5 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

5 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mn Penta) um < EE 5 Sarafim) dim. Ellerim, panta- Slap “eblerinde olarak, kaldırım Üzerinde meçhul bir #kibete Adımı attığım anda, bir tek Ne malik değildim. e K #ldecektim . Köprü altma £ ar a vi a e ki eğ I bir #n Mle yatmaya ta - Ve kani » he yiyecektim?.. Son za - ve, çabştığım yerlerde o kadar Matay, adar İyi şeyler yemeğe alis - hı - bundan sonra mümkün de - h tah, ökmek ve çürük zeytin yeme- Ba yn edemiyecektim pa Ki sma) karşısında, sevtan gene ih, SN derinden geliyordu: tn e Ka yünüyormun, be Sarafim”. İ kaçı, A'abahığa karış, Gözüne biri- My Parmaklarınm ucunu, onun Mar, ya aldır. Sicak yemek ile yu - Diyen ak © anda hazır, MAYA FN HAREKETLİ GÜNLERİ M. Oy feryadına © karnı, şevtanm e iy may mecbur “kaldım. 8 İN Boğaz tekelesinde, pek zen- R Adam olduğunu tahmin ettirim va, İlay Deninin ceblerini taradım. Pa, * Üç gün yaşatacak kadar bi- 0 Re imadım. Ne İk.” ve kadar Beyoölunun y inde gezdim. o Umum! ti tetik ettim Z , a de - ri tanbulu işmal eden itilâf dev , Beyoğlunun malüm safahat Alemlerine büs - ZEY ye eği, Eğme ml v. Bay dart, senelerinin — sefalet ve taç İinde (o çalkanan bütün #mahlarını, beş on harb zen - kure Karmaya çalışan mevhane - A rhaneciler ve umumhane - Plarmı birdenbire arkalarına Mrnişlar.. ceblerinde para kay - hedi askelerinin — önlerinde, ele baz çığırtkan? g'bi, davet ti haykırmaya başlarmşlardı. barları ve gazinolar, ecnebi , Koltuk mey - » Bevoğlunun van sokakla - ların askerlerinden giri) - bir tasvir ile dive- Beyoflu, o baştanbasa , Gerim bir meyhaneye TEERESİ EA FAZ / vi? z NE Zi ji j i i i i / 1 a nÂH.. İşte sana, bitmez hazine, Gözün dört aç. Paşaları göbi yaşa, Zabıta, Şe ey kim Ssâviş ve inzıbat vazife - te İLA? devletleri zabıtası - etmiş ı Sezer, sağ halde idi, Derhaj 7 : Konan Paşa Zade Sarafim 5 finldamaya başlamıstı. Bu! SON POSTA . Dura: «Artık uzatmıyalım, evlenelimi, diyordu. eğlencelerini devam ettirecek bir yer|susi bir eğlence yeri için uzun bir pe- arıyorlardı. zarlığa giriştim. Bu mühim avı, kaçırmak (isteme -| Pazarlık, birkaç dakikadan fazla sür dim, Hemen önlerine (o geçerek, yarım|medi: yamalak bildiğim beş on kelime İngi -| — Pek âlâ. siz beni bir dakika bek- Üzce ile leyiniz. Şimdi size haber getiririm. — Centilmenleri,, Bu gecenizi, pek) Dedim... Tabii, anlamışsınızdır. Ka- zevkli ve neş'eli geçirmek istiyorsa -/Tanlıkta © pazarlık devam ederken, üç nız, lütfen beni takib ediniz. | sarhoş neferin ceblerini, kâmilen te - miziem Dedim. m. Sarhoş bahriyeliler hep bir ağızdan: ar orada bekliyedursunlar, ben la Oi 1 cad ni geçmiş. Yüksekkaldı- rımdan irmiş, Galatadaki (otellerden birine girerek yan gelmiştim. * Diye, bağırdılar. Beni takibe başla - dılar, | Bunları, Bâlıkpazarının arkasında * ki tenha sokak'ardan birinin içine cek-| tim. Orada; Karanlıkta durarak orta -İci Janna girdim. Güya, gideceğimiz hu -| Rikdye: Korkumç profesör afı İZ inci sayfala |) Çok geçmeden o odaya bir başka teyze n Oçesovayı takib ediniz, de. daha girdi. Bu teyze de beyaz gömlek - di, o sizi götürecek!, li, beyaz başörtülü idi. Bu teyzanin yü- Serejkanın annesi, kucağında Serejka zü diğerinden de sertti. Bu yeni teyze olduğu halde, başı beyaz örtülü teyzenin gelince, eski teyze odadan ayrıldı. Ka - arkasından yürüdü. pıdan çıkarken de: Çok geçmeden, (bir çok kâryolaların o — Sen onu soy ve yatır, dedi bulunduğu büyücek bir odaya geldiler, |ced listesini vermeğe gidiyo Bu'karyolalardan birine yaklaşar. beyaz Yeni gelen aksi suratlı teyze Serejka- başörtülü teyze, battaniyeyi açarak: © | Ya yaklaşarak söylenmeğe Başla — Biz onu buraya yatırırız, ded. Lüt-' — Soy! Yatır!, Getir!, Götür! Emir - fen vedalaşm da... den başka bir şey bildikleri yokli... Annesi Serejkayı sıkı sıkı göğsüne b Yeni teyze bir taraftan bunları söyler. tırdı. Onu birkaç defa öptü. Sonra, yüzü- ken diğer taraftan da hoyrat hareketler» pe bakmaksızın: ymağa başladı. Teyzenin — Serejka, dedi, sen burada oturadur, dikkatsizliğinden, ve acelesi #inden ben şimdi gelirim. gazete alacağım da...| Serejkanın sol kolu gömleğinin. venins Anne, Serejkanın yüzüne bakmaksızın | takıldı.. Serejkanın ağzından hafifve bir kapıya doğru yürüdü. «ah!» çıktı. Serejkanın gözlerinden yaşlar boşan -| “Teyze buna içerledi; dı: — Ne oluyoruz? diye bağırdı. Burasını — Anne, sen evin mi san; Anneeeti.. sek olduğunu bilmiyor musun? Beyaz başörtülü teyze sert bir sesle: — Bağırma! diye seslendi. Burada ağ-| lemak yasaktır. Burada, ne derlerse öy- le hareket etmek lâzımdır. Serejkanın yanağındaki yaşlar anide kuruyuverdiler. Beyaz başörtülü teyze - ye bakarak: — Teyze, dedi, sen profesör Sakın sen profesör olmuyasın? — Ben profesör falan değilim. otur bakayım oturduğun yerdel. Yoksa!. Hey Nüşa buraya gel!,. Diğer odadan: — Nedir, ne oluyor? diyen bir ses du - a mma RADYOLIN ile SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM Her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. Şimdi, kendimi zengin bir maden - ye benzetiyordum. (Arkası ver) ben mev nereye?.. Anneciğim! onun eline düştüm» müsün? ğu koyuldu. YARINKİ NÜSRAMIZDA; Islık sesi Yazan: Muazzez Tahsin Berkond Sayfa 13 Son Posta'nın tefrikası: 20 Baron de Tott'un hâtıralari di Padişah sakalları Tahta çıkan bir Osmanlı hükümdarının ilk işi sakal salıvermektir. Sultan Mustafa, buna sakalını siyaha boyamayı da ilâve etmiştir Tatarlar nezdinde malâm olan matem| rürler, Hepsi st üzerindedir. Her birinin Türklerde hiç âdet değildir. Fakat ebe -|etrafında yayan bir sürü hizmetkâr yü. ? Burada bağırmanın ya-| Herkes aldandı. Bu hükümdarı vekayi i- Serejka, bu öfkeli teyzeye cevab ver . | gösterdiği lütüf ve nezaket karakterinin mek cesaretini kendinde bulamadı, Sa-| inee ince farklarını teşrih etmeğe imkân Ge: «İşte, bu herhalde profesörün ta ken. | verecektir. | disi olsa gerek, diye düşündü. nihayet) Tahta çıkan bir Osmanlı hükümdarının Hastane gömleğini giyen Serejka, yas. | Mustafa buna sakalını siyaha boyamayı tığın arasına gömülerek için için ağlama.) da ilâve etti, Kılıç kuşanmak için mah- diyetine bu suretle hürmet etmek âdeti malim değilse de her halde meçhulleri olmıyan bir şey vardır ki o da ölüleri süratle gömmeleridir. Fitri olarak gayet vakur ve pek akil olan bu millet ancak bu işde faaliyete geçer denilebilir. OÖlüle- rine bu son varileyi ifsa için ancak beş altı saat beklerler. Lenarji halinde bir adamı gömmek korkusu onları durdur » maz (1). Bu çok fena isticale Türkler tabutu götürürken de hızlı gitmek âdetini ilâve ediyorlar. Müslümanlar bu merasim ni - hayet buluncıya Kadar ölünün ruhu mu-| azzab bir halde olduğuna mutekiddirler.| Padişahım cenaze alayı diğerlerinden| yalnız camiye gelen ricalin çokluğu ile| ayrılır. Her imparatorun bir cani yaptır-| ması Adettir. Bu esminin avlusunda bir| kubbe inşa edilir. Nâş onun altına defno- lunur. Türk imparatorları da tebaaları gibi gayet istical ile toprağa tevdi edil mektedirler, Yeni imparatorun babası olan Sultan Ahmedin vefatındanberi otuz seneden fazla zaman geçmişti. Bu müddet zarfın- İda. yeni imparator bir şey öğrenmek için İfirsat bulamamıştı. Bu uzun senler esnâ- |sında dairesinin içine hizmetine bakacak bir kaç harem ağası, eğlendirecek bir kaç! cariye ile birlikte hapsedilmiş bulunu » yordu. Kendisinden evvel tahta çıkmaları icab eden şehzadelerin yaşile kendi yaşı srasında büyük bir fark bulunmaması, bir gün sırası gelip te tahta çıkacağı t- midini ona vermiyordu. Ve başka ciddi hir end'sesi de bulunmak icab ediyordu, İlki kardeşinin evlâdlâri olmamıştı. Son padişeh zamanında halk bu yüzden mını» danmıştı. Yeniden böyle bir korkuya düşülürse yahud yeniden e şikâyetler başlarsa bu onun hayatına malolabilird!. Evvelce İ bu memlekette barbar bir siyasetin tahta çıkmaları muhtemel şehzadelere kara! vicdansızca kullandığı bir vasıta ile ha- İ yatına suikasd edilmi Kendisinin mü. vesvisliğ' ve tababete biraz aşinalığı onu| kurtarmıştı. Bu hükümdarın da, kardeşleri gibi, | bocakları gayet kısa idi. Andak beygire! bindiği zaman uzun görünüyordu. Yü.| zünde zehirin tesirine atfolunan bir s9- Jukluk vardı. Cildi ile bir hizada gözleri görmüyordu, Burnu biraz yassı idi, Bütün bunlar pek az cevvaliyete delâlet ediyorlar, pek az zekâ vadeyliyorlardı. Masmafih. değişiklik zevki halkı onun fına meyletiirdi. Devlet rica: onu yıf zannediyorlardı. bildikleri gibi iş- leri idare edecekleri ümidinde. idiler, İ Halk ta ondan mucizeler bekliyordu. çinde dâha iyi görerek anlıyacağız. Bana ilk işi sakal salıvermektir (2). Sultan sus merasim ile Ilk dışarı çıkacağı gün #iyah sakalın daha göze çarpacağını dü- viç merasimi demektir. Bu merasim dai- ma Eyüb camisinde yapılır. Eyüb çanak çömleği ile, kaymak ve yoğurtu ile meş hur küçük bir köydür. Şehre varoş hiz. metini görür. Limanın dibini kâlndir. Otuzuncu gün, bu merasim için her we hazırlandı. Sabahtan #fbaren, saraydan rile yeniçeriler dizfidi. Fakat silâhszdı- lar. Elleri kuşaklarınm Üzerine kavuştu. rulmuştu (3). Verirler, yüksek zabitler, ülema ve umumiyetle meslekleri fktızas hüküme- te merbut bulunan bütün kimseler, alay- da padişahın önü sıra yürümek Üzere er. kenden saraya giderler, Kilş slayı da, bizim elaylar gibi, en ehemmiyetsiz kim. selerle başlar. Bunlar karmakarışık yö. Tür. Bunların sayısı efendilerinin mevki ve serveti ile mütenasibdir. Ülema sarıklarının büyüklüğü ve bey» gir takımlarının sadeliği ile göze çarpar, Fakat yeniçeri ağasının grupu büyük z&- bitan safında en zengin levhayı arzeder. Atının etrafını ihata eden bir sürü hiğ- metkârdan başka, önünde iki sıra çorba- cı (4) yürür. Bunlar, sağlı sollu, generel- lerinin önünde yaya giderler. Bu ilk za- bitlerin sarı çizmeleri vardır. Esvabları- nın etekleri bellerine kaldırılmıştır. Her birinin elinde beyaz bir asa bulunur. Başların. tın sırma işlemeli bir miğfer giyerler. Üzerinde de Romalı tarzında bi: büyük «panaches (tuğ) takılıdır. Ön- de giden bu çorbacılar bu kıyafetlerile tüylerden mürekkeb uzun bir yol vücü. de getirirler. 'Tâ nihayetle yeniçeri ağası görülür. O kendisine mensub adamların kalebalığı arasında yüksekten gelir. Fakat gerçekten meraka şayan olan şey şimdi bahsettiğim o iki miralay safı nın ortasında ve generalden ancak bir İk! adım ileride yürüyen aşcıbaşının (5) esvabıdır. Siyah meşinden üzeri iri güs müş çivili, kocaman bir çepken ayni su- rette meşinden ve garib surette müzey- yen bir mintanı örter. Bu kücük yelek onun Üzerine İri çengelli geniş bir ke merle tutturulmuştur. Bu çengellere iki kocaman bıçak asılıdır. Bıçakların saps lam aşcıbaşının yüzünü hemen hemen tamamen setrederler, Gümüş zincirlere asılmış gümüş kaşıklar, fincanlar vesair gümüş takımlar yürümesine ancak imkân bırakıyorlar, Filhekika, o kadar yüklü. dür ki bu zabiti bu suretle gitmeğe mec bur eden bütün resmi meras'mde iki ye niçeri ona esvabını taşımak hususunda yardım etmekle mükelleftirler, 'Babı4linin nazırlarından biri olan ça vuşbaşı » ki vazifesi mülki işlere taallük eder - önünde şefleri bulunduğu çavuş- lar olduğu halde gelir. Bu çavuşslardan her biri sarıklarının yanına bir devekd- su tüvü takmışlardır. Bostancıbaşmın önünden de, ellerinde sopa, iki mra bostancı yürür, Bostancıla- rın esvabları, ve serpuşları kırmızı Çu- hadandır. Bunlar nazara pek hoş bir yeknesaklık arzederler. İmparatorluğun bu muhtelif zabitleri, İki tarafa divilmiş olan yeniçeriler. sağlı sollu selâmlarlar, onlar da eğilerek mu- kabele ederler. Fakat yeniçeriler bu hürs met eserini padişahın önü sıra götürü. len sarıklara çok daha derin surette ib- raz etmektedirler. Merasimde padişahın sarıkları da böyle taşınır. (Arkası var) (1) Bu Adetten tehaddüs eden felâketler hemen hiç malâm değildirler. Halbuk ben bir Türkün mezardan çıkarıldığını gördüm, Bayçınlıktan kendine geldiği zaman, töprüâ» Bin altından sesini duyuracak kadar kuvvef lar. Buna akıllanmak demek Adet olmuştur (7 Maamafıh, kırmımı ayakkabı, büyük meri şelver giymeğe meobur oldukları kü wi leri Tengi intfhab ederler. Üniforma esvabın biçiminde hüküm sürer. (4) Yeniçeri mirala$tarı. İsimleri harfiyyen tercüme edilene eçorba veren» demektir. Baylar ! Dünyanın en sağlam Sıhhi lastikleri olan FOR-TEX Prezervatiflerini i dalma tercih ediniz,

Bu sayıdan diğer sayfalar: