17 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SEE Ni Yazı Çok Olduğu için Bugün Kanamadı Döviz. “meselesinde yeni tasavvular (Baştarağı 1 inci sayfada) kete iş takibi veya gezmek için gele - cek ecnebilerin getirecekleri dövizle - rin kara borsaya kaçmasına mâni ol « mak maksadile ounler Merkez Ban - &am tarafından, muayyen şartlar al - tında; ve resmi fiatın fevkinde bir fiat- 4a satın alınacaktır. Bu muameleden hâsıl olacak açığı karşılamak için de memleketten harice gidecek yurddaşlara ayni nisbette farklı fiatla serbest döviz satılabile - eektir. Tetkiklerden hâsıl olacak ne » &oe ve verilecek kararın mahiyeti ya- kında NM italy yanlarla Frankistler ab ihtilaf çıktı (Baştarafı 1 inci sayfada) e görüşmüştür. Azanayı, Frankoya kar- gı harbe devama ve Madride dönmeğe ik- na etmek istiyen Delvayonun, bu teşeb - büsünde muvaffak olamadığı anlaşılmak» tadır. Cümhuriyetçi İspanyanın Paris ve Londra sefirlerile de uzun boylu görüş « müş olan Delvayo, henüz Paristen ayni» mamıştır, Kendisinin, son bir defa Azana ile tekrar görüşmesi muhtemeldir. Diğer taraftan başvekil Negrin de, bu sabah Madridde İspanyol balk cephesi mensublarile diğer antifaşist #eşekkülle- rin ve sendikaların mümessillerini davet ederek, vaziyetin ciddiyetini kendilerine izah etmiş ve her surette hükümete yar dımda bulunmalarını istemiştir. Frankistlerle İtalyanlar arasında ihtilâf çıktı Paris 16 (A.A.) — Bazı gazeteler, Fran ko ile merkezi mıntakadaki cümhuri - yetçiler arasında temasın teessüs etmiş olduğunu beyan elmektedirler. Zanno - Yunduğuna göre bir mütareke skdi ve » yahud şerefli bir teslim olma için müza- kerelere girişilmiştir. Paris gazeteleri, Delvayo ile reisicüm- bur Azana arasında nokiai nazar ibti - 1Ufları mevcud olduğunu, çünkü Azana- nın İnsan nüfusu zıysının önüne geçii- mek maksadile derhal uzlaşılmasını is - temekte olduğunu heyan etmektedirler, Bn. Tabouls, Ocuvre gazetesinde Lit- torio adındaki İtalyan fırkası kumandanı General Gambera ile Frankistler ara » sında ihtilâf zuhur etm's olduğunu ve bunun Frankistlerin İtalyan askerlerinin Barselon sokaklarında geç'd resmi yap » maları için General Gambera tarafından yapılan talebi reddetmiş olduklarını yaz- maktadır. Franko'yu tanrmak meselesi Londra 16 (A.A) — Rüyter ajansının. pârlâmento muhabiri, İİ #anin Pranko hükümeti Kendileri için muayyen bir görünüş tarzı seçmiş insanlar vardır, giyinmede, oturup kalkmada, konuşmada, batlâ en basit jestleri yapmada hep bir kaideye tebaa:yet ederler, Bütün bu hareketleri bazan ayna karşısında uzun uzadıya etüd etmişlerdir, kendilerine en ziyade yakıştığı zannında bulunurlar, bu g'bi adamların bilmedikleri şey gülünç olduklarıdır. Eski Romanın en talâkatli hstiblerinden biri olan (Ci - gün aynen devam ceron) a bir gün muvaffakiyetinin sebebini sormuşlar, ken. disini dinliyen yöz binlerce seyirciyi teshir etme kabiliye- tini nereden bulduğunu öğrenmek istemişlerdi. hatib: — Sunlikten kaçarım, olduğum gibi görünürüm, tabif hareket ederim, cevabını verdi, Bu programın kıymeti bu- | etmektedir, sevilmek, inanılmak, takdir edilmeği istiyorsanız, tabii olunuz... SOZ ARASINDA 6 sene sonra yemek Yiyebilen çocuk ğında doğrularak, hayatında ilk defa ola» râk yemek yemeğe başlamıştır. Bir boğaz iltihabı yüzünden hiçbir şey yutamıyan zava'lı çocuk 11 ayhik iken hastaneye ya" tırılmıştı. Sütünü içerken; boğazı yavaş yavaş kapanan, nefes alamıyacak bir ha- le gelen çocuğu bu işkenceden kurtar- mak İçin, midesinden bir delik açılmış ve oradın beslemeğe başlamışlardı. Dok- torlar, haste bakıcılar çocuğun yaşıyaca- ğını ümid bile etmiyorlardı. Fakat fen- nin aczi karşısında tabiatin mucizesi ga“ Jib gelmiş, çocuk günden güne iyileşme- ğe, kilo almaya yüz tutmuştur. Bunu gö- ren doktorlar, hastanın boğazından yapı lacak bir ameliyata dayanacağına kana- at getirmişler, ve çocuğun boğazımı aç- mışlar, Fakat, bu emeliyat neticesinde, zedelenen diğer elyafı tamir için de, bir ere ve, Pran-| kaç hafta sırasile diğer ameliyatlar yap- : hemen tanı *İmışlardır. Çocuk aylarca ölümle pençe- eee Hergün bir fıkra Bir liranın ağırlığı : Cahil adamın cahil karısı hastalan - aştı, konu komşu, bir doktora götür- mesini söylediler, adam karısını dok- ? tora götürdü. Doktor kadını muayene £ ettikten sonra bir reçete yazdi. — Büreçeteyi eczanede yaptınırınız. Size bir toz verecekler. Bu tozdan sabah akşam karına bir miktar yut- turursun, bu miktar bir lira ağırlığın- da olsun! Dedi. Ertesi gün adam doktorun müudyenehmeşine gitti; — Verdiğiniz ilâcı yutar yutmaz ka» rım öldü. Doktor şaşırdı. — Sakın ilâcı fazla vermiş olmıya- sınız, ben bir Hira ağırlığında, alına - cak demiştim. — Evet, dediğiniz gibi yaptım. Evd. bütün lira yoktu. Bir terazinin gözü- ilki Pı ne beş mecidiye ile sekiz kuruş koy » en dr inden çalmış olan dum; öteki göze de şişedeki tozdan iİmarah gardiyan Marten | Roman yazan meşhur Bir gardiyan şimdi hasta bu- rm hep keyi yeter kelimesini | i boşalttım. Terazi denk gelince, tozu i Tanmaktadır. Kendisine felç (gelmiştir. i dum e m lm kl Mısır Kraliçesi Feride Bir sergiyi açtı Mısır Kraliçesi Feride, Kahirede mağı derpiş edemiyeceklerini yazmak -İleşmiştir. Her ameliyattan sonra günler- tadır. Bilinen bir şey varsı o da, Paris) ce baygın yatmış, ve her seferinde de ke- ve Londranın katiyyen müşterek olarak feni yırtmıştır. Nihayet, boğszı tamamile hareket edecekleridir. Bugün mevcud te-| geçmiş ve çocuğu normal bir şekilde ber- reddüdün başlıca sebebı İspanyada bü-|lemeğe, yani ona ağızdan yemek vermek tün evsaflını cami bir cümhuriyetçi hü- istenilmiştir. Fakat, bu şekilde yemek e mevcud olup olmadığı keyfiye-| yemeğe alışmamış olan çocuğun midesi bü besleme tarzına isyan etmiş, zavallı ” Profesörlerin bir müracaati her yediğini çıkarmıştır. Burun üzerine Londra 16 (A.A.) — 42 Okstord profe-| Amerikada keşfedilen yeni bir boğaz ale- sörü, İspanyol arazisinden bir kısmı İs.) tile bir boğaz ameliyatı daha geğiren çe- panyol hükümeti linde kaldıkça ve İtal. yan ve Alman askerler: İspanyada mey- cud bulundukça, Franko hükümetinin tâ- nınmaması hakkında Lord Halifaksa bir telgraf çekmiştir. Fransız miimessili Paris 16 (A.A) — Yarın akşam Paris- ten Burgosa hareket edecek olan Leon Berarda, hariciye nezaretinden iki bü » yük elçilik kâtibi ve daha bazı memur- İar refakat edecektir. Madrid'in bombardımanı Madrid 16 (A.A.) — Nasyonalisi ba - taryaları her 15 dakikada şehrin merke- zini dövmektedirler. Bombardıman gece yarısına kadar devam etmiştir. İSTER düşmemeği temin etmektir. İSTER INAN, «Etrüsk üzerinde yapılan son tetkikler şunu gösterdi ki vapurun siparişinde bilerek, yahud bilmiyerek bir takım hatalar olrmuş. Bu hataların mes'ulleri olup olmadığını ara- mak bir mesele, Fekat bundan daha mühim olan mesele yeni yapılacak vapur sipariğlerinde buna benzer hatalara Acaba kıymetleri yekünü on iki milyon Türk lirasını bu- Jan yeni vapurları şu veya bu memleketin inşaat firmala- rına sipariş edecek yerde Karabük demir ve çelik fabrika- sında olduğu gibi İngiliz kredisinden ve tekniğinden istifa- kurulan (o Fransız heykeltraşlık ser- gisini (açmıştır. Kraliçenin, o kos- #üm tayyörünü Mı- sır yaşmağı ile gn yet ahenkli bir su- rette imtizaç ettir diği © görülmüş tür, Kraliçe oo Mısır halkı . tarafndan çok sevilmektedir. Bilhassa Mısır ka- dınları onun giyi- nişi ile şiddetle a- lâkadar olmaktadır. Birçok tuvaletleri a- şağı yukarı aynen teklid edilmektedir. — — —— ——— —— cuk artık tamamile iyileşmiştir. Şimdi yazdığı «Söğüd evi» isimli romanım has- jlta yatağında bitirmeğe çalışmaktadır. Gardiyan Marten 1097 de gardiyanlıktan çıkarılınca, Cenubi Afrikada harbetmiş; sonra gazeteciliğe girmiştir. ——— Sağırlara gün doğdu! İçinde yaşamakta olduğumuz gürültü- Mi hayatın cümlei asabiyemizi çok müte- essir clliği malümâur. Tıb âleminin son tetkikatına nazaran büyük şehirlerde günden güne çoğulan ve kulaklarımızın | zarlarını patlatan gürültülerin hazım ci- hazı üzerinde de pek büyük tesirleri var- dır. Fransız doktorlarından Henri Bouguet bu hususta diyor ki: — Hanım efhazının gürültü ile alâka- dar olmadığını sananlar muhakkak alda- mıyorlar, Gürültülü bir yerde hazım hiç bir veçhile iyi yapılamaz, Gürülü faz- Ialaştıkça hazım güçleşir. Bügün tebey- yün etmiş bir hâkikattir ki mide ağla. rmın çoğu, hazımsızlıklarm hemen kâf- fesi asüde bir hayat yaşanmamasından ileri gelmektedir. Fransız doktorunun sözletine obakıla- tatlısından tutunuz da tuzlusuna varın-İ cik olursa «Sağırlara gün doğdul., de- caya kadar her yemeği yiyebilmektedir.! meli! İSTER kuramaz mıyız? İNANMA! de ederek memleketimizde büyük bir vapur inşaat tezgöh Muhtaç olduğumuz vapurları burada kendimiz yapamaz mıyız? Daha doğrusu bir taşla iki küş vuramaz mıyız?» Yukarıda okuduğunuz satırları bir gazetede gö'dük ve mesiekdaşımızın sorduğu suale derhal müsbet cevab verdik. on sene beklemek İNAN, İSTER Muhakkak ki doğru olur, yapılabilir, yapılmalıdır. fakat bu takdirde evvelâ fabrika, tezgâh vesaire kurulacağını göre ilk parti vapurlara binebilmekliğimiz için hiç değilse kalrıyacağımıza: mecburiyetinde INANMA! Sözün kisası mn E. Talu edendir? Lehçemize giren her yeni kelime, biraz sonra hakiki mefhumundan uzaklaşır ve bazan büs- bütüm başka manada, bazan da münassa «,betsiz yerlerde kullanılmağa başlar. İ Meselâ, prensip kelimesini ele alalım, İBu o kadar çok ve mütenevvi kilıklara girmiştir ki hepsini ayri ayrı hatırlayıp ta-kaydetmenin hemen hemen imkânı yoktur. Sarhoşa sorarstnız: — Yahu! Soğanla rak: içilir mi? — Benim prensibim böylel cevabmı verir, Kayınpeder damadına çıkışır: — Utanmadın mı? Allahtan korkma dım mı?, Gene karını dövmüşsün? Ve damadından şu cevabı alır. — Bana karşı geldi mi, ben döverim, prensip meselesi! İki tanıdık konuşurlar: — Sahi, tütünü bıraktın mı? — Bıraktım ya! Ben, prensip sahibi ew damım! Geçenlerde, koluna çarpıp, elindeki tramvay biletini düşürdüğü için, tanımai dığı diğer bir yolcudan yedi buçuk ku « ruş dava eden zat ta, mahkemede: — Ben para değil, prensip dava ediyo rum! dememiş mi? Ba misalleri, hafızamızı azıcık yokla » makla daha iyi çoğaltabiliriz amma, lü- zumu yok. Bütün maksadım şu, aslında oldükça ciddi, yüksek ve hattâ biraz da kutsal bir maha ifade eden prensip lâfzı- nın-ne derece İptizale uğratıldığını, aya ğa düşürüldüğünü göstermektir, Dün bu mevzu üzerinde bir arkadaşla konuşuyorduk ta, o, lâtife makamında; gayet doğru bir şey söyledi, dedi ki: — Bize kabahat bulma. Prensip keli « mesini İptizale uğratan, onun manasıni tağyir eden ve bayağılaştıran biz değiliz O bize, Umumi Harbiden sonra geldi | Geldiği zaman da, asli manasından bit hayli uzaklaşmış, kuvvetini kevhetmiğ, çoluk çocuk ağzında eğlence olmuştu Boş bulunarak: — Nasıl? diye sordum. — Nasıl olacak? cevabımı verdi. Pren 4 “İsibin canına okuyan (Vilson) oldu. ViK son prensipleri! İm eni Siler harb levazımı satacakmış Moskova 16 (Havas) — Bahriye komi seri amiral İsikof Latı Sovyet deniz mü hendisinin başında olarak yakında Ame rikaya gidecektir. Bü heyetin bir tetkili seyahati için mi, yoksu, levazım satın ah mak için mi gideceği belli değildir. An « cak, hatırlarda olduğu üzere geçen sent Sovyet hükümetine müteaddid defalar Amerikadan gemiler ve hattâ bir iki de zırhlı satın almak niyeti atfedilmiştir. Diğer taraftan Almanya hariciye nez&#* yeti şark işleri ticaret dairesi şefi Sehu# nutre'nin evvelce tehir edilmiş olan Mo# kova seyahatini Martın onuna doğru vi kü bulacağı bildirilmektedir. Almany#* mın Sovyetlere harb levazımı bile sat * ması ihtimal harici değildiz. memmun am TAKVİM !

Bu sayıdan diğer sayfalar: