6 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

6 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 SON POSTA am A aaa SAYA 9 LT EDEBİ HATIRALAR 3 Hatay Gençliği Hatay hükümeti teşekkül ettikten sonra talebe sayısı 5.500 den 9.800 e fırladı Eski devirlerdenberi birçok Alimler ve kuvvetli şairler yetiştiren Hatay ili, hal. Ta - kınm uyanıklığı ve kültür adâmlarınm : E çokluğu ile kendini tanıtmış bir sancağı. muzdu. XVI inci asırda (Antakyalı Münif) 4 yetiştirip edebi ve siyasi hayatımıza he. Gye eden Hatay, XIX uncu asırda da kuvvetli şairler yetiştirmişti. Meşhur tereli bendile İstanbulda şöh. ret kazanan (Sadık efendi) ve; «Gönül muhabbeti bir âdet eylemiş yöksü» «Ne bende aşk, te sende cemal kal . miştir» gibi beyitlerile nazarı dikkati celbeden (Akif efendi) KIX uncu asır Hatay çsir. lerinin en meşhurlarındandır. * Hatay hükümeti teşekkül ettikten son. ra, Hatay Maarif Vekâleti uyanık bir ma. ge Hatay kız lisesi nen ipka edilmiş e de programa ilâve edilen türkçe derslerine Arab vatandaş. Tarım çocukları çok heves göstermiş va bir senede türkçeyi hayli ilerletmişlerdir. Hatay maarii bütçesi, geçen yıl 120,000 lira iken 160,000 liraya çıkarılmıştır. i * İ Hatayda Türk gençliğinin mümeyyiz İi İvasfı, müfrit milliyetperverliktir: Türki. yede her ne yapılırsa, Hatay gençliği bu. | nu örnek ittihaz etmiştir. Hetay talebe ve spor gençliği, amava. : i tan kardeşleri gibi, spor klüpleri tesis et. i |mek, iâmen bayramları yapmak, güzel İ İmüsemereler vermek hususunda çok mu. vaffak olmuşlardır. Bilhassa lise salonunda vücude getiri. Atatürk köşesi, haftalarca etrafına Jıları toplamış ve Hatayın köyle. kafile kafile gelen halk, Ebedi cessem timsali karşısında göz dökmüş, ve muhteşem (köşenin! nöbet bekliyen Jise izcilerini talebelerinden bir grup şâyanı dikkat bir muvaffakiyetle inkişaf etmiştir. Bayramlarda yapılan müsame.| reler - oynanan C. H. P, nün eserleri - hal ka sarki #navatan mekteblerinin kokusu. nu getirmiş ve müjdesini vermiştir. Kemalist gençlik, mekteblerinin ve klüplerinin duvarlarını süsliyen Atatürk vecizellerini ezberlemişler, ve Türk bü. yükleri için her vesile ile ihtifaller yap. muşlardır. Hatay lisesinde yapılan Atatürk, Na. mık Kemal, Mehmed Akif, Abdülhak Hâmid günleri çok parlâik geçmiş ve (Maarif Vekili tarafından) nutuklar söy. lenerek-halka bu büyük günlerin manası anlaşılmıştır, Ders yılı sonu, şimdi anavatan okulla. rım tskliden müteaddid sergiler kurul. muştur. Buraları hergün binlerce ziya. retçinin alâkasını celbetmektedir. Netice: Hatay gençliği çalıştı, çalışı. yor ve çalışacak. O, Ebedi Şefin, Milf Şetim çocuğu Hateyh, her şeye lâyık ol.| duğunu her vesilede isbat edecektir. Tangüner Hm Lise gençlerinin izcilik teşkilâtı da çok iye malik olanğiiz Yük bir heyecanla e amanmdanberi inkişaf ihtiyacında bulu. dan maarifi canlandırmıştır. Hatay Maarif Vekâleti, Türkiyeden yelen bütün muallimleri kadrosuna ala. Tak evvelâ bir muntazam teşkilât yaptı, Anavatan Maarif Vekâletinin, bir ör. Deği, bir minyatürü haline gelen bu teş. kilâtta şöyle bir prensip vazedilmiş, ve ter ne pahasına olursa olsun tetbik edil vitir: Mekteb için müracaat eden bütün çocukları okutmak ve mektebsiz birak. hamak. Bunun neticesi olarak devralınan 120 muallim derhal 237 ye #blâğ edildi ve mektebe devam eden talebeler 5300 den 9800 e fırladı. Şehirlerde ve köylerde birçok mekteb. e Eti Türk mekteblerile ecne. teblerine türkçe dersleri kudretli muallimler gönderilmiştir. İ İdirs diyor. Bu suretle, Rasin'in Korney- Sayfa 9 Rasinin Britaniküs'ü ve aktör Bürhaneddin YAZAN: HALID FAHRİ OZANSOY Fransızlar, büyük trajedi şairleri Jan Rasin'in (9) üç yüzüncü yılımı kutlulu. yorlar. Bu kutlulama, Fransız akademisi ile üniversitesinin iştirakile kışın da de. vam edecektir. Rasin ile Korney (”*) arasında muka. yese yepan meşhur münekkid Emi Fage (***J, kuvvetli tahlillerinin bir ye. rinde: «Korney bir şair, Rasin ise şair den daha ince, daha derin olduğunu ki. raf ediyor. Hakikaten de öyledir. Kor. ney'in haşmetine ve ahlâki kıymetine mukabil, Rasin'de his ve tahlil tarafı kı. yas edilemez derecede üstündür. Ayni zamanda trajedilerinin lisanı da, bu ne. vide hiçbir şairin erişemediği bir musiki e çağlar. Sonra Korneyde olduğu gibi fevkalbeşer insanlar göstermeğe de he. ves etmemiş, kahramanlarını ideal bir vasıfla «Nasıl olmalıdırlar?» diye değil, «Nasldırlar?; diye ortaya koymuştur. Bunun için ihtiras, Rasin'in eserlerinde hâkim unsurdur. İşte bu yaz esnasında Fransızların &ç yüzüncü yıl hatırasını tes'id ettikleri Ra. sin, böyle bir şairdir. Bizde Rasin'in şu anda hatırladığım tercümeleri arasında Akıl Koyuncu'nun pek ahenksiz bir şekilde manzum İfije ni'sini kaydederim. Sonra Horas'ı Yakub Kadri mensur olarak tercüme etmişti. Son yıllar zarfında da üdebayı cedide. den Bay Reşit hemen bütün Rasin külli. yatını dilimize nakletti. Bu son tercüme. | ler için bilhassa lisanın eskiliği noktasın. dan tam numara verilemezse de, klâsik kütüphanemizin bugünkü boşluğu karşı. sında gene az çok bir hizmettir denebilir. Fakat benim bu hatırat yazımda asıl bahsetmek istediğim, bu tereümelerin hiç birisi değildir. Bundan yirmi sekiz yıl evvel Rasin'den kendim de bir eser ter.| cüme etmiştim, işte o tercümenin acıklı hikâyesini anlatacağım. Acıklı hikâye diyorum, edebi günâhım desem belki daha doğru söylemiş olu. rum. Başımı bu günaha sokan da, SiL ven'in meşhur şakind.i marifeti (!) ak. tör Bürhaneddindir. Dilerim ki Rasin'in ruhu o günahı benim yalnız 6 zamanki gençliğime ve toyluluğuma (bağışlasın, hesab soracaksa ancak Bürhaneddinden sorsun! Şimdi vak'ayı hikâye edeyim. * Tiyatroya çocukluğumdanberi mera. kım vardı. Babam beni, daha pek ufak yaşında Manakyanın melodramlarını seyre götürürdü. Zaten kendisi de, © kumpanyaya «Aktör Kin, «Mağduru kalb>, «Taşocakları» gibi bir takım piyes. ler tercüme edip oynatmıştı. Sayısı bir hayliyi bulan bu tercümelerin çoğunu sahnede ben görmemiştim. Çünkü ba. bam, Tıbbiyenin daha son sınıf talebesi iken ve benüz evli değilken, zevk olarak bu işe de merak sarmıştı. Ben bır kısım Bürhaneddin sen nereden gelmiş, nereye gidiyorsun? Azimetin ne $arafa?» diye bar bar bağırı, pıdır. Her ne ise, aradan bir yü kadar geçti. Bürhaneddin, bu esnada tam dramlar oynamak üzere geniş kadrolu bir kum. panya teşkil etti, Bu teşekkülün içinde, Tahsin Nahid, Şehabeddin Süleyman, Re. fik Halid, Celâl Sahir, Müfid Ratib başta olmak üzere birçok Fecriâticileri topla. Yıp bir edebi heyet te vücude getirmişti. Fakat çok geçmeden heyetle arası açıldı. ğı ve teşekkülün dağıldığını gene ga. zetelerde okudum. Hattâ edebi Hale mecmuası, Bürhaneddin hakkında açtığı bir ankete gene Fecriâticilerden cevablar toplamıştı. Cümlesi Bürhaneddinin aley. hine verilen bu cevabların içinde pek b lenceli olanları da vardı, Meselâ birisi, galiba Refik Halid şöyle diyordu: «Bür. haneddin, sabundan bir köpüktür.. Bir | diğeri de «aktör Bürhaneddin sadece bir aktör vücudüne maliktiri. vecizesini yu. murtluyordu. Maamafih, çok geçmeden, Bürhaned. din gene kendini derlemiş, toparlamış, birbiri arkası sıra kumpanyalar teşkil e. dip durmuştu. Bir aralık ta Müdafsa.l Milliye Cemiyeti Ne de uyuşarak o cemi. yet hesabına, Tepebaşı kışlık tiyatrosun. da temsiller vermeğe başlamıştı. İşte Ra. #in'i, benim fazla düşünmeyişimden, onun da para davasını san'at davasının üstün. de tutuşundan, o temsil sezonu esnasında yere vurmuştuk! Yukarıda söyledim ya, tiyatroya me. rakım fazla! Hele o zamanlar, sahnede bir eser oynatmak hevesi içimi kurd gibi yiyor! Ortada henüz ne Darülbedayi var, ne de ben Baykuş'u yazmışım. Sadece, bazı aktörlerle tsnışmışım, bunlar ara. sında Bürhaneddin de var. Bir gün bir lokantada yemek yiyor. dum. Bir de baktım, Silven'in * şakird.f marifeti Yanımdaki maâsâya olurdu ve da, ba sölâmlaşır selâmlaşmaz bana: tercümelerinin yalnız hikâyesini ondan dinlemiştim. Hâsılı uzatmıyayım, gel za. man, git zaman, bende de bir tiyatro me. rakı başlamış bulunuyordu. Bir taraftan da şürler yazmağa başlamıştım. Talebesi olduğum Galatasaray Sultanisi (şimdiki lise) o tarihlerde benim gibi pek çok şiir ve edebiyat meraklı gençler yetiştiri. yordu. Bugün ben yaşta olanlar pek iyi hatır. larlar: Meşrutiyetten sonra, İstanbulda Pütün kitablar Türkiyeden getirtile. re tevzi olundu ve Türkiyenin “tiği programlar aynen kabul edil di Talebe kayafetleri yem Türkiye mekteblerine benzetildi. Muallim kâfi kursları açıldı ve az Manada a yetiştirilen bir kısım muallimler de Tür. kiyenin maarif programalrını kavrayıp mödem ders usullerini tatbike başladı. lar, Hatayda yeniden bir kız lisesi ile dört orta mekteb ve birçok ilk mekteblerle köy mektebleri açıldı. Fransızca tedrisat yapan erkek Jisesi, #ynen Anadolu liseleri haline getirilerek Avni Proğram tatbik, ayni kitablar okutu. OP, Arab İlsesine gelince: Bu mekteb ay. nasıl bir tiyatro salgını başalmıştı. Her #klne esen bir kumpanya teşkil ediyor ve Namık Kemalin dramlarile bir takım yeni yazılmış peri-i hürriyet ve ifriti is. Wbdad tablolu Jontürk Piyesleri oynu. yorlardı. Derken bu gürültü esnasında, bir gün, gazeteler, maruf Frannz aktörü Süven'in şakird.i marifeti Bürhaneddi. nin. İstanbula geldiğini müjdelediler! Bürhaneddin, Tepebaşı yazlık tiyatro. sunda ik temsil olarak, Abdülhak Hâ. midin facialarından bazı tablolarda ken dini gösterdi. O temsilden kuvvetle ha. tırımda kalan, yalnız, Tarık'ın İspanya kralının hazine odasında, tavandan asılı büyük bir arabesk kandil altında «Tarık, (9) Jean Racine , (991 Gornetile, (999) Emil Fağuet — Şair, dedi, sana bir ricam var, — Buyurun! Diye merakla bekledim. Çok bekletmedi, meseleyi izah etti: — e bir Rasin oynamak istiyorum. — A a — Evet.. fakat tercüme edilmiş bir eseri elimde yok, — Bttirirsiniz, — İşte ben de onu istiyorum. Siz İransızca bilirsiniz, ne olur, şu Britank, küs'ü bana tercüme ediversenize! Ne yalan söyliyeyim, Bürhaneddinin bu teklifi, bana, o anda, bir san'at pey. gamberinin saadet müjdesi gibi geldi, Düşünün bir kere! Bir sahnede benim tercümemi oynıyacaklar! Belki telif eserler yazarsam, onlara da kapı açılacak! ileride, — Pekâlâ! Tercüme ederim. Diye cevab verdim. Bürhaneddin pek memnun oldu ve be, ni o akşam, şimdiki Adalar lokantası yı mırdaki bir kahveye davet etti, O akşam orada buluştuk. Yanında iki yardı, birisini takdim etti; arkadaşı — Müdafani Milliye Cemiyetinden tis. mi aklımda değil) **s bey... — Tejerrüt ettim, efendim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: