12 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

12 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.8 Sayfa Bekâr erkeklerin iddia ve ithamları | Bunların arasına bir genç kızın erkeklere hak ve- . ren şayani dikkat mektubu ra karışmış bulunuyor “Bekârlar, niçin evlenmiyorsunuz 233 Temmuz 12 Kadınların cevabları Bir kadın okuyucu tehdid ediyor: “Bu saçma sapan mektubları neşirden vazgeçin, yoksa erkeklerin ' bütün foyalarını meydana çıkarırız, Anketimiz. arkadaşımız Suad Der - vişin genç kızlarımızı ve kadınlarımızı bekâr erkeklere mukabeleye davetile üzerine gaz dökülmüş bir ateş gibi par- layıverdi. Suad Dervişin işaretile her- gün bekâr erkeklerden sütun doluları sitem gören. muahaze edilen kadınla- rımız erkeklere yaylım ateşi açtılar. Bir okuyucumuzun dediği gibi Suad Derviş kadınlara, bekâr erkekler aley- hine kazan kaldırttı Hergün gazele- ye iki tarafın yekdiğerine ateş püskü » ren yüzlerce mektubu yağıyor. Fakat anket bazan cidden garib neticelere de varıyor.. Meselâ, dün Ankaradan bir genç kızımız mektub yazmış.. Bu mek- tubda Suad Dervişe hak vereceği. be - kârlâra hilcum edeceği zannedilir de - gil mi?.. Bilâkis. Bu genç kızımız, ha- kikatin bekâr erkeklerin yazdıklarının ayni olduğunu itiraf ediyor. Binaena * Jeyh ben bu mektubu erkekler sütunu- ma, yani buraya alıyorum! Nusret Safa Coşkun © Leylâ Erişirgi (Ankara, Yenise- hir) «Bayan Suad Derviş, yanlışınız var. Evet, yazılarınızda yanlışlar var. Ve. siz yanımızda yalnız bizleri erkekleri it- ham etmek için zorluyor, körüklüyor sunuz. İtham edelim, istiyorsunuz; on- Yar nasıl bizim aleyhimize yürüdülerse biz de onların aleyhlerinde ayni yol - dan yürüyelim ve yazalım. Peki işin bir de hakikat tarafı yok mu? Söyle - yip yazdıklarımıza evvelâ kendimizi nasıl inandıracağız? Bahsetmiş olduğunuz anketi maale- sef takib etmek, okumak zevkinden mahrum oldum. Yalnız ben sizin yez- dıklarınıza cevab vereceğim burada. İzmir arkadaşımız: «Erkekler modaya uymazlar mı?» diye sorduğu bir sualin cevabını gene kendi kendine vererek ezcümle: «Es - kiden şalvar. dar paçalı pantalon giy - diklerinden» dem vuruyor. Güzel! Öyle.zannediyorum onlar bizim mo- daya uymamızdan şikâyetlerile «ne - den çarşaf giymiyorsunuz? Neden fe- race, maşlah ortada yok!» 4emek iste” miyorlardır. Onların (moda) dediği şu bizde Ifrat halini alan hastalık olsa ge- rek! Ben böyle anladım yazınızdan. Müsaade edin şimdi ben size sorayım: Haksızlar mı?.. Sabahleyin çıkarken siyah bıraktığı karısının saçlarını akşam işinden yor- Edebi tefrikamız: Beld erkeklere göre kadın, erkeği bu vaziyette görmek istiyor mı? Kimbilir belki de severek aldığı kür rısının canım kaşları bir cımbızla yok olmuş ve onun yerine yeşil. kahveren- gi, siyah kalem boyaları kaim olmuş - tur. Evet, bizler dikiş. ev işleri öğreniyo- ruz. Bu evleninciye kadar olan hâdi - seler.. Evlendikten sonra mutfakta ka. casma kendi elile yemek pişiren kaç genç kız tanırsınız? Ve gene sorarım ki: Kaç genç kızı - mız çocuğunum başında beşik sallar bugün? Yanlışlarınız var demedim mi size... Ben de genç kızım. Yarin belki de ben de bir sile yuvası kuracak ve bir aile reisi olacağım. Bu benim son mo- da «siklamen renginde» elbise giyip. dudağımı o renge boyamağa ve ayak- kabımı örnek intihab etmeme mâni ©- labilecek mi? Hayır olamıyacak!., Şu halde sizin yanlışınız var. Alle yuvasma merbut olmayışımız - la bizi itham edenlerin kasdleri: Ya - rın çocuğumuzu ne idüğü belirsiz hiz- metçiler elinde bırak'p arkadaşlarımız la Robert Taylor'un filmlerine gitme- mizden doğduğu da muhakkak! Evet evimiz temizdir. Biz onu moda, sine - ma, misafir kabul etme ve gezmeler a- rasında bile kirli, dağınık olmasına ra- zı olup ihmal edemeyiz. Kocamızın baş ka kadınlarla alâkadar olmasına gelin- ce: Buda gene kendi ihmalimizden doğmuyor mu? Öyle arkadaşlarım var (Devamı 10 uncu sayfada) Onu fikrinden vazgeçirmeyi düşün «- <Bushan Cahid — Bir hafta da Vedad beyi yakala- ln medik bile Osman bey yanıma geldiği |yıp getireyim. İster misiniz? zaman sordu: — Yakalıyacağınıza eminim. Vildan: — Nasıl oldu da kandırdınız? O çift-|kandırdıktan sonra. Bikten nefret eder. Osman bey kızımn okendi isteğile — Kendisi arzu etti. Yolladığınız he-|Siftliğe geldiğine bir türlü inanamıyor diyeyi apartmana bıraktığım zaman o)” “ kadar memnun oldu ki tekrar çiftliğe gelecek olursam kendisine haber ver - memi söyledi. Sonra ben haber verme” den kendi telefonla bugün beraber git- allbuki genç kadının bu arzuyu göster- mesinde benim hiç tesirim yok. Benim anladığım hergünkü makineleşmiş ha- yattan bıkan genç kadın bu çiftlik ge- zintisini sırf bir değişiklik olsun diye gun döndüğü vakit sarı bulanlar az | evini belki bırakır. Fakat erkekler için © S.H. (İzmir, Güzelyalı): Bekâr erkeklerin anketini uzun 7&. marklanberi okuyup sinirleniyor, fakat büyük bir sabırla bu yazıların elbet te sonu gelir diye bekliyordum. Fakst ya. mılmışım. Bekârlar hâlâ cevab vermekte ve bizim için pek ağır ithamlarda bulun. | makttadırlar. Bunları susturmak — sırası| geldi, hattâ geçti bile. Kadmlarm evlerine merbut olmadık. larını, ev işi" yapraadıklarını, kanaatkâr olmadıklarını ne ile isbat edebilirler? Biz ev kadınıyız. Hangi kadın yavrusunu bırakır da gider bir başka adamla yaşar. Bunu yapabilecek kadın binde veya fki binde birdir. Buna da sebeb gene erkek. tir. Ailesini ihmal etmiştir. Yavrusunu aç ve sefil bırakmıştır. Kadın bunun için evlâdini bir başka kadın için terketmek mesele midir?.. Bunun bir mesele olma dığını biz birçok misallerile gördük. Meselâ ben Üç yıl ayrı kaldığım bir şehre döndüğüm zaman arkadaşlarımdan Kadınlara göre erkek, kadın bu vaziyette görmek istiyor tiğim zaman onu mutfakta çamaşır yı. miyor, denemez. kar gördüm. Halbuki oldukça zengin bir) Moda meselesine gelince bundan elli ailenin kızı idi. Evlerinde hizmetçi vardı, |sene evvel giyilen kıyafetle sokağa çık. o hiç iş görmez, kim bilir belki de mutfa.|sak bu kılığımızla gene ilk alay edecek ğın ne tarafta olduğunu bilmezdi. Fakat|olan insanlar erkekler olacaktır. evlendikten sonra mütevazı bütçesile ol.| Biz kendimizle alay ettirmemek İçin dukça rahat yaşıyabilmek için evinin |her sene değişen modaya uymak mecbu. her işini kendi görüyordu ve hayatından |riyetindeyiz. memnundu. Bütün arkadaşlarım namma çok çok Biz fedakârız. Kanaatkiriz, Bir aile|rica ederim bu bekâr erkeklerin saçma kadımınm hayatı uzaktan belki kolay gö. | sapan mektubları gazeteye basılmasın!, Jrümür. Fakat hiç te öyle değildir, Yuvaya merbut olmıyanlar kadınlar Benim tanıdığım dört çocuklu bir gile değil, erkeklerdir, vardır. Bir gün hep beraber gezmeğe| Çok defa görüyoruz ki kadın eteğine çıktık. Akşam dönüşte eve gelinince ko. | Yapışan bir, kucağına tırmanmış iki, kar. ca yorgunluğunu gidermek için bir şez.|nında taşıdığı üç yavrusile kan ter için. longa uzandı. Kadıncağız süslü esvabını|de yürümeğe çabalarken yanındaki er. çıkarır çıkarmaz mutfağa gitti. Yemek | kek onunla meşgul olmuyor. Karşıdan hazırladı. Bu sirada çocuklar huysuzlu. | gelen bir kadına bakıyor. O geçtikten Ba başladı. Yemek yedi, sofrayı topladı. | sonra da başını çevirip arkasından uzun Çocukları uyutmağa çabaladı. Nihayet) uzun gözlerile tazib ediyor. oturdu: 'Tanıdığımız bir bay var. Dört çocuk. — ÖL yoruldum, dedi, ludur. Dört çocuğu ile, karısını evde bı. rakmış, dışarıda. Hergün bir başka ka. Fem meme aamir İİ lanıyor. Kendi Hbirinee etk. > — Ekmek parası'mı kazandın, yoksa 2 sırtında taş mı taşıdın? diye biçarenin a beybi yüzüne bağırdı. Bunü kulaklarımla işit. ki tim ve aile hayatından ürktüm ink alak e m j temiz ve namuslu kadın, sadakatsiz ko. Türk kadınlarının hepsi mükem:mel| casına sorduğu her suale böyle bir cevab birer ev kadınıdırlar ve san'at mekte.İalıyormuş. binden iki yüz talebe mezun olunca ye.| Erkeklerin yaptıkları ve bizim bildik. rine dön yüz talebe mürâcsat ediyor.'lerimiz saymakla bitmez ki' kada bıraktığımız Vildanı yanımızda |kıskis gülüyordu. Şakaya bozmak iste- görünce ikimiz de şaşırdık. Genç kadın İdim. Bulamadım. Babası yanımızda ol- bizi gafir avladığına memnun çocuk İmasaydı belki uzun bir bahis açılacak- gibi seviniyor: tı. Süküt edişimı manasız bulan Osman — Aldattım, aldattım! diye dört dö- İbey her vakitki gürültülü kahkahala - nüyordü. rına başladı: Bu işe mana veremiyen Osman beye| — O belli olmaz küçük hanım, dedi. otomobilin arka tamponunu göster - | Erkekten her zaman iyi hareketler gö- Ç ren kadın pek mes'ud sayılmaz. — Biz farkında olmadan buraya tu-| Ve ikimizin de sersemleyişimizden tunmuş olacak. Bakın Panaması da hâ- (istifade ederek kollarımıza yapıştı: tâ orada asih. — Haydi gevezeliğin yeri değil. Ha- Osman bey başını salladı: vuz 4 — Muhâkkâk könuştuklarımızı da| Ve başını kızına çevirerek devam et- dinledin değil mi? ti: Top gibi habasının kucağına atıldı: — Sen istersen içeri gir. Mistengete, — Vallahi çok istedim amma motö - | şovalyeye istediğin şeyleri söyle. rün gürültüsünden duyamadım. Dedim ki: Mİİ başına geldiğimiz zaman Vil- |, Size tekrar rica ediyorum. Şu beki Jarın saçma mektubları artık neşredile mesin, yoksa biz de erkeklerin bütüd İoyalarını ortaya koyarız. © 5. F. (Ankara): Genç kızlar «ne duruyorsunuz» şekiie deki ikazınız bana da bu yolda söz söye lemek için cesaret verdi. Anketi yalnız enteresan bulduğum & çin değil, en mühim içtimai bir derdimi olan evlenmenin ne gibi sebeblerden ok madığını, oluyorsa da ne gibi sebebleri# | devam edemediğini anlamak için takiği ediyordum. Maalesef şimdiye kadar y#s| pılan şikâyetler, edilen isnadlar haki ve ciddi bir neticeyi ortaya çıkarmaktan | çok uzaktır ve kızlarımıza haksız olarak | yapılan ithamlara doludur. Bu şikâyete leri yapanlar evlenmemek için ortaya afs tıkları sebebler üzerinde hiç te esas düşünmüş görünmüyorlar. # Erkeklerimiz, bizlerden şikâyet etm&w den evvel bu zamanın kızlarının da nelof istediklerini, neler bekiediklerini, nele birini evlenmiş buldum. Ziyaretine git. | Böyle bir milletin kadınına ev işi bile.) ç., syayetçi olduklarını bir düşünsel Hiçbir asrın genç kızları bu devirdeki! kadar müşkül şartlarla karşılaşmış d& ğillerdir ve hiçbir devirde de evlenmf kızlar ve erkekler için bu kadar ürkütüs cü bir mahiyet almış değildir. Çünkü; evlenme maalesef bir kısı erkekler ve belki de mühim bir kısım e5 kekler için ticari bir mahiyet almakt& dır. Evlenmeyi iyi bir yuva kurmak, oni devam ettirmek deği), bir servet ve ark& hibi. olmek için yapanlar o kadar çoğ » Kâraktörini, aslını, neslini, hatti yüzünü görmeden evvel: «Babası bas$ ayda ne verebilecek, bü kızın ne gibi gWw Hri var» diye işe başlanırsa bu işten b“ yırlı bir netice beklenilebilir mi? Evet erkeklerin bir kısmı izdivacı bU şekilde yapmaktadır. Bir başka kısım d# vardır. Onların evlenmesi de tesadif0? eseridir. Yani bir yerde bir kız görürlek Yüzünü beğenirler, hissiyata kapılıp k& rar verirler, yani gene esaslı düşünme ler. Esası bozuk olarak kurulan böyle mi him bir işin sonunun da öyle gil tabidir. “ Erkeklerin en büyük hatası evlenmeyi her şeyden evvel bir gelir, yahud bir t9 sadüf meselesi telâkki edişleri, eğer ciğ di düşünerek işe başlasalar, hiç te inkk sara uğramazlar. 4 (Devamı 10 uncu sayfada) Geçen seferki gibi bez koltuklara y8f landık. Osman bey: — Bu yüksek kestanelerin çerçeve * lediği bu havuzlu çiçek bahçesi o ka * dar hoşuma gidiyor ki. Serin rüzgârın yelpazelediği bu ye * şil gölgeler altmda suyun şırıltısını 89 lerken gözlerimi kapayıp başımı din”* lemek istiyorum. Muhakkak ki Osmaf bey yaşamanın asıl zevkini keşfede9 bir adam. il O, kızının nasıl olup da çiftliğe ge” diğine hâlâ şaşıyor. Ben bu serin ve 8 vimli bahçede unutulup gitmeyi düşü nürken O ellerini dizlerine vura vu söyleniyor: — Garib şey. Tuhaf şey.. Vildan ir eğlencelerini nasıl oldu da bi t. istedi. Köyde oturanlar için şehre in- mek ne ise, şehirdekilerin köye gitme- leri de ayni şey. Vildan gibi şık, zarif ve modern cemiyette yetişmiş bir genç kadın için İstanbul hayatı da pek eğ- lenceti olamaz. Ve hissettiğime göre kendini tamamile işine ve mesleğine memizi istedi: — Süleyman bey neye gelmedi? — Onu şehir dışında bıraktık. Orada bir yapım var. Dönüşte alacağız. — 'Tanıştığınıza ben de memnun ol- dum. Vedad ne âlemde acaba? — Omnia da dün görüştük. Bana) yenen genç kocası da ona iyi bir arka- İlandı matbaaya gelmişti. daş olamıyor. Genç kadının kabına $i- — Çapkın kimbilir ne kadar meşgul-| gamadığı beli. Bu çiftlik gezintisi de dur. ne yaptığını bilmeden fakat sırf bir şey Şefkatli baba evlâdlarından bahse-|yapmış olmak için hissedilmiş bir ih- derken âdeta sesi titriyor. Onu memis| tiyaç. nun etmek için dedim ki" — Bilseydim size bir ceza yapardım. — Ne yapardınız? — Yol üstünde bir çukur vardı. Su |pıdan içeri girdi. toplanmış. Oraya girer, çıkardım. — Yapamazdınız? — Sebeb? Kurşunt gözleri biraz daha duman * — Çünkü. çünkü siz bir kadınm'an- cak hoşuna gidecek şeyleri yapacak bir | Genç kadının arkasından gitmemizi | Bibi başı dikildi erkeksiniz. Ve göz kapakları ağır ağır indi. İnce kumral kaşlarile altın başı : kaldı. Ne İellerimi yıkayacağım. Sonra emrinizi|rar koltuğa birakarak devam etti. İç bahçeye girdiğimiz vakit epey ar-İcevab vereceğimi şaşırdım. Osman bey İyerine getirmek mümkün. — Benim zaten işim var! - -| Lâkındı olsun diye: ; Diye yanımızdan ayrıldı. Camlı ka — Pek bıraktı sayılan 4 Havuza yaklaştım. Akan sudan elle- ken dönüp Süleyman beyi de alıp P rimi yıkadığımı gören Osman bey o - |2aZa gideceğiz. muzlarımdan yakaladı: Ve gülerek ilâve ettim; — Affedersiniz Cevad o bey. Vildan) — İster misiniz Vildan hanım sizi # bana her şeyi unutturdu. Haydi içeri | kandırsın. Beraber dönelim. girelim de yıkanınız. Mukaddes bir emanete el sürülmüf doğru bulmadım: 5 — Onu yapamaz ya. — Hacet yok beyefendi, dedim Yalnız Yeşil gözleri bulutlandı. Başmı tek” (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: