5 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

5 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Hitlerin nutkundan Sonra dünya Yazan: Muhittin Birgen ührerin son nulkunu dünya bü- yük bir merakla beklemişti. İki buçuk saat süren bü hutuk, kaç günden beri bütün dünya matbuatında tefsir edi Myor. Tefsirlerin tonu müsaiddir: Hitler #ujhten bahsediyor ve uzun sürecek bir sulh devri içinde bulunulduğu ümidini taşıyor. O, bu kanaatinde ve bu ifade - mi mi idi? Zannedersek, bu- günkü dünyada sulha taraftar olmıyan kimse yoktur; şu halde Alman Führeri- Bin sulh ümüidleri hakkındaki samimili - Binden şüphe etmeğe mahal olamaz. Fakat, sulh meselesi, ne bir ümid, ne de bir temenni meselesidir. Yer yüzünde birbirlerile mücadele halinde bulunan kuvvetler arasında öyle zamanlar olur ki, hiç bir taraftarı bulunmadığı halde, harb kend! kendine gelebi Sulhun bü- tün samimi taraftarlarını birdenbire bi- rer harb taraftarı haline getirebilecek hidişelerle bütün dünya bugünkü kadar dolu oluktan sonra Bay Hitlerin sulh taraftarlığında samimi olması ne işe ya- rar? Bir gün gelir, iki tarafın gözü Xı - zar, bugün mevcud olan ihtilâflerın top- tan halli için harbe karar vermekten başka çare bulunmadığına kanaat geti- tirler ve o zaman da harb kendiliğinden bir zaruret olur, Bu bakımdan, dünyada, düne nisbetle değişmiş hiç bir şey de yoktur. Totaliter devletler, beş altı senelik bir mücadele- den sonra evvelâ kendi mevkilerini tah- kim ettiler; ondan sonra da demokrasi Alemine karşı, gayet kat'i bir şekilde va- ziyet aldılar. Dün olduğu gibi, bugün de dedikleri şundan ibarettir; «Dünyanın bütün nimetleri demokrasi âleminin e » Undedir, Bütün kolonileri, iptidat mad » deleri onlar kendi kontrolları altımda tu- tuyorlar. Buğday, demir, petrol ve ilh.. dünyaya onların ellerile tevzi ediliyor. Paranın her enternasyonal hareketi on- ların tevassutlarile mümkündür. «Dünya nimetlerinin» bu tarzda taksimi, bize nâ- zaran bir haksızlıktır. Bu haksızlığın tamir edilmesi, bu nimetlerden bize de hisse verilmesi lâzımdır, Hisse verilirse pekâlâ, verilmezse, bu onların bilecek - leri bir şey, kiyamet”; * Peki, verilsin. Fakat, hangi hadde ka- dar? Ne zamana kadar? Eğer, Almanya fe İtaiyaya biraz koloni verilmekle işin biteceğine ve artık dünyaya da'mi bir sulh gelebileceğine inanmak demokrasi Alemi için kabil olsaydı, eminiz kı, şu dakikada İngiltere ile Fransa onu da yap- makta tereddüd etmezlerdi. Fakat, onler, netice hakkında üm'dli değildirler; «hay- di verelim, fakat, ve: lerimizi aldık - tan sonra onların tekrar istemivecekleri-| Dİ ne fle ve kim temin edecek?, diye dü. şünüyorlar. Böyle düşünmekte de hakwz olamaz. Şu halde her iki taraf ta haklıdır. Hak- $ız olan bir şey varsa, o da hayatın daimi bir mücadeleden ibaret olan zalim kanu- nudur. Hayatta «vermek, yok, her şey «almak» esası üzerine kurulmuş bulunu- yor. Alamıyana, almasını bilemiyene kimse bir zerre bile vermez! İş almanın şeklinde kalıyor. Almariya ile İtalya, İn » gütere ile Fransanın elinden, şimdiye ka- dar her şeyi sulh yolile aldılar. Habe - şietan dahi bu hesaba dahildir. Acaba, bu memleketler bundan sonra da ayni usulle muvaffak olabilecekler mi? Ola- mazlarsa talihlerine küsüp oturacaklar mı? Yahud, ötekiler, bunların istemekte çok ileri gittiklerini görerek, bu müte «| madiyen istiyen sesi susturmak Üzere, ellerini kılıçlarına götürmiyecekier m:7| Bütün mesele burada! Bizzat, Hitler bu meseleye gi yakın- dan, fakat dolayısile temas etti. Alman- yanın İtalya ile olan dostluğundan bah- sederken onun isteklerini teyid eden bir dil kullandı ve sonra dedi ki: «Eğer gü- nün birinde İtalya bizim yardımımıza muhtaç olursa, yerimiz onun yanındadır. Hem de herçibâd, âbâd! Bunu, bütün Resimli Makale: m İnsan zâfın düşmanıdır & ke, SOZ Seyyar hava Meydanı Bir Amerikalı tarafından icad olunan bu kamyon tzerinde bütün âlet, edeva - tı, tamirhanesini taşıyan seyyar hava meydan, yolda düşen, ârızaya uğrayan tayyarelerin imdadına koşmakta, icab 6-| den yerlerini tamir etmektedir. #nyanın bilmesi sulhün muhafazası için lâzımdır! Bu demektir ki: «Fransa ile İtalya ara- İsindaki ihtilâflar harbe kadar gidecek © lursa bizim nın yanıbaşında olaca- ğımızı Fransızlar bilsinler de hesablarını| ona göre tutsunlar.» İ Şu halde, eğer Mussolini isterse, yarın Fransaya karşı daha yüksek bir dil kuk i lanabilir. Hattâ, bunu bekliyebiliriz de, * İ Demek oluyor ki, Führerin nutku ne | kadar sakin ve sulh havasi (l6 dolu olursa olsun, enternasyonal havada değişmiş hiç bir şey yoktur. Sahne üzerinde yanyana ve karşı karşıya gelmiş olan boksörler a- rasında vaziyet hep aynidir: Mücadele vaziyeti. Bu mücadele ne kadar kibarca yapılırsa yapılsın, neticeyi gene yumruk tayin edecektir. İki taraftan biri Nae Ovt edilmedikçe bu halin devamından şüphe edilemez. Bu Nac Ovt ya siyasi, ya askeri olur. Şimdiki halde, her iki taraf ta has mını siyaset sahasmda yenmeğe galışır | görünüyor ve her iki taraf ta karşısın -| dskileri yere serecek yumruk darbesinj| hazırlamakla meşguldürler. Bu vaziyet, dünkü ve evvelki günkü vaziyetten baş- y İnsan daima kuvveti sevmiş, kuvvete tapmış, kuvvetin esiri olmuştur. Kuvvetlide her hasleti tevehhüm eder, b. tip Wikenmek bilmez meziyetler kaynağı görür, Buna mu- kabil zâf insanın umacısıdır. Ondan çekinir, kaçar, zâfını anladığı dakikada, ekseriya dünkü tanıdığına karyı lâkayid İks bir şey olmadığına göre, Bay Hitlerin İSTER Bilenler: n sebebi hepimizi memnun çünkü nüfusumuz artmış bulunuyor. Burası muhakkar, fakat ne derece? İSTER İNAN, Yeni seçimde meb'uslarımızın sayısı 420 olacak, di » reuhteliftir, bir gazeteye bakıyorsunuz, ötekine göz alıyorsunuz, 17.5 rakamını okuyorsunuz, #ON POSTA i l Hepimiz sıkıntılı, hüzünlü, yelsti dakikalarımızda içimi- zi açıp derdimizi dökmek isteriz, gelebiledek teselliden şifa umarız, İskat eğer muhatabımız gerçekten kuvvetli karak- tere sahib, hakiki dostumuz değilse bu hasbıhal aksi netice verir, Bizi zayıf görünce büsbütün yalnız bırakır, şöyle böyle tanıdıklarınıza karşı zayıf noktalarınızı göstermekten çekininiz. ARASINDA Hergün bir fıkra Kraliçe hazretleri beni io kadar büyülttüler ki : Kraliçe Elizabet bir gün Bakonun. i İngiltere eyaletlerinden birinde yap - tırdığı küçük köşküne misafir gitmiş - ti. Kraliçe köşkü görünce: — Bu köşk sizin için çok küçük de- ğü mi? i Dedi, Bakon cevab verdi: — Köşküm. bana küçük görünmü » Arnavudluk Kraliçesi Nisanda ana oluyor Üç senedenberi Uyuyan bebek Arnavudluk Kraliçesi ( Geraldine'nin Nisan ayında ana olacağı resmen ilân €- dilmiştir. Kraliçe mutad gezintilerine de| vam etmektedir. Hakikat olan rüya | Londrada 13 numaralı bir evde oturan | bir İngiliz, bir sabah uyanır ouyanmaz, | karısına, rüyasında bir otomobil kazası « na uğradığını gördüğünü söylemiş. Ka - rısı da «bugün evden çıkma, işine yarın gidersin!» demiş. Fakat kocası dinlememiş. bisikletine gatlamış, bir saat ötede bulunan işinin ba- şına yollanmış. Fakat bir saat sonra, yaralı olarak sedye ile evine getirilmiş. Meğer yolda bir otomobile çarparak ya- ralanmış! Bu zavallı bebek üç senedenberi uy - ku hastalığı ile uyumaktadır. Şimdi beş yaşındadır. Doktorlar iyileşmesinden ta-| Amerikada 20 çer yaşlarında bulunan mamile Üümidlerini (kesmiş olmalarınal!k! ikiz kardeş birbirlerine (o ziyadesile rTağmen, annesi buna bir türlü inanma -| benzemelerinden istifade ederek muhte- makta, ve ekızım iyileşecektiris demek-İlif hırsızlıklar yapmışlar, bazı bankalar- tedir, da açtırdıkları tasarruf hesablarının def terlerinde tahrifatta (o bulunmuşlar, bu suretle epeyce para dolandırmışlar, ve 55 hırsızlık suçile mahkemeye verilmişler « Muhittin Birgen | İdir. İSTER İNANMA! bir noktada 18 milyon adedinin telAffuz edildiğini işitiyor. sunuz, Gönül ister ki daha fazla olsun, fakat rakamların hangisi doğru? icab eder, | (o Bizim bildiğimiz nüfus sayımı yapılması Üzerinden an- İcak 4 yl geçmiştir. Bu müddet zarfında ise ölenlerin de, doğarların da hesabları muntazaman tutulmuştur, böyle olduğu halde senenin her hangi bir gününde, şimdi sayimız tam olarak şudur, diyebilecek vaziyete gelmemiş olmamıza: İSTER İNANMA! İkiz olmak neye yarar? yeni nutkundan sonra da, dünyada de - Bişmiş bir şey olmadığına emniyetle hük- medebiliriz, etmek O noktada rivayet 1 milyon diyor, sonra İNAN, Sözün kısası Addio Napoli ! E. Talu İafranga gramofon plâklarını& içerisind bir tane vardır ki mef” hur İtalyan tenoru Karuzo'nun ilâhi 3 sile okunmuş Addio Napoli - Napoliy& veda » isimli bir şarkıyı tekrâr eder; Ben bunu ne vakit dinlesem, gönlü * mün tatlı bir heyecanla dolduğunu, rü * humun benden ayrılıp uzak ve alık, cen neti andıran iklimlere doğru uçtuğunü hisseder gibi olurum. Bu şarkı bende aşk, san'at ve his bel" desi İtalyayı yaşatır. Yabancısı bulun * duğum o güzel memleketi, bana gıyot#9 sevdiren musikisi, musikisindeki duygü inceliği, ruh yakınlığı olmuştur. İtalyan nağmeleri baştan aşağı şiir, vö hisse hitab eder olduğu için, dünyaniğ dört bir tarafında İnelzah uyandırmıştı İtalyaya, turistler, Mikelânj'ın, toretto'nun, Ciyotto'nün san'atım gi mek için gittikleri kadar, Venediğin yük Kanalında kitara ve mandolin re © fakatile okunan romanzaları, barkarol * ları da dinlemek için giderler. O nağme * ler, o kitara, mandolin ve keman sesleff bu dekorun gayrimüfariki lâzimeleri tetümmatı idi, Yurduna elddi ve çetin bir hüviyei vermek istiyen İtalyan hükümeti, şimdi bu musikiyi, kiterlı, mandolınli ve ke * manlı İtalyan musikisini yasak ediyoN muş: Bundan böyle İtalyada yalnız borü piston, bugle gibi hava aletlerinin ça * lınmasına mesağ verilecekmiş. Zira ew velkilerin ruh üzerindeki tesirler! uyup” turucu ve yumuşatıcı imiş. İtalya halkın* da cenkcöyane duyguları uyandırmak v4 körüklemek içinse bando havaları ve am keri marşlar lâzımmış. Bu mülâhaza belki de doğrudur. Hef ferdin kendine mahsus bir görüş zavi 4 yesi vardır. Fakat ben kendi payıma bü kararı esefle, teessürle karşıladım. İnsanların, cenkcfluktan ziyade ine$ duygulara, bu duyguların neşvünema « landırılmasına muhtac bulunduklarına kaniim, İhtirasların bugüne kadar öldüreme * dikleri, hürmet ettikleri tablatti. aşktı. şiirdi, i Şimdi bunlara da el uzatıyor, beşeri « yetin yegâne teselli membalarını kuruk mak istiyorlar. Artık mandolinsiz, kitarasız, kemansıf İtalyada zevk namına ne kalacak? Ve « Dediğin kapkara suları üzerinde gondol « lar sessiz, sadasız, mazinin birer heyu lâsı gibi mi süzülecekler? Kapri adası “ zın sakin kıyılarında Siçilyalı balıkçı, ağ larımn içinde gümüş pullu balıklarile beraber ayın ölgün ışığını da çekerken kalbinin heyecanını cenk türküsü ile mi ifade edecek Yazık, yazık!. Karuzo'nun sesini, gres mofonda, bundan sonra bir mersiye gibi dinliyeceğiz! Addio Napoli!, Ee kala means 8 aylık bir çocuğun ölümü şüpheli görüldü Şehremini, Arpaemini mahallesin * de Kolcubaşı sokağında oturan Sami * nin 8 aylık Yıldız adındaki *ızı, dö$ sabah yatağında ağzından ve burnu” dan kan gelmiş, bir halde ölü olarafi bulunmuştur. Belediye hekimliğinei yapılan muayenesinde ölüm şekli şüp” heli görülmüş, cesed Morga kaldırı * mıştır. Zabıta tahkikata başlamıştır. TAKVİM —

Bu sayıdan diğer sayfalar: