23 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

23 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.—. liç A ki mi 2 Sayfa Mart 23 Hergün Gandi'nin zaferi - PE p gibi-iki bacak üstünde bir parça bes yaz beze sarılmış sıska bir vücud. Kahverengi göğsü âncak örtülmüş, amu- zuwun biri dalma çıplak, çehresinin yarı- sını bir çerçeve altında gösteren büyük bir gözlük ve kabak bir baş... İşte Gandi budur. Bir küçük adam, bir hiç, Hindis- tan denilen esrarla dolu memlekette, yüz milyonlarca emsali bulunan bir mahlük. O kadar hiç ki, gâzeteler önün son gün- lerdeki zeferile meşgul bile olmadılar, Onun hayatta hiçbir iddiası yok. İpli ğini kendi elinde büktüğü pamuktan bir parça bez, biraz keçi sütü ve bir lokma €kmek, İki sıska bacak üstünde canlı bir &keletle çıplak bir böş teşimak için mü. kermmelen kifayet öden bu basit madde #htiyacı, Gandiye bir kuvvet veriyor. Ek- geriya, küçülen bir cismin içinde büyü- yen bir ruh bulunur; o, bunun doğrulu. ğunu isbat eden bir beşer timsali oldu. Büyüyen ruhun kazandığı kuvvet karşı sında, dünyanın bütün silâh fabrikaları Aciz olduğunu Gandi bu defa pek güzel gösterdi. Hiçbir şey değil, Hindistanda hâkim ve boğucu bir aristokrasi ve bir müstem- leke politikasının hessbsız kuvvetlerine mukabil #cizleri ve hiçleri temsil eden! Gandinin aczi... O, bu aciz sayesindedir ki kuvvetini gösteriyor ve istediğini ya- pıyor. Ah. bu Gandi, bu âciz insanlığın, fe- dakâr olduğu zaman, ruh kuvvetine sâ- hib bulunduğu zaman ne büyük şeyler yapabileceğini isbat eden iplik bacaklı yaahlök! i Gandi ile bir Hind mihracesi arasında bir teşkilâtı esasiye meselesinden dolayı | MhtJAf ıkmış. Şişkin karmlı, geniş omuz. Yu, sirma, gümüş ve elmasa müstağrak #mihrace, Ana Kanuna vermeği taahbüd ettiği demokratik şekil vâdini tutmuyor- muş. Gandi, yaptığı bütün protestoların hükümsüz kaldığını görünce, bir kensra çekilmiş ve bir ölüm orucuna otu Bu ehemmiyetsiz haberi bize telgraflar ve gazete havadisleri, muhle- ş#m mihracenin ismini de bildirdilerr Raftok. Rajını bilmem, fakat, karnının hakikaten tok olduğunu gazetelerdeki resimlerinden gördüğüm bu mühteşem mihrace, vâdini tutmamakta ısrar eder. ken 0, aç karnının, insana verebileceği bütün ıztırablara tahammü) etti ve boş bir midenin bir insan asabmda uyandıra- bileceği bütün iştiha fırlmalarına muka- vemet gösterdi. Bir gün, bes gün, on gön, ağzıma hiçbir şey almıyan Gandide bayıl malar başladı, halinde ve b ceyi buldu. Nihayet, Lonirsda bir ka ne içtima, bir karar, Hindistan vali harekete geldi, Gandiye selim gönderdi, söz verdi, Gandinin aczi muzaffer oldu. Son kalan kuvvetlerile bu neticeyi öğ- En münasib işi en münasib zamanda götürür. Bu adamın eriştiği saadet dir Mae Vest Perestişkârlarından Kaçmıyor! Mae West kaçmıyor. Nevyorklaki meşhur artistler kabaresinde her akşam şarkı söylemekte- arık o perestişkârlarından dir, Dünyanın en yalnız kadını Avustralyalı kâşif O Wilkins'in, genç ve güzel karısı, «dünyanın en yalnız kadınım olmaktan kurtulmak için ko - ewe beraber şimal kutbuna gitmeğe karar vermiştir, Bir (o gazeteciye derd yanan Leydi şöyle söylemiştir: —. Kocamla 1930 danberi evliyim. | Fakat hesablasanız, onunla topu topu İbir dene birlikte yaşamış sayılırım. Zi- rendiği zaman, o datma nikbin çehresi-ira kep seyahatte bulunuyordu. Onun nin, dalma gülümsiyen dudaklarını açtı ve biraz şeker karıştırılmış bir bardak portakal suyundan birkaç yudum içti. Ölüm orucu bitmişti; Gandi zaler şara- bını böyle içti! * Gandi, şişkin karmlı, tok bir mihrace- Yi, iplik bacaklarının üstündeki aç varlı. ğı ile mağlüh etti. Fakât, bolan 9 değildir; mihracenin arkası yalnız İki sene içinde, silâhlarını çoğaltmak ü- zere fi milyar lifadan fazla para sarfet- miş olan bir dünya kuvveti var. Hindis- tanın her köşesini birkaç gün içinde de- lik deşik etmeğe kadir olan bu dünya kuvveti karşısında bu halk aczinin bu tarzda muzaffer oluşu, madenin hayat üzerinde tam bir hâkimiyetle hâkim ol duğu iddiasında bulunanları hayli müş- küle soksa haklıdır. Gandi madde olarak hiçbir şey, fakat ruh olarak pek büyük bir şeydir: Hindli kitlelerinin bütün mahrumiyetlerini, bü- tün ıztırablarını Kendinde toplamış ölan asi bir ruh, O, iki defadır kı istediğini İn- giltereye kabul ettirdi. Halbuki, dünya ih tilâli ile insanlığı cennet hayatına kavuş- turmak iddiasında bulunmuş olanlar, son merhalede İspanyayı da kana boyadıktan we milyonlarca insana senelerce sefalet için, kendi kendime ahdettim: Bundan sonra kocam nereye, ben de oraya gi - deceğim dedim.. m a a çektirdikten sonra nihayet, gene iflâs etti. ler. Tahrib edici materyalizm ile yaşatıcı idealizm arasında göze çarpan bu tezad hakkında daha pek çok şey söyliyebiliriz. Tahrib edici materyalizm, son nümune. sile-İspanyada, halk cephesinin bu”defa da silâhları birbirlerine karşı çevirmele. ri-gibi bir haile içinde, yeni bir faslmı kaparken -yaşatıcı ve hayır verici ides- Yam, Gandinin birkaç yudum portakal yutmaya ancak kadir olan ağzile, onu u- zaktan helecanlarla takib eden dünyaya, kendi muzafferiyetini ilân ediyor. İdealizm, bu yaratıcı ve yaşatıcı kuv- vet, işte budur, Yani, İsmet İnönünün, Türk gençliğine telkin ettiği idealizm! Muhittin Birgen İSTER Dün çıkan gazeteler: « İSTER o İşi görmüş ve en İyi zamânmda elime almıştır. Fakat bu adamın arkasından yükselen ses alkış değil, kin ve hased- Kr INAN, «— Beyoğlunda bir evde eroln yapan üç kişinin suç Gs- tünde yakalandıklarını; yazıyorlardı. Bu haber, eğer yanıl muyorsak bu sy içinde çıkmış olan bu şekildeki haberlerin yapma' insanı ser- tam hakkıdır, zira s Kara gözlük. 8s Kin ve hased kara camlı bir gözlüğe benzer, insanı görü; snlamaktan meneder, terakki ve tefeyyüzüne mâni olur, teh- likeli bir silâhtır. İnsan başkasının muvaffakiyeti arkasından İferyada sarfedeceği zaman zarfında yüzlerce yeni fırsatı ka- çırdığını unutmamalıdır. Hergün bir fıkra Söze o başlasın — Birçok kadın bir arada oturmuş konuşuyorlardı, bir erkek girdi. Bir söz söyledi. Bütün Kadınlar sustular ve bir daha konuşmadılar. — Buna imkân yok. — Niçin olmasın, öyle bir söz söy- lemişti ki, kadınlardan hiç biri ağzımı açmaya cesaret edemedi, | — Ne söylemişti? — İçinizde en çirkin kimse söze © başlasın! demişti. i Ne vd Nadir olarak Doğuran köpek Bu dişi köpek pek nadir olarak İyavurlar, 1937 se jsesindenberi Ode İ siiileleğ bakan baytarların kara- rile doğurmasına müsaade eğilme. mektedir. Yavru. se olduğu takdir. de, her birisi 700 İngiliz lirasına sa- tılacaktır, İngiliz kadınları kocalarının kazonçlarını bilmezler! Londrada neşredilen bir istatistiğe gö re, İngiliz kadınlarının yarısı kocaları. nin aylık kâzânçlarının kaç lira olduğu. nu bilmemektedirler. Bunun üzerine ka- dın klüpleri harekete geçerek, bundan böyle evin mutlak hâkimi sayılan zevce- lerin. kocalarının ellerinde bulünân pa- raları almalarına ve onları mukeyyed bir harçlığa bağlamalarına karar vermiş. lerdir, 600 kadın tarafından evlenme teklifi alan erkek Londrada televizyon omemurlarından 36 yaşlarında Bor izminde bir İngiliz de- likanlısma 600 kadm evlenme isteğile müracaat etmiştir. Delikanlı haftada 12 Ura kazanmamna rağmen, hiç birile ev- lenmek taraftarı değilâ'r. Zira bunların hepsinin «boyalı kadınlar» olduğunu söy. Jemekle ve:"«Benim aradığım süslü kadın değil, şöyle zarif, sade, herkesin hürme- tini kazanmış, evine bağlı olmasını bilen bir genç kızdır!» demektedir. İSTER 3 üncüst, bir yıl içinde çıkmış olanların da hiç mübalâğasız 36 ncısıdır, INAN, İSTER | isım izah edecektir. Bu vaziyette eroin yapanlara verdiğimiz cezanın ayni mes- leğe girmek istiyen diğerlerini korkutmaya kâfi geldiğine; “| İngilterenin 3,5 yaşındaki Berberi Bu çocuk İngilterenin en genç berbe- İridir. Üç buçuk yaşındadır. Babasının dükkânında çalışmakta ve müşterilerini fevkalâde bir surette memnun etmekle- dir, Resimlerde yumurcağı çalışırken gö- Tüyorsunuz. “ Kilisede herkes uyuyabilir, fakat..., İngilterede Gastle şehrinin, başpapazı beyanatta bulunarak şunları söylemiştir: «Pazar günleri kiliseye gelenler, vâz verilir veya Ayini ruhani yapılırken iste. «| dikleri takdirde mışıl mmşıl uyuyabilir. ler. Fakat bir şartla. o da, merasim bit- İtikten sonra kilise veznesine bir İngiliz lirası yatırmakdırlar.» Karısını döven bir İngilize verilen ceza Karısına rahat vüzü (göstermediği, mütemadiyen dövmeğe kalkıştığı için mahkemeye verilen bir İngilize, mah - keme tarafından #karısile bir sene ko” nuşmamak» cezası (verilmiştir. Reis kendisine: — Eğer konuşur, veya karını yeni” den taciz edecek olursan, ocezanı iki misline çıkararak seni hapse gönderi - rim...» demiştir. Ayniştaun'in yeni bir buluşu Yahudi profesör Ayniştayn, cazibei arzın sebeb ve İlletlerinin esrarını çö- zen bir bull çaresi bulduğunu iddia et- mektedir Ayniştay'a göre, bu keşif, bütün kâi- natın teşekkülünü, madde muamma - İNANMA! NANMA! Sözün kısası Çeklerin mukadderatı Önünde E Talu âdiselerden ibret almağa mış bulunan bir vatandaş alışe Türklüğile gurur duymağa, Türk o'du- ğundan dolayı hümdetmeğe, bilhassa san zamanlarda, sık sık vesile bulur, İşle, gene kaç gündür bedbaht Çeki milletinin elem verici seraticamını ga7€“ telerde, radyoda dikkat ve alâka ile takib ediyoruz. Birkaç milyönluk”bir kütle. yüz bin« lerce mürabba kilometrelik bir ülke, göz açıp kapayıncaya kadar yok oluverdi. Çekler Umumi Harbin fecayinden en az müteessir olmuş, zengin, münevver ve mücehhez bir milleti. İstiklöllerini pahal: satmak için her türlü esbab ve veseite malik bulunuyorlardı. Cermen 8i İindirinin yaman tazyikine Wisbütün kars şa koymak mümkün o akla berâber vatan mefhumunun kuğsiyetini takdir etmiş herhangi bir millete yakışan mu- kavemeti pekâlâ gösterebilirler, mukad» derata böyle zelilâne bir tevekkülle do- dil; zorla ve şerefle boyun eğebilirlerdi. Mağlübiyet ve istilâ bizim de bâşımız« dan çok geçmiştir. Bir zamanlar bu Çeki sınırlarma dayanan yurdumuzun parça. landığına ve gittikçe daraldığına biz de; şahid olduk. Fakat, bakın tarihe! En bit kin, en zebun zamanlarımızda bile, kur« taramıyacağımızı pek iyi bildiğimiz hal. de, topraklarımızın het bir avucuna bin» lerle, yüz binlerle şehid verdik. Hiçbir zaman, düşman, sel gibi kan dökmeden, bizden bir karış yer koparamamıştır! Beşeriyet tarihinde bize ayrılmış olar fasıl da bunun için zinde.. bunun için © bedidir! Milletinin elim akıbetini kablelvuku bir duygu ile önceden kestiren Çek şalri, tanzim ettiği milif marşın güftesine: «Va. tanım nerede?.» sunlile başlamış Bu marşı, Çek milleti, bundan sonra mahşes re kadar, bir hicran avazesi gibi tekrar edip, dövünsün! Fransızca Lö Jurnal'ın son nüskaların« dan birinde okudum: İstilâ ordusunun Prag şehrine girdiği gün, ahali meydan. larda toplanarak hep bir ağızdan bü mr şı söylemiş, ve sonra da marş bi hıçkıra hıçkıra ağlamışlar... Bunu okuduğum vakit, önce müteessip oldum, Vatansız kalmak tehlikesini, he- nüz yakın bir mazide, ben de görmüş acısını ben de tatmıştım. Sonra, yurdunu düşman eline teslir edön Endelüs hükümdarı Abdullahüssa Bir'in annesinin bu hâdiseyi mütcakıb, oğluna” hitaben ağzından çıkan çu zehiz gibi sözleri hatırladım: — Erkek gibi müdafaa edemediğin ves tanına, şimdi kadın gibi af Ey Ulu 'Tanrım!, Beni Türk yarattığın, bana bü zilleti ve bu hüsranı gösterme. diğin, göstermiyeceğin için, sanâ bin hamdü sena olsun! De Profesör Limpanın ailesine 11 bin lira verilecek Üç gün evvel vefat eden Üniversite Tıb Fakültesi Profesörlerinden Lim * panın-ailesine yardım edilmek. üzere, merhum profesör le Üniversite ara * sında mevcud irükavele ahkâmı mu » cibince 11,000 Fra verileceği alâka « darldr tarafından söylenmektedir. Ve- ziyet, Maarif Vekâletinin vereceği kar Tara göre halledilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: