1 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

1 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mg yy SON POSTA Abdülâzizin katledildiği; P: iddiaları doğru mudur? Facianın en yakın şahidi mabeynci Fahri Bey neden vak'ayı başmabeynciye başka, Vükelâya başka türlü anlatmıştı? Dünkü kısmın hülâsası *den gün, çıkan gazetelerin içinde en fazla tafzilât veren (Vakit) gametesi, ölümün 50- bebini intihara atfetmiş, padişahın damer- larını keserek fazla kan zayi etmek Yüzün” den vefat ettiğini kaydeylemiştir. Padişahın başmabeyneli Hafız Mehmed Bayin, kandı elile yazmış olduğu hatıratın- — ölüm esnasında, meş ek nan mabeynel Fahri Beyin iç — Yieselenin intihar okluğu zikredilmiş - 7 (Yazı devam ediyor) e IŞu vak'a müellimei eiğersuz üzerine, Vâlide Sultan ve aile ve berdegân; Zalimlere dedirir bir gün Hazreti Mevlâ Tallahı Tekad aserekâllahu aleyna. Mısra ve âyeti hikmet, nahveti telâvet ve tezkâr ile beyhuş ve medhuş oldukları halde her biri bir tarafa yığılıp kolmış. ve bu sırada medhüş bir halde bulunan Valide Sultan hazretlerinin kulaklarımda bulunan küpe le parmaklarıtdaki yüzük, vicdan ve insâftan âri olanlar tarafların. dan sirkat tarikile alınmıştır.) (Orada bulunan rüfeka ve bendegân. #aşırıp, efendimiz hazretlerinin vak'a müellimelerinden on gün evvel (erik) lik rütbesile mümtaz ve bin lira ihsanı ça - hanelerine nail olmuş olan (Ömer Paşa) celbedilmiş ise de, merkum velinimeti 0- lan padişah hazretlerini o halde görüp te müteessir olacak yerde, hayat ve mema- na ehemmiyet vermeyip ve tedavisin - den imtina'eyleyip (bu, iki sene evvel ol- malt idi) deyip yürekler delecek surette hankörlük göstermiştir.) (Ondan sonra, müşarünileyh hazretle- TİNİN taharrli vesaitet hayatiyesi emrine (Marko Paşa) götürülmüş ise de, haylü- ca zaman mürur etmiş ve müşarünileyhin hünu nâhakkı seylâbı âsâ cereyan eyle - miş olmağla hayatı münketi olduğu ve bu âlemi fâniye mütehassıran veda €y- lediği Fahri Beyelendiden mesmu olmuş- tur.J Gazeteler hatıratı nasıl tahrif ettiler ? Başmabeynci Hafız Mehmed Beyin biz- geeremrerersentamanan saran sAdAAMAANA MAYER Yazan: Ziya Şaki 5 ama sasamassasaranarserummasan sana sa same. Sadrazam Rüştü Paşa — Ayol, valide.. sakalımı düzeltmek için bir makas ile ayna istiyorum, vermiyor- lar. Diye, şikâyet etmiş... Bunun üzerine Valide Sultan, hakanı mahlâun emrini yerine getirerek makasla aymayı verdir « mâştir. Sultan Abdülâziz, ayne ile makası al - diktan sönra tenhaca, bulunduğu odanın kapısını arkadan sürgüliyerek bir köşeye çekilip oturmuştur. Hakanı mağjurun etvarı garibesi, ma - kası aldıktan sonra oda kapısını ansızın sürgüliyerek gizlenmesi bendegdnının nazarı dikkatini celbetmekten hâli kal - mavaştır. Bunun için, (oturduğu odanın balkona nazır, penceresinden) İsissettirilmiyecek surette kendisini tarassuda başlamışlar - dır, İptida, hakanı müşarünileyh sakalını tanzime başlamış, yahud, öyle görünmüş, fakat birdenbire yerinden kalkarak, ihti- mal, tarassud edildiğini hisretmiş, veya, böyle bir ihtimali aklına getirmiş olacak ki, pencerenin perdesini indirmiştir. Perde arkasından seçildiğine nazaran müşarünileyh, odanın başka bir köşesine çekilmiştir. Tarassudu daha ileri götüremiyen ve zât yazılan ve elimizde bulunan hatıratı, içeri girmekten, nezaketen. tehâşi eden âynen böyledir. degân, hariçten, odanın. kapısı önün- Halbuki, 927 senesinde bu hatırata at -İ de beklemişler ve iradelerine intizar-et - neşriyatta bulunan bir gazete, hÂdi *| mişlerdir.) senin en mühim kısmını - aslında mev - sud olmıyan - şu şekilde nakletmiştir: Lc Bu garib hâlâttan müteestir ve ene dişenâk olan Valide Sultan, Fahri Beye: Başmabeynci Mehmed Beyin hatıra - tında, böyle romantik satırlar mevcud de- gildir. Şu halde bu satırlar, memba Meç- kul olan bir i#amdan ibarettir. — Ben, bu hali beğenemiyorum. Acab&| Her hangi târihi bir hâdiseyi romantize madır?. Bu düşünce ve sükünet, NE-| etmek eaiz olabilir. Fakat, tarihin en ka- N N ranlık noktalarına temas eden bir Na “ Diye sormuş. Ve hâkanı mahlâun yalnız! tıra) ya hayal mahsukü karıştırmak, ha » bırakılmamasına dikkat ve teselliye şitab) kikatin büsbütün kaybolmasına sebebiyet *dilmesini tenbih eylemişti. verir, Fakat Abdülâziz Han, hiç bir lâkirde Düşüü'en hatalr Nitekim, Hafız Mehmed Beyin (hatıra) » Söylenen sözlere, ruyi iltifat ğ sma bü asılsız satırları karıştıranlar, çok Bir gün, dalgın gözlerile Fahri Beye) yöriz hatalara düşmüşler. Sultan Azizin Yakarak: kanlı ölüm vak'asına sahne olan yeri, bir — Bu dünyada bim için tad kalmadı. | kerecik olsun gözden geçirmiye lüzum Demiş. Ve, Fahri Beyin terliyetâver| görmemişlerdir. Bu esrarengiz ölüm hâ- sözlerine ruyi iltifat görtermiyerek derin | gişesi, (Çırağan sarayı) nda vukua gel * Dir sülünete mülstağrik olmuştur. eni Sultan Abdülâzizin izhar eylediği bu) Sahne, Ortaköy iskelesinin alt tarafın. shoe yanundakileri şüpheye dü-)da, şimdi Ortaköy erkek lisesinin bulun- we cihetle, kendisi daima yakından | duğu binadır. nezürefte bulunduruluyor. Ve bil - Çırağan sarayı ile Ortaköy iskelesi ara- az hayatına hatime verebileceği €r -| sında, biri küçük ve üçü büyük olmak ü- Ni e geldiği için, yanında alâtı ca-| zere dört bina vardır. Bunlara eskiden ulundurmaktan içtinab ediliyordu. (Fer'iye sarayları) denilirdi. Sultan A - Er günü sabahleyin sakalım tanzim zâz, bu binaların, en başındaki saraya is üzere, hizmeti şahenelerinde bulü-| nakledilmişti. bendegânina bir makas ile bir ayna Vapurla geçilirken görülür ki, gayet sa- getirilmesini emretmiş. Pakat hval ve) de bir mimar! tarzinda, cephesi dümdüz piri hilmayınlarında görülen ve her n bin türlü evham ve tehayyüldt ile te- yeis ve balkon yoktur. Yalnız, cephede, üç hafif çıkıntısı vardır. Bu çıkıntıların biri Bo- şeddüd ve tezayild eden aldimi ii allimi mekte tereddüğ taş elheline düşen köşededir. Sultan Aziz, -İBeşiktaş tarafındaki köşeyi teşkil eden “ıkıntının alti katındaki odada ikamet et- 5-0 eza #yra ii yapılmış olan bu iki katlı binada, tek bir| yy, maks ver -İğaz tarafındaki köşede, diğeri de, Beşik -|8 miş. Ölüm hâdisesi de bu odada vukua gelmiştir, Bu odunun, Beşiktaş tarafına tek bir köşe penceresi, keza, deniz tarafına da üç penberesi vardır. Ancak çıkıntının Bo - Baz tarafına düşen küçük cephesinde di- ğerlerinden daha,dar bir köşe penceresi daha mevcuddur, Eğer bu odamın içi tarasdud edilmek lâzım gelse, ancak yandaki odalarin pen- cerelerinden görülebilir. Fakat bu görü- nüş te, ancak mukabil köşedeki mahdud bir sahaya kadar münhasırdır. Vâkıâ, ölüm hâdisesinin, bu köşedeki (köşe minderi) Üzerinde vukua geldiği 1s. tdlâl edilmektedir, Çünkü, yerinde tah- kikat icra eden yerli ve ecnebi doktorlar bü odaya girdikleri zaman, (bu köşe min. ierinin üzeri kan ile göl kesilmiş) min - derin önündeki (hasırın üzerinde pıhtı - lâşmış vâfir miklar kan bulunduğu) nu görmüşlerdir. Anesk şu var ki; Sultan Aziz bu köşe minderinde oturup ta intihara hazırlandı. ğı zaman, tam karşısına tesadüf eden pencereden tarassud edildiğinin farkına varmamış midir? Farzedelim ki, yazıldığı gibi, farkına varıp ta, hariçten görülmiyecek bir yere çekilmiş.oleun... Şu helde, doktorları bi- İe ürküten o (göl kesilmiş) kan lekesinin, başka yerde olması lâzım gelirdi. Halbuki, doktorların müşterek raporu, (pencerenin kurbünde bulunan köşe minderi) nden İ bahsetmekte, ve (hasırm: (İ) ötesinde be - risinde dahi kan lekeleri müşahede) edil. diğini kavdeylemektâdir. Şu da akla gelebilir. Acaba Sultan Aziz, odanın hariçten görülemiyecek bir köşe - #inde damarlarını kesip te, sonra köşe min derine gelip yıkılmış olamaz mı?.. Eğer böyle olsaydı, damarların kesil - diği noktadan itibaren, köşe minderine kadar cok bariz bir kan izi bulunmak 1- zim gelirdi, Bu da, derhal doktorların na- zarı dikkatlerini celbeder ve rapora der- eedilirdi,.. Halbuki rapor, ölüm hâdisesi- nin köşe minderinde vuku bulduğunu ba- iriz bir surette göstermektedir. Binaenalevh.. Sultan Aziz makasla sy- navı ahp odaya çekildikten sonra, ken - disinin pencereder gözetlend'ğine ve srın- ra da, #özetlendiğinin farkına “vararak baska bir köşeye çekildiğine dair vüku bwlan iddialar, kabule şayan değildir. Fahri Beyin birbirini tutmıyan. ifadeleri Asıl dikkate şayan ölen cihet; bu kanlı! vak'a esnasında sarayda bulunan (ma -| İzavalhnım neş'esini kaçırmamak ve ken- İ Bir alıp beş Verirler. Bu sefer cüzdandan apelciler, defineciler, dızdızcılar, kumarbazlar Papelciler hemen hemen hiç kalmamış gibidir, kumarbazlar da çok azalmıştır p 7 Dolandırıcı, papel. Dolandırıcı kumar. Dolandırıcı ve dız- Gece hırsızı G Şaşı Enver (o baz İzmirli İhsan dize Mehmed Ai O(OMehmedEmin —7— beten az yaşlıdır. Toraman olanı, taşralı e, ii ö paralı ahbabına: $ Papelcilik: Papelciler polisin gözünden | v€ para : uzak bulunan sokaklara, köşe başlarına) — es imi kilise ene «alğt ve edevatları; ma getirip sergiyi ku- | (yahud eski ağın yıkılmasında) rarlar, Papeleilerin «elât ve edevat» 1 ne. | Sılışiyordu. Temel açılırken, (yahud eski; den ibarettir biliyor musunuz? Bir şem- bir duvar delinirken) bir yığın ve bulk siye ile üç tane iskambil kâğıdı. muş. (Yahud külçe külçe isi re Papeleilik », yankesicilik gibi, zart -| lardan e verdi. a is Kg ope le YAŞ ala yn Bi Aya Yaa bna ren bir hırsızlıktır. Şemsiyeyi idare eden Es Kili BRİ adama bir yardımcı lâzımdır. Bundan baş! 9"tâYa Çıkaramıyoruz, korkuyoruz. ka müşteri rolünü oynıyacak bir ortağı ya sir priz bilir bir ahbabımız ir iki gözeüyü de kadroya idhal eyle, | 0151. mesele yok; Si Li Yİ İ. Basözlere muhatab olan: bahis ile, hes Bu suretle birleşen papelciler, kendi -) men alâkalanır. Nümune malı görmek is- lerine uygun tenha bir sokak, bir köşe -| *€”- Cepten binbir itina ile çıkarılan ve başı seçtiler mi hemen faaliyete geçmenin | bir serkildoryan sigara kutusu büyüklü. çaresine bakarlar. Şemsiyeyi açtıktan sn günde olan define nümunesi ortaya ko- ra ortaya üç iskambil kâğıdı çıkarırlar. nur.Bu parça hâlis bakırdır. Yalnız uç ta- Bunların ikisi boş, biri doludur. Misal o. | 7âina birazıcık altın karıştırılmıştır. İnce larak papazı, kızı, bacağı alalım. Papaz bir eğe ile, kâğıdın üstüne, külçenin al» | dolu olsun, diğerleri de boş. tezgâh böyle- danla a Sv yüzme SOR Bu- ce kurulduktan sonra, içlerinden biri ge.|7U #'ân ai e UL i eye i : , sevincin ye * Çünkü, küğıd. v ve çene ra ll Kay Genie iEâyer öld. — Bire beş kazamyor, lirayı veren beş! Ondan sönra pazarlık faslı başlar, Bu kâğıd alıyor. gibilerden... âlış verişten her İki taraf ta memnun « O böylece bağıra dursun, diğer bir pa-| d05- v Zira, defineyi alan beş. yüz, bin lira pelci de müşteri imiş gibi şemsiyenin ö - e nüne düşer. Lirayı verir, dolu olan ka. veTMEk suretile kırk, elli bin lira kaza - ğıdi seçer, Meselenin hüner tarafi bura, | vecalina kenidir. defineciler de paraları dadır. Papazı dalu olarak kabul etmiştik, | <PiTine indireceklerine! ; değil mi? Bu kâğıdın ucu kırıktır. Mese.) Lâkin. müşterinin sevinci çok sürmez, lenin künhüne vâkıf bulunan papelci kâ. Gittiği kuyumcu Okülçenin ne idü- fndlar tersine çevrildikten sönra onu he. | SÜDÜ söyleyiverir. O vakte kadar atı a « men seçer ve göya da beş lirayı kazanır, |J9 Üsküdarı geçmiştir amma müdüriyet Gelip geçenlerden şemsiye başına biri. | kinci şube 3 üncü kısum memurları bu ka kenler, bu kârlı alış verişi görünce iştah. | bil atları alanları Üsküdardan değil, Bağ larırlar tabil... Onların aratihöa güya a. daddan bile çevirmesini bilirler! çıkgöz olanlar Varsa, yahud kendilerinde | Dızdızcılık: Defineciliğin eşidir, diye « böyle bir mahsret tevehhüm edenler bu. biliriz. Yalmz, dizdızeilar, defineciler gis Yunüyorsa papazın kırığına mim koyduk. | bi para bulduk, palsvrası yerine tek lirayı tan sönra lirayı feda ederler. Papeleiler, | $ift yapıyoruz. yalanını kıvırirler! Sö - züm ona bir de makineleri vardir. Bu, slelâde tenekeden yapılmış müstatil bir kutudan başka bir şey değildir. Bir uçtan sokulan Hira, diğer uçtan iki tane olarak çıkar, Halbuki mesele el çabukluğundan başka bir şey değildir. Paranın altına, yen di kârlarını da tek liracığa inhisar ettir - memek için onu el elden yere çalmazlar. beşlik çıkar, orihuk çıkar... Bu akıllı müş- teri papazın kırığına dikkat ettiği için ge beynci Fahri Bey) in ifadelerindeki te - zad, mübayenet ve değişikliklerdir. Başmabeynci Hafiz Mehmed Beye vakayı yukarıdaki "şekilde hikâye eden Fahri Bey, diğer zevata da Yüşka şekil- lerde nakletmiştir. O tarihte sadaret mektubcusu olan (Memduh Bey) (2) büyük bir vukuf ile yazdığı (Mir'âtı Şüun) ismindeki kitaba, aynen şu satırları dercetmiştir: (3) (O gün, Kuruçeşmedeki sahilhanem - iden vükelâ vapuruna (4) binmek için / Beylerbeyi iskelesine geçmiştim. Vapur geldi. Derununa dahil oldum, Amedci Mahmud Beyin yanına oturdum. (Duy - dun mu, Abdülâniz intihar etmiş) dedi « ğinde, vukuatı elimeden azla haberim ol- madığı cihetle, tefekkürat ve teessi; v7 essürata (Devamı 10 uncu sayfada) ————— (1) Sultan Aziz bu odada İkamet ettiği za- ae halı yoktu. Döşeme tahtalar; g- sadece beyaz Misir hasırı döşeli bu- tunuyordu. > (2) Sultan Hamld devrinde olan (Memduh paşa), e (©) Mirai Şiun - Müelim; Açı lemduh » Sayfa: 80. o (4) O tarihte ovükelâ ve hükümet ricam, |lerde do halkın bindiği vapurlara binmeslerdi, Husu- bir vapur, vükeli ve hükümet #kamet etti?i iskelelere uğrandr. o Bu yüksek mevkili yolcularını toplar, iskelesine » Bu vapura; (Vükelâ vapuru) de- i; ni bir lira konmuş ve bunu güya makine doğurmuştur! İlk tecrübe günü, liralar çiftleştirilir. Ertesi günü sıra beşliklere, onluklara ge lir. Amma ikinci tecrübedtki kazayı hiç göz, kırık kâğıdı papaz zannettiği içir ona | #9rmayın! Önlük yerine, makineden sim- el atar. Beşlik yerine onluk, onluk yeri. | #iYah, buruşuk bir kâğıd çıkıverir, Se « De ellilik tahayyül ederken hava alır...| Pe? Eczalar fazla gelmiş. para yanmışl Onu Vermezse mabud, ne yapsın Mahmud! — Ne yapalım, kısmetin bu kadarmış, | Kumar: Biliyorsunuz ki menfaat mu'« | derler. kabilinde kâğıd oynamak, oynatmak ka. Öyle ya, oyun bu, kaybetmek te var, |Dünen yasaktır. Buna riayet etmiyenleri, kazanmak ta! Adamcağız, biraz mızıkçılık | büsusi ve umumi yerlerde kumar oyna « edecek olursa! tanları ve oyundan ganyot alanları zabı. — Lirayı atıp beşliği kıvırmak fatlı gı | (8 tekib eder ve kumarı meslek edinen « idi, babalık? diye üstelik paparayı da yer; | eri de mahkemeler cezaya çarpar. çaresiz boynumu büküp, caddeyi tutmak) Kumarbazlar da son zamanlarda, e - mecburiyetinde kalır. İşi daha uzatacak | PeYoe azalmıştır. olsa, o bir kişidir, karşısındakfler dört, | Hırsızlık ansiklopedisi bitti. beş... Polise haber vermeğe kalksa, ka -| Son söz olarak, bizi bu kabil şerirler « rakola gidinciye kadar papelciler de cad-|den muhafaza eden “Türk polisine teşek, deyi tutarlar... kür ediyorum. pe kazanacağına emindir. Para şemsiye- nin üstüne konur. Üç kâğıdı eline alan papelei, kaşlle göz ârasında papazın kı - rığını düzeltir, Onun yerine kızı, yahud bacağı kırıverir. Bizim sözüm ona açık Bereket versin ki, bügün zabıtanın şı-! — SON — kı tedbirleri yüzünden papelciler hemen hemen hiç kalmamış gibidirler. ai ik ağlı Definecilik: Bu nevi hırsızlığı meslek edinmiş olanlar bilhassa taşradan gelen. leri kollarlar. Piyasa yerlerinde, kahve- laşırlar, Ellerine bir av geçirdi. ler mi, onun le hemen ahbabhığı yoluna koyarlar. Bu ahbabhk bir hafta, on gün kadar hâdisesiz devam eder. Sonra, iş sırrın açılmasına kalır, O zaman, define. Çorlu mü; cinin bir de ârkâdaşı ortaya çıkar, Bu nis. me > | ğorluda Ankara temsil h Halk #an'atkârı Zeki Alpatın Ankara temali beyeti adlı çi bir kaç gündenberi Çorlu bel salonunda memleketimizin ta barrirlerinin «scrlerini eyeti Hdaresindeki lediye sinema nınmış mu »

Bu sayıdan diğer sayfalar: