17 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

17 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| “Bekârlar, Bekâr erkeklerin — iddia ve ithamları “Biz erkekler her şeyden evvel mütevazı gönüllü ve merhametliyiz. Kadınlar, erkekleri bunun için kandı- Hadınlar cevab veriyorlar “Türk kızı hayatı sever, evine candan bağlıdır. Çocuklarına ve koca- sına şefkatla düşkündür. Halbuki erkekler... Hepsi züppe, sarhoş, rırlar. Bir atasözü vardır: Kadının fendi, erkeği yendi,, OGA.M. (İstanbul): «Gazetenizde intişar eden niçin evlenmiyorsunuz”» anketini aiöka ile takib etmekteyim. Son zamanlarda bayanların da cevablarını göz gezdirinee | tahammülüm kalmadı. 10/7/939 tarih'i nüsharızda bir bayan her erkeğin bet kız: kandırdığını, erkek. lerin hoppa ve korkak olduklarından bah sediyordu. Buna karşı denebilir ki, her bayan en erkekle konuşur, beşini kandırır, beşinde de aldanır. Bunda erkeğin (kabahati pe?.. Şimdi kızlar erkekler: musallat Gi. muyorlar mi? Bir kız konuşmak istemez. 80, konuşmaz. Fakat bir erkek öyle de - Bilâir. Şu Halde, aldatan da onlar, alda - nan da... Ben kendi şahsıma ekseri kızlar tara . fından tanınmak hüttüne mazhar oldum. Hattâ bir defasındn çalıştığım müesse - selerden birinde bir bayan, bana arka - daşile şu şekilde haber göndermişti" «O Du seviyorum. Benimle nikâhsız evlen - meği kabul ederse, bankada param da Var.» Bunu işittiğim zaman ben kızarmıştım. Bilmem o söylerken biraz olsun pembe. leşmedi mi? Gene bir gün bir bayanla tanıştım. Ta. nıştığım gece benı evinin penceresinden kabul edeceğini bildirdi. Bir başka gin güzel bir kızın benimle alâkadar olduğunu gördüm. Evine kıdar takib ettim. Bir aralık pencereye çıktı. «Bana bir şsv mi söylemek istiyorsunuz?» diye sordu. Bu şekilde tanıştık. Gene bir gün iki kızla tanıştım. Yasla, rı henüz on beş olan bu genç kızlar ben. den gazete istemek suretile tanıştılar. Ba ha fundan ikram ettiler. Pendikte ine - ceklermiş, eğlencelerins beni de davet ettiler, Mazeret beyan edines, ,suratla - rmı astılar, İnerken eyazık oldu bizim fumdana!; diyorlardı. Biz erkekle: her şeyden evvel müte . vâzi gönüllü ve merhametliyizdir. İşte kadınlar ve kızlar, erkekleri bununi. çin kandırılar. Hattâ bir ata sö. gü vardır: Kadının fendi erkeği yendi.. Onlarin kusurlarını snlatmağa erkek - lerin dili yetmez. Gelir de evlenin!» © Akif Üredi (Hadımköy): «Bir müddettenber. gazetenizde açtı . , «Bekârlar © (N. 5.) (Kadıköy): «Evvelki günkü gazetenizde Akyazıda Kâzım Boztepenin verdiği cevabi hayret. le okudum. Bu cevaba ben.de şu muka - belede bulunuyorum: Bay Kâzım eğer sözleri arâsında çok ağır bir cümle kullanmasaydı susacak» *ım. Geçen defaki cevabımı manasını an. Yamadan okuduğu yahud kendi anlayışı. Da göre tefsir etmiş olduğu muhakkak. Ben yazılarımı erkeklerimizin bugün. kü ruhlarını tahhil ederek yazdım. Bu « günkü gençlerin hercailiğinden bahse - derken neden kendi foyamızı meydana koymuş oluyaruz, bunu * anlayamadım. Siz de itiraf edersiniz ki bu bizim için çok ağır bir lisandır. Erkeklerin macerâ. miştim. Fakat birkaç gündür, kendim de perestliklerinden niçin kadınlar mes'ul dahli olmak üzere, masum bekirlern | oğganler? Onlar, aklatıldıklarını anlayın. ikleri ni mazere! ie elemanın şiddeti ihamları er, caya kadar mandıkları için mit. Hakk keklik gururuma tahrik etti. Ben de genç | ruhılarınızı, maskesiz yüzlerinizi ortsya bir bekâr salâhiyetile ve hayatta az çok| çıkarmak isteyenler kendi foyalarını ma gördüğüm tecrübelere istinaden birkaç | söylemiş oluyorlar? Hem erkekler hak. söz söylemekten kendimi alamadım. İknda bir fikir edinmek için mutlaka bir Bundan birkaç sens evvel sabık şark | kızın şahsi tecrübesi mi olması lâzım? demiryollarında orta bir kazançla istih .| Hayır! Buna lüzum yok. Her gün et. dam edilmekte idim. İlk talib ulduğum rafımızda duyduğumuz vak'alar inanmak kızın tahsili ilk mektebinin son sınıfına|. z e #ağhe ölmanema rağmen, beni fakir iş, | 91000diğİiE akika meydana çilenin çi addettiler, kızı vermediler. Bir müd. | YOr. del sonra başın bir kızia nişanlandım.!| Erkekler içinde öylelerini tanıyorum Nişanlım, orta halli bir ailenin e İİİ. İyi kazın ailesine yaklaşmaktan hattâ bir Fakat sosyeteye, bilhassa dansa son dere.| ii ce meraklı a a Biltüin ısrarla e yüzüğü Sakmekkdi asönii rıma rağmen bunlardan vazgeçmek iste, | kat neticede avakit. geçirmek. b medi. İmtiza; edemedik. Üçüncü olarak |diyerek yüzüğü Atıp nişanlisi zannedilen başka bir kıza talib oldum. Bunun ailesi |kızı terketmekten çekinmemiştir. İ de bizi beğenmedi, o da suya düştü. Şim.| Üstün bir karakteri ideal. görüşlerile di askerim. Bütün bunlara rağmen ev «| süsleyen bir kız hiç bir vakit erkeklerin aşi kazan ei > Donjusnlığına aldırış etmez diyorsunuz, ildir. Terhis olur olmaz, münasib bir iy bulursam evleneceğim. Bu hâdiseler yör, | ME2E) fikir! İştirak etmek isterdim. An - teriyor ki, evlenmek çağındı olan genç| cek bugünkü (yaşayış ve görüşlerimiz bir bekâr kaliyen cesaretsiz değildir. Fa. düşündüğünüzden çok farklıdır. Evet ni. kat genç kiz ve kadınlarımızın süs me .'nelerimiz genç kızlık çağlarında komşu raklım, müsrif olduklarını ve kanaafsiz penceresinden bahçelerine düşen aşk mek *ublarına aklırış etmemişler, bunamu. kabit hergün evlerine gelen üç beş takım Erkek okuyucuların tarifine göre bugünkü kadın bulunduklarını isbat etmek pek kolay. Bugün yalnız Kızılay omüessesesinde çalışan ve çok ufak bir kütle teşkil eden Kadın okuyucularımıza göre bugünkü erkek - deye çıkmış bir halayık rolü oynamaktan çoktan İsurtuldu. Mademki erkekler eş lerini kendileri intihab etmek istiyorlar, kızlar da niçin ayni hakka malik olma » sınlar? 'Çaylarda, düğünlerde, ahbab evlerin - de hülâsa kadın ve erkeğin hergün omuz omuza olduğu yerlerde tanışıp, müteka « bil sempatiyi sevgiye kalbetmek isteyen gençler neticede müşterek bir yuva ku - raralrsa ahlâk kaidelerine aykırı mı ha. reket etmiş olurlar? İşte genç kızlarımı. zın bü tanışmak neticesinde o ilerleyen dost)uktan bekledikleri, böyle bir ruh! anlaşmadır. Kendilerine izdivaç teklif e - den gençleri bunun için refüze etmiyor « lar. Böyle bir kız eğer bir müddet sonra aldatıldığını hissederse sizin kanaatinizce kabahat onda ma dlmak lâzım gelir? Doğ. rusu erkekler şayanı itimad kimseler de dil. Eğer biz onlara önanırsak kabahat bizdedir.» > © Güler (Nazilli): Demek kızlarımız kocalarınm maaş - Tarını hep süse harcıyorlarmış, hiç de ev işi bilmezlermiş öyle mi? Bekâr okuyu - kumarbaz ve hercaidirler. Evlerinde gül gibi karıları dururken barlarda para yer dururler bir şefkatle düşkündür. Erkeklerimiz böyle mi? Hepsi züppe, hepsi sarhoş, hepsi ku « marbazdır. Çıldırasıya sevdiği bir kızla evlendiği zaman ancak dört veya beş ay" evinde mes'ud bir hayat sürebilir. Nihas' yet karısından bıkar, evine barkına gel. mez olur. Evde gül gibi karısı dururken barlarda, plâjlarda, bir takım şıllıklarla eğlenir, parasını yedirir. Öte tarafta zavallı bedbaht anne ko « casına mı yansın, yuvasının bozulduğu »! na ım, yoksa yavrusunun öksüz gibi ya» şadığına tm? İşte gelin böyle bir (oerkekle evlenin Haklı değil miyim? Eğer boşanma kulaylaşmış olsaydı bu gibi sıkıntflar, azabler çok çabuk gide « rilirdi. Bu suretle bedbaht olan bir ka dın kolayca boşandıktan ve fena bir er. kekten kurtulduktan sonra kendi dengi. ni arar, bulur ve evlenirdi. Bence bekâr kalmanın sebeblerinden biri de boşanmanın zor oluşudur.» © Yıldız Başaran (Beyazıd): Erkekler evlenme bahsinde bütün ka. bahatleri biz genç kızlar üzerine atmak. tan sanki bir nevi zevk duyuyorlar. Hal, buki tam manasile hakikati itiraf etmek Yâzım gelirse asıl kabahat onlardadır. Ve daima onllar evlenmekten ziyade bir genç kızın çok hassas olan kalbile öynamak - tan zevk alıyorlar. Pok tabiidir ki eylen. meği evlenmeğe daha ziyade tercih edi yorlar, Size sorarım: Hayattan haline göre bir çok saadetler bekleyen, Oo uman bir genç kız nasıl böyle hoyrat, havai, Obirazda düşük seciyeli olün zamane erkeklerin « den birine varlığını teslim eder ve onun. la nesil baht birliği yapabilir. Evet bazı erkekilerimizde bizde mev . cudiyetini sandıkları i müsriflik, zevke, eğlenceye düşkünlük gibi fikri sabitleri doğru ise bile onlar eğer aldıkları kadını iyi idare etmesini bildikleri takdirde ka. ğıniz «Bekrlar niçin evlenmiyorsunuz”» | kadınlar arasında tetkikler yaparak fi - anketine gelen cevabları alâka ile okuyo. | kirlerini yazan bayanlar o ufacık kadın rum. Ben de evlenme çağıra gelmiş genç İ kütlesi içinde bile gsüsüna meraklı olan bekârlardan biriyim, fikirlerim de size|ların 9 50 si nisbetinden daha sz oldu gönderilen cevabları tetabuk ettiğinden | ğunu isbat edebilirler mi”.. ankete iştirak e'meği aklımdan geçirme. (Devamı 10 uncu savfada? 17 KOYDEKİ DOST Ciftliğin bütün kadın hizmetçileri| Haftaya beklesem gelir misiniz? de peşinde. Diyor. Osman beyin yüzü bozuk. Adetâ Sü-| Marşa bastım. motör işledi. Tekrar leyman beyin beklediğini hatırlatışımaİettim. Osman beye elimi uzattım: Edebi tefrika: görücü karşısında kendilerini beğendir . | cuların bu sözleri o kadar mantıksız ki, mek için ter dökmüş ve nihayet bu şe. kilde evlenmişler. Siz de takdir edersiniz ki bugünkü ikızların müstakbel yuvası çin bir takım düşümeeleri vardır. « Artık kadın esir pazarında müzaye cevab vermek bile abes... Ben bugünkü Türk gençliğine bu gibi iftiraları vea- sılsız iddiaları hiç yakıştıramıyorum, 'Türk kızı hayatı sever, evine candan Şapkasını uçmaktan muhafaza için dierile tuttuğunu yan gözle görüyo- rum. İçimde öyle bir hırs var ki fena bir yola tesadüf etsek, ben gaz kesmi- yeceğim, Fakat imkânı yok. Soseye çı" kınca bu sür'ati devam ettirmek imkâ- nı kalmadı. Şosede saman yüklü arabalara sık sık rastgeliyorduk.. Yolun yarısından faz- Jasını geçmiştik. Yenihana yaklaştık. Geçen sefer yalnız dönüşümde burada bir kahve içip dinlenmiştim. Çiftlikten yorum! — Evet. Her zaman Başımı kaldırdım. Gözgöze geldik » — Size güverebilirim değil mi? Gergin dudakları açıklı, kapandı: — Evet! — Daima! — O halde kahvelerimizi bu mukave- lenin devamı şerefine içelim. * cam sıkılmış gibi. — Bizim damad da karısına yarana - madığı gibi kayinpederine de yar ola- madı. Ya beraber gelseydi veya sizi bekletmeseydi. Vildan durgun, adetâ öfkeli. Lâkırdıyı değiştirmek fikrile: — Zannedersem içeride güzel bir uyku çektiniz. Bir sert hareketle başını salladı: — Hayır! Herhalde siniri üstünde. Bir kitabda okumuştum. Kadenların sinirli zaman- Yarında onları yatıştırmıya çalışmak tehlikelidir. Huy edinir. vakitli vakit- siz şımarırlar. Kendi hallerine bırak- mal.. Onunla fazla meşgul görünmiyerek otomobile doğru yürüdüm. Osman bey kızının nezaketsizliğine sıkılmış gibir — Bugün hiç de eğlenemedik canım. İkadar çıktı — Gösterdiğiniz sevgiye teşekkür|hareket ettiğimiztlenberi bir kelime | , Dört ayaklı alçak iskemlelere otur - den âcizim. Sizi sıkmıyacağıma emin |bile konuşmıyan genç kadına dedim ki; |duk--Haricının kalın fincanları onun olsam bütün tatillerimi yanınızda ge-| — Burada bir kahve içmek ister mi- |Parmâkları arasında bir kâse kadar bü- çiririm. Yeşil yuvanız hele benim gibi | siniz? yüdü. Dudakları bu kalın fincanın ke- ömürleri yazmak okumakla ogeçenler| Kırık bir sesle öevab verdi: * İmarından kahveyi müşkülâtla buluyor- için adetâ bir cennet. — Siz bilirsiniz? jd Osman bey haftaya mutlak bekliye-| Yavaşladım ve büyük çmarın altın.| Hareketlerine kendi gülüyordu. Kah ceğini tekrar ederken direksyona Feç-İda durdum. Havâda bir kuru ot ve ke" |veyi ancak yarısına kadar içebildi. 6m. Vildan ibabasile öpüştü. Ayni tek-İkik kokusu var, — Kalkalım. dedim. Geç kalmıya - lifi kızına da yapan Osman beye, genç| — Hanın iskemlelerinde rahatsız o- İlm. kadının ne cevab vereceğini bekliyor-| ursanız kahvenizi otomobile göndere-| Otomobilin yanına geldiğimiz zaman dum. i yim. ufukta kızıl bir külçe haline gelen gü - Dedi ki: Kurşuni gözleri üzerime çevrildi.. ve İneşe baktı. Akşamm hafif rüzgâri etek- — Ben söz veremem baba. Fakat bel. |bir sıçrayışta yere atladı: derini okşuyor. Altın saçlar: tel tel u- li ölmaz. Belki daha evvel gelir ve bel*| — Yanınızda bir Anna Bella istemi- | çuşuyor. Kizil akşam güneşi pembe yü- ki günlerce kalırım. yor muydunuz? zünde nefis bir sabah güneşi yaratmış- Osman beyin yeis ve ümidle titre -| Heyecana düşmeden hattâ yüzüneltı Bütün bâtları okadar dının yaradılıştan olan bu tamahını iza - le etmiş olabilirler. Erkeklerimiz bizlere me söylerseler söylesinler, yalnız bilsinler ki bizleri o hallere duçar eden gene bizzat kendileri bağlıdır, çocuklarına ve kocasına büyük! ve kendi idaresiz'ikleridir.» ğı delecek gibi yere vurduğunu görü-| — Güzelsiniz; çe güzelsiniz. Güneşi kıskandıracak kadar güzelsiniz. Yüzünü bana çevirdi. Kurşuni göz ierinde güneşten daha sıcak bir alev var, Göz kapaklarıni yumdu. Baktı baktı. Bu altın kafa neler düşünüyor - Gu. Elini uzattı. Ufukları işaret eder gibi yolu gösterdi: — Gidelim! — Sersem gibi direksiyona geçtim. * Çeşme başında Süleyman beyi bula. madık. Orada çadır kuran yapı işçileri Gurduğumuzu görünce sokuldular. Biri baber verdi: — Mühendis bey çok bekledi. Gel - miyeceksiniz diye-kamiYonla gitti. Genç kadinin yüzüne baktım: — Ne yapalım? Düşünmeden cevab verdi; — Çiftliğe dönelim. — Ne diyorsunuz? Başını salladı ve tekrar etti: — Çiftliğe dönelim. Bir daha tekrar etmesine hacet bı « lezzetle | rakmadan direksyonu kırdım ve batan şen bakışları öründe hareket ettik. A- (bile bakmıyarak sükünetle cevab ver-|meydana çıkmış ki bu pembe aydınlık güneşin. geniş ovada bıraktığı pembe yağımı gaz pedalinin sonuna kadar|dim: bastım. Sür'at düz yolda yüz yirmiye — Evet, fakat her zaman için. Minimini spor iskarpinlerinin (opra- |sokuldum ve dedim ki: yüz renk ve ışıktan yaretılmiş gibi ha-|toz bulutları arasına kurşun gibi atıl yali bir şekil almıştı. Dayanamadım. İdik. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: