30 Ocak 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

30 Ocak 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün İrtica geliyormuş! Yazan: Muhittin Birgen ski türkçe harfler tekrar ha- yata geçirilecekmiş! Kadınlar ev işlerile meşgul olup ça lışmıyacaklar. maş! Yeni Başvekil, Doktor Saydam, bu ve emsali şayialardan bahsederek bu münasebetsiz şeylerin uzayıp giden bir dedikodu mevzuu olmasına karşı gazele cilerin dikkatlerini celbediyordu. Başvekilimizin haklı olduğu muhak- kaktır; çünkü bu nevi rivayetleri mak değil,:bunları dinliyerek vakit israf etmek bile âbestir. Meselâ, yeni harfler yerleşmiştir. Bu harflerden büşka harf tanımıyan bir de nesil yetişmiş bu yor; bunları değiştirmek kadar manasız bir #kir bu memlekette k kafasına girebilir? Bu tarzja tek bir kefa bulun- duğunu farzetsek bile onu kırmak her Türk için bir fırsattır. Şahsan ben, vak-| tile, yeni harfleri İnanmış olanlarla be runla beraber yet rinel taraftarlarında Çünkü, artık iş olup bitmiştir; geri gidemez. Bu mesele hakkında, vaktile benim gibi düşünmüş olanlar da bugün ayni fikirde olurlarsa artık böyle bir harf irticamı tasavvura imkân olabilir mi? Kadınlar, umum! işlere iştirak etme- sinler, evde oturup sile işlerile meşgul olsunlar... Bunu istiyenler yok değildir ve, tabit olarak, bunların ekseriyeti de erkeklerdir, Fakat, bu mesele, başlı ba- gına ayrı bir bahis teşi rın çalışma hayatına iştirakleri bir içti- mai dava olmazdan evvel bir iktısaği da- vadır; bir kere, köyde kadının çalışması zaruri olduğu için, kadın orada erkekten » farksızdır; o da tarlada erkekle beraber çalışır. Şehirli erksk kadımı, daha ziyade, süs olarak telâkki etmeğe mütemayil bu- lunduğu için, bazan çalıştırmayı, bazan da çalıştırmamayı düşünür, İş az, nüfus çok olduğu, kazanç bol, relah yerinde bulunduğu zamanlarda erkek kadını ça- lıştırmamak fikrine gider. Bunların aksi olduğu zaman da erkek kadının çalışma- sım ister, Meselâ, Hitler, Almanyada ka- dının çalışmasına karşı bir aralık şid Ie muhalif idi. Niçin? Çünkü Almany iş az, İş an çoktu. Bugün Almany da iş çok ve işci azdır; Hitler de kadın meselesindeki nazâriyesini unutmuş b'i- Tunuyor. Sonra, içinde yaşadığımız asır, kadının çalışmasını istiyor. Çünkü harb zamanı geldi mi erkeklerin silâha sarılması ikti. za eder. O zaman geri hizmetlerini kim yapacak? Harb zamanında tramvay kon- düktör, demiryol mak kâtibEği veyahud bankı m Matunacak ve hattâ, be: değildim. Bu ci mak mecburiyetinde ordunun geri hizmeti çekip çevirecek olan kı Bı gelince «evde otur!» G yoktur. Şu halde, bizler istesek te iste- mesek te kadın çalışacaktır. Bu basit hakikatler böylece m Yken, Türkiye çal nüfusa bugün pek çok muhtaç bulunurken kadını tekra İir? Yarın, öbürgün. Türkiyenin tiyacı büsbütün artacak. Madenler ame- le bulamıyor, fabri : sıkımtı çekiyor- Yar; iyi muallim yetiştirmek gittikçe ar tan bir ihtiyaçtır. Artık, kadım çalış maktan memetmek nası! hatıra gelsin? * Diğer taraftan devletin bugünkü kağ. rosu, dünkü kadronun aynidir: Yeni dev- rin bütün prensip lalbikatım büyük bir enerji ve büyük bir himmetle hayata ge- çirmiş olanlar kimlerse bunların hepsinin de başında, devletin bugünkü hayatınn hâmmi mevkiinde oluan İsmet İnönü bulunuyordu. Dünkü Başvekil, bugünün | Cümhurreisidir; derletin bütün kareket- lerine ruh ve nizam verecek, istikamet- İer tayin edecek olan makamın bütün kuvvet ve salâhiyetleri onun elile kulle- yılıyor. Dün bütün bu işleri hayata ge. çirmek için, uğraşmış ve didinmiş, ter dökmüş, saç ağartmış olan bir insan, bu- gün bu prensiplerin aleyhine nasıl hare- ket eder? Buna imkân var mıdır? İki bir taraftan da Başvekil mevki- inde bulunan Doktor Saydama bakalım; Bu inkılâbın en emekter unsurlarından biri olan Başvekilimiz, on beş sene içinde meydana atılan ve hayata geçirilen pren- siplerin yeni taraftarlarından | değildir.| Daha meşrutiyet devrinde de o bu fi benin bugün bi-| 1 eder: Kadınla- | "dan çikan sesleri idare etm Resimli ğişmez kanununun bir neticesidir. Kafasından sesler Çıkan profesör tik veya tahta çekiçlerle vurulduğu zaman Üç oktavlı musiki sesleri çık - maktadır. Mektebde iken kendisine (ka | fası boş) derlermiş. Başına vuruldu » Bu zaman, profesör kaşlarını kaldırıp, indirerek, ağzını açıp kapayarak başın. edir. leri müdafaa etmiş olan insanlardan bi. riydi; Ankaranın i)k devrinde, henüz ye- ni Türk devletinin yumurtası olsa bile folu bulunmadığı bir zamanda, bu mese- leler üzerinde onunla birçok defa konuş- muş olduğumuzu hatırlarım. O zaman- dan bu zamana, o, bütün münevver Türk- ler için müşterek olan bu prensiplerin » | tatbikatçılarından beri olmadı mı? il olur da, Doktor S: t ettiği bir hükümet devri dan bahsedebiliriz? * Eğer irtica varsa, o, bunu rin kafalarında ve ruhlarında mektir, Bu nevi insanlara acımak lâzim- dır; çünkü, böyleleri dünyanın Türkiye haricinde ne olduğunu bilmemekle kal - mıyorlar, belki de Türkiye içinde olup biten şeylerin manalarını anlamaklan & ciz olduklarını gösteriyorlar, deme) Bunlar, olsa olsa, gayet basit kafalı, dün. iyadan bihaber, Türkiyeye yabancı, ken - İdi kafalarının okaranlıkları içine kendi kendilerini hapsetmekte israr edenin- sanlar olabilirler! Bunlara acımslıyız, Aklı başında olan her Türk, bu neri lâfları tekrar etmek şöyle dursun, söyle- nildiğini işitmeğe bile tahammül ede - bale, n sö | İSTER j | Eminönünde Yi Bahçekapı semti; ederek Vilâyete baş vurdular, Vilâyet müracaati resi 10 lira eden toprağın f'atı bı dükkân da 300 hraya tutulmakta, İSTER Güneşte Jeke, elmasta damar, İnsanda kusur tabiatin de. | ili j Londrada profesör Çir'in başına lâs- SON POSTA bularak « ga Hergün bir fıkra Ben öleceğim | Hasis hastalanmıştı. Doktor çağır « dılar. Doktor derhal ameliyat yapıl- mazsa hastanın öleceğini söyledi. Hasis sordu: — Ameliyat için kaç para lâzım? — Yetmiş bej lira. Hasis düşündü, hesablar yaptı: — Cenaze masrafı bundan daha az tutuyor, Karısına seslendi: — Üstümü ört karıcığım, ben öle » ceğim! İ N Beş biner dolar Kıymetinde Garib kuşlar j : : i ; ; ; lübünde gösterilen bu kuşların, ne - vilerinin en güzeli ve radiri oldukları| söylenmektedir. Her birine beşer bin met biçilmiştir. İNAN, pılan istimlâk dolayısile ticarethanelerini ine naklelmiş olan bâzı kimseler, bir defa yeri bulup yerleşt'kten sonra kirayı da indirmiye teşebdüs dinledi, hemen Ticaret Odasının d.k- kat gözünü çekti. Ticaret Odası da derhal tahkikatı #7 - şerek şikâyetin baklı olduğunu anladı. yetin, yahud Beledıyenin müracaat edebileceği kanuni bir tedbir var mıdır, yok mudur? Bilmiyoruz. Muhakkak olan nokta, Eminönünün genişletilmesi neticesinde Eminönüne civar yerlerde mülkleri bulunanların başlarını mühim bir piyango ıkramiyes'nin gelip çatmış olduğudur. Dün met - igün 150 liradır, 50 lira: Alman kızları delikanlıları! sigara içmekten vazpeçiriyorlar I7ile2i yaş arasında bulunan yarım milyon Alman genç kızı, güzellik, sıh- hat ve kuvvel mücadelesi için seferber j edilmişlerdir. Vazifelerinden bir tane. si de, delikanlıları sigara içmek ve içki kullanmaktan vazgeçirmektir. mez. Şu yukarıdaki hidiseler | şeklinde dahi bir irtica Türkiyede bahis mevzuu olamaz. Çünkü Türkiye, artık ne dünya- nın gidişinden bihaber bir memlekettir, ne de içindeki inkilâbin şuurundan şüp- he eder! İlerlemeğe muhtaç ( olduğunu bilen Türkiye hiç bir zaman geriyi dü - şünemez! İSTER se şehre geçmesi, Bu vaz'yette Vilâ. | maz, fkinci sahade Kildir, denilmişti, alınmadı, fakat biz Herkesin vir fena tarafı vardır, vazifemiz onun iyi taraf, dan istifade ektir. SOZ ARASINDA Bütün İngiliz Anneleri endişede! Bu sütunlarda, İngilterede 9 yaş larında bir kızın bir deli tarafından çı- rılçıplak soyularak öldürüldüğümü, ka- tilin bulunamadığını, anne ve babala - rın da çocuklarını bizzat mektebe gö türüp getirdiklerini yazmıştık, Resmi- miz, yavrularını cinayetin olduğu yer- İde mektebe götüren anneleri gösteri « iyor, Çok namuslu zannedilen bir posta memuru hırsız çıktı | İngilterede Bucksde 13 üncü asırdan kalma bir köy, bu köyün de iffeti, na - rousluluğu ile tanmmış bir posta me - İmuru vardır. Kadın olan bu memur, te. İmiz ahlâki, sevimliliği sayesinde her- İkese kendisini sevdirmiş, köylüleri damla iktisada riayete teşvik etmiştir. Nadiren sokağa çikan, israftan başka bir şey olmadığına hükmettiği sinema- ya gitmiyen, içki kullanmayan, sigara içmiyen, kumar oynamıyan bu kadın erin o derece itimadını kazanmış ki, herkes banka defterlerini ona ver - mekte, İngilterede âdet olduğu veçhile, tasarruf kumbaralarının muhteviyatıs nı nezdinde saklamakta aslâ tereddüd | etmemişlerdir. bu iffet ve namus timsali kadın, in kendisine dişlerinden, tır- ından arttırarak verdikleri 2000 sını çalmıştır. İş meydana çı- kınca tevkif olunmuş, bir sene hapse mahküm edilmiştir. Halk adeta şaşır - muş bir vaziyettedir. Mükemmel posta memurunun böyle bir şi yapacağına aslâ İnanamadıklarını söylemekteğirler. İNANMA! cr bir şey değildi, o derecede değildi ki teşebbüs başla - medan evvel sağdan, soldan: — Mademki ortada bir kâr olacaktır, bu kârın hiç değ'i- belediyenin olmam lâzımdır İki misli saha *stimlâk ediniz, bir kısmını meydanı bırakınız, diğer kısmını asr! binalerle süsleyiniz. haksızıuk mevzuu bahsnla- k! mülkler bugün esasen para etmez ikinci vaziyetledirler, sahibleri kolaylıkla, fazlasile ta*nın edilebilirler, Böyle' zuu bâhso'madığı gibi zengin etmex te mevzuubahs de - Ikle kendilerini yadre uğratmak mev- teklif edilmişti, Dinlenmedi, kim bilir, helki kanuni imkân bulunmadığı için teklif nazarı dikkate bugün dahi mümasil vaziyetlerde bu şe- xilde hareket etmenin doğru olduğuna ipanıyoruz, ey oku- Maamafih vaziyetlerdeki bu değişiklik tahmin edilm'ye- | şucu sen: İNAN, İSTER INANMA! İkincikânun 30 Sözün Kısası E Talu elâl dolu mavi gözlerini > | V I y yumalı, yarın yirmi yıl ol Yirmi beş yı var ki, o, on dört se hasretini çekti lünde, mukaddes bir ernst gibi dığı sev «Nijadı ının yanında, di uykusunu uyuyor. Ne çok zaman feçi rum da, yeti bir hâdise gibi gö: Ona edebiyat tarihi « ni ve! Tanıyan'ar: e ünüyor. iş biy atın mücedi timsali idil» di O, benim s kelimedeki şam tim olmıyi na mukadder laştığım halde, onun şe' i mayesinden, sahabetinden mahrum şumu, dalmi ve unulmaz bir ıztıra? linde içimde duymaktayım O, ne iyi bir insan, e mi üşük kemmel bır baba idil ruh dinlendirir, bakışları Lİ asil Yanında, hayatın en taşınmaz yakl ni taşımak için kuvvet, yaşamaktâ zet bulurdum. Onu gördükçe, #psanifi da faziletten, iyilikten şüphe etmek aklıma gelmezdi. O beni iyiliğe, vi e, duygu temizliğine, güz€ inandırmıştı, ütün beşeriyeti sonsuz ve karşi sız bir muhabbetle sevmeyi ondüf rendim.. Daha delikanlılık çağında ken, ömrünün sonuna kadar düstü” dineceği: Vicdânidır, isâeti fülinde âdemin, ve kutsi mansy' bilmez. Kendim de, olan yolun i o Recai zade Ekrem Dâvacısı, şuhüdu, kavanini, ri Vecizesinl, onun, yalnız hakikat İfazilet ifade etmek için alılmış İdaklarından işide işide, vicdan 58 oldum. Bütün varlığımı ona borçluyum ad Aldığım nefes onun. Taşıdığım onun.. Hiçliğine rağmen edebi bÖYİYÜ tim onun.. Hemcinslerimden kaza “ ğım sevgi ve hürmet onun.. Neş© ıztırabım onundur! Yirmi beş yılbk ayrılık bile beni 05” dan ayıramadı. Mes'ud günlerim Le dar, kederli anlarım da onunla dol” dur, Yarab! Babacığımı ben ne kadar viyormusum! Sağlığında, kardeşim jada gösterdiği tercihi biran bile kanmıyan ben, babasını yanımda vi Iundurmak o mazhariyetinden yirmi beş yıldır, Nijada hased iz e 3 m KVİM ge de Key: m... Kana anması İ PAZARTESİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: