6 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

6 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ME ; Modern denlat Yazan: Muhittin Birgen defa olarak o Türkiyede Ziya Gökalp tarafından ortaya atılmış olan bu tâbir, «modren devlet» sözü, henüz mem- leketimizde herkes tarafmdan tamam anlaşılmış bir mefhum değildir. Bu mef- humun pretisiplerini - ki yüzde doksan, bugünkü rejimin prensipleridir « Zoya Gökalp. herkesin kolayca anlamasını ie min kasdile, bu ilim cildleri yerine, kü. çük küçük bir takım şiirlerle izah etti ve bunları küçük bir kitab içinde topliyan İttihad ve Terakki, gene yirm: iki sene evvel, her tarafa dağıttı. Bununla beraber, korkunç bir mutla- kiyet devrinden yen: çıkmış, irili ufaklı bir takım harbler arasında hayat kasır- gaları geçirmiş ve nihayet bir takım ins kılâb hamleleri yapmış olan Türkiyede «modern devlet, mefhumunun herkez ta- rafından ve iyice anlaşılması devri ancak hull etmiş demekte hata yoktur. Biz| bunu, bugün içinde bulunduğumuz dev- rin tekâmülü esnasında tamam arlıya- cağız. Dün de üzerinde bir lâhza durmuş| olduğumuz veçhile, bu büyük vazifenin Hası devrinin gelmiş olduğunu yeni dev- let reisimiz, küçük ve büyük bir takım hâdiseler arasında, her haereketile bize göstermeğe ehemmiyet veriyorlar. * Modern devlet, halk kütlelerinin derin hayat hareketlerile elele vermiş, nizam ve kanun içinde işliven bir bürokrasi ma- kinesidir. Bu mak'nenin motörü hükü - met, onu harekete getiren kuvvet, millet kütlesinin hayat dinamizmidir. Halk kütlelerinin temayüleri ve ihtiyaçlarile harekete gelen bu motör, türlü türlü çark lardan mürekkeb bir makineyi harekete getirir; bu muazzam makine devletin kendisidir. Onu işleten. ozâman zaman durdurup tamirlerini yapan. tekrar ha- rekete getiren, kâh yavaş, kâh süratli ça. ıştıran mütehassıs mühendis te devletin reisidir. Halk kütlelerinin hayat dinamizmi, motöre mütemadiyen akmahdır k! o işle- sin ve devlet çarkları da güzelee dönsün; fakat, ayni zamanda bu muazzam maki. nenin mühendisi olarak daimi sürette o - nun sesini dinlemek, çarklarının ayrı ay- n her tarafına bakmak ve ber şeyin yo- huhda gidip gitmediğini tetkik eylemek gibi gayet ağır ve çok ihtisss istiyen bir vazife vardır ki bunu devlet reisi yapar. Biz şimdiye kadar böyle bir devlet kurmuş değiliz. Bunun bövle olması da gayet tabiidir. «Modem devlet, sözü mey- dana çıktığı tarihlen bugüne kadar ge çen senelerin yirmi iki senenin bir kıs mında harbettik; bir kısmında yıktık, sem bir kısmında da kurduk. Bu kadar| karışıklık içinde bu kadar büyük bir! makineyi tamamen kurup onu tam bir | henk içinde işletmeğe eğer şimdi muvaf. Insan hayatının herhan bir devrinde hava edebilir, yan- lişlık yapabilir, fakat bu hatadan ve yanlış'ıktan kârla çık- ması mümkündür. söz jçd de canlı balık bulunan bardaktan Su içer misiniz ? Kusu istiha fe bardağı dudaklarına götürdüğünü gördüğünüz adam, içinde canlı bahk olan şuyu içmektedir. Bu a- det, Belçikanın Gramment kasabasında daha hâlâ vardır; ve köklü orta çağlara dayanır, a öm ie mücadele edecek değil, belki de omu, bakiki mahiyeti ile ve modern şekli ile ya yeniden kuracağız, yahui da tanzim edeceğiz. Her şey bunun gibi, her şey bu misaide işaret ettiğimiz tarzda noksunlarla ma- Yüldür. Halk arasında şiküyetleri mucib olan hâdiselerin ve herkesin Kendince şikâyet edecek bir tarafını bulduğu bü- tün fenalıkların - eğer bunlar hakikaten fena ise » ilk ve son sebebi, devlet maki- besinin yerli yerine İyi oturmuş ve a- benk içinde çalışır bir hale gelmemiş ol- masından ileti gelir. Halk arasindaki İmilfrit dedikoduculuk, bazan şeşi beş SON POSTA m Hatalarımızdan istifade edelim 8 Fransız hekim Rousseau der ki: Yantşlığı anlaşıtar her hareket insan için bir ibret dersidir, mesela o dersi okuyup öğrenmeğtedir ARASINDA di 777 Papa seçiminde i Hergünbirfıkra | Kardinallerin —— Kapandığı höcre Bir ayakkabı mağazasının sahibi, yeni çırağına mesleğin sırlarını öğ- retti: «Bizim mesleğin üç rr vardır. Bunları öğrenmeli ve tatbik etmeli- sin, dedi. Birincisi; bir müşteri aya- ğına giydirdiğin ayakkabi için; — Bu ayakkabı dari Derse: — Zarar yok dersin, siz bir iki gün — Bu ayakkabı ayağıma bol geli- yor. Ölen Fapanın başnazırnı Paçellimin ye Derse ona da vereceğin cevab: ni Pâpa seçildiğini biliyorsunuz. Papala « — Zarar yok, siz bir iki gün giyin, İlrin he suretle intihab olunduklarını da ayakkabı kendini çeker darlaşır. i gene bu sütunlarda yazmış, ve yeni bir Olmalıdır. Üçüncüyü de söyliye- İİ seçim yapılınciya kadar, rey verecek kar- yim. Onu da öğren,, müşteri: dinallerin ayrı ayrı bir höcreye kapan - — Bu ayakkabı ayağıma tastamam | dıklarımı, fhtilâttan menedildiklerini de geldi. ilâve etmiştik, Yukarıdaki resim, kardi- Dedi mi: , nallerin kapandıkları höcrelerden birini — Bizim ayakkablarımız böyledir. FÜYOTSUNUZ. e kadar zaman giyerseniz giyin ne i bollaşır, ne'de daralır! yi İ Demelisin> PN kil Otomobil kazalarına karşı yeni bir çare 2000 soaanannaesesasasaseeramerene 00012101000 v09amervonvns000000000n0002 “ Radyom kızları ,, İ Bir nat fabrikasında fosforlu saat kad- İranlarını boyayan 17 yaşlarında bir kız, ' deve kılından yapılmış baya fırçasını di- ile ıslatmak Adetine tutulmuştu ve bu | hâdise 21 sene evvel oluyordu. Ayni genç Cenubi Karolin'de Colombo'da yol ka -'kız, 1938 senesnde, fırçasını di- zalarmın günden çüne £ arttığını gören Jile (islatmak (o yüzünden < radyom şehrin polis müdürü kazalara (meydan zehirlenmesile New Jerseyde ölmüştür vermemek üzere yeni hükümler vaz'ey - | ve genç kadın, bu yolda kurban gidenle. lemişlir. Wilburn Se'ih adım taşıyan bu /rin-25 ireisini teşkil etmektedir. Genç poliş müdürü hergin güneş batlıktan son | Kadın, boya fırçasını dile ıslatmak Ade. Sözün kısası | Güzel san'atlara rağbet E. Talu aksimde, milli san'atkârlarımızl! eserlerindon mürekkeb datmi bie resim ve heykel sergisi açılıyormuş. Böyw” le bir sergi de çoktanberidir Ankuırad& var. Bunlar güzel teşebbüslerdir. Cümhuriyetin hadsız hesabsız feyizl## rinden biri ola zevximiz inceldi, ew lerimiz de, kı; imiz gibi gitgide Av rupaileşiyor. Konfora, ondan bir dah vazgeçemiyecek kadar alıştık. Acayip demek olan kübizme kaçmakıa beraben evlerimizin yapı tarzına takdire (değesi bir başkalık geldi. Bunları döşemek içi! yeni, temiz, basit eşya arıyoruz. Hergül” İserilip kaldırılmaktan pöstekiye cönei İyer yatağının yerine hemen hepimiz kai I yolayı ikame ettik. Misafirimizi ağırla * yacak güzelce bir odamız, çoluk çocu! yemek yiyecek bir soframız var, Göçebesi likten, perişanlıktan, derbederlikten kuf *ulup istikrara temayül ettik, Ve böylecdi bucak sevgisi, eve bağlılık gönüllerimiz” de yer tuttu. Evimiz, artık, içinde evlüğ ve ayal bulunan eviran olası hane.» d Bildir. Akşamları, işimizden çıkıp ta sevdi seve, koşa koşa gittiğimiz, bütün huzu € rumuzu, hazlarımızı kendinde bulduğu muz dbucak» dır. Eşimiz ve çocuklarımızla barmöığı « hayatın tadını orada tatmağa can af j tığımız bu bucağı elbetle günden gün daha cazib bir hale getirmek isteriz. O nun içindir ki, tatil günlerinde, aylak 8 manlarımızda, bahçesini kendi elleri mizle tanzim eder, çiçekler diker, tarh 4 lari düzeltiriz Elimize geçen paradafi Arttırarak eşyamızı yeniler, halı, seccade gibi şeylerle «bucağtımızsın iç manzara « sını güzelleştirmeğe çalışırız. Bütün bi emeklerimizin arasında bir şey eksikti Bvlerimize, maalesef henüz güzel san'at eserleri girmemiştir, girmiyor. Bunlarf rerilen parayı füzeli addediyoruz. israf | bellemişiz. Halbuki güzel bir tablo, bif köşeye kondurulmuş zarif bir heykelciğ bulundukları (odaya Obambaşka sevimlilik verir, orada bambaşka bir va yaratır. Yorgun, düşünceli nazarlaf öyle bir tablo veya bir heykela kondu ları zaman dinlenir. Üç, dört tane, iyi s9 çilmiş, san'at sahibi bir ressam fırçasm dan çıkmış tablo, en boş, en ruh üsütücü odayı derhal doldurur, oraya munis bif manzara verir. Diğer taraftan Güzel San'atlara bu retle göstereceğimiz rağbet, memleketi mizde, inkişaf ve tekâmül etmek için bö; le bir fırsat bekleven san'atkârlar sınıf nı da, içine düştüğü yelsten kurtaracak *) tır. Marifetin Mifata tabi bulunduğun ifade en eski Türk şâiri yalen dem tir. «Güzel San'at» yurdumuzda, arzu ed diği kadar ileriye gidememiş ise, halkta | himaye görmediğindendir. Bu himaye *' fek olabilirsek, kendimizi gene çok| görmeler, bazan haklı şikâyetler; devlet mes'ıd ve çok böce: saymaya mec-| memurları arasındaki fazla tereddüdeü- buruz. Orta tarih"devrinden modern ğey.|lük veyahud bazan, meselâ mirasyediliğe let nizama etlsmek için, bu kadar az bir zaman sarfetmek, milletlerin *ekâ- mülleri tarihinde emsalsiz bir rökor kır-| mak demektir! * 'Bu iş, hakikaten güç ve hakikaten za. mana ve bilhassa «devir değ'ştirmelere muhtaç bir tarih eseridir. Bu büyük ta. kadar giden müfrit cesaretler de bep bundan ileri gelir. Bunun içindir ki, ye- ni devlet relsimizin üç aydânberi takib ettikleri çalışma tarzına uzaktan baktık- ça yeni bir huzur hissediyoruz. Vakur olduğu kadar mütevazı, acul olduğu ka- dar da temkinli bir Mt'mam içinde, dev. letin ruh ve teşkilât halinde «modren bir; Hh eserinde biz cahildik ve hattâ elân | devlet» haline gelmesi gayesine doğru cahiliz. Meselâ, «bürokrasi» demesin! bi- Mriz, hep öğrendik. Fakat, bunun tam manasını henüz hepimiz anlamış değiliz. Bürokrasi, umumiyetle zannedildiği gi. 'bi, işlerin ve herabların değil, bir takım gelişi güzel karalanan kâğıdların hareke. tinden ibaret fena bir şey değ'ldir. Bel. ki de o, devlet mak'nesinin işlemesi için onun her çarkında çalışan işçilerin - ya- ni devlet memurlarının . derece derece mühim olan vazifelerinde tam bir sada- kat ve ihtizasla çalışmalarını temin eden ve her parçam diğerini hakik! bir kontrol altında tutan muazzam bir siyaset ve dare teşkilâtıdır. Bu, sade güzel deği, terisi elzem de olan bir varlıktır. «Bürok- rasi fe mücadele edelim!» deriz; müca- dele edeceğimiz şey bürokrasinin ken- disi değil, bunun yerine kaim olan başka bir şey, meselâ keyfi bir iradeye tâbi, yahud da başıboş bırakılmış, hesabsız, ölçüsüz, rasgele Işliyen, daha ziyade a- narşik mahiyette bir fasliyettir. Şu hal de, modem devleti kurarken bürokrasi İSTER biri şöyle söyledi: «— Ben Adalarda oturuyorum. Adaların en büyük derdi su meselesidir. Senelerdenberi bir türlü halledilemiyen bu meseleyi işittiğimize göre Vali halledecekmiş. Bundan şük- ranla bahsediyoruz. Yalnız evvelâ Büyükadaya su verile. ceğin! işittik. Diğer adaların da biran evvel suya kavuştu rulmalarını rica ediyoruz» Bizim bildiğimize göre Adaların su için, yıllarca süren incelemelerden sonra bulunmuş olan son çare, Belediyenin büyük su depolarına Anadolu sahi- Yinden vapurla sa getirtmek, sonra bu sarnıçlarına dağıtmaktır. Halbuki geçenlerde Adada bir eve misafir gitmiştik, Sof. rada yemek yerken su bahsi açıldı. Ev sahibi pek endişeli değildi: — Pek büyük #ki tane sarnıcımız var, bizs bol bol yetişi- yor, dedi, Sorduk: ISTER İNAN, Milli Şefimize halkın istek ve ihtiyaçlarını anla'anlardan INAN, ra sokaktan geçen insanların muhakkak surette ellerinde mendil veya bir gazete bulundurmalarını emreylemiştir. Bu sa - yede yol kazalarının mikdarını azaltaca. ğını sanmaktadır. e ——— — ——— götüren bir hareket var. Yeni devrin bü- ün ruhu burada, bütün manası budur. Bu defaki hedef Akdeniz değil, . çünkü artık bütün o nevi hedefler hep elde edilmiş bulunuyor . emodren devlet» tir! Muhittin Birgen İSTER Tanmıyor mu? &i Yüzünden beş sene evvel karın ağrıla, | Yi ©sİrgememeliyiz. Bizim için vatan bo rina tutulmuş, vücudü karanlıkta fosfor gibi parlamaya başlamış. müthiş başağ- mları gelmiştir. Yüzünün sol tarafı da felce uğramıştır. Doktorlar, hastalığı önlyememiş, iyi edememişlerdir. - Vaktile, ayni hastalığa tutulan beş kız, mahkemeye müracaat ederek kumpanya- dan 2 şer bin İngiliz lirası tazminat ala- rak, «Radyom kızları: diye şöhret bul muşlgrdı. İNANMA! — Peki bu sarnıçtaki su biç değilse altı ay durunca kurd — Biz her sene temizletiyoruz, fakat buna rağmen gene kurdlanıyor, yalnız bu suyu tabif içmiyoruz, yemeklerde kullanıyoruz, e. kaynayınca elbette kurdu kalmıyor. İştihamız tamsmen kesilmişti, düşündük ki, bu aile ken. dı evinde oturmaktadır, sarnıcını sık sık temizletebilir, f2- kat kira evlerinin arasında hattâ 10 yıldanberi temizlenme. derdini balletmek suyu halkın hususi miş sarnıçların sayısı ekseriyeti teşkil eder, içlerinde ça. murdan ve kurddan başka şeyler de bulunabilir, iki tane- sini kendi gözümüzle gördük, İstanbulun yeni Vali ve Belediye Reisi her şeyden evvel doktordur, sıhhat ka'delerine nasıl risye* edileceğini her- kesten İyi bilir. Binaenaleyh Adalardz hariçten su getirtip, büyük depolara koydurup, oradan evlerin sarnıçlarına da. Rılmak şeklinde bulunmuş olan usulü kabul edeceğine, bin- | netice Adaların su derdinin yakında böylece halledilmiş olabileceğine biz inanmıyoruz, fakat ey okuyucu sen; İSTER | NANMA! cudur. Zira Güze) San'atin inkişafı me deniyet derecemizi gösterecek — ölçüle meyamnda ve baştadır. Musfki, ruh için nasl bir ihtiyaç isa” tablo, heykel gibi nefis eserler (o zerin konup dinlenmek, haz duymak da mü “ temeddin nazarlar için bir ihtiyaçtır. Bu nun böyle olduğunu büyük © külfetlerd hacet kalmaksızın hepimiz deneyebili Ankara ve İstanbuldaki daim! sergilem | de her keseye elverisli çok güzel eserli bulabiliriz. Bunların ekserisi, —kiyas m /zur görülsün! — sözüm ona çalgılı mey j Banelerde içilen ik! şişe rakı pahasına # dır, (Devamı 10 uncu sayfada) TAKVİM | MART

Bu sayıdan diğer sayfalar: