavrunuzun misafirlikte nezaketsiz- Hik etmemesi için elinizdebir çare Abdülâzize mütemadiyen erkek kardeşi-İ, tramvay Şehzadebaşında sinemaların | İsima ayırdetmeliyiz. Biz büyükler için | daha vardır: Ona ev sahiblerinin bütün ni furnal edip dururmuş. Tabii bunun sebebi de aralarında pek az yaş farla ci- duğu için saltanat yolunda kardeşini dai- maz. Diğer taraftan Osman oğulları İ- önünden geçerken Zühtü kızı Şerife is - her ik'si de ayni derecede zaruridir. Fakat miniminileri bizim mecburiyet» 0 ikramları, eğlenceleri mecbur olma- dıkarı halde hazırladıklarmı ve kendi- minde ihhiyar bir kadına çarpmış ve ağır) yerimizin çerçevesi içine sıkıştırmak.) sini lütfen hatırlayıp çağırdıklarını an- ma kendisine bir engel görmesi olduğunu surette yaralamıştır. Yaralı imdadı sıhhil ondan bir büyük insan nezaketi bekle-İ atınız. O vakit içinden onlara karşı bir tahmin etmek zannederim pek yanlış ol.) ctomobiti de bastaneye kaldırılmış, vai-İ mek haksızlık olur. Çocuk, tanıdık velminnet duyar, Ve bu hissini ne şekilde man hakkında takibata başlanmıştır. yabancı, büyük ve küçük herkese karşı (Devamı 12 nci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: