1 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tramvay Ve Tneıl şırketlerı bu. — Sabah bilfill hükümet eline geçti İstanbul Tramvay ve Tünel şirketleri bugünden itibaren fiilen tarihe karışmış- ! “tır. Bir ay evvel Nafıa Vekâletince satın alınan ve Kânunusani başından itibaren hükümet hesabına şirketler tarafından | işletilen Tramvay ve Tünel idareleri bu sabahtan itibaren bilfiil hükümet eline geçmiş bulunmaktadır. Bir müddettenberi yapılan | devir . ve tesellüm müuameleleri sonunda hazırlanan evrakın son imza merasimi dün öğleden evvel Nafia Şirketler Başkomiseri ve Tramvay - Tünel idareleri tesellüm heye- ti reisi Süruri Devrimer ve Tramvay şir- keti Müdürü M. Kindorf tarafından ya- pılmıştır. İmza merasimi bir saat 20 da- kika kadar sürmüş, bütün evrak ayrı ay- rı İmzalandıktan sonra eski Tramvay şir- keti müdürü kısa bir hitabede bulunarak tesellüm heyeti reisini tebrik ve kendi- sine teşekkür etmiştir. Dün de yazdığımız gibi, bu sabahtan İtibaren Elektrik, Tramvay ve Tünel ida- relerinde bayram yapılmağa başlanmış- | 'tır. Bu idarelere aid bültün vesal: ve bi- nalar bayraklar ve yeşiliiklerle donatıl- [ mıştır. Sabahleyin saat 5 te Şişli, Ak- saray, Beşiktaş tramvay depolarında bü- tün tramvay müstahdeminine çay ziya- lfeti verilmiş, kurbanlar kesilmiş ve Na- fia Şirketler Başkomiseri Sürur! Dev- 'rimer saat 5,30 da Şişli deposundan ilk tramvay arabasını bizzat talıtik etmiştir. Bugün öğleden evvel Tünel ve Tram- vay muvakkat idare heyetine her ikı ida- renin memurları takdim edilecek ve şir- ketlerin millileştirilmesinden dolayı ya- pılacak tebrikât kabul olunacaktır. Bun- dan sonra Taksim Cümhuriyet abidesine bir çelenk konacak, öğleden sonra saat 16 da Parkotelde ve Metro handa birer (çay ziyafeti verilecektir. Parkoteldekı zi- yafete Vali ve Belediye Reisi, Nafıa Ve- kâletine mensub müdürler ile, Tramvay ve Tünel idareleri müdürleri davet olun- |muşlardır. Bütün Tramvay ve Tünel me- |murları bugün yakalarında birer rozet taşıyacaklardır. Gece bu idarelerin bina- ları elektrikle tenvir olunacaktır. Tramvay ve Tünel müstahdemlerinin şapka ve yakalarındaki şirketlere aid a- lâmetler de, dün kaldırılmıştır. Maden ocağı faciasının müsebbibleri aranıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) İkadar ocakta çok iyi bir şekilde çalış- mıştır. Facia sebebleri üzerinde duran mlâkadarların tahminlerine göre facia şöyle olmuştur: Lâğımcı Murad Allümör dö Sürtö ismi Yerilen manyato iİle çalışırken manyato “Üzerinde bir elektrik şeraresi hâsıl olmuş ve mevcud grizu infilâk etmiştir. Tahlisiye teşkilâtinın ve Maden Tat - “bikat mektebi talebesinin yardımları Zonguldak, 28 (Husus? muhabirimiz- den, telefonla) — Kaza yerinde geçid aç- mak için ve gaz maskelerile mücehhez ekipler faaliyetlerine devam etmektedir- iler. Kazada ölen ameleden 18 inin cesedi çıkarılmıştır. Kurtarma işinde “maden bölgesi tahlisiye teşkilâtının me- saisini bilhassa kaydederim. Bu teşkilât- ta vazife alan Maden Tatbikat mektebi son sınıf talebesi geçid altında kalan a- tneleden bir kısmını muhakkak hir ölüm- iden kurtarmışlardır. Yarın maden kuyularında fen vazifesi alacak bu gençlerin vazife aşklarını gö- zetmek bir borçtur. Kazanın sebebleri Kaza lâğım atılırken grizu gazının işti- ali ile vukua gelmiştir. Kazanın sebebh- leri hakkında en galib ihtimai budur. Bu- gün kaza yerindeki tahkikattan anladığı- ma göre, ocağın kabaran tabanlarını normal haddine indirmek için madenci ıstılahı ile batar yani piç tâbir edilen dinamit atılırken grizu infilâk etmiştir. Maden mühendisleri bu dakikaya ka- dar hâdisede fenni bir ihmal olup olma- çalışan | dığını tetkik etmektedirler. İktısad Vekili tahkikat yaptırıyor Zonguldak havzasının kaza tarihinde grizu iştialinin vukua getirdiği ölüm nis- beti bu facia ile bir rökor teşkil etmek- tedir. Bu itibarla İktısad Vekâleti kaza ile çok yakından alâkadar olmuştur. Mes'ul ve müsebbiblerin meydana çıkarılmaları için Ankara Maden Umum g Müdürlüğü Başmühendisi Halil Pekmen Zonguldağa gönderilmiştir. Gaz maskelerile mücehhez kurtarma ekipleri ocakta çöküntü hatlarından za- man zaman cesedler almaktadır. Havza Umunı Müdürünün beyanatı Kömür havzası Umum Müdürü İzzet- 'tin Nişbayı gördüm, bana: «İktısad Vekâleti hâdise ile çok yakın- dan alâkadardır. Kazanın menşei ve mü- sebbiblerinin tahkiki için de salâhiyettar adamlarını buraya göndermiştir. Bu ba- kımdan mütehassısların verecekleri Tra- porlara intizaren hâdiseyi normal seyrile görmek lâzımdır. Bunun dışında söyliye- cek bir şey yoktur» dedi. Yeniden bir ocak çöktü Zonguldak (Hususi) — Evvelki sabah vukubulan infilâk bu civardaki diğer ocakları da tehlikeli bir duruma sokmuş- tur, Bugün infilâkin vukubulduğu ma - halle yakın İhsaniye mevkimde de bir çöküntü olmuş ve iki amele önkaz altın- da kalmıştır. Bunlardan biri ölmüş, di- ğeri ağır bir surette yaralanmıştır. Diğer ocaklarda da bu gibi hâdiseler vukuundan konkulmakta ve ihtiyati ted- birler alınmaktadır. Genç bir kadının kocasını zehirliyerek a çN öldürdüğü anlaşıldı ' (Bastarafı 1 inci sayfada) ran Nazım isminde bir adam sancılan- Mmiş, üç gün sonra da vefat etmiştir. Nazı- ma hastalığı sırasında kendisini muaye- ne eden doktor tarafından verilen ilâçlar da, vefatı önliyememiştir. Cenaze kaldırıldıktan ve defnedildik- ten sonra ölenin komşuları tarafından, adliyeye bir ihbar yapılmıştır. Bu ihba- rın mahiyeti Nazımın genç karısı Hati- ceyi çok ağır bir itham altında bırak- mak'adır. Zira, öonun kocasını zehirliye- rek öldürdüğü iddia edilmiş ve delil ©- larak ta şunlar gösterilmiştir: Hatice Cemil isminde b'r gençle mü- nasebat peyda etmiş ve ölümünden bir yıl evvel kocası, karısı ile âşığını Yeni- kapıda bir sandal gezintisi yaparlarken yakalamıştır. Bu hâdise, karı kocanın a- ryasında şiddetli bir kavgaya ve bunu ta- kiben de devamlı bir iğbirara sebeb ol- müuşiur, Nazım, bu hâdiseden bir sene sonra hastalanmış ve üç gün sancılar içinde Okıvramrken, yanındakilere lâf arasında: <— Karımın verdiği bir şerbeti içtik- ten sonra bu hale düştüm. Acaba, onda dokunacak bir şey mi vardı» gibi sözler sarfetmiştir. İşte, bu ihbar üzerine derhal adliyece tahkikata başlanmış ve ilk iş otarak Na- zımın cesedi mezardan çıkarılarak; mor- ga kaldırılmıştır. Yapılan otopsi sonunda filhakika ölünün ahşasında şiddetli arse- nik mürekkebatı bulunmuştur, Bunun üzerine müddeiumumilik hâdi- senin şahidlerini celbederek dinlemiş, on- lar da ihbarı teyid etmişlerdir. Şahidlerin anlattıklarına göre, hasta: B «— Bana doöktor çağırın!» dedikçe, ka- TıSI: — Doktaorluk bir hastalığın yok, ben seni tedavi ederim» diyerek, doktor ça- ğırmaktan kaçınmıştır. Suçlu kadın ise, yapılan sorguları sıra- sında, hakkındaki iddiayı reddederek: — Ben kocamı çok sever, ona şefkatle bakardım. Bana isnad olunan cürüm ya- lan ve iftiradır, demiştir. Fakat, tahkikat sonunda toplanan bü- RADYO Türkiye radyo difüzyon postaları Ankara radyosu DALĞA UZUNLUĞ' 1689 m, — 183 Kos. 190 Ku TAĞ. 1974 in. 15195 Kes. 20 Kw. TAP. 8170 m. 9465 Kes. 20 Kw. ÇARŞAMEBA - 1/3/39 12.30: Proğram, 12.35: Türk müziği - Pl. 13: Memleket saat âyarı, ajans ve metearo - loji haberleri. 13810 — 14: Riyaseticümhur Bandoasu - (Şef: İhsan Künçer). 1 — Line - ke - Muzaffer silâhlar (Marş), 2 — Sehre - iİner - Konser polkası (Klarinetler icin), 8 — Salint - Saens - Sarı Prenses uvertürü. £ — Mascağni - «Kavaleriya Rustikana» (müzik- li dramından seleksyon), — 18.30: Proğmm 18.35: Müzik (Cigan vesâire - Pl.) 19: Ko - nuşma, 19.15; Türk müziği (Fasıl heyeti - Nişabürek), Celâl Tokses, Hakkı Derman; Eşsref Kadri, Hasan Gür, Basri Üfler. Hamdi Tokay. 20: A!nn.s, meteoroloji haberleri, zi - raat borsası (flat), 20.15: Türk müziği. Ça - lanlar: Vecihe, Refik Fersan, Fahire Fersan, Cevdet Cağla, Okuvanlar! — Muzaffer İlkar, Semahat. 1 — Tatyosun - Suzinâk mpeşrevl. 2 — Sedad - Suzinâk sarkı: Ne çok çektim hasretini, 3 — Hacı — Falk - Suzinâk şarkı: Kuzucuğum ne kaçarsın. 4 — - Su- zinâk şarkı: Sensiz geceler gecu 5 — Faiz Kapancı - Suzinâk şarkı: Unutma acanım. 6& — Osman Nihad - Suzinâk şarkı: Ne müş- külmüş seni sevmek. 7 — Faliz Kapancı - Su zinâk şarkı: Yatağını gülden yapsam. 8 — Sevki bey - Hlcaz garkı: Kış geldi firak. 9 — SŞevki bey - Kudretin kâfi değli. 10 — Aziz efendi - Hlcaz şarkı: Çıkıp arzı cemal eyle. 21: Memleket saat Âyarı. 21: Konuşma. 21.20: Esham, tahvilât, kambiyo - nukut borsasi (flat), 21.30: Temsil (Doktor...... Yazanlar: Ekrem Resid ve Kemal — Tözen). 22: Müzik (Küçük oörkestrn - Sef: Necib Aşkın), 1 — Willy Richartz - İlkbaharda bir çift âşık - uvertür. 2 — Behalkowsky - Şarkıcık. 3 — Lümbye - Sampanva (Galop), & — Slede - İlkbahar melodisi. 5 — Micheli - Buseler se- renadı. 6 — Franz Sadek - Viyana sen benim rüyalarımın şehrisin. 7 — Henrigues - Peri- ler Traksı. 8 — Gulotta - İntermezza. 9 — Recktenwald - Viyana — müzikleri - Potpuri. | . 23: Müzik (Cazband - Pl.) 23.45 - 24: Son 8- jans haberleri ve yarınki proğram. TTTT L L L D Tni dalae eeei GERCLELEERENLE Eski İktısad Vekili Sırrı Bellioğlunun bir tavzihi , Eski İktısad Vekillerinden Sırrı Belli- oğlundan dün şu telgrafı aldık: Polatlı. 28 — Bu intihabatta Kocaeli mebusları namzedleri arasında bulunaca- ğimı bir gazetenin mahailinden alınmış haberleri sırasında okudum.:-Halbuki Ko- caelinden müstakiller için yer ayrıldığı ve bu müstakiller için dahi namzed irae olunmamak suretile müsaade ve müsa- maha gösterildiği takdirde cümhuriyetin ebedi mürevvici inkılâbın yorulmaz mu- akkibi olarak namzedliğimi koyup halkın teveccüh ve itimadına müracaat etmek- liğim musammem olmakla hilâfı neşri- yatı tashihen telgrafımın neşrini rica ederim, Eski İktısad Vekili Sırrı Bellioğlu ............ Mütekaid dul ve yetim üç aylık maaşların tevziline bugün başlanacak Mütekaid dul ve yetim üç aylık ma- aşların tevziine bugünden itibaren baş- lanacak ve tediyatın malsandıklarınca altı gün zarfında arkası alınacaktır. Bu defaki tediyatta Emlâk Banka - sından maaşlarını alanların koponla - rinı malmüdürlüklerine vize ettirme - leri mecburiyeti kaldırılmıştıir. Karadeniz ve Ege denizinde fırtına Devlet meteoloji istasyonu dün de- niz ticaret müdürlüğüne Karadeniz ve Ege denizinde yeni bir fırtına vuku - bulacağını bildirmiştir. Bu haber bü - tün Jimanlara ve hareket edecek va - purlara haber verilmiş müteyakkız | davranmaları bildirilmiştir. Beyoğlu 3 üncü sulh hâkimliğinden: Beyoğlu nüfus memuru Süleyman Ak- mana aid olup (20403-20405-20406) sayılı üç aded Ergani Bakır Madeni A tertib tahvillerinin birikmiş faizlerinin — itası talebinin tetkikinde Ticaret Kanununun 437 nci maddesi mucibince işbu tahville- rin birikmiş faizlerinin müstediye itasına karar verildiği ilân olunur. (15470) ç 0 tün deliller suçu teyid ettiklerinden, Ha- ticenin kocası Nazımı zehirliyerek öldür- düğüne kanaat hâsıl olmuştur. Suçlu kadın Ceza Kanımunun 449 uncu maddesine göre, 4 üncü sorgu hâkimliği- nin kararile Ağırcezaya verilmiştir. Bu aile facliasınıı örten muammayı, şim- di, Ağırceza mahkemesi çözecektir. Hayatı : Fehim Efendıye dair bildiklerim (Baştarafı 8 inci sayfada) larımnı, Üüzüntülerini, sukulu hayallerini, meşakkatlerini unutturan bir hâdise olu- yor. Bunu bana yapılan jübilede çok gü- zel anlacîım. Jübile biitün bir san'at öm - Jübile gecesi, Tepebaşı tryatmsu mem- leketin en güzide halkile tıka basa dol - muştu. Bay Refik Ahmed, merhumun ha- Yatını Ve sahnemize yaptığı hizmetleri |anlatan çok güzel bir konferans verdi. Sonra tekmil san'atkârlar sahnede top- landılar, Üstad yüksekçe bir yere otur - tuldu. Hepsi kıdem sırasile hocalarının elini öptüler. Başına san'at tacı geçirildi. Büyük san'atkâr bu esnada göz yaşlarını zaptedememiş, bembeyaz saçlarının al - tında bir nur parçası gibi duran zeki ve sevimli gözlerinden yaşlar akıtmağa baş- lamıştı. Ben de bu seremoniyi kulisten seyrediyordum. Kendimi tutamadım. Ben | de ağlamağa başladım. Bu bir sevinç ağ- laması idi. San'atkâra verilen kıymeti gö rüyordum, Bu merasimi müteakib Şehir Tiyatrosu bir piyes oynadı. Arkasından bir koönser verildi. Daha sonra merhum arkadaşım Fahri, komik Hasan Efendinin kürkile, makyajile sahneye çıkarak bir monoloğ söyledi; çok takdir edildi, alkışlandı. Sıra bize gelmişti. Üstadın gecesinde her tip san'at eserlerine yer verilen bir program- da tüulüatı mahcub etmemek için dişi tır- nağa takmak lâzımdı. Oynıyacağımız o - yun: (Beyimin tiyatroya merakı).. Oynıyan- lar: Fahri, Halid. Çobanyan, ben.. Bu kömediyi hakikaten büyük bir mu- vaffakiyetle oynadık. Bir saatten fazla bir zaman halkı gülmekten kırdık, geçir- dik, Jübilenin taâsılâtnu veren gazeteler bizden de uzun uzun bahsediyorlar, «Tu- lüatın da yetiştirdiği büyük san'atkârlar varmış!» diyorlardı. Bizim komediden sonra, Raşid Rıza, Büyük Behzad, Vasfi Rıza, rahmetli Mü- vahhid, Küçük Kemal, Bedis, Şaziye, Molyerin «Zor nikâh»ını mükemmel bir şe kilde temsil ettiler. İşte üstada — yapılan jübile de böyle geçmişti. Şimdi tekrar bize dönelim. İpekçi kar- deşlerin idaresinde bulunan Millet tiyat- rosunda oynadığımı söylemistim. İpekçi kardeşler müddetleri bitince tiyatroyu Kâzım Beye terkettiler Kâzım Bey de Şark tiyatrosu müsteciri Şükrü Beyle her iki tiyatroyu birleştirerek ortak oldular. Biz ayni heyet ve şeraitle oyunlarımıza devam ediyorduk. İpekli kardeşler bera- ber çalıştığımız sıralarda bana bir İzmir turnesi teklif etmişlerdi. Bu feklif ken - di hesabımıza olduğu için cesaret ede - memiştik. İpekçiler ayrıldıktar sonra da bu teklifi tekrarladılar. Yeni patronlar kabul ettiler. İş devam ettiği müddetçe oynamak üzere İzmire gidilmesine karar verildi. İzmir için yeni bir kadro yapıldı. Asım Efendi, Halid, şimdi Şehir Tiyat . rosunda bulunan san'atkâr Said, komik Ahmed, komik Ali Rıza, Hulüsi, Ahmed, Şamram, Agavni Necib, Avantiya, Eliz, Mari yeni heyeti teşkil ediyorlardı. Yalnız bir mesele kalıyordu. Gayri müs limler Dahiliye Vekâletinden izin alma- dan Anadoluya gidemiyorlardı. Bu işi hal için şimdi Şehir Meclisinde aza bu- lunan tüccar Topkapılı Bican Bağcıoğlu, Şükrü Bey ve ben Ankaraya gittik. An - karada o zaman Müdafaai Milliye Vekili bulunan sayın Receb Pekerin yaveri Se- lâmiye misafir edildik. (Arkası rar) Yazan: Nusret Safa Coşkun Ziraat: Kirim inekleri ve Maltız keçileri (Baştarafı 8& inei sayfada) Bay Cafer Fahrinindir. Kitabcılardan bi- rine yazarak getirtebilirsiniz. Tarımman Meyva suları Tokatta Bay Sahir İnce'ye: Meyva sularının bizde ucuz fiatla yapılma- sı mümkün olsa bile halkımız bu nevi içki - lere alışkın olmadığından (şimdilik mühim bir ticaret teşkil etmiyeceğini — tahmin et - mekte) haklısınız. Türkiye için tamiminden fayda umulan yeğâne meyva — suyu (Üzüm suyu) dur. Bir çok memleketlerde — gittikçe daha ziyade çıkarılmasına — ve benimsetil - mesine çalışılan meyva — sularından biri de budur. Almanlar bir nevi filtre ile üzüm su- yunun ihtimarına âmil olan bakterileri a - yırarak uzun müddet muhafazasını temine muvaffak oldukları gibi muayyen bir dere - cel hararette tâkim etmek veya bazı madde- leri üzüm suyuna katmak suretile de muha- | fazasını mümkün kılmışlardır. İkinci şekil bilhassa Bulgaristanda revactadır. Alman - lar hâlen ve en çok yazın Apfelsaft dedikle- ri elma usaresine alışmışlardır. Bu, Fransız- ların Cidre dedikleri elma şarabı değildir. Birincisinde meyva suyu alkolü ihtiva et - mez. İkinelsinde ise meyva suyunun şekeri ihtimar neticesi tamamen alkole tahavvül etmiştir. Bizde Ankara Zirsat Enstitüsü bir zaman- lar meyva suları üzerinde çalışmıştı. Mer - hüm Zafir Rıza üzüm suyu için güzel tecrü- beler yapmış, iyi neticeler de almıştı. İçki düş manları cemiyeti vücude çok yarayıdı olan üzüm suyu İmalâtının ateşli bir taraftarıdır. Halkalı Ziraat mektebinin imalâtı üzerinde dikkatle durmustu. Doktor Besim Ömer de (Üzümle tedavi) adlı eserinde üzüm suyunu çok kıymetli tetkiklerle över. Birkat yıldir ü- züm suyunun bizde de harcıâlem bir ieki ha- line getirilmesi için etüdler yanılmak'adır. Alelümum mevva suları ve sarapları hak - kında Dr, Fuad Alinin eski harflerle hir ese- ri olacaktır. İnkilâb kütübhanesi — vasıtas!la kendisine yazartsanız belki sizi daha çat ten vir eder. Bununla beraber ben de mümnasib bir fırsatta bu mevzua fekrar Pönre>- “iye. tindeyim. Tarımman —— —| 64 sene sonra alevlenen tariki münakeşa (Baştarafı 9 uncu sayfada) O aralık, hariciye nazırı Reşid Paşa işaret ettiğinden, nezdine gittim. (Ah, mektubcu bey. Başımıza, mneler çıktı?.. Hal maddesinden dolayı Avru - paya söz anlatmakta müşkülât çekiliyor- |du. Sureti irtihali, başka bir derd ve me- lâl tevlid eyledi) diyerek pek samimi teessür gösterdi. Vapurla Ortaköye geldik. Sadrazamın, karakolhanede olduğuna dair malümat alındı, Abdülâziz Han, teslimi ruh edin- ce, askerler karakolhaneye kaldırmışlar. Sadrazam Rüştü Paşa, Şeyhislâm Hay- rullah Efendi, Şürayi devlet reisi Mithat Paşa, serasker Avni Paşa, bahçede kana- pelerde oturuyorlardı. Hal'den sonra, müşarünileyhin hizme- tinde kurenasından Fahri Bey bırakıl- mıştı. Vükelâyi mevcudeye, giryan gir - yan, hali bu veçhile takrir ve beyan et « «Hakanı merhum, geceleri uyumaz ol- müş, Ahirete intikali sabahında, — ip'ida validelerini Fiyaret etmiş. Üç kere ab « dest almış. Tırnak müakasını istemiş. O - danın kapısını kapamış. Mushafı şerif> ac- maş. Kur'ana nazarla, fedayi can eyle - miş.., Kapının dışından boğuk bir ses işitilmekle cariyeler kapıı kırarak içeri girince feryad koptu. Valide Sultan ve evlâdı kiramlarile kadım efendiler yetişir nüâşa sarıldılar. Cesedleri, asker marife - tile karakolhaneye alındı.» | Görülüyor ki.. Fahri Beyin, başma . beynci Mehmed Beye anlattığı şekil ile vükelâya karşı vuku bulan ifadesi arasın da büyük farklar vardır, Bu ifadede, pencereden tarassuttâan vi saireden bahsedilmiyor. Buna mukabil üç kere abdest almaktan, mushaf açmak tan ve (Kur'ana nazar ederek fedayi can| eylemek gibi, ilk ifadeden farklı hare ketler ortaya çıkıyor Yenı Türk Musıkı Yayım Kurumu Başkanlıgındau - 9.3.939 Perşembe günü saat l4 de Beyoğlu Taksim meydanından Ahide karşı- sında İzzet salonunda fevkalâde toplanacak koöngrede çalgıcı, okuyucu, oyum bütün artist, san'atkârların hazır bulunmaları ilân olunur. Başkan: H. H. Taşkıran

Bu sayıdan diğer sayfalar: