14 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

14 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayin SON POSTA Halk ne diyor? Düğünlerde israfa nasıl mani olmalı, düğün yapma k lâzım mıdır? Bir kadın okuyucunun cevabı: “100 lira maaşlı bir memur evlenirken 200 liraya bir otel salonu kiralarsa bu düğün değil, cenaze acıklı birşey merasimi Dahiliye Vekâleti israf yasağı kanunu dölâyısile vilâyetlere bir tamim gönder - Mmişti, Bu tamim dolayısile gazetelerde tah » minler şu merkezde idi: İsrafın önüne ge- çilmek için otel ve gazinolarda yapılan düğün ve nişan merasimleri menedilecek, vali muavini Bay Hüda: Karataban bir gözeteye bu haberlerin doğru olmadığını düğün ve nişan için otel ve gazinolarda böyle toplantılar yapılmasının gayet ta- bii ve medeni bir tezâhür addedilebilece- ğini söylemiştir. Bu münasebetle biz de bir muharriri « mizi, halk arasında dolaştırarak, halkın düğünlerde yapılan bu gib: israflar hak- kında neler düşündüğünü öğrenmek iste- dik, aldığımız cevabları sırasile aşağıda bulacaksınız: i © Bayan Saffet (Yeniçarşı): — Evlenirken düğün yapmak doğru mu dur,,diye soruyorsunuz, Bence düğün yap mak doğrudur. Çünkü her'insan sevinçli bir gününü; eşi dostile birlikte geçirme - sini ister, bu tabü bir haktır. Fakat düğün, düğün yapanın iktidarına göre olmalı. Yani düğün yapanlar yorganlarına göre ayaklarını uzatmalıdırlar, Bizde en bü“ yük kabahat kimsenin kendi cebinin ik - tidarını bilmemesi ve borç harç ederek ilâ ki kendisinden dört misli kazancı o- lan bir ailenin yaptığının eşini yapmağa kalkışmasıdır. Yani düğün bence şudur. İktidarı de - recesinde bir toplantı yapmak, o günü meş'eli geçirmek, benim anladığım düğün beş liraya da, beş bin liraya da olabilir, Düğünü yapanların kesesine göre, Yoksa yüz lira maaşlı bir memur evlenirken iki yüz liraya bir otel salonu tutar, bilmem kaç paraya karısına gelin elbisesi yapar ve daha bilmem nice masraflara girerse bu düğün olmaz, cenaze merasim gibi a- caklı bir şey olur.» Dünkü kısmın hulüsası Sapanlı köyü muallimi Ahmed Ercan, ye di senedenberi bu çorak topraklı, sessiz köy- de yaşamaktadır. Bütün meşgalasi talebeleri ve kitablarıdır. Köylü onu çok seriyor, Ken- disine, Alim, ciddi ve namuslu olmasından başka 7 sene bu köyde dişini sıkıp oturma - sından dolayı saygı gösteriyor. İşte bu mün- sevi adam gene bir akşam talebeler mekteb- den çıktıktan donra pencere kenarına ge - Mp ovaya urun uzun bakiyor. Bu sırada bir Arabanın hayvanlarını yeden bir çocuk mu- aliime sesleniyor, Ahmed Ercan da Onunla merhabalaşıyor. (Roman devam ediyor) re m ya, muailim bey.. Lâ- kin babam hasta. — Gene ne oldu? — Sılma tuttu amma, bu sefer zor - hu. Dün sabahtanberi hiç başını kal - dıramıyor. — Peki. Birazdan gelir, bakarim. — Ben de onu diyecektim, muallim bey. Zahmet olmazsa. sizin o evvelce vermiş olduğunuz baplardan fayda görüyordu. acaba, onlardan, sizde ge- De var mı ki? — Bulurum ben. Merak etme. Yarım saate kalmam, oradayım. — Eksik olmayın, muallim bey. Çocuk, elindeki üvendireyi öküzle- rin cılız boyunlarına dokundurdu, ara- bayı yürüttü. Biraz sonra dönemeçte gözden kayboluverdiler. cerenin önünde kaldı; bu güzel yaz gü- nünün kavuşmasını seyretti Neden? Bilmiyordu: Bü aksa onun yüreğinde tuhaf bir ezginfik vaki 'Tekmil vücudü, sebebsiz bir yorgunlu- ğun zebunu idi. Mafsallar, için için sız hıyordu. Kafası taşalmış sibi idi. He - men gidip yatmak istiyordu. 8a, belki de Haha fer daha deminden Mu: dayının oğluna gibi © Bay Fazıl (Lâleli): «— Düğün yapmak doğru bir şey de - ildir, Bence bir maskaralıktır. Evlen - mek kadar tabii ve husust bir hâdiseyi herkesi eğlendirmek için bir vesile yap - İmak için ben bir sebeb göremiyorum. Bü âdet bir kere lüzumsuz bir masraf kapısı Açtığı İçin yeni kurulan bir ailenin daha başangıçtan bütçesini baltalamaktadır. Ben bir çok kişiler tanıyorum k: düğün yapmak için yeni açtıkları evin eşyasını almaktan sarfı nazar etmişler ve Parko - teldeki müdebdeb düğün ziyafetinden çı. kıp döşemesinde bir tek halısı bulunmı - yan çırılçıplak evlere girmişlerdir. Ben kendi hesabıma düğün istemiyen bir genç kıza rastgelmedemn evvel evlenmiyece - ğim. © Bayan Faika (Tozkoparan cad. desi); 4— Gelin olmasını her genç kız İster. bu bir heves meselesidir. Ben de kendi de söz vermişti. O- nu mutlaka gidip yoklamalı, (birkaç tone kinin hapı ve - rerek, sıtmanın tah- rib edici pençesin - den kurtarmalı idi. Hem bu akşamki bu nahoşluğu da ye- bir şey değildi r zamandır ken - ni biç de iyi et miyordu. Sabahla uyandığı vekit ağzının içi zehir gi- bi idi, Göz kapakla- rının üzerinde san. ki ağır kurşun ta - neleri vardı. Vazi - ini pek isteksiz ediyor, okumak- tan, eskisi gibi zevk ii almıyor, çabuk yoruluyordu. Derin derin bir iki esmeyişten sonra, pencereyi kapadı, çekildi. Kendi daire- kulaklar: oğuldadığını ve başının Jaka dive söylendi. Kinin haplarmı cebine koyup da a dawnm oraya vardığı zaman a- ikle durabilivordu. ilğcmi birkaç teselli b mineviyâ- âkına döndü. “*k can | İn yo'daşı Topuz. neti; d 58 İolmadan evlenirsem, ömrümün olur !,, hesabıma gelin olmadan evlenmek iste mükellef bir düğün isterim, Özenti bir parım; amma özenti bir düğün yapmam. Ya çok mükellef bir düğün, ya - hud düğünsüz evlenmek... Fakat gelin sonuna kadar içimde hir ukde kalacağına emi nim.» © Bayan Lütfiye (Pangaltı): | 4— Ben düğüne taraftar değilim, Am « ma yaşım icabı böyle düşünüyorum, her halde gençliğimde sorsaydınız, belki baş- ka şey söylerdim. Çünkü düğüne verilen para tamamile gösteriş için harcedilen bir paradır. Onu bir yere koymak ve istik - bal için biriktirilecek sermayeye onu te İ mel yapmak ne kadar doğru bir hareket olur! © Bay Sadi (Kurtuluş): «— Düğün içtimaf hayat için Wzım ge- len bir şeydir. Yani bu toplantının ga - yesi hayatlarım birleştiren iki insanın ö - nüne kadar ayrı, ayrı olan dostlarını © gün bu dügün vesilesile birbirine tanıştır. İmak ve şimdiden sonra müşterek dost sa- hibi olmaktır. Hem bunun menfaatleri de şudur. Meselâ düğün gününe kadar bu vesile ile arkadaşlarının yeni hayat ar - cında birkaç zaman sonra pekâlâ sokakta | veya şurada burada rastgeldikleri genç kadına yaklaşmak arzusunu izhar etmek gibi bilmeden çirkin bir hareket yapmış olurlar. Ve günün birinde bir gençlik çı gınlığı ile taciz ettikleri bu kadıncağızın arkadaşlarının eşi olduğunu öğrendikleri zaman fevkalâde mahcub olurlar, Böyle bir hâdisenin önüne geçmek için yapi sine gitmek üzere bahçeden geçerken paraya acıyorum. Düğünlere harced'len | | .| mem. Ve gelin olursam da mükemmel ve | Bübarrirlerinin iddia ettiği gibi, bir Avrupa kadaşlarını tanımızlaran onların izdiva «| olduk. Bana parti kâtibinin Mongol (Devamı 10 uncu sayfada) Miyan ildem verdi Yeni Edebi Romanımız: KARLI DAĞA GÜNEŞ Yazan: Ercümend Ekrem Talu Bugünkü Rusya, Japonya ve Çin Rusya ihtilâlden önce Asyaya yayılmakta devam ediyor (Rusyada 10 sene kalan Amerikalı bir muharririn Dünkü kısmın hlüâsası Altın tröstünün başmühendisi olarsk on sene Rusyada kalan Amerikali muharrit Joha D. Litlikpage, Rusyanın, bazı Avrupa memleketi değil, gerek coğrafya bakımın - dan, gerek nüfus bakımından bir Asya mem düğüne gönlüm razı olmaz. Fakat eğer İleketi olduğunu İleri sürüyor ve sırası düş- birini seversem, onun da parası az olursa | bükçe Asyalı olduğunu © zaman bir belediye dairesinde nikâh ya. Stalin'in de Avrupadan ziyade Asya De slâ- iftiharla söyliyen kadar bulunduğunu, ve bir «Asya inparator- Yuğu bânisi» olduğunu, şarkta Gin hüdüd - larında birçok müemleketlerin hâlâ esrarlı (1- keler olduğunu, blhassa dış Mogotistanın bunların başında geldiğini söylüyor ve Mo- » İsolistanda Rusların göçebe hayatını kaldırıp sinal hayatı ikameye çalıştıklarını kaydedi- yor. Rusya burada büyük bir gayret sarfef- mekte, yollar yapmakta, altın. madenlerini çok büyük bir dikkatle işletmekte, fabrika larının en iyi mallarını buraya gündermek- tedir. (Makale devam ediyor) Stalinle arkadaşları komünist parti- sini Asya emparyalizmi gayesine adap- te edebilmek için plânlarını o inceden İnceye hazırlamışlardır. İki üç sene o- layor, bir (Ogün Transsibörien trenle Moskövadan Şarki Siberyaya geçiyor- dum. Bulunduğum kompartimana gü- ler yüzlü bir Mongol delikanlısı girdi ve benden bir deste (o iskambilim olup olmadığını sordu, vardı, verdim. On - İdan sonra her sabah iskambillerimi is- temeğe geldi. Meğer Mongol komünist partisi birinci sekreterinin karısı tren- de imiş. Oyun oynamak istemiş. Baş - ka kimsede iskambil olmadığı için de - Wkanlı gelip benden istiyormuş. Ahbab fanda ne nüfuzlu bir adam olduğunu uzun uzun anlattı. Rus Asya trenlerinde rastlanan As - yalıların ardı arası gelmez. Parti sekre- teri olsun, tüccar olsun hep çolukları çocuklarile Moskovaya taşınır durur - lar. Moskovada onları hükümet şefle - rile tanıştırmak üzere «Kremlin» e gö- türürler. Kremlini bir Amerikalı bile görse şaşar VR mâl kendini bir heki me göstermesi lâ- zımdı. Senelerden - beri Arızasız işliyen vücud mekanizma - smd mutlaka bir bozukluk vardı. Bu- nu vaktinde tamir zisini gözden geçir- ME Mekteb.. talebe .. kitab.. köy. yalnız- ük. ve gene mek » teb, gene köy, gene yalnızlık... Bunun haricinde, ettirmek icab edi -|! © maziyi dolduran hiç, hiç bir şey yok- tu. Bu boşluk, bir barta kabarta onu kapıdan karşıladı. |an için, ruhunu sıktı. Fakat gene de ta- ve key Her akşam, hayvanı kucağına alır, ok-| hassüre benzer bir şey duymaklı. Dün-| <€ler rızklarını iğ şar, onunla bir iki dakika oynardı. Bu| yada, insanların hayatını sösliyen vel” i defa, ayağının ucu ile usulcacık itti. bayata tad veren şeylerin ezelden beri — Çekil, yavrum! dedi. Seninle uğ- | bigânesi idi; ve hiç birini aramıyor, öz- rTaşacak hiç de halim yok. Lümbasını yaktı. Mutfakta, ocağın | emiyordu. Benliğini o dakikada ihsta eden his, sade suya çorba Içmiş nekahat » hekime gitmeliyim. | üzerinde duran bir kab yemeğine el) halindeki bir hastanın duyduğundan) çekler, bile sürmeden, soyunup yatağına uzan-| başka bir şey değildi. da. Başında hefif bir zonklama başla - mıştı. İhtiyaten bir k Lâkin bir türlü uyuyamıyordu. Vaziyetinde bir ciddiyet olduğunu | mustu. Fakat o, dalma, bu buhranları| du. uzun uzun baktı. nerek, sırtını ka -İ yavaş yavaş idrak ediyordu. Beheme -İriyazet ile, vücudünü yorgun düşüren Kırk beş yaşına gelmişti. Ve kendini | 9 X “ kinin de kendisi! bildi bileli, bir kadınla teşriki hayat Mİ We 4 yuttu. Gözlerini rahatsız eden ışığıletmeyi aklına bile getirmemişti. Biraz) nanın önüne kadar git xt. Si st. Öylece, hareketsiz, uykuyu bek-İdaha genç iken, bazan nefsinin isyan) yıkanacak ve giyinece 9 18! ettiği, fizik ihtiyacların asabını boza - cak kadar kendisini tazyik eylediği ol- Mayıs “ olduğu gibi bugün de makalesi! Bir Mongol tip “ Gördüğü ihtişamın tesirile mem, tine dönen Mongollar orada Mosk9”., mın kudretini anlatmakla bitiremilfiy lsr. Ve tabil Hindlilerin İngiltere yi alâkasımı kesmek istemediği gibi ©, da Rusyadan ayrı kalmak istemi Jar. eti Mongolistandaki "d fuzunu tıpkı Rusyadaki sistemle g komünist partisi sayesinde tutuyo kiang'da komünist partisi o kadar “44 eği. Ruslar orada hükümet &yi inin yanına verdikleri o müşaviş nüfuzlermi yürütüyorlar. Harbdef velki Çin ordusu © erkânıhatbie! olan bu şef, ekmeğine yağ sü rafı biliyor. Yıllarla Ruslardan (Devamı 10 uncu $a; çalışmalarla, yürüyüşlerle yeni dığı sükünu kitablarında, ders! bulmı Şimdi artık bu buhranlar da gi leşmişti. Geldikçe de, daha # yordu. Hattâ kendisi farkında bİğr muyordu. Erkek, tabii ibtiyacl9 mal ile körleştirmişti. Zaten, bu hayat onu vaktindi ei " yıprandırmıştı. Yüzünün tar#' çok mahfuz kalmış olmakla # saçları, alnmın üzerinde beya Şi, le teskil ediyordu. Gözlerinin i. da, dudaklarının çeneye doğru “ nında fikir yorgunlarının dlümek rikası olan derin çizgiler de bU SW lik damgası vuruyor Je evlenmek iste n kendisini anaati veri 2 gi Simi ket, ertesi gün Pazardi: tatildi. Yatağında biraz daha Ki cek, yorgunluk alacaktı. Saat dokuz buçuğa kadar tembel yattı. Fakat yatakta canı dabf kıldı. Pencereden içeriye şen. bir güneş giriyordu. Ekmek ri serpe serpe alıştırmış olduğu yifli crwıldamakta idi sürülerin, öküzlerin sesleri dü ş Dışarıda, tablatin bayran vr Fazla olarak da bahçedeki si 5 çimenler su bekliyor ların su nasibini Ahmed EE yıldır, bir gün bile esirgeme? Yavaş yavaş kalktı. a ei fırçdyı çenesinde gezdirirkeP» > rı, aynada, kendi aksine tal” pe.

Bu sayıdan diğer sayfalar: