6 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

6 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Dört kıza Kız Sadiye Sadiye, Benden kaçtın, ne diye?. Gel haydi buluşalım Seninle Perşembeye, Kız Neriman Neriman, Bu halin ne de yaman.. Benimkini hiç sorma, Vallah billâh çok duman. Kız Sabahat Sabahat, Yaşarken rahat rahat; Karşıma çıktın neden Kalmadı bende takat.. Kız Nerime Nerime, Gel de benim yerime; Bir parçacık akil ver Kadın, berbere girdi: Şu serseri serime; — Saçlarımı ondüle yaptıracağım! Dedi ve berberin iskemlesine oturunca nasıl saç istediğini anlattı: — Yalnız üç dalga olacak. Sebebini de söyledi: — Üç dnlgalı bir radyo aldık ta. saç larım da ona uygun olsun! * Biraz yavas Radyo çalıyordu. Çocuk yaramazlık etti, Babası hiddetlendi. Çocuğu yakala- | dı; tokatlamaya başladı. Çocuk bağırdı: — Biraz yavaş baba, tokatların sesin- den konu komşu radyonun sesini duya- muıyacaklar, Ki* * Mes eği Mübalâğacı, doğan çocuğunu tescil et. tirmek için nüfus dalresne girdi. — Bir çöcuğüm doğdu. Dedi, memur mübalâğacıyı yakında tanıyordu, sordu: — Mesleği nedir? * Ehemmiveti vok Genç kız, genç erkeğe sordü: — Beni babamdan istediniz mi? — Telefonla konuştuk, Kızınızla evlen- mek istiyorum, dedim, o da hayhay; o Tur, cevabını verdi ve sonra; size kim ol. | duğumu söyliyeyim; dedim. Bunun &-| hemmiyeti yok. dedi. Telefonu kapadı. * — Bayan, ayakkablarının boyaynca» örm amma, ayakkablarınız nerede?.. Şey gliba şey Gözler kara kara, Yaktı beni maskara | Hâkim kararım verdi: ( Hoş Sözler : Av hikâyesi Budala anlatıyordu: — Bugün ava çıkmıştım. Büyük bir kaza geçirdim. Bir başka avcının attığı hir kurşun tam kulağımın yanından geç- ti, Bir kârış sağda durmuş olsaydım, tam alnımın ortasına isabet edecekti ve bu fakşam karşınızda bunu siziere anlatan I bir ölüden başka bir şey olmuyacaktı. | a, Palayı Evlendikleri gece kocasını dövüp, ko- Junu kıran kadının cürmü sabit olmuştu. — Bir ay hspse mahkümsunuz. Kadın mütcessirdi: u bay hâkim, dedi, büreyı- Sadaka Kadın dilencinin avucuna para koydu. Dilenci paraya baktı. — Bayan, dedi, bu bir kuruş, bir ku- ruş daha verin, komşularınız pencereler- den bakıyorlar. Bana bir kuruştan fazla | vermeeiğinizi görürlerse hakkınızda de- dikodu yaparlar, * Fatı“ları kırılacak — Dişimi çektirmeye İstanbula geldim. Dedi. Merak ettiler: — Sizin kasabada hiç dişçi yok mu? — Var, hem iki tane. — Neye onlardan birine çektirmedin de İstanbula kadar geldin! Birinden birine çektirsem ötekinin hatırı kırılacaktı, Bu yüzden İstanbula geldim, Burada çektiririm, * Büyük hata Operatör arkadaşına söyledi: — Dünkü yaptığım ameliyatta büyük bir hatam oldu. İ Arkadaşı merak etti: — Ne o, hastanın Karnında bir şey filân mi unustun? — Daha mühim bir şey, adamı zengin zannetlim; ameliyat parasım peşin iste- medim, Ameliyatı yaptıktan sonra öğ- İrendim, meğer meteliksizin biriymiş! Söz vermişti gelmedi, Demişti ilkbahara. Temaşa vergisi — Karınızı sokak ortasında dövdüğü. nüz 'çin beş lira yirmi beş kuruş ceza| göreceksiniz. — Beş lirasını anladım amma, yirmi| beş kuruşu ne oluyor.. temaşa vergisini de benden mi alacaksınız? x Soruyorum Kilçik bir çocuk, kendine tarif edi - len kapıyı çaldı. Kapı açıldı. Kapıyı a çan yaşlı bir kadınd. o Küçük çocuk sordu: | Demişti ilkbahara, Buluşuruz seninle, Gücenme yoğa vara, Dile benden sen dile, Diledim, ne diledim?.. Söyledim, ne söyledim?.. O anda ben buluttam, — Siz kocakarı mısınız? Ne söyledim unuttam. Yaslı kadın kaşlarını çattı; — Bu ne sual? — Elimde bir demet çiçek var va. onu bana bir bay verdi. Bu evi göster- di, oraya götür, dedi. Amma kocakarı kanıy: açacak olursa sakın ona vermi- yesin, diye de tenbih etti. Ben kocaka- niyı tanımadığım için soruyorum. Şey galiba, şey dem'stim; Ben, onu çok sevmiştim.. Ha şimdi hatırladım. Dünyanın bir asır evvelki sakinleri — Hepsini anladık amma bunu anlıya- madık; acaba nedir kil.. | İzmitte | birden sahneye ya giden bir kimseye: — İzmit Halkevinin temsil kolu on iki- si kız, on dördü erkek olmak üzere yirmi altı genci birden sahneye çıkarabilir! Desem, imkân yok inanmaz. Desem ki: — Bunlar güzel bir dekor içinde mun- tazam kostümlerle operet oynarlar. Bana verecekleri cevab şu olur: — Sen bizde tiyatronun ne olduğunu, tiyatroya kuvvetli eleman değil, en ba- sit bir figüran bulmanın güçlüğünü bil seydin böyle bir yalan söylemezdin! Fakat bu yalan geğil, bir hakikat. Yu- karıya koyduğum fotografı, gağetemiz'n İzmit muhabiri gönderdi, fotograf Ye- İdekçi operetini oyniyan İzmit Halkevi| temsil kolunun genç san'atkârlarını bir arada gösteriyor. Muhabirimizin san'at- kârlar ve temsil hakkında izahat veren mektubu da şudur: «İzmit Halkevi temsil kolu Parti Ge- nel Sekreterliğinin vaki olan daveti ü- zerine Ankar, ve Eskişehire giderek üç temsil vermiştir. Aşkım manası piyesi ile Yedekçi ope- reti büyük bir muvaffakiyetle temsil €- İzmitli gençler, Ankara ve Eskişehir halkı ve büyükleri tarafından alâka . ve sevgi ile karşılanmışlardır. Ankarada oynanan «Yedekçis o opere- tinde çök muvaffak olan İzmit Halkevi temsil heyeti halk tarafından uzun uzun alkışlanmıştır. Bilhassa Süreyya Şener, Ayşe Sel, Mediha Kurday, Muazzez Ca- Biroğlu, Nedim Erk, Avni Duysak, Fev- Zye Turgud Baykal bu eserde büyük muvaffakiyet göstermişlerdir. Gençler şehrimize dönmüşler ve mera- simle karşılanmışlardır. Yukarıdaki resim «Yedekçiz de rol a- lan gençleri göstermektedir.» * On kisi kız olan yirmi altı genci bir İnanılmaz bir hakikat Koskoca İstanbulda artist değil, figüran bulunamıyor | diye Şehir Tiyatrosu operet kısmı yıkılıyor ve küçücük on ikisi kız olmak üzere yirmi altı genci İzmitli gençler «Yedekçi> operetinde ; çıkarıyorlar . Şehir tiyatrosu Belediyeye geçtikiei sonra beynelmilel şöhreti olan çök gü eserleri güzel dekorlar içinde bize sew rettirdi. Fakat bu arada bir operet yoks suzluğu sezliyordu. zi Bir şehir opereti, Şehir operesına Açik. lacak kapı olabilirdi. Bu kapı da açıldı, fakat açılmasile kapanması arası pek sürdü ve kapandığı zaman fleri sürdü leri sebeb operet için eleman bulunan man idi. — Değil sesi olan artist, sahnede görür necek figüran bile yok! ğ İşte kowkoca İstanbulda bir tek fiğ ran bulunmuyor diye kurulmuş bir mü. essese yıkılıyor ve İst a nisbetle çok küçük olan İzmitte yirmi altı genci bir den sahneye çıkarıyorlar ve opere oys natıyorlar. > Bunu gördükten sonra İstanbul Şehir. Tiyatrosu Operet kısmının kâfi artist ve figüran bulunamaması yüzünden o kâpas. nıldığına bir türlü inanacağım geliyor. İş İsmet Halâsi Yugoslavyalı talebeler dün şehrimiz! tetkik gezintileri yaptılar İki gündenberi şehrimizde bulunan goslavya güzel san'atlar akademisi mi $ mari şubesi talebeleri, dün şehrimizdi tetkik gezintilerine devam etmişlerdir. Misafir talebeler, dün sabah, Ayasof «© ya, Sultanahmed, Hipodrom, Yı sarayını ve Kapalı çarşıyı gezmişler vet bilâhare belediye lokantasında İstan Üniversitesi tarafından verilen yemek yafetini müteakıb saat 15 de köp! kalkan vapurla Boğaziçine gitmişlerdir. Yugoslav misafirlerimiz, program mi cibince bu sabah saat dokuz buçukta G zel San'atlar Akademisini ve askeri mülki müzeleri ziyaret edeceklerdir. Saat 13,5 ta Akademi tarafından bele araya toplamak ve onlara bir operet oy. natmak İzmitte mümkün oluyor. Buna karşılık biz İstanbulda (geniş kadrolu, paralı, tahsisatlı bir Şehir Tiyatrosunun operet kısmını bir tek kadın san'atkârın eksilmesi yüzünden kapıyoruz. İzmitin, İstanbulun nüfuslarını iki şehrin vazi yetlerini düşününce İzmittek; varlık bi- 7i ne kadar sevindiriyorsa, İstanbuldaki yokluk ta-o kadar müteessir ediyor, Bu sütunlarda birkaç kere temas etti- gim bir noktaya bir kere daha temas e- deceğim. İyi veya kötü (bu elheti izaba lüzum görmüyorum, çünkü kötü de bir esastır ve kötü iyi idare edilirse iyileşir) İstan- bulda meşrutiyeti müteakıb, hattâ meş- rutiyelten evvel de birçok tiyatro teşek- külleri vardı, Dram oynanırdı, vodvil oy- nanırdı, operet oynanırdı. tuldat oyns- , İmirdi, ve bunlar devirlerine göre muvaf- fak olmuşlardı. Fakst seneden seneye İ- yileşecekken seneden seneve geri gidi di. Tiyatrolar kapatıldı ve nihayet kala kala bir Darülbedayie kaldık. Çok şikür ki o, bir Şehir tiyatrosa halimde Beledi- yeye geçti ve kurtarıldı. Yoksa o da gide. cek, memlekette tiyatro namına hiçbir şey kalmıyacaktı. diye İokantasında şereflerine verilen zi “ği yafeti müteakıb Topkapı müzesini ziya « retle, bilâhare şehirde serbest bir gez ti yapacaklardır. N Bu akşam Galatasaray lisesinde Ü! versite tarafından bir ziyafet verilecek « tir, l ğ Tölebeye kitabları yalnız ö3retı tavsiye edecek Mekteblerde, öğretmenler (tarafından talebeye tavsiye edilen k'tab meselesin de, tedrisat müfettişlerinin müdahale et- tikleri Kültür, direktörlüğünce haber lınmuştir. Talebeye kitab tavsiye etr hususları yalnız öğretmenlere bahşed miş bir hak olduğu alâkadarlara bil miştir, RR Lr Ni Bir tramvay bir kadına çarptı. Eminönü - Bebek hattına işliyen Y vatman Ilasanın idaresinde bulunan #f8 vay arabası, evine gitmekte olsn B adlı bir kadına çarpmıştır. Bedriye, başından ağır surette yar lanmış, baygın bir halde imdadı sıhhi tomobili ile Beyoğlu hastanesine kaldırı mıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: