16 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

16 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

li Sana aid sözleri dinlemekten büyük raf, vk duyar... Senin tekrar bu ta - a geldiğin şayi olur olmaz, manas e kızlar ve kadınlar korkmaya hmm Fakat o, zerre (Okadar biz madı. Ve telâş göstermedi” Hattâ, sabah duasından sonra kızlara vâ - kel senden. bahis açarak, «Bat - dan, korkmayınız. O, düşmanları - Mizdan, bizim intikamımızı alsa, ge - siz dedi... Hattâ; (o beni tahsilâta ne "ken, yold sana rastgelmekten #niyordum. Bunu kendisine söyle - ini zaman, bana da «hiç çekinme. Ba #İ din ve mezhebden olursa olsun. ttal, Âcizlerin ve zayıfların yardım » Gndır.» diye, cevab verdi... İşte şim - 5 inaniyorum ve iman getiriyorum ki, a ana, hakik#ten, keramet sa - veli ire imiş... Manastıra avdet anlat 202, bu vak'ayı Aspasya anaya ma eğim, Ve şükran mukabelesi oi- İm; on yedi gün oruç tutaca - min veze keşişin sözleri, Battal Gazi - tir rde garib bir merak husule ge - — Sizin bu, Aspasya ananızla ko - e mümkün olur mu?, Keşiş Vâb verdi: deriz doğruca manastıra gi - — Pay, hay... l ASPASYA ANA N BATTAL GAZİ Doğanlı yaylâsında, bugün (Pişmiş e) âdı verilen bir harabe vardır Halk bu harabeyi, eski bir kalenin O enkazı #annederler, Ha'buki, bu hazin tas yi İni, vaktile (Kırk bakireler manas » farı) denilen eski bir şatodan başka bir tey değildi. Battal Gazi, manastırın kapısı önü - Ve gelince durdu. İçeri girmedi. Ma - Mastırın başrahibesi Aspasya ( anaya, İhtiyar keşişle haber gönderdi, pıcı Keşişin cevab getirmesi, uzun vi Hayatını Battal Gaziye borç- eee ihtiyar, manastırın kapılarını ine A Kadar açtıktan sonra, Battal Ga- BİNİN önünde dindarane bir hürmeti “edildi; ii Manastırımız, büyük ve emsalsiz rk 1 han anna kapılarını açmakla Dedi Battal Gazi, içeri girdi. Devrade Aş- 1. avluda serbest bırakarak ihtiyar İSİ takib etti, Avluyü geçtiler. Yarısı manastırın a Yarısı dışında kalan bir odsya Zarif irdir. Buyurun. in Ve bu bölmenin ortasında da, öde Aâvuc içi büyüklüğünde, sık 8 görünüyordu. Dişi sr keşiş, duvarın kenarındaki deliği Sandalyalardan birini alarak bu Orm yen tarafına yerleştirdi. Oraya ty (Öl için, Battal Gaziye işaret et. ğa Pusuya düşürülmek ihtimali ol - 0ağ, > Tağmen, da | P9İVASıZ görünüyordu. Sandaly da md ellerini kılıcının kabzası yamaş.. : Bezdiriy 5. İlâkaydane etrafina göz aç enine kafesin arkasında bir k: Sesİ İşlMldi, Tatlı bir ahenkle titri Yen bi seg — hir, ve bütün Azizlerin lütuf ve kere- Aspasya İki sini ana. ini Pamizin emektar. hâdimi kesiş Pavlonun bu sualden memnun olarsk ce ©r. Oda kapısının tam karşısındar! Oymalı tahta bir bölme bulunu - , Battal Gazi, son dere” Ben.. Cenabıhakkın . İsatlmesi bu manastırın baş Tahibesi olan | rihr aylık mecmuadır. 28-07 inci sayıları ân. » Mühteref misafirimize | Yar etmiştir. dolayı, teşekkür etmek is- » Bu sebeblerden biri, mamastı-' mm a a BATTAL GAZİ İhayatını kurtarmak suretile büyük bir insaniyet eseri göstermeleri., ikincisi de, manastırımızı ziyaret ederek bize oğur, şeref ve saadet getirmeleridir. Dedi, Tıpkı bir şiir okunuyormuş gibi, çok tatlı bir ahenk ve itina ile söylenen bu sözleri, Battal Gazi büyük bir memnu- niyetle dinledi. Ve sonra, zarifane bir eda ile başını kafese doğru eğerek: — Ben. Cenabıhâkkın âciz kulu. Hazreti Muhammet Mustafanın halis | ümmeti.. Seyid Gazinin oğlu, Cafer| Battal... Hakkımda, hüsnü niyet besli- yen.. ve şimdi de, muhterem huzuruna kabul eden.. bu manastırın baş rahibe- si, Aspanya anaya hürmetlerimi arz€- derim, Diye, cevab verdi. Bu sözler, kafesin arkasında, bir hay- ret (o fısıltısı Ouyandırmışı... OEğer Battal Gazi, içeriye dikkatle kulak ka bartmış olsaydı, baş rahibe Aspasya Ananın, derhal yanındaki rahibelere dönerek, şu sözleri söylediğini duys- caktı: , İ — Hayret!, Kalblere dehşet veren, herkesi korkudan tiril Ori! titreten Battal, bu nazik adam mı?. Ben, haya- | m | Bir doktorun rünlük | o notlarınan Durmuş etlerin ve bayat Balıkiarın c.hazı hazmi Üzerindeki fena tesir eri Bucukların, pas m, bayat ba - Mikların, velevki tuzlanmış bile olsa mi- de, karaciğer ve barsaklarımızda; birçok bozukluklar tevlid eder. Bu ihtilâlât bir mide bozukluğundan, hazımsızlıktan büş- yarak hakiki bir zehirlenmeye Okadar gidebilir. Şiddetli kay, gasyan, ishal, el. lerin. “ayakların soğuması, sıkıntılar ve Werlemelerle müterafik tam bir tesem- müm tablosu husule getirir. Mide ve bar- saklarında eski bir hastalık veyahud ka- tâciğerin vazifesin! kâfi derecede yapa mıyanlarda ise bu rahstesliklar daha fazla görülür. Safra yolu nezleleri, sa - İğ Bilik, barsak iltihabı bu meyanda sayı - İİ iabilir, Etlerin kasub dükkünlarında çok İğ Kalımş Olmaması ve mümkün mertebel taze olması Jâzimdır. Balıklarda ise bu lüzum daha katiyetle vardır. Çünkü ba- luk sudan çıktıktan sonra havanın de - recel harareti suya naza daba fasa olduğu için derhal balık bozulmağa Yar ve bayat balıkların o yenilmesinden mütevelild pek çok zehirlenmeler dalma | tesbit edilen, görülen vak'alardır. Taze ar ancak soğukhaya depo- larında muhafara edilebilirler. Bunun haricinde muhafazası mümkün değil - dir Gerek etlerin ve gerekse balıkların dn- tihabında biraz dikkatli ve müşkülpe — Cevab istivem O okuyacularımın posta pula yollamalarını rica ederim. Aksi tak- dirde kiehleri mukabelesiz kalabilir. İ Ani irgeme Kurumu Genel Merkez! tarafından çıkarılmakta olan (Anal adl derginin (13) inci sayısı çıkmıştır. Yurd analarının sağbk, sosyal, kültürel durum - larının inkişafına, hizmet eden bu kiymetli dergiyi çocuklara, çocuklu ana ve babaları tavsiye ederiz. | Çocuk — Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi tarafında:, çıkarılmakta olan (Çe - guk) adi: derginin (153) üncü sayısı çıkmış- «tar. Yurd yavrularının sağlık, sosyal, külü - Tel durümlarinin inkişafına hizmet eden bü İkiymetli dergiyi çocuklara, çocuklu ana ve “babalara tavsiye ederiz. | Mili Mücadelede Mardin — Ali Enver) “ Toksoy tarafından yazılan ve Mardin Hal - , kevi tarafından höşredilmiş bir kitabdır. £ .| “İçinde birçok Tesimler de vardır. : | Konya — Konya Halkevi tarafından çıka- Poliklinik — Bu aylık tib mecmuasının Nİ- san sayısı çıkmıştır. Okumacak Mektublar — Hamdi Egemen tarafından yazılmış bir eserdir. ME knk İM ak afin mnneni kl tn ap İn bindiiike. İkt: Aşkın de İTokses ve arkadaslari, 90 hi Yazan: ZIYA ŞAKIR Güzel sesli rahibe tımda bu kadar ince ve zarif bir adam görmedim. Şu halde bir daha tekrar ediyorum ki, henüz bu adamı görme - diğim halde, onun hakkında verdiğim hükümlerde, kat'iyen aldanmamışım... Acaha Battal Gazi, bu sözleri işitmiş mi idi?. Hayır... Fakat çok garibtir ki, kimbilir nasıl bir tesadüf eseri olarak, 'Türk kahraman: sözlerine şöylece de- vam etti: — Adımın dehşetinden ürkerek, kale kapılarının bile sımsıkı kapandığı bir zamanda, manastırınızın kapılarını ba- na açmanız, ne kadar vüksek bir fera- sete malik olduğunuzu gösteriyor. Söz lerinizden de, büyük bir zekâ ve dira - yet sahibi olduğunuz anlaşılıyor... Bi- zans diyarmda, sizin ayarınızda bulu- nan insanlara ve bahüsus kadınlara, ancak sar; da tesadüf edilebilir Şu ha'de, böyle bir dağ başında otur- vi İltiye in sebeblerini ba- ından, derin bir (Ah...) b. Ve bunu, uzunca bir sü- , Aspasya Ana, te- essürle Ütriyen bir sesle cevab verdi. (Arkas var) Türkiye, radyo difüzyon postaları Arkaara“*ou DANCA UZM | YAN yen, İND SX Kes, 20 Kw. ” Kw. sm. 9485 Kas PAZAR - 164/79 1230: Proğram. 1235: Müsik kestra - Şef: Necib «Kücük or Askın); 1 — Himpp - mann - Ormanda bis cüce duruyor - halk! sarkısı Üzerine variyasyorlar. 2 © Lehar « Göltergi'te operetinden potpurl. $ — Stole Viyanada ilkbahar, 15: Memleket saat âya- ru, alans ve meteorelajl haberleri, 1315: Mü- Tik (Kücük orkestra - Şef: Nesih o Aşkın) 1— 3, Sirans - Çizan Baron O “peretinden hazine vals, 3 — Lineke - Şaka sarkısı ve dansı, $ — Fiseher - Tatil günleri; 1350: İ Türk müriti, Calanlar: Cevdet Çağla, Hasan Gür, Hamdi Tokay. Okuyan: Safiye Tokay. | —......... s Baba pesreri, 2 — Udi Ahme - din - Saba şarkı: Gülzari harab eyleme 4 — Udi Ahmedin . Saba şarkı: Öyle öfeti yekta, 4 — Hasan Gür - Kanın taksimi 5 — Hamd! Tokayın - Kürdilihicazkâr şar- n #ineme e) sürme, 6 — Kar. ear - Türkü - Yar bağında üzüm var. 7 — Ovun havaları « Hasan Gür lavta (le iştirak edecektir. 1420 - 14.30: Konuma © (Kadın yesine dair.) 1730: Proğ. ram, 1735 (Pazar çayı - Pİ) 1815: Konurmn (Çrcuk saati) 1845: Müzlk (Şen oda mürlği - İbrahlm Özgür ve Ateşböcek 1915: Türk müz (Pasil heyeti.) Geld Ajans ve meteo- 4,2015: Türk müziği. Calan - Resad Erer, Ruşen Kam, Cer - Okuyanlar: Necmi Rizâ Ahskan, Radife Neydik. 1 — Numan ağanın - Beste. nisir - pesrevi. 2 — Hüsim beyin - Besteni- gir sarkı: Kaemz mecburundan. 3 — Mus . tafa İzset - Bestenizâr şarkı: Gayrıdan bul- maz. 4 —. Hafıt Yusuf - Bestenigi? (şarkı: Cok sürmedi. 5 — Rusen Kam - Kemençe taksimi. 6 — Hsc Arif - Rast sarkı: Zahiri bile bakıp, 7 — Salâhaddin Pınar - Niha - vend sarkı: HAJA yasiyor. 8 — Osman Niha- Kihaverd sarkı: Gene aşkı bana, 8 — Zeki - Kürdilihicazkâr çarkı: Bevmekde| benim. 10 — « « Kürdilihicazkir saz sema'al 21: Memleket stat Ayarı. 21: Neş'e- plâklar - R, 2110: Müzik (Riyasetielimhur Bandom - Şef: İhsan Eünçer.) 1 — Louis Pautrat - Marş. 7 — Kollar - Monte Kristo (Vala) $ — R. Wagner - Renzi operasının leri) ag Son Posta'nın tefrikası: 85 iz Baron de Tott'un hatıraları ink ia ie dalarken Bir afyon tiryakisi Afyon meraklısı birbirini müteakıb zeytin büyüklüğünde üç hap yuttu. Bu yirmi kişiyi öldürmeğe kâfi gelirdi Balkan dağlarının en yüksek zincirini| aşmamız Icab ediyordu. Dağların muhte Mf tabakalarının manzarası vaziyetin | sanki ihtiva ettikleri hazinelerin işaret lerini meydana çıkarmak ister gibi zor- akla parçalamış göründüğü kayaların geşidi her an öyle vasıflar arzediyorlardı ki etrafı daha çok merak ve alâka ile te-| maşa ve tetkik ediyorduk. Buralarda es | ki şatoların harabelerinden teşekkül et. | miş dağlar gördüm. Kırımda gördükleri. me müşabih birçok çukurlar da gözüme çarptı. Bunlar hiç şüphe yok ki Balkan. larda da birer istibdad dağından başka bir şey değildirler, Bu dağların yüksek havslisine vâsıl ©- Junca, mebzul surette bol menekşeler gördük. Kar altında kalmış olan sapları İve yaprakları hoş olduğu kadar hayret verici bir halı teşkil ediyorlardı, Yolumu. za devam ederek, Osmanlı ordusu için açı:makta olân yola geldik. Bu yeni yol İssakehö'ye doğru uzanıyordu. Yalnız bi? kaç ağacın kesilmesi suretile çizilen bu yol oradan geçecek topçu o kuvvetlerine pek az kolaylık vadediyordu. Ağaçları, amelelere kolaylık olsun diye, yerden iki | kadem yukarıdan kesmişlerdi. Yolun iki İ tarafında, sağlı sollu, vücude getirilen İtoprak yığınları yer yer tekerrür ediyor |ve hep birbirinden görülecek mesafede bulunuyordu. Ovada yolun yegâne işa- retleri bunlardan ibareli. o Kırkklisede bu yolu terkettim, Menzilde bulunmadığı İçin bana beygir aradıkları sırada, bu! menzilin idaresine memur olan Türk teahbürden dolayı beni teselli etmek istedi. Kendi yanıma çıkmamı nazikâne söyledi. Bir ağır kahve (1) pişirilmesini »ra, kahve pişinciye Ka - dar bana bir çubuk verdi. Bir kat daha ikram olmak üzere, üzerine bir parça sâ- rı hamur da yuttu. Sonra, şikâyet ede- | biledeğim noksanın kusurunu hükümete stfederek politikadan konuşmağa başla- dı. Fakat onun gevezeliğinden yoruldu. Zum için benimle beraber çubuk içmeğe onu dâvet ettim. Bununla meşgul olur da İâkırdılari biraz kesilir diye ümiâ edi. yordum. Derhal saatine baktı, parmakla» tile saydı ve bana: — Biraz müsaade ediniz, dedi. Uzamış bir boyun üzerinde eğilmiş bir baş, halinin biraz garib manzarası onun afyona müptelâ olduğu hakkında bende bir şüphe uyandırmıştı. Filhakika, cebin. den gâyet esrarlı bir tavir ile küçük bir JKutu çıkardı, Hizmetçilerden birini çağır- i mak için ellerini çırptı, ona kutuyu gös- terdi. Bu işaret üzerine derhal hem bizim için kahve, hem kendisinin çubuğu gel- di. Ondan evvel de soğuk bir büyük bar. dak sw getirilmişti. Afyon meraklısı bu manzara karşısın. | da gülümsedi, Kutuyu açtı. İçinden ko- man zeytin büyüklüğünde üç hap çı- dı. Birbirini müteakib avucuntun için bu hapları yuvarladı. Bana da takdim Red cevabı alınca, kendisine hazırla- mış olduğu saadet hissesini hayrete şa- yan bir ekidiyetle yattu. Şüphesiz ki bu miktar ofynu biz kullansak yirmi kt) $iyi öldürmeğe kâfi gelirdi. Menzil işle- | Tini görmek için icah eden zaman bana bu mes'ud tiryakinin adaleletindeki ha reketi ve sarhoşluğa takaddüm eden ha- yelât garabetlerini müşahede imkânını verdi. Rumeliye girmiştik. Cengiz prensleri. nin hasları dahiline girer girmez, Osman- İh: imparatorluğunun sair taraflarına na- zaran zengin olduğu kadar da garib bir manazra gözüme çarptı. Her tarafta mğ- tenevvi, mebzul ve ifinalı mahsulât var. wvertürü. 4 — A. Rouasel - «Ormanp selfo- nisinin 8 öncü parçası, 5 — W. Ketelbey - Bir Çin mabedinin bahçesinde fantezi, 23: Anadolu ajansı (Spor servisi.) 2210: Mizik (Cazband « PL) 2245 . 23: Son ajans haber- leri ve yarınki proğram. senselsesemeinemeseniseniznenazonpaküakmsüsemanmasammitnmnana Bon Posta Matbaası Neşriyat Müdürü: Selim Ragıp Emeş $. Rap EMEÇ SAHİPİZAk 4 p,, UŞAKLIGIY dı. Köşkler, güzel mevkide bahçeler, bir çok köyler görü rdu. Köylerin her yerinde sinyorun şatomı ve tarlaları farkolunuyordu. Tarlalar düz yerleri kap- ladıktan başka tepelerin üzerine okadar yükselerek Avrupa zevkine uygun bir he- (1) Kahvenin için “Türi- lerin kullandıkları bir tâbir. Türklerin ha- fif kahveyi sevdikleri gayet yanlış bir fikir dir. Bazı Avrupalılara hafif kahve #pirmiş- letse bu onlara frram etmeğe ehemmiyet verilmemiş olduğunu gösterir, hakki iplida teferrüat kabilinden Tercüme eden: Hüssyin Cahid Yalçın yeti mecmua arzediyorlardı. En ufak te« ferrüat bile hayretimi arlırıyordu. Saray şehri ve Kamın sarayı gözümün zün önünde bulunuyordu. Binaların cep« hesini temudi ettiren büyük bir caddeden geçerek buraya vâsıl olduk. Oradan so ra yol şehri şetodan tefrik eden düzlüğü gidiyordu. Bir dairenin kuturları istika metinde ayrılan müteaddid yollar tarla Jar arasından ovaya uzanıyor ve bir yık dız teşkil ediyorlardı. Bunun ilk parçası merkezi vücude getirmişti. İkinciye ve sıl olmak için buradan geçtik ve atları mızdan indik. İ Beni iptida yandaki binalardan birim de silâhtarın nezdine götürdüler. Bu 2m bit bir müddet istirahat etmeme müsam de ettikten ve kahve ikram ettikten soru Tâ muvasalatımdan efendisini haberdai etmeğe gitti. Biraz sonra avde; ederel beni huzurs götürdü. Devlet Guerayıl oturduğu münferid dairenin önünde bii merasim avlusu vardı. Etrafında birçol mukarribler bulunan Devle; Gueray ifa sile mükellef olduğu zor vazifeden ziya de tahta çıktığından dolayı bırakmağı mecbur olduğu yeni sakal ile meşgul gö rünüyordu. Bu prens ile uzun bir mülâ kat neticesinde kanaat getirdim k; henüt pek gençti, ihtimal ki karakteri zayıftı Amcası Krim Güerayın izlerini takib eti meğe cesaret edemiyecekti ve bütün e meli sadrazamâ sadık kalmağa inhisa ediyordu. Yeni Kam'ın yanından pek geç ayrıldı. dım için yoluma devam etmeyi aklıma getiremezdim, Geceyi sarayda geçirmem için vukubulan daveti kabul ettim, Benj ağırlamağa memur olan silâhtarın pek nazik gördüğüm şeyler hakkında sora. bildiğim suallere cevab verecek kadar okumuş bir adam olması da daveti mem« nuniyetle kabul etmeme sebeb olmuştu, Has olarak Cengin Han ailesine verilmiş olan bu vilâyetin bir takım parçalara ay. rıldığını, sahibleri elinde irsi olarak bu. lunduğunu, Babrâliden müstakil kaldığı. mı, buraya iltica edenlerin geri alınama dığını silâhtar bana söyledi. Bu iltlea iken sonra gayet mühim bir mahiyet iktisab etmişti. Osmanlı imparatorluğu dahilin. de hiçbir şerir yoktur ki kendisine ma. suniyet temin edecek sultanın gönlünü edecek bir mala sahib ise buraya gelipte Ütica hakkından istifade etmesin. Pek #ık sık zuhür eden ve mukabili Peşin sus rette tahsil edilen bu nimetten başka ö- Şür, şahsi vergi vesair rüsumlar da var- AG MİTİPZ RI) SiNiR AĞRILARI BAYGINLIK — ÇARPINTI. VE bala İT EA İNİ LA AZI Yİ li. DOYÇE ORİENT BANK Dresdner Bank Şubesi Merkezi: Berlin Türkiye şubeleri; Galata - İstanbul - İzmir Deposu: İst. Tütün Gümrüğü X Her türlü banka işi k

Bu sayıdan diğer sayfalar: