10 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

10 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bekârlar , fikir ve müşahedelerini bildiriyorlar Bekâr okuyucuların buldukları kusurlar : “ Genç kızlar müsriftirler, sadakatsizdirler, hodbindirler, © M. Naci Yıldıran: 4Gazetenizin uzun ?amandanberi deram ettiği ankete bekârinrin verdiği © ri bergün okuyorum. Bu âna kadar ken: şey yazmamıştım. 2 Temmuz tarihli gazete- nizde bayan M. Ş. remizii bigünah erkekle- re karşı muvafık görmediğim hücum yazı - sım okuyunca tahammülü fevkinde gör - düm Evet bekâr erkeklerin evlenmelerine ve be- geriyete nüfuz yardımından vareste kalma - larına, başlıcn sebebler bazı kadın ve kız - ların kisa düşüncelerle beraber, boşanma « nın güç oluşu, her sahada Iş ald'klarından, kazandıkları paraya güvenerek erkeklere ta- hakküm etmeleridir. Seneda üç defa sine - maya giden ve bunun kifayet ettiğini Iddia eden genç kızlar bunu ancak babasının e « vinde tatbik edebiliyor. Evlendiği (Ogünden itibaren haftada üç sinema bile se geliyor. Modaya gelince: Bu hususta erkekleri $t- ham etmek gülünç olur. Çünkü erkek bu #e- Denin modasına uygun bir giyim eşyası ya- Par ve bunu en az Üç sene giyer. İkinei bir elbise yaparken, elbette o senenin modasına tAbi olacaktar. İşte bayanın şalvar ve dü - dük gibi paçalı pantalon ve pamuk yastıklı ceket meselesi burada falso ediyor. Fakat kadın (ve kızlarımız öyle mi yal, Bunlar için her O; ayda bir model çıkarılır. Büns ds kanaat etmezler. Har fp ay içeri - #inde çikan modeli yüzlerce şekle sokarlar. Sokağa çıktıkları zaman kendilerinde olmi- yan bir kostümü bir başkasında (gördüler Bi, akşam bayın çekeceği var. Gardrobunda, sandığında kat kat elbise - leri olduğu halde, düğün, bayram vesair ba- hanelerle kocasından, babasından yeni bir tuvalet iwbemeyen, kanasikâr kız ve kadın pek nadir. Borarım: Erkeklerin bütçesinin müssld o - Tup olmadığını tetkik etmeden her şeyi is - teyen, sadakatleri kt, meziyetleri (o noksan bir takım kızların nelerin katlanarak ev - lenelim?..» © MÖ. (Samsun): «Gasetenizde bekâr arkadaşların göster - dikleri mahzurların kâffesini doğru bulmak- tayım. Yaşım yirmi beş, tahsilim orta, ka — sancım kırk beş Yira. Bir yuva kurmak ar - #urundayım. Lâkin bir türtü cesare* edem! - yorum. Umduğumu bulamazsam, boşanmak Adeta imkânsız olduğu için hayatım zehir » Jenecek! Bü yüzden evlenmemeği tercih e - diyorum.» © H.S. (Adapazarı): «34 yaşında bi? bekâfım. Hiç evlenmedim. Ben bir esnaf kaltasıyım. Elime geçen para ayda 25 liradan ibarettir. Bu zara ile ev - lenmeğe kalkışmak bir cinnet değli de ne - dir? Geçenlerde Bizadan anketinize cevab veren bir okuyucu, köylerde bekir kalmaz, diyor. Doğru. Çünkü Köylerdeki masraf az - dir. Halbuki şehirlerde öyle mi ya? Yalnış 75-100 Uirn alan bam okuyucuların evlen - mekten çekindiğini okuyunca hayret ediyo - Tum. Benim maaşım 40 Ilra olsa hemen ev- lenirim. Sonra, sözün kısası, ben bir kaifa parçasıyım. Şimdiki kil kılar tenezzül Edebi tefrikamız: 10 müşkülpesenddirler ,, Bekâr erkeğe göre bugünkü kadın: Süs meraklısı, müsrif edip de bize varırlar mı?. Bu gidişle ömrü - müzün sonuna kadar bekârız» © Kâmiran Mahfi (Adresinin ya- zılmasını istemi yor): «Evlendim çocuğum oldu. Üç sene mes'nd bir hayat yaşadım eşimle. bu saadet ölün - ceye kadar devam edecek sanıyordum. Ne yank! Karım iki yaşındaki yavrumuza rağ- men başkasını serdi. Bana bir gün ağlıya zira başkasım sevdiğini, onsuz yapamıya - İcağını, beni aldatmak suretile de namus - İsuzluk yapmak istidadında olmadığını, ken- disini müşkülât çıkarmadan boşama yal. vardı, Sükünetle dinledim. Gururlu bir erkek i - İşin yapacak başka bir şey yoktu. Ayrıldık. Karım çocuğu bana bıraktı, Sevgilisi ile bir- leşi. Seviyordum. Çocuğumu O bağrıma bastım. Unutmağı çalıştım. Çalışıyorum. Evlenmek- ten korkmama rağmen çocuğumun bir ka - dın şefkatine Ibtiyacı olduğunu düşünerek (Devamı 10 uncu sayfada) Kilyosa gidip plâja dönen küçük yo- kuşu çıkınca etrafa göz gezdirdim, ne| göreyim: Çok iyi tanıştığım bir ailenin otomobili orada.. Denize doğru bir göz attım, çoluk çocuk kumlara sereserpe yayılmışlan Hiç (fren yapmadan bir yarım tur, haydi ters yüzüne ve doğru Belgrad ormanlarına, Velhasıl insan bekâr bile olsa bazı dsadüflerle her şeyinden (o fedakârlık yapmağa mecbur. Ya evli olsam.. * Vildan hanımın tayin ettiği saatte Gazal apartımanı önünde durdum. Yu” kar; çıkıp davet etmek ve pek tabit ola- rak kocasile tanışmak lâzımdı. Yanla” rına bir hizmetçi almaları ihtimalini düşünerek Osman bey için yaptırdığım şeker paketini arka oturma yerinden kaldırıp bagaja koydum. Tam apartıman kapısına doğru yü- rürken Vildan hanım kapıdan görün - dü. Arkasında kısa boylu, esmer ciddi bir genç, Süleyman bey olacak. Brnham Chi Genç kadın bütün neş'esile elini u- Mu — Bravo. Çok muntazamsınız Ce - vad beyefendi. Ve ince bir nezaketle kocasını bana tanıttı: — Süleymanla henüz: görüşmediniz değil mi? Fakat sizden o kadar çok bahsettim ki... İkisini de yanıma almak istedim. Süleyman bey dedi ki: — Direksiyonda rahatsız olursanız ben arkada oturayım. Zâten &ize şehir haricine kadar refakat edeceğim. Hayretle baktığımı gören Vildan izah et — Süleyman bey yeni yapılan hasta- ineye nezaret ediyor. O kadar israr et- tiğim halde bugün orada çalışmaktan vazgeçmedi. Süleyman bey eldd! iş adamlarına mahsus ağır ve sert: — Hayır Vildan, gene münakaşa et- miyelim. İş meselesinde ne kadar titiz İ Tak, beraber yaşamamıza imkân olmadığını, SON © Bayan Kadriye (Kızılay San'- atevi kâtibesi): — Son Postada bekârlerin yazdıkları yazıları tekib ettim. Ve icna halde ld. nirlendim. Kadınlar hoppa da, bu asırda erkekler hoppa değil mmi?.. Erkeklerin içinde kaçı bugün bir we kurmak, bir yuva yapmak gibi ciddi düşünceler bes. liyor. Bir sile yükünü sırtına aimek is. tiyor. Bekârlerm yazdıkları hep birer bahane, Kendileri bir aile beslemeği gö. İze slamadıkları için kadınları müsrif zan. veğiyorlar. Eski zamanda sile erkeğin bayat güçlüğü haklınkih karısına bir söz söylediği, kadından meded umar gibi 0. Da şikâyette bulunduğu duyulmamıştır. Eskiden bir kadın bir erkekle evlen « di mi, artık benim her şeyim temin edil. Gi, diye rahat eder, ömrünün sonuna ka. “| dem bir daha mizişet galilesile şahsan meş. gul olmazmış. Şimdi ise sile kadınları, hem kocalarının onzandıkları parala. rı yetiştirmek için ev içinde, hem de bu. munla yetişemezlerse 5 bularak sokak. ta çalışıyorlar. Biz bunada şu müessesede ne fedakâr Kadınlar, ne temiz aile anne. leri görüyoruz. Bir kere dükkân sahibi olan bir ada. man kiarısı buraya gekli, kocası iflâs et. miş, kadın, belârlkarın söylediği gibi ar. tık param yok diye, ayınlmak şöyle dur. sun bilâkiz ona büybütün bağlandı. Bu. rada çalıştı, para biriktirdi, ona yeni bir işe başlamak için sermaye verdi. Daha bunun gibi evlerine marbut ianketkâr kadınların yüzlercesi buradan gelir ge - çer. Türk Kadmı kanaatkârdır, müsrif de. ğildir, aile kadınıdır, evine ve çocukları. Da, kocasına çok bağlıdır, çok merbut. İ turlar. Bekârlar dışarıda paralarını ra - İbat sahat kend nefiilerine harcetmek is. tiyorlar. Evlenmek bir nevi fedakârlık . tur, Birçok itiyadlardan birçok şahsi zevk lerden, eğlencelerden vezgeçmek lâzım. dr. İşte kendilerine güvenmiyen bekir erkekllerde birer bahane icad ediyor . Jar, © Bayan Adalet Tayfur (Film dablâj artisti): — Bekârlların verdiileri cevab hata . lıdır. Bugün genç kızlarımız gayetle iyi yetişmektedirler. Bir tek kusurları yük. sek tahsil gördületin sonma kolayfıkla er. kek beğenemeyişleridir. Bundan başka olduğumu bilirsin. Düşün tatil güni mü bile feda ediyorum. Karısi cevab vermedi. Ben bir şey söyliyecek vaziyette de- gildim. Vildan hanım ince vücudü ile ara - mızda kayboldu. Hareket ettik. Şimdi mühendis Süleyman bey iş hususundaki titizliğini anlatarak ma- zeretini bana da ispat ettirmiye çalışı” yor. — Bu hastane meselesi meslektaşlar arasında dedikodu yaptı. İhalede şart- lar ağırdı. Bilhassa teslim tarihinin ya- kın oluşu herkesi korkutuyordu. Ben ortağımla her şeyi göze aldım. Şimdi hiç şikâyete sebeb olmadan işi bitirmi- ye çalışıyoruz. Tatil günleri de çalışı - yoruz. Geçen Pazar nöbet ortağımın - dı. Aksi tesadüf, bu hafta bana düştü, Vildan böyle ciddi mazeretleri hiç din- lemez. Karı «oca arasında bu mesele üze - rinde epey münakaşa geçtiği anlaşılı - yordu. Süle>*ex beyin sirf beni tatmin etmiş olmak içın verdiği bu yeni tafsi- li sinirli; — Rica ederim Cevad beyefendi; de- di. Düşünün bir kere bütün bir hafta gündüzleri yapının başında, akşamilara 161 genç kal.nı yeniden parlattı. Sinir-| diği için Kadına göre bugünkü erkek: Korkak, mütereddid, havai kusurları yoktur. Erkeklere güvermeğe gelince oriluma da itimad ekmemek için se. beb bulmuyorum. Yalnız erkeğini ve ka. dınana iyi seçmek gartile, Bence şirndiki izdivaçların kötü oluşundaki, çabuk bo» zukuşlarındaki sebeb düşünmeden ve çok genç insanlar arasında yaplımış oluşla - hder. Erkekler, erbek olmadan evvel, yani adkeridlerini yapmadan, işlerinde bir istikrar olmadan, hattâ daha İse tah. silini bitirmeden evleniyorlar, Kızların ekserisinin de evlenmek için ki şehidle mahloeme karşısında yaşları mn büyütülmekte olduğunu pek sık işi tiyaruz. Daha lisede bulunem bir delikenlinnin yaşı izdivaca müseki olsun diye üç beş sene daha bü; Amüş bir genç kazın kadar, gece masalın başında saat bir- lere kadar çalıştyor. Böyle çalışma in- sanı ne hale getirir? Süleyman vazife âşıkı. Şüphesiz takdir edilir. Fakat bir İnsan tahammülünden - fazla iş alırsa yalnız rahatından değil sıhhatinden de kaybeder. Kazanmak iyi bir şey, fakat düşünmedi ki kazanmaktan maksad in- san gibi - yaşamaktır. Öyle-değil mi? Genç kadının kuvvetli fikirlerini sa- yıp döktükten sonra bana; — Öyle değil mi? Diye sorması beni müşküle düşürdü. Ona hak versem muhakkak ki bir vazife âşığı olduğunu ilk bakışta an- ladığım Süleyman bey gücenecekti. Vildan hanımı tasdik etmesem bu da doğrusu bana haksızlık gibi geliyor. Dedim ki: — Herhalde bu her zaman olan şey- değil. Ve muhakkak ki Süleyman beye- fendi bugünkü mazeretlerini hafta a- rasında bir günlerini size ayırmakla telâfi edeceklerdir. Vildan hanım bir kuş kümesinin cı- vıltısını andıran şakrak bir kahkaha kopardı: — Ne diyorsunuz Cevad beyetendi?. Hafta aralarında kocamın yüzünü ra- hatça görmeme imkân var mı sanıyor- sunuz? Emin olunuz ki evlendiğimiz - denberi öğle yemeğini beraber yediği- Kadınlar cevalı Veriyorlar |“ Bugüku bekâr erkek korkaktır, mütereddiddir, bir ailenin yükünü omuzlarına alamadığı, almaktan çekin kadınlara iftira atıyor,, İeşmeşile ortaya gelen bir âileyi 1ya cide di telâkki edebiliriz? Bu aile evvelâ parâ sıkıntısı içindedir. Az para dalma bir öl le içine geçimsizlik sokar, İlk kavgalaf böyle başlar ve bu ayrılmağa önder u « zer gider. Sonra bizim erkeklerin tuhaf bir gu « vuru de vardır. Kendi paraları yetişme diği halde karlarının grlip çalışmasını istemezler... Karımız çalışıyor derler, bizi ayıplarlar diye. düşünürler. Halbukl mademki kadın da bir iş yapabiliyor ve bundan ddlayı müşterek haystilerına dö- ha refah getiriyor. Niçin buna mâni ol « mahı... i Bence ve Türk kedim, ne Türk rkeği aile yapmağa kabiliyetsizdirler, Fer ikle sinde de sile kürmağa eğverişli çok büs Aile kurmak olgun insanların yapa # bileceği ciddi bir işdir. Çoluk o çocuğum kurduğu ileler Oyuncak osileher « dir. Yoksa olim başına (o devşi 4 reo.k yaşa gelmiş ve hayatım tan « zim etmiş dim Türk erkeğile, çocuk ol # meyan her Türk kadınınn itimad caizdir. © © Melâhat (Beyoğlu Kız san'at mektebi talebesi): — Neden biz ev kadını değilmişiz. İşte renmek üzere Kız San'at mektebine gir dim. Bir ev kadınıma ne lâzımdır. Ev İ bilmek değil mi? İşte biz burada ev İ öğreniyoruz, dikiş, biçki ve iş, çanta yap mak, şapka yapmak öğreniyorum. Ve bii ektebde benden başka yüzlerce gen$ | kadın daha ver. Her sene de böyle sansli mektebilerinden bu mevi ensötülerdeğ yüzlerce ev kadın mezun oluyor. Bun 4 ların yüzde ellisi meslek hayatına atılsa” burada en aşağı ellisi de öğrendikleri şe)? leri yalnız evlerinde tatbik ( ediyorla Ban dahs çok gencim, evlenmeği düşü müyorum. Erkeklere güvenilir mi? Gür venilmez mi fazikında değilim. Öyle şeyf de dim ermez. Yalnız aklım erdiği gey bugünkü kadının müsrif olmayışıdıN Süslenmek ayib değildir. Fakat bütçe * sinden fazla süs için sarfetmek ayıbdif” Esvabını kendi diken, şapkasını, eldiv& nini, çantasını kendi yapan, çamaşırı” kendi işleyip, yemeğini kendi pişiren Kö dınlara mülerif demek divameliktir. © Suad Derviş miz günler sayılacak kadar azdır. Artık bu mükâlemenin yalnız dinle” yicisi olmak lâzımdı. Bu sefer Süleğ” man bey kendini müdafaa etti; — Mübalâğa ediyorsun Vildan. Debi geçen Pazar klübde yemek ye: mi? vi — Oh. Kırk yılda bir. Fakat akşasf” ları da beni saat dokuza kadar beklef tiğini inkâr etmezsin ya?! Karı koca münakaşası tatlı sert de vam ederken şehir dışına çıktık. Rar ile Topçular arasında yapılan vüyüf hastane göründü. Süleyman bey: — Müsaade ederseniz şu önünde ineyim. Bakın kontrol mimâfi benden evvel gelmiş bekliyor. Tatlı bir frenle çeşmenin önü durdum. Süleyman bey atladı. Ben de indi Karı koca barışmış görünüyorlar Genç mühendis elimi sıkarken! — Ben gün kararincaya kadar da bulunacağım. Eğer dönüşte bir öf kika durursanız.. Tabii değil mi efendim. Ve ii ettim: — İşlerinizin erken biteceğini biz miş olsam daha evvel gelirdik. Hf beraber bir akşam gezintisi yapabi! riz (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: