23 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

23 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Sayfa «Son Posta» nin tefrikası; 11 / BIR SON POSTA ALMANYADA İNGİLİZ Tercüme eden: H. Alaz Tren yolunu berhava edecektim La-Bass ile O zamanlar birinci ordunun kuman - danı —sen; İngiliz orduları baş - kumandanı olan— Ser Duglas Hayg'dı. Birinci ordu kurmayında (erkânıhar - biye) bulunduğum sıralarda, sonraları Loos (1) muharebeleri namile göhret bulan askeri harekât hazırlığından ilk defa olarak haberdar oldum. Tabii ben de, hazırlanmakta olan bu taarruzu kendi bakımımdan tetkik ve tetebbüe koyuldum. Çünkü bu taarruz için benim de kendime göre bir takım plânlarım vardı. Biz Lan'ın şimalinden Fransızlar ise cenubundan taarruz ede- ceklerdi. İki müttefik ordunun taar - ruz sahalar, arasında birkaç mil uzun Jağunda bir boşluk, bir fasıla vardı. bililtizam bu şekilde tesbit e - şti. İki ordunun —biri Lan'ın şi - malinden diğeri cenubundan— âni ta- arruzile Lan'ı bir kıskaç içine almak bundan sonra da Tan'm (ilerisindeki düzlük sahaya çıkmak mümkün olaca- ğı hesablanıyordu. Benim tahminime nazaran bu plânın bütün muvaffaki - yeti, tahkim edilmiş iki siper hatimın ğ die bulunan lük sahayı, Al - manların ihtiyat küvvetleri gelmeden, ele geçirip geçiremeyişimize tabi idi. Almanların o cephe boyunca vaziyet almış ihtiyatlarile karşılaşacağımız a - şikârdı. hakkmdan gelecek şekilde hazırlanı - yorduk. Bizim asıl çekindiğimiz içeri “ lerdeki ihtiyatlardı. İşte biz, bunlar işe kerısmadan çift siperli maniaları aşa - rak düzlüğe çıkmağı, plânımızın baş * hea muvaffakiyet âmili telâkki ediyor duk İşte ben bütün bunları hesaba kata- rak, şimend hatlarını gösteren ha - ritaldrı tetkike koyuldum. Lan etrafın- daki şimendifer şebekesi oldukça kârı- şıktı. Dağlık ve madenlik bir sahada bulunması itibarile bu şimendifer şe - bekesinin bir sürü fkinci derecede ye - dek kolları ve şubeleri (ovardı. Fakat Lan, cephenin herhangi (bir kısmına gönderilecek olan takviye (o kıtaatının geçmeğe mecbur olduğu hemen hemen gelecek olan kst'alar, va” ziyetin icabatna göre ya Hüllük'a ve sevkedilirlerdi. Lan'a müntehi olan bu iki tanesi müstesma olmak üzere, cepheye külliyetli tak - vive İıtaatı götürebilecek (o başka hiç esaslı şimendifer hattı mevcud de- ğildi. Bü iki ana hat, Avyon köyünün (1) Loos muharebeleri: 1918 yılı 25 İkinci- teşrininden 19 Birinelkânununa kadar sür - müştür. Bu muharebe esnasında İngilizlerin 4 Üncü ve 7 nel kolorduları, Bavyera Veli - ahdi Prens Rupreht'in kumanda (etmekte olduğu Lü civarındaki Loos cephesine hü - erdi. İlk günlerde Alman cephe « sini yarmağa muvaffak olmuştuk. Fakat el- deki ihtiyatların General Hayg'ın o emrine verilmemesi dolayısile, harekât bizzarure bırını kaybetti, Ve Almanların mukabil hü- Ali Hikmet Ayerdem sporcuların babasıydı Spora hizmet etmek için her dakika yeni bir vesile aramak onun başlıca emeli idi takriben bir mil şimalinde birbirlerini kat'ediyorlardı. Bunun için, muhare “ benin ilk gününde, hiç dört saat için, bu iki şimendif: 3 tını, tam birbirlerini kat'ettikleri yer- den bozmak imkânı hasıl olursa, bu - nun netice üzerinde fevkalâde mühim bir tesiri olacağını düşündüm. Bu düşüncemi, hâdiseleri oldukça iyi muhakeme etmesini bilen âmirime aç“ tım. O, plânımın bütün o teferrüatını dinledikten sonra, biraz bedbinlik gös- terdi; işin muvaffakiyetini biraz şüp* heli gördü. Maamafih, benim böyle bir ğını d ledi. Plânımı hayata ge mek için bana tam bir serbestlik ver Hettâ daha ilerisine giderek bana el den gelen hiç bir yardımı esirgemiye - ceğini de ilâve etti. Ve filhakika sözünde durdu. Benim sergüzeştim hakikatte taar * ruza üç hafta kala başladı. Yani sizin anlıyacağınız (taarruza üç hafta kala işe başladım. La - Basse ile Ji- vanş arasında yaptığımız ikindi derece . bir hücum neticesinde bir miktar Alman askeri et iik.. her vakitkı gibi, bu defa da onla- rn İevafetine girerek esirlerin arası” na s0 um. Esirlerin içinde benim bo yumda ve biraz bana benziyen birisi vardı. Fakat hepsinden mühimmi, bu bana benziyen esirin bir «âlâmeti fari- kassı bulunması idi. Bu esirin saçları o kadar açık sarı idi ki, adeta bunlara beyaz, vahud kır demek bile kabildi. Bu esirde böyle bir alâmeti farika bu- Tunması, bilhassa berlim tasarladığım plân için fevkalâde mühimdi. Bir in - sanı, normal hatlarından ziyade hususi alâmetlerile teşhis etmez miyiz? Ben bu esiri görür görmez, derhal bunun aradığım tip olduğuna karar verdim. Bunun için, bu kafile esir o - Tur olm hepsini ayrı ayrı Almanlara bildirdiğimiz halde, bu esirden hiç bâhsetmedik; bunun ismini mesküt geç tik.. Diğer esirler ailelerine yazdıkları mektuhda kendilerile berber Ernst Karkeln'in bulunduğunu yazdıkça, biz bu çeşid mektubları, plânımın kuvve - den fiile nasıl geçişine kadar gi ğ yor, alıkoyorduk. Niyetimi tabii siz de anlamışsmızdır: MMaksadım ! Ernest Karkeln'in şahsiyetini benimsemek, o- nun isim ve hüviyeti atında Alman hatları içerisine girmekti, Ben bu Alman esirile, tam üç hafta ayni bir odada yattım, Onun itimadını kazandım. Adamcağız kendisine aid her şeyi bana anlatmağa başladı. Benim ! hakkımda en ufak bir şüphesi bile yok- tu. Hem esasen böyle bir şüphe için herhangi bir sebeb de yoktu, Çünkü biz askerf mevzular Üzerinde değil, münhasiran şahsi mahiyette meseleler etrafında konuşuyordum. Ernst bana ssatlarna ailecinden. kendisini bekli - teşebbüse girişmeme mani olmıyaca -| Jivanş arasında yaptı ğımız ikinci derece bir hücum neticesind e bir miktar Alman askeri esir ettik yen sevgilisinden, onunla evlenmek projelerinden bahseder, sevgilisinin resimlerini gösterirdi. Bazan da lâf taburuna intikal ettirir, tabur sübay * larından hangisinin iyi, hangisinin fe- na olduğunu mufassalan anlatırdı. Velhasıl Ernst'in hususiyetine ve muhi- tine aid bilmediğm hemen hemen hiç bir şey kalmamıştı. artık üçüncü haf“ tanın nihayetinde, ben, yüzbaşı Ber * nard Newman olmaktan Çıkmış, 138 inci Bavyera #layı efradından Er- nst olmuştum. Sağa: 1 »- Annenin kardeşi-7il 3 — Gözleri görmiyen - bir nota-rüfubet 3 — Etrndim-okur-bir nota. 4 — Su gibi olan. 8 —Bir yırtığı kapamak için konulmuş parça ser. 6 — Tahâörri el-general, 1 — Utanmak 8 — Çok olmıyan-bir duvares ületi-şart Yhikası, 9 — Ünvan-bir nota - siyana, 10 — Fabrikaayon-mefhum, Yukardan aşağı: 1 — Dehası olan - kanaat eden. 2 — Gözleri görmiyen - hayret nldam - arttırma. 3 — Hayret nidası - koltuk - mehi lâhi - kası, 4 — İki tarafı kesen biçak. 5 — Ekmek hamuruna kaştılan ekşi ha- mur-şimdiki saman. 6 — Büyük cüsseli - bir nevi kılış. 1— Adı. 8 — Genişlik - ateş tutmaya yarıyan - bir nota. 9 — Rütubet-sporcu alkış-şahm samir 10 — Âmirin sözü-iyi olmıyan. 2845 6 78910 Mâ ms Evvelki bulmacanın kelledümiş şekli me EN b —m cim -elzi iel) © Zeki Türk Spor Kurumu Başkanı General Ali Hikmet Ayerdem 935 da yapılan İ Türkiye - Yugoslavya maçı ndan evvel nutuk söylerken Hiç spor yapmadığı, büyük spor hare- İketlerinin içinde pek az bulunduğu hal- de, memleket sporuna büyük hizmetleri İdnkunan kıymetli ve değerli bir kuman- dan, General Ali Hikmet Ayerdemi kay- İ betik, İ Hasta idi, bu kara haberi duyacağımız meş'um günü beklemiyor değildik. Buna rağmen acısı içimize çöktü. İ General Ali Hikmeti 1924 de Paris o- İlimpiyadından geldikten sonra askerliği- mi yapmak üzere Balıkesire çağırıldığım zaman tanıdım. Askerlik müddetim esna- İsında sporu Balıkesir gençliği yayayım diye beni oraya bizzat kendi da- vet ettirmişti. Balıkesirde kolordu kumandanlığı oda- sında ilk defa karşısma çıktığım zaman |beni güler yözle kabul etmişti. Dün son defa onu omuzlarımda taşi- dım, top arabasına koyarken gözlerim yaşla dolu idi... O, herkesin olduğundan fazla sporcu. Tarm babası idi. Sporcu gençlik dün son ke döke yaptı, Allah rahmet eylesin!. * Bahkesirde askerliğimin üçüncü ayı idi. Şehid çocukları menfaatine tertib e- dilen müsabakalarda ben de 1500 metre koştum. Müsabakalardan sonra mükâfatları biz- zat dağıtıyordu. Bana kırk lira ikramiye verdiler, «Amatörüm, para alamam, dedim, Israr etti. «Profesyonel olurum!» dedim, dinlemedi... Ben #ırk lirayı şehid çocuklarına bırakmak suretile çıkacak bir hâdiseyi önledim. Memnun oldular. Bu müsabakalardan üç gün sonra an. trenmana giderken beni asker! mahfelde istirahatte iken görmüşler. «Paşa çağırıyor!» diye bir emir aldım. Onun için küçük, büyük yoktu. Karşila- rında vaziyet aklım, «Yorulursun, olur!» dediler. Paşa, benimle her fırsatta bahsederdi. İdmanlarımı, derecelerimi sordular. Biraz derd yanmış olacağım ki seryaver- lerine - şimdi Kulek leyli Müdürü Yar- spordan bay Rasim - dönerek: «Besimi, İstanbula! irtibat zabitMiği emrine gönderin, orada sporunu daha iyi yapsın!» dediler. Spora hizmet etmek için her dakika yeni bir vesile aramak ve mutlaka spora ve spor. culara yardım etmek başlıca emeli idi. Ağır sıklette senelerdenberi minderde alkışladığımız Çoban Mehmedi koyunla» rı arasından alıp, mindere çıkaran, onun her müsabakasile iftihar eden, zevk du- yan bu değerli kumandanın bir gün spor işlerimizin başına gelmesini ne kadar ar- zu ediyorduk.. 1924 den sonra dört defa atletleri, bir defa da futbuleuları Bahke- sire götürdüm. Sporcularda bıraktığı büyük tesirleri bu seyahatlere gidenler kolay kolay ha- tıralarından silemezler. 1936 senesi bidayetinde Berlin olimpi- yadları vesilesile bir makale neşretmiş- tim. Atletizm beyeti reisi sıfatile kalemim» arasında | vazifesini onun arkasında gözyaşları dö-| tur den çıkan bu yazıdan dolayı müebbed boykota uğradım Ve hadisat bir gün onu «'Türk Spor Kw- rumunun» başına getirdi. İş başına gek fiği gün disiplin cezalarının affını istedik İ Kendisine uzatılan Hstenin başında (smi- me tesadüf etmiş. «Bu bizim Besim mi?» sualine: «Evet Paşam» demişler. «Besim, atlet demektir, Atlet demek Besim de mektir» demiş, General AN Hikmet Ayerdemin şefka- ti burada da bana ve daha birçok sporcu İlara elini uzatmaktan geri kalmamıştı. İçimize karıştığı gün. herkes tarafın dan sevilen hir baba oldu. Onu bilen, bik miyen bayram yaptı. İ O gün sevinenler, dün onun arkasından gözyaşı dökerek ve ebediyen istirahat edeceği yere kadar elemli elemk yürü yerek yürekleri parçalana, parçalana, © na rahmet okuya okuya son hizmetlerini İ yaptılar © mezarında mutlaka müsterih uyu İ yacak, fakat acısı içimizden çıkmıyacak- tır, Allah rahmet etsin!... Ömer Besim Milli küme meelerinin 'sebeb olduğu hâdiseler İ Mini küme maçlarının doğurduğu karış vaziyet devam etmektedir. Bzeümle İstanbul bölgesi bu hafta şehrimize gelecek olan As“ İ karegücü takımının — yapacağı milli küre maçlarının hangi sahada oynanacağını tas - bit edememiştir. Çönkü Fenerbahçe klübü - İnün sahasını bu maça bu hafta vermiyeceği kuvvetle söylenmektedir. Fenerbahçe takı - minm sahaya çiktnası da şüphelidir. İdare heyetile takım arasındaki ihtilâf devam et” mektedir. Oyuncuların mümessili olan Pik - rot dün bu mezele için Ankaraya gitmiştir. İstanbul bölgesi bu baftaki maçların ya “ pılabilmesi için Şeref ve “Taksim stadiarile müzakereye girişmiştir. Hangisi daha müm - id şartlar dermeyan ederse maçlar o stadd& yapılacaktır. Bu vaziyetler Federasyona bil * dirlimiştir. Bura mukabil (o Federasyon b8 hafta Ankarayücünün İstanbalda Fener ve Vefa ile yapacakları maçların o hakemlerini dün akşam İstanbul bölgesine bildirmiş ba - lunmaktadır. Cumartesi günü Refik Osma, Pazara da Şazi hakem olarak seçlimişler * dir, Mekteblerde spora ehemmiyet veriliyor Maarif Vekâletinin okullarda yeni tatbik9 başladığı spor kolları hakkında görüşmek v9 Vekiletin verdiği direktifler dalresinde İsta bulda tatbik edilmek üzere, liselerin bede öğretmenleri, dün Kültür (Direktörlüğüne bir toplantı yapmışlardır. Toplantıda, bu yapılan bayrak kağusu, voleybol, futbol m0” sabakalarının proğramlarını hazırlamak © * zere bir merkez komitesi (teşkil edilmişti. Komite, Maarif Müdürlüğünde (ayrılan BE büroda müsabaka işleri etrafında çalışacak“ tar. Senlasanasanannanan sanma unsanayansunmanayıasatasannsamasıı ŞEHİR TİYATROSU Tepebaşı Dram kaşmı Akşmm saat 20. da KORKUNÇ GECE taaa ella ac Ml Akşam anat 20.80 de BIR MUHASIB ARANIYOR

Bu sayıdan diğer sayfalar: