25 Mayıs 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

25 Mayıs 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Usta Balıkçı ih. Çeviren: Faik Bercmen — Demek balık avlamak için duban var ha? — Elbet, ne zannettir? — Nasıl bir duba bu. iyi mi bari? — Mükemmel, sapasağlam bir duba. “Tahtayla çevrilmiş. bir de minimini bir köşkü var. — Tecessüsümü mazur gör âzizim, bu- # nu nereden buldun? — Kaynanam Vernilde bir villâ kira - Tadı; bu dubayı kullanmak ta kiracının hakkı... — Şu halde arasıra avlanıyorsun? — Sorar mısın? — Âlâ; amma senin balık tutmakta us- talığın var mı? — Onu Bilmem; kamıştan bir oltam > var; önüme gelen yere daldırıyorum, Ol- tanın ucuna balıklar takılıyor, işte sana &v.. Ustalık bu ise, ben de ustayım de « © mektir. — Çok tutuyor musun? — Oldukça. Beklemekten usandığım NE zamanlar bir tane tutsam kâfi geliyor. £ — Anlaşıldı, sen kat'iyen usta bir ba - Mkçı değilsin! — İhtimal... Sen ustasın değil mi? Pe- ki şu ustalık neymiş bir anlat bakalım. — Usta balıkçı evvelâ ne yaptığını bil meli. Şpnra balıkçılıktan çakan bir a - dam, ne için ve nasıl avlındığını bilme - Yİp te on kilo balık getireceğine mesleği- nin erbabı olduğunu bilerek eli boş dön - Mmeği tercih eder. > — Ammada bir fikir... Ben de, balıkçı. Be liğin ne olduğunu biliyorum deyip oruç “tutmaktansa, bir tek te olsa güzelce kızar miş bir balığı şöyle bir oturarak yuvarla - mağı tercih ederim, — Anlaşıldı usta değilsin! Yazık, se » iin gibi dirayetsiz ve ehliyetsiz - affına meğruren söylüyorum - bir adamın bir # balik dubası olsun da benim gibi usta bir avcı da böyle bir nimetten mahrum bu - Ne lunsun, W — Bütün derdin bu ise Pazar günü bize © gel de avlan!.. — Doğru mu söylüyorsun? Peki. Duba Sahilde mi? — Yok tarlada.., — Hakiki bir duba üstünde oturup av- İanmak ne saadet!.. Rüyalarım hakikat o- «Son Posta» nın edebi romanı: 26 Yalnız kendisine karşı öyle değildi artık. . bunu itiraf etmek lâzımdı. Bütün bunlara rağmen genç kız ona karşı bir sempati duyamıyor, Feridun # kendisine hitab ettiği zaman ve onun Karşısında bulunduğu sırada içinde kor ku Ve rahatsızlıkla karışık bir titreme Bo duyduğunu, onun eşrârengiz mavi göz- leri kendi ünde ve vücudünde do - Be Jaşırken bütün vücudünün ürperdiği - Bini, acayib bir çarpıntının kalbini say - dığını hissediyorâu. va © Süheylâ hanım, yarı annelik şefkat © ve gururunun tesirile, varı kendi ser - vet ve sâmânmı göstermek fırsatını ka çırmamak ve <İspartalılar» dan gün - # lerce, aylürca babseltirmek maksadile her sene Feridunun doğduğu gün ah - bablarına muhteşem bir ziyafet verir - di. Bu ziyafetler gitgide, seneler geç - Me tikçe, adeta bir ba'o halini almış ve Sü i Beylâ hanımefendinin daveti sabırsız - in di i Mikir beklenen modem bir hâdise ad - idedilmeğe başlanmıştı. Me Feridun küçükken bu davetler bir »| inhisar e -| kaç akrabaya ve eşe dosta iş, Fe - e çağırılmağa şi in balo ve süvre modası taammüm ettik - İten sonra, İzmirin en çok aranılan ve e. 24 Kânunvevveli dört gözle © bekler, o decenin şerefine o mühteşem Velbiseler hazırlar ve İzmirin zengin ve (kızı Fitin ile de görüşmek şerefine nail kayor, Vallahi Gornol nankör olmadığımı göstereceğim; san'at aşkına balık avlı - yanlardan olduğum için tultuklarımin hepsi senin olacak.. Yok, yok itiraz etmel, Senin davetin Üzerine benim de bir ka « dirşinaslık yapmam lâzım gelmez mi? * Bruket Pazar sabahı, iskandilden piş - miş buğdaya kadar bütün balık takımını ve taklavatını sırtlıyarak ilk trene atladı. Beş buçukta öraya varmıştı. Trenden inip Üvezli villâyi bir hayli aradıktan sonra nihayet yoldan geçen birine sordu; adam: — Tâ orada. Önü kestanelik olan vil- lâ, dedi, Hele şükür varabilmişti. Ev halkı er - kenci olmadığı için arkadasile sözleştik” leri mucibince Gornol dubanın anahta - rını akşamdan bahçe kapısının iç tarafın daki posta kutusunun içine koyacaktı. Bruketin elini parmaklıklan içeri sok » etrafım ot bürümüş, kamışlar sarmıştı. Bu yetmiyormuş gibi bir de tam karşıda bir kır kahvesi vardı. Artık bu gürültü patırtı arasında gel de rahat rahat av Jan! Açılır, kapanır iskemlesini altına çeken Bruket gözüne kestirdiği bir yere yer - leşti ve kemali itinayla takımını taklâva - tını hazırlamağa koyuldu, Gronol duba nın öbür tarafında oltasını çoktan nehre atmıştı bile. Üsta avcı öcemiye sordu! — Buranın derinliği ne kadardır Gro - mol? - Ne bileyim ber, hiç ölçmedim doğru- su... ruketin dudaklarında istihza ve mer- hamet ile karışık bir tebewüm belirdi; sonra iskandil âletini çıkarıp oazametle nehre daldırdı. Bu aralık Grorol: «Al sana bir tane.» diyerek oltasında sallanan güzel bir bar- masile dışarı çıkarması bir oldu. Zira bah çedeki köpek havlıyarak oraya doğru 8- tılmıştı. Bu nahoş hâdise yüzünden key- fi azıcık bozulur gibi oldu; duvarın kena- rına çömelip ev halkının uyanmasını bek ledi. Yediyi çeyrek geçe Gornol mavi pija » masile balkonda göründü. Birden ortaya çıkan arkadaşımı görür görmez karşıla - mağa koştu. İş anlaşılmıştı. Bütün ten - bihine rağmen hizmetçi köpeği bağlama ğı ve hem de anahtarı posta kutusuna| koymağı unutmuştu. Gornok: — Oldu olacak, dedi, beş dakika bekle | de beraber çıkalım. İ Bruket bahçede bir aşağı bir yukarı do. | saat olmuştu. Bu arada Bruket - bahçe -| den pencereye - kayınvalide ve Madam | Gronola takdim edildi. Ev sahibinin oğlu sekiz yaşındaki Gügüst ve on yaşındakı olan Bruket sübırsızlıklan çatlıyacak bir hale gelmişti, ki Gronol elinde âdi bir ol in ve yem kovasile göründü. Sahile vardıkları zaman zavallı Bru - ket için yeni bir hayal sukutu daha oldu. Meşhur duba, hakiki bir duba idi amma Uzun zaman bakımsızlıktan Yazan: GÜZİN DALMEN çin bin bir vasıtaya müracaat ederler - di. Her zaman için hasis olan Süheylâ hanım, servetinin bütün ihtişamını ve bütün lüksünü 24 Kânunuevvel gece - sine saklıyormuş gibi yalnız o gün cö- merd, hattâ müsrif bir kadın olur, oğ-| Tunun yaş dönümünü tes'id için hiç bir masraftan, hiç bir fedakârlıktan çe - kinmezdi. O geceki eğlence, mutantan bir âk - şam yemeğile başlar ve gece yarısın -| dan sonraya kadar devam ederdi. Ko - nakta babaklan dededen kalma me ka- dar kıymetli o gümüş ve kristal takımı varsa hepsi meydana serilir, en ince ke tenden işlenmiş örtüler ortaya çıkar, «İspartalı» ların bütün servetleri göz - lerin önüne yayılırdı. Süheylâ hanım bu ihtişam ortasında bir Kraliçe gurürile dolaşır, dünyada ber şeyden üstün tuttuğu oğlunun sa - lonlarda mağrur tavrile dolaşmasını, herkesin yanında durarak münasib bir iki kelime söylemesini büyük bir şef - kat ve glâka ile takib o ederdi, Bütün Insanlara karşı sert kalbli ve hain olan bu kadın, yalnız oğlunun yanında iken bunyayı dubanın ortasına fırlattı, Bütün hazırlığını bitiren Bruket nihayet zoka - sını suya salıvermişti. Fakat aksi tesadüf oltanın ucu dibe gideceğine bir köke takı- hp kalmıştı, — Al sana bir tane daha.. Dirayetsiz ve ehliyetsiz balıkçı boyuna tutuyorda. Bruket oltasını kökten kurta- rip yeniden suya attığı vakit Gronol ai - lesi bütün azasile ellerinde yemek sepet. leri olduğu halde dubanın üzerinde boy gösterdiler, Madam Gronol Bruketin ba- avındaki meharetini duymuş olduğu için kendisine bir olta hazırlamasını rica etti. Bir çeyrek saat sonra madamla uğraş. tıktan sonra oltasına kavuşat Bruket ol - kovasının devrilip içindekilerin “dökül * $ olduğunu gördü. Bu marifetleri dos- tunun sekiz yaşi i oğlu yapmıştı. Hülâsa, Bruket bir şey yapamadan zamanı geldi çattı. Yemek faslı bir ti tükenmek bilmek bilmedi. Kahveler içildikten sonra usta balıkçı İtekrar oltasma yapıştı Amma bu sefer açılır kapanır iskelesi yüksek sesle gazete okumak sevdasina kapılan kayınvalideye in ayakta kaldı. i kuvvetli vuruşu mütea » fs genç kızın yazıhanede olması icab eden saatlerde sokakta o bulunduğunu görüyordu. Bundan başka, bazan sof - rada Feridunla Nerimea arasında teati edilen sözlerden, oğlunun genç kıza ki- tab ve mecmualar vermekte olduğunu anlıyordu. 'Nafıa Velilelnde Eksiltmeye konulan iş: 1 — Kocaçay ıslih ve sulamasile Mürüvvetler deresi ıslah işleri keşif «433,639» Tira «Gl» kuruştur. 2 — Eksilime 18/6/939 tarihine rastlıyan Cuma günü sant İl de Nafis veli i keti Sular Umum Müdürlüğü Su Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf y Jile yapılacaktır. 3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, bayındırlık işleri şarinamesi, fenni şartname ve projeleri Umum Müdürlüğünden alabilirler. vakket teminat vermesi ve eksiltmenin «213 lira «10» kuruş mukabilinde BU 4 — Eksitmeye girebilmek için isteklilerin «21,095» lira «60, kuruşluk SÜ yapılacağı günden en az sekiz gün vel ellerinde bulunan vesikalarla birlikte bir dilekçe ile Nafıa Vekâletine racast ederek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayi etmeleri şarttır. Bu müddet içinde vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye | iştirak mezler, 5 — İsteklilerin teklif mektublarını ikinci maddede yazılı saaten bir sast veline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde zımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. vermeleri «17903 o 43330» M. M. Vekâletinden: i — M M. Vekâleti inşaat şubesi emrinde çalıştırılmak üzere biri elektrik kalorifer diğeri inşaat mühendisi olmak Gzere iki mühendis, iki yüksek mimsr iki sürveyyan ile hariçteki korlar emrinde çalıştırılmak üzere yedi yüksek mar alınacaktır. 2 — Mühendis, yüksek mirarlar ve #üreveyyonlara tesbit edilmiş kadro linde ücretleri verilecektir, 3 — Taliblerin M. M. V. inşaat şubesine bizzat veya istida ile müracaatları 4 — Taliblerden tayin sırasında aranılacak vesikalar, A — Diploması aslı veya süreti tasdikli. B — Türk olmak ve ecnebi kadınla evli olmamak, C — Askerliğini yapmış olmak, D — Hüsnühsl vesikası, E — 'Tam teşekküllü heyeti sıhhiye raporu, F — Bonservir. İ — İki seneden evvel ayrılmıyacağına dair taahhüd senedi. İ kib şöhretinin eri olduğuna buradakilere göstereceği sırada bir hâdise oldu. Tam oltasının bulunduğu yere Madam Gronol | yemek artıklarını atmıştı, bu yetmiyor - laşmağa başladı. Boş dakika bermutad bir |tasının uzakta bir yere takıldığını, yem | muş gibi Gügüstün şapkası nehire düş - m ve Fitini bir yaban arısı sokmuştu. Dahası da var dı, Dubanın üç metre ö- Hesinete bir yere yörleşmeğe uğraşan bir kaç yabaner ile de şiddetli bir münakaş- şa tutuşmuştu. Gronolların Pazar mü - İ nasebetile saat beş çayına davet ettikleri bir grup ta gelmiş sürpriz kabilinden ge * İ tirdikleri gramofonlarını zır zır çalma * Ba koyulmuşlardı, Hiddetten kuduracak - bir hale gelen İ Bruket saat altıya doğru ev'sahiblerinden rfyetinde kaldığı hdlde oğluna karşı bir cephe almak imkânsızlığı karşısın- da acz ve endişe ile kendi kendisini lüzmekten başka bir şey yapamıyor ve hidâetini yenmiye çalışıyordu. Bir gün, İzmirin tanınmış bankala - rmdan birinin müdürünün Karısı Sü - Fekat Feridunda büyük bir değişik-|heylâ hanımı ziyarete gelmişti. Semi- lik olduğunu ispa* eden en büy'ük delil) ha hanım kırk yaşında, fakat olduğun- onun kıyafetinde yaptığı tebeddüllerdi. |dan çok genç görünmek hevesinde olan O vakte kadar iyi bir terzi elinden çık-|sarışın, çok güzel bir kadındı ve ken- dilmek üzere yaptırmış olan bolca esvablar giydiği halde şimdi elbiseleri- ni İstanbulun en meşhur terzisine 19- marlıyor ve bunların ciddi! olduğu ka- dar modaya uygun olmalarına dikkat ediyordu. Bundan maads, o vakte ka- dar oldukça kısa kestirdiği saçlarını uzatmıya başlamış, onların ipek yu - muşaklığını ve kıvırcığını meydana çı- kararak yüzündeki sert manayı yumu- şak ve münis bir şekilde değiştirmişti. İşte bu suretle, zaten o vakte kadar kâfi derecede nazarı dikkati celbeden Feridun bey, bu sefer gözleri büsbü - tün kendisine bağlamış ve Meliha ha- nımın Nejada yazdığı gibi «çok zarif bir adem» olmuştu. Bunlardan “başka, ufak tefek bazı bazı vak'alarda vardı: Meselâ, saati bozulmuş olan Nerime bir akşdm sof- Taya birkaç dakika geç inmiş ve bu se- sebeble beyanı mazeret etmişti. Evde her şeyin İntizamlı olmasına ve vak - eden ve en ufak bir sebeble titizlenen ateşe gösterilen bir mum gibi yumuşar- dı. Fakat bu sene, ziyafet hazırlıklarını yaparken Süheyl hanım her seneki ka dar memnun değildi. İçindeki büyük Feridun, genç kızın af dileyen sözleri- ne karşı gülümsiyerek -evet, gülümsi- yerek- şu cevabı vermişti: — Ne ehemmiyeti var canım.. telâş etme.. vaktimiz var. tığı halde daha ziyade içinde rahat e-|disine «dedikodu anası» tesmiye eder- di. Bu hanım, İspartalıların mem - eketteki nüfuzunu pek iyi bildiği için Süheylâ hanıma karşı fevkalâde mül- tefitane hareket eder, onun gururunu okşıyacak sözleri söylemiye dikkat e- der ve onun kendisini beğenip sevmesi- ne büyük bir ehemmiyet verirdi. O gün, birçok şeyler konuştuktan sonra, dömüp dolaşıp sözü istediği mecraya sürüklemiye muvaffak olmuş ve ev sa- hibine sormuştu: — Akrabanızdan olan o genç hatim hâlâ Feridun beyin yazıhanesinde mi çalışıyor? — Tabi... — Yal Altında birçok münalar gizlenen bu taacclp nidasından sonra, dudakların. da tatlı bir tebessümle ilâve etmişti: — Dün ona rastladım. Cidden hergün birz daha güzelleşiyor. Allaha şükür ki böyle ciddi bir muhitte ve Feridun bey gibi mükemmel bir vâsinin nezare- bali ne olurdu! Süheylâ hanım soğuk bir tebessümle mukabele etmişti: — Hakkınız var; benim oğlum öyle güzel gözlü ve edalı kızların tavırlarına kapılacak insanlardan değildir. endişe hergün biraz daha artıyor, onu| Bütün bu vak'aları görmemiye ve) Öteki ısrar etmemiş fakat esasen rahatsız ediyordu. Bu endişesine sebeb, | bunlardan mâna çıkarmamya çalişan | kuşkulanmış olan ve endişe içimde ya oğlunun Nerimeye &arşı göstermekte | Süheylâ hanım; hakikatin hergün biraz gıyan bir kalbe zehirini akıtımşta ki is devam ettiği müsamsha idi ve Shay -| daha bariz bir şekilde maydana çık -| tedii de bu idi. “kibar aileleri bu süsreye çağırılmak #-İlâ hanım bunu anlayemıyordu. Çok deİmaktsi olduğunu itiraf etmek mecbu -| Tam Süheylâ hanım misafirini teşyi soz, | 98 — zi müsaade isteyip gitneğe hazırlandı. lunduğu yerden istasyona dört relik bir mesafe vird. İçinden taşan hideletini yenmeğe ça ken Gronol müstehzi bir tavırla tağu balıkların hepsini bir paket ya «— Bunları da götür, dedi, eli bof mek olmaz.» Bruket bu haküret karşısında hemi danmaktan kendini alamadı: — Sözlerimi geri aldığımı Sen Bügün de, yarın da ehliyetsizla Bİ sin! Bana gelince, murdar duban ç âilen efradın olsun ne yaman bir ust8 duğumu hamdolsun kâfi miktarda ler. tderken dişardan gelen Feridunla' W şılaştılar. Genç adam, kendisini ce şımarık bir tavır alan Semiba # mM hürmetle selâmladıktan sonra İ$ ye girdi fakat bir iki dakika sonra annesine şu sözleri söylemekte © kendisini alamadı: z — Bu yaşta bir kadın için ne kıyafeti o! Gülünç olduğunun far da değil mi zavalı? O ne tavır? N&' Toarik haller? : — Hakkın var; Semiha hanı garib bir kadındır; fakat pek iyi var. — Ne diyorsunuz anne? Onun herkesin «yılan» dediğini ve ol mimi olmaklan herkesin kaçtığı! butuyor usun? j — Sende bu rivayetlere t ” sun Feridun? Semiha bildikin çok # ve anlayışlı bir kadındır ve söyl) sözü tartarak söyler../ Nitekim * bwna Nerircenin dişarıda herk: zarı dikkatini celbetmektle çok ince bir şekilde ihsas etti, Feridonun kaşları çatıldı, b sertleşti ve kısaca sordu. — Nerede? Kimin? — Herkesin... Bundan manda © senin yaz'h#nende çalışmasına Gi min şaştığını iyice anladım. — Nasıl ve niçin şaştyor' Oğlunur bakışları ve sesinin I ia eği di » y tinde yapılmasına hergün çok dürkat|t! altında çalışıyor; yoksa kızcağızın karşısında Silheylâ hamm sözü Pİ da akıttığına pişiman olmuştu; gat tik iş işten geçmişti ve bir defa *., mıya başladıktan sonra sonunü devam etmekten başka çare yok nun için biraz çekinerek fakat geri” meden cevab verdi: : — Onun ve senin yaşında Ki Feridun mağrur ve soğuk bir kilom * | RE kn İİ İY UKDİYUD ULU ASYEP OY: YEESEZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: