12 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

12 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

s » , t 12 Mayıs SON POSTA Sayfa 9 Bugünkü Romanya Vaziveti nasıl görüyor Rumen Başvekilinin bir Fransız gazetecisine mühim beyanatı Gazeteci söylüyor: “ Başvekil bana bir Alman istilâsı takdirinde petrol kuyularını imha edip etmiyecekleri hakkındaki fikrini anlattı. Fakat Meştur dir Pransız gazetecisi sön ayla- Sn hildiseleriie doğrudan doğruya alâ- yi bam memleketlerde bir vetkik se- ö AHİ yapmaktadır. Maöaritanı dolaş- De ve ondan öonrü Romaayapa geçe- e harb vukuunda Almanyanın şid- Mbtiyap duyacağı temin edilen Petrol membalarını gezmiştir. Lo Mâ vi ed Calinesconun bana randevu ve Telte tin dahiliye nezareti gayet sıkı bir su- muhafaza edilmekte idi. Nöbetçile. N leri bir arka kapıdan içeri Zalri karşılıyanlar onu kapıdan ka- tan kata gölürüyerler, bina da- i lmasma imkân vermiyor. Bun i iz dan birkaç sene evvel ben bir baş- ık DARYa tanımıştım. Tatlı bir kaler- zari içinde yaşıyan bir Romanyal.... Za- De kadar değişmiş, * Bi eli senedenberi, Tuna memleketlerinin | derlil bunları yazmıya mezun değili Romanya sahillerinden vapv yapılan bir rezaletin ortaya çıkarıldığımı| mi, rlara petrol yükletilmesi İstilâ vukuunda petrol stoklarını imba vim Politik : karşısında yı, >eadeleleri ve meseleleri|ve önüne geçildiğini yazmışlardır. Poli-İetmek pek kolay olacaktır. Fakat kuyu- lan Mania ; vicdan, ya kendi hakiki dır. in e ettirmeğe çalışmakta. sinin de kusursuz ve Avrupanın en iyi polislerinden biri olduğu söylenilmekte. jik bi İŞİN gayet dürendiş ve ener- Yeni ayit adamı olan ral Karol 11 bunu nu esasi yapmıştır. Bu ka - Kol inin prensipleri şudur: menfaatleri karşısında aşına. tayyareler, toplar, D. C. A. mitralyözle. Jert altında doğmuş olan Demir. zlar partisi “e bunun için imdi e Romanyada krala «fh. kral, dendiği duyulmaktadır. ş Arm * tavayı, Ri linesco, kısa boylu, enerjik Candan olan kaşlı bir adamdır. Siyah saklamaktadır K HOLÜRİ sönmüş bir göz Yet dik « Koltuğunun üzerinde ga- i bir avukattır. İrade ifade ede setinin ahengi onun ik olduğunu göstermektedir. ML ri memleketin devler rej- 0 Pğimiz sırada istlifafla akla rd dediği zaman EE ZE Arasında onur hakkında fena! sıktığı beli; oluyordu, Mİ tatbikte muvaffakiyet gö Mu?.. suallerine cevab ister. memurlarından sorunluz. tü iy bir ay içinde maariftei Mia Mi ve neticede maarif sis. | diliye e bir reform Yapmıştır. Da. da oldı e büküm İkirleri terebili yo, SEnİZ onu i ha-İş dir. Ondan aşağı kalmamak için diğer na- zırlar da ayni süratle icraata girişmişler- dir. Bir tanesi yeni bir iş kanunu hazır. Jamakta, diğeri işçilerinin hayat seviye- âni arttırmağa çabalamaktadır. «Kraliyet ekipleri» vaftiz edildikten sonra vücudleri su yüzü görmiyenlere hifzıssıhha ve temizlik nedir öğretmeğe gayret olunmaktadır. | Eski dahiliye nazırı ve bugünkü baş- vekile kendi kabinesinin ve bütün nazır. larının şayanı takdir fasliyetini ve re- formlarını bildiğimi söyledim. Çünkü o Ifkırdıya memleketin bugünkü vaziyeti hakkındaki intibalarımı sormakla başla- mıştı. Ondan sonra sira bana gelince ben de kendisine yeni yapılmış olan seferber- lik hakkımda sunl sordum, — Bizim yaptığımız davete, çağırılmış, sınıflar değil, çağırdığımız insanların iki üç misli fazlası geldi. Romanyalıların na- sil bir heyecanla davetimize koştuklarını görmek hakikaten çok müessir bir levha idi, dedi. — Ya silâhlarınız! Bu sualime sitemle cevab veriyor. Çok- tanberi Fransaya sipariş edilmiş olan Ti siparişin üstüne İR ay geçtiği halde hâlâ Romanyaya teslim edilmemiş. Bu. nun neticesi ned'r? (Alman - Romanya! anlaşması Romanyaya silâh ve tayyare temin etmektedir. Biz bu anlaşmayı ya- parak Bohemya fabrikalarına yapılmış siparişlerin hepsini kolaylıkla tesellim edebildik ) Meseleyi nihayet asıl sualime intikal ettirdim. Fransa ile İngiltere Romanya. Ya garanti verdiler, Fakat bu memleket. Verde €fkâri umumiye Rumen - Alman Hicri anlaşması ile endişeve düşmekle- dir. Bu hususta tenevvür etmek istedik leri gibi ayrıca, bir muharebe vukuunda müttefiklerinin petrol kuyularının AL manların eline düşüp dâşmiyeceğini de ayrıca merâk etmektedirler, Bir gülümseme ile sözümü keserek: — Mukavemetimize inanmıyor musu. ! nuz? Diye soruyor, — Şüphesiz inaniyoruz diyorum. Fa- kat Reichte tearruza erzu bırakmamak ancak onun İzmah ettiği sebebi ortadan kaldırmakla ol kere size istihsalâtınız tam Almanyanın iyacile tevazün etmektedir. Bu Alman. arı imrendirmez mi? Evet biliyoruz. nu petrol ihti. küne nisbeten üç misline çi- Kacak, fakat onlar da petrol sahasını di. lerine geçirdikten sonra bu istihsalâtı üç uğu zaman çol Sa çok daha şe- bir eleğiyeg eri Hergün gazeteler 43 © Ya bir vilâyet merkezinde | misline çıkaracaklarını pek iyi bilirler... lar müteaddiddir ve dağımıktırlar, Fakat onları ve aletleri Almanların eline sağ- Jam bir halde bırakmak kimin menfaati- nedir? Petrol kumparıyalarının mı? On- lar 1916 da kuyuları yıktıkları, bozduk- ları için kendilerine itilâf devletleri ta- rafından zarar ve ziyan verilmiştir. Eğer istilâcılara ruyu iltifat gösterecek küçü- cük bir ekalliyet varsa onlar için de baş- vekil Calinesco: — Zaferden sonra bağlanan beni alâkadar etmez, diyor. Başvekil bana kuyular hakkındaki fi- kirlerini açıkça söylüyor. Fakat bunlari neşretmememi İstiyor. Onun için ben bu hususta işittiklerimi o neşredemiyeceğim. Fakat memleketin bir taarruz karşısında takmacağı vaziyeti büyük bir enerjile i- fade ediyor, onu aynen kendi ağzından çıktığı gibi yazıyorum; — Topraklarının tamamlığı ve hudud- larının muhafazası için, Romanya, kime karşı olursa olsun, ve mücadeleden çıka- cak neticeyi hesablamadan dövüşecektir. insanlar Fransa tahlının Varisi ordu hizmetine Girmek istiyor > vel İ Fransa tahtının meşru varis, olduğunu iddia eden Paris kontu Herr; mabeyinci- sini Parise, Cümhürreisi Lebrun'ün ne£- dine göndererek bir harb vukuunda or- duda hizmete alınmasını rica etmiştir. Şimdi Brükselde bulunan kont orduda Bunun için tabit ki bn taraf, tu arafa & > şedid olacak... ğin bulunduğu müddetçe siyasi tahrikât yap- mıyacağını bildirmiştir. Türkiyenin en mes'ud çifti yıldö izdivaclarının 50 nci nümünü kutluladılar Karı ve koca: “Elli sene içinde bir defa bile z kavga etmedik, biribirimizden hâlâ bir dakika ayrılmıya tahammül edemiyoruz ,, diyorlar Bekârlığın sultanlık olduğu rivayet| nesini biraz tenhaca bulduk. Arka ka « edilir amma, bazan izdivac müessese - sile koca bir saadet imparatorluğu ku- rulacağını isbüt edenler de bülunuyor. Bunun en cânl; bır örneğini (aşağıda bulacaksınız. Zaman zaman frenk © gazetelerinde resimler ve havadisler görürüz: İzdi - vaclarının 30 uncu, 40 ıncı hattâ 50 nci yıldönümlerini kutlulayan ihtiyarlar, dünyanın en mes'ud çifti oldukları söy lenenler, buna benzer, dünyanm bu - günkü gidiş temposuna bakarak insana alâka ve bâyret veren bir tukım fante- zi dünya hâdiseleri... | Geçen gün, Türkiyede bütün bunları #ersah fersah geçen bir hâdise oldu. İkisi de yetmişi aşkın bir karı koca izdivaclarının 50 inci o yıldönümünü kutluladılar. Yarım asırlık evlilik-... Bu bugünün bir aylık evliliğin bile te- sccüb edilecek kadar uzun sürdüğü sa- nılan entipüften birleşmeleri karşisın- da hakiki bir rekor olmakla < beraber, daha enteresan bir taraf var: ları yetmişi aşkın — elli yillek | m asırlık birleşik hayatları (imtidadımca bir defa bile kavga' etme - İmişler, bir kere bile aralarmda en u - fak bir sızıltı olmamış. Bence işin bu tarafı yarım asırlık maziden daha şet - yani dikkattir, Balaylarının peşinden sırıtıveren 2€- hir ayları, eskidikçe şiddetlenen kav - galar, gürültüler izdivac müessesesinin tabi! birer neticeleri sayılır. Röporta - Jımın mevzuunu teşkil eden izdivac ve saadet rekortmenleri nasıl oOolmuş da eli yi birbirlerini hiç kırmamışlar? Bunu İstanbul belediyesinin bu yılki i- mar plânı için lâzım olan 21 milyonu nasıl bulacağını merak ettiğiniz kadar meri niz? Dahası var: Bu yarım asırlık evliler, seneler kendilerini ne derece yıprandı- rırsa yıprandırsın, birbirlerine hâlâ hiç aşmmayan, ilk günlerdeki ölçüsüz sev- gi ile bağlılar. Birinin diğerinden ya - rım saat ayrılmağa tahammülü yok - tur ve sabahtan akşama (kadar karşı karşıya, gözgözedirler. HAlA yekdiğer- lerine bakarken nazarları birbirlerine hürmet ve muhabbet hamulelerini ta - şır. Yeşilköyde oturuyorlar. Erkek 38 şene eski Şark demiryollarında çalış - mış mütekaid bir mühendistir. Yapval- nırlar.. Kimseleri yok sanmayın! Oğul- ları ve sevimli torunları o var.. Fakat onlar birbirlerini o kadar dolduruyor- Tar ki, yalnız başlarına, odatma kendi kendilerine yaşamağı tercih ediyorlar. 'Hâlâ balayı inzivasına çekilmiş iki a - teşli sevgiliye benzerler. Dün sabahtı. Evden çıkarken bana: — Bizim ibtiyarların senei devriye- eri, geçerken tebrik etmeği unutma! dediler. Ben onları genç bilirim. İhtiyarlar denince anlayamadım. Sonra intikal ettim ki, her gün evlerinin kapısından geçerken pencere önünde karşı karşı - ye, dizdize gördüğüm ak saçlı gençler- den bahsediliyor, Onlar her faniye na- sib olmuyan bir saadet (o bareminin en Üst payeslne terfi etmişler. Bu, başka memleketlerde hâdise O addolunurdu. Üstelik bir çok da hususiyetleri buhun- duktan sonra... Bili yilm doldurduğu hatıralar için * de yaşadıkları kösklerinde ikram et - tikleri kahveyi yudumlarken bu mes - ud yuvanın dişisi, nurlu yüzünü çer - çeveleyen beyaz saçlarını elile düzel - terek söyle diyordu: — 1303 de evlendik. Öyle değil mi beyt. Bakın bü mangaldan hatırlıyo - rum. Çeyiz olarak verdikleri mangala yazmışlardı bu tarihi. Tam elli sene Oldu. Birbirimizden hiç ayrılmadık. Bay Nuri, birbirlerine olan bağlılık- Yarını anlatmak için: — Geçen gün, dedi.. Kızıltoprakta o- turan oğlumuza gidiyorduk. Sirkecide trenden indikten sonra, vapur iskele - sine kadar tramvaya binelim! dedik. Ne olsa ihtiyarız; yoruluyoruz. Gelen tramvaylar hep dolu. Nihayet bir ta- pıdan refikayı bindirdim, tam ben ayas ğımı basamağa atarken tramvay kali» masın mı? Birdenbire osür'atleniver « di. Karım tramvayda ben aşağıda kal » dım. Öyle fena oldum ki. O dakikağk fenalık geldi. Elektrik direğinin altına yığılıvermişim.. Refikası Bayan Ulviye söz buraya gelince gülümsedi, elli yıllık eşine kıy» metli nazarlarla bakarak ilâve etti: — Bağırdığını unutuyorsunl.. — Evet bağırdım yat... Sordum: — Ne diye bağırdınız7.. Bay suç üstünde genç bir âşık gibi ku nüne eğdi: Karım kaldı, karım tramvayda kaldı! diye b: m.. Sanki bana e « bediyen ayrılmışız gibi geldi — Allah ayırmasın. Birbirinizi se « verek mi evlendiniz? Bay Nuri samma yatptın hala der gis bi bir Jest yaptı: — Bizim zamanımızda görmek, ko « nuşmak var mıydı? Görücü ile evlen- dik. İlk defa birbirimizi koltukta gör * dük. Odada bulunan kız torunları, büyük babasının boynuna sarılarak sordu — Büyük baba haminnemi ilk gör « n zaman beğendin mi idi? Bu suali büyük anne cevablandındı — Beğenmez olur mu hiç kızım. Şaskınıktan başımdan aşağı altınları serpti. Gözlerim hayretle açılmıştı: — Ne diyorsunuz, altın mı serpti?» Bana altın hikâyesini uzun uzun an- lattılar. Ben de size nakledeyim. Ha » kikâten hos Düğün gü dsmad bey maaşını als tm para olarak almış. Lira çeyreği, yâs rım liralık ve bütün liralık. | Mecmü yekün 80 lira.. Yani bugünkü para ile aşağı yukarı 800 Mra.. Bunları bir cebi ne yerleştirmiş. diğer cebine de kol « tukl# serpilmek üzere çil kuruşlar, on paralıklar doldurmuş. Tam gelin hanımı koltuğa atmış, ilk heyecanla yukardan aşağı gözlerile bir kucaklamış.. harikulâde güzel bulmuş Umduğundan, istediğinden daha ca « zib.. O sevincin tevlid ettiği şaşkınlıke Ja elini yanlış cebine sokmuş, çil ku « ruşlar yerine 80 altın lirayı boca et « miş gelinin başından aşağı. Diyor ki: — Bakıyorum, en kibar hanımefen « diler bile yerde para kapmağa uğraşı yorlar. Ben bunu düğün parası bere * ketlidir, diye yapıyorlar o sanıyordum. Odaya girdik. Yüz görümlüğünü tak » tım. Sonra kahveye çıktım. Bir de eli- mi cebime attım, ne göreyim?. Bizim 80 lirayı sermemiş miyim! — Pişman oldunuz mu? -- Allah sizi inandırsın hayır. Ba « zan takılır, kar; ben sana altın serp « tim.. derim. Ondan sonra benim ismim mirasyedi Nuri bey, kaldı. Herkes ne bilsin altınların kazaya geldiğini. Bu sefer söze refikası devam etti: Belki size tuhaf gelir.. Biz elli ses nelik evliyiz. Bu elli sene içinde bir ke re bile birbirimizi kırmadık. Aramızda en küçük bir kavga geçtiğini hatırla 4 mıyorum: — Bunun sebeb ve hikmeti ne? — Çok kolay.. O hiddetli olduğu 24 man ben susarım, ben kızmış olursam o sesini çıkarmaz. O enince ben ge lirim, ben çağırsam o koşur. e Böylecö kavga daha çıkmadan bastırılmış olun Herkes bu sabrı gösterse dünyadan kavga dövüş kalkar. Ben şimdiki gençe lere daima tevsiye ederim: A) siz siz olun birbirinizi kırmayın, hiddi kalkan dalma zararla oturur. M olmak için evliliğin ilk şartı müt bil hürmettir, dalma ki k nı, erkek erkekliğini bilmeli... Birbi « rinin huyuna, suyuna gitmeli. “Hiç bir dırıltı çıkmaz. Bu nasihate pek çoklarımızın muhtag olduğumuzu inkâr edebilir miyiz?.. Nusret Safa Coşkun

Bu sayıdan diğer sayfalar: