10 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

10 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Temmuz <Son Posta» nın tefrikasi: 24 Mı | AVİ b eli Hatice Sultanın hayranlığı e ayreddin ağa ila (o kararlaştır * oâri vechile bu ders öyle bır şe - Verilecekti ki: Hatice sultan, gö“ ii om e ve sesi de işitilmiyecek- di Ve ikiye arkasinda bulunacak. ağı le tarafından, Hayreddin ting, ve i . karşısı receği dersi, paravananın * VE daima, İn dura, Paravananın yanımda | da e olan, Hayreddin ağaya hitab Bi * Sim bu karar tatbik edile » diğer taraftan da Hatice sulta- > Püdişahtan bir i İla, Fehtar mektub geldi. za Süncü Selim, (Muzika bandosu) na- bir (alafr, heyeti G siki, anga beyeti mu 98) teşkil edildiğinden bahsediyor. e lan bu (nevicad) iusi- Mek çalacağı parçaları dinle - İçin, Topkapı sarayına davet ey- ram, , DA sultan, müusikiyi son derece - Onum için bu daveti büyük bir via le kabul etti. Tayin edilen de, Şifte kayığına binerek, Top- çin ayına gitti. ' yi Selim, o gün diğer iki hem- da le ından bazılarını don aya vet etmişti. İlk Türk ban- er icrayı ahenk ) “el Üz teşekkii) eden (Ni - leşeb- *0, nizamı cedid sü: vari alayı bo” izan » (Vaybelim Akmed ağa) t cedid piyade alayları lr (Ahmed u ga müsiki hakkım- da olduk, 'uXça ma): yi ei zat, ram cedid #ahib: olan bu iki, Ordulânna, SUR: askere «Avruna ndoğu er. Era bando tak'mları ve Le bu yenilik hareketini Bösteri 5” derhal büyük bir alâ- Sin, Bu işin yarıda kalmamas' Mahmşoderun) ağlarından ( Nokta Yerdi. yendi) denilen zata emirler band, , © Kendisini, (Asakiri şâhâne bu çektir birinet zabiti) ünvani- Nokta yg ilün başına geçirdi. efendi, çok gayretli al. (Enderun) ve (Barüsesade) bir hayli talebe yetiştir iş planda, (Vaybelim Ah » Terampetçi Ahmed usta- j ve Darüs - takını bir bando a il li / # f ; ; ebat etmişlerdir. ba an taşekki ederek Gary, Sema Bamid devirlerinde te- ii f op /mükemmelen yetiştirmiye kâfi değildi. sarayda ve gerek 'Türk aileleri arasında mu- Askeri teşekkül eder zelim, ve saygısızdılar.. Fakat, bu y olduğu gibi, bir muzika | <dilmesine müsinde etmiyecakti. Böyle olduğunu takdir etmiş. !bir #altı yiyenlerin vay haline idi çiçekler, adalar, lar.. işte büyük babanm görebildiği şey. iğ . O her evi, hattâ her kiremid uyur gibi göründüğü yerler olmak ba - | hakikaten inanıyörler muydı acaba? Ke, YAZAN: ZİYA AZA için, hemşirelerini ve devlet “erkânm- dan bazılarını da saraya davet etmişti. Lâle bahçesindeki Mustafapaşa köş- kü, davetli olan devlet ricaline tahsis edilmişti. Padişah Selim de, yanında hemşireleri olduğu halde (Revan küş - kü)ne geldi. Lâle bahçesine nazır olan pencerenin önüne yerleşti. Sarayın ha- rem takımına da, (Sünnet odası) ile (Bağdad Kasrı) arasındakı avluya Çi” karak, bandoyu oradan (temaşa ve İsti- maa ruhsat) verild Bugün, gene Topkapı sarayınm en İneş'eli günlerinden biri idi. Üçüncü Se- İlim devrinin zevk ve safsva alışmış o- lan saray kadın'arı, en kıymetli elbi - selerini giymişler, küşanmışlar. göğüs- lerine ve hotozlarının üzerine bütün el- maslarımı takmışlardı Bembeyâz mer- İmer döşenmiş olan o yüksek avlu, bir renk mahşeri gibi parlak bir sonba hadsiz ve hesabsız elmaslarin parıltısı, gözleri kamaştırıyordu. (Arkası var) Fakat bu zabitierin malümatı, efradı Onun için evvelâ Fransadan ( Mösye Mankel), sonra da İtalyadan (Sinyor Donizenti) isminde iki muallim celbe- dildi. (2) Bu yeni teşekküle giren gençler, © yüksek bir zekâ ve istidad eseri gösterdiler ki, bu ilk Türk bandosu, pek kısa bir zamanda mükemmelen yetişti. Ve artık, (huzuru şâhânelde (icrayı terennüm) edecek dereceye geldi. Çok yüksek bir musikişinas olan ü- çüncü Selim, garb medeniyetine doğru yapılmış olan bu san'at ve terakki ham- lesini, yalnız görmek istememiş... onun (2) Sinyor Denizenti, Türkleri son derece- de sevmiş ve eilesini de İlalyadan getirterek İstanbulda yerleşmiştir. Oğlu ve kışları da musikişinas oldukları için bunlar da gerek allimlik etmişlerdir. Sultan Aziz ve sultan Hamid devrinde yetişen Okudın. ve erkek (alafranga musiki; mensublarinin oeXserisi bu (Donisettillerin talebeleritir. Hizâye: Kus, kedi ve yıldızlar oldu ise oldu, bu kedi, alelâde bir kur. tun farksız bulunan ihtiyar çiftin kuşunu yedi, onun evden içeriye nasıl girdiğini de kimse anlıyamadı. Sular karardığı sıra. da, büyük ana, yemek odusmın ötesinde ediz bir cik sesinden başka hiç bir şev duymadı: Büyük baba, sesin geldiği tara. itti, ve beyaz bir cismin, arkasın. &optuğu belli olan ve daha karak şöyle (Başiarafı 1Z nci sayfada) ra kuşun yüzünden odaların pencereleri gece gündüz kapah durduğu için komşu. larm az ma alayına maruz kuliyordu?.. Hele onların, pek seyrek sokağa çıkıyor, sabuhtan akşama kadar, ihtiyar karısile, habine bir çocuk gibi vıyaklıyan kuşun yanında ömrürü tüketiyor?.. dye vap - tıklari densizliklere can mı dayanırdı?. Hiç şüphe yok ki bu ademların hepsi de ta du uçuşan birkaç tüv br tfak kapısına doğru koştuğ yle gördü; ve çığlığı bastı, Aman Allahım o ne ağlayıştı?.. Sanır. dınız ki, ihtiyar adam çıldırmıştır. İhi - ile kendisi veyahud da kuşu ilecalay te bü sıralarda, kuş ormuzunda olduğu, hid. detinden köprüc köpüre iskemlesirden| kalkar, ve hiddetli gözlerle gomşu evle - itiyar adam bir silâh kaptı ve yolun & bür ucundaki eve gitti, hayır.. evin ha. nımım değil, artik tamamile memmun ve lâkayd bir halde yemek odasındaki dre. suvarın üstüne kurulmuş oturan mel'un kedisini öldürmek östiyardu. Ve ihtiyar adem, silâhımı açık pence. seye doğrulttu. Âdeta bir deli gibi, cam. iları, resimleri tuzla buz ederek bir, isi üç defa steş etti, Derken hanımın oğlu! dışarıya çıktı ve elindeki silâhı ona ba şalt Bir facia koptu. Göz yaşları ve çığlık. lar arasında göğsünden yaralanmış olar. ihtiyar alam, yarı ölü bir halde evine gö. türüldü. Kedili eyin oğlu da saklanmak için tarlalara kaçtı. Bütün köy ayaklan. dı. Bu yanda da iki ev yıkılmış oldu. Kediye ne oldu mu?.. diyorsunuz. O, âlelkde bir hayvan sandığı, ihtiyar çiftin | kuşunu göktan unutmuştu. Üstelik ihti yarım da kendisine ateş ettiğin: anlatma . atış bile. İlk kurşunda yerinden firla « puş, dama. tirmearmış, ve siysh dam'arın üstünde bir beyaz Teke halinde kurularak sessizce yıldızları seyretmeğe koyulmuş. tu. Yıldılara gelince. şuna kat'iyetle e - min olabilirsiniz ki, orlar olup bötenlere, di nereden ( bidebilirds ki, ihtiyar adam|ve dağlar arasında kaybolan köyün dam. ve kiremid, ve çiuk. ve her komşuyu bilir; tanırdı. Pakat o . nruzunda türemiş duran kuşu ile, yol Ke, harındfki avin pecerelerinden birinde gözleri kupalı olarak oturan kar gibi bem beyaz İnan kedisi de bakalım bu şeyleri birler miydi?.. Evler mi?.. Kiremidler mi?.. Damlar mi?.. Kendi evi, başkalarmın evi'mi?.. Bu ev kendisinin veya başkasının evi imiş, ne çıkardı7. Kedinin umurumda mı idi, semki?.. Öyle ya bütün bu evler, gidip te bir şey çaldığı, içinde uyuduğu, veya İ kımından birbirlerine benzemiyor Tüy. du? v Yolun öbür tarafında oturan şu ma bi. we karısı bile onu bir türlü susturamadı. isonra sefirimiz, imparator hazretleri ta. Evvelki günkü ve dünkü kısmın hülâsısı Hatıralarını yazan Baron Wratislaw 1591 yılının Eyiti ayında 'Tuna nebrindeki ge -| milere binerek İstanbula hareket esiyor. Kendisi Viyana İmparatoru. Rudolph'un #e- firi olarak giden Fredrie Kreğwitz'in hima- ye ve neziretine memur olarak gitmekte - idir. İ Birçok kasabalar geçtikten sonra Os - manlı hududuna şiriyor. Orada kendilerini süvari “Türkler karşılıyor. Gran kasabasına yaklaştıkları zaman kapıkulu olan üç Ye- niçeri karşılanma çıkıyor. O gün geç olduğu işin istirahate çekili - İyor. Ertesi günü Sancak Beyi İle mülâkat yapmak üzere yola çıkıyorlar. Birçek hade- melerle beraber birkaç çocuk da Sancak Be- yine verilecek hediyeyi taşımaktadırlar, (Hatıralar devam ediyor) Bu çocuklardan biri demiri gümüş kakmalı ve yaldızlı, kılıfı ise kıvmet - tar taşlarla m en ve inci işleme «- li bir kılıç, ikin Buziğan denilen ve gene gümüş yaldızlı, inci ile.vesa'r de- gerli taşlarla işlenmiş bit gürz; üçün - cüsü güzel tu ü Macar harb baltası; dördi ü ise ötekileri gibi gene Kıymettar taşlarla bezenmiş ve her tarafı yaldızlanmış bir Macar gürzünü taşıvorlardı. B dan son -| ra sefir hazretleri, eğer takımı son de-| rece kıymettar, kar gibi beyaz bir ata binmiş bulunuyor ve kendisini kâhya - İsi takib & rdu : Bü zere bir müddet gidilince Sancak be; konağı gö: ü. Bu ko. i, Sömcak ilmaz elçi efendimiz hemen yukarı alındı ve biz. ler de kerdi srdınca beyin huzuruna İ girdik. Burada bey elçi elendimize ilti. | fatta, bulunarak tam İkarşisımdaki san » yaya oturmasına müsaade et. Beyin İsağ ve'sol taraflarında sancağın Hare heyeti erkân ve ardımda da muharibleri| . Bizler ise sefirin arkasında bulumuyor yer almıştık. Elçi, imparator hazretlerinin. mektubu. | mu sancak beyine tevdi ettiği vakit, bey onu büyük bir hürmet hareketi göstere - rek almış ve yerinden kalkmıştı. Bundan rafından gönderilen 300 altın sikke, bir gümüş yaldızlı tas, gümüş yaldızh le. ğen ve ibrikten ibaret olan hediyeleri sundu. Bu mülâkat rasimesinin sonunda bize, bir vakitler piskuposların oturdukları (Gran) şatosunu gezip görmek müsaade. si bahşolundu: Burada, şimdi Türklerin ibadet ettikleri kikseye girdiğimizde mer. mer içine oyulmuş güzel bir mihrab, bu. rün içinde birkaç çeşid mermerden ya - pılmaış Hayri oMeryemin sembolünü gördük. Buradan, yüksek merdivenle yu. karı çıkarak cizze resimlerle hüsusl bir ibadet odasma girdik. Bu kili. senin ittiselinde eski Macar krallarının resimleri bulunan güzel bir saray vardır. (1) Sarayın tam arkasında boş bir galeri mevcutdur ki bunun ber tarafı mermer sütunlarla süslenmiş ve buradan tarla . kendi hanımına giderek, eğer o menhüs|larına asla ehemmiyet vermediler. O yıl. hayvanınız, bir daha pencere porvazın » |dızlar ki, bu damların üzerinde, yalnız ve dan kuşumu dikizlediğini görürsem kur .|şülnez onları görüyorlarmış gibi müte , şurflarım diye tehdid etmişlir?.. Fakat nelmadiyen pırıldayıp durduler,. Eskişehir vilâyetinden Sarıköy . Mihalıççık yolunun 4 - 400 — 18 4 293 ncü kilometreleri ara. sında 11708,27 lira keşif bedelli yeni şose inşası 1/7/939 tarihinden 24/7/939 tari. hine müsadif Pazartesi günü saat 15 şe kadar kapalı zarf usulile eksiltmeye ko. nulmuştur. Eksiltme vilâyet Daimi Enclimeninde yapılacaktır. Muvakkat teminat 878,12 liradır. Bu işe aid evrak, grafik, tafsilât ve hülâsa keşifleri silsilei fiat bordrosu, hu. susl fenni şariname eksiltme şartnamesi ve mukavele projesinden ibaret olup her zaman Naf:a Müdürlüğünde görülebilir. İsteklilerin ihale tarihinden en az sekiz gün evvel vilâyete müracaatla ala. cökları ehliyetnâme senesi içinde Ticaret Odası vesikasını teklif mektublarına eklemeleri şarttır. € Mektublar ihsle saatinden en az bir saat evveline kadar Dâimi Encümen riyasetine makbuz mukebilinde tevdi edilecektir. Pista ile gönderilecek mektub. lar iadeli taahhüdlü ve mibür mumu ile mühürlü olacaktır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (4730) sonra gemilerimize döndük. Ve yedik. Yemekten sonra, gelirken oluğu gibi, gemilerimiz on Parçadan ibaret olan Türk gemilerinin yedeğinde çekilerek Tuna tarikile harekete geçtik ve yüksek bir yerde kâin Vizegrad kelesini geçerek akşam üzeri gene ediiden bir despotun 0. turduğu Weitzen kasabasına muvasalâ$ etmiş olduk, 7e ağır ve Müzeyyen takımları on altı at gönderdi. Bunla valye rütbesinde olan bindiler ve Gran Beylerbeyinin yola çıkıldi. Yolun her iki tarafında as. kerler saf bağlamış ve âbtiramkâr bir va, ziyet almış bulunuyorlardı. bu saflar arasından geçiyordu. Paşa ko. Bağına muvasalât ettiğimiz zame: ki n iki yüz 16 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı Baron Wralislaw'ın hatıraları: 3 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen Sancak Beyinin huzurunda İşte burada göreceklerimizi gördükten yemek Bugün, bu beldede piskopos ökamet et. memekle beraber dendisime aid bulunan malların gelirini muntazaman olduğunu bildirdiler, almakta Eylülün dokuzuncu günü sabâkleyin. erkenden buradan hareket ettik ve üş #aat sonra Budin şehrini görebildik. Bu,' Yaya yarım mil yaklaşınca Beylerbeyinin gönderdiği gemiler tarafından karşılan dık. Bu gemilerin sayısı on dokuz olup hepsi alay bayrakisrile donanmıştı. Bu gemiler bize doğru gelirken büyük küçük bütün toplarile bizi selâmlamakia ve bu selâma bizim gerilerimiz de ayni tarzda mukabele etmekte idiler, Bu şekilde se, lâmlaşma bir hayfi devam etti, Bir kısmı Yukarıdan, bir kısmı de aşağıdan gele , rek Tuna üzerinde karşılaşmış ve yüz lerce bayrak, flâma ve saire ile donan mış ve süslenmiş bulunan ve bu suretle bir lâlezeri andınım bu yirmi dokuz Ze. minin bu durumunu temaşa emek insa, na hayranlık Bahşediyordu. — Gemilerde yedi yüz insen bulunmakta ve gözlerimiz bu manzaradan müstesea bir zevk duy, mekta idi. Budin Kalesine iyi yaklaşılın, ce gemiler tekrar top atarak sahile yaz naştılar, Beylerbeyi olan zet, burada, bizim bi, tün ihtiyaelarımızın temin olunması için emirler vermiş ve muhafazamız Zmnin. da niçeri müfrezsei gündermi. sberaberimizdekilere ilâveten. bir ye, işti. Eylâlün onuncu günü sabahı Paşa; bi. bulunan va elçi ile şö. mâiyeti erkâm 'da yapıldığı şekilde miteveccihen Heyetimiz Yeniçerinin medhal ile yerdiven arasında yer almış ve bu vechile bir nevi KESİ kuvveti teşkil etmiş oldukları. Bi gördük. Kabul salonuna girdiğimiz za. man, Beylerbeyinin kıymetter halılarla örtülmüş bir divanın tam ortasında ve etrafında da büyük rütbeli zabit ve me. murlarının otu! ve pi va bir kısmının da karşısında kırmızı dalya bulunuyordu. Sefir efendimiz Pa, Şa ile müsafaha ettikten sonra bu sandal, yaya oturdu ve on beş kişiden ibaret olan bizler de elçinin ardında lar, ovalar, Tunaya yakın olan belde gö. | 48X Çok muh: a rünmektedir. Bu galerinin altında sert | bU sulonun görek döşemesi ve bir kaya oyularak yapılmış gâyet derin | varları çok kıymetli halılarla gördük. Paşanın tam kadifeli boş bir san | ve ayakta dur. ide gerek du. tezyin olan, bir kuyu vardır. Bu kuyu o derece derin. | Muştu. dir ki içine taş attığınız zaman #öşm su. kut sesini bir hayli müddet sonra işitirsi. niz. Bu kuyumun suyu büyük masraftarla Tururdan tazyik yohle gelmiş bulunmak. tadır. O kadar güzel olan bu kuyu evvel. ce burada oturan Macar piskoposuna bin. lerce duka altınına mal olmuş bulunsa gerektir. (1) Avusturya harbleri tekzar başlayınca ser badde bulunan ve Osmanlı tarihlerinde Usturgon diye yazünu bü kale tekrar Arus- buryalıların dstilâsma uğramış ve müellifin bu bahsettiği eserter guibler torafından yağ. ma Göllmiştir. Hammer diyor ki: «Türkler, müddeti istilâlarındın antikalara, hattâ şeh rin tablolarına hfirmet göstermişlerdi; on - tafın el dokundurmaksızın muhafaza ettik » leri kale, galibin kaba barbarlığından kur - tulamadı 4 Cd 7; sayfa 200, i (Arkası var) — | dere sennnsessmemanana.

Bu sayıdan diğer sayfalar: