23 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

23 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: Me ğer insanlık Galilenin yaşadığ Snlerdeii beri aldatılmış ! İİ Dünya ve ay, mihverleri etrafında dönmüyorlarmış! Emekli bir albay 15 sene süren tetkiklerden sonra bu neticeye vardı Bize coğrafya derslerinde ayın ve ar- zın kendi mihyerleri etrafında döndük- lerini söylerlerdi. Vakıâ şimdi dünya de. diğimiz aşifle manen mihverini değiştir. miş, daha çök Roma - Berlin mihveri et-| rafında dönüp dolaşmağa başlamış bulu- nuyor amma bu değişmenin maddeten de kabil olabileceğini her halde pek az kim- se düşünmüştür. Meğer Galileden, Nevtöna ve Fatin ho- Caya kadar bülün ilim adamlarının iki kere ikinin dört ettiği gibi bizi inandır. dıkları bakikatse kuyruklu bir yalandan #baretmiş, Dünyamız ve ay kendi mih - verleri etrafında dönmüyorlarmışl. Bu fikri ortaya atan zat Atatürkün! mektebi Harbiyeden amıf arkadaşı mü -| iekajd miralay Hüsnü Seçkindir. Küçük bir braşürle iddislarını isbata çalışmakta. | dır. Söylediğ'ne göre 'bu düşüncesini Ü-| niversite heyet profesörü Rozenberge de! açmış ve mazhiarı takdir olmuştur. Sözü kendisine bırakıyorum: «— Biz hikmeti tabiiye (fizik) dersini! Harbiye mektebinin birinci amıfında o - kuduk. Börekçi lâkebile anılan hocamız| dim. Çünkü düşmekte olan cisimle arz| arasındaki ipleri görmüyordum. Binaen-| aleyh maddi bir vasıta olmadan arzın ci- simleri çektiğine inanmıyordum. Bu #at ve tabi! olan kanaati değiştirmek elimde değildi, O vakitterberi arzm bu gizli kudretine ne inandım ve ne de isındım, Fakat arz hariöindeki simler daima arza düşüyorlardı. Bunun şebebini bül maktan da #cizdim. Fikren cazibe nazariyesine muhalif ol. makla beraber bir cismin niçin sukut et- Ve sonra da hilabını kizina tevcih ede- rek, ona çıkış - Yürü, kız! Bakıp durma © maça beylerine!, Halkın gözü önünde uğradıkları Du acı hakaret, ikisinin de ciğerine işlemişti. Hayatlarını bir müddetçik olsun altüst eden, aralarındaki kardeşlik ve dostluk münasebetini tehlikeye düşüren, izzeti nefisletini kıran bu Rânâ denilen kadına karşı gönüllerinde derin bir nefret uyan- mişti. Bunu birbirlerine açıkça itiraf et memekle beraber, artık bu meseleyi u - mutmüş, gömmüş görünmekle belli edi - yorlardı, Memduh, kendi kendini avutmak için! Beyoğlu âlemine atılmış, Hanriyetin e -; “vindeki Viyolete dönmüştü, Macide ge - Jinee o, Cavidanı nazarında öldürdüğün- den dolayı Rânâyı bir türlü affedemiyor- | du. Geceli gündüzlü bunu düşünüyor, ba- zan, bu mel'un karının söyledikleri şey -| lerin yalan olduğuna kendi kendisini” ihandırmak istiyor, bazan da bir takım sarih tafsilâtı hatırlıyarak yeniden şüp- beye düşüyordu. Rânânın evine bir daha adım atmama. ğa, ne onun, ne de kızının yüzlerini bir daha görmemeğe yemin etmişti Fakat Cavidan meselesini kat'i bir surette ay - dınlatmak, bu kız hakkında duyduğu! şeylerin hakikat olup olmadığına iyice! kanaat getirmek lüzumunu duyuyordu.! Bu da ancak Rânânm evine son bir defa gitmekle kabil olacaktı, Uzun uzun düşündü. ölçtü, biçti, Ni - hayet kararını verdi ve bir akşam üzeri, tıpkı eskiden olduğu gibi oraya gitti. Rânâ kendisini soğuk karşıladı. O da za ten içeriye asık bir çehre ile girmişti, İlk sözü: — Buraya muayyen bir maksadla gel dim. Sizinle ciddi konuşacağım; lâkin söyliyeceğim şeylerin, Hürmüz Hanıma tallüku yoktur. demek oldu. — Buyurun. dinliyorum. — Hatırlar mısınız?. Size vaktile, Man- Hüsnü Seçkin tiğinin sebebini araştırmağa vazifem dö- Tayısile fırsat bulamadım, Büyük Harbin müthiş yorgunluğundan sonra mütareke senelerinde bu mesele fikrimi işgal et -| “İmeğe başladı. Fizik ilmi çok terâkki ettiği halde ben bunun i kalmıştım. Kuru iddisya kimse ehemmiyet vermediği kudretinin mevcud olmadığını ilmen is- bat etmek Jâzımdı. Bunun için çok uğ - raştım ve bir çok yanlış fikirlere sâptım. On beş sene zarfında belki binlerce ta - baka kâğıd doldurarak müsveddeler yaz- dun ve bu müsveddelerBeki fikirleri gene kendim tenkid ederek reddettim, En ni-|asan olmadı Memlekette ilmin ir in cazibe | Zariyesinin ne kadar hayali ve uydurma olduğunu ve insanların ne kadar aldatıl- guru göreceksiniz. Nevton İezadaki maddi mekanizmayı anlıyamadığından bunu ilâhi bir kudret olen cazibe fikrile izaha çalışmış ve riyazi formüllerle süs - liyerek daima aldanmağa dolan insanların kafasına yerleştirmiştir. Hal - buki güneşin ve yıldızların fezsda mual- lakta durmaları ve seyyarelerin güreş et- rafında dönmeleri ne i tile ve ne de şeytanlarır. gizli enirikala - rileâir. Bu gibi izahlar ancak kurunu vüs- ta İnsanlarının zih tine yakısır. Müs- bet filme hayali fikirler girmez. İ Kiinat maddi olduğu gibi dakilindeki her şeyi de madlidir. Bütün hâdisat mad» idi mekanizma ile husule gelir, Herkes ta- olan İnatta kanun yoktur. Ancak maddi meka. nizma vardır. Binaenaleyh nu yerine sukutun meka” lâzımdır, Çünkü cisim sukut ederken uy. durma kanuna göre hareket etmez. An - cak eserde isbat ettiğim veçh'le maddi mekanizmaya tâbi olarak sukut eder, sukut kanu - ması demek! Meyva ve sebze ihtikârı | ortadan kaldırılacak Şehirde sebze ve meyv. «.cuzluğunu temin için bir proje hazırlandı Şehirde sebze ve meyva satışlarının pâ- halılığından şık sık şikâyet dilmekteğdir. Filhakika doptan sebze ve meyva flatla - rile perakende fiatlar arasında büyük bir fark vardır ve bu fark çok defa ihtikâr mahiyetini akmaktadır. Ötedenberi bele- diye ve zabıta perakende fiatlarla toptan #latlar arasındaki büyük farkı ortadan kaldırmak ve ihtikâra mâni olmak için gayret göstermişse de müsbel netice alı- namamığlır, Vali ve belediye reisi Lütfi Kırdar bu hususu yakından tetkik etmiş ve alâka - darlarla bizzat temasta bulunmuştu. Va- linin tetkikatına nazaran bu şekil hal iş- lerinin ıslah edilmemiş olmasından ileri gölmektedir. Belediye reis muavini Ri - fabın nezareti altında bulunan bir heyet hale verilecek yeni şekil hakkında bir proje meydana getirmiştir, Yakında proje » | Dahiliye ve İkktısad Vekâletlerine gönde- rilecek, tasdik edildikten sonra latbikima geçilecektir. Yeni proje ile hal idaresi, şehre sebze ve meyva /thal, şehirde sebze ve meyva satışları tamamen değiştiril « mektedir. Hükümet, ticaret işlerinde Mizumsuz mütavassıtları ortadan kaldırmak için) | biat kanunundan bahseder, Cazibe kanu-| mücadele açmıştır. Belediye, yeni hal pro- (mu, sukut kanumu vesaire.. halbuki kâl-| jesinde bu nokta üzerinde ehemmiyetle durmuş ve kabzımallığa nihayet verme- ğe karar vermiştir. Belediye tarafından hazırlanan proje « nin tatbiki için mühim m'ktarda parâya İntiyaç vardır. Bu paranın Zirast Ban » Ikasındar tedariki kararlaşmıştır. Kabzı - mallar, müşstahsillere mahsul ekileceği Ben fiziğe ve heyet ilmine birçok ye- zaman mühim miktanla pata vermekte ve İnilikler ilâve ediyorum. Meselâ: Herkes arzın kendi mihveri etrafın - |kabzrmallara bağlanınakladır. da döndüğünü zanneder. Halbuki aryla | Bankasından alır müstahsiller de borçlarını ödemek için Ziraat sak paralar müstahsile kamer kendi mihverleri etrafında dön - | dağıtılacak, mahsul zamunında müstah - teksizin Esir girdabı etrafında devret -|sil malımı satarak borcunu liklerini ilmi şurette isbat ediyorum. ödiyecektir. Bu suretle müstahsilin kabzımala bağ - Bu iddialarımı tahkik etmelerin; bütün | lanmasına meydan verilmiyecektir. ilim adamlarımızdan diledim Kulak Kâbzımalların haldeki yazıbanelerinin işafı. | konturatı bir buçuk sene sonra hitama er- hayet., meseleyi ilmi surette hallettiğimi!na çalışan bir ağsma bu alimlerin basit mektedir. Belediye, yazıhcneleri yeniden anlayınca sonsuz bir sevinç duydum. Şimdi size de anlatacağım, cazib& na - “Ah'ne “a be EWELKİ TANBUL sur Paşanın torunu bir Cavidan Hanım « dan bahsetmiştim, — Evet, — Siz de buna, o - nun bakkında bazı malümat vermişti niz. O malümatın ne dereceye kadar doğ - ru olduğunu bilmek istiyorum. — Ne olacak, bile - teksiniz de?.. Macid, keskin ve azimkâr bakışlarını, kadınm o gözlerinin içine dikti, — Doğru mu, de - ğü mi? Onu soruyo. rum, ne olacağı bana aid. — Beni korkutmak mi istiyorsunuz? — Düne kadar namuslu bilip te hürmet mek cür'etinde bulundunuz. Bunu yap- mağa ne deredeye kadar hakkınız oldu - gunu öğrenmeğe geldim. — Hürmetiniz varmış. İyi ya? Hürmet etmekte devâm ediniz. Bana re? — Yani: Onun hakkında söyledikleri - niz yalan mı'idi? — Yal gerçek izahat vermeğe meo- bur değilim ki! Macid, yumruklarını sıkarak, Rânânm üzerine doğru yürüdü. Kadının &ılı bile kıpırdamağı, — Yalansa,. yalansa, şayed. isbat ede- MEZSET. bir yardımı bile esirgemelerine hayret (Devamı 10 uncu savfada) Son Posta'nın Romanı : 83 baygın bakışın var, yaz şemsiyeli! Maci, keskin bakışlarını kadının gözlerinin içine dikti — Ne olacak? — Ne mi dlacak? Bu evi, senin başına jettiğim genç bir aile kızına çamur sür -İ geçireceğim. kaltak! — Maşallah, Macid Beyefendi! Ben zatıâlinizi kibar, terbiyeli, efendiden bir adam sanıyordum. Kaltak, ha? — Nesin başka? Söylesene!, Dünyada senin kadar şeni bir mahlük var mı, &- caba? — Bütün bunlar Cavidan Hanımmızın ne mal olduğunu ortaya koydum diye mi? — Niçin olduğunu sen pekâlâ bilirsin. Sana hürmetten başka bir şey göslermi- yen, ondan önce de seninle hiç bir alâka- sı olmıyan beni iki defâ, maren öldür - mekte ne kasdin vardı? — Ne demek istediğinizi anlamıyorum. kiraya vermiyecek, mevcud altmış yazı- hane Ziraat Bankasile belediye tarafın - Ben size ne kötülük #ttim? — Anlamıyorsun.. anlamak işine gelmi. yor.. ne kötülük et - tiğini daha da soru - yorsun, öyle mi? Hür müz... — O meseleyi ka - patın rica ederim. Kızıma sokak ort sında lâf atmıya, te - cavüz etmeğe cür'et eden sizsiniz. — Hangi kizina?. Kız mı 6? Paçavra! — Affedersiniz. Mavid, haykıra haykıra ilerledi: — Paçavra diyo - rum sana! Bir yan - dan bana cilve edip kıntırken, bir yandan da başkalarına mektub yazıp kendini salmak Üzere pa- zarlığa girişiyor. — Hürmüz mü?? — Evet! Sanki bilmiyorsun, değil mi? Sanki, bu fahişe dolahlarını ona çevir - ten sen değilsin. öyle mi? — Siz sarhoş musunuz, kuzum? Yoksa, ağzınızdan çıkan sözleri kulaklarınız işit. miyor mu? — Hayır, Rânâ Hanım! Hayır, Gülü Rânâ!, Hayır, ey bin beriften arta kal mış iğrenç mablük!, Sarhoş değilim. ak- hm tamamile başımda. Vene söyler. sem, bile bile, istiye istiye söylüyorum. Rânâ irkildi; isyankâr bir tavır aldı. 4 dan müştereken vücude getirilecek 16 « kildta tahsis edilecektir. Müstahsilin mal yeni teşkilât vasıtasile meydana getirile- cek vesaitle hale gelecek ve buradan perakende satış hallerine tevzi cdilecek» tir, Teşkilâtın kamyon ve kamyonetleri vesair vesaiti ile İstanbul, Kadıköy, Beya oğlu cfhetlerinde açılacak husust hallere sebze ve meyvalar sevkedilecektir. Haldeki, yeni dahili işleri tanzim et «, mek, şehzin muhtelif semtlerinde açıla < cak perakende satış hallerinin şekli ida» resini hazırlamak işile yeni hal müdür muavini meşgul olmaktadır, Alâkadar » larla temaslar yapılmakta ve bu hususa ald de bir proje meydana getirilmekle « dir, Belediye yeni teşkilâtla şu kolaylık. ları temin edecektir: 1 — Müstahsil, mutavassıtlara bağlan» mıyacaktır, , 2 — Müstahsilin malı elinde kalmıya », cak, belediye tarafından temin edileceğ glıcıya behemehal satılatak veya satıl « rradığı takdirde Ziraat Bankssı tarafın. dan almacsktır, 3 — Kabırımallar orladan kalkacak, seb« ze ve meyvelar şehirlinin elne gelincis ye kadar bir çok ellerden geçmiyece' 4 — İktikâra mâni olunacaktı Sayısı altmışı bulan hal kabzımalları, sebze ve meyva satış işlerinin tanzimi için hazırlanmış olan projeye itiraz €t « mektedir, Kabzıma'lar da bir proje mey dana getirmiş. hal müdürlüğüne yermi, bulunmaktadır. Bu prüjede kabzımallar;, birlik vücude getirilmesini istemektedir, Hal müdürlüğü kabzımallarm projesini tetkik için belediyeye göndermişlir. Bu projeye ne cevab verileceği henüz bilin«, memekle bersher kabzımallar şu iddiada) bulunmaktadır. «— Sebze ve moyva işlerinin ıslsh e dikmesi işin belediyeye müteaddid mü 4 râcaallar yaptık. Bu işin ehli biziz. Bele, diye ösbae ve meyva satişlarımı tanzim ekmek için bizimle teşriki mesâi elmeğe mecburdur, AXsi halde iş bilmiyen kim. selerle bim; başarmak kabil değildir. Biz, yeni projemizi bu makes hazırladıkğ Teklifimiz veçhile bir birlik vücude pos tirildiği takdirde her şey düzelecektir.; — Bu tarz konuşmıya devam ederse « sikmeden İn tebdili niz, yangın var diye bağırırım! — Utanman olmadıktan sonra, onu da yaparsın. Ve keşki yapsan da, mahalla halkıma sehin mahiyetini olduğu gibi, açıkça İzah ötmek fırsalını versen banal Dâkin bügün buraya, kızm olacak âşüf teden bahsetmeğe gelmedim Onu ser, başka enayilere peşkeş çekebilirsin, ars tık. Ben sönden Cayidanı soruyorum. O« nun hakkında yalan söyledin sen bana Seni isbata davet ediyorum, V — İşitiyor musun?! Sana söylüyorüm Cavidanın da, seninle bir ayarda oldu 4 İunu bana isbat edeceksin! | Macidin yüzüne bu esnada dik dik bae, kân Rânâ, soğukkarlılıkla sordu: — İsbat edersem, he yaparsınız? — Et te, düşünürüz. — Peki öyleyse. Bana bir hafta, on gün mühlet veriniz, — Çoktur, — Değildir. On gün müsaade edin, size Cavidan Hanımınızı buraya, ayağınıza getireyim. — Yalan! — Nenize lâzım? Getlreceğim diyorum. Ve sizi mahcub edeceğim. Macld susmuştu. Olduğu yerde yahlan. muş gibi duruyor, Rânâya karşı, iddiası tahakkuk ettiği takdirde duyacağı hica « bın birazını şimdiden duyuyordu. Sesi « nin tonunu hafifleterek: — Fakat, yapamazsanız, O vakit le si, zinle başka türlü konuşurüm., dedi. — Hay hay! Ben size hafta sonuna ka- dar haber gönderirim. Del'kanh evden çıktı. Karanlık soka « Bın bozuk kaldırımları üzerinde sendeli» ye sendeliye yürüyorken, bir yandan da başına gelen katrnerli felâketı düşünü « yordu. Hürmüze karşı nefret duymağı başladığı andan itibaren, Cavidanın aşkı kalbinde hortlamıştı, (Arkası var) 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: