9 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

9 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bekârlar, fikir ve müşahedelerini bildiriyorlar | Bekâr okuyucuların buldukları kusurlar : “ Genç kızlar müsriftirler, sadakatsizdirler, hodbindirler, gr m e ğ © O. Y. (Kayseeri bez fabrika- s1): «Yaşım 22 dir. Evlenmek istiyorum. Fa - kat aytığım 30 Wrayı geçmiyor. Bu para ile Kayseri gibi bir yerde nasil (o evlenebilirim. Bakıyorum, kızların çok masrafları var. Bu- na bütçem müssid deği! Dengine düşeme * yince boşanmak zor. Senelerce bu yüzden mahkeme kapılarında sürünenleri görüyo - ruz. Sonra kız babaları çok masrafa lüzum gösteriyorlar. Halbuk! benim aylığım bu ye- künu imkânı yok dolduramaz. Bu sebebler- 1e evlenmek bir tarafa, ben bir tarafa de - yip işin içinden çıkıyorum.» © Hasan Tuncan (Diyarbakır): «Yaşım 28, ben de bekürlar zümresinde - nim. Evvelâ size şu suali sormama müsaade ediniz. Gazetenizde açmış olduğunuz anket, gençlerimizi derdlerini dökmeğe çağırmak - tan ibaret midir, yoksa salâhi (hale davet midir? Eğer maksad onları bekârlıktan er - MWliğe teşvik ise, ayni gayenin büyüklerimiz tarafından da ehemmiyetle takib edilmesi - ni dileriz. Pilhakika bekârları evlenmeğe teş yik edecek müsald bir formül bulunduğu tak dirde bir çok fenalıklar ortadan kalkacak - tar. İtiraf edelim ki, memleketimizde daha eski an'anelerin ortaya koymuş olduğu müş- külât gençlerimizi evlenmekten mahrum et- mekte, bekârlığı tercihe sevketmektedir. Fa kut yoksuzluk evlenmeğe mani teşkil etme- melidir. İki gönül birleşince samanlık sey - Tan olur, derler, Tek kişiye azab veren ha - yat tarm Iki kişiye cazib gelebilir. İş ki, her- kes üstününü değil, dengini arasın. Ben de benüz dengimi aramakla meşgulüm.» © Kâmil Tarancı (Trabzon): «Evlenmenin iyiliklerini, bekârliğın kötü - Mklerini bilmez değilim. Fakat evlenmenin saadet temin etmediği hallerde ortaya koy- duğu sararları, bekürlığın zararlarile kargı - laştırırsanız görürsünüz ki, bekârlık — hafif kalır. İki defa evlendim. Birinci karım, ihanet etti. İkinci karım itaatsiz, mfüarif ve hissiz çaktı. Ayrıldık. İki anadet temini için atılan adım, haya - tımı cehenneme çevirdi. Birincisi hâlâ ah - lâksızlığına devam ediyor, ben buradan de- hi onun yaptıklarını duyuyorum. HAA f| - lâncanın eski karın, diye anıyorlar, Ayrıl - dıktan sonra da gereflmi, namusumu leke - lemeğe devam ediyor demektir. Bana bir da- (ba evlenmeği tavsiye eder misiniz?» © Selâmi Sabur (Sultanahmed): med): «Ânketinizi takib edip, uzun usun düşün — dükten sonra cevab yazmağa karar verdim. «Niçin erlenmiyorsunuz?» diye soruyordu - muz. Evet, niçin eylenmiyoruz. Niçin evlen - miyorum. 100 lira kazanırım O syda, ayrıca gelirim de var. Geneim. En müşkülpesend Kadınlar bile çirkin erkek diyemez Sıhhatteyim, Orta halli bir ailenin kizüe nişanlandım. Daha nişanlı İken, giydirdim, Kuşattım. Görmediklerini gösterdim. Samı - yordum ki, Cenabihakkın karşısına benim gibi temiz ve kendisine dört elle sarılmış bir *4 çıkardığından memnun ve mesrurdur. Me Berse.. itirafı bile ne acı.. Bir gün arkadaş - Bekâr ya göre bugünkü kadın: Süs meraklısı, müsrif düm!» dedi ve ilâve etti: aYanında bir genç çocuk vardı, kardeşi mi » Kan beynime hü- cum etti, Paket bozmadım. «Evetl» cevabı - nı verdim. Bu kizin ne kardeşi vardı, ne de genç akrabası. Belki benzetmiştir, diye dü- İşündüm. Fakat kıza sormaktan kendimi & - İlamadım. Suallm karşısında birdenbire a - falladı. Kızardı, bosardı. Ve itiraf (oetmeğe mecbur kaldı: Bu genç usun zamandır ken- (Devamı 10 uncu sayfada) Nel EE KÖYDEKİ DOST Bunun türkçesi kızkardeşi gibi de ğil. Düzgün konuşuyor. Fakat yüzü - nün kuvvetli çizgileri ve serbest hâre- ketleri tıpkı o. — Vildana da uğramışsınız. Onlar da nasıl teşekkür edeceklerini bilemiyor - Jar, Dedim ki: — Hemşirenizle görüştüm. Onlar da çiftliğe gitmek istiyorlardı. — Vildan çiftliği hiç sevmez amma belki! Siz hoşlandınız mı? — Pek çok. — O halde sık sik giderseniz babamı sevindirmiş olursunuz. Vildan hanımm yarın çiftliğe gide - ceğini kardeşine söylemediğini anla - mıştım. Ben de daha fazla izahat ver - meğe lüzum görmedim. Vedad bey bu vesile ile iyi bir dost (o Kazandıklarını söyliyerek teşekkürlerini tekrar etti. Onu kapıya kadar geçirdim. Muhakkak bu ik! kardeş, Ikisi de çok esâzli terbiye görmüş, zeki çocuklar. uBushan Bir gönlük tesadüf bana çok iyi dost- İlar kazandırmış oldu. İstanbulun çoğu sonradan görme ki- barlarından, kokotlarından, ne yaptı - ğını, ne yapmak istediğini bilmez ya- lınkat zenginlerinden öyle iğrenmişim ki bu temiz âile bana âdeta cankurta - ran gibi göründü. Bilmem neden bekârlik, çapkınlık, derbederlik beni bu hallerden o usan - dırdı. Hergün ayni çehreler ve her - gün ayni eğlenceler içinde kendi ken- dimden iğrenmeğe başladım. Bu hisle son zamanlarda otomobile höves ettim. Canım sıkılınca başımı a- bp şehirden çıkıyor, kırlarda, deniz kı yılarında tabiatla başbaşa kalıyorum. Ve o kadar dinleniyor, rahat ediyorum ki! Ben de Vedad bey gibi bekârım. Ve gene onum gibi yalnız başıma bir apar tımanda oturuyorum. o Gerçi o kadar genç değilim. Fakat yaşamasını. bilen erkek için oluzunu bulmak da pek ih- tiyarlık sayılmaz. Sayılmaz Oamma, ahid Kadınlar cevab veriyorlar | Bugükü bekâr erkek korkaktır, mütereddiddir, bir ailenin yükünü omuzlarına alamadığı, almaktan çekindiği içn kadınlara iftira atıyor., © Bayan Seniye (Kızılay San'at evi müdiresi): — Dünkü Türk kadını gibi, bugünkü "Türk kadını da tsm:manasile bir aile ka. danıdır. Yuvasının, yavruların «nasi, kocasının sedık ve vefakâr eşidir. Ben biz deki çalışan bayanları hergün görüyo. rum. Onlaria yakından temasım var. Ha. yatların biliyorum. Benim gördüğüm ka. dınların cümlesi tamuslu, çalışkan, ka. mestikâr insanlardır. İçlerinde bir çoğu de sonradan işleri bozulmuş olan erkek. Yerin zevceleridir ve bu kadınlar, gazete. deli bekirların söylediği gibi kocaları. nm parası biter bitmez onları terketme. mişler, bilâkis onlara yardım etmek için yüklerini üstlerinden ahmak, çoluk ve çocuklarına birlikte bakmak için çalış. mağa başlamışlardır. Buraya gelen ka. danllarla temasım vardır ve bunlar Türk kadınların şayanı iftihar birer nümu. heeridirler. Onların içinde süsüne düş. kün olanlara ben rasgelmedim. Onlar çin müsrif demek ölle yuvasına merbut değil demek bir iftiradır. Burada o ka. der az para Te çalışan ve burası iyi bir müessese olduğu için başka yerde daha yüksek Ücretli iş aramağa bile sırf çok namuslu oktukları için teşebbüs etmiyen kodınlarla hergün beraber çalışan be. nim gibi bir insan için Türk kadınının kenaatkir olmadığına, hoppa olduğuns, müsrif olduğuna inanmak imkânsızdır. Değil kocalarının parasını deli gibi sarfetmek Üste çalışm onun kazancına para eklemek İçin çabalıyın Türk kadın. arma kimse böyle bir şey söylemesi hakinziik olur. İşte bizim müessesemiz.| de gehışen birkaç tane namuslu, temiz genç kız var, eğer kendilerini istiyen er. kedere rasgelseler mükemmel aile yu. veları kurarlar. Nerede?:.. Fakat ken. dilerini istiyen erkek bulup evlenemiyor. lar. Çünkü bugünün erkeği mütereddid. dir. Bir aile yükünü omuzlarına almağa ği Kadına göre bugünkü erkek: Korkak, mütereddid, havai erkeğini de, kadınyu da şeyanı itimad görüyorum. 'Türk kadınlarınm —müşscl olmasına gelince, ben bütün kadızları tanımıyor. dum, Benim muhitimde tan.dığım insan. lar arasında müsritine rasgelmeğim. 'Ta. Bıdığım Kadınların hepsi evine, çoluğu. na, çocuğuna düşkün insanlardır. "Türk kadınları içinde müsrif olanlar belki vardır. Fakat bunu umumuna teş- mil etmek hatalı olur. Bugün vazifem icdbı kadınların da erkekler gibi olduğu. cesaret edemiyorlar. Sonra da bu korku. İarını itirafta, çekinip bu kabahati ka. dınların, bugünkü genç kızların üstüne atıyorlar. © Bayan Sabiha (Sanayi ve iş müfettişi): — Bugünkü Türk kadınlarının aile kadını olmamalarına imkân var rmdır? Ben zannetmem. Burada iş muhitinde çalışıyorum. Bana müracaat eden insan. lar iş arayan ciddi insanlardır. Onların hayat da pek keyif verici değil. Kışın ie sinemas", tiyatrosu. Yazın Ada , Modası.. hep o kadar. İnsan kendi- ni hayvanat bahçesinde zannediyor. Kafes içinde ye, iç, d at, kalk.. İki kere Avrupaya gittim. Fakat bi zim gibi kazancı günlük (çalışmasına bağlı insanlar için seyahat te pek ko- lay değil. Nereye gitsen santimine ka- dar paranı hesab etmeğe mecbur ol - mak seyahatin keyfini (o kaçırıyor ki seferimde de İstanbula beş parasız döndüm. Hani tren bozulup bir gün ge cikse yolda aç kalmak işden bile değil Böyle seyahatlerin keyfi olur mu? Bu yıl otomobile merak sardım. Mo- törü kuvvetli 25 beygirlik bir Kabriyo le otomebilim var. Hem açılıyor hem kapanıyor. İcab ederse arkada iki ki - şilik de yer var. Ayrıca bir de bagaj yeri. Mükemmel. Merak Oda sardım. Şimdi rahatım. Bazı akşamlar atlayın- ca (Kilyos) a kadar gidiyorum. Ve ga- Du, hayatta ciddi meşgaleleri bulunduğu. na, yani erkekler kadar çalıştıklarını gö. rüyorum. İşile, gücile meşgul olan ve an. cak ekmeğini temin eden bir kadının is. rafa kaçacağını tehmin etmek caiz olur mi? Orların israf edecek vakitleri, hal leri ver mı? Bilmiyorum, siz takdir eder. siniz, bugünkü erkeklere güvenmek me, selesine gelince neden güvenilmesin'... Erkeklerimiz de şayanı itimaddır. Si. e birez evvel de söylediğim sözü tekrar. gularını bile feda ederek günahlarını gizli yapmak isterler. Bunlari memnun etmek ancak sırlarının muhafaza edi- leceği hakkında tam bir emniyet ver - mekle kabildir. Bunu bildiğim için otomobile rastge- le kadın alıp gezmeğe gitmemeğe bir prensip olarak karar verdim. Arzusu” nu kıramadığım veyahud kendi arzu - im olursa bunları da şehrin ten ha yerinde bekletip oralardan alı - yorum. Ve böyle çifr gezintilerde oto- mobilin körüğü dajma kapalıdır ve be- nimle gelen kadın kim olursa olsun da- ima arkada oturma yerindedir. Şimdi- ye kadar yanıma hiç kadın almadım. Körük kapalı olduğu zaman da arkada oturanı kimsenin görmesine imkân yok. Bu plânı arkadaşlar çakmakta ge - cikmediler. Körük kapal: gördüler mi vaziyeti anlıyorlar: Çok şükür şimdiye kadar can sikici bir karambol olmadı. rib değil ml bu otomobil kadınlar ara- sındaki itibarımı da yüzde beş yüz ar- tardı. Bizim mavi otomobile binmek 1s- teyenler pek çok. Kadınlar birbirlerini kıskandıkları zaman daha kolay elde Gerçi bekârım, kimseden çekinecek de ilim amma bence bekâr erkek de çap- kınlığı reklâm etmemelidir. Dedim ya, bazı elde edilmesi şeref verecek, zevk verecek öyle kadınlar (o olur ki bunlar Beyoğlunun göbeğinde geçirdiğim bujtâ en hararetli rekabet, kıskançlık duy İuyandırır. ıyacağım. Bizim burası iş muhitidir. Er. keği de, kadını da şayanı itimaddır. © Bayan Suphiye (Eski öğret. men): — 'Türk kadınına müsrif demek Türüt kadınına hafifmeşreb, vefasız, okansat. siz, sadakatsiz demek çok haksız bir it. ham olur. Eskiden bir cdebi mecmuada okumuştum. Avrupanın meşbur İeyle soflerından biri; «Kadınların fernalığın. dan şikâyet eden, kadınların aleyhinde yazilar yazan erkekler ekseriya bir kas dının yaptıklarından şikâyet eder, bir teki kadının elinden çok çekmiş olan erkek. lerdir: der, Biz de bekâr beylerin anke. te verdikleri cevabı okurken ayni sözü tekrarlıyabiliriz. 'Türk kadını mükemmel söle kadınıdır dediğimiz zaman bunu u. muma değil, ancak ekseriyete teşmil ede. biliriz. Çünkü bir kütle hakkında verilen küküm o kütleyi teşkil edenlerin ekseri yeti hakkındadır. Den 'Türk kadınları içinde vefasızı, arsızı, yüzsüzü yoktur de. miyorum, Elbet te vardir. Fakat bunlar yüzde değil, binde bir denilebilir. Fakat bunlar gezdikleri, bunlar giyindikleri, bunlar ortada dolaşıp göründükleri ve nazarı dikkati üzerlerine celbettikleri & çim eriseklerin gözü yalnız bunları gö. Tür. Evinde kocasının yarım lira, bir lira gündeliğini beş evlidile kendi arasında taksim eden ve bu paranm yetişmediğini görünce emizikli yavrusunu, altı yaşıpdde ki ablasına bir şişe şekerli su ile terkedip bütün gün tahtaya, çamaşıra giderek yü. vasınm açık kalan bütçesine eklemeğe çalışan işçi kadınları, az maaşlı memur kucasınm peşinden memleketin dört bir bucağını dolaşan gen; nile kadınlarını iki yakalarım bir araya getirmek içik nas mt çdbaladıkTarını, evlerinde nasıl ict bında hizmetçi, icabında hanım oldukla. rımi kimse farketmez. Çünkü âile kadın evinde yâşar. Bekâr erkeğin sefahethas nelerde rasgeldiği kadımlarsa aile kadın değildirler. Pikat maalesef bügünkü erkekleriml. zin gözü hep onlardadır. Onlar feleğin çemiberinden geçmiş kadınların peşinde dolaşırlarken, İstanbulda mütevazi ya. hallelerindeki evlerin içinde gül gibi kz lar koca bulamadan ihtiyarlıyorlar. Bu. günkü erkekler kendi kabahatlerini ne diye kadına yüklüyorlar. Açıkça konu. şalım, içlerinde kaç tanesi bugün büyük bir cidiliyetle bir aile yükünü omuzların. da taşımağı gözüne alabiliyor. 'Bekârlık bir hastalıktır. Bekir erkekse ler evlenmesini istemedikleri için bir se rü büheneler bulurlar. Bu da bir bah&- nedir. Hepsi bu kadi Suad Derviş Susmak altın, söylemek © gümüştüf derler ya, çapkınlıkta susmak plâtine gevezelik kalaydır. İnsan bekâr da ol” sa bir çok ailelerle görüşür. Ben evli olsam şöhreti dillerde doleşin bir bes” kârı evime sokmanı doğrusu. Se Bu yaz otomobil sıhhatim için de çok faydalı oldu. Hem kafam Kipi eniyi bem vücüdüm kuvvetleniyor. Her Pazar günü < İstanbuldan — yerlerde ve çök defa haşuma giden bir. kadınla beraber ( dolaşıyorum. Birkeğ” kere (Şile) ye kadar gittim. Hattâ ge ce kaldım. Bu gezintilerde aksi tesa düfler de olmadı değil Meselâ bir del (Kilyos) a gitmiştim. . Yanımda yaf yazmağa hevesli bir genç (kız vari i Mektubla tanışmıştık. — Mısır püskül” gibi sarı saçlı, Anna Bellaya benzer gm kırdak bir şey. Gezmeyi de kendisi İÜ tedi. Bir atle kızıdır. Aleme reklâm ol masın diye uzak bir yere götürmek im tedim. Kilyos en münasib o bir yerdk edilirler. Fakat baz: kadınlar da vardır) darmgalanmış bekâr çapkınlardan ka -|Orada denize girecek, kumlar üzeri &i elde edilmeleri için insanın onlara|çarlar. Hakları da vardır. Hergün ya-İde piknik yapacak, karşı çok sakin, içli ve bilhassa #ıkı a-|nında bir kadınla görünen erkeğin ya-| ginlerine baka baka edebiyattan bah rh görünmesi lâzımdır. Bunlar hatİnma Meryem anayı oturtsanız şüpheİsedecektik. Karadenizin en” (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: