16 Nisan 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

16 Nisan 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Nisan Sünusilerin b ,, Sünüstler, Afrikanın şimaline yakın XLibi) sahrasında oturan yeni ve münev- Ver bir nesildir. Bunların çok şayanı dik- pi lan terbiyeyi, İçtimei ve siyasi ha « mi ni bütün İnceliklerile bir maka - hi mak mümkün değildir. Onun ha İZ bu makalemizde, Afrikanın en e pir ©n esaslı bir unsurunu teşkil e- Sünusilerin umum! hayatları üzerine aşbakışı bir göz gezdirmekle iktifa e - veğiz, (Sünastlik), bir tarikattır. Bu tarikatı ; (Seyyid Ali bin Sünusi) isminde bir eri etmiştir. vu zat (1202-11; i i pa (1202-1787 senesinde), Cezayirde egârem) kasabası ÖL fik ala âsabâsınel, Sinde biti sil gi ; la dünyaya gel ini, âyni kasabanın medrese « irdikten sonra, daha yüksek tah- ek için (Fas. Mir'akoş) ek a şehrine > Şehrin en yüksek ülemasına uzun m talebelik etti. Ayni zamanda, o z- ia $n nüfuzlu tarikat şeyhlerinden, ola, arabi yül dekâvi) den inabe a « ) tarikine girdi. i bin Sönüsinin Seyniy hitte Al yü. allesi, esasen (ri. seyyidlerindendi. Bütün o mu - rkesin hürmetini celbetmişlerdi. » Sünusinin, şimdi yüksek bir ilim ai sonra da Şözili tari. sek bir meğirsiariyel Mazi? Bı” Bu zat cevval bir zekâya ve çek yük. ni siyâsi bir kabiliyete malikti Afrika rının cehalet yüzünden v.2a4 m öğnük p< salet yüzünden yezadıkla. islâm, Yat Börüyordu, Me Avrupalı m, günün birl nde, bu isli e Surunun bütün v e, islâm un, rlıklarını çiğneyip ge - Şeceklerini tahmin ediyordu... Büna çi - ae islâmları arasında münevver Bis € yaratmayı, ancak ilim ve irf, me sinde, Avrupalı istilâcılara karşi evi düşündü. bunun tatbiki için d İbillere girişti, sa iğ böyle bir fikri kabul ve hazmet. deldi saa) değildi. Ayni zamanda, ken. © Sü mühim işde halka emniyet ve edemiyecek kadar gençti, , Seyyid Ali bin Sünuşt, esinde, Merakiş şehrini ter- kN yürüye, Cezayi ilusgarbı Eeçti, Her la hali Ba, niyet ve le a , Pa Yerlerde, işti fm <den Valzler Gi ler verdi. Fakat bu vaizlere Yüpeğı in hissiyatında bir değişiklik i, Daş n olmadığına kanaat getir. ii rus dan bir gemiye binerek geld Mısırdan da, Hicsza » A Sâzili tarikati şeyhlerinden, e yen dör) ile birleşti, Bu zat, o ek 5 şeyi, <<de bulunan Şizili tekke - dâ Misipe Orad, hin, iht in taş 8iin, âh ülemasının ders - mülarına devama başladı. a taid zekâsı, bir kat daha par- za 9 muhitte de bir mümtaziyet 8 ve a ala toplantıl, mü, AN bin Sünusl orada bu - rkânile müridleri kamına geçirildi, bi olan AV bin Sü, le temaslarını ari- isler üzerinde bun- ve milnakaşalara eke Ülemas ; Üktek dini bah Mübahaselere VE barladı, © öle evlâg ması, b Eri ui zeki ve cerbezeli Af- Di çekemediler, Âdeta, kendi bir tehlike telâkki dilgir ödetek bir takım Biriştiler, si, artık or; N »da barınamı - ri © ladı. Birkaç sadık müridi ile aya avdete mecbur kaldı. a defa, ph; istiyanların ve Av - siri altında bulunan ayir, Tun i i Türklerle si E'bi yerlere gitmedi, Bali ista Pap ç, “tlâciların te, Ahahişi nr reçmeden, Ahmed bin İd -| lizac etmis va Og - ve Afrikayı | E Afrika manlı imparatorluğuna olun samimi râ- bıtasını kaybeylememiş olan Bingaai ba- valisinde yerleşmiye karar verdi. yetini iğyıkile tetkik ettikten sonra, der- hal plânmı hazırladı. Sadık mürdlerin- den (Şeyh İsavi) yi bir arzuhal ile İstan- bula yolladı. İsavi bu arzuhalı - o vaktin padişshi o- lan - Sultan Mecide takdim etti. Bu ar. zuhalde, Ali bin Sünusi bütün düşünce - leyini izdh etmiş; (Bingazi) civarında, münasib mahallerde (zâviye) ler tesis e- derek halkın ilim ve irfan nurundan İs - tifadesine çalışacağından bahsederek bu hususa müsaade taleb eylemişti. Ali bin Sürüsiye bu yolda bir de ferman gönderdi. Al bin Sünusf, bu fermanı alır almaz, birdenbire hâlk arasına girmek istemedi. Bilâkis (Cebeli Akdar) a çekildi. Burası, (Derne) limanının dağlık tepeleri arka: | Büyük Harbdeki son Sünust şeyhi Ahmed sında, en saf kabilelerin ikamet citiği yer- (di. Orada, (Bayda) mevkiinde, ilk zâvi - ye (1) sini tesis etti. Halk buna (Beyaz Zâviye) ünvanını verdi. Şâzili tariki, Trablus ve Bingazi halkı arasında meçlrul değildi. Hattâ, bir hayli münteşirdi. Fakat, o muhitte teceddüd ve inkilâb yapmıya karar veren Ali bin Sümusi, bu tarikte bazı tadilât vücude getirdi: Eski tarika, âdeta yeni bir sistem verdi, Tarikin esası, (ilim) e day anıyordu. 'Ta- rikin sâlikleri, okumuya veyahud evlâd » İarını. Okutmıya mecburdu. Zâviye, â- deta bir mekteb vazifesi ifa ediyordu. Halk, evvelâ bu hareketin manasını an- lâmamıştı. Fakat, Ali bin Sünusinin vaiz. lerine devam edenler, yavaş yavaş yük- sek bir maksad karşısında bulunduklarını idrake başlamışlardı. (Sünusi tariki) az zaman zarfında mey- uyandı — O civarda gezdi, dolaştı. Halkın zihni-; Sultan Mecid, bu talebi kabul etti. Ve! SON POSTa İtalyanlara karşı isyan ettikleri bildirildi SÜNUSİLER ütün gayeleri Avrupalı istilâcıların kuvvet ve nüfuzunu kırmak, islâm yurdlarını korumak rmaktır ve devesi cudiyetini göstermiş ve birdenbire inki - şaf eylemişti. Ali bin Sünusiye de (Şeyh Sünusi) ünvanı verildi. Şeyh Sünusi, elindeki fermana istinad ederek, (Cağbub) vahasında da bir zâ İ ye açtı. Bu mıntakada, birbirlerine düş man olsn kabileler vardı. Yeni tarikatin müessisi, her şeyden ev- vel, bu kabillerin reislerini topladı. Onlara verdiği müessir vaizlerle, düşmanları bir. birlerile barıştırdı. Muhite birdenbire bir sükünet geldi, Bu da, kanlı mücadeleler. den bikip usanmış olan halk arasında bü- yük bir memnuniyet uyandırdı. Artık Şeyh Sün Şalıyordu. in zaviyesi, dolup yenin bulunduğu bir mektebe benziyordu. insanlar lerine açılan ilim ve ii fan yolunda ilerliyordu. Şeyh Sünusi, büyük maksadının teme lini kurmaktan mütevellid bir sevinç için İde, yetmiş iki yaşına kadar yaşadıktan sonra, büyük bir vicdan rshatı içinde velat etti, (1859-1276) yerine oğlu (Sey- İyid Mehmed Mehdi) geçti. Babasının feyzi ile yetişmiş olan Meh- di, ayni nurlu izi takib etti, İlmin, daha ziyade kökleşmesine ehemmiyet verdi. Mısırdan, Hicazdan, İraktan birçok kitab- Tar getirtti. Çöl ortasında, bir umumi kü. | | tüphane vücude getirdi. Bü zat, gayet şen, tatlı dilli ve son de- Tece misafirperverdi. Sahraya gidip ge - len kervanların yolcularına izzetü ik- ram ediyor; onların üzerinde tesir Yapa- rak birçok dostlar kazanıyordu. Ayni za. manda, Sünusi tarikatinin intişarı için her tarafa müridler gönderiyorrdu. Sünusilik, az zaman zarfında akıllara hayret verecek derecede her farafa ya - yıldı. Hattâ, Osmanlı hükümeti bile, va. ziyeti endişeli nazarlarla takibe başladı. Bingazideki, askeri kuvveti arttırıldı. Hat tâ, bir baskından korkularak şehrin etra- fına yeni istihkâmlür yapıldı: 'Halbuki, (Mehdi), her türlü ihtirastan uzak yaşıyordu. Bilâkis, o muhitte emni- yet ve asayişi bir kat daha kuvvetlendi - rerek, hükümete büyük yardımı doku - nuyordu. Ayni zamanda, zaviyelerin adedleri de çoğalıyordu. Okuyup yazanların miktarı ker gün artıyordu. Halkın fikri böylece, kâfi derecede açıldıktan sonra, ar' yasi maksadın telkinine girişilmişti. da, Avrupalı istilâcılara karşı ahaliyi ikaz etmek, icab ederse, bir müdafaa kuvveti vücude getirmekten fbaretli, İtalyanların Trablusgarbı istilâya pek iştihalı olduklarını hisseden Sultan Ha- mid, o mıntakada esaslı bir müdafaa kuv- veti vücude getirmiş, battâ yerli ahali - den mürekkeb olmak üzere (Kuloğlu) na- mı altında (Hemidiye alayları) tesis ey- lemişti. Bu alayları te i silerin de ayn! maksada bâdim oldukla - rın öğrenir, öğrenmez, yaverlerinde Şam h mirilay Sadık Beyi - bir çok hediye . lerle - Şeyh Sünusiye gönderdi. Baban Sultan Mecidin fermanını teyid etmekle ” (Devamı 10 uncu sayfada) -İyakti Sayfa 7 Yüksek tahsil gören genç kızlarımız “ Son Posta, ya cevab veriyorlar: Kadının yeri evde mi, iş hayatında mıdır? “ Tahsil iş kadınına olduğu kadar ev kâdınınada lâzımdır. Bizde kadının yeri mutlak surette evdir! ,, Büyük Harbi mü - teakib kadın hemen bütün memleketlerde evinin dar çerçeve - &inden çikarak iş ha- yatına girdi ve bu gi- riş yirmi sene içinde umulmadık derecede inkişaf etti. Kadınlık âi daki bu bü; i bın aksülâmelleri de İ büyük oldu. Kadının ev dışında çalışması. nın faydası kadar ve belki de için muh - telif sahalarda birer ilke diye görenler, sterenler oldu. bugün hâlâ ledilmemiştir. Mü nakaşa devam ediyor. Bu münasebetle genç kızlarımız! rüşmiye ve onlara şu #uali sormıya karar verdim. — Ev mi, hayat nn?.. Ve niçin okuyor- sunuz? Bizde kadınım yeri neresidir?.. Birbirinin içinden çıkan bu üç suali bir tek kalıbın içine dökerek yüksek tahsil gören ve liselerin son sınıfında bulunan genç kızlarımıza sordum. Neticesini bilâ- hare konusmak üzere bugün Hukuk Fa- te n aldığım cevabları dercedi - yorum: © İlhan Batur (Hukuk Fakültesi son sınıf): «— Meseleyi kendi bünyemiz. yani Türk milletinin bünyesi içinde mütalea (etmek mecburiyetindeyiz. Eğer dünya (kadınlığını nazarı İtibara alırsak mersuumuz lüzumun- dan farla şümüllenir kanaatindeyim. Bizde kadının yeri muhakkak evdir, diye düşünü. iyorum. İş sahalarımız — dolup taşmamıştır. “Türk erke! i memleğetimizdeki iş & ryi key ve kemiyet bakımından dol - durmak kudretindedir. Fakat kadının ev - geki mevklini hiç bir erkeğin dolduramıya - cağı muhakkaktır. Bugün Türk cemiyetinin ev kadınına —tam. manasile— muhtaç ol - nadığını Iddia etmek gülünç olur gibi geli < or, Bürada muhtaç kelimesinden yanlış ma palar çıkmazını İstemem. Muhakkak her yer €v kadınına muhtaçdır. Fakat bizim gibi nü fus siyasetine büyük bir ehemmiy Jmilletier için bun: üzumu dah kârdir, Buraya kadar söylediklerimden ka - dının yüksek tahsilden mahrum edilmesi gi. bi bir iddiada bulundufum zannedil Bu tahsili iy kadınına Iizım olduğu kadınına da elzemdir. Sonra b zamanın ve zeminin cilyelerini mızdan çıkarmamamız icab oder.» © Meserret (Hukak Fakültesi son snf): «— Bon kadının iş sahasına çıkması ka - naatindeyim, Hemen ilâve edeyim ki, mut - lak olan yeri evdir. Fakat şimdiye kadar e- vinde mahsur kalan, — bittabi bizi kasdeği - yorum— kadının adalet kürsüsünde, devlet dalresinde, lüboratuvarda yer alması niçin garib görünsün! Kadınla erkek arasındaki fiziyolojık farklar aksini isbata asla kâfi de- ir. Kadın da çalısır, muvaffak olur, Ona vüstal bir zihniyete esir olarak, yal- pız se eve aldsin, demek o haksehk olmaz er taraftan iş Kadınının ey ka - dını olmaması icab etmez. Tam bir kadın 4. bir ana ölamaz mı? un İş sahasına gelmesile haşıl olan ve açık ifndesile Y ölçüşmeğe mecbar yeni Pakibden dir. Yalnız ka bağı oldukları mutfağa, erkeği at kanunlarının hayata da hakkı © Semin Kutbay (Hukuk Fakül .İlhtiyacı hissetmeden, zevkine, #htiranlarından mülevellid -| rebilir: Hooalık. Bu sahada gösterdiği mu - vaffakiyet şüphe yok ki inkâr edilemez. Ka- dınlar hocalık mesleğinde (çalışabilirler ve çalışmalıdırlar da... Yoksa ihtiyaç hasıl olmadan, sevk için ha- yatla, erkeklerin yanısıra çalışmalarını doğ- ru bulmuyorum. Bana, peki o halde, sen niçin Yüksek tah - sile devam ediyorsun? diye sorabilirsiniz. Size şu cevabı veririm: İdeal bir kadın ol. İmak için. Tahslisiz kadının kurduğu yuva çürük temelli bir eve benzer, Geçimsizlikle - İrin, dırıltların, hattâ kıskançlıkların yeğâ * İne sebebi kadının umumiyetle cahil olmasi- İdir. Bütün anlaşamamazlıklar, aradaki ih - tilâ? çukurları hep.bu yüzden hasıl olmak - tadır. Kadın kültürlü olursa daha İyi bir er kadını, daba iyi bir zevce, daha iyi bir ana olur. Ben zerk için, iş olsun diye oçalman hemcinslerimi ayibisdığımı saklamıyacağım. Bu hareketler memleketin ekonomik ve İÇ timai bünyesini sarsıyor.» © Semiha (Hukuk Fakültesi ikin- “İei sınıf): Buçünkü hayat şartları o kadar de - #işmiştir ki, kadın eskiye nisbetle buzün da- ha Ji olmak zorundadır; . bunun için de il görmesi mümkün olduğu misbetis kültürlü bulunması lâzımdır. Ancak bu ba - rırlık ur kaldığı zamanlara inhisar et- İmeltatr. Mecbur kalmadan kadın bu slâhını k amalıdir. Ben kadının arcak ihtiyag Karşısında çalışmasını doğru buluyorum. Bu elğfencesine, İsüsüne sarfetmek için farla paraya o lürum İ görürek, bir yere kapılanmağa çalışan ka - dın ölbetle, uğu kadar, bize de boş mez. Kadın, bence hayat meydanında erkekle boy ölcüşmeğe (kalkmaktan ziyade İonun yardımcısı olmak gayesini gütmeldir. İBu takdirde korkulan türlü neticeler de ta- İhaktrul etmemiş ölür. İ © Kadriye Erol (Hukuk Fakülte. si birine! sınıf )3 «— İki de. evde,iş de, Kadın evvelâ evinin kadınıdır. Fakat icab ederse çalışma- hıdır. Şayed kocasının, babasının, kazancı €- vi çerirmeğe yetmiyorsa, o da k: vamalı, hayıt müradelesine © mesele var: Kadın her zaman tehlikeye ma- rundur, İstikbali nihayet bir erkeğin kara » rna bağlıdır. Kocasından ayrilan bir kadı- m düşünelim, yahud esi vefat eden Sir ka - dırı ele alalım, Ne yapacak?. Kimsesi yok - sa, maas kalmamışsa, bele cocukları dn varsa, dilenecek yahud kötü bayafa mu atı - lacaktır, İlerlsini, hayatın türlü efvelerini düşünerek kadın tahsilli bulunmağa mer - burdur. Ben bu düşünce İle tahsile devam #- diyorum. Yarının bize ne gibi sürprizler ha- sırladığını nereden bilebiliriz? Maamatih şurasmi da kaydetmek isterim Ki, kadının iş hayatına abilmasile korkula - tak netleeler hüzule geldiğini veya gelece - #ini sanmıyorum. Birçok işler vardır ki, ka. dın burada erkekten (daha fazla t olabilir.» Beşiktaş parkının yeri tetkik edildi tesi birinci sınıf): «— K 1z öv kadımı olmalıdır. Fev- kalâde sarureler omüsteşna hiç bir şeklide kadın dış © hayatta rol almağa Jkalkmamalıdır. Yalnız kadın bir vazife gö - Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar dün Beşiktaşta park haline sokulacak Abbasağa mezarlığına giderek tetkik - lerde bulunmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: