14 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

14 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ESKi BİR HATIRA, EnB. Vaaz; İner Özkurt Berrin gözlerini okuduğu kitabın satır - larından kaldırdı ve kendisine doğru iler- İiyen kardeşine gülümsedi. Şule çekin - gen adımlarla ablasına yaklaşıyordu. Göz jlerinde korkuyu benzer izler vardı. Ber - rin hayretle: — Nen var Şule diye sordu, « Genç kız hiç sesini çıkarmadan onun karşısındaki sandaiyeye ilişmişti. Başı ö- Dünde gözleri yaş içinde idi- —Nen var niçin ağlıyorsun? Şulenin ciddi, vakur ve gururlu abla - “ sina hafif mevzulardan bahsetmeğe ce-- sareti yoktu. Fakat bahsetmesi lâzımdı. Bu akşam onun için buraya gelmişti. O © halde neye duruyor ne bekliyordu. Evet sıkılıyor, ablas temiz ve ciddi bakış ları altında ezilmekten, onun nazarında küçülmekten korkuyordu. Berrin kardeşinin halinden onun bir şey söylemek istediğini pek iyi anlamıştı: — Şule korkma, çekinme. Nen var ba « ha söyle kardeşim? — Abla... Sesi titriyordu. affet evvelâ. — Neyi affedeyim, Böyle konuşma yav rum. Beni meraka düşürüyorsun. — Ben istemediğim halde fena bir ha- © rekette bulundum. Berriyin gözleri hayret ve teessüfe a. çıldı: — Sen Şulel Öyle mi? Hayır karde - şim buna inanmak istemiyorum, Anlat bana nedir? Genç kız sonsuz bir gayretle başını kal. dırdı ve cebinden çıkardığı bir kâğıdı Berrine uzattı. Ve sonra yaşlı gözlerile Onun çehresinde hasıl olacak değişikliği tetkike koyuldu. Berrin bir genç tarafından Şuleye ya- Zilmış olan bu aşk mektubunu gayet eid. di bir tavırla okuduktan sonra sorar gib kardeşine baktı, > Şule hafif bir sesle mırıldanıyordu: — Abla Haydarı sen de tanırsın, kom- şumuzdur. — Evet tanırım. — İşte o bu mektubu bana yollamış din aldım. Ve bugün onu gördüğüm zaman yaptığı bu münasebetsiz hareketteri do « İayı ahbablığımıza nihayet vermem lâ - Zım iken bunu yapamadım. O k; Abla beni kar. «Son Posta» nın edebi romanı: 15 kak ve çel du ki hiç bir şey söyleyemedim. Berrin isteksiz bir hareketle yerinden kalktı, Tuvalet masasının oönüne doğru yürüdü: — Devam et dinliyorum Şule, — Aczimi itiraf ediyorum onu tahkir etmek elimden gelmedi, — Bu mektub seni memnun etti öyle mi? di Bunu söylerken Berrinin dudakları is- tihza ile bükülmüştü, Şulenin dudakları kıpırdadı, fakat bir şey söyliyemedi. Ber- rin âyhanın karşısında duruyor ve kar - alini tetkik ediyordu. Ayna - nın İçinde görünen bü gözleri yaşlı çocu ğun hayali onu eski bir hatıranın derin - liklerine doğru sürüklemişti. Adeta ay - nadan maziyi seyrediyor gibiydi. Ve kal- binde ilk defa temiz heyecanlar uyandır. miş olan Necdetin bakışları (karşısında İışıldıyorlardı. Şimdi içinde 17 yaşınm saf hatırasının ve ilk sevgisinin derin iz » leri vardı, | Bu çok temiz zannettiği sevginin s0 > nu... Berrin bunu her şeyden daha iyi ha- tırkyordu. Çünkü o bu acı sonuçtan aldı- ğı dersle daha olgun bir vakar ve ciddi - yet kazanmıştı, O zaman da çok ciddi ol malarına rağmen Necdetin sevgisine kar | $i içinde derin bir mukabele arzusu u - yanmıştı. Onu sevmişti, fakat (kimseye, hattâ Necdete-bile hissettirmeden... İ Fakat bir gün Necdet bu saf ve dilsiz jsevgiden zevkalmaz olmuştu. Her erkek i ve her insan gibi o da maddileşmişti. Ber. rin bütün bunları anlamıştı, hissetmişti, görmüştü; fakat her şeye rağmen kalbi - ne hükmedem!yordu. Etrafında dolaşan birçok gençler bel- ki ona gözlerinde daha çılgın (o pırıltılar tutuşarak bakmışlardı, bunlar belki Nec. detten daha güzel ve daha naziktiler, fa - kat Berrin hayretle hissetmişti ki.. bu ba- kışların hiç biri onun kalbine nüfuz ede- miyorlardı. Onların karşısında 86ssiz ve hissir kalıyor ve en ufak bir heyecan duy madan çekilip gidiyordu, Berrin kendisini bu halıraların hücü » İ mundan kurtarmak için silkindi kar - İ deşii AM Yuvalı nı verdikten sonra kendisine ancak Bayraklıya kadar gene üçüncü mevki bir tren bileti alabildi. Bütün bu hasis düşürmeler saikasile © hareket eden Sühevlâ hanımın maksa- di, baş eğmiyen ve kendisini bir sığıntı * mevkiine koymak istemiyen bu kıza Zulmetmek, onun başmı yerlerde sür- dürmek ve onu, en ufak bir © için avağına eğdirmekti. İşte Nerlme © İçin ölümden beter olan vaziyet te bu idi ve, elbiseleri parça parça bir hale © gelmeden; ayakkapları tamir kabul et- © miyecek bir a düşmeden yengesi- nin yanına gidip yeni bir elbise veya iskarpin istemiyordu. Çaresiz kal:p da böyle bir arzu gösterdiği zamanlarda, yengesi ya kendi dolabından yahud da Nesrininkinden en kötü bir esvabı 8€- * çip ondan bozma çarpuk çurpuk bir entari yaptırarak Nerimeye giydiri - ordu. Eli başına yettikten sonra, yâni İl einbelda geçirdiği seneler içinde genç kiz bu eski püskü esvabları daha bi - çimli bir hale sokmıya çabaliyor idise © de, bundan nasıl olacağını, ne gi“ bi bir âkit kendisini beklediğiri tasavvur edemediği için zavallıcık ko- nağa yaklaştıkça nefesi daralacak ka- dar helecanlanıyordu. Kondöm kapısını, sert suratlı bah- çıvan açlı ve Nerime, elinde çanlasile, © doğruca tavan arasındaki odasına çık- © #ı. Annesi öldükten sonra, onların İşgal etmekte oldukları odaya ihtiyacı oldu- © ğunu söyliyerek Süheylâ hanım küçük © kızı çatı arasıra çıkarmıştı. Bir karyo- la, bir sandalye ve bir tahta masa ile ihtiyacı | Yazan: GÜZİN DALMEN döşetilmiş olan bu oda, yazın tabam « mül edilemiyecek kadar sıcak, kışın ise fevkalâde soğuktu. Serin merdivenlerden çıkıp odasına İgirdiği zaman Nerime, bütün gön güneş altında ısınan damın içeriye aksettir- diği boğucu sıcaklıkla nefesinin tıkan- dığını hissetti; fakat ayni dakikada ken» idisini toplıyarak düşündü: — Bütün bunlara alışmalıyım. Bu gibi vaziyetlere ve daha beterlerine ta- hammül eden ne kadar fakir kimseler vardır. Hem bu hal, bugünden sonra başıma gelecek vak'alara nisbetle en basit bir şeydir. Kimbilir bundan son- ra, daha ne gibi ağır muamelelere ma- ruz kalacağım! Dört seneyi İstanbulun en güzel kö- işelerinden biri olan Kandillide ve çok müşfik müdire ile hocaları, Samimi ve | cand#n arkadaşlarile beraber geçirdik- ten sönra tekrar annesinin işkence ve ızrab çektiği bu havasız ve boğucu eve dönmek, kendisine düşman olan, her sözünü ve her hareketini acı acı tenkid eden insanlar içinde bin bir ha- karete tahammül ederek yakamak ne feci bir şeydi! Bu kâbustan kurtulmak için çantasını açarak ufak tefek eşyası- nı yerleştirmiye, odasını toplamıya başladı, bunları de bitirdikten sonra, aynanın başma geçerek saçlarını tara- mıya koyuldı Konakta yaşadığı zaman saçlarını ta- ramak meselesi Nertme için çok büyük ve ehemmiyetli bir işti. Saçlarının ren- gini ve kıvrımlarını elinden geldiği ka- dar gizliyebilmek için altı aydanberi onları kesmemiş, kulaklarının ingen gözlerle bana bakıyor - — Şule Haydarla hemen son vermelisin. Şülenin bakışları bulandı. Berrin de - jvam ediyordu: — Evet belki üzülüyorsun. Fakat son- ra daha çok üzülürsün. Bu gencin sözle « İrini samimi teli etmemelisin Şule, İn- sarilârın hepsi senin zannettiğin kadar £ yi değillerdir. Şule ayağa kelktı: — Hakkın var abla öyle yapacağım. Ve serbest adımlarla kapıya doğru iler. ledi. * İki kardeş büyük aynanın karşısınday- dılâr. Berrin b ra bürünen karde - şinin saçlarını derin bir ihtimam ve zevk- Me düzeltiyordu. Tuvaleli bittikten sonra Şule kendisine çok yakışan beyaz elbise- sile aynanın önünden kalktı. Dışardan kahkahalar ve konuşmalar odaya kadar geliyordu Kapı hafifçe vuruldu ve Haydar çekine gen bir tavırla içeri girdi. arkadaşlığa | İkisi de derin bir neş'e ve sandetle ha- kıştılar, Berrin bu saadet tablosu karşı - sında hareketsiz duruyordu. Haydar Şulenin kendisile ahbablığı kes mesi üzerine yaptığı hareketin mahiye « ni idrek ederek hiç bir şev demeden bek lemiş ve bir sene sohra onurla nişanlan - mak istediğini bildirmi: Şimdi bu iki gencin dü du. Berrin onlara döndü: — Haydi çocuklar dışarda herkes sizi bekliyor. — Şimdi gidiyoruz abla. Kapı kapandıktan sonra Berrin ayna - mın önüne kadar geldi ve ensesini örten kumral dalgalı saçlarını düzeltti, Açık duran balkon kapısından ılık ılık bahar gecesinin sihirli fısıltiları içeri kadar ge- liyordu. Denizin sahili okşayan dalgala - rının hafif şıpırtıları.. ve rüzgürm par - maklarının yapraklara dokunmasındar hasıl olan hışırtılar.. Genç kız gayri ihtiyari ba inleri oluyor - Ikona doğru müş batmak üzereydi. Deniz ışıkla yer yer aydınlanmış, (Devamı 15 hafif bir etraf ilâ da) bukleler halinde kıvirmıştı. Fakat şim- di artık onları tamamile Süheylâ hanı- min düşman gözlerinden kaçırmak zımdı. Bu maksadla kızcağız onları i ce ıslattıktan sonra ensesinin topladı. Ancak, kulaklarının üzerinde- ki bukleleri büsbütün ortadan kaldır - masıma imkân yoktu ve ne kadar ısla- tırsa ıslatsım, bir iki saniye sonra bun- lar başını en kıymetli bir ise gibi süs- emekten hali kalmıyordu. Yemek saatinden birkaç dakika evvel odasından çıktı; ayakları geri geri gi- derek merdivenlerden inmeğe başladı. Süheylâ hanımla ve Feridun beyle kar- şı karşıya geleceği dakikayı mümkün olduğu kadar uzmklaştırmak istiyordu. İkinci katm merdiveninde, kurşuni bir kedi, ayaklarmı yalıyarak eğleni- yordu. Geçen sene tatilde konağa gel- diği zaman küçücük bir yavru olan bu kedi, Nerimenin boş saatlerini doldü- r#n bir eğlence olmuştu. Onun böyle büyümüş, tüylenmiş ve güzelleşmiş ol- duğunu görünce hemen kocağına aldı ve onunla birlikte merdivenlerden in- ile konuşuyordu: — Nonoş kedim benim; ne kadar bü- yümüş, güzelleşmişsin sen! Yeşil göz - lerini aç bakayım.. aman ne şeker şey olmuşsun. Bu ne surat, bu ne pembe burun, bu nasıl kadife ayaklar efen - dim. Dur bakayım, geçen seneki gibi kulaklarının içini okşayınca « Hır. hir...» diverek huylanıyor musun? Hayır, bilâkis bu sene bundan hoşlan- dığın belli... Seni yaramaz seni; bur-|; nunu öyle kolumun içine sokacak ne var? Rahat dursana... Merdivenin son basamağında dur - muş, kolu üstüne yattığı kedinin ipek tüylerini okşayordu. O kadar dalmıştı ki, sofanın ta İlerisinde bir kapının a- çıldığını ve Feridun beyin ayak halısı yürüdü. İnce Hilâl kızıl b'r renge bürün. | #8” >< miye başladı. Hem iniyor, hem de kedi! Müsabaka imtihanı. İnhisarlar Umum Müdürlüğü teftiş kadrosunda münhal «125» Ira ücretli Bİ mülettiş muavinliği için 6/6/839 Salı günü saat 10 da Sirkecideki Teftiş şubesi i binasında tahriri bir müsabaka imtihanı icra edilecektir. Bu imtihanda muvaffak olanlar ayrıca bir de şifahi imtihana tâbi tutulacak ve bu imtihanda da muvaffak © olanlardan derece itibarile ikisi «1255 er olarak kabul edilecektir. lira ücretle müfettiş muavini namzeği © Müfettiş muavinliğinde geçecek asgari iki sene sonunda yapılacak mesleki bi” imtihan neticesinde muvaifak olanlar «150> lira ücretli müfettişliğe terfi ettirilir. İmtihana girebilmek için aranan şartlar : 1 — Hukuk Fakültesinden veya Siyasal Bilgiler okulundan veyahud Yüksek Ticaret ve İkısad mektebinden veya derece ve proğramlarının bunlara olduğu Maarif Vekâletince kabul edilen ecnebi mektebinden birinden mezun mak ve memurin kanununun aradığı evs afı halz olmak. 2 — Fransız, İngiliz ve Alman Jisanlarından birine «o lisandan türkçeye V9 türkçeden o lisana tercüme yapacak dere cedes vâkıf bulunmak. 3 — Otuz beş yaşından yukarı olmamak ve fiili askerlik hizmetini Ikma: etmif bülünmek. 4 — Yapılacak idari tahkikat neticesinde Müfettiş olabilecek evsafı haiz ol * duğu anlaşılmak. 5 — Vücudünün seyahat meşakkatlerine mütehammil olduğu hükümet dok * torundan alınacak bir raporla tahakkuk etmek. 6 — Müracaat dalibin muhtasar tercü mel halini de ihtiva etmek üzere kendi el yazısile yazılmış bir istida (le 20/5/939 Cumartesi günü öğleye kadar yapıla * cak ve bu istidanın zirinde talib hakkında malümat alınabilecek en az iki ki” senin isim ve müvazzah adresi göslerile cektir. Geç yapılan müracaatlar nazarı itibara alınmaz. Müracaatlar İstanbulda U * mum Müdürlüğe yapılacaktır. Müracaat istidasıma bağlanacak 1 — Mekteb şahadetnamesi, 2 — Nüfus hüviyet cüzdanı, 3 — Askerlik vesikası, 4 — Sıhhat raporu, 5 — Polisten alımacık hüsnühal kâğıdı, B — 6 aded 4,5 xö ob'adında fotoğraf. İmtihan programı : vesikalar: 1 — Maliye: Vasrtalı vergiler ve İnhisarlar, Muhasebei Umumiye kanunu #X kâmı. 2 — İktısad; İstihsal, tedavül, inkisem ve istihlâk. 3 — Mali ve Ticari hesab: Faizli hesabı cariler, borsa ve kambiyo muamelâtz. 4 — Hendese satıh ve geçim ölçüleri, $ — Ticari muhasebe ve usulü defteri, 6 — İdare hukuku ve memurin muhak emat kanunları, ceza usulü muhakem€* lerinden tahkikat bahsi, memurin suçları hakkında ceza kanunu hükümleri, X* nunu medeni ve bar; r kanununun mali hükümleri. 7 — Türkiyenin tabit ve iktısadi çoğraf yası, inhisarların tarihçesi, 8 — Ecnebi lisanı. İmtihanda muvaffak olabilmek için bu derslerin her birinden en az 6 numar” almak ve numaralar vasatisi 6,66 yı doldurmak lâzımdır, Akba kitabevi “ma, Her dilden Kitab, gazete ve SON POSTA'nın Ankara bayildir. Under- vid makinelerinin de acentasıdır. kendisine yaklaşmakta olduğunu fark edemedi. şmın son ışıkları merdiven Üs- ündeki camdan geçerek genç kızın sarı rmı, yüzünün düzgün çizgilerini ir elbise içinde izlenemiyen ince vü- gençliği ve güzelliğile göz- narin çizeileri cudü bütün leri okşuyordu. Dudaklarında, çok tatlı! ve biraz mahzun bir tebessüm vardı. — Şimdi seni şu balm kenarına bırakmıya mecburum Nonoşum. Ye - mekten sonra gene sevişiriz; fakat se- ninle fazla kalırsam sonra yemeğe ge- çikirim. Kediyi büyük bir itina ve sevgile ha- defa elini onun İ - vlerinden geçirdikten sonra doğ- rulduğu vakit kendisinden birkaç adım ileride, Feridun beyin durduğunu gör dü ve gayrişuuri bir hareketle gerile- di. Yüzü kıpkırmızı olmuş, kalbi bü- yük bir halecanla çarpmıya başlamıştı. Feridun bey ilerliyerek ona elini u-| zattı: — Bonsüar Nerime... Demek be - nimle ayni trende olan hakikaten sen- din? Birkaç senedenberi seni görme - diğim için bune eri değildim. — Evet efendim, bendim... mektebi bitirip let ettim. — Haberim var. Annem biraz evvel bunu bâna söyledi. Tabii bir hareketle genç kıza önden yürümesini işaret ederek aşağı inen merdivene do ilerledi. Nerime bü ü isine verdiM şaşkınlık- emiyerek Feridun Artık Evvelce düşünerek vermiş olduğu kârarlara rağmen gene onu görünce kendine hâkim olamamış, korku, çekin- genlik ve nefretle karışık bir duygu al- tında titremişti. Nasil titremesin ki o- nu görür görmez, aradan vzun senele- rin geçmiş olduğunu bile unutmuş, ken- üzerine, |üzerinde ağır adımlarla flerliyerek|disini, onun karşısında diz çökmüş af (8091) Bon Posta Mathnası — —— — — Neşriyat Müdürü: Selim Ragıp Emi , 5. Ramp EMEÇ i SAHİPLERİ: AB US AKLIĞIĞ z dileyor bir vaziyette görerek gene o W manki çocuk isyanını genç duymuştu. Söheylâ hanım, yemeğin çıkması" intizaren salonda oturmuş dantel ör yor, onun yanında oturan Nesrin, kasız ve gevşek bir tavırla gazetenin yapraklarını Geçen seneler onu da tam bir genç yapmış fakat güzelleştirmemişti. boylu, sıska denecek kadar zayifti. Yy mikli yanaklarının üzerinde çit dol“ ve bütün bu çirkinliğini de azametli kendisini beğenmiş tavırlarile daba arttırarak tanıdıklarının le âlay etmesine vesile oluyordu. eli tün bunlar elvermiyormuş gibi, gi servetini herkese itermek sel daim: pahalı olduğu kadar giri ağır esvablar seçer, çok acayib ve alı bir surette giyinirdi. Teyzesi si heylâ hanım, başka her şey için ii gibi, giyinme ve para sarfetme lanrında da onu temaimile serbest « rakıyor, hattâ elinden geldiği kada” nu kıymetli kumaşlar almıya bile ediyordu. 'Tabiaton teyzesinin bir eşi ola t fena huylu ve siz bir kızdı. Nerimeye işkence hususunda iki kadın çok iyi > anlaşırlar: « Nerimeyi görünce Süheylâ Banifi K erimeyi görünce eyi g a “ nu daht dün görmüş gibi soğuk bir sesle: — Geldin mi? Nasıl, seyebsi geçti mi? dive sordu ve bunu genç kızı tepeden tırnağa kin gö: > — Teşekkür ederim yenge, SEE geçti. yi Yaslı hanımın uzattığı eli g1 sonra Nesrine döndü ve yerinde” an “© mak nezaketini bile göslermiy€ gli xe disini mecbur bilmiyen bu KU£' ilerkyerek parmaklarının . tu ) z “Arkası v3”

Bu sayıdan diğer sayfalar: